inşallah demenin önemi / Kehf Suresi Ayet Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı

Inşallah Demenin Önemi

inşallah demenin önemi

Kehf Sûresi Ayet Tefsiri




Kehf Sûresi Hakkında

Kehf sûresi âyettir. Mekke’de inmiştir. İsmini, âyetleri arasında anlatılan “Ashâb-ı Kehf” kıssasından almıştır. Mushaf tertibine göre 18, iniş sırasına göre sûredir. 

Kehf Sûresi Konusu

Kehf sûresi, giriş kısmında Kur’ân-ı Kerîm’den, onun indiriliş maksadından, Kur’an’ın tâlimatları karşısında insanların “iman eden ve iman etmeyen” olarak ikiye ayrıldıklarını; bunlardan iman edenlerin çok güzel mükafatlara nâil olacaklarını, iman etmeyenlerin ise cezalandırılacaklarını beyân eder. Resûlullah (s.a.s.)’e vazifesinin sadece tebliğ olduğunu, bunun ötesine geçip insanları İslâm’a davette kendini telef edecek derecede yorucu bir yola girmemesini tavsiye eder.

 Sûrede esas konu olarak dünya hayatının ve âhiret hayatının mâhiyeti, bu münâsebetle dünyanın gelgeç sevdâlarına aldanmayıp Allah’a ve âhirete imanın önemi üzerinde durulur. Bu konu, pek dikkat çekici bir üslupla anlatılan Ashâb-ı Kehf kıssası, biri bahçeleri olan varlıklı ve şımarık, diğeri oldukça fakir iki kişinin hikâyesi ve dünya hayatının fanîliğiyle alakalı çarpıcı bir örnekle dikkatlere sunulur. Bu arada insanların mahşer yerinde toplanması ve amel defterlerinin açılıp içinde küçük büyük her şeyin sayılıp döküldüğünü, hiçbir ayrıntının bile ihmal edilmediğini gören inkarcı suçluların hazin hallerinden bir manzara arzedilir. Tekrar Kur’an’ın ana mesajlarına dikkat çekildikten sonra, anlaşılması bakımından insan aklının sınırlarını zorlayan Hz. Mûsâ ile Hz. Hızır kıssasına geçilir. Bu kıssada ilm-i ledün konuşur; üç misalle sır perdesinin kenarı azıcık açılır, kader muammasından iğne ucu kadar bir nokta aydınlanır, sonra tekrar kapatılır. İlm-i ledünden siyaset ve saltanat ilmine geçilir. Bu hususta da Hz. Zülkarneyn’in emsalsiz dünya saltanatının ana noktalarına temas edilir. Fakat bu dünyada iyi veya kötü nasıl bir saltanat sürülürse sürülsün kâinatı altüst edecek olan kıyamet dehşetinin kaçınılmaz olduğuna vurgu yapılarak, kârlı çıkacak olanların yatırımlarını âhiret hayatına yapanlar; zararlı çıkacak olanların ise âhireti hesaba katmadan çalışanlar olacağı belirtilir.   

Kehf Sûresi Nuzül Sebebi

Mushaftaki sıralamada on sekizinci, iniş sırasına göre altmış dokuzuncu sûredir. Gåşiye sûresinden sonra, Nahl sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Ancak âyeti ile 83 ve âyetlerinin Medine’de indiği rivayeti de vardır Nüzûl sebebi olarak tefsir ve siyer kaynaklarında şöyle bir olay anlatılmaktadır: Müslümanların sayısının çoğalması üzerine müşrikler, Resûlullah’ın peygamber olup olmadığını araştırmak için Nadr b. Hâris ile Utbe b. Muayt’ı Medine’deki yahudi âlimlerine gönderip kendilerine şu tâlimatı vermişlerdi: “Muhammed’in durumunu onlara sorun, vasıflarını ve söylediklerini anlatın; onlar kitap ehlidir, peygamberler hakkında bizim bilmediklerimizi bilirler.” Bu iki adam, Medine’ye giderek meseleyi yahudi âlimlerine anlattılar. Onlar da, “Muhammed’e, geçmiş zamanlarda mağaraya sığınmış gençleri; dünyanın doğusunu ve batısını dolaşmış olan adamı; rûhun ne olduğunu sorun; eğer bunları size bildirirse o bir peygamberdir, ona uyun; aksi takdirde bir falcıdır, ona istediğinizi yapabilirsiniz” dediler. Nadr ile arkadaşı Mekke’ye dönüp bunları Hz. Peygamber’e sordular. O da “Sorularınıza yarın cevap veririm” dedi. Fakat “inşallah” demesi gerekirken bunu ihmal ettiği için o günden itibaren on beş gün vahiy gelmedi. Bunun üzerine Mekke halkı, “Muhammed bize, ‘Sorularınıza yarın cevap veririm’ diye söz vermişti. Ancak aradan on beş gün geçtiği halde hâlâ sorularımıza cevap vermedi” diyerek dedikoduya başladılar. Hz. Peygamber’e vahyin gecikmesi sırasında iyice bunaldığı bir sırada Cebrâil yukarıdaki soruların cevabını içeren Kehf sûresi ile İsrâ sûresinin âyetini getirdi (İbn Âşûr, XV, ). Tefsir ve siyer kaynaklarından bu rivayeti nakleden İbn Âşûr, Ashâb-ı Kehf hakkında Hz. Peygamber’e soru sormaya Kureyşliler’i teşvik edenlerin, ticaret maksadıyla Mekke’ye gelen bazı hıristiyanlar veya Kureyş’in Suriye ticaret yolu üzerinde bulunan kiliselerdeki hıristiyan din adamları olabileceğini söylemektedir (XV, ). Elmalılı Muhammed Hamdi de yukarıdaki rivayeti geniş şekliyle naklettikten sonra, hadis tekniği açısından bu rivayetin zayıf olduğunu, buna dayanılarak sûrenin tefsir edilmesinin doğru olmayacağını ifade etmektedir. Elmalılı’ya göre sûrenin baş tarafındaki âyetler gösteriyor ki esas iniş sebebi, “Allah çocuk edindi” denilmiş olmasıdır. Sûre, bunun ilmî dayanağı bulunmayan büyük bir yalan olduğunu açıklamak, bu sözü söyleyenleri uyarmak ve onları tevhide davet etmek için indirilmiş, Zülkarneyn ile ilgili sorunun cevabı da bunun tamamlayıcısı olmuştur (V, ).

Kehf Sûresi Fazileti

Kehf sûresinin faziletiyle alâkalı rivayetlerden birkaçı şöyledir:

Berâ b. Âzib (r.a.)’in dediğine göre bir adam Kehf sûresini oku­yordu, yanında da iki uzun iple bağlı bir at vardı. Derken bir bulut adamın üzeri­ne doğru inmeye başladı. Bulut yaklaştıkça yaklaşıyordu. At bundan dolayı ürktü ve huysuzlardı. Sabaha çıkınca o zat Nebî (s.a.s.)’e gelerek hâdiseyi anlattı. Resûlullah (s.a.s.): “O, kalbe huzur veren bir melektir, Kur’an okuduğun için inmiştir” buyurdu. (Buhârî, Fezâil 11; Müslim, Müsâfirîn )

Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Kim, Kehf sûresi­nin başından on âyet ezberlerse deccâlden korunmuş olur.” (Müslim, Müsâfirin )

“Kim, Kehf sûresinin son on âyetini okursa deccâlin fitnesinden korunur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, )

“Her kim Cuma gecesi Kehf sûresini okuyacak olursa, bir nûr kendisi ile Beyt-i Atîk arasındaki mesâfeyi onun için aydınlatır.” (Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân 18)

“Kim Kehf sûresinin baş tarafları ile sonlarını okursa, bu sûre onun için tepeden tırnağa kadar bir nûr olur. Kim de tamâmını okursa, onun için gök ile yer arasında bir nûr olur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III,)

“Kim, Kehf sûresini indirildiği gibi okursa sûre, kıyamet günün­de onun için bir nûr olur.” (Beyhakî, Sünen, III, )

وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ ﴿٢٣﴾

اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۘ وَاذْكُرْ رَبَّكَ اِذَا نَس۪يتَ وَقُلْ عَسٰٓى اَنْ يَهْدِيَنِ رَبّ۪ي لِاَقْرَبَ مِنْ هٰذَا رَشَدًا ﴿٢٤﴾

Karşılaştır Hiçbir şey hakkında: “Ben yarın mutlaka şu işi yapacağım” deme.

Karşılaştır Ancak: “İnşallah; Allah izin verirse yapacağım” de. Bunu söylemeyi unuttuğun zaman Rabbini hatırla ve: “Umarım ki Rabbim beni bundan daha yakın bir vakitte dosdoğru ve güzel bir başarıya eriştirir” de.

