Fibromiyalji sendromu (FMS) yorgunluk, sabah tutukluğu, depresyon, uyku bozuklukları başta olmak üzere yaygın ağrıların eşlik ettiği, çeşitli somatik ve psişik semptomlarla seyreden bir hastalıktır.
Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen fibromiyaljinin (FM) toplumda genel görülme sıklığı yaklaşık % civarında olup, kadınlarda 3 kat daha fazla görülmektedir. En çok yaşlarında görülen FM, özellikle eğitim ve ekonomik seviyeleri ortalamanın üstünde olan kişilerde daha sık izlenmektedir.
Fibromiyalji Sendorumu Nedir?
Yumuşak doku romatizması olarak bilinen FMS, başlıca uyku bozuklukları, kaslarda yaygın ağrı ve hassasiyet, yorgunluk, halsizlik ve sabah tutukluğu ön planda olmak üzere bir dizi yakınmalar ile seyreden bir hastalıktır.
Fibromiyalji hastalarında kas ağrısı şikayetlerine sıklıkla depresyon ve uyku bozuklukları eşlik etmektedir. Yapılan çalışmalarda fibromiyaljili hastalarda, depresyonun eşlik etme olasılığı % iken, dinlendirici olmayan uyku (derinleşemeyen uyku) bozukluklarının eşlik etme oranları ise % olarak bulunmuştur.
Fibromiyalji Sendromunun Nedenleri Nelerdir?
Uzun zamandır tanınan bir sendrom olmakla birlikte, nedeni tam olarak bilinmemektedir.
Fibromiyalji Sendromunun Belirtileri Nelerdir?
FMS’de en sık rastlanan şikayet kas ağrısıdır. Ağrılar genellikle boyun ve bel bölgesinde daha çok olmak üzere omuz, dirsek, diz ve ellerde fazlaca görülür. Vücudun bir tarafında duyulan ağrı, diğer tarafa nazaran daha az veya çok olabilir. Ağrı genellikle zonklama, dağılma veya yoğun bıçak batma tarzında kendini gösterebilir. Ağrı, bazı hastalarda süreklilik arz ederken, bazı hastalarda ise durulma ve alevlenmelerle seyredebilir. FMS’de ağrı başlıca belirti olsa da, hastalık kendini sıklıkla çoklu sistem şikayet ve belirtileriyle göstermektedir.
Fibromiyalji Sendromu Nasıl Teşhis Edilir?
Teşhisi oldukça güç bir hastalıktır. Hastaların şikayetlerinin nonspesifik olması ve bu hastalığa özgü özel bir laboratuar testin olmaması teşhisi güçleştirmektedir. Bu nedenle tanı koymak için ayrıntılı anamnez ile hastalık belirtileri iyi irdelenmeli, iyi bir fizik muayene yapılmalıdır. Laboratuvarda yapılacak testler, özellikle ayırıcı teşhis için bize yol gösterecektir.
Fibromiyalji Sendromu Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
FMS’da ağrılara neden olan ve fibrozit adı verilen kas düğümleri, fizik tedavi yoluyla düzelebilmektedir. Stresten arındırılmış düzenli bir yaşam, dengeli ve düzenli antiinflamatuar bir beslenme modeli, düzenli ve kaliteli bir uyku ile egzersiz uygulamaları tedavinin temelini oluşturacaktır. Genel olarak ;
En sık görülen eklem hastalığıdır. Eklem kıkırdağının yapısının bozulması ve zamanla kaybolması bu hastalığa yol açar. Kanda iltihap göstergelerinde artışa yol açmadığından halk arasında iltihaplı olmayan romatizma olarak bilinir. 40 yaşından önce görülmesi nadirdir. 70 yaş üstü bireylerin dörtte üçünde bu hastalığa ait bulgular görülür. En sık diz, kalça, el parmak eklemlerinde görülür. Hastalarda ağrı, hareket kısıtlılığı ve el-ayak parmaklarında şekil bozukluğuna yol açar. İdeal bir tedavisi yoktur. Zaman zaman ağrı kesici ilaçlardan yararlanılabilir. Ancak kilo alınmaması, düzenli egzersiz yapılması, süt ve süt ürünlerinin düzenli tüketilmesi bu hastalığın önlenmesinde son derece önemlidir.
Halk arasında iltihaplı romatizma olarak da bilinir. Erişkin insanlarda görülme sıklığı %1 dir. Hastalık eklemler dışında iç organları da etkileyebilir. Hastalık en sık her iki el bileği ve el eklemlerini eşzamanlı olarak etkiler. Hastalarda el bileği ve el parmaklarında ağrı, şişlik, sabah ellerini kullanamama (sabah tutukluğu), ellerde şekil bozukluğu görülür. Eller dışında ayak bilekleri, dirsek, omuz ve dizler de sıklıkla hastalıktan etkilenir. Hastalığın tanısında hastanın şikâyetleri dışında fizik muayene bulguları, kan testleri ve eklem grafilerinden yararlanılır. Erken tanı son derece önemlidir. Çünkü erken tanı konup tedavi başlanırsa şekil bozukluğu ve fonksiyon kaybı gelişme riski azalır.
Genellikle omurgayı tutan ağrılı, ilerleyici bir kronik romatizmal hastalıktır. Hastanın belini büken ve onu öne doğru eğen bir hastalıktır. Esasen omurgayı etkilemekle beraber diğer eklemleri, kiriş ve tendon denilen kasların kemiklere yapıştığı bölüm olan yerleri de etkiler. Bazen göz, akciğer ve kalp de etkilenir. Hastalık genellikle 20li yaşlarda başlar. Erkeklerde daha sık görülür. Hastalar genellikle sabah çok şiddetli bel ve/veya kalça ağrısıyla uyanırlar. Ağrının gün içinde hareketle azalması karakteristiktir. HLAB27 isimli bir genin pozitifliği tanıda yardımcıdır. Erken tanı ve tedavi çok önemlidir. Tedavide ağrı kesici veya bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlardan yararlanılır. Ankilozan spondilitli hastalarda egzersiz, özellikle yüzme sporu omurganın eğilmemesi için son derece önemlidir. Ankilozan spondilitli hastalar mümkün olduğunca hareket etmeli ve yüzmelidir.
Ağızda ve cinsel bölgede ağrılı ülserler (yaralar; aftlar), göz iltihabı (Üveit) ve deri bulgularıyla seyreden bir hastalıktır. Hastalık sıklıkla sadece deriye sınırlı zannedilir. Ancak, özellikle genç erkeklerde bacaklarda ve akciğerlerde başta olmak üzere damar tutulumu ve beyin tutulumu yaparak hayatı tehdit edebilir. Hastalık her yaşta görülebilmekle birlikte en sık lu yaşlarda ortaya çıkar. Ülkemizde ve Bölgemizde sıkça görülmesi ve tedavi edilmezse görme kayıpları, beyin ve damar tutulumları ile eklemlerde tutuluma yol açması nedeni ile önemlidir.
Birkaç ayda bir tekrarlayan ve birkaç günde kendiliğinden sona eren karın ağrısı, ateş, göğüs arısı, eklem ağrısı ve şişmeleri ile karakterizdir. Hemen daima çocukluk ve genç yaşlarda ortaya çıkar. Genetik geçişli bir hastalıktır. Sıklıkla aile bireylerinin bir ya da bir kaçı daha aynı hastalıktan etkilenmiştir. Tanısı öncelikle klinik bulgulara göre konur. Yardımcı olarak MEFV gen analizi yapılabilmektedir.
Özellikle çocuk ve gençlerde ortaya çıkan; A Grubu Beta Hemolitik Streptokakalar (Beta Mikrobu) ile üst sonlum yolu enfeksiyonunu takiben gelişen, eklemler, kalp zarı ve kası, beyin gibi organlarda tutulum yapabilen bir hastalıktır. Eklem ve diğer organlardaki sorunlar genelde önemli bir hasar bırakmadan iyileşirken kalpte ciddi sorunlar yaratması nedeni ile ciddiye alınmalıdır. Bu hastalık eklemleri yalayan kalbi ısıran hastalık olarak bilinir. Kalpte daha sonraki yıllarda kendini gösteren romatizmal kapak hastalığına neden olur. Aort, mitral gibi kalp kapaklarında darlık ya da yetersizlik yapar. Hastalığın tanısında beta mikrobu ile infekiyon geçirdiğinin gösterilmesi önemlidir. Bu amaçla boğaz kültürü ve ASO denilen bir kan testinden yararlanılır. Ancak her boğaz enfeksiyonu geçirende ARA gelişmez ve her ASO yüksekliği ARA anlamına gelmez. O nedenle hastaların mutlaka diğer klinik belirtilerle birlikte değerlendirilip bu tanı konmalıdır.
Özellikle genç orta yaşlı bayanlarda görülen bir hastalıktır. Yüzde güneşe maruz kalmakla artan kızarıklar, eklem ağrısı ve şişmesi, ateş kilo kaybı, akciğer-kalp zarında sıvı birikmesi, anemi, böbrek ve diğer organlarda tutulum yapabilen, tedavi edilmezse ölümcül olabilen bir hastalıktır. Bir grubunda tekrarlayan düşükler ve tekrarlayan derin ven trombozu, beyin damarlarında tıkanmalara yol açabilir.
Özellikle 40 yaş üstü erkeklerde görülen, öncelikle ayak başparmağında ama diğer eklemleri de tutabilen, birkaç günde geçen ama aralıklı olarak tekrarlayan ani ağrı şişme kızarma ile karakterizedir. Ana laboratuvar bulgusu serumda ürik asit seviyesinde artıştır. Tedavi edilmezse özellikle böbrekte bozukluklar yapabilir. Genetik faktörler, proteinden zengin besinler, alkol ve birçok ilaç serum ürik asit seviyesini yükseltir.
Bunlar dışında daha çok sayıda ve türde romatizmal hastalıklar bulunmaktadır. Skleroderma (Ellerde soğukta morarma-kızarma, deride gerginlik, akciğerde tutulma); Dermatomiyozit (kaslarda zayıflama, güçsüzlük, deride kızarıklıklar, akciğer tutulumu); Erişkin Başlangıçlı stil Hastalığı (özellikle akşamları artan ateş, deri döküntüsü ve bazen ciddi organ tutulumları..); Vaskülitler (çok çeşitli ve türde olup damarlarda iltihaplanma ve bunun sonucunda organlarda fonksiyon bozukluğu ile karakterizedir. Wegener Granulomatozusu, temporal arterit, Poliarteritis Nodosa (PAN)) başlıca örnekleridir.
Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği (TRASD) tarafından düzenlenen Türk Romatoloji Kongresi Mart tarihlerinde, Antalya’da gerçekleştirildi.
Türk Romatoloji Kongresi ile ilgili yapılan basın toplantısına, TRASD Başkanı Prof. Dr. Hatice Bodur, Kongre Başkanı Prof. Dr. Murat Birtane ve TRASD Genel Sekreteri Prof. Dr. Figen Ayhan katıldı.
Prof. Dr. Hatice Bodur, "Romatizmal hastalıklarda erken teşhis ve doğru tedavi uygulanması, eklemlerde kalıcı hasar ve sakatlıkları önemli ölçüde önler. Hastalık zamanında ve etkin tedavi edilmezse organlarda kalıcı hasara yol açabilir" dedi.
‘’Hastalık etkin tedavi edilmezse kalıcı hasara yol açabilir’’
Romatizmal hastalıklarda erken tanı ve etkin tedavi ile hastalığın tam olarak kontrol altına alınmasının artık hayal olmadığını ifade eden Bodur, ‘’Halk arasında eklem romatizması olarak bilinen artrit eklemlerin iltihabi bir hastalığıdır. Eklemlerdeki iltihap sonucunda ağrı, şişlik ve hareket kısıtlılığı gelişir. Romatizmal hastalıklarda erken teşhis ve doğru tedavi uygulanması, eklemlerde kalıcı hasar ve sakatlıkları önemli ölçüde önler. Hastalık zamanında ve etkin tedavi edilmezse organlarda kalıcı hasara yol açabilir.’’ açıklamasında bulundu.
‘’Romatizmal hastalıklardan korunmak için bağışıklığınızı güçlendirin’’
Bağışıklık sisteminiz vücudu hastalıklara karşı koruyan bir güvenlik görevlisi gibi olduğunu ifade eden Bodur, ‘’Romatizmal hastalıklarda, bağışıklık sistemi hücreleri eklemlere saldırarak eklemlerde ağrıya, şişmeye ve iltihaba neden olur. Ruhsal ve bedensel her türlü stres hastalıkları tetikler. Düzenli egzersiz yapmak, stres ve sigaradan uzak durmak romatizmal hastalıkların riskini azaltır.’’ ifadelerini kullandı.
Romatoid artrit sıklıkla el eklemlerinde görülüyor
Romatoid artrit kadınlarda ve yaş grubunda daha sık görüldüğü bilgisini veren Bodur, ‘’Hastalık genellikle kendini eklemlerde ağrı, şişlik, sabah tutukluğu, hareket kısıtlılığı, halsizlik ve yorgunluk ile gösterir. Sıklıkla el eklemlerinde görülür ve bu nedenle hastanın günlük yaşamında zorluklara neden olur. Ayrıca cilt, göz, akciğer, kalp ve böbrek gibi diğer organlarda etkilenebilir.’’ dedi.
Ankilozan spondilit nedir?
Hastalığın en büyük belirtisi omurga rahatsızlığı ve 3 aydan uzun süren, istirahatle geçmeyen, gece uyandıran ve sabah tutukluğuna yol açan bel ağrısı şikayeti çok sık görülüyor. Uzmanlara göre, erkeklerde ve daha genç yaşta görülen hastalık iş gücü kaybına da neden oluyor.
Biyolojik tedavilerle hastalar yeniden doğmuş gibi
Bodur, ‘’Moleküler biyoloji, immünoloji ve ilaç endüstrisindeki gelişmelerle, 90’ların sonlarından itibaren romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılan biyolojik ajanlar “biyolojik çağı” olarak adlandırılan dönemi başlatmıştır.
Bu dönem ile birlikte Romatoid artrit, Ankilozan spondilit, Sedef hastalığına bağlı artrit (psöriatik artrit) ve diğer romatizmal hastalıkların tedavisinde pek çok yeni ve önemli gelişme kaydedilmiştir. Başta metotreksat olmak üzere geleneksel hastalık modifiye edici ilaçlar halen ilk seçenek olmakla birlikte biyolojik ajanların bulunması çok önemli bir gelişmedir.’’ şeklinde konuştu.
Biyolojik tedavilerin uygun hastalarda kullanılması durumunda hem eklem hasarının önlendiğini hem de yaşam kalitesinin arttığına değinen Bodur, tedavideki hedefin artık hastalığı tamamen ortadan kaldırmak ya da aktivitesini azaltmak olduğunu ifade etti.
Eklemlerde ağrı, şişlik ve kızarıklarla belirti veren romatoid artrit (iltihaplı romatizma) hastalığıyla ilgili uyarılarda bulunan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ayşegül Başar, “Artrit zamanında tedavi edilmezse, kalbi, akciğerleri ve böbrekleri de etkileyebilir” dedi.
Halk arasında ‘iltihaplı romatizma’ olarak bilenen romatoid artrit hastalığı, eklemlerde oluşan iltihabi bir durum. Eklemlerde ağrı, şişlik ve kızarıklıklarla belirti veren hastalıkla ilgili bilgiler veren VM Medical Park Samsun Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniğinden Uzm. Dr. Ayşegül Başar, “Romatoid artritte, özellikle el, ayak bileği, diz, dirsek gibi eklemlerin iltihaplanması sonucunda şişme, ağrı ve etkilenen eklemde hareket kısıtlılığı ortaya çıkar. Artrit sadece eklemleri etkileyebileceği gibi, tedavi edilmezse zaman içinde akciğerleri, kalbi, böbrekleri de etkileyebilir” diye konuştu.
Darbe sonucu eklemler zarar görüyor
Travmatik artritte bir darbe sonucunda eklemlerin zarar gördüğünü işaret eden Uzm. Dr. Ayşegül Başar, travmanın kendisini eklemlerde ağrı, şişme ve fonksiyon yitirmeyle belli edebileceğini söyledi. Artritin çeşitleri konusunda da bilgiler veren Uzm. Dr. Ayşegül Başar, “Eklemin aldığı yara sonucu travmatik artrit ortaya çıkar. Gut artriti; vücuttaki ürik asidin atılmasında bir sorun varsa veya fazla üretiliyorsa vücutta birikmesiyle kandaki ölçüsü artar. Eklemlerde biriken ürik asit iltihaplanmaya yol açar. Kesin tedavisi olmaması ile birlikte ara ara ortaya çıkar. Yüksek tansiyon, alkol kullanımı, şişmanlık ve şeker hastalığı gibi hastalıklar gutun oluşmasında ön plandadır” şeklinde konuştu.
Enfeksiyon ciddiyse ameliyat gerekebilir
Osteoartrit ve bakteriyel artrit hakkında da açıklamalarda bulunan Uzm. Dr. Başar, şunları söyledi:
“Osteoartrit (eklem) artritinde eklemlerin zarar görmesi ile birlikte aşınma ve yıpranmadan dolayı kireçlenme meydana gelir. Diz, kalça ve bileklerde yani vücut ağırlığını taşıyan bölgelerde olan kireçlenmeler, toplumumuzda en yaygın olarak görülen şeklidir. Erken tanı konulması ve koruyucu önlemler alınması önemlidir. Genetik yatkınlık vardır. Bakteriyel artrit ise vücudun başka bir yerindeki bakterilerin ekleme yerleşmesi ile ortaya çıkan artrittir. Enfeksiyonun ciddi olması ile birlikte cerrahi bir tedavi gerekebilir. Antibiyotik tedavisi durumun daha da kötüleşmemesi için kullanılabilir. Bazı olaylarda hastalıklı eklemin çevresinde bulunan zarlar enfeksiyon nedeniyle zarar görebilir. Bu nedenle eklemin hareketsiz kalması mümkündür.”
Çocuklukta da görülebiliyor
Romatizmanın insan vücudunda en sevdiği yerlerin eklem bölgeleri olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Ayşegül Başar, “İltihaplı romatizma, hastalığın halk arasında bilinen ismidir. Çok sık rastlanan bir sistemik bağ dokusu hastalığıdır. Çocukluktan itibaren her yaşta başlayabilir. Tedavi edilmezse eklemlerde şekil bozukluğu, hareket kısıtlılığı ve yürüme bozukluklarına yol açabilir. Bu nedenlerden herhangi biriyle oluşan artrit kişide şiddetli ağrı, etkilenen eklemi kullanamama, yürümede zorluğa neden olur. Eğer tedavi edilmezse fonksiyonel kayıplar oluşabilir. Erken tedavi ile hızla iyileşme sağlanır” açıklamasında bulundu.
Anadolu Ajansı, DHA, İHA tarafından geçilen tüm Samsun haberleri, bu bölümde seafoodplus.info editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Samsun Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.