MANAS Journal of Social Studies (MJSS) - MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi8( 4 )
Sık iş değiştirme, Ghiselli’nin daha iyi bir alternatif iş teklifi yapılıp yapılmadığına bakmaksızın, bir işten diğerine geçmek için doğal bir iç güdüye sahip olduğu düşünülen işgörenlerin, ortada mantıklı bir sebep olmaksızın, sırf eğlenceli olduğu düşüncesiyle iş değiştirmesi olarak tanımlanmaktadır. Araştırmada, sık iş değiştirSık iş değiştirme, Ghiselli’nin daha iyi bir alternatif iş teklifi yapılıp yapılmadığına bakmaksızın, bir işten diğerine geçmek için doğal bir iç güdüye sahip olduğu düşünülen işgörenlerin, ortada mantıklı bir sebep olmaksızın, sırf eğlenceli olduğu düşüncesiyle iş değiştirmesi olarak tanımlanmaktadır. Araş . . .tırmada, sık iş değiştirme ve alternatif iş bulabilme algısının işgörenlerin işten ayrılma eğilimleri ile ilişkisi incelenmiştir. Örneklem olarak Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te faaliyet gösteren yiyecek içecek işletmeleri seçilmiştir. Verilere faktör analizi, korelasyon analizi ve regresyon analizi yapılmıştır. Analizlerin sonucunda, sık iş değiştirme algısı ile işten ayrılma eğilimi arasında pozitif yönde anlamlı ve alternatif iş bulabilme algısı ile işten ayrılma eğilimi arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.me ve alternatif iş bulabilme algısının işgörenlerin işten ayrılma eğilimleri ile ilişkisi incelenmiştir. Örneklem olarak Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te faaliyet gösteren yiyecek içecek işletmeleri seçilmiştir. Verilere faktör analizi, korelasyon analizi ve regresyon analizi yapılmıştır. Analizlerin sonucunda, sık iş değiştirme algısı ile işten ayrılma eğilimi arasında pozitif yönde anlamlı ve alternatif iş bulabilme algısı ile işten ayrılma eğilimi arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur Daha fazlası Daha az
XV ve XVI. asırlar, bizce, hem Batı hem de Doğu Türklüğünün istikbâli açısından son derece önemli bir dönüm noktası olarak dikkati çekiyor. Doğu Türklüğünün umûmî durumuna baktığımızda, XV. asrın başlarında şöyle bir tablo ile karşılaşırız: 1370 yılında Çağatay Ulusu hâkimiyetine son veren Emir Timur, 30 küsur yıl içerisinde (1370-1404), doğuda Çin sınırlarına, batıda Karadeniz’in kuzeyine ve geçici de olsa Akdeniz’e, kuzeyde Kazak bozkırlarına, güneyde ise İndus’a kadar uzanan geniş bir imparatorluk kurmağa muvaffak olmuştu. 1402’de Ankara yakınlarındaki Çubuk ovasında Osmanlı pâdişâhı Yıldırım Bâyezid’in (1389-1402) ordusunu mağlup etmek sûretiyle, İstanbul’un Anadolu Türklüğü tarafından fethedilmesini yarım yüz yıl geciktiren; Karadeniz’in kuzeyindeki Altınordu Hanlığı’nı dağıtarak sonunda Rusların daha rahat bir nefes almasına ve gitgide güçlenerek Türk dünyâsını tehdit eder hâle gelmesine zemin hazırlayan, dolayısıyla belki de bilmeden netîceleri sonraki asırlarda ortaya çıkaca...
Mehmet ULUTAŞ
Makale
nest...