Yayınlanma: - 29 Kasım Güncellenme:
HABER/ NAZAN DOĞANER HALICI
Paratiroid bezi; boynumuzda tiroidin hemen yanında, sağında ve solunda ikişer tane olmak üzere, 4 adet bulunan ve parathormon adı verilen hormonu salgılayan bir bezdir. Bu bezlerin büyüklüğü, mercimek veya portakal çekirdeği kadardır. Parathormon, kemik yoğunluğu üzerinde etkisi olup, vücutta kalsiyum dengesini düzenler. Aşırı salgılanması, hiperparatiroidizme yol açar. Yani kanda kalsiyum değeri yükselir, kemiklerde erime başlar.
ROMATİZMAYLA KARIŞTIRILIR!
Parathormon salgılamasıyla ilk etki, kemiklerde başladığından hasta yaygın kemik ve adale ağrılarından şikayet eder. Sürekli yorgunluk sık görülen sorundur. Ayrıca kabızlık, iştahsızlık, hafıza sorunları ve depresyon gibi sorunlara yol açar. Diğer önemli bir husus da bu halde yapılan kemik yoğunluğu ölçümlerinde kemik erimesi (osteoporoz) tespit edileceğinden hastaya bir de kalsiyum takviyesi yapılabilir, bu büyük bir hatadır.
YÜKSEK KALSİYUM KALBE ZARAR VERİR
Yüksek kalsiyumun kalp ve kalpte elektrik iletimi üzerine olumsuz etkisi vardır. Özellikle 12mg/ dl üzerindeki değerlerde hastalarda ritim bozukluğu, çarpıntı, hipertansiyon ve daha ileri hallerde ani kalp durması görülebilir. Bu hastaların acilen hastaneye yatırılmaları ve hızla kalsiyum değerlerinin düşürülmesi gerekir. Kanda kalsiyumun yükselmesi böbreklere de zarar verir.
Kadın hastalarda tekrarlayan böbrek taşı tespit edildiğinde, mutlaka kanda kalsiyum ve parathormon ölçülmelidir. Zira taş tedavi edilse bile tekrarlayacaktır. Yüksek kalsiyum değeri ayrıca depresyona da yol açar.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tanı koymak ve başka hastalıklardan ayırmak için 24 saatlik idrarda kalsiyum seviyesine bakılmalıdır. Paratiroid adenomun yerinin ultrasonografi ve sintigrafi ile ortaya konması ameliyat başarısını artırır. Bazı paratiroid adenomları çok güç ulaşılan yerlerdedir bu nedenle endokrin cerrahisi tecrübesi önemlidir. Cerrahi olarak çıkarılmasıyla hastanın şikayetleri birden düzelir, kemik ve kas ağrıları kaybolur, hazım sistemi ve psikolojik bozukluklar ortadan kalkar. Ameliyat, boynun yanında cm'lik bir kesiden yapılır ve hasta aynı gün evine gidebilir.
ameliyatböbrek taşıdepresyonHaberkabızlıkKadın
REFERANS DEĞERLER – RUTİN BİYOKİMYA | |||||
TEST ADI | YAŞ | Cinsiyet | Referans aralık | Panik değer | |
Alanintransaminaz (ALT) | |||||
Serum | yaş: |
| 13 – 45 U/L |
| |
Yetişkin: | E: K: | 0 – 45 U/L 0 – 34 U/L |
| ||
Albümin |
|
|
|
| |
Serum | gün: |
| 2,4 – 4,4 g/dL |
| |
| 4 gün yaş: |
| 3,8 – 5,4 g/dL |
| |
| Yetişkin: | E / K | 3,5 – 5,2 g/dL |
| |
| > 60 yaş: | E / K | 3,2 – 4,6 g/dL |
| |
Plevra sıvısı |
| E / K | 0,3 – 4,1 g/dL |
| |
Alfa-amilaz | |||||
Serum | gün: |
| 5 – 65 U/L |
| |
| Yetişkin: | E / K | 28 – U/L | > U/L | |
| > 70 yaş: | E / K | 24 – U/L |
| |
İdrar, zamanlı |
|
| < 26 U/saat |
| |
İdrar, spot |
| E: K: | U/L U/L |
| |
İdrar, 24 saat |
| E: K: | U/g kreatinin U/ g kreatinin |
| |
Klirensfraksiyonu |
| 0,01 – 0,04 |
| ||
Alkalenfosfataz (ALP) | |||||
Serum | gün: | E: K: | 75 – U/L 48 – U/L |
| |
| 1 ay-1 yaş: | E: K: | 82 – U/L – U/L |
| |
| yaş | E: K: | – U/L – U/L |
| |
| yaş | E: K: | 93 – U/L 96 – U/L |
| |
| yaş: | E: K: | 86 – U/L 69 – U/L |
| |
| yaş: | E: K: | 42 – U/L 51 – U/L |
| |
| yaş: | E: K: | 74 – U/L 50 – U/L |
| |
| yaş: | E: K: | 52 – U/L 47 – U/L |
| |
| Yetişkin: | E / K | 30 – U/L |
| |
Amiloid A protein | |||||
Serum | yaş: |
| < 0,4 mg/dL |
| |
| Yetişkin: |
| < 40 mg/dL |
| |
Amonyak | |||||
EDTA’lı kan | gün: |
| – mg/dL |
| |
| 10 gün-2 yaş: |
| 68 – mg/dL |
| |
| > 2 yaş: |
| 19 – 60 mg/dL |
| |
Asit fosfataz, total (ACP-T) | |||||
Serum | Yetişkin: | E: K: | 4,7 U/L 3,7 U/L |
| |
Asit fosfataz, prostatik (ACP-P) | |||||
Serum | Yetişkin: | E: | 1,6 U/L |
| |
Aspartattransaminaz (AST) | |||||
Serum | Yenidoğan: |
| 25 – 75 U/L |
| |
| Bebek, çocuk: |
| 15 – 60 U/L |
| |
| Yetişkin: | E: K: | 0 – 35 U/L 0 – 31 U/L |
| |
Bilirubin, direkt | |||||
Serum |
| E / K | 0,0 – 0,2 mg/dL | >10 mg/dL | |
Bilirubin, total | |||||
Serum | gün: |
| 1,4 – 8,7 mg/dL |
| |
| gün: |
| 3,4 – 11,5 mg/dL |
| |
| gün: |
| 1,5 – 12 mg/dL |
| |
| Yetişkin: | E / K | 0,3 – 1,2 mg/dL | >15 mg/dL | |
BUN (Kan üre azotu) | |||||
Serum | Kord: |
| 21 – 40 mg/dL |
| |
| Prematür: |
| 3 – 25 mg/dL |
| |
| Yenidoğan: |
| 3,9 – 12 mg/dL |
| |
| Bebek/ çocuk: |
| 5,0 – 17,9 mg/dL |
| |
| Yetişkin: | E / K | 7,9 – 21 mg/dL | > mg/dL | |
| > 60 yaş: | E / K | 8 – 23 mg/dL |
| |
BUN / kreatinin oranı |
| 12 – 20 |
| ||
Demir (Fe) | |||||
Serum | Yenidoğan: |
| >– mg/dL |
| |
| Bebek (genel): |
| 40– mg/dL |
| |
| 2 hafta: |
| 63 – mg/dL |
| |
| 1 ay: |
| 58 – mg/dL |
| |
| ay: |
| 15 –mg/dL |
| |
| 6 ay: |
| 28 – mg/dL |
| |
| 9 ay: |
| 34 – mg/dL |
| |
| 12 ay: |
| 35 – mg/dL |
| |
| Çocuk (genel): |
| 50 – mg/dL | > 1,8 mg/dL | |
| 0, yaş: |
| 16 – mg/dL |
| |
| yaş: |
| 20 – mg/dL |
| |
| yaş: |
| 23 – mg/dL |
| |
| 18 yaş: |
| 48 – mg/dL |
| |
| Yetişkin: | E: K: | 70 – mg/dL 60 – mg/dL |
| |
Demir bağlama kapasitesi (UIBC) | |||||
Serum |
|
| – mg/dL |
| |
Demir bağlama kapasitesi, total (TIBC) | |||||
Serum | Bebek: |
| – mg/dL |
| |
| Yetişkin: | E: K: | – mg/dL – mg/dL |
| |
Ferritin | |||||
Serum | Yenidoğan: |
| 25 – mg/L |
| |
| 1 ay: |
| – mg/L |
| |
| ay: |
| 50 – mg/L |
| |
| 6 ay yaş: |
| 7 – mg/L |
| |
| Yetişkin: | E: K: | 22 – mg/L 13 – µg/L |
| |
Alt ve üst eşik değer: |
| 20 – µg/L |
| ||
Folik asit | |||||
Serum | gün: |
| 7,17 – 52 ng/mL |
| |
| hafta: |
| 4,12 – 15,62 ng/mL |
| |
| ay: |
| 2,81 – 11,25 ng/mL |
| |
| ay: |
| 3,56 – 11,82 ng/mL |
| |
| ay: |
| 3,85 – 16,5 ng/mL |
| |
| ay: |
| 6 – 12,25 ng/mL |
| |
| 1 yaş: |
| 3 – 35 ng/mL |
| |
| yaş: |
| 4,12 – 21,15 ng/mL |
| |
| yaş: |
| 6,5 – 16,5 ng/mL |
| |
| Yetişkin: | E / K | 3 – 17 ng/mL |
| |
Eritrosit | yaş: |
| – ng/mL |
| |
| yaş: |
| 96 – ng/mL |
| |
| Yetişkin: | E / K | – ng/mL |
| |
Tam kan | < 1 yaş: |
D vitamini vücuttaki kalsiyum dengesinin düzenlenmesi ve normal kemik yapısının oluşumu için gereklidir. Provitamin olarak alınan D vitamini deri altında ultraviyole ışınları ile aktifleşir. Yenidoğan döneminden itibaren bebeğin beslenme şekli ne olursa olsun ilk yıl IU D vitamini günlük ihtiyaç olarak önerilmektedir. D vitamininin yetersizliği raşitizm adı verilen tabloya yol açar. D vitamini yağda eriyen bir vitamindir ve yağ dokusunda depolanma özelliğine sahiptir. Suda eriyen vitaminlerin aksine ihtiyacın çok üzerinde alındığında vücuttan uzaklaştırılması kısa sürede gerçekleşmez. Vücut için günlük ihtiyaç miktarının karşılanması gereklidir ancak gereksinimin üzerinde fazla miktarda alınmasının çok önemli sonuçları vardır. Çocuklarda D vitamininin yüksek düzeylere çıkması (D vitamini intoksikasyonu) genellikle fazla miktarda D vitamini alınması ile ortaya çıkmaktadır, D vitamininin günlük ihtiyaç olarak idame dozda önerildiği süt çocukluğu döneminde sık görülmektedir. Bu yaş grubunda D vitamini intoksikasyonu ailenin önerilen vitamini yanlış kullanması, sağlık personelinin uygun olmayan miktarda D vitamini önermesi, diş çıkarma veya yürümede gecikme gibi nedenlerle reçete edilmeksizin ailenin çocuğuna kendi kendine gereksiz ve yüksek dozda D vitamini vermesinden kaynaklanmaktadır. İdame D vitamini uygulaması dışında raşitizm ya da kalsiyum seviyesinin düşük olması ile seyreden hastalıklarda tedavi amaçlı aşırı miktarda D vitamini kullanılması da D vitamini intoksikasyonuna yol açmaktadır. Bunların dışında gıda maddelerine ilave edilen D vitamininin uygun miktarların üzerine çıkması durumunda da D hipervitaminozu gelişebilmektedir.
D vitamini intoksikasyonu bulguları temel olarak yüksek kalsiyum düzeyinin (hiperkalsemi) neden olduğu tablo ile ilgilidir. Bulgular hastanın yaşına, hiperkalsemi süresine, kalsiyum konsantrasyonuna bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Hiperkalsemide klinik bulgular sindirim sistemi, böbrekler, santral sinir sistemi ve kardiyovasküler sistemle ilgilidir. Bulgular hiperkalsemi derecesi ile ilişki göstermektedir. Hafif derecede hiperkalsemisi olan hastalarda genellikle herhangi bir bulgu yoktur. Orta ve ileri derecede artmış kalsiyum düzeyi bulunan hastalarda iştahsızlık, bulantı ve kusma vardır. Bu durum vücutta sıvı kaybına neden olur. Sıvı kaybı hiperkalsemiyi ağırlaştırır, böbrek kan akımını ve böbreğin filtrasyon fonksiyonunu azaltır. Hiperkalseminin devam etmesi özellikle fosforu yüksek olan hastalarda böbrek tübüler yapılarında kalsiyum fosfat tuzlarının depolanmasına yol açar. Bu durum tübüler obstrüksiyon ve taş oluşumu ile sonuçlanabilir. Kalsiyumun birikimi sonuçta böbrek fonksiyon bozukluğuna yol açar. Çok su içme, fazla miktarda idrar yapma, idrarda kan elemanlarının bulunması, idrarı konsantre etme yeteneğinin bozulması böbrek hasarının sonucu olarak ortaya çıkar. Hiperkalsemi sonucunda gelişen idrarda kalsiyum atılımının artması, böbrekte kalsiyum birikimi, böbrek taşı oluşumu, böbrek fonksiyon bozukluğu sonuçta kronik böbrek yetmezliğine neden olur.
Hiperkalseminin nörolojik bulguları kas güçsüzlüğü, derin tendon reflekslerinin azalması şeklinde olabilir. Akut ve ağır hiperkalsemide apati, konfüzyon ve koma görülür.
Hiperkalseminin kalp üzerinde etkisi vardır. Hastalarda hipertansiyon saptanabilir. Ciddi hiperkalsemide aritmi riski artar. Kronik hiperkalsemide kalsiyum kalp kapakçıklarında depolanabilir.
Hiperkalsemide kabızlık, bulantı ve karın ağrısı olabilir. Konstipasyonun vücuttaki sıvı kaybı ve barsak hareketlerinin azalması ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Hiperkalsemide yumuşak dokularda kalsiyum birikimi meydana gelebilir. Ciltte kalsiyum fosfat depolanmasına bağlı kaşıntı olabilir.
Hiperkalsemili bir çocuğun tedavisi için öncelikle nedenin ortaya konması gerekir. Ancak ciddi hiperkalsemi tanı sağlanana kadar akut olarak müdahale edilmesi gerekli bir durumdur. Bu nedenle kalsiyum seviyesine göre tedavi planı yapılır. Kalsiyum seviyesi 12 mg/ml’nin altında ise hafif, mg/dl arasında ise orta, 14 mg/dl’nin üzerinde ise ağır hiperkalsemi söz konusudur. Orta ve ağır hiperkalsemi vakalarının hastaneye yatırılarak izlenmesi gerekir. Bu hastalarda öncelikle mevcut sıvı kaybının yerine konması gerekir. Böylece böbrek kanlanması artırılır ve böbreklerden kalsiyum atılımı sağlanır.
Yeterli sıvı dengesi sağlandıktan sonra kalsiyumun vücuttan atılımını artıran, barsaklardan emilimini azaltan, kemiklerden kalsiyum salınımına engel olan ilaçlarla kalsiyum seviyesini düşürmek amaçlanır. Hiperkalsemi tespit edilen hastanın almakta olduğu D vitamini derhal kesilir ve kalsiyum alımı kısıtlanır. Depolanmış D vitaminini kısa sürede vücuttan uzaklaştırmayı sağlayan bir tedavi yoktur. Depolanan vitaminin yarılanma süresi ortalama 4 hafta kadardır, ancak bu süre kişisel farklılıklar nedeniyle değişkenlik gösterebilmektedir. Kalsiyum seviyesi normale düştükten sonra depolanan vitamin düzeyi yüksek kaldığı sürece tekrar hiperkalsemi gelişme riski mevcuttur. Bu nedenle hastalar vitamin D düzeyi normale dönene kadar takip edilmelidir.
Sonuç olarak D vitamininin fazla miktarda alınması, vücutta depolanmasına neden olur. D vitamini seviyesinin artmış olması kalsiyum emilimini artırıp, vücuttan atılımını zorlaştırır. Dolayısı ile kalsiyumun çok yüksek seviyelere ulaşmasına neden olur. Yüksek kalsiyum düzeyinin saptandığı olgulara erken dönemde uygun tedavi verilmemesi özellikle böbrek ve kalp açısından ciddi sorunlara yol açar.
Prof. Dr. Ayfer Alikaşifoğlu
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı,
Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı, Ankara
Sedimentte görünümü:
Her birinin kendine özgü şekli vardır.
Genelde tipik şekilleri olduğundan karışmazlar; ancak birbirleriyle karışabilir.
Oluşma Mekanizması:
İnorganik maddelerin idrardaki değişikliklere bağlı olarak çözünemez kompleksler oluşturmasıdır. Bu değişiklikler:
İdrarda tuz konsantrasyonu artışları
Metabolik durum
Diyet
Sıvı alımı
İdrar oluşmunda değişiklikler (pH, sicaklık, bekleme süresi)
Klinik Yorum:
İdrarda kristal bulunmasına kristalüri (Kum dökme) denir.
Çeşitleri:
İdrar pH göre:
seafoodplus.info İDRARDA GÖRÜLENLER
Ürik asit kristali
Sistin kristali
Tirozin kristali
Lösin kristali
Bilirubin kristali
Ürat kristalleri (Amorf ürat kristali, Kalsiyum ürat kristali, Sodyum ürat kristali)
Kolesterol kristali
Kalsiyum sülfat kristali
seafoodplus.info- NÖTRAL- HAFİF ALKALİ İDRARDA GÖRÜLENLER
Kalsiyum okzalat kristali
Hippürik asit kristali
seafoodplus.info ASİT- NÖTRAL- ALKALİ İDRARDA GÖRÜLENLER
Triple fosfat (Amonyum magnesyum fosfat) kristali
Amorf fosfat kristali
Amonyum biürat kristali
seafoodplus.info İDRARDA GÖRÜLENLER
Kalsiyum karbonat kristali
Kalsiyum fosfat kristali
İLAÇ KRİSTALLERİ
Sülfonamid kristali (sülfodiazin gibi)
Radyoopak maddeler (renografin gibi)
Ampisilin
Asiklovir
Görünüşüne göre:
Amorf kümeler
Kristal şekli tanecikler
Kristalleri tek tek inceleyelim:
Ürik asit, protein yıkım ürünüdür. İdrara geçen ürik asit pH=5,,5 civarında kristalleşebilir.
Sedimentte görünümü:
Sarı- kahverengi renkte veya renksizdir. Kama, halter, baklava, prizmatik rozetler, kübik, oval, düzensiz- hexagonal tabakalar halinde görülebilir.
Santrifüj sonrası tüpün dibinde pembe bir çökelti oluşturur.
İdrara alkali eklendiğinde veya ısıtıldığında amorf ürat, sodyum ürat veya potasyum ürat kristaline dönüşürek farklı bir mikroskobik görüntü verir.
Klinik Yorum:
Arttığı durumlar:
Taş (Taze idrarda bulunması teşhisi açısından önemli olabilir)(kümeler halide saptanırsa böbrek- mesanede taş göstergesidir)
Gut
Akut ateşli hastalıklar
Kronik nefritik sendrom
Sistin aminoasittir. Nefronlardan geri emilir.
Sedimentte görünümü:
Renksiz - hexagonaldir (6 köşeli). Mikrovida ile ışık yansımaları verir (refraktildir). Taze idrarda bir araya gelme eğilimdedir.
Klinik Yorum:
Klinikle uyumlu görülmesi patolojik sayılabilir. Sistinüri denir.
Arttığı durumlar:
Konjenital sistinüri (Klinik olarak tek anlamlı kristalüridir)
Wilson hastalığı
Klinik Yorum:
Arttığı durumlar:
Fosfat zehirlenmesi
Karaciğer sirozu, ağır tifo, çiçek, lösemi gibi hastalıklarda görülür.
Protein yıkımında
Protein yıkımı
Ağır karaciğer hastalıkları (siroz, akut fulminant hepatit)
Konjenital metabolik hastalıklar (Maple idrar hastalığı)
Karaciğer kanseri
Karaciğer sirozu
Tifo
Kızıl
Fosfor zehirlenmesi
Sedimentte görünümü:
Sarı-pembe- turuncu (tuğla rengi) renktedir.
60C'de veya alkali idrarda çözünerek sarı- kırmızı granüler şekilde görülür.
Yüksek ateş
Sıvı kaybı
Soğukta asid idrarda hemen oluşur (ısıtınca kaybolur)
Ateşli has.
Ateşli has.
Renksizdir. Bir- birkaç köşesi kesik veya çentikli, geniş, yassı dikdörtgen tabakalar şeklinde görülür.
Vücut sıcaklığında bakılan çözünen formda, soğutulan idrarda kristalize formda görülür.
Klinik Yorum:
Arttığı durumlar:
Dondurulmuş- beklemiş idrarda.
Nefrotik sendrom
Lenfatik obs.
Lipoid nefroz, membranöz glomerülonefrit
Sistit, pyelit gibi hastalıklarda görülür.
Ispanak- portakal- domates-sarımsak- asparagus- meyan kökü gibi okzalik asit yönünden zengin besinler alındığında görülür.
Yüksek doz askorbik asid alımında
Taş: Taze idrarda kümeler halinde olup eritrosit ve lökosit ile beraber görülürse önem taşır.
DM, karaciğer has, kalp has, akc. has artar.
Benzoik asid içeriği yüksek meyve- sebze aşırı tüketiminde.
Bakteriyel artışla birliktedir.
Üriner stazda (Prostat büyümesi)
Kronik enf. (kronik sistitde)
%5 asetik asitle çözünür.
Klinik Yorum: Yüksek ateş
Sıvı kaybı
İdrarda nadir görülür.
Sedimentte görünümü:
Sarı kahverengi renktedir. Etrafında çıkıntıları olan kürecikler, halter, yengeç, dikenli elma şeklindedir.
Ürat kristali olup çoğunlukla alkali idrarda görülür. Alkali idrarda görülen bu kristaller nötr ve hafif asit idrarda da görülürler.
Isı ve asetik asitle çöünür.
Klinik Yorum:
Klinik önemi yoktur. Serbest amonyak varlığında oluşur.
Sedimentte görünümü:
Renksizdir. Amorf granüller şeklindedir. Küreler, halter şeklindedir.
Lamelin kenarında birikme eğilimindedir.
Klinik Yorum:
Sedimentte görünümü:
Renksizdir. Geniş- ince- düzensiz- pr,zmalar şeklindedir. Geniş plaklar şeklinde de olabilir. Prizmalar birleşerek rozet veya yıldız şeklinde görülebilir (Yıldızı gibi fosfatlar da denir).
Klinik Yorum:Kronik sistit
Prostat hipertrofisinde
Sedimentte görünümü:
Sülfopiridin kristali: Renksizdir. Bileği taşı, ok ucu şeklindedir. Rozet şekli briaraya gelip kahverengi iğnecikler oluşturabilirler.
Sülfothiazol kristali: Esmer- kahverengidir. Altı köşeli, baklava biçimi, yuvarlak, oval rozetler, ortasından bağlanmış ekin demetleri şeklindedir.
Sülfadiazin kristali: Yeşil- esmerimsi renktedir. Uca bağlanmış demetler, yuvarlak rozetler, iğneye benzer şeklidedir (Foto ).
Sülfonilamid kristali: Geniş, renksiz, bazen demet, rozet şeklindedir.
Sülfoguanidin kristali: Renksizdir. Uca yakın bağlanmış ekin demetleri şeklidedir. Uzun mihverine paralel yanları kabarık dörtgenler şeklidedir.
Sülfometilthiazol kristali: Renksiz- yeşilimsidir. Yelpaze, iğneler şekildedir.
Süksilin sülfothiazol kristali: Çok çabuk eridilerinden çok nadir rastlanır.
Klinik Yorum:
Klinik önemi yoktur. Hastanın sülfonamid almasından sonra bir sürede görülür.
Ampisilin Kristali
Asiklovir Kristali