THE SIMPLE PAST TENSE (GEÇMİŞ ZAMAN)
Geçmişte meydana gelen olayları ifade ederken kullanılır.
YAPISI:
Olumlu Hali:
İngilizcede geçmiş zamanda olumlu yapıda cümle iki türlü yapılır. Bunlar;
1. Düzenli Fiiler (Regular Verbs) ile;
Bu fiiler ile geçmiş zamanda olumlu cümle yapılırken fiile "-d, -ed, -ied" takısı getirilir. Fiil özneye göre çekilmez. Bütün özneler için aynıdır.
Yani yapı: Özne + Fiil (-d, -ed, -ied) + Nesne şeklinde olur.
Örnekler;
I used it a long time ago. (Onu uzun zaman önce kullandım.)(use fiili düzenli fiil ve sonu "e" ile bittiği için sonuna "-d" gelmiştir.
Ali worked in a big company. (Ali büyük bir şirkette çalıştı.)(work fiili düzenli fiil olduğu için "-ed" takısı almıştır.)
I stayed in London two years ago. (İki yıl önce Londrada kaldım.)(stay fiili yine düzenli fiildir ve "-ed" takısı almıştır.)
They finished their work yesterday. (Dün işlerini bitirdiler.)
Ahmet listened to music last lesson. (Ahmet son ders müzik dinledi.)
We studied a lot last year. (Geçen yıl çok ders çalıştık.) (study fiili yine düzenli fiildir ve "-ied" takısı almıştıseafoodplus.info; son harfi "y" dir ve bu harfen önce sessiz harf gelmiştir.)
*Ayrıca Bakınız; bu kural ile ilgili konu bitiminde düzenli fiiler listesi verilmiştir.(Ek Notlar)
2. Düzensiz Fiiler (Irregular Verbs) ile;
Bu fiiler ile geçmiş zamanda olumlu cümle yapılırken fiilin 2. halleri yani past (V2) halleri yazılır. Bu fiiler için kural yoktur ve tek tek öğrenilmesi gerekir.
Yani yapı: Özne + Fiilin 2. hali (V2) + Nesne şeklinde olur.
I went to hospital last week. (Geçen hafta hastaneye gittim.)("go" fiili düzensiz bir fiil olduğu için geçmiş zamanda kullanırken V2 hali yani "went" olur.)
Kenan sold his car yesterday. (Kenan dün arabasını sattı.)("sell" fiili düzensiz dolayısıyla geçmiş zamanda V2 hali "sold" olur.)
My father bought a new house a month ago . (Babam bir ay önce yeni bir ev satın aldı.)("buy" fiili düzensiz dolayısıyla geçmiş zamanda V2 hali "bought" olur.)
She thought that her answer was correct. (O cevabının doğru olduğunu düşündü.)("think" fiili düzensiz ve dolayısıyla V2 hali "thought" olur.)
**Ayrıca Bakınız; bu kural ile ilgili konu bitiminde düzensiz fiiler listesi verilmiştir.(Ek Notlar)
Olumsuz Hali:
Geçmiş zamanda olumsuz cümle "did" yardımcı fiili ve "not" olumsuzluk eki kullanılarak yapılır ve özneye göre değişmez. Burada kullanım kurallı ve kuralsız fiiler diye bir ayrım yapılmadan bütün fiillerde aynıdır.
Yani yapı: Özne + did not (didnt) + Fiil (yalın)+ Nesne şeklinde olur.
Ali didnt work in a big company. (Ali büyük bir şirkette çalışmadı.)(Fiil "work" yalın)
I didnt stay in London two years ago. (İki yıl önce Londrada kalmadım.)
I didnt go to hospital last week. (Geçen hafta hastaneye gitmedim.)
My father didnt buy a new house a month ago.(Babam bir ay önce yeni bir ev almadı.)
Soru Hali;
Geçmiş zamanda soru cümlesi yaparken "did" yardımcı fiili cümle başına getirilerek yapılır ve özneye göre değişmez. Burada kurallı ve kuralsız fiiler diye bir ayrım yapılmaz. Bütün fiilerde kalıp aynıdır.
Yani yapı: Did + Özne + Fiil (yalın) + Nesne? şeklinde olur.
Did Ali work in a big company? (Ali büyük bir şirkette çalışdı mı?.)(Fiil "work" yalın)
Did I stay in London two years ago? (İki yıl önce Londrada kaldım mı?.)
Did Igo to hospital last week? (Geçen hafta hastaneye gittim mi?)
Did my father buy a new house a month ago? (Babam bir ay önce yeni bir ev satın aldı mı?)
Geçmiş zamana ait zaman belirteçleri;
Cümlenin geçmiş zaman ait olduğunu belirleyen zaman zarflarıdıseafoodplus.info;
*Bununla ilgili touchstone kitabının geçmiş zaman ifadelerinin kullanıldıığı taslağı inceleyiniz.(Bakınız: Grup Fotoğrafları >>Nerede doğdunuz? ile ilgili soru kalıbı; Geçmiş zamanı yeniden gözden geçirme; Geçmiş zamanın kullanıldığı zaman ifadeleri taslağı (Touchstone 2 Ünite 5))
*Yukarıda geçmiş zaman ile ilgili verdiğim örneklerde bu zarflara rastlayabilirsiniz.
Geçmiş zamanda onaylama sorulara kısa cevaplar verme;
Sorulara kısa cevap verirken cevap olumlu ise “did”, olumsuz ise “didn’t” ile cevap verilir.
Did you go to school yesterday? (Dün sen okula gittin mi?)
Yes, I did. (Evet, gittim.)
No, I didn’t. (Hayır, gitmedim.)
Did they learn English? (Onlar İngilizce öğrendi mi?)
Yes, they did. (Evet, öğrendiler.)
No, they didn’t. (Hayır, öğrenmediler.)
EK NOTLAR;
*Aşağıdaki fiiler düzenli fiiler olup sonlarına "-d ,-ed, -ied" takısı gelir.
add: eklemek, ilave etmek
agree: kabul etmek
ask: sormak
answer: cevaplamak
arrive: varmak, ulaşmak
believe: inanmak
brush: fırçalamak
clean: temizlemek
climb: tırmanmak
carry: taşımak
change: değişmek, değiştirmek
close: kapatmak
cook: pişirmek
cry: ağlamak
decide: karar vermek
deny: inkar etmek
enjoy: hoşlanmak
explain: açıklamak
earn: kazanmak
fail: başarısız olmak
fill (in) : doldurmak (belge, form)
finish: bitirmek
fish: balık tutmak
follow: takip etmek
hate: nefret etmek
help: yardım etmek
hope: ummak
hug: sarılmak
invite: davet etmek
kiss: öpmek
like: hoşlanmak
live: yaşamak
love: sevmek
listen (to): dinlemek
look: bakmak
miss : özlemek; kaçırmak
move: taşınmak
need: ihtiyacı olmak
offer: teklif etmek
open: açmak
paint: boyamak
play: oynamak
reach: ulaşmak
recieve: almak
stay: kalmak
smile: gülümsemek
start: başlamak
stop: durmak
snow: kar yağmak
study: ders çalışmak, öğrenim görmek
talk: konuşmak
thank: teşekkür etmek travel: seyahat etmek
touch: dokunmak
use: kullanmak
visit: ziyaret etmek
walk: yürümek
want: istemek
wash: yıkamak
watch: izlemek
work: çalışmak
**Aşağıdaki fiiler düzensiz fiilerdir ve bunlar geçmiş zamanda V2 halleri ile kullanılırlar.(Parantez içi okunuşlarıdır.)
begin (bigin) began (bigen) başlamak
bite (bayt) bit (bit) ısırmak
break (breyk) broke (brok) kırmak
bring (bring) brought (brout) getirmek
catch (keç) caught (kaut) yakalamak
come (kam) came (keym) gelmek
cut (kat) cut (kat) kesmek
do (du) did (dit) yapmak
drink (dirink) drank (drank) içmek
drive (drayv) drove (drov) araba sürmek
eat (iit) ate (eyt) yemek yemek
fall (fool) fell (fel) düşmek
feed (fiid) fed (fed) beslemek
fell (fiil) felt (felt) hisetmek
fight (fayt) fought (faut) kavga etmek
find (faynd) faund (found) bulmak
fly (flay) flew (filivu) uçmak
forget (forget) forgot (forgat) unutmak
get (get) got (gat) almak
give (giv) gave (gevy) vermek
go (go) went (vent) gitmek
grow (grov) grew (griv) büyümek
have (hev) had (hed) elde etmek
hear (hir) heart (hört) duymak
hurt (hört) hurt (hörd) incinmek
know (nov) knew (niv) bilmek
leave (live) left (left) ayrılmak lose (lus) lost (lost) kaybetmek
make (meyk) made (meyd) yapmak
meet (mit) met (met) karşılaşmak,tanışmak
put (put) put (put) koymak
read (rid) read (red) okumak
ride (rayd) rode (rod) bisiklet,at,vs sürmek
run (ran) ran (ren) koşmak
say (sey) said (sed) söylemek
see (si) saw (sov) görmek
sell (sel) sold (sold) satmak
send (send) sent (sent) göndermek
sing (sing) sang (seng) şarkı söylemek
sit (sit) sat (set) oturmak
sleep (slip) slept (sılept) uyumak
speak (spik) spoke (spok) konuşmak
stand (stend) stood (sıtuud) ayakta durmak
steal (sıtil) stole (sıtol) çalmak
swim (sivim) swam (sıvem) yüzmek
take (teyk) took (tuk) almak
teach (tiiç) taught (taugt) öğretmek
tell (tel) told (told) söylemek
think (tink) thought (tought) düşünmek
throw (tırow) threw (trıuv) fırlatmak
understand (andırstend) understood (undırstuud) anlamak
wear (viir) wore (vor) giyinmak
write (rayt) wrote (root) yazmak
Geçmiş zaman konusunu vermeye çalıştım. Konuyu pekiştirmek açısından zamanlar ile ilgili tabloyu ve yorumlar kısmına koymuş olduğum videoları incelemenizi tavsiye seafoodplus.info çalışmalar
Gürsel YILMAZ
İngilizcede fiiller past ve past participle zamanlarda verb 2 ve verb 3 şeklinde kullanılır. Düzensiz yapılı fiillerde her kelimenin 2. ve 3. halini tek tek ezberlemeniz gerekirken düzenli fiiller için işler çok daha kolay. Kelimenin present şeklini ve birkaç basit kuralı bilmeniz yeterli.
Geçmiş zamanda gerçekleşen olay ve durumları anlatmak amacıyla sonuna -d, -ed veya -ied ekleri getirilerek verb 2 ve verb 3 yapılan fiillere düzenli fiiller yani regular verbs denir. Hangi fiilin sonuna hangi eki getireceğinize ise aşağıdaki kurallara bakarak karar verebilirsiniz.
Fiil sessiz bir harf ile bitiyorsa sonuna -ed ekini alır.
Örnekler:
Ask: Sormak
Asked: Diye sordu
Ive already asked this question to the teacher.
(Bu soruyu öğretmene daha önce sormuştum.)
Appear: Görünmek
Appeared: Ortaya çıktı, göründü
I was really scared when she suddenly appeared behind the door.
(Birdenbire kapının arkasında belirdiğinde gerçekten çok korktum.)
Call: Aramak
Called: Aradı
Sinem called me last night but I couldnt call her again.
(Sinem dün gece beni aradı ama onu yeniden arayamadım.)
Bu kurala uyan ve günlük hayatta sık kullanılan regular verbs için aşağıdakileri örnek verebiliriz.
Present | Past | Past Participle | Türkçesi |
Accept | Accepted | Accepted | Kabul etmek, onaylamak |
Add | Added | Added | Eklemek, arttırmak |
Afford | Afforded | Afforded | Parası yetmek, zaman ayırabilmek |
Alert | Alerted | Alerted | Uyarmak, alarma geçmek |
Annoy | Annoyed | Annoyed | Kızdırmak, rahatsız etmek |
Allow | Allowed | Allowed | İzin vermek, kabul etmek |
Answer | Answered | Answered | Yanıtlamak, karşılık vermek |
Appear | Appeared | Appeared | Görünmek, belirmek |
Applaud | Applauded | Applauded | Alkışlamak, beğenmek |
Arrest | Arrested | Arrested | Tutuklamak, önlemek |
Ask | Asked | Asked | Sormak, davet etmek, rica etmek |
Attach | Attached | Attached | Eklemek, tutturmak |
Attack | Attacked | Attacked | Saldırmak, hücum etmek |
Attract | Attracted | Attracted | Çekmek, cezbetmek |
Avoid | Avoided | Avoided | Önlemek, kaçınmak |
Back | Backed | Backed | Destek olmak, arka çıkmak |
Bang | Banged | Banged | Patlamak |
Bless | Blessed | Blessed | Şükretmek, kutsal saymak |
Boil | Boiled | Boiled | Kaynatmak, köpürtmek |
Book | Booked | Booked | Rezervasyon yapmak, kaydetmek |
Borrow | Borrowed | Borrowed | Ödünç almak |
Brush | Brushed | Brushed | Fırçalamak |
Burn | Burned | Burned | Yakmak, yanmak |
Check | Checked | Checked | Kontrol etmek, gözden geçirmek |
Chew | Chewed | Chewed | Çiğnemek, kafa yormak |
Claim | Claimed | Claimed | İddia etmek, sahip çıkmak |
Clean | Cleaned | Cleaned | Temizlemek |
Call | Called | Called | Çağırmak, telefonla aramak |
Collect | Collected | Collected | Toplamak, bir araya getirmek |
Complain | Complained | Complained | Söylenmek, şikâyet etmek |
Concern | Concerned | Concerned | Endişelenmek |
Connect | Connected | Connected | Bağlanmak |
Consider | Considered | Considered | Düşünmek, göz önünde bulundurmak |
Contain | Contained | Contained | İçermek, kapsamak |
Correct | Corrected | Corrected | Düzeltmek, doğrulamak |
Cross | Crossed | Crossed | Geçmek, karşılaşmak, melezlemek |
Curl | Curled | Curled | Kıvırmak, dalgalandırmak |
Decay | Decayed | Decayed | Bozmak, çürütmek |
Delay | Delayed | Delayed | Geç kalmak, ertelemek |
Deliver | Delivered | Delivered | Teslim etmek, vermek |
Depend | Depended | Depended | Güvenmek, bağlı olmak |
Destroy | Destroyed | Destroyed | Zarar vermek, imha etmek |
Develop | Developed | Developed | Geliştirmek, yükseltmek |
Disappear | Disappeared | Disappeared | Gözden kaybolmak, yok olmak |
Discover | Discovered | Discovered | Keşfetmek, bulmak |
Doubt | Doubted | Doubted | Şüphe etmek, karar verememek |
Dream | Dreamed | Dreamed | Hayal kurmak, rüya görmek |
Dust | Dusted | Dusted | Toz almak, silkelemek |
Earn | Earned | Earned | Para kazanmak, hak etmek |
Embarrass | Embarrassed | Embarrassed | Utandırmak |
Employ | Employed | Employed | Çalıştırmak, iş vermek |
End | Ended | Ended | Bitirmek, bitmek |
Enjoy | Enjoyed | Enjoyed | Zevk almak, hoşlanmak, eğlenmek |
Enter | Entered | Entered | Girmek, katılmak, kaydetmek |
Entertain | Entertained | Entertained | Eğlendirmek, oyalamak |
Exist | Existed | Existed | Var olmak, yaşamak |
Expand | Expanded | Expanded | Genişletmek, büyütmek |
Expect | Expected | Expected | Ummak |
Explain | Explained | Explained | Açıklamak |
Fail | Failed | Failed | Başarısız olmak, batmak |
Fear | Feared | Feared | Korkmak, kuşkulanmak |
Fetch | Fetched | Fetched | Almak, çekmek |
Fill | Filled | Filled | Doldurmak, doyurmak |
Flash | Flashed | Flashed | Parlamak, yakmak |
Float | Floated | Floated | Süzülmek, dalgalanmak |
Flood | Flooded | Flooded | Yağdırmak, sel basmak |
Flow | Flowed | Flowed | Akmak |
Follow | Followed | Followed | Takip etmek |
Form | Formed | Formed | Oluşturmak, biçimlendirmek |
Found | Founded | Founded | Kurmak, dayandırmak |
Frighten | Frightened | Frightened | Korkutmak |
Glow | Glowed | Glowed | Parlamak |
Greet | Greeted | Greeted | Selamlamak, kutlamak |
Guard | Guarded | Guarded | Korumak, nöbet tutmak |
Guess | Guessed | Guessed | Tahmin etmek, sezmek |
Hammer | Hammered | Hammered | Çakmak, çekiçle vurmak |
Hand | Handed | Handed | Yardım etmek |
Hang | Hanged | Hanged | Asmak, sarkıtmak |
Happen | Happened | Happened | Olmak, meydana gelmek |
Harm | Harmed | Harmed | Zarar vermek, kötülük etmek |
Head | Headed | Headed | Başı çekmek |
Heal | Healed | Healed | İyileşmek, iyileştirmek |
Heat | Heated | Heated | Isıtmak |
Help | Helped | Helped | Yardım etmek |
Hook | Hooked | Hooked | Takmak, çengellemek |
Hover | Hovered | Hovered | Etrafında gezinmek, üstünde uçmak |
Hunt | Hunted | Hunted | Avlamak, avlanmak |
Impress | Impressed | Impressed | Etkilemek, aklına sokmak |
Inform | Informed | Informed | Bilgi vermek |
Instruct | Instructed | Instructed | Bilgilendirmek, öğretmek |
Interest | Interested | Interested | İlgilendirmek |
Interrupt | Interrupted | Interrupted | Yarıda kesmek |
Invent | Invented | Invented | İcat etmek |
Itch | Itched | Itched | Kaşınmak |
Jail | Jailed | Jailed | Tutuklamak |
Join | Joined | Joined | Katılmak |
Jump | Jumped | Jumped | Zıplamak |
Kick | Kicked | Kicked | Tekme atmak |
Kill | Killed | Killed | Öldürmek, katletmek |
Kiss | Kissed | Kissed | Öpmek |
Kneel | Kneeled | Kneeled | Diz çökmek |
Knock | Knocked | Knocked | Vurmak, çarpmak |
Land | Landed | Landed | Karaya çıkmak, indirmek |
Laugh | Laughed | Laughed | Gülmek |
Learn | Learned | Learned | Öğrenmek |
Lift | Lifted | Lifted | Kaldırmak, yükseltmek |
Listen | Listened | Listened | Dinlemek |
Load | Loaded | Loaded | Yüklemek |
Lock | Locked | Locked | Kilitlemek |
Look | Looked | Looked | Bakmak |
Match | Matched | Matched | Eşlemek, karşılaştırmak |
Melt | Melted | Melted | Eritmek, |
Mend | Mended | Mended | Düzeltmek, tamir etmek |
Miss | Missed | Missed | Özlemek, kaçırmak |
Mix | Mixed | Mixed | Karıştırmak |
Murder | Murdered | Murdered | Öldürmek, cinayet işlemek |
Need | Needed | Needed | İhtiyacı olmak |
Nest | Nested | Nested | İç içe koymak, yuva yapmak |
Obey | Obeyed | Obeyed | İtaat etmek |
Obtain | Obtained | Obtained | Elde etmek |
Offer | Offered | Offered | Teklif etmek |
Open | Opened | Opened | Açmak |
Order | Ordered | Ordered | Sipariş vermek, emretmek |
Own | Owned | Owned | Sahip olmak |
Pack | Packed | Packed | Paketlemek |
Paint | Painted | Painted | Boyamak, resim yapmak |
Park | Parked | Parked | Park etmek |
Perform | Performed | Performed | Yerine getirmek, uygulamak |
Pinch | Pinched | Pinched | Kıstırmak, çimdiklemek |
Play | Played | Played | Oynamak |
Point | Pointed | Pointed | İşaret etmek |
Possess | Possessed | Possessed | Sahip olmak |
Pray | Prayed | Prayed | Dua etmek |
Prefer | Prefered | Prefered | Tercih etmek |
Pretend | Pretended | Pretended | Numara yapmak |
Press | Pressed | Pressed | Baskı yapmak |
Pour | Poured | Poured | Dökmek |
Prevent | Prevented | Prevented | Yol göstermek |
Printed | Printed | Basmak, yayınlamak | |
Protect | Protected | Protected | Korumak |
Punish | Punished | Punished | Cezalandırmak |
Push | Pushed | Pushed | İtmek |
Question | Questioned | Questioned | Soru sormak |
Rain | Rained | Rained | Yağmur yağmak, yağdırmak |
Record | Recorded | Recorded | Kaydetmek |
Reach | Reached | Reached | Ulaşmak |
Reflect | Reflected | Reflected | Yansıtmak, ifade etmek |
Reject | Rejected | Rejected | Reddetmek, çıkarmak |
Remain | Remained | Remained | Kalmak, sürdürmek |
Remember | Remembered | Remembered | Hatırlamak |
Remind | Reminded | Reminded | Hatırlatmak |
Request | Requested | Requested | Talep etmek |
Return | Returned | Returned | Geri dönmek |
Rush | Rushed | Rushed | Acele etmek |
Scream | Screamed | Screamed | Çığlık atmak |
Seal | Sealed | Sealed | Mühürlemek, kapatmak |
Shock | Shocked | Shocked | Şok etmek, şaşkına dönmek |
Sign | Signed | Signed | İmzalamak |
Smell | Smelled | Smelled | Kokmak, sezmek |
Sound | Sounded | Sounded | Ses çıkarmak |
Suffer | Suffered | Suffered | Acı çekmek, katlanmak |
Suggest | Suggested | Suggested | Tavsiye etmek |
Thank | Thanked | Thanked | Teşekkür etmek |
Touch | Touched | Touched | Dokunmak, etkilemek |
Train | Trained | Trained | Eğitmek |
Travel | Traveled | Traveled | Seyahat etmek |
Trust | Trusted | Trusted | Güvenmek |
Turn | Turned | Turned | Dönmek, çevirmek |
Visit | Visited | Visited | Ziyaret etmek |
Wait | Waited | Waited | Beklemek |
Walk | Walked | Walked | Yürümek |
Want | Wanted | Wanted | İstemek |
Warm | Warmed | Warmed | Isıtmak, ısınmak |
Warn | Warned | Warned | Uyarmak, ihbar etmek |
Wash | Washed | Washed | Yıkamak, yıkanmak |
Watch | Watched | Watched | İzlemek |
Whisper | Whispered | Whispered | Fısıldamak, dedikodu yapmak |
Wish | Wished | Wished | Dilemek, ummak |
Wonder | Wondered | Wondered | Merak etmek, şaşmak |
Eğer fiil -e harfi ile bitiyorsa sonuna sadece -d ekini alır.
Örnekler:
Bake: Fırında pişirmek
Baked: Fırında pişmiş
Mom baked bread for breakfast.
(Annem kahvaltı için ekmek pişirdi.)
Close: Kapatmak
Closed: Kapattı, kapatılmış
Sezen closed all the windows because of the rain.
(Sezen yağmur nedeniyle tüm camları kapattı.)
Decide: Karar vermek
Decided: Karar verilmiş, karar verdi
I decided to become a doctor 5 years ago.
(5 yıl önce doktor olmaya karar verdim.)
Bu kurala uyan ve günlük hayatta sık kullanılan regular verbs için aşağıdaki fiiller örnek verilebilir.
Present | Past | Past Participle | Türkçesi |
Advise | Advised | Advised | Fikir vermek, bildirmek |
Agree | Agreed | Agreed | Anlaşmak, uymak |
Argue | Argued | Argued | Tartışmak, savunmak |
Arrange | Arranged | Arranged | Düzenlemek, planlamak |
Bake | Baked | Baked | Fırında pişirmek |
Balance | Balanced | Balanced | Dengelemek, karşılaştırmak |
Bathe | Bathed | Bathed | Yıkanmak |
Behave | Behaved | Behaved | Davranmak |
Bore | Bored | Bored | Sıkmak, bunaltmak |
Breathe | Breathed | Breathed | Nefes almak |
Calculate | Calculated | Calculated | Hesaplamak, tasarlamak |
Care | Cared | Cared | İlgilenmek, özen göstermek |
Cause | Caused | Caused | Sebep olmak |
Change | Changed | Changed | Değiştirmek, bozdurmak |
Close | Closed | Closed | Kapatmak, yaklaşmak |
Compare | Compared | Compared | Karşılaştırmak |
Continue | Continued | Continued | Devam etmek |
Damage | Damaged | Damaged | Zarar vermek, bozmak |
Dance | Danced | Danced | Dans etmek |
Dare | Dared | Dared | Cesaret etmek, cüret etmek |
Decide | Decided | Decided | Karar vermek, sonuca varmak |
Describe | Described | Described | Anlamak, tanımlamak |
Deserve | Deserved | Deserved | Hak etmek, layık olmak |
Divide | Divided | Divided | Bölmek, sınıflandırmak |
Encourage | Encouraged | Encouraged | Cesaretlendirmek, teşvik etmek |
Escape | Escaped | Escaped | Kaçmak, kurtulmak |
Face | Faced | Faced | Yüzleşmek, bakmak |
Fire | Fired | Fired | Yakmak, yanmak |
Hope | Hoped | Hoped | Ümit etmek, beklemek |
Ignore | Ignored | Ignored | Görmezden gelmek, umursamamak |
Include | Included | Included | İçermek, dahil etmek |
Injure | Injured | Injured | Yaralamak, kötülük etmek |
Increase | Increased | Increased | Artırmak, büyümek, zam yapmak |
Interfere | Interfered | Interfered | Müdahale etmek, girişmek |
Joke | Joked | Joked | Şaka yapmak, fıkra anlatmak |
Lie | Lied | Lied | Yalan söylemek, uzanmak |
Like | Liked | Liked | Sevmek, hoşlanmak |
Live | Lived | Lived | Yaşamak, hayatta kalmak |
Love | Loved | Loved | Sevmek |
Manage | Managed | Managed | İşletmek, idare etmek |
Mate | Mated | Mated | Evlenmek, çiftleşmek, mat etmek |
Move | Moved | Moved | Hareket etmek, taşınmak, ilerlemek |
Note | Noted | Noted | Not etmek, dikkat etmek |
Notice | Noticed | Noticed | Fark etmek, bildirmek |
Observe | Observed | Observed | Görmek, incelemek, uymak |
Owe | Owed | Owed | Borçlu olmak |
Pause | Paused | Paused | Ara vermek, tereddüt etmek |
Place | Placed | Placed | Yerleştirmek, koymak |
Practice | Practiced | Practiced | Uygulamak, pratik yapmak |
Prepare | Prepared | Prepared | Hazırlık yapmak |
Promise | Promised | Promised | Söz vermek, umut vermek |
Provide | Provided | Provided | Temin etmek, şart koşmak |
Race | Raced | Raced | Yarışmak, yarıştırmak |
Raise | Raised | Raised | Yükseltmek, yetiştirmek |
Release | Released | Release | Salıvermek, serbest bırakmak |
Reduce | Reduced | Reduced | Azaltmak, kısmak |
Receive | Received | Received | Almak, kabul etmek |
Refuse | Refused | Refused | Reddetmek, kaçınmak |
Rescue | Rescued | Rescued | Kurtarmak, muaf tutmak |
Retire | Retired | Retired | Emekli olmak, çekilmek |
Save | Saved | Saved | Biriktirmek, kurtarmak, korumak |
Scare | Scared | Scared | Korkmak, korkutmak |
Scrape | Scraped | Scraped | Kazımak, sıyırmak |
Scribble | Scribbled | Scribbled | Karalamak, eğri büğrü yazmak |
Serve | Served | Served | Hizmet vermek, servis yapmak, yerine getirmek |
Settle | Settled | Settled | Yerleşmek, yerleştirmek, ödemek |
Share | Shared | Shared | Paylaşmak, katılmak, iştirak etmek |
Shade | Shaded | Shaded | Gölgelemek, dönüşmek |
Shave | Shaved | Shaved | Tıraş olmak, rendelemek |
Smoke | Smoked | Smoked | Tütmek, sigara içmek |
Snore | Snored | Snored | Horlamak |
Spare | Spared | Spared | Ayırmak, esirgemek, biriktirmek |
Stare | Stared | Stared | Gözünü dikmek |
Stroke | Stroked | Stroked | Sıvazlamak, okşamak |
Suppose | Supposed | Supposed | Varsaymak, tahmin etmek |
Surprise | Surprised | Surprised | Sürpriz yapmak, oyuna getirmek |
Taste | Tasted | Tasted | Tadına bakmak |
Teased | Teased | Teased | Kızdırmak |
Telephone | Telephoned | Telephoned | Telefon etmek, telefonda söylemek |
Tickle | Tickled | Tickled | Gıdıklamak, güldürmek |
Tie | Tied | Tied | Bağlamak, berabere kalmak |
Tire | Tired | Tired | Yorulmak, bıkmak, dekore etmek |
Trace | Traced | Traced | İzinden gitmek, kopya çekmek, tasarlamak |
Trade | Traded | Traded | Ticaret yapmak, takas etmek |
Trouble | Troubled | Troubled | Sorun çıkarmak, rahatsız etmek |
Tumble | Tumble | Tumble | Düşmek, takla atmak |
Type | Typed | Typed | Daktilo ile yazmak |
Use | Used | Used | Kullanmak, yararlanmak |
Waste | Wasted | Wasted | Harcamak |
Wave | Waved | Waved | El sallamak, dalgalanmak |
Wipe | Wiped | Wiped | Temizlemek, kurulamak |
Wrestle | Wrestled | Wrestled | Mücadele etmek, güreşmek |
Wriggle | Wriggled | Wriggled | Çalkalamak, kıvırmak |
Eğer bir fiil “sessiz harf + -y” ile bitiyorsa sondaki -y harfi kalkar ve yerine -ied eki gelir.
Örnekler:
Carry: Taşımak
Carried: Taşıdı
I carried 10 boxes at once.
(Aynı anda 10 kutuyu birden taşıdım.)
Fry: Kızartmak
Fried: Kızarttı, kızarmış
My mother fried potatoes for breakfast yesterday morning.
(Annem dün sabah kahvaltı için patates kızarttı.)
Worry: Endişelenmek
Worried: Endişelendi
I was worried when Kenan didnt come to work yesterday.
(Kenan dün işe gelmeyince endişelendim.)
Sonuna -ied alan ve sık kullanılan düzenli fiiller aşağıdaki gibidir.
Present | Past | Past Participle | Türkçesi |
Bury | Buried | Buried | Gömmek, örtmek |
Cry | Cried | Cried | Ağlamak, çığlık atmak |
Carry | Carried | Carried | Taşımak, nakletmek |
Copy | Copied | Copied | Kopya etmek |
Dry | Dried | Dried | Kurutmak |
Empty | Emptied | Emptied | İçini boşaltmak |
Fancy | Fancied | Fancied | Hoşlanmak, fantezi kurmak |
Fry | Fried | Fried | Kızartmak |
Hurry | Huried | Hurried | Acele etmek |
Identify | Identified | Identified | Belirlemek, tanımak |
Marry | Married | Married | Evlenmek |
Multiply | Multiplied | Multiplied | Çarpmak, çoğalmak |
Rely | Relied | Relied | İnanmak |
Reply | Replied | Replied | Yanıtlamak, karşılık vermek |
Satisfy | Satisfied | Satisfied | Memnun etmek |
Supply | Supplied | Supplied | Sağlamak, tedarik etmek |
Terrify | Terrified | Terrified | Dünü patlatmak |
Try | Tried | Tried | Denemek |
Untidy | Untidied | Untidied | Dağıtmak |
Worry | Worried | Worried | Korkmak, endişe etmek |
Eğer bir fiil “sessiz harf + sesli harf + sessiz harf” ile bitiyorsa sondaki sessiz harf tekrar yazılır ve ardından -ed eki gelir.
Örnekler:
Regret: Pişman olmak
Regretted: Pişman olmuş
I regretted having the party at home last year.
(Geçen sene partiyi evde yaptığıma pişman oldum.)
Stop: Durmak, kesmek, son vermek
Stopped: Kesti, son verdi
My father stopped smoking 3 years ago.
(Babam sigara içmeyi 3 yıl önce bıraktı.)
Grin: Sırıtmak
Called: Sırıttı
Mehmet grinned at my face when he saw me falling.
(Mehmet beni düşerken gördüğünde yüzüme sırıttı.)
Aşağıdaki düzenli fiiller bu kurala örnek verilebilir.
Present | Past | Past Participle | Türkçesi |
Admit | Admitted | Admitted | Kabul etmek, itiraf etmek |
Ban | Banned | Banned | Yasaklamak, boykot etmek |
Bat | Batted | Batted | Vuruş yapmak |
Beg | Begged | Begged | Yalvarmak |
Chop | Chopped | Chopped | Doğramak |
Clap | Clapped | Clapped | Alkışlamak |
Clip | Clipped | Clipped | Kırpmak, tutturmak |
Dam | Dammed | Dammed | Baraj yapmak, set çekmek |
Drip | Dripped | Dripped | Damlamak, sızdırmak |
Drop | Dropped | Dropped | Düşürmek, bırakmak |
Drum | Drummed | Drummed | Davul çalmak, tempo tutmak |
Fit | Fitted | Fitted | Uymak, uydurmak, oturmak |
Flap | Flapped | Flapped | Kanat çırpmak, sallanmak |
Grab | Grabbed | Grabbed | Kapmak, zorla almak |
Grin | Grinned | Grinned | Sırıtmak |
Grip | Gripped | Gripped | Kavramak, sıkıştırmak |
Hop | Hopped | Hopped | Atlamak, zıplamak, sıçramak |
Hug | Hugged | Hugged | Kucaklamak, sarılmak |
Hum | Hummed | Hummed | Vızıldamak uğuldamak |
Jog | Jogged | Jogged | Dürtmek, jogging yapmak |
Jam | Jammed | Jammed | Basmak, sıkıştırmak |
Knot | Knotted | Knotted | Düğüm atmak, bağlamak |
Mug | Mugged | Mugged | İneklemek, çok çalışmak |
Nod | Nodded | Nodded | Kafa sallamak, başıyla selam vermek |
Occur | Occurred | Occurred | Meydana gelmek, oluşmak |
Plan | Planned | Planned | Planlamak |
Plug | Plugged | Plugged | Tıkamak |
Regret | Regretted | Regretted | Pişman olmak |
Rob | Robbed | Robbed | Çalmak, zorla almak |
Skip | Skipped | Skipped | Atlamak, sıçramak |
Slip | Slipped | Slipped | Kaymak |
Slap | Slapped | Slapped | Tokat atmak |
Spot | Spotted | Spotted | Benek benek olmak |
Step | Stepped | Stepped | Adım atmak |
Stop | Stopped | Stopped | Durmak |
Strap | Strapped | Strapped | Bantlamak, sarmak |
Tap | Tapped | Tapped | Musluğu açmak, para sızdırmak |
Tip | Tipped | Tipped | Bahşiş vermek |
Trap | Trapped | Trapped | Yakalamak, tuzağa düşürmek |
Trip | Tripped | Tripped | Çelme takmak, düşürmek |
Whip | Whipped | Whipped | Kamçılamak, çırpmak |
Wrap | Wrapped | Wrapped | Sarmak, paketlemek |
Zip | Zipped | Zipped | Süslemek, gayretli olmak |
Gramer kurallarına uygun bir şekilde İngilizce konuşabilmek için regular verbs yani düzenli fiiller konusunu bilmek gerekli olsa da asla yeterli değildir. İngilizce becerilerinizin yalnızca reading (okuma) ya da writing (yazma) seviyesinde kalmasını istemiyor ve akıcı bir şekilde konuşabilmeyi amaçlıyorsanız doğru adres CAMBLY.
CAMBLY ile ana dili İngilizce olan eğitmenlerle online konuşma pratiği yaparak İngilizceyi ana dilinizi öğrenir gibi doğal akışıyla öğrenirsiniz. Üye olmadan önce hemen CAMBLY uygulamasını indirin ve “blog” kodu ile 10 dakikalık ücretsiz deneme dersine katılın.
Tüm Konu Anlatımları / Başlangıç Seviyesi Konu Anlatımları ( A1 & A2 )
Simple Past Tense, Geçmiş Zaman demektir. Simple Past Tense kullanılırken fiiller değişime uğrarlar. İngilizcede iki çeşit fiil yapısı vardır. Düzenli fiiller ( REGULAR VERBS) ve düzensiz fiiller ( IRREGULAR VERBS) Öncelikle düzenli fiillerin kullanımları hakkında size bilgi vereceğiz. Bir sonraki konu anlatımımızda irregular verbs ( düzensiz fiiller ) ile ilgili olacak.
REGULAR VERBS ( DÜZENLİ FİİLLER )
SIMPLE PAST TENSE İLE OLUMLU CÜMLE KURULUMU: Düzenli fiiller sonlarına -ed, -d ve -ied eklerini alırlar; bu eklere dersimizin ilerleyen bölümlerinde değineceğiz.. Ama öncelikle düzenli fiillerle olumlu cümle kurma çalışması yapalım. | ||||||
|
I cooked something. ( Bir şeyler pişirdim.)
You cooked something. (Bir şeyler pişirdin.)
He cooked something.( Bir şeyler pişirdi.)
She cooked something. ( Bir şeyler pişirdi.)
We cooked something. ( Bir şeyler pişirdik.)
You cooked something. ( Bir şeyler pişirdiniz.)
They cooked something.( Bir şeyler pişirdiler.)
I cleaned the room. ( Odayı temizledim.)
You cleaned the room. ( Odayı temizledin.)
He cleaned the room.( Odayı temizledi.)
She cleaned the room. ( Odayı temizledi.)
We cleaned the room. ( Odayı temizlediniz.)
You cleaned the room. ( Odayı temizlediniz.)
They cleaned the room. ( Odayı temizlediler.)
I smoked a cigarrette. ( Bir sigara içtim.)
You smoked a cigarrette. ( Bir sigara içtin.)
He smoked a cigarrette. ( Bir sigara içti.)
She smoked a cigarrette. ( Bir sigara içti.)
We smoked cigarrettes. ( Sigara içtik.)
You smoked cigarrettes. ( Sigara içtik.)
They smoked a cigarrette. ( Sigara içtiler.)
I lived in the USA. ( ABD'de yaşadım. )
You lived in the USA. ( ABD'de yaşadın. )
He lived in the USA. ( ABD'de yaşadı. )
She lived in the USA. ( ABD'de yaşadı. )
We lived in the USA. ( ABD'de yaşadık. )
You lived in the USA. ( ABD'de yaşadınız. )
They lived in the USA. ( ABD'de yaşadılar. )
EXAMPLE 5: STUDY
I studied English.( İngilizce çalıştım. )
You studied English.( İngilizce çalıştın. )
He studied English.( İngilizce çalıştı. )
She studied English.( İngilizce çalıştı. )
We studied English.( İngilizce çalıştık. )
You studied English.( İngilizce çalıştınız. )
They studied English.( İngilizce çalıştılar. )
EXAMPLE 6: CRY
I cried. ( Ağladım. )
You cried.( Ağladın. )
He cried. ( Ağladı. )
She cried. ( Ağladı. )
It cried. ( Ağladı. )
We cried. ( Ağladık. )
You cried. ( Ağladınız. )
They cried. ( Ağladılar. )
NOT: Yukarıdaki örneklerde gördüğünüz gibi İngilizcede düzenli fiillerle cümle kurmak çok kolay :) Şimdi size tavsiyemiz aşağıdaki listede geçen fiilleri kullanarak cümleler yapmanızdır. Kayıtlı öğrencilerimiz zaten bu fiilleri eğitimleri esnasında kullana kullana öğrendiler. Fiilleri ezberlemeyin. Kullanarak öğrenin. Kullanmadığınız fiilleri öğrenmenize imkan yoktur. | ||||||
|
SONUNA -D ALAN DÜZENLİ FİİLLERdance - danced ( dans etmek ) finish - finished ( bitmek) start - started ( başlamak ) paint - painted ( boyamak ) walk - walked ( yürümek ) listen - listened ( dinlemek) rain - rained ( yağmurun yağması ) snow - snowed ( kar yağması ) kiss - kissed ( öpmek ) play - played repair - repaired ( tamir etmek ) fix - fixed ( düzeltmek, onarmak ) look - looked ( bakmak ) work - worked ( çalışmak ) cook - cooked ( pişirmek ) laugh - laughed ( kahkahayla gülmek ) clean - cleaned ( temizlemek ) open - opened ( açmak ) visit - visited ( ziyaret etmek ) wait- waited - ( beklemek ) watch - watched ( izlemek ) | ||||||||
SONUNA -ED ALAN DÜZENLİ FİİLLERlove - loved ( sevmek ) like - liked ( hoşlanmak ) smoke - smoked ( sigara içmek ) live- lived ( yaşamak ) hate - hated ( nefret etmek ) shave - shaved ( traş olmak ) surprise - surprised ( sürpriz yapmak ) applause - applaused smile - smiled ( gülümsemek ) close - closed ( kapatmak ) use - used ( kullanmak ) | ||||||||
SONUNA -IED ALAN DÜZENLİ FİİLLERmarry- married ( evlenmek ) study - studied ( ders çalışmak ) cry - cried ( ağlamak) |
SIMPLE PAST TENSE İLE OLUMSUZ CÜMLE KURULUMU: Olumsuz cümle kurarken özneden ( I, YOU, HE, SHE , IT, WE, YOU, THEY ) sonra DID NOT yani kısa hali ile DIDN'T yardımcı fiilini getirir ve ana fiili -d, -ed, -ied takılarını eklemeden yalın hali ile kullanırız. | ||||||
|
EXAMPLE 1: WATCH TV
I didn't watch tv. ( Tv izlemedim. )
You didn't watch tv. ( Tv izlemedin. )
He didn't watch tv. ( Tv izlemedi. )
She didn't watch tv. ( Tv izlemedi. )
We didn't watch tv. ( Tv izlemedik. )
You didn't watch tv. ( Tv izlemediniz. )
They didn't watch tv. ( Tv izlemediler. )
I didn't open the window. ( Camı açmadım.)
You didn't open the window. ( Camı açmadın.)
He didn't open the window. ( Camı açmadı.)
She didn't open the window. ( Camı açmadı.)
We didn't open the window. ( Camı açmadık.)
You didn't open the window. ( Camı açmadınız.)
They didn't open the window. ( Camı açmadılar.)
SIMPLE PAST TENSE İLE SORU CÜMLELERİNİN KURULUMU: Soru cümlelerini kurarken DID yardımcı fiili öznenin ( I, YOU, HE, SHE , IT, WE, YOU, THEY ) başına getirir ve fiili ve fiili -d, -ed, -ied takılarını eklemeden yalın hali ile kullanırız. | ||||||
|
|
Did you live in Dubai? ( Dubai'de yaşadın mı? )
Short Answers: Yes, I did. / No, I didn't.
Long Answers:Yes I lived in Dubai. / No I didn't live in Dubai.
Did you visit your uncle?
Short Answers: Yes, I did. / No, I didn't.
Long Answers:Yes I visited uncle. / No, I didn't visit my uncle.
Konu anlatımımızın birinci bölümün sonuna gelmeden konu anlatımımızda diğer soru keliemeleri ie de cümle kurma örnekleri vermek istiyoruz.
1 Did you watch the film? ( Filmi izledin mi?)
Yes, I did. ( Evet )
2 -Where did you watch the film? ( Filmi nerede izledin? )
On tv. ( Tv'de )
3- When did you watch the film? ( Filmi ne zaman izledin? )
Yesterday. ( Dün )
4- What time did you watch the film? ( Filmi saat kaçta izledin?)
At ( 9'da )
5- Who time did you watch the film with? ( Filmi kiminle izledin?)
With my friend. ( Arkadaşımla )
SIMPLE PAST TENSE ( GEÇMİŞ ZAMAN ) İLE KULLANILAN ZAMAN İFADELERİ
LAST
AGO
PAST DATES
ÜCRETSİZ EĞİTİM DEMOSU TALEP EDİN!
Eğitim demosu talebi için TIKLAYIN!