TEFSİR:

Bu âyet-i kerîmeler hakkında şöyle bir iniş sebebi rivayet edilir: Müşrikler Resûlullah (s.a.s.)’e Ashâb-ı Kehf’in kimler olduğuna dair sual sordular. Peygamberimiz (s.a.s.) de “inşallah” demeyi unutup, sual hakkında vahyin mutlaka geleceği ümidiyle, “yarın size sorularınızın cevâbını bildireceğim” buyurdu. Fakat vahiy on beş gün gelmedi. Bu hem Efendimiz’in zor durumda kalmasına, hem de müşriklerin bir kısım dedikodularına sebep oldu. Sonra bu âyetler nâzil olarak “inşallah” demeden gelecekte herhangi bir şeyi mutlaka yapacağım demeyi yasakladı. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XV, )

İnsanın azim ve iradesi bir şeyin meydana gelmesi için yeterli değildir. Allah’ın o şeyin olmasına izin vermesi gerekir. Çünkü Allah’ın izni olmadan hiçbir şeyin vuku bulması mümkün değildir. O halde gelecekte bir iş yapmaya niyet ederken, o işi Allah’ın iradesine bağlayıp “inşallah” demeyi unutmamak lâzımdır. Öncelikle “Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez.” (Lokmân 31/34) İkinci olarak insan ölümlü varlıktır. “Şu işi yarın yapacağım” dediğinde, yarın gelmeden önce ölme; ölmese bile o işi yapmasına bir engel çıkma ihtimali yüksektir. Bu bakımdan eğer o kişi “inşallah” dememiş ise, o takdirde yalancı olma ihtimali doğar. Yalan ise çok kötü bir durum olup, peygamberlere hiç yakışmaz. “İnşallah” dendiğinde ise, elde olmayan sebeplerle o işi yapamadığı takdirde sözünde duramama ve yalancı olma ihtimali ortadan kalkmış olur. Diğer taraftan insan nisyan ile malul bir varlıktır. Peygamberlerin de unutma ihtimali yok değildir. Bu sebeple eğer insan “inşallah” demeyi unutursa, hatırladığı zaman hemen söylemelidir. Bunun dışında tesbih, istiğfar ve diğer zikir lafızlarıyla Allah’ı zikretmeli, Rabbini hatırından çıkarmamaya çalışmalıdır.

Ebû Hamza Bağdâdî (k.s.) şöyle der:

“Muhaldir o şey ki, sevesin sonra unutasın. Muhaldir o şey ki, onu daima anasın, fakat sonunda onu bulamayasın. Şu da muhaldir ki: O’nun zikrini etmekteki tadını alasın, sonra kalkıp O’ndan başkasıyla meşgul olasın…” (Velîler Ansiklopedisi, I, )

âyetteki “«Umarım ki Rabbim beni bundan daha yakın bir vakitte dosdoğru ve güzel bir başarıya eriştirir» de!” sözüyle Ashâb-ı Kehf kıssasına işaret edilerek, Peygamberimiz (s.a.s.)’in doğruluğu tasdik edilip, İslâm’ı tebliğ ve dünyaya yayma davasında onlardan daha kısa bir sürede ve yakın bir zaman içinde başarıya ulaşacağı hatırlatılmaktadır.

Ashâb-ı Kehf’in mağarada kalış sürelerine gelince:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kehf Sûresi Ayetler:

1 2 - 5 6 7 - 8 9 10 - 12 13 14 - 16 17 - 18 19 - 20 21 22 23 - 24 25 - 26 27 28 29 30 - 31 32 - 33 34 35 36 37 38 - 39 40 - 41 42 - 44 45 46 47 48 49 50 - 51 52 - 53 54 55 - 56 57 58 - 59 60 61 62 - 64 65 66 67 - 70 71 - 73 74 75 76 77 78 - 79 80 - 81 82 83 84 85 - 88 89 - 91 92 - 93 94 - 98 99 - -


seafoodplus.info
Nas Suresinin Fazileti

Nâs sûresi Mekke’de inmiştir. 6 âyettir. Kur’ân-ı Kerîm bu sûre ile sona ermektedir. İsmini, 4. âyet hâriç, âyetlerinin sonlarında tekrarlanan ve “ins


seafoodplus.info
Dilek ile İlgili Ayetler

Dilek kelimesi sözlükte, “olması istenen şey, istek, arzu, talep, ricâ, temenni” anlamlarına gelir. Kur’an-ı Kerim’de istek, dilemek, temenni vs. hak


seafoodplus.info
Felak Suresi Okunuşu ve Anlamı

Felâk suresi, Medine döneminde nüzul olmuştur. Felâk suresi, 5 âyettir. Felâk, “sabah aydınlığı” demektir. FELAK SURESİ ARAPÇA Felak Suresi Arapça


seafoodplus.info
Felak Suresinin Fazileti

Felak sûresi Mekke’de inmiştir. 5 âyettir. İsmini birinci âyetin sonundaki “yarmak, aydınlık, sabah” mânalarına gelen اَلْفَلَقُ (felak) kelimesinden


seafoodplus.info
Devlet Yönetimi ile İlgili Ayetler

Devlet kelimesi sözlükte, “belli bir toprakta veya toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun olu


Copyright © Kuran ve Meali. Hiçbir ticari kaygısı yoktur.

seafoodplus.info altında yayınlanan içeriklerin tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi içeriklerin tamamı izinsiz kullanılamaz.

İNŞALLAH

İNŞALLAH,"Allah dilerse" anlamında bir dua cümlesi. Herhangi bir şey hususunda "inşallah" demek, işi Allah'ın iradesine bırakmak manasını taşır. Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur:

"Herhangi bir şey için Allah'ın dilemesi dışında, ben onu yarın yapacağım deme"(el-Kehf, 18/23, 24).

Bu, Allah tarafından Peygamberimize bir öğüt ve öğretidir. İleride yapılması planlanan işler için inşallah denilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Çünkü insanın azim ve iradesi bir şeyin meydana gelmesi için yeterli değildir. "Hiç bu kimse yarın ne kazanacağını bilemez." (Lokmân, 31/32).

Her şey Allah'ın dilemesiyle olur. Öyle ise gelecekte bir şeyi yapmaya azmederken, inşallah, "Allah dilerse" diyerek işi Allah'ın iradesine bağlamak İslâmî edeptendir. Yukarıdaki ayet-i kerime bunu ifade etmektedir.

"İnşallah" sözü, akit ifade eden sözlere bitişik olarak söylenirse, akdin hükmünü ortadan kaldırır, akit gerçekleşmez. Meselâ bir şey satın alan kimse "inşallah aldım" dese, akit gerçekleşmiş olmaz. Bu nedenle bir kimse: "İnşallah yarın şu işi yaparım." deyip de yapamazsa bundan sorumlu olmaz.

İman konusunda bir müminin; "İnşallah ben müminim" demesi caiz değildir. Çünkü iman konusunda "inşallah", şüpheyi gerektirir veya şüphe ihtimali olduğunu ifade eder. Bu ise caiz değildir. Hayatta olan bir kimsenin "İnşallah ben canlıyım" demesi buna benzer. Bunun yanında İmam Şâfiî'ye göre bir kimsenin "İnşallah ben müminim" demesi caizdir. (es-Sâbunî, el-Bidâye, nşr. Bekir Topaloğlu, s. 90)

(Şâmil İA.)

İnşAllah ne demektir? İnşAllah demenin önemi

İnşAllah ne demektir? İnşAllah demenin önemi

hande82
İnşaALLAH demenin önemi

İnşAllah, Allahü teâlâ dilerse olur manasına, bütün işlerini Allahü teâlânın dilemesine havale etmek için söylenen sözdür.

Allahü teâlânın huzurunda itaat edenlerden olmak için, her işte inşâAllah demelidir! Hadis-i şerifte, (İnsanlar için, inşâAllah demekten daha faziletli itaat edicilik yoktur) buyuruldu.

(Şunu yapacağım) veya (Yarın şuraya gideceğim) denince de (İnşâAllah) demelidir!

Bir kimse ile bir şey kararlaştırırken inşâAllah denirse, sonradan o iş yerine getirilmezse, yalancı olunmaz. (Miftah-ül cenne)

Kesin işlerde de inşâAllah denir. Mescid-i harama girileceğini Allahü teâlâ bildirdiği halde, inşâAllah denmesini öğretmek için, (Mescid-i harama inşâAllah gireceksiniz) buyurdu. (Feth 27)

İsmail aleyhisselamın, (Babacığım, sana emredilen ne ise, onu yap! İnşâAllah beni sabredicilerden bulursun) dediği de Kur&#;an-ı kerimde bildirilmektedir. (Saffat )

Peygamber efendimiz de, mezarlığa uğrayınca, ölüm muhakkak olduğu halde, ilâhi terbiye gereği olarak, (İnşâAllah biz de size kavuşacağız) buyurdu. (Müslim)

Peygamber efendimiz, duasının kabul olacağını âyet-i kerimeye istinaden kesin olarak bildiği halde şöyle buyurdu:
(Her Peygamberin duası kabul olur. Her Peygamber, ümmeti için dünyada dua etti. Ben ise, Kıyamette ümmetime şefaat izni verilmesi için dua ediyorum. Duam inşâAllah kabul olacak. Müşrik olmayanların hepsine şefaat edeceğim.) [Müslim]
Hazret-i Süleyman&#;ın imtihanı
Kur&#;an-ı kerimde mealen; (Biz Süleymanı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Daha sonra o, yine [Rabbine] döndü) buyurulmuştur. (Sad 34)

Fahreddin-i Razi hazretleri buyuruyor ki:
Süleyman aleyhisselam, bir gecede, zevcelerinin hepsini dolaşacağını, onlardan herbirinden birer erkek çocuk dünyaya geleceğini, Allah yolunda muharebe edeceklerini söyledi. Fakat, inşâAllah demeyi unuttu. Sakat bir çocuk dünyaya geldi. Bunu götürüp, babasının tahtına bırakıverdiler. Hadis-i şerifte, (Yemin ederim ki, Süleyman aleyhisselam inşâAllah deseydi, dediği gibi olurdu) buyuruldu. (Buhari)

Resulullah efendimize; Ruh, Eshab-ı Kehf ve Zülkarneynden sorulunca; (Yarın gelin, haber vereyim) buyurmuş, inşâAllah demeyi unutmuştu. Bu sebeple birkaç gün Resulullaha vahiy gelmedi. Sonra şu mealdeki âyet-i kerime nazil oldu:
(İnşâAllah demeden hiçbir şeyi yarın yapacağım deme!) [Kehf 23, 24]

Peygamberler günah işlemez. Bunun gibi hareketlerine zelle denir.

İnşAllah denince, (İnşAllahla, maşAllahla olmaz bu iş) demek küfür müdür?
İnşAllah, (Allah izin verirse) demektir. Allah izin verse de olmaz demek, Allahü teâlânın kudretine inanmamak olur. MaşAllah da, beğenilen şeyler görüldüğünde, (Bu, Allahü teâlânın dilediği ve ihsan ettiği şeydir. Allah korusun, Allah nazardan saklasın) anlamına gelen, mübarek bir sözdür. MaşAllah, inşAllah kelimelerini alay maksadı ile, o şekilde söylemek küfür olur.


Cevap: İnşAllah ne demektir? İnşAllah demenin önemi

Ecrinim
mühim bir konuya değinmişsin kardeşim,dikkat edilmesi gereken bir husus bu..
Rabbim dil sürçmelerimizi bağışlasın,gaflete düşürmesin inşAllah
emeğine sağlık kardeşim Allah c.c. razı olsun


Yanıt: İnşAllah ne demektir? İnşAllah demenin önemi

mumsema
inşAllah demek hakkında ayeti kerime: "Hiçbir şey için, `bunu yapacağım deme&#;, ancak `Allah dilerse (inşâAllah) yapacağım de&#;&#;
(Kehf sûresinin )


Soru: İnşAllah ne demektir? İnşAllah demenin önemi

hande82
< Rabbim dil sürçmelerimizi bağışlasın,gaflete düşürmesin inşAllah >
inşAllah kardeşim, Rabbim razı olsun senden de


Abdullatif
< İnsanlar için, inşâAllah demekten daha faziletli itaat edicilik yoktur >
EyvAllah kardeşim Allah razı olsun.. Rabbim her daim kendisine itaat eden "insaAllah" ı diline peselenk eden kullarında eylesin.


hande82
amiin kardeşim Allah cc razı olsun, selametle


Hoca
İnşAllah kelimesi, en çok okuduğumuz zikir sözcüğüdür.
Sonra yapacağımız her işte mutlaka inşAllah demeliyiz.


inşAllah ne demektir, inşAllah ne demek, insAllah ne demek

Bu kategoride yer alan Şeytan haset ile ilgili vesvese verir mi ? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.


Sual: İnşallah ne demektir, önemi nedir?
CEVAP
İnşallah, Allahü teâlâ dilerse olur manasına, bütün işlerini Allahü teâlânın dilemesine havale etmek için söylenen sözdür.

Allahü teâlânın huzurunda itaat edenlerden olmak için, her işte inşallah demelidir! Hadis-i şerifte, (İnsanlar için, inşallah demekten daha faziletli itaat edicilik yoktur) buyuruldu.

(Şunu yapacağım) veya (Yarın şuraya gideceğim) denince de (İnşallah) demelidir!

Bir kimse ile bir şey kararlaştırırken inşallah denirse, sonradan o iş yerine getirilmezse, yalancı olunmaz. (Miftah-ül cenne)

Kesin işlerde de inşallah denir. Mescid-i harama girileceğini Allahü teâlâ bildirdiği halde, inşallah denmesini öğretmek için, (Mescid-i harama inşallah gireceksiniz) buyurdu. (Feth 27)

İsmail aleyhisselamın, (Babacığım, sana emredilen ne ise, onu yap! İnşallah beni sabredicilerden bulursun) dediği de Kur'an-ı kerimde bildirilmektedir. (Saffat )

Peygamber efendimiz de, mezarlığa uğrayınca, ölüm muhakkak olduğu halde, ilâhi terbiye gereği olarak, (İnşallah biz de size kavuşacağız) buyurdu. (Müslim)

Peygamber efendimiz, duasının kabul olacağını âyet-i kerimeye istinaden kesin olarak bildiği halde şöyle buyurdu:
(Her Peygamberin duası kabul olur. Her Peygamber, ümmeti için dünyada dua etti. Ben ise, Kıyamette ümmetime şefaat izni verilmesi için dua ediyorum. Duam inşallah kabul olacak. Müşrik olmayanların hepsine şefaat edeceğim.) [Müslim]

Hazret-i Süleyman’ın imtihanı
Kur'an-ı kerimde mealen; (Biz Süleymanı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Daha sonra o, yine [Rabbine] döndü) buyurulmuştur. (Sad 34)

Fahreddin-i Razi hazretleri buyuruyor ki:
Süleyman aleyhisselam, bir gecede, zevcelerinin hepsini dolaşacağını, onlardan herbirinden birer erkek çocuk dünyaya geleceğini, Allah yolunda muharebe edeceklerini söyledi. Fakat, inşallah demeyi unuttu. Sakat bir çocuk dünyaya geldi. Bunu götürüp, babasının tahtına bırakıverdiler. Hadis-i şerifte, (Yemin ederim ki, Süleyman aleyhisselam inşallah deseydi, dediği gibi olurdu) buyuruldu. (Buhari)

Resulullah efendimize; Ruh, Eshab-ı Kehf ve Zülkarneynden sorulunca; (Yarın gelin, haber vereyim) buyurmuş, inşallah demeyi unutmuştu. Bu sebeple birkaç gün Resulullaha vahiy gelmedi. Sonra şu mealdeki âyet-i kerime nazil oldu:
(İnşallah demeden hiçbir şeyi yarın yapacağım deme!) [Kehf 23, 24]
Peygamberler günah işlemez. Bunun gibi hareketlerine zelle denir.

Sual: İnşallah denince, (İnşallahla, maşallahla olmaz bu iş) demek küfür müdür?
CEVAP
İnşallah, (Allah izin verirse) demektir. Allah izin verse de olmaz demek, Allahü teâlânın kudretine inanmamak olur. Maşallah da, beğenilen şeyler görüldüğünde, (Bu, Allahü teâlânın dilediği ve ihsan ettiği şeydir. Allah korusun, Allah nazardan saklasın) anlamına gelen, mübarek bir sözdür. Bu kelimelerle alay maksadı ile öyle söylemek küfür olur.

Sual:İnşallah, Allah’ın izniyle demeden, mesela gelirim, satarım, gelebilirim, gidersin, yaparım gibi kararlılık sözleri, ifadeleri irdelenecek olursa şirk olmuyor mu?
CEVAP
Hayır, şirk ile alakası yok. Kapıyı açıyor musun diyene evet açıyorum demenin şirk ile ilgisi yoktur. Zaten her şeyimizi yaratan Allah’tır, kapıyı bize açtıran da Odur. İnşallah demek iyi olur.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir