işaret dilinde 3 sözcük / İşaret dili - Vikipedi

Işaret Dilinde 3 Sözcük

işaret dilinde 3 sözcük

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Türk Dili Bilim Dalı TÜRK İŞARET DİLİNDE SÖZCÜK YAPIMI Zeynep TÖZLUYURT Yüksek Lisans Tezi Ankara, 2020 TÜRK İŞARET DİLİNDE SÖZCÜK YAPIMI Zeynep TÖZLUYURT Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Türk Dili Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Ankara, 2020 i ii iii iv TEŞEKKÜR Lisans hayatım boyunca, açtığı dersleriyle ve yayımladığı eserleriyle Türk İşaret Diline ilgi duymamı sağlayan ve çalışmama değerli fikirleriyle yol gösteren danışman hocam Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’a; bütün yapıcı eleştirileriyle çalışmama ışık tutan sayın jürilerim Dr. Öğr. üyesi İsa Sarı ve Dr. Öğr. üyesi A. Zeynep Açan Aydın hocalarıma; çalışmamı maddî anlamda destekleyen Elginkan Vakfına; her zaman yanımda olan canım aileme ve özellikle kardeşim Samet Tözluyurt’a; örnekleriyle ve yaratıcı önerileriyle yardımcı olan Esin Aykaç’a dostluğu için teşekkür ederim Son olarak tüm çalışmamın yazım sürecinde ileri sürdüğüm tüm fikirlerden ve yazdığım her cümleden ilk haberi olan ve tez yazım sürecinin en stresli zamanlarını benimle paylaşan Arş. Gör. Emre Çetinkaya’ya hayatımda olduğu için teşekkür ederim. v ÖZET TÖZLUYURT, Zeynep. Türk İşaret Dilinde Sözcük Yapımı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2020. Bu çalışma,Türk İşaret Dilinde (TİD) kullanılan üç sözcük yapımı yöntemini betimlemeyi amaçlamaktadır. Tezde, ikonik sözcük yapımı başta olmak üzere, ödünçleme ve birleşik sözcük yapım yöntemleri TİD verileriyle örneklendirilmiştir. İşaretler yalnızca sözcük yapım konusunda incelenmiş olup gerektiği yerde sesbilim, biçimbilgisi ve anlambilimle ilgili veriler kullanılmıştır Bilindiği üzere, TİD ve Türkçe aynı coğrafyada kullanılmaktadır. Bu yüzden tezde yer yer karşılaştırmalı veriler de kullanılmıştır. Ek olarak tezin kaynak dili Türkçe olduğu için, okuyucuların örnekleri daha iyi kavraması adına Türkçe örnekler de verilmiştir. Çalışmada incelenen üç sözcük yapım yöntemi kendi içinde ayrılan alt başlıklara sahiptir. Tezin amacı sözcük yapım yöntemleri açısından TİD’in nasıl bir görünüm sunduğunu özetlemektir. TİD'in üç boyutlu yapısı sayesinde birçok sözcük yapım yöntemi bulunmaktadır. Ancak bu tezde, sadece üç sözcük yapım yöntemi incelenmiştir. Bu yönüyle tez giriş niteliğinde okunmalıdır. Anahtar Sözcükler Türk İşaret Dili, Sözcük Yapımı, İkonizm, Ödünçleme, Birleştirme vi ABSTRACT TÖZLUYURT, Zeynep. Word Formation in Turkish Sign Language, Master Thesis, Ankara, 2020. This study aims to describe three word formation methods used in Turkish Sign Language (TSL). In the thesis, word formation methods consisting of iconism, borrowing and compound are exemplified by TSL data. Signs discussed were examined only in word making, and only data about phonetics, syntax and semantics were used where necessary. As it is known, TSL and Turkish are used in the same geography. Therefore,comparative data are also used in the thesis. In addition, since the source language of the thesis is Turkish, Turkish examples are given for the better understanding of the samples. The three word formation methods examined in the study have subtitles that are separated in themselves. The aim of the thesis is to summarize how TSL draws in terms of word formation methods. There are many word formation methods at thanks to the three-dimensional structure of TSL. However, in this thesis, only three word formation methods are examined. With this aspect, the thesis should be read as an introduction. Keywords Turkish Sign Language, Word Formation, Iconicity, Borrowing, Compound vii İÇİNDEKİLER KABUL VE ONAY ...................................................................................... i YAYIMLAMA VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI.......................... ii ETİK BEYAN .............................................................................................iii TEŞEKKÜR .............................................................................................. iv ÖZET ......................................................................................................... v ABSTRACT .............................................................................................. vi KISALTMALAR DİZİNİ............................................................................. ix GİRİŞ ......................................................................................................... 1 1. BÖLÜM: ÇALIŞMANIN AMACI, YÖNTEMİ VE SINIRLILIKLARI ........ 4 1.1 AMAÇ .................................................................................................................................. 4 1.2 YÖNTEM .............................................................................................................................. 5 1.3 SINIRLILIKLAR ...................................................................................................................... 5 2. TEMEL KAVRAMLAR .......................................................................... 7 2.1 BİÇİMBİLGİSİ........................................................................................................................ 7 2.2 SÖZCÜK/İŞARET................................................................................................................... 7 2.3 SÖZCÜK YAPIMI ................................................................................................................. 10 2.4 SÖZLÜKSELLEŞME.............................................................................................................. 11 3. TÜRK İŞARET DİLİ ............................................................................. 13 3.1 GENEL BAKIŞ...................................................................................................................... 13 3.2 TÜRK İŞARET DİLİ TARİHİ ................................................................................................... 15 3.3 TÜRK İŞARET DİLİ ÇALIŞMALARI ........................................................................................ 16 4. TÜRK İŞARET DİLİNDE SÖZCÜK YAPIMI ........................................ 19 4.1 İKONİZM ............................................................................................................................ 19 4.1.1 Metafor ve Metonimi ................................................................................................... 29 4.1.2 Metaforik işaretlerde biçim-anlam ilişkileri .................................................................. 31 4.1.3 İkonik Eylem Gösterimİşaretleri.................................................................................... 40 4.1.4 İkonik Nesne Gösterim İşaretleri .................................................................................. 41 4.1.5 Deneyimlere Dayanan İkonik İşaretler.......................................................................... 41 4.2 ÖDÜNÇLEME ..................................................................................................................... 43 4.2.1 Konuşma Dilinin Abecesiyle Oluşturulan TİD İşaretleri.................................................. 46 viii 4.2.2 Konuşma Dilindeki Sözcüklerin Sesletiminden ve Yazımından Ödünçlenen TİD İşaretleri ............................................................................................................................................... 52 4.2.3 Farklıİşaret Dillerinden TİD’e Geçen Ödünçlemeler ..................................................... 54 4.3 BİRLEŞTİRME ..................................................................................................................... 57 4.3.1 Eşzamanlı Birleşikler ..................................................................................................... 59 4.3.2Anlambilimsel açıdan birleşikler .................................................................................... 61 4.3.3Sözdizimsel Açıdan Birleşikler ........................................................................................ 67 4.3.4Birleşiklerin Fonolojik Yapıları ........................................................................................ 74 4.3.5 El Abecesi İçeren Birleşikler .......................................................................................... 77 5. SONUÇ ................................................................................................ 79 KAYNAKLAR .......................................................................................... 82 EK 1: ORİJİNALLİK RAPORU ............................................................... 90 EK 2: ETİK KURUL MUAFİYET FORMU ............................................... 91 ix KISALTMALAR DİZİNİ ABSL: Al-Sayyid Bedevi İşaret Dili ASL: Amerikan İşaret Dili Bk. Bakınız. BSL: İngiliz İşaret Dili Coda: Sağır ebeveynlere sahip konuşan kişi MS: Millî Egitim Bakanlığı Türk İşaret Dili Sözlüğü NGT: Hollanda İşaret Dili TİD: Türk İşaret Dili 1 GİRİŞ Bu çalışmanın konusunu, bugün Türkiye’de sağır ve koda bireyler tarafından ana dili olarak kullanılan Türk İşaret Dilinde (TİD), sözcük yapım yöntemleri oluşturmaktadır. Konuşma dillerinde sözcük yapımı, dilbilimin uzun süredir üzerine odaklandığı konulardan biridir. Ancak, işaret dilleri için konu üzerinde yapılan çalışmalar konuşma dillerine göre hem yeni hem de nicelik olarak kısıtlıdır. Bu yönüyle düşünüldüğünde tez, TİD’de sözcük yapım yöntemlerini bütüncül olarak ele almaya çalışmakla birlikte, bu konuda son sözü söylemiş olma iddasında değildir. Sözcük yapım yöntemleri genellenebilir bazı stratejilere sahip olmakla birlikte, dillerin kendi tipolojilerine özgü yapılara da sahiptir. Örneğin konuşma dillerinde birleştirme ve ödünçleme birçok dünya dilinde gözlemlenebilirken; bir sözcük yapım yöntemi olarak ekleme, yapısal açıdan “eklemeli diller” olarak adlandırdığımız dillerde görülmektedir. Buna ek olarak baştan-eklemeli; sondan- eklemeli; ve ortadan-eklemeli diller, eklemenin yönü açısından birbirinden farklı görünüm sergilerler. Bu duruma benzer şekilde, genel olarak işaret dilleri özel olarak TİD, konuşma dilleriyle sözcük yapım yöntemleri açısından ortaklıklar ve farklılıklar göstermektedir. Tezin üç ana başlığından birini oluşturan ikoniklik (iconicity), kısmen işaret dillerine özgü bir sözcük yapım yöntemiyken; diğer iki ana başlığı oluşturan ödünçleme ve birleştirme, konuşma dillerinde de sıklıkla görülmektedir. 2 Tezin birinci ana başlığını oluşturan ikonizm, en genel hatlarıyla Miles tarafından “gerçek şey/nesnenin hareketine veya şekline benzeyen işaret” olarak tanımlanır (1988: 108). Konuşma dillerindeki “göstergenin nedensizliği” ilkesine karşı olarak, işaret dillerinde, Miles’ın da tanımladığı gibi “nedenli” işaretler bulunmaktadır. Buradaki nedenlilik, ilk bakışta anlaşılabilecek görsel bir taklit olabildiği gibi; karmaşık ilişkiler sonucunda ayırt edilebilecek analitik görünümler de sergileyebilir. Tezde, işaret ve dış dünyadaki temsili arasındaki ilişkinin anlaşılabilmesi için, metafor ve metonimi kavramları üzerinde de durulmuştur. Ancak ikonizm başlı başına geniş bir araştırma konusudur. Bu yönüyle tezde, genel bir çerçeve çizmek ve TİD’deki görünümü özet bir şekilde tanımlamaktan öteye gidilmemiştir. Dil ilişkilerinin farklı boyutları TİD özelinde ilgi çekici bir görünüm sergilemektedir. Ancak tezde, birincil amaç sözcük yapımı olduğu için, sözcüklerin dışındaki ödünçlemeler çoğunlukla göz ardı edilmiştir. Bilindiği üzere, ödünç sözcükler verici dilden (donor language) alıcı dile (recipient language) geçmektedir. Buradaki verici dil genellikle sosyal açıdan baskın bir görünüm sergilemektedir. Bu yönüyle TİD’deki ödünç sözcüklerin birçoğu baskın konumda olan Türkçeden alınmıştır. Kısıtlı olmakla birlikte Amerikan İşaret Dilinden (ASL) alınan ödünç sözcükler de TİD’in sözvarlığında bulunmaktadır. Tezin son ana başlığı ise birleşik işaretlerden oluşmaktadır. Birleşikler en genel hatlarıyla, iki veya daha fazla işaretin bir araya gelerek yeni bir işarete gönderimde bulunması olarak tanımlanabilir. Ancak birleşikler sözdizimi, 3 anlambilimi ve ses bilgisi açısından birbirinden farklı görünümler sergiler. Tezde de, TİD’de birleşikler farklı açılardan ele alınmaya çalışılmıştır. Yukarıda da kısaca değinildiği gibi tez, TİD’de sözcük yapım yöntemlerine giriş olarak okunmalıdır. Ele almış olduğumuz sözcük yapım yöntemlerinin her biri ayrı çalışmalara konu olabilecek genişliktedir. Bu çalışma işaretleyicilerin önceden üretilen ve hala yeni sözcüklerle zenginleşen sözcük üretimi yapabildiğini araştırmaktadır. Araştırma, sözcük yapım yollarının ufak bir kısmını temsil etmektedir.Bu yönde çalışmaların artmasıyla, TİD’in söz dağarcığı ve söz yapım yöntemleri daha iyi anlaşılacaktır. 4 1. BÖLÜM: ÇALIŞMANIN AMACI, YÖNTEMİ VE SINIRLILIKLARI 1.1 AMAÇ Yirminci yüzyılın başlarında işaret dillerine olan ilginin artmasıyla, dilbilimin ve dilbilgisinin farklı alanları bağlamında bu diller işlenmeye başlanmıştır. Sürecin ilk aşamalarında, çalışmalar doğal olarak işaret dili eğitimi, dilbilgisi ve sözlüklerine odaklanmıştır. Bugün gelinen noktada ise, dilbilimin neredeyse her alanı bağlamında işaret dillerine üzerine çalışılmaktadır. TİD üzerine yapılmış çalışmaların tarihini incelediğimizde, ilk çalışmaların yukarıda bahsetmiş olduğumuz durumla benzerliklerini görebiliriz. Sözlük ve dilbilgisi çalışmalarına ek olarak, TİD’in tarihsel olarak tanıklanabilen en eski işaret dillerinden biri olması, tarihi çalışmaların da ön planda olmasına neden olmuştur. Dilbilimin farklı alanları da TİD özelinde çalışılmaktadır. Çalışmanın temel amacı, dilbilimi ve dilbilgisinin temel araştırmalarından biri olan sözcük yapımı açısından TİD’in nasıl bir görünüm sergilediğini incelemektir. Farklı çalışmalarda, TİD’de sözcük yapım yöntemleri ayrı ayrı ele alınmıştır. Bu yönüyle çalışma, alanyazındaki çalışmaları bir bütün olarak sunmayı da hedeflemektedir. Ancak belirtmek gerekir ki sözcük yapım yöntemlerinin tamamı çalışmada ele alınmamıştır. Buradaki amacımızda ele almış olduğumuz ikonizm, ödünçleme ve birleşiklerden oluşan sözcük yapım yöntemlerini detaylı şekilde incelemektir. 5 1.2 YÖNTEM Nitel araştırma yöntemlerinin kullanılan bu çalışmada, TİD’deki sözcük yapım yöntemleri mevcut alanyazın yardımıyla betimlenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın alandaki mevcut birçok çalışmadan yararlanılmıştır. Bu çalışmaların arasında, işaret dilleri üzerindeki sözcük yapımıyla ilgili en ayrıntılı çalışması olması nedeniyle, genel çerçeve Brennan’ın Word Formation in British Sign Language adlı eserine dayanmaktadır. Ancak çalışma, Brennan’ın eseriyle karşılaştırıldığında daha dar bir içeriğe sahiptir. Ek olarak teorik tartışmalar çoğunlukla çalışmanın dışarısında bırakılmıştır. Çalışmada kullanmış olduğumuz TİD verileri ise çoğunlukla Millî Eğitim Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu Türk İşaret Dili Sözlüğü’nden alınmıştır. Kısıtlı olmakla birlikte, daha önce yapılan çalışmalardaki örneklerde kullanılmıştır. 1.3 SINIRLILIKLAR Hem konuşma dillerinde hem de işaret dillerinde sözcük yapımı, birbirinden karmaşık süreçlere ve değişkenlere sahiptir. Çalışmanın kapsamı, bu karmaşık süreçlerin açıklanmasından uzaktır. Temel sınırlıklarımız, TİD özelinde, ikonizm, ödünçleme ve birleşikten oluşan sözcük yapım yöntemlerini genel hatlarıyla betimlenmesidir. Yukarıda bahsedildiği üzere, çalışmanın örneklerini oluşturan TİD örnekleri, Millî Eğitim Bakanlığı sözlüğünden alınmıştır. Bu nedenle TİD’in farklı varyantları ve örnekleri çalışmanın sınırlılıkları dışarısında tutulmuştur. Ayrıca MEB sözlüğü içerisindeki işaretlerden bazıları değişmiş, güncellenmiş veya tamamen 6 kullanımdan düşmüştür. Ancak tez sözcük yapımı ana başlığıyla hareket ettiğinden bir işaretin değişmesi veya kaybolması daha önce kullanılmamış olduğu manasına gelmemektedir. 7 2. TEMEL KAVRAMLAR 2.1 BİÇİMBİLGİSİ Dil aslında biçim ve anlamı birleştiren bir olgudur. Birçok sözcük anlam taşıyan veya dilbilgisel bir rol oynayan birden çok bileşenden oluşmaktadır. Bu birleşenler ise biçimbilgisinin konularıdır. İşaret dillerinde ise bazıları kendine özgü, bazısı konuşma diliyle paylaşılan birçok biçimbilgisel süreç vardır. Sandler ve Martin’ e göre işaret dili biçimbilgisi bütün doğal işaret dillerinin ikonik bir tabana sahip olmasından dolayı karmaşıktır (2006: 26). Görsel- mekansal bir dilin ikonik tabanı sadece taklitsel olmadığından bu karmaşıklık kolaylıkla açıklanabilir. Sözcük yapımı biçimbilgisinin bir alt dalı olmakla beraber tüm sözcük yapım yöntemlerini biçimbilgisiyle açıklamak da doğru olmayacaktır. Özellikle işaret dilinin üç boyutlu yapısı sayesinde farklı ve yaratıcı sözcük yapım yöntemleri oluşmaktadır. 2.2 SÖZCÜK/İŞARET Hem konuşma hem de işaret dillerinde anlam taşıyıcı en küçük birimleri oluşturan sözcükleri tanımlamak ve sınıflandırmak, kendi içerisinde farklı dinamikleri barındırmaktadır. Konuşma dili çalışmalarında, geleneksel olarak sözcükler, dış dünyada işaret ettikleri gösterilenle ilişikli olarak, anlamsal açıdan tanımlanır ve sınıflandırılır. Anlamı ölçüt alan dilbilimcilere göre, düzenli bir ses dizilimi gösteren yapılar sadece anlamlı oldukları takdirde sözcük olabilirler (Vygotsky 1986: 5). Ancak böyle bir ölçüt temel alındığında, bağlaç ve edat gibi 8 bugün sözcük türü olarak kabul ettiğimiz birimleri tanımlamak olanaksızlaşır. Ayrıca kendi içerisinde anlamsal olarak bir bütünlük gösteren sözcük öbekleri de, anlamsal ölçüte göre sözcük olarak sınıflandırılabilir. İşaret dilleri üzerine sözcük veya işaretlerin anlamsal olarak sınıflandırılması üzerine alanyazında çalışmalar mevcut değildir. Ancak, konuşma dillerine benzer şekilde, anlamsal açıdan sözcüğü tanımlamak işaret dilleri özelinde de benzer sorunları taşımaktadır. Sözcük ve sözcük türlerini tanımlamak için kullanılabilecek ikinci ölçüt biçimbilgisidir. Özellikle Türkçe gibi eklemeli dillerde sözcüklerin bağımlı biçimbirimlerle olan ilişkileri, doğrudan sözcüklerin hangi sınıfta bulunduğuyla ilgili ipuçları vermektedir. Örneğin ad veya sıfat yapımı için kullanılan +CX ve +lX ekleri, doğası gereği sadece adlara eklenebilmektedir. Benzer şekilde zaman, görünüş ve kiplik işaretleyen ekler, zorunlu olarak eylemleri işaretlemektedir. İşaret dillerinin Türkçe benzeri çekim ve türetim sistemi olmamakla birlikte, TİD’de, Türkçeden ödünçlenen +CX konuyla ilgili önemli veriler vermektedir (bk. ödünçleme bölümü). Türkçeye benzer şekilde TİD’de de +CX biçimbirimi, sadece adlara eklenebilmektedir. Ancak, bu iki örneğin dışında, TİD’in biçimbilgisi konuşma dillerinden oldukça farklıdır. TİD’de Temel biçimbilgisel yöntemler olarak görebilinecek el, kaş vb. hareketler, sözcüklerin biçimbilgisel görünümünü belirlemektedir (detaylar için bk. Dikyuva vd. 2015). Sözcüğü tanımlamak için kullanılan dilbilgisel ölçütlerden biri de sözdizimidir. Sözdizimsel ölçüt, konuşma dilleri özellikle sıfat ve zarfların betimlenmesinde kullanılmaktadır. Türkçede zarflar cümlenin ögesi olarak esnek bir dağılım 9 gösterebilirken; sıfatlar zorunlu olarak bulundukları öbek içerisinde adlardan önce gelmektedir. Türkçe için oldukça işlevsel bu dağılım, TİD’e uygulandığında benzer sonuçları vermemektedir. Örneğin sıfat+addan oluşan KÖTÜ + YÜZ öbegi dilbilgisel olarak uygun olduğu kadar ve ad+sıfattan oluşan YÜZ + KÖTÜ öbegi de aynı derecede dilbilgisel olarak uygundur. Ancak, sıfatlarda görülen bu sözdizimsel esneklik edatlarda görülmemektedir. Dikyuva vd. göre, edat öbekleri içerisinde, İÇİN, KADAR, GÖRE edatları Türkçede olduğu gibi adın sağında bulunmak zorundadır (2015: 257). Bu yönüyle sıfatların aksine edatlar, sözdizimsel ölçüt altında sınıflandırılabilir. Sözcük tanımlaması ve sınıflandırmasında kullanılan son ölçüt ise sesbilgisidir. Bilindiği üzere konuşma dilleri, iletişim sağlamak adına, canlıların işitme organların tarafından algılanan sesleri kullanmaktadır. Konuşma dilleri özelinde, sesbilgisel ölçüt, sözcükler arasında olası duraklamaların olması gerektiğini iddia eder. Ancak dilin doğal kullanımında, sözcüklerin birbirinden boşluklarla ayrılmadığı bilinmektedir (Lyons 1968: 199). İşaret dillerindeki durum ise konuşma dillerinden oldukça farklıdır. Doğal olarak işaret dillerinde sesler bulunmamaktadır. Ancak bu durum sesbilgisinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Elin şekli, hareketi, konumu, yönelimi ek olarak baş ve vücut hareketleri, yüz ifadeleri ve ağız hareketleri, işaret dillerinin sesbilgisinin temel taşlarıdır. Sözcük tanımlaması ve sınıflandırılması için ise işaret dilleri ve TİD özelinde sesbilgisel ölçüt kullanılmamıştır. Ancak işaret dillerinde, sözcükler arasındaki geçişlerdeki duraklamalar, konuşma dillerine göre daha belirgindir. Sesbilgisi, bu yönüyle işaret dillerinde sözcüğün ne olduğunu tanımlamak için bir çıkış noktası olabilir. 10 Görüleceği üzere, sözcüğü tanımlamak ve sınıflandırmak kolay değildir. Kullanılan ölçüte göre farklı sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Ek olarak işaret dillerinde bu ölçütlerin bazılarının işlevsiz olması da eklenince, TİD özelinde sözcük sınıflandırması daha da zorlaşmaktadır. Hem Türkçe hem TİD özelindeki verileri göz önünde bulunduran çalışmada sözcük, Bussmann’ın (1999: 1285) belirttiği gibi “anlamsal açıdan sözlüklere kodlanmış, sözdizimi açısından yeri kaydırılabilen veya başkalarınca değiştirilebilen birimler” olarak ele alınacaktır. 2.3 SÖZCÜK YAPIMI Anadil konuşurları, iletişimsel devingenliği sağlayabilmek adına sözcüklere ihtiyaç duymaktadır. İletişimsel ihtiyaçların değişmesiyle de yeni sözcüklerin üretilmesi veya tersi şekilde var olan sözcüklerin kaybolması, anlam değişikliğine uğraması dillerde görülen doğal süreçlerdir. Konuşma dilleri açısından iki süreçte bütün detaylarıyla incelenmiştir ve çalışmalar hızla devam etmektedir. Hem tarihsel hem de eşzamanlı olarak sözcük yapımı, biçimbilgisi çalışmalarının odak noktasını oluşturmaktadır. İşaret dilleri açısından ise çalışmalar oldukça yenidir. Konuşma dillerinin yeni bir sözcük ihtiyacını karşılamak için farklı yöntemler kullandığı bilinmektedir. İşaret dilleri bilinen bu yöntemlerin bazılarını kullanırken; kendine özgü yöntemlere de sahiptir. Bilindiği üzere, eklemeli bir dil olan Türkçe, sözcük yapımında da eklemeyi sıklıkla kullanmaktadır. TİD ise Türkçe benzeri bir biçimbilgisine sahip değildir. 11 Türkçeden ödünçlenmiş olan +CX ve +lX biçimbirimleri TİD’de de kullanılmaktadır. Ancak buradaki biçimbirimler, dilin sistemine eklenmemektedir. Konuşma dilleri arasında da görülen bu tarz ödünçlemeler, belirli kullanım alanıyla sınırlıdır. Türkçeden örnek vermek gerekirse, Farsçadan ödünçlenen bizebân, nahoş vb. sözcüklerdeki ön ekler, Türkçe biçimbilgisi sistemine dahil olarak yeni üretimlere izin vermemektedir. TİD’deki Türkçe ödünçleme biçimbirimler bu şekilde düşünülmelidir. Ekleme dışında kalan sözcük yöntemleri açısından TİD, Türkçeyle birçok benzer sözcük yapım yöntemine sahiptir. Ödünçleme, birleştirme, baş harflileştirme, sözcüksel uzanım gibi yöntemler, süreçsel olarak bazı farklılıklar göstermekle birlikte, TİD’in de temel sözcük üretim sistemlerini oluşturmaktadır. Şüphesiz genel olarak işaret dillerinin özel olarak da TİD’in sözcük yapımı özelinde konuşma dillerinden ayrılan yöntemi ikonizimdir. Konuşma dillerinde yansıma sözcüklerle sınırlı olan, gösteren ve gösterilen arasındaki nedenlilik ilişkisi, ikonizmin temel dinamiğini oluşturmaktadır. Kendi içerisinde farklı dinamiklere sahip olan ikonizm ve TİD özelindeki diğer sözcük yapım yöntemleri ilgili bölümlerde ele alınacaktır. 2.4 SÖZLÜKSELLEŞME Uzun’a göre sözcükselleşme kavramı en genel hatlarıyla: yeni bir sözcüğün dilde belirli bir çapta yaygınlaşması, tutunması olarak tanımlanabilir (2006: 89). Eş zamanlı olarak bakıldığında, dildeki ihtiyaçlar doğrultusunda, dillerin kendi tipolojine özgü kurallarla iş birliği içinde yeni sözcükler türetilir. Türetilen bu sözcükler, Uzun’un da bahsettiği gibi yaygınlık kazanmasıyla birlikte, sözlüksel 12 bir öge haline gelir. Ancak bilindiği üzere türetim süreklilik içermektedir ve bu yüzden, türetilen her sözcük genel sözlüklerde yer almayabilir. Bu durum TİD söz konusu olduğunda daha sık görülmektedir. Türkçeyle karşılaştırıldığında sözlükselleşme çalışmaları oldukça kısıtlıdır (Türkçede sözlükselleşme için bk. Sarı 2015; Akalın 2014). Buna ek olarak, sözcüklerin kayıt altına alınmasındaki doğal zorluklar da düşünüldüğünde, TİD’in sözlüksel öğelerinin sınırları tam olarak belirlenememektedir. Ancak sözlükselleşme konusu bu çalışma açısından ikincildir. TİD’deki sözcük yapımı açısından çalışmanın korpusunu oluşturan MS’deki örnekler, doğal olarak sözlük maddesi olarak yerini almıştır. Alanyazında sözlükselleşme terimi, yukarıda kullanmış olduğumuz sözcük üretimi ve sözlüğe kodlanma arasındaki ilişkinin dışında, farklı araştırma alanları için de kullanılmaktadır. Sözlükselleşme, art zamanlı çalışmalarda dilbilgisel işleve sahip olan biçimbirimlerin, işlevini kaybederek sözlüksel ögelere dönüşmesini ifade eder (Brinton ve Traugott 2005: 18). Sözlükselleşmenin bu yönü çalışmamızın dışında kalmaktadır. Art zamanlı olarak bir biçimbirim sözlüğe kodlansa da, buradaki süreç sözcük yapımı değil var olan bir biçimbirimin işlevini kaybetmesiyle ilgilidir. 13 3. TÜRK İŞARET DİLİ 3.1 GENEL BAKIŞ En basit tanımıyla dil, canlılar arasında iletişimi sağlamaya yarayan araçtır.İşaret dili ise İmer vd. tanımıyla “Seslerin oluşturulmasıyla ifade edilen konuşulan dillerin aksine el hareketleri, yüz ifadesi ve vücut hareketleriyle görsel boyutta ifade edilen ve bir toplumdaki işitme engelliler tarafından kullanılan dildir. Her bir toplumun işitme engelli bireyleri tarafından kullanılan kendi işaret dili vardır” olarak aktarılır(2019: 162).Arık ise doğal insan dillerinin iki türü olduğunu, bunlardan ilki işitsel-ses yolunu kullanan konuşma dilleri, diğeri görsel-jest yolunu kullanan işaret dilleri olarak ayırmıştır (2016: 7). Dilin yukarıda bahsedilen iki varyantı da ortak iletişimsel işlevleri yerine getirmekle birlikte, işaret dillerinin konuşma dillerinden farklı olduğu da aşikardır; bu farklılık,hem iletişimin işlevleri hem de yöntemi bakımındandır.Bu farklılıkların tersine doğal olarak birçok noktası vardır: Ortak iletişimsel işlevleri olan bu iki dil varyantı dilin ortaya çıkış biçimi, doğal dil öğrenme süreci, gramer gibi çok fazla kapsayıcı alanları vardır. Bu yüzdendir ki işaret dili çalışmaları merak uyandırıcıdır. Bütün farklılıklarıyla işaret dili, sağır kültürü içinde veya onlarla iletişime geçen herkesin günlük iletişiminin bir parçasıdır ve iletişimsel yönleri devam etmektedir. Çalışmalar bu merak doğrultusunda artmıştır. İşaret dili genel bir yanılgının aksine sonradan ve konuşma dilleri örnek alınarak oluşturulmuş yapay bir dil değildir. Tam tersine işaret dilleri, kendine özgü ses, biçim, dizim vb. dilbilgisel yapılara sahip olan doğal bir dildir. Türk’ün de belirttiği 14 gibi isminin “işaret dili” olması sanki bu dillerin, konuşma dilinde var olan sözcüklerin işaretleştirilmiş biçimleri gibi bir çağrışım uyandırmaktadır.Ancak gene sanılanın aksine işaret dilleri, ihtiyaç doğrultusunda kendiliğinden gelişen doğal dillerdir ve belirli bir yerde düzenli olarak birbirleriyle etkileşime giren bir grup sağır insan olduğunda ortaya çıkar (2018: 10). Genellikle bir işaret dilinin ortaya çıkmasına neden olan iki ana koşul vardır. Bunlardan birincisi, sağır toplulukları aracılığıyla şehirlerde veya okullarda birbirleriyle sosyal ilgisi bulunmayan sağır insanların, bir araya getirilmesiyle ortaya çıkar. İkinci koşul ise, küçük topluluklarda veya genetik sağırlığın aileleri içinde ve arasında iletildiği köylerde gelişir, bu da göreceli olarak yüksek oranda doğuştan sağırlığı olan bireylerin bulunduğu bir topluluktan oluşur ve buna diller köy işaret dilleri denmektedir. Her iki durumda da, bir işaret dili belirli bir zamanda, sağır insanların bir toplulukta doğdukları veya bir topluluk oluşturduğu noktalarda ortaya çıkar. Bir işaret dilinin ortaya çıkmasına neden olan koşullar, günümüze kadar yinelenir ve dilbilimcilere, bir dilin neredeyse başlangıcından itibaren gelişimini seyretme fırsatını sunar. (Meirvd. 2010:1) İşaret dilleri konuşma dillerinin bir çevirisi ya da pandomimi değildir ve dünyada kullanılan tek bir işaret dili yoktur. Bütün sağır bireyler de standartlaştırılmış işaret dilini bilmiyor olabilirler.Hatta kendi evlerinde aileleriyle birlikte geliştirdikleri home-sign (ev işaretleri) denilen sistemi kullanmaktadırlar. Ev işaretleri sistemi için ayrıntılı olarak (bk. Coppola ve Newport 2005). 15 3.2 TÜRK İŞARET DİLİ TARİHİ TİD tarihinin başlangıcı tam bilinmemekle birlikte en eski dönemine dair sınırlı da olsa bugüne ulaşan bilgiler mevcuttur. Bu bilgiler daha çok işitme engellilerin günlük yaşantısı ve kullandığı birkaç işaretten ibarettir. Özellikle işaret dilinin dilbilgisi hakkında neredeyse hiçbir bilgi yoktur. Akalın’ın (2013)Türkçe metinlerde işitme engelliler ve işaret dilinin ilk izlenimlerini ele aldığı çalışmasında, Kutadgu Bilig ve DivanüLugati’t-Türk’te bu iki olgunun izleri araştırılmıştır. Bunun dışında, 17. yüzyıl Osmanlı Devleti’ne gelene kadar, TİD’le ilgili bilgilerimiz bu iki tarihi metinle sınırlıdır. Osmanlı Devleti’nde TİD’e dair en eski bilgilerin neredeyse tamamı resmi görevlerde istihdam edilen işitme engellilerle ilgilidir(Akalın 2013: 1496). Özcan’a göre Osmanlı Devleti’nde bîzebanların(dilsiz),Osmanlı sarayında bulunuşuyla ilgili iki rivayet bulunmaktadır.Bunlardan ilkine göre bîzebanlar Yıldırım Bayezid (1389- 1403) döneminde sarayda görev almaktaydı. Diğer bir rivayete göre ise, ilk defa Fatih Sultan Mehmet (1451-1481) döneminde sarayda, bîzebanların resmi görevlerde bulunduğuaktarılmaktadır (1994: 304). Bundan sonraki dönemlerde, özellikle 17.yüzyılın iki Osmanlı aydını Evliya Çelebi ve Albertus Bobovius’un (Ali Ufkî Bey), aktarmış olduğu bilgiler, Osmanlı sarayında işaret dili eğitiminin varlığından, işitme engelli bireylerin bulundukları görevler, kaldıkları odalar ve hatta isimlerine kadar öğrenme şansı vermektedir. 19. yüzyıla kadar sadece saray içerisinde görev alan bîzebanlar, bu tarihten sonra Bâbıâli ve Meclis-i Hasta gizli görüşmelerdebulunmuştur (TİD’in ayrıntılı tarihi için bk. Miles 2000; Zeshan 2002; Akalın 2013,2014). 16 Cumhuriyet döneminde ise dilsiz ve sağır mektepleri kurulmuş, geçen zaman içerisinde ise Türkiye Cumhuriyeti’nde işaret dili konusunda çalışmalar Avrupa ve Amerika’ya oranla geç de olsa başlamıştır. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 1995 yılında Yetişkinler İçin İşaret Dili Kılavuzu hazırlanmıştır. 2007’de ise Türk İşaret Dili Çalıştayı toplanmıştır.Bu çalıştayda TİD abecesinin ölçünlü hale getirilmesi için bir adım atılmıştır. Türk Dil Kurumunda ise bu abecesiyle birlikte sanal ortamdaki Güncel Türkçe Sözlük’te her sözcüğün gösterilmesi de sağlanmıştır. Son dönemde ise işaret dili hem akademik hem de pratik anlamda popülerliğini arttırmıştır. Özel sektör kurslarına ek olarak, üniversitelerde işaret dili bölümleri açılmıştır. 3.3 TÜRK İŞARET DİLİ ÇALIŞMALARI Genel İşaret dili dilbilgisi çalışmaları Hollanda’da Tervoort (1953), ABD’de Stokoe (1960) tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu iki çalışmadan günümüze gelene kadar, özellikle dilbilimsel konular odaklı olmak üzere, Avrupa ve Amerika’da işaret dili çalışmaları hızla devam etmektedir. Türkiye’de ise TİD’le ilgili ilk yıllarda dilbilimsel çalışmalardan ziyade sözlük, abece gösterimi ve işaret dili bilmeyen veya az bilenlere öğretici nitelikte kılavuz kitaplar yayınlanmıştır. Bunlar dışında bugün, dilbilimsel metotların kullanıldığı TİD çalışmaları da yaygınlık kazanmaktadır. Bu bölümde Arık’ın TİD çalışmalarını bir bütün olarak değerlendiği çalışmasının odağında, ilgili 17 alanyazınına genel bir bakış sağlanması amaçlanmaktadır. (Ayrıntılı bilgi için bk. Arık 2015). İlk olarak MEB tarafından yayımlanan (1995) ve genel olarak öğretici bir nitelik taşıyan Yetişkinler İçin İşaret Dili Kılavuzu, TİD’le ilgili ilk betimleyici çalışmalar arasında yer almaktadır. Ancak bu çalışma Kemaloğlu’na göre, doğal işaret dilinden çok, Türkçe baz alınarak oluşturulan bir işaretleştirilmiş dil (signed language) sistemidir. Bu yüzden ona göre ilgili çalışma TİD için önemli veriler sağlamamaktadır (2014: 51). 2005’te TBMM’de 5378 sayılı Kanun’un 15.maddesine “işitme özürlülerinin eğitim ve iletişimlerinin sağlanması amacıyla TDK tarafından Türk İşaret Dili sistemi oluşturulur” ifadesiyle TİD resmen tanınmıştır (Dikyuva vd. 2015: 85).2007’de Birinci Türk İşaret Dili Çalıştayı toplanmıştır. Burada TİD parmak abecesi belirlenerek, işaret dilinin ölçünlü hale getirilmesi konusunda önemli adımlar atılmıştır.Çalıştaylarda yapılan çalışmaların bir sonucu da MEB tarafından hazırlanan TİD sözlüğüdür. Bu sözlük 2012’de TDK ağ sayfasında kullanıma açılmıştır (Akalın 2014: 50-51).TİD konusunda son çalışmalardan birisi de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının desteğiyle proje kapsamında hazırlanan Türk İşaret Dili Dilbilgisi Kitabıdır (2015). TİD’le ilgili ulusal gazete/dergi yazısı, 19 dergi makalesi, 17 tam metin bildiri ve üzerinde çalışılmaya devam eden basılı metin, 19 kitap bölümü, 2 doktora tezi (Açan 2007; Arık 2009), 8 yüksek lisans tezi (Açan 2001; Arık 2003; Sevinç 2006; Kubuş 2008; Gökgöz2009; Makaroğlu 2012; Taşçı 2012; Özkul2013) 18 yayımlanmıştır. TİD’le ilgili ilk çalışmalar ise Arık ve Özyürek’in (2001, 2002) konferans bildirileri, Açan (2001) ve Arık’ın (2003) yüksek lisans tezleri ve Zeshan’ın çalışmaları (2002, 2003), Aslan-Demir’in makalesidir (2010).TİDüzerine dilbilim, sosyoloji, psikoloji, tıp, bilgisayar bilimleri çalışmalarını içeren Current Directions in Turkish Sign Language Research (2013) Engin Arık editörlüğünde hazırlanmıştır. Son yıllarda yüksek lisans ve doktora tezi, bilimsel makale olarak rağbet görmektedir ve Türkçe ve yabancı dillerde yayınlar çoğalmaktadır. 19 4. TÜRK İŞARET DİLİNDE SÖZCÜK YAPIMI 4.1 İKONİZM Bütün sözcük yapım yöntemlerinden önce ikonizmi ele almak diğerlerinin anlaşılmasını kolaylaştırmak açısından önemlidir. İkonizm kaynaklı sözcük yapımını anlatırken de iki dilbilim terimi üzerinde durulacaktır.Bu kavramlardan ilki olan arbitrariness (nedensizlik), kendine özgü ve öngörülemeyen bir sözcük yapım yöntemidir (Anderson 1985: 4).Nedensizlik en genel anlamıyla, dille ifade edilen kavramların, dış dünyada gösterilenle arasında zorunlu bir ilişki bulunmaması durumudur. Birçok dilde ve özellikle konuşma dillerinde, kök biçiminde bulunan sözcüklerin ve bunun nedeni arasındaki ilişki her zaman merak unsuru olmuştur.“Dilbilimciler, insanın evrimsel gelişiminin daha erken bir aşamasında, ne olduğu bilinmeyen ve bilinen bütün dillerde, bir sözcüğün ne anlama geldiğinin, az sayıda istisna dışında keyfi (nedensiz) olduğu konusunda hemfikirdirler” (Lyons 1977: 100). Ancak konuşma dillerinde yansıma sözcüklerin belirli doğal ilişkilerden kaynaklanan görece bir nedenlilik taşıdığı da bilinmektedir. Konuşma dillerinde yansıma sözcükleriyle sınırlandırılan bu nedenlilik,işaret dillerinin görsel bir dil olmasından ötürü oldukça fazladır. Açan’a görsel bir ortam aracılığıyla gelişen bir dilin, işitsel bir ortam aracılığıyla gerçekleştirilen diğer herhangi bir dilden daha fazla ikoniklik sergileme eğiliminde olduğu varsayılabilmektedir (2001: 91). Yine paralel olarak Aranoff vd. işaret dillerini 20 eller, yüz ve vücut tarafından iletildikleri ve gözler tarafından algılandıkları için, belirli mekânsal-zamansal kavramları daha doğrudan bir şekilde yansıtma kapasitesine sahiptir. Bu özellik, işaret dillerinin tamamen nedenli ve işaret dilleri arasında benzer olabilecek morfolojik yapılara sahip olmasını sağlar(2005: 301-302).Bu yüzden,işaret dillerinde ve TİD özelinde, söz varlığının anlam-biçim ilişkilerini tahmin etmek konuşma dillerine kıyasla göreceli bir kolaylılık barındırmaktadır. Anadili TİD olmayan bireyler dahil, bazı işaretler ve anlamları arasındaki benzerliği hemen farkedebilir. Mesela, aşağıda örneğini verdiğimiz GÖZLÜK işaretinin TİD’deki durumuna bakabiliriz. GÖZLÜK Yukarıdaki örneği düşündüğümüzde, TİD’de kodlanan gözlük işaretinin doğrudan nesnenin dış dünyadaki görüntüsüne odaklandığını söyleyebiliriz. Bu durum işaret dillerinde nedensizliğin çoğu defa sözcük yapımında dışarıda bırakıldığını göstermektedir. Ancak Brennan’a göreişaret yapımında, tek bir işaretin birçok nedenliliği bulunabilirken; aynı zamanda bir anlamı olmayan nedensiz ögelerden de oluşabilir.Bu nedenle bir işaretin iç yapısının çözümlenmesi için elin şekli, hareketi, konumu hesaba katılması gerekmektedir. Ancak buna rağmen, işaretlerin ögeleri tek başına bir anlam ifade etmemektedirler. Tıpkı konuşma dillerindeki gibi anlamlı ve anlamsız biçimler 21 vardır. Tek bir işaretin içinde anlamı olmayan çeşitli nedensiz unsurlar bulunabilir. Bu tür unsurların birleşmesi, anlamsal yapıyla bir tür bağlantı gösteren işaret biçimleriyle sonuçlanabilir (Brennan 1990: 12). İşaret dillerinde, gösteren ve gösterilen arasında ikonik bir bağlantı bulunabilmektedir. İşaret veişaretin görsel veya başka bir duyuyla karşılığı vardır ama bu ilişkinin nasıl ortaya çıktığının bir önemi yoktur (Brennan 1990:12). Bu yüzden tezde,TİD’deikonik ögeler barındıran sözcükler ele alınırken, sadece yapıları incelenmeye çalışılacak olup, işaretleri nedenli hale getiren iç gereklilikler tartışılmayacaktır. Nedensizlik ve nedenlilik terimlerini açıkladıktan sonra ikonizm kavramına geçebiliriz. İkoniklik kavramının en genel tanımını Miles: gerçek şeyin hareketine veya şekline benzeyen işaret, olarak yapmıştır. Miles ikonik veya görsel bir kökeni olan işaretlerin üç şekilde oluşturulabileceğini belirtir (1988:108). Aşağıda Miles’ın üçlü sınıflandırmasını TİD verileriyle örneklendirilmiştir: 1. Parmaklar veya bütün bir el, nesnenin şeklini gösterir; KELEBEK örneğinde görüldüğü üzere, bir kelebeğin görüntüsünün tamamen gösterilmesi ve bir çeşit resminin çizilmesi durumu vardır. 22 KELEBEK 2. İşaretleyici bir nesneyi ele alarak veya kavrayarak taklit eder, aşağıda verilen ÇANTA örneği yukarda verilen KELEBEK örneğinden ziyade çantanın sadece kulp kısmıyla omuza takılması gösterilmiştir. ÇANTA’nın şekliyle ilgili bir bilgi verilmez. ÇANTA 3. El, nesnenin kendisi veya nesnenin bir parçasıdır. El fazladan bir anlam veren nesne olarak hareket edebilir; burada ise çatal nesnenin dişlerini temsil eder ve yukardan ele doğru batırılma hareketi gösterilir. 23 ÇATAL İkinci ve üçüncü maddelerin belirli örneklerinde, nesneler doğrudan kendisinden ziyade, nesnelerinde içinde bulunduğu eylemlerle ilgili kodlamalar ön plana çıkmaktadır. Burada, doğrudan nesneleri tasnif etmek yerine,anlatılan nesnenin kullanımı için gerekli olan hareketlere odaklanılır. Bergman ise ikonik işaretlerin analizlerini a) şekil hareketleriyle üretim b)hareket işaretleriyle üretim c)ilişki işaretleriyle üretim olarak üçe ayırmıştır. Bu grupları da kendi içlerinde farklı alt gruplandırmalara tabi tutmuştur (1982: 5-6). Yukarıda verdiğimiz Bergman’ın sınıflandırmasına TİD’den örnek verecek olursak; 1. Şekil hareketleriyle üretim: BAKLAVA 2. Hareket işaretleriyle üretim: 24 BASMAK 3. İlişki işaretleriyle üretim: YUKARI Bergman’ın sınıflandırması Miles’in sınıflandırmasıyla paralellikler göstermektedir. İkisinde de üçe ayrılan ikonik işaretler ilk başta görsel bir taklit üzerinden, daha sonra belli hareketler üzerinden ve daha sonra ilişkisel ve metaforlar üzerinden oluşan ikonizm türleri vardır.Aslında ikoniklik ilk olarak Bergman’ın ve Miles’ın gruplandırmalarının ilk ögeleri olan şekil hareketleriyle üretimdeki gibi resimsel veya taklitsel bir terim olarak düşünülür. Ancak böyle olsaydı, soyut sözcüklerde ikonikliğe hiç rastlamayabilirdik. Ancak yine de Deuchar’a göre somut nesnelerin hareket ve mekânsal açıdan görsel ve işitsel niteliği, soyut fikirleri temsil eden işaretlerin ikoniklik seviyelerinden daha yüksektir (1984: 13). 25 İkoniklik kavramını açıklarken “benzerlik” kavramını da tanımlamak gerekmektedir. Taub’a göre benzerlik iki varlık hakkındaki nesnel bir gerçek değildir ve bu durum bizim bilişsel sürecimizin bir ürünüdür (2001: 36). Özellikle benzerlik için iki varlığı karşılaştırdığımızda, iki varlığın zihinsel modelleri arasındaki yapıyı koruyan örtüşmeyi kurmaya çalışırız. Bu her bir varlık için, ilgili kısımlarını ve bu kısımlar arasındaki ilişkiyi çözeceğimiz anlamına gelir. Bu varlığın algılanan, fark edilen yapısıdır. Daha sonra, bir varlığın yapısı göz önüne alındığında, diğer varlığa karşılık gelen yapısını ararız. Ne kadar çok örtüşme ve uyum bulabilirsek, iki taraf da birbirine o kadar benzeyecektir. Örnek olarak bir çift insan bacağını ve uzatılmış orta parmakları karşılaştırması yapılabilir. (Taub 2001:37) İnsan bacağı ve parmakları, ortada bir bağlantıya sahip, ve ikiside ince uzun bir parçadan oluşmaktadır ve bu iki parça üstte birleşir ve altta dik ayaklar veya tırnaklara sahiptir. Bu iki benzeyen varlık hakkında birçok uyum ve örtüşme bulunabilir. Ama her iki varlığı karşılaştırırken yapılması gereken şey yapıyı 26 koruyan eşdeğerleri ayarlamaktır. Bu, benzerlikleri ve farklılıkları en verimli şekilde not etmemizi sağlar. Böylece iki yapının nasıl bütünleştiğine dair iyi bir fikir edindikten sonra, aynı anda ilgili alt alanlardaki farkın ne kadar olduğunu görebiliriz (Taub 2001: 38). Geniş örtüşme ve uyumlara dayanarak, bacaklar ve parmaklar arasında güçlü bir benzerlik olduğunu söyleyebiliriz. İnsan bacağı ve parmaklar arasındaki yukarıda verilen benzerlik, ikonizmin bir sözcük yaratırken kişilerin bilişsel sisteminde kendiliğinden oluşan bir üründür. İşaret yukardaki benzerliklerden sadece birine ya da birçoğuna sahip olabilir. Benzerlik ne kadar fazla olursa ikoniklik o derece çok olur. DAĞ Yukarıda gösterildiği üzere dağ görselindeki üçgen yapı TİD'deki DAĞ işareti ile benzerlik göstermektedir. Dağın şekli ile bir ikonizm kurulmuştur. Buradaki iki yapı teoride benzerlikler ve farklılıklar gösterebilir. Önemli olan bilişsel sürecimizde bu iki yapıyı özdeşleştirmemizdir. TİD’de DAĞ işaretine baktığımızda dağın uca doğru sivrilen yapısını göstermektedir. TİD’de ve başka işaret dillerinde yeni oluşturulan bir işaret sıklıkla ikonik özellikler taşır. Ayrıca Klima ve Bellugi’ye göre ikonik özelliklerle kurulan işaretler daima potansiyel olarak içinde mevcuttur ve onların ifadelerine renk ve 27 boyut eklemek için vücut ve yüz hareketlerinden yararlanılır (1979: 34). İşaret dilleri eller, kollar üst gövde ve yüz ile ifade edilmektedir. İşaretçinin belinin yukarısından başın hemen yukarısına ve vücuttan öne kolların uzunluğu kadar olan alan işaretleme alanı olarak bilinir. İnsanların el kol hareketlerinin işaretler oluşturmak için kullanıldığı genel geçer bir bilgidir. Ancak bunun yanında yüz ifadelerinin (kaş hareketleri, göz kırpmaları, çeşitli ağız hareketleri, baş sallama, başın eğilmesi ve vücut, omuz hareketlerinin) de işaret dillerinde gramatikal işlevler taşıdığı bilinmektedir. İşaret yapısını tanımlamanın öncülüğünü Stokoe (1960) yapmıştır. Stokoe modelinde, işaretler, el hareketlerinin eşzamanlı kombinasyonları, el ve parmakların yapılandırılması işaret dili gramerinin farklı boyutlarını içermektedir. Daha sonraki dilbilimciler ve teorisyenler, uyum değişkenlerinin, işaretin yönü ve el dışı hareketler, sözcüksel ve dilbilgisel olarak anlamlı yüz ifadeleri ve vücut duruşu ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Bu konuda TİD için (bk. Makaroğlu 2012). Benzerlik olgusu ikonizm için vazgeçilmez değildir. Nesnenin görüntüsünün işarete yansımasıyla oluşturulan ikonik işaretler için önemlidir. Metonimi ve özellikle metafor da benzeme örtüşme uyumları çoğunlukla görünmez. Aslında ikoniklik, işaret ve göndergesi arasında bulunan ve potansiyel olarak algılanabilen bir ilişkidir. Bu ilişki, somut veya soyut olabilmektedir. Bazı durumlarda ikoniklik görsel bir taklit olarak yorumlanabilirken, bazen de biçim- anlam arasındaki farklı ilişki tiplerinin tanınmasını gerektirir. Aslında, ikoniklik bir sözcüğü tamamen oluşturan bir sözcük yapım yöntemi değildir. Belli seviyeleri vardır ve bütün ikonik sözcükler, aynı ikoniklik seviyesine sahip değildir. Bazı 28 işaretler tamamen ikonik olmakla birlikte bazıları kısmen ikoniktir. Brennan, ikonikliğin ilk başta resimsel veya taklitsel bir terimmiş gibi göründüğünü, ancak kavramın bunun daha ötesinde, nesnelere ve nesnelerle ilişkili eylemlere odaklandığını aktarır(1990:14). Doğal olarak, ikonikliğin resimsel ve taklitsel olduğu kısımlarda vardır ancak her zaman bu kural işlemez. Çok katmanlı yapılar daha sonra bahsedeceğimiz metafor ve metonimi kavramlarıyla derinleşecektir. İkonizm ile ilgili bir başka aktarmamız gereken, bazı ikonik işaretler, bir nesnenin görüntüsü ya da bir eylemin taklididışında bir unsuru daha olmasıdır. Bergman, bazı işaretlerin ikonik olmadığını ancak nedensiz olarak seçimediğini de söyler (1978: 15). Örneğin TİD’de aşağıda da gösterildiği üzere ARAMAK ‘birini veya birşeyi bulmaya çalışmak’ anlamına gelen fiil için sağ işaret parmağı aşağı, sol işaret parmağı yukarı gösterir biçimde birbirinin çevresinde döndürüldüğü görülür. Burada biçim, göndergenin bir paragrafı gibi nitelendirilebilir. ARAMAK Taub’a göre de ikoniklik, biçim ve anlam arasındaki basit bir benzerlik meselesi değil, bir dilin izin verilebilir fonetik kaynaklarının göndergesel bir benzerliğinde 29 oluşturduğu karmaşık bir süreçtir. Bu süreç, kavramsal sınırlamalara uymak için nesnelerin kavramsal haritalandırılması ve şemalandırılması dahil olmak üzere önemli derecede kavramsal bir çalışma içerir (2001: 33).TİD’de ki sayısız ikonik işaretin çözümlenmesinde biçim-anlam arasındaki bağlantı kendini açıkça göstermeyebilir ancak bu durum ilişkiolmadığını da göstermemektedir. Doğrudan açığa çıkmayan, sezgisel bir ikoniklik gösteren işaretlerde Brennan, bu sezgilerin gerçeğiyle yüzleştiğimiz takdirde daha sonra karşılaştığımız işaretlerin biçim-anlam arasındaki algılanabilir bağlantılarını daha kolay kabul edebileceğimizi söylemektedir (1990: 19). Bu sezgileri dilsel yönden anlayabilmemizin yollarından biri metonimi ve metafor kavramlarını kullanmaktır. 4.1.1 Metafor ve Metonimi Yukarıda bahsettiğimiz çok katmanlı yapılar, sezgisellik ve resimsel-taklitsel gibi yapıların iyi kavranması ve metafor ve metonimi gibi ikonik sözcük yapım yöntemlerinin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Bazı ikonik ögelerde ve en anlaşılır olanlarında,işaretin fiziksel biçiminin bir kısmı benzetilir ve temsil edilir. BAYRAK 30 Örneğin yukarıda verilen BAYRAK işareti tamamen ikoniktir. Bayrağın direği ve kendisinin görsel bir resmi görünmektedir. Bayrağın sallanması da nesneyle ilişkili bir eylemi simgelemektedir. BAYRAK işaretinde gösterilenbiçim, doğrudan anlamını andırır. Ancak ikonizm her daim gösterimsel değildir. İZMİR Örneğin yukarıda verilen İZMİR işaretinde yapılan silah hareketi, İzmir İşgali sırasında, şehir için önemli bir figür olan Gazeteci Hasan Tahsin’in silahıyla kodlanmıştır. Görüldüğü üzere, İzmir’in diğer özelliklerinden sadece bu seçilerek dilbilimsel bir form hâline getirilmiştir. Burada,BAYRAK örneğinden farklı dinamikler olduğu kesindir. İki örneği karşılaştırdığımızda, İZMİR işaretinin çok katmanlı bir ilişki sistemine sahip olduğu görülmektedir. Çok katmanlı ikoniklik kendi içerisinde bir tecrübe ve yaşanmışlık gerektirmektedir. Örneğin aşağıda verilen İFTAR işaretinde, Müslüman ülkelerde Ramazan ayında belirli bir vakti simgeleyen iftar vakti için TİD’de aşağıdaki işaret kullanılmaktadır. 31 İFTAR Yukarıdaki İFTAR işareti iftar zamanı atılan topa gönderme yaparak kullanılmıştır.Açan, ikonikliğin ve şeffaflığın aynı doğrultuda terimler olmadığını ve anlamların önceden bilinmeden birçok işaretin yorumlanamayacağını söylemektedir (2013: 79). Bu yüzden işareti çözümlemek için bu bilgiyi bilmek ve aynı zamanda ‘top atma’ ritüeline sahip olmak gereklidir. Burada sözcük yapım dışında görünen bir tarihî olaya eski meşhur bir hikayeye, bir kahramana göndermede bulunan edebî bir sanattan söz edilecektir. İZMİR işaretinde görülen gazeteci Hasan Tahsin göndermesi ve İFTAR işaretinde gösterilen ve eski bir gelenek olan ‘top atma’ olayları edebiyatta kullanılan telmîh sanatı doğrultusunda ilgi çekici bir özellik göstermektedir. 4.1.2 Metaforik işaretlerde biçim-anlam ilişkileri İşaret ve göndergesi arasındakimetaforik ilişkiler TİD örnekleriyle aşağıda sunulmaktadır. 32 SANAT IRK Yukarı da verilen örnekte ise yine soyut bir sözcük olan SANAT’ın bilezik ile kodlandığı görülmektedir. Türkçede meslek için kullanılan “kolunda altın bileziği olması” deyimsel ifadesinin burada SANAT için kullanıldığını görmekteyiz.Soy, topluluk manasında olan IRK sözcüğü ise “kan” metaforu ile işaretlenmiştir. İşaretlerin vücudumuzdaki yerleri üzerine de kullanılan metaforlar vardır. Örneğin duygu barındıran işaretlerde kalp üzerinde gösterilmektedir. AŞK VİCDAN SEVGİLİ – SEVDA Yukarıda verilen AŞK örneğinde soyut bir anlama sahip olan ‘aşk’, elin kalp üzerine gösterilmesiyle ortaya çıkmıştır. Metafor için verdiğimiz bu örnekte, aşk kavramının kalp ile özdeşleştirilmesi durumu bulunmaktadır. Sadece TİD veya diğer işaret dillerinde değil, konuşma dillerinde de bu metafor yaygındır. “Kırılan kalp, yürekten bağlanmak” tarzında söylemler birçok dilde mevcuttur. Göğüs 33 bölgesi genellikle şefkat ve sevgi duygularının arasında geleneksel bir bağlantı vardır. Aşk sözcüğünün kalp ile bir ilgisi olmasa bile zihnimizdeki algısında bir çağrışım yapması söz konusudur. Bu örnekte metafor, birbirleri ile doğrudan bağlantısı olmayan iki olgu arasında zihinsel bir bağlantı olabileceğini açık veya örtük bir biçimde sunmuştur. Diğer bir deyişle, metaforun bilişsel açıdan karmaşık ve sistemli bir yapı olarak kurulmasına ve bu iki olgunun birinde yer alan zihinsel şemayı diğerine aktarmasına olanak vermiştir. Bu şekilde, metaforun bireyin belli bir olguyu çözümlemesine olanak sağlamaktadır (Dikyuva vd. 2015: 297). Metafor için vereceğimiz bir başka örnek ise zamansal işaretlerdir. Türkçede ve başka birçok konuşma dilinde, zamanı organize etmenin yollarından biri olarak, geleceğin ‘önde’ ve geçmişin ‘arkada’ kullanılması söz konusudur:Örneğin “önümüzdeki yıl” ve “herşeyi geride bırakmak” kullanımlarında görüleceği gibi, zaman-yön eşleşmeleri dile kodlanmaktadır.TİDde aynı metaforu kullanmaktadır. Ancak işaret dilleri görsel ve mekânsal bir dil olduğu için, konuşma dillerine oranla metaforu sıklıkla kullanmaktadır. Bunun sonucu olarak da TİD, önde, geride gibi sözcükler kullanmak yerine, hareketle eşzamanlı bir şekilde metaforu dilsel olarak ilave etmektedir. Brennan’a göre doğrudan bir artikülasyon metaforun daha gerçek aktarılmasını sağlamaktadır (1990: 22). İşaret dillerinin çoğunluğunda ve aynı zamanda TİD’de bulunan ay, yıl, gün, hafta gibi sözcüklerin zamanını gösteren örnekler ve yarın, dün, bugün, gelecek ay, geçen hafta gibi zamanları betimleyen sözcükler, vücudun belirli bölümleri ile metaforik bir anlamda verilir. 34 (Taub 2001: 116) Yukarıda verilen görselde görüldüğü gibi vücudumuzun ön tarafına baktığımızdaki alan gelecek zamanın bir metaforudur. Kişinin vücudunun arka tarafı ise geçmiş zaman metaforudur. Geçmiş ve gelecek ile ilgisi olan sözcüklerin genelde vücudun bu bölümlerinde yapılması metaforik bir yapıyı göstermektedir. DÜN YARIN Bilişsel (cognitive) sistem ile ilgili işaretlerde ise, bu işaretlerin genellikle baş bölgesinde kodlandığı görülmektedir. Kişilerin anlama, kavrama ve üretme gibi bilişsel süreçleri beyin ve kafa bölgesiyle göstermesi Türkçede de görülmektedir. “Kafasız, kafasına yatmak, kafadan uydurmak” gibi bazı ifadeler, birçok konuşma dilinde deyimsel ifadeler olarak yer almaktadır. TİD’de ise baş tarafında yapılan işaretlerle bu tarz metaforlaroluşturulmuştur. 35 FİKİR HATIRLAMAK AKILSIZ Yukarıda örneklerin dışında ANLAMAK, ANLAMAMAK UNUTMAK, AKILLI gibi sözcüklerde baş bölgesinde gösterilmektedir.Yöne ilişkin metaforlarda ise “iyi şeyler yukarıdadır” ve “kötü şeyler aşağıdadır” kavramsal metaforu kullanılmaktadır (Kövecses’den aktaran Dikyuva vd. 2015: 302). Muhtemelen bilişsel süreçlerle ilgili yeni işaretler de baş hizasında yapılacaktır. GELİŞMEK AFERİN BAŞARISIZ TİD’de bu sözcüklerin yanında GALİP, MAĞLUP, KİRLİ gibi sözcükler de aşağı ve yukarı metaforlarıyla anlatılmaktadır.Yukarıda verilen metafor örneklerinden ziyade ikonizmin bir başka çıkış yöntemi ise metonimik ikonizmdir. TİD’de bir diğer metafor örneği ise İslam dini ile ilgili olgularda yapılan bazı işaretlerin yukarıyı gösteriyor olmasıdır. Türkçede kullanılan “yukarıda Allah var” veya ölen kişiler için “yukarıdan bizleri izliyor” gibi dinî temalı ifadelerde de 36 sıklıkla rastlanan gökyüzünü göstererek yada dilde yukarıda sözcükleriyle aktarılarak gösterilmiştir. Aynı zamanda dinî kavramların kalp üzerinde gösterilmesi de yaygındır. Bir inanç sistemi olduğundan dolayı kalple metaforik bir ilişki kurulmuştur. EVLİYA BESMELE PEYGAMBER DİN Diyanet’in dini kavramlar sözlüğünden aldığımız örneklerde görüldüğü üzere ALLAH sözcüğü başlı başına yukarıyı işaret edilerek oluşturulmuştur ve yukarıdaki örneklerde görüleceği üzere bazı sözcüklerin paragraflaştırılarak anlatılmasında Allah sözcüğünün kullanılması gereken her yerde yukarının gösterilmesi metaforu kullanıldığı görülmektedir: SADAKA, MAZALLAH gibi… EVLİYA sözcüğü işitme engelliler için sonradan oluşturulmuş bir sözcüktür. ‘Allah dostu’ olarak çevrilerek anlatılmıştır. Besmele sözcüğü ise ‘Allahın adı’ hatta bazı kullanımlarında BAŞLAMAK işareti de eklenmiştir. 37 Metaforik ikonizmde soyut sözcükleri anlatmak için bağlantılı veya anımsatıcı bir somut sözcük kullanılır. Zaten Lakoff ve Johnson metaforun doğasının ve özünün, bir şeyi bir başka bir şey olarak anlamak ve tecrübe etmek olduğunu söylemektedir (1980: 5). Metonimi de ise metafordan farklı olarak, bir şeyin diğerinin yerine geçmesi söz konusudur (Lakoff 2005: 62). Metonimi, herhangi bir benzetme amacı olmadan bir bütünün bir parçası seçilerek kurulması ya da bir parçanın bütünüyle anlatılması durumları vardır. Bir varlığın duyusal özelliklerine dayanan birçok özelliği bulunur: görsel, işitsel, dokusal, tat ve koku vb. gibi, metaforik ikonizmde, varlığın sahip olduğu bütün özelliklerin yerini tutabilecek algısal- zihinsel bir imaj seçilir ve bu imaj düzenlenir.Daha sonra gereksiz ayrıntılardan sıyrılır ve belirli bir dilbilimsel forma kodlanır. Kodlama süreci anlamı, dilbilimsel formla eşleştirir.İmaj seçme sürecinde, varlığın asıl unsurun bütününü değil, belirli bir tarafını temsil edecek tek bir imaj seçilirse bu da metonimik ikonizm olur (Taub’dan aktaran Aslan-Demir 2010: 5). Metonimi, bir olgunun bütün özelliklerinden birinin seçilmesiyle oluşabilir. Metaforda oluşan ilişkiler benzerliğe dayanırken, metonimi de aynı kavramsal alan içindeki bitişikliğe dayanmaktadır (Kövecses 2002: 146). 38 PASTA Yukarıda verilen PASTA işaretinde metafordan farklı bir durum vardır. Pastanın görsel algımızdaki özelliklerinden biri seçilerek tek bir imaja indirgenmiştir. Bu örnekte, pastanın üzerindeki mum üfleme ritüeline gönderme yapılmıştır. Bir metonimi örneği olarak verdiğimiz PASTA örneğine ek olarak metonimi TİD’de çoğunlukla ülke ve şehir isimlerinin yapımında kullanılmaktadır. UN TOPRAK TUZ TİD’de küçük parçalı şeylerin UN, TUZ, TOPRAK gibi işaretleri onların diğer tüm özelliklerinden -tadı, rengi, kokusu, görüntüsü- gibi arındırılarak el ile serpilme işaretleri ile verilmiştir. 39 JAPONYA SAMSUN ADANA TİD’de yukarıda verdiğimiz ülke ve şehir örneklerinden çok daha fazlası vardır: MALATYA, AĞRI, ÇİN, İSPANYA, ANTALYA, RUSYA gibi. Burada şehirlere veya ülkelere özgü bir olgu seçilir ve onun özelinde tüm şehire veya ülkeye atfedilir. Bunun neye göre seçildiği ise tamamen nedensizdir.JAPONYA örneğindeki gibi ülke insanlarının fiziksel özellikleri ile kurulan bu işaret o coğrafyadaki insanların ‘çekik gözlü’ olmasından kaynaklanmaktadır. Metonimi aynı zamanda işaretin semboller kullanılarak da gösterilmesi de içeren bir kavramdır. Aşağıdaki TİD’de TUVALET işaret için verilen WC işareti, tuvaletin kısaltmış simgesi hâline getirilmiş görüntünün kullanılması buna örnek olarak verilebilir. Konuşma dilinde de kullanılan ‘wc’ ifadesi bir kısaltma örneğidir. Ancak TİD’e kodlanırken işaret doğal olarak görsel bir yön kazanmıştır ve burada kısaltma değil metonimi örneği barındırmaktadır. 40 WC-TUVALET TİD’de sıklıkla görünen bazı ikonik işaretlerden örnekler aşağıda başlıklandırılmıştır. Burada herhangi bir metaforik ve metonimik sınıflandırma yapmadan bazı ortak noktaları bulunan işaretler verilecek ve örneklendirilecektir. 4.1.3 İkonik Eylem Gösterimİşaretleri Genellikle taklit edilmeye müsait eylemlerde daha sıklıkla görülen YIKAMAK, GİYİNMEK, YEMEK, YÜZMEK, ARABA SÜRMEK gibi işaretlerde görülebilecek olası eylemi canlandırma vardır. YIKAMAK YEMEK YÜZMEK Yukarıda verilen işaretler anlamlarına göre kısa bir taklit içermektedir. 41 4.1.4 İkonik Nesne Gösterim İşaretleri Fiillerden ziyade bazı nesnelerin işaretleri de o nesnelerle yapılabilecek eylemlerin hareketinin taklidine dayalı olabilir. Nesnelerin kendi şekillerinden ziyade nesnelerle yapılabilecek bir eylemin işareti de sık karşılaştığımız bir ikoniklik örneğidir. Örnek olarakBALYOZ, BALTA, BANDAJ, BATERİverilebilir. BALTA BALYOZ BANDAJ Yukarıda verilen örneklerden BALTA nesnenin ikonik olarak resimsel şeklini yansıtmaktansa o nesneyle yapılabilecek işi göstermektedir. Yukarıda verilen YIKAMAK, YEMEK, YÜZMEK gibi eylemlerin işaretlerinde görülen aynı durum burada BALTA, BALYOZ ve BANDAJ örneklerinde de mevcuttur. Bu üç nesnenin işareti de aslında ‘balta ile vurmak’, ‘balyoz ile vurmak’ ve ‘bandaj ile sarmak’ şeklinde ifade edilmiştir. Bunlar nesnelerin kullanım şeklini gösteren işaretlerdir. 4.1.5 Deneyimlere Dayanan İkonik İşaretler Bazı işaretler de ise sözcüğün daha önce deneyimlediğimiz bir olayı yansıtması durumu vardır. 42 ACI ALERJİ Yukarıda verilen örnekte görüldüğü gibi acı şeyler yediğimizde ağıza yapılan ağız yelleme hareketi bu sözcüğün işaretine sebep olmuştur. ALERJİ sözcüğünde de alerji olduğunda yapılan bir eylem olan kaşınma işareti ile anlatılmıştır. İkisinin oluşumu da tecrübe edilmiş bir anıya dayanmaktadır. Sonuç olarak ikonik işaretler genellikle görsel özellikleri veya bir eylemi taklit etme açısından göndergenin bazı özelliklerini temsil etmektedir. Bu nesnenin ‘görüntüsü’ veya ‘simgesi-metaforu’ ya da bir kısmının parçası ve gönderge ile ilişkili bir “metonimi” görüntüsü olabilir (Kyle, Woll 1985: 114). İşaret dilinde sözcük yapımının büyük bir çoğunluğunu kapsayan ikonizm yöntemi ‘sözcük yapım’ özelinde açıklanmıştır. Sonuç olarak bu bölümde,ikonizmi oluşturan metafor,benzetme, metonimi, nedenlilik, nedensizlik gibi olgular TİD örnekleri verilerek açıklanmaya çalışıldı. Ancak ele aldığımız bu kavramlar, terimler ve bakış açıları, bu çalışmanın sınırlarını aştığı için, temel ve sözcük yapımına giriş seviyesinde verilerle yetinildi. 43 4.2 ÖDÜNÇLEME Dil ilişkileri (language contact), tüm dillerin evrimsel tarihinin bir parçası olarak görülmektedir (D.Quınto-Pazos veAdam 2015). Dillerin karşılıklı etkileşiminin nedenleri, sonuçları ve bütün olarak süreçleri uzun zamandır araştırılmaktadır. Genel kanıya göre ilişki içerisindeki diller sosyal açıdan baskın ve zayıf olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ödünçlenen sözcük, verici dilden “donor language” alıcı dile “recipient language” geçme şeklindedir. İlişkinin yönü çoğu zaman baskın olan dilden, zayıf olan dile bir takım dilbilgisel yapıların kodlanması şeklinde gelişmektedir.Bu dilbilgisel yapılar sözcüksel yapıda olabildiği gibi anlam, sözdizimi vb. gibi farklı kategorilerde gerçekleşebilir. Genellikle bu yapılardan sözcüksel olanları daha kolay ayırt edilebilir. Alanyazınında “loanword”, “lexical borrowing” veya “lexical copying” gibi farklı terimlerle ifade edilen sözcüksel ödünçlemeler, etkileşim içerisindeki dillerin birbirinden en kolay ödünçleyebildiği öğelerdir. Sözcüklerin dışında diller arasında ses, birleşme, anlam, sözdizimi gibi birbirinden farklı yapılar ödünçlenebilir. Bu ödünçlemelerin diller arasında gerçekleşebilmesi, sözcüklere göre farklı dinamiklere sahiptir. Örneğin Johanson’a göre Türk dilleri bağımsız biçimbirimleri (ad-sıfat-eylem) kopyalama konusunda herhangi bir zorluk yaşamazken; zaman-görünüş-kip ekleri konusunda farklı dillerden yapılar almayı tercih etmez (2007: 51). İşaret dillerinde ise hangi yapıların daha kolay ödünçlenebileceği yönünde bir çalışma bulunmamaktadır. Zaten hem TİD hem farklı dünya işaret dilleri, Türkçe gibi karmaşık bir eylem çekim sistemine sahip olmadığı için bu tarz bir dayanıklılık özelliği oluşturması da kolay görünmemektedir. 44 Ödünçlenen yapıların analizi bir takım zorluklar içermektedir; konuşma dilleri çalışmalarında, ödünç alınan sözcüğün kısmî ya da tam olarak dilin fonolojisine uyum sağladığı düşünülür. Bu dönüşüm ödünçlenen sözcüklerin ilk aşamada kolay fark edilmemesine neden olabilir. Örneğin Fransızca bir tatlı çeşidi olarak -éclair- sözcüğü, Türkçenin fonolojik yapısı (sesbilimi) uyum sağlarken “ekler” biçimini almıştır. Bu görüntü ilk aşamada sözcüğü Türkçe -ek- biçimbiriminin çokluk hâli gibi görünmektedir. Ancak gene de konuşma dillerindeki bu sürecin bütünü, işaret dillerine göre daha kolay takip edilebilir durumdadır. Çünkü işaret dillerinde sesbilimsel birbütünleşme olmayabilir; zaten bütün işaret dillerinin sesbilimleri birbiriyle birçok temel bileşeni paylaşabilmektedir.Bu çalışma doğrudan işaret dili sesbilgisini hedef almamakla birlikte, bahsettiğimiz bu temel bileşenler aşağıdaki gibi beş farklı kategoride ele alınabilir (Cuxas’tan aktaran Oral 2006: 53): 1. El Şekli: elin açık, kapalı, parmakların düz, kıvrık, kapalı kullanılması. 2. Elin Yönü: elin yönünün (sağ-sol, çapraz, ön, yukarı, aşağı, yan) olarak kullanılması. 3. Konum: işaretin gerçekleşme alanı (göğüs, bel, baş seviyesi ya da üstü, çene hizası) 4. Hareket: kolun, bileklerin, parmakların ve elin hareketi. 5. Yüz İfadesi: yüz mimikleri, kaş, göz hareketi. 45 Yukarıda işaret dilleri için evrensel sayılabilecek sesbilgisel değişkenleri düşündüğümüzde, işaret dillerinde ödünç alınan bir sözcüğün uyum sürecinin konuşma dillerine göre içerdiği karmaşık durum anlaşılabilir. Ek olarak işaret dillerindeki sözlük maddelerini karşılaştıran birçok çalışma, işaret dillerinin konuşulan dillerden daha çok birbirine benzeyeceğini kabul eder (örneğin bk. Guerra Currie vd 2002; Parkhurst 2003; Woll vd. 2001). Zaten dünyanın çok farklı bölgelerinde yaşayanlar ve onların konuştukları dilde, hiçbir ilgi olmamasına rağmen dil evrenselleri (language universial) bağlamında benzerlikler görülebilmektedir. Bu olasılık konuşulan dillerde bile yaşanırken işaret dilinin görsel ikonikliği sebebiyle bu oran daha çok artabilmektedir. Ayrıca konuşma dillerinden farklı olarak, işaret dillerindeki dil ilişkilerisadece aynı işaretleşme sistemine sahip olan işaret dilleri arasında gerçekleşmemektedir. Buna ek olarak ve -hatta işaret dilleri arasındaki ilişkiden daha fazla- konuşma dilleriyle de işaret dilleri arasında dil ilişkilerinin farklı boyutları gözlemlenebilmektedir. Ödünçlemeler işaret-konuşma dili çevresinde sıklıkla görülebilmektedir. Ancak hemen belirtelim iki dil arasındaki dil ilişkileri çoğunlukla tek yönlüdür. Ödünç yapılar konuşma dillerinden işaret dillerine kodlanırken; ters yönlü bir ilişkinin gözlemlenmesi zordur. Yukarıda bahsettiğimiz dinamikleri göz önünde bulundurarak çalışma, TİD’de ödünçleme sözcükleri ele alırken hem farklı işaret dillerinden alınan sözcükleri hem de TİD’in kapsayıcı dili olarak düşündüğümüz Türkçeden giren sözcük, tamlama ve ekleri de ele almayı amaçlamaktadır. 46 TİD’de görülen ödünçleme yapıların önemli bir kısmını, Latin kaynaklı Türk abece sisteminin ikonik gösterilme biçimi oluşturmaktadır. Çift elle kurulan TİD’in el abecesi hem özel isimlerim kodlanmasında hemde daha sonra başka bir başlık altında inceleyeceğimiz başharflileştirme yöntemiyle yeni sözcükler oluşturulmasını sağlamaktadır. Bu konu TİD üzerinde bir çalışma olan “Türk İşaret Dilinde Ödünçlemeler” (bk. Göksel ve Taşçı 2016) makalesinde ele alınmıştır. Bu bölümde bahsedilen bu makaleden faydalanarak, konuşma dillerinden ve diğer işaret dillerinden TİD’ekodlananödünçlemelere örnek verilecek ve ödünçlemelerin yapısı ve özelliklerini ele alacağız. Ayrıca bu tezde tespit edebildiğimiz örnekler doğrultusunda ödünçleme ve ikonizmin kesişim kümeleri üzerinde durulmaya çalışılacağız. 4.2.1 Konuşma Dilinin Abecesiyle Oluşturulan TİD İşaretleri İşaret dilleri herhangi bir yazı dili olmamasına rağmen kapsayıcı dil olarak aynı coğrafyada kullanılan konuşma dilinin abecesini birçok nedenle kullanmışlardır. Konuşma dillerinde abece sistemleri çoğunlukla bir sözcüğü kodlarken kullanılmaktadır. Bunun dışında kısaltma gibi farklı sözcüm yapım yollarına da abece kaynaklık edebilir. Bu abece harflerin ikonik bir biçimde gösterimine dayanır ve bazı işaret dillerinde tek el (ASL gibi) bazılarında ise (BSL, TİD gibi) çift elle kodlanır.Örneğin TİD’de C, I, L, O, P, U, V işaretleri tek elle kodlanırken diğer bütün harfler için iki el kullanılmaktadır. Ek olarak işaret dillerinin uyarlamış olduğu abece sistemleri çoğunlukla ikoniktir. Ancak örneğin TİD’de ikonik işaretlere ek olarak Y ve J gibi çizilerek gösterilen harfler ve İ, Ö, Ü gibi üzerinde nokta veya noktalar bulunan işaretlerin hareketli gösterimleri 47 bulunmaktadır. Noktanın aşağıda bulunduğu durumlarda ise noktaların bulunduğu konum “el şıklatma” yöntemiyle gösterilmektedir. Abece sisteminin TİD’de bazı özel görevleri de vardır: Özel isimlerin gösterimi, işaret dilini yeni öğrenmiş birinin herhangi bir sözcük aklına gelmediğindekodlaması, yabancı dillerden alınan sözcüklerde kısaltmalarda el abecesi kullanılır. Bu sayılan özel görevler el abecesinin abeceyi olduğu şekliyle, harf değeriyle kullanılan örneklerdir. Bunun yanı sıra el abecesinin biçimbilimini ilgilendiren başka işlevsel özellikleri de vardır. Bunlar yerlileştirme (nativization) sonucu dile giren sözcüklerde el abecesinin kullanımıdır (Göksel ve Taşçı 2016: 363).Baş harfle tek başına bir sözcük üretimi tezimizin sözcük yapım yollarından biri olması dolayısıyla bu başlıkta kendine yer bulmuştur. Baş harflileştirme, TİD’in kapsayıcı dili Türkçeden alınan bazı sözcüklerin baş harfleriyle gösterimine dayanır. Daha açık bir deyişle, konuşma dilindeki bir sözcük ilk sesini anlatan harfin yerlileştirilerek tek başına bir sözcük olarak kullanımıdır. Burada yerlileştirilen harf, bağımsız bir kök olarak kullanılır (Brentari ve Padden 2001:104).TİD el abecesi gibi ikonik olan abecelerde baş harfle sözcük yapım yöntemi tıpkı konuşma dilindeki yansıma sözcükler gibi sessel bir olgunun sözcükselleşmesi benzemektedir: 48 L-LAZIM C-CEVAP Yukarıdaki örneklerden görüleceği üzere lazım ve cevap sözcükleri, Türkçe abecesinden ödünçlenen işaretler odağında baş harflileştirilerek oluşturulmuştur. Burada belirtilmesi gereken önemli nokta, bahsedilen sözcüklerin Türkçe ilk seslerinin doğrudan işaret dilinde seçilen harfe kaynaklık etmesidir. Örneğin lsesiyle başlayan Türkçe lazım sözcüğü, işaret dilinde doğal olarak l harfiyle kodlanmaktadır ve bu harf artık bir bağımsız kök olarak kullanılır. Yukarıdaki örneklerin yanı sıra daha önce de bahsettiğimiz yerlileştirme sonucu, Türk abece sisteminden alınan TİD’in el abecesiyle oluşturulmuş sözcüklerde kullanılan harfin herhangi bir biçimleniş yaşadığı durumlar ve değişik türlerdeki hareketleri alarak kullanılan işaretler de vardır (Dikyuva vd. 2016: 181). Burada sözcük yapımının dışında biçimbilgisini ilgilendiren birçok unsur bulunmaktadır. Sözcüklerin ve harflerin yerine göre çeşitlenebilen bu sözcük yapım yöntemi içinde birleştirme, tamlama, kırpma ve harman yöntemlerini de barındırmaktadır. Örneğin LACİVERT işaretinde görülen L harfi ve PUAN işaretindeki P harfi sözlüklerde sadece baş harfle gösterildiği kanaatine varılsada LACİVERT artikülasyonunda MAVİ işaretinden izler taşımaktadır. 49 PUAN işaretinde ise P harfinin yukarı doğru çekilerek yapıldığını görürürüz.PEYGAMBER işaretinde ise P harfinin göğüs üzerinden göğüs ortasına getirildiği görülür. Burada P harfinin göğüs ortasına getirilmesinin ana nedeni, Peygamber sözcüğünün dinî bir değere sahip olması ve bunun “kalp”le bağdaştırılmasıdır. PEYGAMBER PUAN TİD’de abeceödünçlemesinin bir başka örneği de bir harf ve bir işaretten oluşan sözcüklerdir. Örneğin: C^YANMAK‘CEHENNEM’, C^GİYMEK‘CEKET’, K^HALI ‘KİLİM’, P^DOĞRAMAK ‘PIRASA’,V^VÜCUT ‘VİTAMİN’, AİLE^V ‘VELİ’ sözcükleri, el abecesinden bir harf ve harfe birleştirilen bir işareti içermektedir. Burada, ödünçlemenin yanı sıra birleştirme yöntemi de yeni sözcüğün oluşturulmasında rol oynamaktadır. Ancak bu bölümün konusu gereği, bileşiği oluşturan öğelerden el abecesinin değerine odaklanacağız: CEHENNEM VİTAMİN 50 Yukarıdaki örneklerden görüleceği üzere, CEHENNEM ve VİTAMİN sözcükleri sadece el abecesiyle oluşturulmamıştır. Ancak birleşiklerin ilk parçasını oluşturan öğelerin, Türkçeden ödünçlenmiş harfler olduğunu düşünürsek, ödünçlemenin farklı bir boyutunu görebiliriz. Türkçe ve TİD dil ilişkilerinin bir başka boyutu ise Türkçede sıkça kullanılan iki ekin TİD’de ödünçlenmiş olmasıdır. Kubuş’agöre ödünçleme yöntemiyle el abecesinin bir başka kullanımı da konuşma dilinden alınan ek ile türetilmiş morfem oluşturmaktır(2008: 52). Türkçede kullanım sıklığı yüksek olan+CX ve +lXyapım ekleri, TİD’de aynı anlamları verecek biçimde bazı köklere eklenmektedir. Fakat Türkçede bu ekin geldiği sözcükler TİD’de aynı olmayabilir. Eklerin TİD’dekullanım sıklığıdardır.-CX eki TİD’de iki biçimde kullanılmaktadır. İlk biçim olarak c ve ı harflerinin sıralı bir biçimde gösterimi yada aşağıda örneği verilen İŞÇİ kullanımındaki gibi tek bir C harfinin aşağı çekilmesiyle oluşturulur. Ancak burada belirtmek gerekir ki çalışmada örnekleri seçtiğimiz MS’de -CX ekiyle ilgili yukarıda bahsetmiş olduğumuz ilk gösterim şekli bulunmamaktadır. TİD’ de İŞÇİ gö YOL +CX eki İŞ +CX eki TİD’ de YOLCU 51 NÖBET +CX eki Yukarda gösterimi bulunan TİD’de -CX eki yerine geçen bu kullanım için farklı görüşlerde alanyazınında mevcuttur. Omuzdan aşağı doğru inerek yapılan bu işaret, mesela Göksel ve Taşçı’ya göre Türkçede ve TİD arasındaki bu ilişki tamamen rastlantısaldır (2016: 380). Onlara göre TİD’deki bu işaret, ASL gibi farklı işaret dillerinde bulunan kişi işaretleyecisinin ödünçlenmiş biçimi olabilir. Bir tartışma konusu olarak verilen Göksel ve Taşçı’da (2016) bu görüş doğrultusunda herhangi bir örnek bulunmamaktadır. Biz, MS’yi taradığımızda Türkçedeki biçiminde+CX ekinin kullanılmayıp TİD’de kullanıldığı tek bir örnek bulabildik: ZALİM -CX eki Yukarıda görselde ZALİM işaretinin TİD’de gösterimi verilmiştir. Zalim sözcüğü Türkçede -CX eki almadan oluşturulmuş bir sözcüktür. TİD’de ise yukarıda işçi gösterimindeki gibi bir görünüm sergilemektedir. Ancak burada ‘baskı uygulayan kişi’ ZALİM gösteriminde -CX eki işlevinde değildir. Bu örnekteGöksel ve 52 Taşçı’yı (2016) destekler nitelikte İNSAN(PERSON) gösterimi vardır. Ancak örneklerin kısıtlı olmasından dolayı, çalışmada -CXekli sözcükleri Türkçe ödünçleme olarak kabul edilecektir. Gene de konu ilgi çekiciliğini korumaktadır. Kısacası Türk abecesindenalınan TİD el abecesi ile oluşturulmuş sözcükler kısıtlıdır. İşaret dilinde yoğun bir şekilde kullanılan ikonik sözcük üretimi ve birleştirme gibi çok fazla kullanılan sözcük yapım yöntemlerinin yanında çok az bir kısmı temsil eden bu yöntem Kubuş’a göre sağır kültürü çerçevesinde yetişen ve doğal olarak işaret dili bilen Türk halkının çoğunlukla okuma yazma güçlüğü çekmesinden kaynaklanmaktadır (2008: 56). 4.2.2 Konuşma Dilindeki Sözcüklerin Sesletiminden ve Yazımından Ödünçlenen TİD İşaretleri Ödünçlemenin bu türünde işaretler, konuşma dilinde bir sözcüğün sesletimisırasında veya okuma yazma bilen işitme engelliler tarafından sözcüğün yazımına benzetilerek oluşturulur. Konuşma dilinde eşsesli olan veya arasında ses benzerliği olan iki sözcüğü aynı sözcük gibi tek işaretle işaret diline alınmıştır (Göksel ve Taşçı 2016: 371). İşitme engellilerin Türkçe okuma yazma öğrenmesiyle bu sözcük yapım yöntemi artmıştır. Eşsesli sözcüklerin aynı yazıldığını farketmeleri sonrası bu sözcükleri de işaret dilinde benzeterek kurmuşlardır. Okuma yazma öncesi dönemlerde de konuşan insanların ağız sesletiminden faydalandıklarını söylemek gerekmektedir. TİD’de sık kullanılan bir örnek olarakİÇİNedatıyle ve İÇİNDE sözcüğü verilebilir. 53 İÇİN VE İÇİNDE İÇİNDE sözcüğü TİD’de ikonik bir görüntüye sahiptir. Ancak Türkçe “içinde” sözcüğünün kısmi benzerliğiolan ve “sebebiyle,amacıyla” anlamına gelen “için” edatı da ödünçleme yoluyla TİD’e geçmiştir. Ancak eşsesliliğin olmadığı, kısmi bir benzerliğin söz konusu olduğu durumlarda da TİD’de ödünçlemeler olduğundan bahsettik. Bu sözcükler de eşişaretlidir, ancak Türkçe karşılıkları eşsesli değildir (Aslan Demir 2010:6). Bu yönde tespit ettiğimiz örnekler, genellikle şehir, ülke isimlerinden oluşmaktadır; BİLECİK- BİLEZİK, MUZ-MUŞ, CEZAYİR^CEZA, KUVEYT^KUVVET, SU İÇ-^SURİYE KİBRİT^KIBRIS BİLECİK BİLEZİK 54 MUZ MUŞ Bu yöntemle yapılan sözcük yapım yollarına ikonizm başlığı altında bi önceki bölümde başka yönleriyle tekrar ele alınmıştır. Bu bölümde kısıtlı bir biçimde sadece ödünçleme yönüyle ele alınmıştır. 4.2.3 Farklı İşaret Dillerinden TİD’e Geçen Ödünçlemeler Sağır kültürü içerisinde yaşayan doğal işaret dili konuşurları, uluslararası organizasyonlarda; diğer ülkelerin işaret dili konuşucularıyla biraraya gelmiştir ve bunun sonucu oluşan doğal bir sözcük alışverişi oluşmuştur. İşaret dillerinin ikonik yapısı nedeniyle işaret dillerinde ortak sözcük olması olağandır. Bu sözcüklerin ödünçleme mi yoksa bir tesadüf mü olduğu tarihsel dilbilim araştırmalarıyla ortaya çıkacak bir sonuçtur. Ancak ikoniklik sebebiyle bir tesadüf olması yüksek bir olasılık olduğu için, ikonik bir özellik gösteren işaretleri bu bölümde vermemeyi tercih ettik. Ödünçlemenin bir örneği olarak, yer isimleri için o tıpkı konuşma dilindeki gibi o bölgede kullanılan isim büyük ölçüde aynı biçimde alınıp kullanılır. Los Angeles, Barselona, Dubai sözcükleri orijinaline yakın bir biçimde Türkçede kullanılmaktadır. TİD’de de bu tür ödünçlemeler doğal olarak bulunmaktadır.Göksel ve Taşçı’danalınan aşağıdaki 55 örnekte AMSTERDAM şehrinin işaretini Hollanda’da kullanılan NGT’den ödünçlenmiştir. TİD’de AMSTERDAM gösterimi (Göksel ve Taşçı 2016: 377) Başka bir dilden alınan ödünç sözcük sözvarlığına girdiğinde, dilin kendisinin ürettiği aynı anlama gelen bir başka sözcük onun yerini alabilir ya da daha az kullanılabilir. Ödünçlenen sözcük ve dilin kendi ürettiği sözcük eş anlamlı olarak görülmektedir. İSİM işareti Uluslararası İşaret Dili denilen ve birçok işaret dilinin karışımı olup gelişmekte olan ve uluslararası bilim, spor ve kültür organizasyonlarında kullanılan dilden alınmıştır. Fakat İSİM sözcüğü işaret dilinde başka bir işaretle de gösterilmektedir. Ödünçlenen sözcük ikinci bir seçenek olaraknadiren kullanılmaktadır. 56 İSİM İSİM(ödünçlenen sözcük) İNŞALLAH İNŞALLAH ( ödünçlenen sözcük) Okey sözcüğü birçok işaret dilinde ASL el abecesinde “o” ve “k” harflerinin gösterimi ile yapılmaktadır. TİD’de aynı anlamı sağlayan TAMAM işareti kullanımın yanında OK işareti de gençler tarafından sıkça kullanılmaktadır.okey sözcüğü Türkçede de ödünçleme bir sözcüktür. Bu işareti yukarda örnekleri verilen Türkçeden değilde farklı bir işaret dilinden ödünçlenerek yapılmıştır. Yukarı abece kullanılarak yapılan ödünçlemelerden bahsettik. Burada da ‘o’ ve ‘k’ harflerinin gösteriminden faydalanılarak yapılan bir ödünçleme vardır. Farklı bir işaret dilinin abecesi kullanılarak yapılan bir ödünçleme olması dolayısıyla bu başlıkta yer almıştır. 57 OKhttps://www.lifeprint.com/asl101/pages-signs/o/okay.htm (23.01.2020) Özet olarak bütün diller başka dillerden sözcükler almıştır. İşaret dilleri de tıpkı konuşma dilleri gibi sözcük yaparken ödünçleme yöntemine sıkça başvurmuştur. İşaret dillerinde özel olan,kendisinden farklı bir iletişim kanalı kullanan konuşma dilinden ödünçleme yapmış olmalarıdır. Sağır ve duyan kişilerin bir arada olduğu durumlarda iki dile de dair bilgisi olan taraf çoğunlukla işaret dili bilen kişiler olduğundan dolayı ödünçleme dengesiz bir biçimde konuşma dilinden işaret diline geçiş olarak ortaya çıkmaktadır (Göksel ve Taşçı 2016: 362). İşaret dilinin popülerleşmesi sonrası işaret dili bilenlerin sayısı artmaktadır. Bunun sonucu olarak TİD’den Türkçeye ödünçlemeler olup olmayacağını zaman gösterecektir. Bu bölümde Türkçeden TİD’e geçen ödünçlemeler sunulmuş ve onların yapıları açıklanarak örnekler verilmiştir. Aynı zamanda farklı işaret dillerinden TİD’e geçen sözcükler de sunulmuştur. 4.3 BİRLEŞTİRME Birleştirme(compounding) konuşma dillerinde dekullanılan bir sözcük yapım yöntemidir. En genel anlamıyla birleşik sözcük, dilde yeni bir kavramı karşılamak amacıyla iki veya daha çok elementin birleşerek oluşturduğu yeni sözcüğe gönderimde bulunması olarak tanımlanabilir. Birleşik sözcük yapım 58 yöntemi olarak TİD’de de sıkça kullanılır. Kırma dillerde (pidgins ve creoles), ikinci bir dil olarak kullanılan ve doğal dilin bazı özelliklerinden arındırılarak basitleştirilmesi sonucu oluşan veya bu dillerin anadili durumuna gelmiş dillerde, ilk oluşan sözcük yapım türü birleşiktir(Plag’dan aktaran Meir vd 2010:4). Birleşik sözcük yapım yolunda birden fazla sözcükle tek bir şeyi işaret edilir. Örneğin konuşma dilinde milk-shake sözcüğünde milk ve shake sözcüklerinin birleşimiyle tek bir şeye gönderme yapılmaktadır. İşaret dilleinde ise birden fazla işaretin birleşerek oluşturduğu sözcükleri bu sözcük yapım yöntemi altında inceleyebiliriz. Ancak burada ödünçleme sözcük yapımından bahsetmek gereklidir. Daha önceki ödünçleme bölümünde görüldüğü gibi TİD, Türkçeden oldukça fazla sayıda sözcük ödünçlemiştir. Bunun anadili TİD olan sağır kültürünün okuma yazma öğrenmesinin ve ağız okuma eğiliminde bulunmasının çok fazla etkisi vardır. Türkçede oluşan birleşik yapılarını da ödünçlemiş olabilmeleri muhtemeldir. Örneğin DELİKANLI işaretine bakıldığında Türkçede kalıplaşmış ve mecazi bir anlama sahip olan delikanlı birleşik sözcüğü TİD tarafından etkilenilerek oluşturulmuştur. DELİ^KAN ‘DELİKANLI’ Bu sebeble Türkçede birleşik yapıda olmayan ancak TİD’de birleşik olan sözcüklerin incelenmesi sözcük yapım yöntemi olarak çalışılan bu tezde daha 59 objektif veriler sunacağı düşünülmektedir. Ancak örnek azlığı nedeniyle bazı konuların daha iyi anlaşılması adına bu tür birleşik örnekleride verilecektir. 4.3.1 Eşzamanlı Birleşikler İşaret dilleri üzerine yapılan ilk çalışmalarda, işaret dillerinin karmaşık bir yapı geliştirdikleri farkedildi. Bu karmaşık yapı göstergesi ise, işaret dillerinin morfolojisinin aynı anda gerçekleşen birbirinin ardı sıra değilde üst üste gelen yapıları barındırmasıydı. Aranoff vd. göre çalışmaların tümü, işaret dillerinde bu tür bir yapı barındırdığını söylemektedir (2005: 302-304). Sözcük yapımı açısından bakıldığında işaret dillerinde eşzamanlı birleşikler olarak tanımlanan birleşik sözcük yapım oluşumları, geleneksel manada bir birleşik yapı özelliği göstermese bile araştırmalara konu olmuştur. Eşzamanlı birleşiklere ek olarak Brennan (1990) ‘sınıflandırıcı birleşikler’ terimini kullanır. Bu başlığın daha iyi anlaşılması adına eşzamanlı birleşiklerin bir başka unsurunu oluşturan sınıflandırıcılar (classifers) tanımını genel hatlarıyla açıklanması gerekmektedir. Sınıflandırıcılar ile gönderimde bulunduğu nesneler, şekilleri, büyüklüklükleri, işlevleri ve uzamdaki hareketleri açısından gruplandırılmaktadır. İşaret dili kullanıcıları hareketli-hareketsiz nesnelerin birbirlerine göre konumlarınıanlatırken sınıflandırıcılar kullanmaktadırlar (Supalla’dan aktaran Arık 2013:14).TİD’de nesnelerinbirbirlerine göre yerini, yönünü, durumunu ve varsa hareketini belirtirlerken sınıflandırıcılardan ve bedeninin etrafında ve hemen önünde yer alanüç boyutlu bir alan olan işaret alanından yararlanmaktadırlar (Arık 2013: 14). 60 Yapısını açıklamanın zor olabileceği SİLGİ işareti örneğinde olduğu gibi bir elin yer (defter, kağıt vs.) diğer elin parmakla silme işaretini yapması ve bütün bunların eşzamanlı gerçekleşmesidir. İki el de işlevli bir şekilde iki farklı işaretle işaret alanı içerisinde bulunmaktadır. Konuşma dilinde bu tip bir birleşim söz konusu değildir. Ancak işaret dilinde iki artikülatör bulunması, iki elimiz iki farklı şeyi aynı zamanda yapabildiğinden bu tür eşzamanlı yaratım oldukça olağandır. SİLGİ Bu gibi işaretlere TİD’de çok sık rastlanmaktadır. Vercoletti ve Mortensen’e göre bu tür işaretler sınıflandırıcı yapıların sözlükleştirilmesi olarak görülür ve bu biçimlerin birleşik olup olmadığı bu sınıflandırmaların nasıl tanımlandığına bağlıdır (2012: 555). TİD’de YER ve SİLMEK ikisi birlikte SİLGİ işaretini oluşturmuştur. Brennan’ a göre ise sınıflandırıcı kullanarak yapılan bu birleşik türü, eşzamanlı bir artikülasyondur ve sözcük oluşturdukları takdirde eşzamanlı birleşikler olarak düşünülmelidir (1990: 150-151). 61 SIVA TİD’de SIVA örneğine bakacak olursak araçsal bir sınıflandırma ile kullanılan aletin fiziksel özellikleriyle anlatılarak verilmesi söz konusudur. Bir elle DUVAR gösterilirken diğer el eylemi yapan nesne konumunda hareket ettirilir. SOĞAN TİD’de SOĞAN işareti her iki elin ayrı bir işarete katkıda bulunduğu eşzamanlı birleşik türüne bir başka örnektir. Burada da her iki elin işaret alanı içinde aktif bir şekilde rol aldığı görülmektedir. Tezde bu tür eşzamanlı yapıların sıralı bir şekilde gelişen iki ayrı tam işaretten oluşan sıralı birleşiklerin aksine tam olarak birleşik bir yapı oluşturup oluşturmadıkları hakkında kesin bir kanıya varılmamaktadır. Bu işaretler tartışmalı olarak dilbilimciler arasında ikilik yaratmıştır. Eşzamanlı birleşikler konuşma dillerinde herhangi bir örnekleri olmadıkları için ve işaret diline özgü yapılar oldukları için özeldirler. 4.3.2Anlambilimsel açıdan birleşikler Anlambilimsel açıdan birleşik ögeler çok farklı sınıflandırılmalara tabî tutulmuştur. Ancak genel olarak bir sınıflandırma yapmak için anlamsal baş 62 değişkenine göre ele alınacaktır. Sarı’ya göre bileşiklerde merkezlilik kavramı anlam ile odaklıdır ve bu yüzden içe dönük ve dışa dönük birleşikler olarak gruplandırılmıştır (2016: 206) 4.3.2.1 İçe Dönük Birleşikler İçe dönük birleşikler (endocentric compounds) türünde anlamsal baş, birleşiğin iç kısmında yer alır. Birleşiğin tümü birleşiğin başının bir alt kategorisidir. Türkçede bu birleşik anlamın şeffaflığıyla ilgildir. İçmerkezli birleşiklerde ögeler anlamı doğrudan karşılar. Örneğin akciğer birleşiğinde anlam çok açık bir şekilde kendini ele vermektedir birleşiği oluşturan her iki birim birleşiğin anlamına hizmet etmektedir. Anlamsal açıdan tahmin edilebilirliği yüksek olan bu birleşiklerde kullanımının kolaylığı açısından en fazla bulunan birleşik yapısıdır (Booij 2007: 75-76). TİD’de sayısal verisi bulunmamakla birlikte örneklerine yine de çok rastlanan bir birleşik türüdür. UYKU^KIYAFET ‘PİJAMA’ SPOR^KIYAFET ‘EŞOFMAN’ Verilen örneklerden EŞOFMAN birleşiğini incelediğimizde eşofman bir kıyafet türü olduğundan dolayı birleşiğin ikinci ögesi olan KIYAFET’in alt türü olup aynı zamanda birleşiğin anlamsal başı niteliğindedir. Anlam işareti ilk kez gören birisi 63 için açık ve şeffaftır. Eşofman sözcüğü sözlüklerdeki açıklamasında spor kıyafeti olarak geçmektedir.Genelde içmerkezli birleşiklerde tanımlama, niteleme gibi özellikler barınmaktadır. 4.3.2.2 Dışa dönük birleşikler Dışmerkezli-dışa dönük birleşiklerde (exocentric compounds) anlamın şeffaf olmama durumu vardır. İçe dönük birleşiklerin aksine burada anlamsal baş diye nitelendirebileceğimiz unsur birleşiğin dışında mecaz ve metaforik anlamlarla gerçekleşmektedir. Türkçeden örnek verilecekse boşboğaz sözcüğü ‘sır saklayamayan’ anlamına gelmektedir. Bileşiği oluşturan boş sözcüğüyle veyahut boğaz sözcüğüyle arasında metaforik bir bağdan daha fazlası yoktur. İşaret diline gelindiğinde örneğin Meir vd. verdikleri örnekte İsrail İşaret Dilinde HEART^OFFER birleşiği ‘kalbini sunmak’ anlamına gelmez ‘gönüllük’ anlamına gelmektedir. Bir diğer örnek olarak Avusturya İşaret Dilinde NOSE^FAULT ‘çirkin’ manasına gelmektedir (2010: 6). KULAK ÇEKMEK^AZARLAMAK ‘DİSİPLİN’ TİD’de yukarıda sunulan DİSİPLİN örneğine bakıldığında KULAK ÇEKMEK^AZARLAMAK gibi işaretlerin her iki ögesi de birleşik içinde anlamsal açıdan kaybolduğu görülmüştür. 64 KAFA^SERT ‘İNAT’ Sarı’ya göre dışmerkezli birleşik yapıları ögeler arasındaki anlam ilişkisi eski bir benzetme veyahut metaforik bir ilişkinin kanıtı olabilmektedir (2016: 211). KAFA^SERT birleşiğinin ‘inat’ manasına gelmesi inatçı kimselerin düşüncelerinin katılığını simgeleyen sert sıfatıyla metaforik bir anlam yürütülmüştür. 4.3.2.3 Koçaşsı Birleşikler Dvandvacompounds veya koordinat birleşiklerolarak da adlandırılan bu birleşik sınıfı, çoğu modern Avrupa işaret dilinde üretken değildir, ancak bazı diyalektlerinde ortaya çıkar (Meir vd 2010: 9). İçe dönük ve dışa dönük birleşiklere alternatif birleşik türü olarak koordinat birleşikler tıpkı Türkçedeki eğitim-öğretim veya avcı-toplayıcı yapılarında olduğu gibi anlamsal açıdan paralellik gösteren veya aynı üst grubun türlerini oluşturan birleşiklerin oluşumundan meydana gelmektedir.Burada her bir işaret birbirinin başı olma niteliğinde değildir. Dikyuva vd. göre bu tarzda birleşiklerde birbirine yapısal ve anlamsal üstünlük sağlayacak bir öge yoktur (2015: 163). 65 CUMARTESİ^PAZAR ‘HAFTASONU’ HAFTASONU bu birleşik türüne en açık örneği göstermesi bakımından önemlidir. Birleşiğin birimleri CUMARTESİ ve PAZAR sözcükleri anlamsal olarak haftanın iki gününün ismidir ve birbirilerine üstünlük kuracak hiçbir durumları yoktur. Birimlerin kendi başlarına anlam yükü ve hatta dilbilgisel görevleri aynıdır. Klima ve Bellugi bu türden birleşiklere üç işaretli olarak gelişen ASL’de aşağıdaki örnekleri vermiştir (1979: 234-235). ARABA^UÇAK^TREN ‘araç’ KLARNET^PİYANO^GİTAR ‘enstrüman’ YÜZÜK^BİLEZİK^KOLYE ‘takı’ ÖLDÜRMEK^BIÇAKLAMAK^TECAVÜZ ‘suç’ 66 KÜPE^KOLYE^BİLEZİK ‘TAKI’ Yukarıda verilen ASL’ de ‘takı’ anlamına gelen YÜZÜK^BİLEZİK^KOLYE birleşiği TİD’de KÜPE^KOLYE^BİLEZİK olarak gerçekleşmiştir. TAKI işareti üç ayrı işaretin birleşiminden oluşmuştur. Her biri bir takı çeşidi olarak anlamsal olarak eşit derecede görevleri vardır. 4.3.2.4 Boyut ve Şekil İşaretleri Son olarak Meir vd. SASS birleşikleri diye adlandırdığısize and shape specifier compounds(boyut ve şekil belirteçleri) içeren birleşik türünden bahseder. İşaret dillerinin üç boyutlu yapısı sayesinde gösterilebilen nesnelerin gerçek dünyadaki fiziksel özellikleri bu tür bir birleşik oluşumu sağlayabilmektedir. Burada bir işaretin gösteriminde birleşiği oluşturan ögelerden bir veya daha fazlasının nesnenin boyunu veya şeklini açıklaması durumu vardır. Meir ABSL‘den verdiği örnekte BUZDOLABI işaret için kullanılan SOĞUK^BÜYÜK-DİKDÖRTGEN birleşiğini vermiştir (2010: 28). YEŞİL^YUVARLAK ‘KİVİ’ KARE^YÜZMEK ‘HAVUZ’ 67 Meir vd. (2010)yaptığı yeni sınıflandırmaya uygun olarak şekil ve boyut bildiren işaretlere TİD’de KİVİ ve HAVUZ, örnekleri gösterilebilir. Birleşiklerden ziyade tek başına sözcük üretme aşamasında da şekil boyut unsurları TİD’de zaten önemli bir söz oluşturma yoludur. 4.3.3Sözdizimsel Açıdan Birleşikler Öbekler ve birleşik sözcükler, cümle içerisinde özne, nesne, yüklem vb. sözdizimsel işlevleri yerine getirmektedir. Bu işlevlerine ek olarak, iki yapının başka bir ortak özelliği de yönetim görevi üstlenen ve odak anlamı belirleyen bir başa (head) sahip olmalarıdır. Türkçede, hem öbekler hem de birleşik sözcüklerde, baş olan öge genellikle en sağda bulunan sözcüktür. Alanyazınında Türkçe benzeri yapıya sahip olan diller için sağ-başlı terimi kullanılmaktadır. Örnek olarak, güzel kız ad öbegi ve dizüstü bilgisayar birleşik sözcüğünü incelediğimizde, merkezî anlamı ve yapıyı taşıyan sözcükler sırayla kız ve bilgisayardır. Vermiş olduğumuz iki örneğin dışında Türkçede, sol-başlı yapılar da bulunmaktadır. Ancak bu konu, tezin kapsamı dışında kaldığı için ayrıntılar üzerinde durulmayacaktır (ayrıntılı bilgi için bk. Göksel ve Haznedar 2008; Sarı 2016,). TİD’de birleşik sözcük ve baş ilişkisine geçmeden önce, sağ-başlı ve sol-başlı birleşiklere alternatif olan iki yapıya da değinilmesi gereklidir. Bunlardan ilki olan çift-başlı birleşikler, sağ-başlı ve sol-başlı birleşiklerin bir arada bulunabilmesini ve sözcüklerin yer değiştirdiği takdirde, birleşiğin anlam kaybına uğramamasını ifade etmektedir. Türkçeden örnek vermek gerekirse: tavuk ızgara ve ızgara 68 tavuk birleşiklerinde, baş olan sözcük tavuk, birleşiğin sağında veya solunda bulunabilir. Buradaki yer değiştirme anlamsal bir değişikliğe neden olmamaktadır (Dikyuva vd 2015: 164). Başın konumu ve merkezi açısından ele alabileceğimiz bir diğer birleşikte, eş-başlı yapılardır. Diğer yapılardan farklı olarak, eş-başlı birleşiklerde belirgin bir baş öge bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, birleşiği oluşturan ögelerin tamamı aynı düzeyde baş olabilme özellikleri göstermektedir. Türkçede gelgit birleşiği bu yönde bir örnektir. Bilindiği üzere gelgit sözcüğü en genel hatlarıyla, “ayın ve güneşin yeryuvarı üzerindeki çekim etkisiyle denizlerde görülen kabarma ve alçalma biçimdeki gündelik olay” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdan yola çıktığımızda, birleşiği oluşturan gel+git eylemlerinin anlamsal açıdan aynı derece baş olabilme potansiyeline sahip olduğunu görebiliriz. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz baş merkezi açısından birbirinden ayrılan dört farklı birleşik türü de TİD’de mevcuttur. TİD’in genel bir norm olarak Türkçe gibi sağ-başlı mı yoksa İbranice gibi sol-başlı mı bir dil olduğu hakkında, alanyazında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bu yüzden tezde de baş-merkezi açısından birleşikler betimleyici bir biçimde ele alınacak olup bu bağlamda TİD’in özellikleri hakkında genel yargılardan uzak durulacaktır. 4.3.3.1 Sağ-başlı Birleşikler TİD’de birleşikler iki ayrı işaretin birleşiminden oluşur. İki işaretin anlamı üstünde yüklenen parçası ve yönetim görevi üzerinde bulunduran parçası ikinci işarete yüklenmişse sağ-başlı birleşikler olarak adlandırılır. TİD’de sağ-başlı 69 birleşikler sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Aşağıda bazı sağ-başlı birleşiklere örnekler sunulmuştur: BEYAZ^KALEM ‘TEBEŞİR’ SU^BORU ‘HORTUM’ KAFA^EKLEMEK ‘ABARTMAK’ KADIN^GİYSİ ‘ABİYE’ Yukarıdaki örneklerden HORTUM anlamına gelen birleşiği incelediğimizde, birleşiğin çekirdek anlamını oluşturan işaretin BORU işaret olduğunu görmekteyiz. Benzer şekilde ABİYE birleşiğini oluşturan işaretlerden GİYSİ’nin merkezi anlamı barındırdığını söyleyebiliriz. Burada bahsettiğimiz iki örnek kadar açık bir görünüm sergilememekle birlikte, ABARTMAK birleşiği içinde sağ-başlı bir yapıda olduğu görülür. Bu birleşiği oluşturan KAFA ve EKLEMEK işaretlerinden ikincisi birleşiğin genel anlamına en yakın konumdadır. 4.3.3.2 Sol-başlı Birleşikler Sol-başlı birleşikler sağ-başlı birleşiklerin aksine, merkezî anlamı ilk işaretin üstünde taşır.Türkçede özellikle ödünç sözcüklerle sınırlı kalan devlet-i 70 Osmâniye ‘Osmânlı Devleti’ gibi örneklerde görünen bu tarz yapılar TİD’de oldukça yaygın şekilde kullanım alanına sahiptir. SALATALIK^ACI ‘TURŞU YÜZ^KÖTÜ ‘ÇİRKİN’ Örneği verilen sol-başlı birleşik işaretlerinde görüldüğü üzere ilk işaret, anlamı üzerinde taşımaktadır. TURŞU işareti SALATALIK^ACI işaretlerinin birleşiminden oluşur. Öbeği oluşturan ilk unsur olan SALATALIK merkez ögedir. TİD’de ÇİRKİN işareti ise ilk ögesi olan YÜZ işareti ile sol-başlı birleşiklere örnek olarak sunulmuştur. Örneklere paralel olarak TAD^İYİ ‘LEZZETLİ’, YÜZ^GÜZEL ‘YAKIŞIKLI’ verilebilir. 4.3.3.3 Çift-başlı Birleşikler Yukarıda verilen iki birleşik türünün birleşimi şeklinde gelişen çift-başlı birleşiklerde baş unsuru her iki yönde de görülebilmektedir. Çift-başlı birleşik örneği olarak Türkçede bulunan ızgara tavuk/ tavuk ızgara, verilebilir. Her iki tarafta olduğu durumlarda da anlam değişime uğramaz. Ancak bu ögelerden herhangi biriyle oluşmuş başka örneklerde aynı durum olacağı anlamına gelmemektedir. Bu da genellebilir bir nitelikte olmadığını göstermektedir. Bu çalışmanın örneklerini almış olduğumuz MS’ de bu tarz bir örneğe TİD özelinde rastlanmamıştır. Ancak Dikyuva vd. göre HAKLI birleşiğini oluşturan HAK ve 71 DOĞRU işaretleri dizimsel olarak yer değiştirebilmektedir ve TİD’de birleşiklerin oluşumu bakımından dağılımına bakıldığında, özellikle anlamsal olarak nesnelerin işlevini belirten birleşiklerde yaygın olduğu görülmektedir (2015: 166). 4.3.3.4 Eş-başlı Birleşikler Birleşiklerde baş en geniş anlamı üzerinde taşıyan ve Plag’a göre de birleşiğin dilbilgisel kategorisini belirleyen unsurdur (2003: 173). Eş-başlı birleşiklerde birleşiklerin her iki ögeside bu görevleri yerine getirebilecek düzeydedir. Türkçedeki çekyat,uyurgezer gibi sözcükler bu birleşiklere örnek olarak verilebilir. TUTMAK^BIRAKMAK ‘GÖTÜRMEK’ BASMAK^PATLAMAK ‘MAYIN’ SU^ÇAMUR ‘TOPRAK’ Yukarıdaki birleşik örneklerinde görüldüğü üzere birleşiği oluşturan parçalar görevsel yapıları aynıdır.Görevsel anlamı dışında anlambilimsel açıdan 72 bahsettiğimiz koçaşsı birleşiklerde olduğu gibi anlamsal açıdan da aynı yükü sırtında taşıyan birleşiklerdir. 4.3.3.5 Üst Birleşikler Üst birleşikler (metacompound) terimini Dikyuva vd. birleşiklerin bir başka sözcük ile birleşerek yeni bir birleşik sözcük oluşturması olarak açıklamaktadır (2015: 167). Türkçede dizüstü bilgisayar birleşiğini oluşturan her iki öge kendi başlarına bir birleşik yapısıdır. dizüstü bilgisayar dizüstü bilgisayar diz üstü bilgi sayar Yukarıda ki örnekte görüldüğü gibi birleşiğin her bir birimi içerisinde bir birleşik sözcük taşımaktadır. Bu şekilde iki ayrı sözcüğün de tek başına bir birleşik sözcük oluşturmasının dışında sadece ilk sözcük veya sadece ikinci sözcük de kendi başına birleşik sözcüklerden oluşabilmektedir. Dizüstü bilgisayar özel bir örnek olarak Türkçede bu şekilde meydana gelmiştir. TİD’de SALÇA örneğini veren Dikyuva vd. göre işareti oluşturan DOMATES^DÖKMEK ögelerinden DOMATES işareti KIRMIZI^YUVARLAK işaretlerinden oluşmaktadır (2015: 168). Ancak taradığımız MS’de ve birçok işaret dili sözlüğünde SALÇA işareti KIRMIZI^DALDIRMAK işaretlerinden oluşmaktadır. Danıştığımız işaret dili eğitmenlerine göre SALÇA işareti 73 KIRMIZI^YUVARLAK işaretinden oluşan DOMATES sözcüğü yerine hem sözcüğün işaretleniş süresini azaltmak için değişime uğramıştır ve bazı yörelerde farklı kullanılmaya başlanmıştır. SALÇA DOMATES DÖKMEK KIRMIZI KÜRE (Dikyuva vd 2015:168) DOMATES işaretini oluşturan KIRMIZI^KÜRE ögelerinden birinin seçilerek işaretin devam ettirilmesi bir tür kısaltma yapılmış olabildiğini göstermektedir. Bu başlığı içeren örnekler TİD’de nicelik açısından oldukça sınırlıdır. Fakat her ne kadar tartışmalı bir konu olsa da eşzamanlı birleşikler ile kurulabilen üst birleşikler mevcuttur. Eşzamanlı birleşiklerin geleneksel açıdan birleşik görünüş sergilemedikleri düşünülse bile (Meir vd. 2010: 10) ve hala birçok kanıta ihtiyaç duysalar bile üst-birleşik görünümleri başlık altında dikkat çekici bir özelliğe sahiptir. HAC^KİŞİ ‘HACI’ 74 HACI işaret sağ-başlı bir birleşik olup iki ayrı ögeden meydana gelmektedir. Birleşiği oluşturan ögelerden HAC işareti ise tek başına eşzamanlı bir birleşik görünümündedir. HAC işaretinin içeriğinde Kâbe’yi temsilen bir el ve onun etrafında tavaf etme ritüelini gösteren bir el ile eşzamanlı bir birleşik oluşmuştur. Hatta ikinci işarette birleşiğin başı niteliğinde ve anlamı üzerinde taşıyan yapısı KİŞİ sözcüğü de eşzamanlı birleşik özelliği göstermektedir. Kişinin üzerinde durduğu şeye temsilen gözüken kol ve ayakta duran kişi ve hatta bir parmağın yukarı kalkması, çok katmanlı bir anlam yapısı göstermektedir. Eşzamanlı birleşiklerin üst birleşik görünümünü tam olarak sağlayıp sağlamadığına dair bir alanyazınında bir bilgi bulunamamıştır. Ancak eşzamanlı birleşiklerle üst birleşikler kurulumu dikkat çekici bir özelliğe sahiptir. 4.3.4Birleşiklerin Fonolojik Yapıları Birleşikler her ne kadar iki işaretten oluşsalar da biçim olarak tekleşirler. Meir vd., genellikle ilk işarette gelişen silinme ve azalma birleşiğin ilk üyesinin hareket bölümü olmasından dolayı daha kısa geliştiğini ifade eder. Bazı durumlarda ikinci hareket de silinir ve geçiş hareketi birleşiğin tek hareketi hâline gelmektedir (2010: 7). Zaten birleşikler sözlükleşme sürecinde tek başlarına birim olabilen ve var olduğu dilin sözvarlığına katılabilen yapılardır. Türkçe kahve+altı sözcüklerinin birleşmesiyle oluşan kahvaltı sözcüğünün yukarıda bahsettiğimiz şeyin konuşma dilindeki örneği olabilmektedir. Veya TİD’de bazı birleşiklerin oluşumunda iki ayrı işaretten ilki yapılırken ikinci işarette kullanılması gereken bir hareket ilk hareketin de bir parçası 75 olabilmektedir. Klima ve Bellugi birleşiklerdeki fonolojik olayları şu şekillerde not etmiştir. 1. İlk işaretteki hareket kısalma ya da azalma eğilimi göstermektedir. 2. İkinci işaret hareketin tekrarını kaybetme eğilimindedir, ancak vurgu ekleyebilir. 3. İki işaret arasındaki geçiş daha yumuşak ve akıcı olma eğilimindedir. 4. Birleşik işaret, bir cümlenin içindeki iki işaretin süresi yerine, basit bir işaret ile aynı süreye sahip olma eğilimindedir (1979: 216) FAİZ Örneğin TİD’de FAİZ örneğinde PARA^KOYMAK-EKLEMEK işaretlerin birleşimiyle oluşmuştur. TİD’de para işareti baş parmak ve işaret parmağının birbirine sürtünmesiyle oluşmaktadır. Ancak ilk işarette görüldüğü üzere diğer elin beklenen konumu, ikinci işaretin üretiminde gecikme olmaması amacıyla ilk işareti yaparken de ortaya çıkmıştır. 76 HATIRLAMAK Bileşiğin ilk ögesinde meydana gelen hareketlerin ve temasların azalması ve vurgunun zayıflaması durumları TİD birleşiklerinde HATIRLAMAK örneğiyle görülmektedir. HATIRLAMAK işaretinde parmağın baş kısmındaki teması çok yumuşak bir şekilde gelişir ve buradaki duraklama süresi önemli ölçüde azdır. Parmak baş kısma yaklaşır ve hızlıca aşağı doğru hareket ederken iki parmak birden kullanılma durumuna geçmektedir. Birleşiği oluşturan işaretler arasındaki geçiş pürüzsüz ve akışkan bir hale gelmektedir. SAĞLIK TİD’de SAĞLIK işareti VÜCUT^SAĞLAM işaretlerinden oluşmaktadır. Daha yumuşak bir hareket geçişi için el değişimleri meydana gelmektedir. İlk işarette bütün parmalar açık halde aşağıya doğru inen VÜCUT işareti SAĞLAM işareti için aşağıya doğru inerken kapanmaya ve yumruk oluşturmaya başlamaktadır. 77 PIRASA SEBZE P HARFİ PIRASA işareti P^SEBZE işaretlerinin birleşiminden olumuştur. Eşzamanlı gelişen bu birleşikte P harfi yukarıda gösterildiği üzere düz kullanılırken PIRASA sözcüğünde TİD’de SEBZE işaretinde görülen düz el PIRASA P harfi konularak bir pozisyon almıştır. Bu olay Brennan’a göre gerekli alan miktarını sıkıştırmak ve aynı zamanda işareti üretmek için gereken toplam süreyi azaltır (1990: 150). 4.3.5 El Abecesi İçeren Birleşikler TİD’de bulgular anahatlarıyla, el abecesinin sözlükselleştiğinde TİD’in yapısına uyum sağladığına işaret etmektedir (Taşçı 2016: 183). TİD’in kapsayıcı dili olarak düşündüğümüz Türk abece sistemini ödünçlediğini ve bazı sözcüklerin abecesiyle gösteriminden meydana geldiğini ödünçleme başlığı adı altında bahsedilmiştir. El abecesiyle tek başına bir sözcük üretiminin yanı sıra el abecesinin bir işaretle birleşerek oluşturduğu yapılara da rastlanmaktadır. V^VÜCUT ‘VİTAMİN’ ASKER^J ‘JANDARMA’ 78 Yukarıda verilen her iki örnekte el abecesiyle oluşmuş bir birleşik örneği olarak verilmiştir. Görüldüğü gibi abece gösterimi bazen birleşiğin ilk biriminde meydana gelirken bazen ikinci işarette ortaya çıkmaktadır. Dikyuva vd. göre özellikle sözcüğün alt kategorisini sunan ve anlamsal açıdan iç merkezli görünüme sahip olan birleşiklerde daha fazla oranda rastlanmaktadır (2015: 168). El abecesinin birleşiğin ilk ögesi olması yaygın bir durumdur ancak tersi şeklinde gelişen birleşikler de vardır. Genellikle ilk ögedir ve ikinci yapılan işaretin anlamını çeşitlendirmek için kullanılır. G^KUŞ ‘GÜVERCİN’ Örneğin bir kuş türü olan güvercin, TİD’de G^KUŞ birleşiğinden oluşmaktadır. Birleşiğin ilk ögesi ikinci ögenin bir türünün baş harfinin konulmasıyla oluşturulmuştur. TİD’de bunun örnekleri fazladır. 79 SONUÇ İşaret dilleri ve daha özelinde TİD çalışmaları konuşma dilleri araştırmalarına göre oldukça yenidir ve konuşma dillerine kıyasla ayrıntılı çalışılmış değildir. Aynı biçimde sözcük yapımı konuşma dillerinde sayısız çalışma ile açıklanmış ve yapılar en ince ayrıntısına kadar çözümlenmiştir. İşaret dilinde sözcük yapımı çalışmaları yeni olmamakla beraber konuşma dillerine kıyasla çok eskiye dayanmaz ve bütün işaret dilleri ayrıntılı çalışılmış değildir.Bu çalışma TİD’de sözcük yapımında işaretleyicilerin doğal bir süreç içerisinde yeni işaretleri hangi yol ve yöntemlerle oluşturduğunu incelemektedir. Burada gelişen bütün sözcük yapım yöntemleri değil, geniş bir sözcük yapım yolu ve oluşum süreçlerinden olan ikonizm, ödünçleme ve birleşik sözcük yapım yöntemleriele almıştır. Çalışmada ilk olarak daha çok anlamsal bir nitelik taşıyan metafor kavramını içinde barındıran ikonik sözcük yapım yöntemi ele alınmıştır. İkonik kavramını konuşma diline uzak kaldığı için terimi açıklamak ve yapısının kavranması adına nedenlilik, nedensizlik kavramları üzerinde durulmuştur. İşaretlerin ikonik yapılarında doğrudanilişkili veya metaforik bir araçla verilmesi aktarılmıştır. Kyle ve Woll’a göre ikonik işaretler nesnenin ‘görüntüsü’ veya ‘simgesi-metaforu’ ya da bir kısmının parçası ve gönderge ile ilişkili bir “metonimi” görüntüsü olabilir (1985: 114). Bu bakış açısıyla ikonizm sözcük yapımı bu doğrultuda yön verilmiştir. Metafor kavramı, duygusal yoğunluklu işaretlerin kalp çevresinde gelişmesi, bilişsel süreç içeren ifadelerin işaret alanında kafa bölgesinde yapılması gibi gruplar kullanılarak açıklanmıştır. Metonimi ise kavramın tek bir 80 özelliğinin seçilmesi veya sembolünün kullanılması gibi işaret örnekleriyle çeşitlendirilmiştir. Daha sonra dil ilişkilerininin çok farklı boyutlarıyla ortaya çıkan TİD ödünçlemeleriyle yapılan işaret oluşumları incelenmiştir. İşaret dillerinin yazımı gibi bir durum söz konusu olmadığından abece sistemleri kendiliğinden doğal bir biçimde gelişmemiştir ve çoğunlukla işaret dilleri aynı coğrafyayı paylaştıkları ülkenin konuşma dilinin abece sistemlerini ödünçlemiştir. Bu çalışmada TİD’de el abecesi ile üretilen Taşçı’nın deyimiyle sözlükselleşmiş harflemelerin (lexicalizedfingerspelling) biçimlenişsel yapıları hakkında örnekler verilerek açıklanmıştır (2016: 183). Sadece el abecesi değil TİD işaretleyenlerin okuma yazma öğrenmesi ve ağız okuma becerilerinin gelişmesiyle ortaya çıkan Türkçeden TİD’e geçmiş yapılar keşfedilmiştir. Ödünçlemenin bildiğimiz geleneksel manasıyla oluşan farklı bir dilden alınan sözcüklerde TİD’den örneklerle ortaya konmuştur. Ancak işaret dillerinin ikonik yapıları nedeniyle diğer işaret dilleriyle ortak çok fazla yapı olması şaşırtıcı değildir. Bu sebeble farklı işaret dillerinden alınan işaretlerin keşfi, Türkçeden TİD’e geçen işaretlerin keşfinden daha zor ve karmaşık gelişmiştir. Üçüncü ve son olarak geleneksel bir söz yapım yöntemi olan birleşikler TİD çerçevesinde açıklanmıştır. Meir vd. göre birleşik oluşturma bir inşa işlemidir ve bir dil kullanıcısının bir sözcük için, anlamı karşıya ileten iki veya daha fazla yapı taşından oluşturduğu bir söz yapım yoludur (2010: 19). Birleşikler, konuşma dillerinde de sıklıkla görülen birsözcük çeşitidir. Konuşma dillerinin alanyazınında kullandığı gruplandırma benzer bir biçimde TİD’de ufak 81 farklıklarla görülmektedir. Tezde birleşiklere anlambilimsel bir sınıflandırma ve sözdizimsel bir sınıflandırma yapılmıştır. Daha sonra birleşiklerin fonolojik yapıları açıklanmıştır. Sınıflandırıcılar konusuyla ilişkili yerler bağdaştırılmıştır. TİD örnekleriyle daha önce tüm anlambilimsel ve sözdizimsel sınıflandırmaya tabi tutulan sıralı birleşiklerin yanı sıra işaret dillerine özgü bir yapı olan sınıflandırıcılarla yakından ilgisi bulunan, eşzamanlı birleşikler anlatılmaya çalışılmıştır. 82 KAYNAKLAR Açan, A. Zeynep (2001). A Study on Sign Languages and Turkish Sign LanguageYüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Açan, A. Zeynep (2007). A Analysis on Basic Sentence Types in Turkish Sign Languages (TID) with Reference to Non-manual Activity. Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Açan, A. Zeynep (2013). Sign Languages and Aspects of Turkish Sign Language (TİD). Journal of Faculty of Letters/Edebiyat Fakultesi Dergisi, 30(1). Akalın, Ş. Halûk (2013).Türk İşaret Dili. Yeni Türkiye Dergisi (Türkçe Özel Sayısı), 55: 1496-1502. Akalın, Ş. Halûk (2014). Türkçede Eksiltili Yapıdan Sözlükselleşme. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, C. 31. S. 2. 13-29. Akalın, Ş. Halûk, Zeynep Oral ve Serap Cavkaytar (2014). Türk İşaret Dili. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları. Anderson, Stephen R. (1985). Typological distinctions in word formation, T, Shopen (ed.) K Language Typology and Syntactic Description III Cambridge University Press: Cambridge. 83 Arık, Engin (2003). Spatial representations in Turkish and sign language of Turkey (TİD). Yüksek Lisans Tezi. Amsterdam: Amsterdam Üniversitesi, Hollanda. Arık, Engin (Ed.). (2014). Current directions in Turkish sign language research. Cambridge Scholars Publishing. Arık, Engin (2015). Türk İşaret Dili Araştırmaları. İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları. Arık, Engin (Ed.). (2016). Ellerle Konuşmak: Türk İşaret Dili Araştırmaları. İstanbul:Koç Üniversitesi Yayınları. Aronoff, Mark, Irit Meir ve Wendy Sandler (2005). The paradox of sign language morphology. Language, 81(2), 301. Aslan-Demir, Sema (2010). Sessizliğin Dili: Türk İşaret Diline Dair Gözlemler. Bilig, s. 54, 1-20. Bobovius, Albertus (Ali Ufki Bey)(2002). Topkapı Sarayı’nda Yaşam. İstanbul: Kitap Yayınevi, s 29-30. Booij, Geert (2007). The Grammar of Words – An Introduction to Morphology. Oxford: Oxford University Press. Brennan, Mary (1990). Word Formation in British Sign Language. Stockholm: University of Stockholm Press. 84 Brentari, Diane ve Carol Padden (2001). Native and Foreign vocabulary in American Sign Language; A Lexicon with Multiple Origins. In Diane Brentari (der.), Foreign vocabulary in sign languages. A cross-linguistic investigation of word formation, s. 87-120. Mahwah, New Jersey: Erlbaum. Brinton, Laurel J. ve Elizabeth C. Traugott (2005). Lexicalization and Language Change. Cambridge University Press. Coppola, Marie veElissa L. Newport (2005). Grammatical subjects in home sign: Abstract linguistic structure in adult primary gesture systems without linguistic input. Proceedings of the National Academy of Sciences, 102(52), 19249-19253. Deuchar, Margaret (1984). British Sign Language.Croom Helm, London. Dikyuva, Hasan, BahtiyarMakaroğluveEnginArık(2015). Türk İşaret Dili Dilbilgisi Kitabı [Turkish Sign Language Grammar Book]. Ankara: TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Gökgöz, Kadir (2009). Topics in Turkish Sign Language (Türk İşaret Dili, TİD) syntax: Verb movement, negation, and clausal architecture.Unpublished MA thesis, Boğaziçi University, İstanbul. Göksel, Aslı ve Süleyman S. Taşçı(2016). Türk İşaret Dilinde Ödünçlemeler. E. Arık (Ed.), Ellerle Konuşmak: Türk İşaret Dili Araştırmaları (sf.361-388). İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları. 85 Guerra Currie, Anne Marie P., Richard Meier, P., ve KeithWalters (2002) A cross-linguistic examination of the lexicons of four sign languages. In R.P. Meier, K. Cormier, and D. Quinto-Pozos (eds.), Modality and Structure in Signed and Spoken Languages (pp. 224–236). New York: Cambridge University Press. İmer, Kamile, Ahmet Kocaman ve A. Sumru Özsoy (2019). Dilbilim Sözlüğü, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları. Johanson, Lars (2007). Türkçe Dil İlişkilerinde Yapısal Etkenler. Ankara, Tdk Yayınları. Kemaloğlu, Yusuf K. , Yaprak P. Kemaloğlu (2012). The History of Language and Deaf Education in Turkey. Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi. 22: 65-76. Klima, Edward S., ve Ursula Bellugi (1979). The signs of language. Harvard University Press. Kövecses, Zoltán (2002). Metaphor. New York: Oxford University Press. Kubuş, Okan (2008). An Analysis of Turkish Sign Language (TID) Phonology and Morphology. Yüksek Lisans Tezi. Odtü, Ankara. Kyle, Jim ve Bencie Woll(1985).Sign Language: The Study of Deaf People and their Language. Cambridge: CambridgeUniversity Press. 86 Lakoff, George(1986). Classifiers as a Reflection of Mindin C. Craig U Noun Classes and Categorization John Benjamins Publishing Company, Amsterdam and Philadelphia Lyons, John, ve John Lyons (1968). Introduction to theoretical linguistics (Vol. 510). Cambridge university press. Makaroğlu, Bahtiyar (2012). Türk İşaret Dilinde soru: Kaş Hareketlerinin Dilsel Çözümlemesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 65, 87-89 (2012). Miles, Dorothy(1988). U British Sign Language: A Beginner's Guide BBC, London Miles, Mike (2000). Signing in the Seraglio: mutes, dwarfs and jestures at the Ottoman Court 1500-1700. Disability&Society, 15, 115-134. Meir, Irit, Mark Aronoff, Wendy Sandler ve Carol Padden (2010).Sign languages and compounding, ed. Sergio Scalise and Irene Vogel. Amsterdam: John Benjamins. Oral, Zeynep A. (2006).Türk İşaret Dili Çevirisi, Ankara: Siyasal Kitabevi. Özcan, Abdülkadir (1994). “Dilsiz” Türkiye Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi, C: IX, İstanbul: TDV Yayınları. Sf. 304-305. 87 Özkul, Aslı (2013). A phonological and morphological analysis of instrumental noun-verb pairs in Turkish Sign Language. Master's thesis. Bogazici University, Istanbul. Parkhurst, Dianne, StephenParkhurst (2003). Lexical comparisons of sign languages and the effects of iconicity. Work Papers of the Summer Institute of Linguistics, University of North Dakota Session 47: 1–17. Plag, Ingo (2003). Word-Formation in English. Cambridge: Cambridge University Press. Sandler, Wendy, ve Dianne Lillo-Martin (2006). Sign language and linguistic universals. Cambridge University Press. Sarı, İsa (2015). Türkçede Ekleme Dışı Sözcük Yapımı ve Sözlükselleşme. Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi: Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sarı, İsa (2016). Türkiye Türkçesindeki Birleşik Sözcüklerin Merkezlilik Odağında Sınıflandırılması. Dil Araştırmaları. Sevinç, Ayça Müge (2006). Grammatical relations and word order in Turkish Sign Language (TİD). Unpublished master's thesis, Middle East Technical University, Turkey. Stokoe, William C. (1960). Sign language structure: An outline of the visual communication systems of the American deaf. Silver Spring, MD: Linstok Press 88 Supalla, Ted (1986). The classifier system in American Sign Language. (Ed. C.Craig) Noun classification and categorization. Amsterdam: Johns Benjamins. 181-214. Taşçı, Süleyman S. (2016). TİD El Alfabesinin Sözlükselleşmesi ve Biçimlenişsel Yapılandırılması: El Değişimi ve Benzeşme Olguları. (Ed. Arık, E. , Ellerle Konuşmak: Türk İşaret Dili Araştırmaları (sf. 183-210). İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları. Taşçı, Süleyman S., Aslı Göksel (2018). Native Compounds in Turkish Sign Language (TİD): A Classification based on headness. Dilbilim Araştırmaları Dergisi. Taub, Sarah (2001). Language from the Body: Iconicity and Metaphor in American Sign Language. Cambridge University Press. Tervoort, Bernard (1953). Structurele analyse van visueel taalgebruik binnen een groep dove kinderen. Amsterdam: University of Amsterdam dissertation. Türk, Yonca (2018). Örneklerle Türk-Alman İşaret Dilleri. Ankara: TDK Yayınları. Uzun, Nadir Engin (2006). Biçimbilim: Temel Kavramlar. İstanbul: Papatya EğitimYayıncılık. 89 Vercellotti, Mary Lou ve David R. Mortensen(2012). A classification of compounds in American Sign Language: an evaluation of the Bisetto and Scalise framework. Morphology, 22, 545-579. Vygotsky, Lev Semenovich (1986). Thought and language (A. Kozulin, ed.). Yetişkinler İçin İşaret Dili Kılavuzu. Millî Eğitim Bakanlığı. (1995). Zeshan, Ulrike (2002). Sign language in Turkey: The story of a hidden language. Turkic Languages, 6. sf. 229-274. Woll, Bencia, Rachel Sutton-Spence ve Frances Elton (2001). Multilingualism: The global approach to sign languages. The Sociolinguistics of Sign Languages. sf. 8–32 Cambridge: Cambridge University Press. https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/deafness-and-hearing-loss (erişim tarihi 6.11.2019) https://www.lifeprint.com/asl101. (erişim tarihi 7.12.2019) Türk İşaret Dili Dini Kavramlar Sözlüğü. Diyanet İşleri Başkanlığı. http://engelsiz.diyanet.gov.tr. Türk İşaret Dili Sözlüğü. Millî Eğitim Bakanlığı. http://orgm.meb.gov.tr/www/turk-isaret-dili-sozlugu-yayimlandi/icerik/541. 90 EK 1: ORİJİNALLİK RAPORU 91 EK 2: ETİK KURUL MUAFİYET FORMU

kaynağı değiştir]

Sağır topluluklar tarih boyunca işaret dillerini kullanmışlardır. İşaret diline dair en eski yazılı kayıt M.Ö. 5. yüzyıla dayanmaktadır, Platon’un Kratylos diyaloğunda Socrates şöyle der: “Eğer sesimiz veya dilimiz olmasaydı ve birbirimize bir şeyler anlatmak isteseydik, tıpkı şu an ahraz insanların yaptığı gibi ellerimizi, kafamızı ve bedenimizin geri kalanını hareket ettirerek işaretler yapmaya çalışmaz mıydık?”[5]

19. yüzyıla kadar işaret dillerine dair bilinenlerin çoğu dilin dokümantasyonundan ziyade sözel dilden işaret diline kelime aktarımı yapmayı kolaylaştırmak için üretilen el ile yapılan alfabeleri (parmak alfabeleri) ile sınırlıydı. Pedro Ponce’de León’un (1520 – 1584) ilk parmak alfabesini geliştirdiği söylenir.[6]

1620’de Juan Pablo Bonet Madrid’de Reducción de lasletras y arte para enseñar a hablar a losmudos (Dilsiz insanlara konuşmayı öğretmek için harflerin ve sanatın indirgenmesi) adlı kitabı yayımlamıştır.[7] Bu işaret dili sesbilgisi ve parmak alfabesi ile sağır insanlar için oral eğitim metodu sunan ilk modern ilmi eser olarak kabul edilir.

Britanya’da parmak alfabesi gizli iletişim[8], halka hitap etme ya da sağır insanların iletişimi[9] gibi amaçlar için kullanılıyordu. 1648’de John Bulwer “Usta Babington” adlı kişiyi parmak alfabesinde ehil bir sağır, “parmak eklemlerinde gayet başarılı” ve karısıyla dokunsal işaret yöntemini kullanarak kolaylıkla anlaşabilen birisi olarak tanımlamıştır.[10]

1680’de George Dalgarno kendi sağır eğitim metodunu ve harflerin sol eldeki eklemlere ve avuçtaki bölgelere tekabül ettiği eklemsel bir alfabeyi içeren Didascalocophus, or, The deaf and dumb mans tutor (Didascalocophus ya da Sağır ve dilsizlerin eğitmeni) adlı kitabını yayınlamıştır.[11] Eklemsel sistemler işiten insanlar tarafından bir süre kullanılmıştı[8]; bazıları bu sistemin Ogham alfabesine kadar gittiği hakkında tahminlerde bulunmuştur.[12][13]

Bu alfabenin sesli harfleri kendilerine İngiliz İşaret Dili (British Sign Language) Avustralya İşaret Dili (Auslan) ve Yeni Zelanda İşaret Dili’nin (New Zealand Sign Language) çağdaş alfabelerinde yer bulmuşlardır. Modern iki elli parmak alfabelerinde sessiz harflerin ilk görünüşü 1698’da anonim bir sağır tarafından yayınlanan Digiti Lingua (Parmakların Dili) kitapçığında bulunur.[14] Parmak alfabesinin gizlilik veya tamamıyla eğlence amaçlı kullanılabileceğini öne sürmüştür. Dokuz harf daha önceki alfabelerde de bulunabiliyorken on yedi tanesi tanımlanan yirmi altı el şeklinin iki setinde bulunabilir.

Charles de La Fin vücutta gösterilen bir yerin baş harfinin bir harfi göstereceği, sesli harflerin de diğer İngiliz sistemlerindeki gibi parmak uçlarından gösterilebileceği bir sistemi sunduğu kitabını 1692’de yayınlamıştır.[15] Bunu hem İngilizce hem de Latince için yapmıştır.

1720’ye geldiğimizde, İngiliz parmak alfabesi şimdiki formuna neredeyse yaklaşmıştı17. Bu alfabenin selefleri Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda, Uganda ve Güney Afrika gibi eski İngiliz kolonilerinde ve Yugoslavya, Karayipler’deki Büyük Kayman Adası, Endonezya, Norveç, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi yerlerde de sağır toplulukları (ya da en azından sınıflarda) tarafından kullanılmıştır.

Fransız Charles-Michel de l’Épée şimdiye kadar Fransa ve Kuzey Amerika’da büyük ölçüde aynı kalan alfabesini 18. yüzyılda yayınladı. 1755’te, Abbé de l’Épée Laurent Clerc’in tartışmalı olarak en ünlü mezunu olduğu sağırlar okulunu Paris’te kurdu. Clerc, Thomas Hopkins Gallaudet ile 1817’de Hartford Connecticut’ta Amerikan Sağır Okulu’nu (American School for the Deaf) kurmak için Amerika’ya gitti.[16] Gallaudet’in oğlu, Edward Miner Gallaudet 1857’de Washington, D.C.’de sağırlar için bir okul kurdu, okul 1864’te Ulusal Sağır-Dilsiz Koleji (National Deaf- Mute College) oldu. Şimdi Gallaudet Üniversitesi olan okul, dünyada sağırlara sosyal bilim alanında eğitim veren tek okuldur.

Türk İşaret Dili’nin (TİD) kökeni kesin olarak bilinmese de varsayımsal olarak kökü Osmanlı saraylarında bulunan sağırlara dayandırılmaktadır. Fatih Sultan Mehmet’ten beri sarayda sağırların olduğu ve bazı işiten insanların kendi aralarında da işaret dilini konuştukları biliniyordu. Eğitim konusunda ise ilk çalışmalar 2. Abdülhamit döneminde yapılmıştır. Bu dönemde sağırlar için çeşitli yerlerde sağır okulları açılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında açılan okullar oralist metotla çalışmaktaydı, fakat 2000’li yıllarda bu metodun terkedilmesiyle, Türkiye’de bulunan okullar işaret dilinde eğitime geçti.[17]

İşaret dillerinin genellikle bulunduğu bölgelerdeki konuşma dilleriyle arasında hiçbir dilbilimsel bağ bulunmaz. İşaret dili ve konuşma dili arasındaki ilişki karmaşık ve konuşma dilinden çok bulunduğu ülkeye göre değişim gösteren bir şeydir. Örneğin, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri İngilizce konuşmaktadır, fakat Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’nın İngilizce konuşan kesimlerinin kullandığı Amerikan İşaret Dili (ASL) Fransız İşaret Dili’nden[16] türemiş olup, diğer üç ülkenin kullandığı İngiliz, Avusturya ve Yeni Zelanda İşaret Dilleri’nin varyantlarının Amerikan İşaret Dili’yle bağlantısı yoktur.[18] Aynı şekilde, İspanyolca her iki ülkede de kullanılan dil olmasına rağmen, İspanya ve Meksika’nın işaret dilleri birbirinden farklıdır[19], ve Bolivya’nın işaret dili diğer İspanyolca konuşan ülkelerin işaret dillerinin aksine Amerikan İşaret Dili temellidir[20]. “Ulusal” işaret dillerinin içerisinde bile konuşma dilinin ağızlarıyla örtüşmekten ziyade genellikle sağır okulunun bulunduğu yere göre farklılık gösterebilen “ağızlar” bulunmaktadır.[21][22]

Uluslararası İşaret Dili, önceki adıyla Gestuno, genellikle Deaflympics gibi uluslararası sağır etkinliklerinde ve Dünya Sağırlar Federasyonu’nun toplantılarında kullanılmaktadır. Son çalışmalar Uluslararası İşaret’in karma dil (pidgin) olduğunu öne sürse de karma dilden daha kompleks olduğunu ve bir işaret dili olmaya daha yakın olduğu sonucunu gösteriyorlar. [26] Uluslararası İşaret daha yaygın bir terim olsa da bazen Gestuno[23], Uluslararası İşaret Karma-dili[24] veya International Gesture (IG)[25] terimleri kullanılmaktadır. Uluslararası İşaret, Dünya Sağır Federasyonu (World Federation of the Deaf) ve başka uluslararası organizasyonlar tarafından kullanılan bir terimdir.

Dilbilim[değiştir kaynağı değiştir]

İkoniklik, nedensizliğin aksine, işaretin biçimi ile anlamı arasındaki (dilsel ya da başka türlü) benzeşimdir. Amerikan İşaret Dili’ndeki ikoniklik üzerine yapılan ilk çalışmalar 1970’lerin sonu 1980’lerin başında yayınlanmıştır. Çoğu erken işaret dili dilbilimcisi ikoniklik kavramının dilin önemli bir özelliği olduğunu reddetmiştir.[26][43] Dile ait bazı özelliklerin ikonik olduklarını düşünseler de bunun tamamıyla dili etkilemeyen dildışı bir özellik olduğunu düşünmüşlerdir. Oysaki, işaret dilinin taklitçi özellikleri (taklit eden ya da temsil eden işaretler) birçok işaret dilinde bulunmaktadır. Örneğin, işaret dilini yeni öğrenen sağır çocuklar işaretini bilmedikleri bir şeyi aktarmaya çalışırken çoğunlukla taklitçi özellikleri gösteren ikonik bir işaret icat ederler.[26] Belirli bir işaret dilinde her zaman bulunmasına rağmen, ikoniklik zaman içerisinde işaret dillerinin formları daha alışılınca ve dile oturdukça (grammaticalize) yavaş yavaş zayıflar. Bir biçim yaygınlaştıkça sesbilimsel olarak işaret dili komünitesinde metodolojik olarak daha yaygın hale gelir.[44] Frishberg 1975’te Amerikan İşaret Dili’nde ikoniklik ve nedensizlik arasındaki ilişkiyi anlatan oldukça etkili bir makale yazdı. Makalede aslen çoğu işarette var olmasına rağmen ikonikliğin dilbilgisel süreçlere maruz kalarak zaman içerisinde etkisinin azaldığı sonucuna varmıştır. Diğer bir deyişle, dilin doğal düzenlileştirme süreçleri zamanla işaretin herhangi bir ikonik nedenli özelliğinin var olmasını engeller.

1978’de psikolog Roger Brown Amerikan İşaret Dili’nin sahip olduğu özelliklerin bellek ve öğrenme açısından avantajlı olduğunu öne süren ilk kişidir.[45] Brown çalışmasında işiten çocukların olduğu altı kişilik bir gruba yüksek ikonik gönderimi olan işaretler öğretildiğinde bu çocukların hatırlama görevlerinde işaretleri ikonik gönderimi daha az ikonik gönderimi olan işaretleri öğrenen çocuklardan daha iyi performans gösterdikleri sonucuna ulaşmıştır. Brown’un aksine, dilbilimci Elissa Newport ve Richard Meier ikonikliğin “Amerikan İşaret Dili’nin ediniminde neredeyse hiçbir etkisi olmadığı” sonucuna ulaşmışlardır.[46]

İşaret dili dilbiliminin öncülleri için en önemli görevlerden biri Amerikan İşaret Dili’nin gerçek bir dil olduğunu, sadece jestlerin bir derlemi ya da “İngilizcenin el versiyonu” olmadığını kanıtlamaya çalışmaktı. O zamanın en önde gelen inançlarından biri “gerçek dillerde” biçim ile anlam arasında nedensiz bir ilişki olması gerektiğiydi. Bu yüzden, eğer Amerikan İşaret Dili’nde ikonik biçim-anlam ilişkisi varsa gerçek bir dil sayılamazdı. Sonuç olarak, bütünüyle ikoniklik işaret dilleri çalışmalarında göz ardı edildi.

Bilişsel dilbilimin bakış açısı ikonikliğin daha geleneksel olan biçim ve somut, gerçek dünya gönderge ilişkisini reddeder. Daha ziyade, bu ilişki bir işaretin biçimi ile anlamı arasındaki örtüşme setidir.[47] Bu görüşte, ikoniklik bir dil kullanıcısının zihinsel temsiline temellendirilmiştir (bilişsel dilbilgisinde “construal” diye geçer). İkoniklik ilişkileri dışsal olaylar olmaktan ziyade bir işaret dilinin merkezinde yer alan dilbilgisel bir özellik olarak tanımlanırlar.[48]

Bilişsel dilbilim bakış açısı bazı işaretlerin biçim ve anlam arasındaki olası parametrelere göre tamamıyla ikonik ya da kısmen ikonik olmasına olanak sağlar.[49] Bu yaklaşımla, İsrail İşaret Dili’nde “sormak” işaretinin ikonik (“ağızdan uzaklaşan hareket” “ağızdan bir şey gelmesi” anlamına gelir) ve nedensiz (el şekli ve el yönelimi) olan parçaları vardır.[48]

Çoğu işaretin mecazi/eğretilemeli gönderimleri olduğu gibi ikonik ya da metonimik (benzemeli) gönderimleri vardır. Bu işaretler için biçim, somut kaynak ve soyut anlam arasında üçlü bir örtüşme ilişkisi bulunur. Amerikan İşaret Dili’ndeki “öğrenme” işareti bu üç yollu örtüşme ilişkisini karşılar. Soyut hedef anlamı “öğrenmek” iken somut kaynak nesneleri kitaptan alıp başa koymaktır. Biçim açık avucun bir şeyi alıp alına gitmesidir. İkonik örtüşüm biçim ve somut kaynak arasında gerçekleşmektedir. Mecazi örtüşüm ise somut kaynak ve soyut hedef anlam arasında gerçekleşir. Somut kaynak iki örtüşüme sahip olduğu için dilbilimciler mecazi işaretlere “çift örtüşümlü (doublemapped)” demektedirler.[47][48][49]

Sınıflandırma[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir