ibni haldun kimdir hayatı / İbni Haldun Hayatı Kısaca, İbni Haldun Hayatı Özet, İbni Haldun Kısaca

Ibni Haldun Kimdir Hayatı

ibni haldun kimdir hayatı

kaynağı değiştir]

Et-Târif bi ibn Haldun (Et-Tarifu bi-İbni Haldun ve Rıhletehu Garben ve Şarkenالتعريف بابن خلدون ورحلته غربا وشرقا) yazarın otobiyografisidir. Bu eseri Mısır'da yazmaya başlamış ve ölümünden bir yıl öncesine kadar olan hayatını, yolculuklarını ve anılarını anlatmıştır. Bu otobiyografiyi daha sonra Kitâbu’l-İber adını vereceği dünya tarihinin 7. ve son cildine eklemiştir.[94]

Mukaddime'nin klasikleşen çevirisini yapan Franz Rosenthal'e göre İbn-i Haldun'un yazdığı otobiyografisi İslam edebiyat tarihinin en ayrıntılı otobiyografisi olmakla kalmaz, İslam dışı değişik çağ ve uygarlıklarda yazılmış otobiyografiler arasında da hem yazılışındaki dikkat ve özen hem de olayları anlatışındaki ayrıntı zenginliği açısından önemli bir yere sahiptir.[97] Otobiyografi ilk kez Kitâbu’l-İber'in yılındaki Bulak baskısında yayınlanmıştır.[97]Mukaddime üzerine yapılan çalışmalar geliştikçe bu metnin tatminkâr olmadığı görülmüş ve Mukaddime'nin 'teki Kahire baskısında genişletilmiş haliyle yeniden yayınlanmıştır. Bu metin de sadece 'e kadar olan olayları içeriyordu. Eserin devamı ise ancak yılında bulunmuş ve Muħammad ibn-Tāwīt at-Tanjī tarafından Kahire'de yayınlanmıştır.[98] Eser bu haliyle yılı ortalarına kadar, yani ölümünden bir yıl öncesine kadar olan süreci kapsamaktadır. İbn-i Haldun'un eksik bıraktığı bazı otobiyografik notlar ise arkadaşı İbn el-Hatip'in "el-İhata fı ahbar el-Gırnata"sından öğrenilmektedir.[98]

İbn-i Haldun ile ilgili biyografilerin yazılması ise ancak 'den sonra gerçekleşmiştir.

Diğer eserleri[değiştir kaynağı değiştir]

Yerleşik toplumlar devletin kurulmasından hemen sonra veya devletin kuruluşu ile beraber ortaya çıkmaktadır.[58]Bedevi yaşam biçimi sadece yaşamı sürdürebilmek için gerekli şeylerin üretilmesi ile sınırlıdır. Toplumsal üretimde güç, zenginlik, rahatlık ve boş zaman isteği ile artı değerler artmaya başlar ve böylece toplum hadari (yerleşik) yaşam biçimine doğru ilerler.[56] Göçebe toplumların bu yerleşik hayata geçme eğilimi kasaba ve şehirlerin kurulması ile kendini gösterir. Ancak bütün göçebe toplumlar devlet kuramazlar. Bir kısmı kurulmuş bir devlete tabi olarak yerleşik hayata geçerler. Sadece asabiyye bağları güçlü olan toplumlar devlet kurmayı başarır.[56]

Devletin kurulması ile gelinen bu aşamada artık göçebelik dönemindeki kan bağı yeterli olmaz. Toplumsal dayanışmayı sağlayacak yeni bağlara ihtiyaç duyulur. Böylece "hanedana bağlılık ve din duygusu" devreye girer.[59][60] Din, burada oldukça önemli bir rol oynar. Farklı kan bağına sahip olan asabiyyeler arasındaki çekişmeyi giderip hepsinin tek bir amaç etrafında bir araya gelmesini sağlayacak olan dindir. İbn-i Haldun, kan bağına dayalı olan asabiyye olmaksızın dine çağrını yetmeyeceğini belirtir. Başka deyişle, din, kan bağına dayalı asabiyyesi en güçlü olan grubun içinde gelişir ve sonra diğer gruplara yayılır.[61]

Ancak devlet bir kez kurulduktan sonra artık insanları dış tehlikelerden koruyan bir siyasi örgüt var olduğu için insanlar askerlikten ve tekdüze bir iş olan üretim yapmaktan vazgeçerler ve sanat, edebiyat, mimarlık gibi kültürel alanlarla ve ticaret ve zanaat gibi daha çok para kazandıran işlerle uğraşmaya başlarlar. Güvenlik, bol para ve işbölümü insanlarda daha güzel, daha ince ve yeni ihtiyaçların oluşmasına yol açar. Böylece toplum yerleşik hayata geçtikçe daha çok rahatına ve zevkine düşkün, daha egoist olur ve giderek kötü alışkanlıklar sahibi olur.[56] Kolaylıklar ve lüks ancak çok sayıda insan kümeler halinde bir arada yaşadığı zaman ortaya çıkar. Bu lüks ve ihtişam beraberinde soysuzlaşma ve gerileme tohumlarını getirir. Başlangıçtaki grupta var olan saf bağlılık, yalın güç ve sadelik yozlaşmaya başlar.[62]

Toplumun rahata alışması, kendilerini güvenli hissettikleri kaleler içinde huzurlu şekilde yaşamaları, göçebelik dönemindeki cesaret ve savaş kabiliyetlerini yitirmelerine neden olur. Devleti idare edenlerden gelen emirlere uymayı da alışkanlık haline getirirler. İdareciler de zulme ve şiddete başvurdukça, göçebelik dönemindeki bağımsızlık ve onur duygularını iyice yitirerek kendine güveni olmayan, korkak, sinsi ve dalkavuk kişiler haline gelirler.[63]

Asabiyye ve din[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir