ilerleyen sinüzit belirtileri / Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri ve Sinüzit Tedavisi

Ilerleyen Sinüzit Belirtileri

ilerleyen sinüzit belirtileri

Sinüzit ve soğuk algınlığı hastalıklarının semptomatik belirtileri, çok sık karıştırılan bir durumdur. Soğuk algınlığı sizde burun tıkanıklığı, burun akıntısı, baş ve boğaz ağrısı gibi belirtiler gösterebilir. Ancak bu aynı zamanda sinüs enfeksiyonuna da işaret edebilir ve her ne kadar belirtileri benzerlik gösterse de bu iki rahatsızlık arasında farklı, belirleyici işaretler vardır.

Soğuk Algınlığı ve Sinüzit Arasındaki Belirgin Farklara Hızlı Bakış

Soğuk AlgınlığıSinüzit
Semptomlar 3 ila 5 gün arasında görülür.Semptomlar 10 günden fazla sürer.
Berrak ve sulu burun akıntısı vardır.Koyu, sarı veya yeşil burun akıntısı vardır.
gün süren düşük dereceli ateş görülebilir.4 günden fazla süren yüksek ateş görülebilir.
Baş ağrısı vardır. Eğilip kalkma ile artmaz veya azalmaz.Gözlerin arkasında eğildikçe artan ağrı olur.
Halsizlik görülür.Halsizlikle beraber yoğun eklem ve kas ağrıları vardır.
Kalıcı ağız kokusu olur.
Nadiren kusma ve bilinç bulanıklığı olabilir.
Yoğun göz ve baş ağrılarında ışığa duyarlılık gelişebilir.

Soğuk Algınlığı Nedir?

Üst solunum yollarında (burun ve boğaz) gerçekleşen viral bir enfeksiyondur. Halk arasında &#;nezle&#; olarak da bilinir. Birçok virüs çeşidi soğuk algınlığına neden olabilir. Bu virüsler genellikle zararsızdır. Bununla birlikte sağlıklı, yetişkin bir bireyin yılda iki veya üç kez soğuk algınlığına yakalanması normaldir. En fazla risk altında olan yaş grubu ise 6 yaşından küçük çocuklardır. Özellikle bebeklerde soğuk algınlığı, yetişkinlere oranla daha uzun seyreder. Bununla beraber ilk 6 ay anne sütünden geçen antikorlar sayesinde iyileşme süreci daha hızlı olur.

Soğuk Algınlığı Belirtileri

Hastalığın semptomları, virüse maruz kalındıktan 1 ila 3 gün sonra kendini gösterir. Son dönemde koronavirüs belirtileri ile de çok sık karıştırılan nezlenin genel belirtileri şu şekildedir:

  • Burunda tıkanıklık ve akıntı,
  • Hapşırma,
  • Boğaz ağrısı,
  • Eklem ve kas ağrıları,
  • Halsizlik,
  • İleri seviyede ateş.

Hastalık devam ederken burun akıntısında renk değişiklikleri görülme ihtimali vardır. Bu durumun bakteriyel bir enfeksiyonun belirtisi olup olmadığını anlamak için bir uzman tarafından muayene edilmeniz gereklidir. Nezlede genellikle burun akıntısında oluşan sarı ve yeşilimsi renk değişiklikleri bakteriyel enfeksiyona bağlı olmaz. Bu hastalığın seyrinde gerçekleşen normal bir durumdur.

Çocuklarda Semptomlar Daha Ağır Olabilir

Yetişkinlere nazaran çocuklar bu hastalığı daha ağır belirtilerle atlatabilirler. Bu belirtiler genellikle şu şekildedir:

  • Yenidoğanlarda 3 aya kadar yüksek ateş,
  • Hırıltı,
  • Kulak ağrısı,
  • Öksürük,
  • İştahsızlık,
  • Nadiren kusma ve ishal.

Sinüzit Nedir?

Sinüsleri kaplayan dokunun iltihaplanması ve şişmesi durumudur. Viral ve bakteriyel olmak üzere 2 çeşidi vardır. Viral sinüzit, soğuk algınlığı ve alerjik hastalıklara eşlik edebilir. Bakteriyel olanı ise nezle sırasında bakterilerin sinüslerde hapsolmasından kaynaklı ikincil bir enfeksiyondur. Sinüs enfeksiyonları; akut, subakut ve kronik sinüs olmak üzere üç şekilde görülmektedir:

Akut Sinüzit

Kısa süreli olan sinüs enfeksiyonudur. Soğuk algınlığının neden olduğu viral enfeksiyonlarla birlikte 15 güne kadar sürer. Ayrıca mevsimsel alerjiler de akut sinüs enfeksiyonlarına sebep olmaktadır.

Subakut Sinüzit

Subakut sinüzit, akut sinüs enfeksiyonundan biraz daha uzun sürer. Genellikle bakteriyel enfeksiyonlar veya mevsimsel alerjilerle ortaya çıkan subakut sinüs enfeksiyonlarının ortalama süresi 3 aydır.

Kronik Sinüzit

Kronik sinüzit, isminden de anlaşılacağı üzere 3 aydan fazla süren sinüs enfeksiyonudur. Bu hastalıkta geçmeyen sinüzit ağrısı; tüm yüze, boğaza ve kulaklarda hissedilebilir.

Sinüzit Belirtileri

Elmacık kemiklerinizin arkasında, gözlerinizin ve alnınızın çevresinde bulunan hava dolu boşluklarda enfeksiyon oluşması halinde yüz ağrılarınız olma ihtimali vardır. Bununla beraber görebileceğiniz belirtiler şu şekildedir:

  • Burunda tıkanıklık ve akıntı,
  • Gözler, burun ve alın çevresinde ağrı ve şişlik,
  • Baş ağrısı,
  • Koyu geniz akıntısı,
  • Nadiren kulak ağrısı,
  • Öksürük,
  • Üst çenede ve dişlerde ağrı,
  • Ağız kokusu,
  • Halsizlik.

Çocuklarda Sinüzit Belirtileri

Yetişkinlere göre çocuklarda sinüzitin varlığının tespit edilmesi daha zordur. Yaygın olarak çocuklarda görülen sinüzit belirtileri şu şekildedir:

  • 2 haftalık bir süre içinde geçmeyen soğuk algınlığı belirtileri,
  • Yüksek ateş,
  • Kalın ve koyu burun akıntısı,
  • Ortalama 10 günden fazla süren öksürük.

İlerlemiş Sinüzit Belirtileri

Tedavi edilmemiş veya edilemeyen sinüs enfeksiyonları ilerleyen zamanlarda daha ağır belirtiler gösterir. Bununla beraber ciddi bir enfeksiyona sebep olacak belirtiler arasında şunlar yer almaktadır:

  • Yüksek ateş,
  • Çok şiddetli baş ağrıları,
  • Alın bölgesinde şişlik ve ağrı,
  • Bilinç bulanıklığı ve baş dönmesi,
  • Çift görme vb. gibi görme bozuklukları,
  • Boyun bölgesinde tutulmalar.

Soğuk Algınlığı ve Sinüzit Tanı Yöntemleri

Her iki hastalık için de farklı yöntemler mevcuttur. Nezle, genellikle doktorun yaptığı muayene sırasında teşhis edilmektedir. Bununla beraber hekim, çeşitli kan tahlilleri ve akciğer grafisi ile kesin tanı koyar. Sinüzit için de bazı görüntüleme teknikleri (Bilgisayarlı Tomografi-BT veya Manyetik Rezonans-MR) sinüslerinizin durumu hakkında bilgi verir. Burun ve ağızdan alınan sürüntü örnekleri de hastalık hakkında bilgi verir. Ayrıca sinüs muayenesine ek olarak çeşitli alerji testleri de yapılabilir.

Sinüzit Neden Oluşur?

Sinüs enfeksiyonlarının oluşması için birden fazla sebep bulunmaktadır. Genellikle solunum yolu enfeksiyonlarına eşlik eden bakteriyel üremeler, çarpık septum (burun delikleri arasındaki duvar), nazal polipler ve diğer tıbbi durumlar da sinüslerde tıkanmaya sebebiyet vererek iltihaplanmaya neden olur.

Soğuk Algınlığı ve Sinüzit Tedavisi

Sinüzit Tedavisinde Kullanılan Yöntemler

Soğuk algınlığına nazaran sinüs iltihaplanmalarında daha kapsamlı ve çeşitli tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Sinüzit için mevcut olan tedaviler aşağıdaki gibidir:

Kortikosteroidler, Ağrı Kesici ve Antibiyotikler

Sinüs iltihapları için yapılan tedaviler; hastanın yaşı, sinüzitin altında yatan sebep, hastalığın ne tür bakteri veya virüslerden kaynaklandığı gibi nedenlere bağlı olarak farklılık gösterir. Genellikle burun tıkanıklığını gidermek için nazal kortikosteroidler (burun spreyleri), oral veya enjekte edilen kortikosteroidler, ağrı kesiciler ve antibiyotik tedavileri uygulanmaktadır.

İmmünoterapi

Alerjik reaksiyonlarınızın sinüs enfeksiyonlarına sebep olduğu durumlarda ise immünoterapi uygulanır. Bu tedavi yöntemi, vücudunuzun belli alerjenlere direncini azaltmak amacıyla yapılmaktadır.

Ameliyat

Tedaviye veya ilaca dirençli vakalarda sinüzit ameliyatı bir seçenek olabilir. Endoskopik sinüs cerrahisinde, tıkanmaya bağlı olarak doktorunuz, fazla olan dokuyu veya polipleri temizler.

Soğuk Algınlığı Tedavisi

&#;Soğuk algınlığı nasıl geçer?&#; sorusunun tek bir cevabı yoktur. Nezle hastalığı için kullanılan birkaç farklı tedavi vardır. Bununla birlikte nezle, viral enfeksiyonlara bağlı olarak geliştiği için tedavisinde antibiyotiklerin bir etkisi yoktur. Ancak kullanılan çeşitli ilaçlar vardır. Bunlar genellikle ağız ve burun spreyleri, ağrı kesiciler ve çeşitli vitamin destekleridir. Hastalık sürecinde kullanacağınız tedaviler mutlaka bir hekim tarafından yazılmış olmalıdır.

Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarından Korunma Yolları

Soğuk algınlığı ve sinüzit hastalıklarının aşısı yoktur. Ancak virüs ve bakterilerden korunmak için alabileceğimiz bireysel tedbirler vardır.

  • Hijyen: Virüs ve bakterilerden korunmak için en öncelikli şart, kişisel hijyeninizi sağlamaktır. Bunun içinde el hijyeni en önemlisidir. Bu anlamda ellerinizi sık sık yıkamak ve ondan sonra alkol bazlı el dezenfektanlarını kullanmanız gerekir.
  • Dengeli Beslenme: Virüs ve bakterilerden korunmanın en iyi yolu, güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmaktır. Mesela protein, mineral ve vitaminden destekli bir sağlıklı beslenme programı uygulamanız önemlidir. Alanında deneyimli bir diyetisyenden yardım alarak kendinize en uygun sağlıklı beslenme programını uygulayabilirsiniz.
  • Nemli Sinüsler: Sık sık sinüs enfeksiyonu geçiren veya mevsimsel alerjilere yatkın bir bünyeniz varsa, düzenli aralıklarla sinüslerinizi nemlendirmeniz tıkanıklığa engel olacaktır. Bunun için orta sıcaklıkta bir kabın içine su koyarak hafifçe üzerine eğilip buharı solurken, başınızın üzerinden bir havlu geçirin. Buharın yüzünüze doğru gelmesine dikkat edin. Bunun yerine sıcak bir duş almak da size iyi gelecek yöntemlerden biridir.
  • Temiz Burun Kanalları: Burun kanallarınızı düzenli olarak temizlemeniz gerekir. Bunun için doktorunuzun önereceği özel sprey ve yıkama solüsyonlarını kullanabilirsiniz.
  • Düzenli Spor Yapmak: Zinde ve sağlıklı bir bünye için düzenli spor yapmak her şeyden önce güçlü bir bağışıklığa sahip olmanızı sağlar. Bu nedenle haftada en az 2 veya 3 kez size en uygun sporu yapmanız gerekir.

 

Sıkça Sorulan Sorular

Sinüzit baş ağrısı yapar mı?

Sinüs enfeksiyonlarında baş ağrılarınız olabilir. Ancak baş ağrısı soğuk algınlığı enfeksiyonunda da görüldüğü için belirleyici bir semptom değildir.

Soğuk algınlığına ne iyi gelir?

Bu sorunun tek bir cevabı yoktur. Soğuk algınlığı için kullanılan birkaç farklı tedavi vardır. Doktorunuzun sizin için belirlediği ağız ve burun spreyleri, ağrı kesiciler ve çeşitli vitaminlerle hastalığın kısa sürede geçmesini sağlayabilirsiniz.

Sinüzit geçmeyen bir hastalık mı?

Uygun şekilde tedavi edildiği takdirde sinüzit sorunsuz iyileşir. Ancak diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarına göre daha uzun sürer.

 

Avicenna Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Doktorları

Kulak Burun Boğaz (KBB) bölümü doktor listemiz aşağıda yer almaktadır:

Sinüslerin yangısal durumu (emfllamasyon);  enfeksiyon ve enfeksiyon dışı kaynaklı olabilir. Halk arasında sinüzit olarak tanımlanan durum artık rinosinüzit olarak adlandırılmaktadır. Bu iltihabi hadise sinüslerle birlikte burnun içinide kapasadığı için bu şekilde adlandırılmıştır. 

Bulgular 4 haftadan az ise; akut, hafta arası ise subakut; 12 hafta üzerinde devam ediyorsa kronik rinosinüzit olarak gruplandırılır.

Enfeksiyon sebepli rinosinüzitlerin çoğunluğu akut, kendini sınırlayan (kendiliğinden geçen) nezle durumudur. Erişkinlerde bu nezle durumunun % 2 si, çocuklardada %30 una kadar akut bakteriyel sinüzite dönüşür. Kronik rinosinüzitler: enfeksiyon kaynaklı (virüslerden, bakterilerden  ve mantarlardan), allerjik, anatomik , mukosilier ve sistemik hastalık kaynaklı olabilir. Kronik rinosinüzit bakteriyel kaynaktan çok ; polipli hiperplastik mukozal değişiklikler yada polipsiz hiperplastik mukozal değişiklerden kaynaklanır.

Erişkinler yılda arasında ortalama nezle olurlar.

Etkenler arasında sıklık sırasına göre rinovirüsler, parainfluenza virus, respiratuar sinsityal virus ve influenza virus vardır. Bu virüsler hepsinin çok sayıda alt tipi ve değişik seviyelerde enfeksiyon yapma potansiyelleri vardır. Bunların enfeksiyon yapma oranları mevsimlere göre değişir. Nezle ve gribal durum çoğunlukla sinizit klinik tablosuyla karışır. Ayırıcı tanıda klinik muayene ,  belirtilerin süresi ,bulgular ve radyolojik incelemeler yardımcı olur.

Nezle (common cold), soğuk algınlığında  tedavi burun akıntısını azaltacak çeşitli içerikli burun spreyleri, antihistaminikler, dekonjestanlar yada bunların kombinasyonu olan soğuk algınlığı ilaçlar kullanılabilir. Bu grup ilaçların kullanımı sırasında etkileşime girecek diğer ilaçlar ve hastanın kronik hastalıkları dikkatle sorgulanmalıdır. Geleneksel olarak hafta içinde kendiliğinden geçen bu hastalık grubunda hastanın genel durumunu destekleyici bol sıvı alımı ve istirahat önerilir. Hastaların % ünde nazofarenkste (geniz bölgesi) patojen bakteriler yerleşebilir ve tek başına yerleşmelerinden daha semptomatik olabilirler.

Sinüzit nedir.

Akut bakteriyal sinüzite neden olan bakteriler erişkinlerde ve çocuklarda aynıdır. Son yıllarda bu bakterilerden streptococcus pneumonia ya penislin grubu antibiyotiklere karşı artan direnç oluşmuştur. Genelde penisiline dirençli bu bakteriler aynı zamanda makrolid ve trimethoprim/sulfamethoxazole grupları antibiyotiklerde direnç göstermektedir. Dolayısıyla akut bakteriyel sinüzitte asıl tedavi mesajı ;  nezle(soğuk algınlığı) durumunda antibiyotik tedavisi vermeyerek direnç gelişimini önlemektir. 

Yedi günden fazla iltihaplı buruın akıntısı, nezlesi olan hastada bulguların şiddetlenmesi, şiddetli semptomların 7 günden fazla sürmesi ve kötüye gitmesi, üst dişlerde ağrı bakteriyel sinüziti düşündürecek bulgulardır. Eğer diğer bulgularla birlikte değilse  yüzde basınç hissi ve ağrı sinüs enfeksiyonuna işaret etmez.

Gerçek bakteriyel sinus enfeksiyonlarının %40 ı kendiliğinden geçer. Eğer bakteriyel enfeksiyon değilse sinus enfeksiyonlarının % 60 ı kendiliğinden düzelir. 

gün süren burun tıkanıklığı ve burun akıntısı sinüs enfeksiyonu şüphesi uyandırır. Muayene bulguları ile desteklenerek tanıya ulaşılır.

Akut sinüziti abse yada ampiyem gibi düşünüp  tedavi planlamak gerekir. Tedavide yeterli dernaj sağlanması amaçlanır. Yeterli derenaj çoğunlukla ilaç tedavisi(yüzeye uygulanan topical vasokonstriktörler ve sistemik dekonjestanlar ) ile sağlanır. Yeterli drenaj kullanılacak antibiyotik tedavisinin etkinliğini arttıracaktır. gün içinde düzeltme görülmez yada bulgular gün sürerse ya yeterli drenaj sağlanamamış yada kullanılan antibiyotiğe  dirençli bakteri üremesi söz konusu olabilir. Ve antibiyotik grubunu değiştirmek gerekebilir. Uygun antibiyotik ve medikal tedaviye rağmen düzelme olamaz yada sinüzit komplikasyonları gelişirse cerrahi drenaj gerekir. Etkilenen sinüse bağlı olarak çeşitli cerrahi teknikler tanımlanmıştır.

KRONİK SİNÜZİT NEDİR?

Kronik sinüzit akut aşama geçtikten devam eden iltihablı akıntı ile karakterizedir. Kronik sinüzitte altta yatan sebep araştırılır ve tedavi buna göre planlanır. Altta yatan sebep alerji ise cerrahi tedavilerin tek başına faydası sınırlı seviyededir. Alerji önce çevresel faktörlerin düzenlenmesi ve medikal tedavi ile kontrol altına alınmalıdır. Nazal polipler ileri derecede ve medikal tedaviye yanıt vermiyorsa poliplerin cerrahi olarak çıkarılması gerekir. Ancak polipler çoğunlukla tekrarlayıcıdır. Aylar ve yıllar içinde tekrarlayabilirler. 

Semptomlara göre kronik sinüzit düşündüren hastaların yüzde ellisinde tomografide sinüzit görüntüsüne rastlanmaz.  Ayrıca tomografide şiddetli kronik sinüzit görüntüsü her zaman sinüzit semptomları göstermeyebilir. Dolayısıyla tomografi zamanı medikal tedavi sonrası doğru planlanmalıdır.


Kronik sinüzit tedavisi

Kronik sinüzitte antibiyotikler, nazal steroid spreyler ve dekonjestanlar başlangıç tedavisidir. Medikal tedaviye yanıt vermeyen durumlarda cerrahi tedavi planlanmalıdır. 

ÇOCUKLARDA SİNÜZİT

Doğumda sinüslerin tamamı gelişmemiştir. Alın bölgesindeki sinüs(frontal sinüs) gelişimini yaşlarda tamamlar. Sinüsler ergenliğe kadar gelişime devam eder.

Erken çocuklukta ağız kokusu, burun akıntısı ve öksürük sinüzitin karakteristik belirti ve bulgularıdır. Daha büyük çocuklarda nezle sonrası iltihaplı burun akıntısı,burun tıkanıklığı ve göz çevresinde ağrı gözlenir. 

Bulguların radyolojik olarak doğrulanması gerekebilir.

Çocuklarda alerjik nazal polipler 10 yaş öncesi nadiren görülür. Çocuklarda nazal polip tespit edilirse kistik fibrozis açısından değerlendirilmelidir.

FUNGAL SİNÜZİTLER ( MANTARLARA BAĞLI SİNÜZİTLER )

Invaziv, kronik invaziv, mantar topu,saprofitik ve allerjik fungal sinüzit olmak üzere 5 alt gruba ayrılır.

Invaziv fungal sinüzit konağın bağışıklık sisteminin azaldığı;  transplantasyon cerrahisi geçirmiş(kemik iliği, karaciğer, akciğer vs), diyabetik hastalar, primer yada kazanılmış immün yetmezliği olan hastalar, lösemi hastalarında görülür. Immün yetmezliği olan hastalarda ateş, göz etrafında şişlik, yüzde ağrı,burun tıanıklığı gibi sinüslere  lokalize bulgular gözlendiğinde invaziv fungal sinüzit akla gelmelidir. Nazal endoskopide mukozada nekroz ve hifa gözlenmesi mukormikozise işaret eder. Ancak çoğunlukla bulgular diğer sinüzit etkenlerinin bulgularında ayırtedilebilir değildir. Sert damağa yayılımı görebilmek için oral kavite(ağız içi) muayenesi mutlaka  yapılmalıdır. Tomografide kemik ve yumuşak doku hasarı invaziv fungal sinüzite işaret edebilir. Ancak immün yetmezliği olan hastalarda sinüs hastalığı olmamasına rağmen anormal tomografi bulguları seyrek değildir.

Kültürler  antifungal ilaç tedavisinden once alınmalıdır. 

Tedavi uygun antifungal ilaç tedavisi  ve cerrahi debridmandır(canlılığını kaybetmiş dokuların cerrahi olarak çıkarılması). Ancak altta yatan sebep araştırılmalıdır. Immune yetmezliği (bağışıklık sistemi yetmezliği) olmayan hastalarda invaziv fungal sinüzit nadirdir ve daha az yıkıcıdır. 

Aspergillus türü mantarlarda damar yayılımı görülebilir. Ancak mukormikozis türüne gore daha az tıkayıcı yayılım görülür. Beyin tutulumunda kanamalı enfarkt görülebilir.  

Mukormikozis insan da görülen en öldürücü mantar enfeksiyonu olarak bilinir. Damar yayılımı ve tıkanıklığı yapabilir. Mantarın yayıldığı bölgede siyah nekrotik (dokuların canlılığını kaybetmesi)yayılım görülür. Bundan önce hasta bu bölgelerde (burun ve yanaklar) his azalması tarifleyebilir. Diyabetik (şeker hastalığı)hastalar özellikle kan şekeri kontrolu iyi yapılmamış , ketoasidozda olanlarda mukormikozis görülme riski vardır. Diyaliz ve des-ferrioxamine tedavisi alan hastalarda  mukormikozis için risk altındadır. Hastalığın gidişatı altta yatan sebebin tedavi edilebilirliği ile orantılıdır.

Kronik fungal sinüzit oldukça nadirdir.

Bazı hastalarda gözün cerrahi exentrasyonu (cerrahi olarak alınması)tedavi seçeneğidir. Antifungal ilaçlar ve cerrahiler diger tedavi seçenekleridir. Kronik fungal sinüzit görme kaybı, beyin yayılımı ve ölümle sonuçlanabilir. Afrika’da yaşayan yada bu bölgeyi ziyaret edenlerde bu hastalık göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak Afrika ziyareti yapmamış kişilerde de görülebilir.

Mantar topu (fungus ball) sıklıkla  paranazal sinus boşluklarında nemli ve ıslak ortamında ürer. Konağın immune sistemi(bağışıklık sistemi) durumundan bağımsızdır. Ancak konağın bağışıklık sistemi steroid ilaçlar yada cerrahi nedeniyle zayıflamışsa bu tür mantar enfeksiyonları daha yayılımcı olurlar. Mantar topu kronik sinüzit bulguları verebilir yada hiç bir bulgu vermeyebilir ve tesadüfen saptanabilir. Tedavisi endoskopik olarak koruyucu cerrahi ile çıkarılmasıdır.

Saprofitik fungal enfeksiyon sinüslerin yüzeyini örten örtüde (mukoza) krutlar üzerinde gelişir. Bu durum genelde sinonazal cerrahiler sonrasında oluşur. Tedavi üzerinde mantar sporlarını üreyebileceği krutun alınmasıdır.

Allerjik fungal sinüzit tedavisinde tedavi neden olan mantar tipine bağlı değildir. Klinik olarak bu grup hastalar atopik bünyeli ve nazal polibi olan hastalardır. Üçte birinde orta düzeyde astım vardır. Bu grup hastaların çoğunluğu bir veya birden fazla polipektomi ameliyatı olmuştur. Tomografide kemik hasarı ve yoğunlaşmış mukozanın verdiği  heterojen yumuşak doku görüntüsü görülür. Allerjik fungal sinüzitin tedavisi nazal poliplerin ve yoğunlaşmış alerjik musinin endoskopik olarak çıkarılmasıdır. Sonrasında sistemik steroid tedavisi ile tam tedavi sağlanabilir. Ancak hastanın alerjik bünyesine bağlı olarak bu hastalık tekrarlayabilir. Daha sonrasında oluşturulmuş boşluktaki(kavite) tekrarlayan durumlara (polip) muayenehane ortamında müdahale edilebilir.

SİNÜZİT KOMPLİKASYONLARI

Mukosel sinüslerde oluşan kist benzeri yapılardır. Bu lezyonlar yavaşça genişler, bulgu vermesi için 10 yıl daha fazla sure gerekir. Konsantrik genişlerler ve oval yada yuvarlak şekildedirler. Boyutu büyüdükçe kemik erozyonu olur ve sinus dışına doğru taşar. Bulgu ve belirtiler oluştuğu sinüse ve kemik erozyonu genişliğine değişir. Bazı yazarlar sinüslerin burun içine açılan kanalının tıkanmasına bağlı olduğunu bidirirken bazıları küçük tükürük bezi kanallarının tıkanmasına bağlı oluştuğunu bildirmiştir.

Maksiller sinus retansiyon kistleri genellikle tesadüfen, filmlerde görülür. Bunlar nadiren kemik erozyonu oluşturacak boyuta ulaşırlar. Maksiller sinüsün burun içine açılan açıklığını tıkamadığı sürece belirti vermeyebilirler. Eğer şikayet oluşturmuyorsa maksiller sinus retansiyon kistleri tedavi gerektirmez. Şikayet oluşturacak boyut ve yerde ise endoskopik yada kanin fossa yoluyla cerrahi olarak boşaltılıp çıkarılabilirler.

Klinik olarak en önemli mukosel frontal sinüsten kaynaklanandır. En sık alın bölgesinde ağrı ve gözün ileri  ve aşağı itilmesi(proptozis) şikayetlerine sebep olurlar. Göz küresinin yer değiştirmesine bağlı olarak hastalar çift görme tariflerler. Baş ağrısı, burunda derin ağrı,ve göz çevresinde ağrı olabilir. Kronik ve akut sinüzitte görülen burun tıkanıklığı ve akıntı bu grup hastalarda (frontoetmoid mukosel) sık görülmez. Radyografik olarak tespit edilirler. Cerrahi olarak çıkarılmaları gerekir. 

Sfenoetmoid mukoseller ensede ve kafa üstünde ağrı, derin burun ağrısına eşlik eden çift görme, görme alanı değişiklikleri ve göz küresinin yer değişiklikleri bulguları verebilir. Cerrahi olarak çıkarılmaları gerekir.

Sinüzitin orbital (göz) konplikasyonları:

Enfeksiyonun  yakın komşuluğunda bulunan göze sıçraması sinüzitin en sık görülen komplikasyonlarındandır. Göz küresi sinüslerden ince bir kemik yapıyla ayrılmıştır dolayısıyla bu bölgeye direct yayılım sık görülür. Ayrıca etmoidal toplar damarlarda gelişen tromboflebitler  yayılıma sebep olabilirler. Göz tutulumu olduğunun ilk bulgusu göz kapaklarında şişlikdir. İlerleyince göz kapaklarında selülit, kızarıklık ve göz küresinin ileri itilmesi ve ateş görülür.

Erken dönemde göz kaslarının tutulumuna bağlı bulgular yada göz dibi bulguları gözlenmez. Hastalık ilerlerse göz küresi etrafında yada sinüsler ile gözü ayıran bolumde (lamina papricea) apse oluşabilir. Orbital tutulumun evreleri; enflamatuar ödem, orbital selülit, subperiostal abse, orbital abse ve kavernöz sinüs tutulumu olarak sınıflandırılmıştır.

Iltihablı frontal(alın bölgesindeki sinus)  sinüzitde göz komplikasyonlarına neden olabilir. Frontal sinus tabanı kemiğin en ince olduğu bölümdür ve yayılım sıklıkla bu yolla olur. Bu tabanda oluşan apseler göz küresinin aşağı ve dışarı doğru yer değiştirmesine neden olabilirler. Frontal kemikte osteomyelit (kemik iltihabı)ve  frontal sinüs ön duvarında subperostal apse oluşabilir. Frontal sinus osteomyelitinde tedavisinde cerrahi drenaj yada 6 hafta (intravenöz)damardan tedavi gerekir.

Göz inflamasyon ve selülit halinde intravenöz (damardan) antibiyotik ve cerrahi yeterli olabilir. Ancak hasta yatırılarak tedavi ve orbital ve abse ve kavernöz sinus trombozu gelişimi açısından takip edilmelidir.

Ankarada Burun estetiği Kbb doktoru Cihan Karaca sorularınız için iletişime geçebilirsiniz

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir