irishman eleştirisi / the Irishman arşivleri - BoldMedya

Irishman Eleştirisi

irishman eleştirisi

Irishman

Ortalama puan

3, Puanlama

Sırala

En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler

Filtrele:
Hepsi

Bu ekipten kalitesiz bir yapımın çıkacağı zaten düşünülemezdi. De Niro, Pacino, Pesci, üçü de muhteşemler. Uzun süresine rağmen sıkmadığı ve bu aralar pek çok adaylık, ve muhtemelen pek çok ödül alacağı doğru, fakat nihayetinde baktığımda benzer filmlerin üzerine, ki yine çoğu aynı ekibin elinden çıkmış, çok da fazla bir şey ekleyebiliyor mu, söyleyebiliyor mu, emin değilim. Frank Sheeran ve Jimmy Hoffa başta olmak üzere özellikle ABD yakın tarihi açısından önemli figürlerin işlenişini bir yana koyarsak, sanki daha önce defalarca izlediğimiz kişi ve olayların bir başka benzerini izliyoruz. Aslında bir nevi ustalara saygı duruşu, yine ustaların kendisinden.

master director Martin Scorsese is a magnificent masterpiece that leaves one in a dilemma. I watched this movie, which is a bit long with three and a half hours, almost without getting bored. Bringing together legendary names such as Robert de niro Al Pacino Joe pesci, this movie deserves points in my opinion.

FİLMDE JOE PESCİYE HAYRAN KALMAMAK ELDE DEGİL AL PACİNO TAM BİR EFSANE AMA ROBERT DE NİRO BİLDİGİN KADAYİF OLMUS HELE O DİJİTAL GENCLENSTİRME OLAYİ NEDİR OYLE GENCLİGİNİ OYNAYACAK BENZER BİRİ BULUNSA DAHA İYİ OLURDU COK YAPAY DURUYORDU VE FİLMDEN KOPMAMA SEBEP OLDU SCORSESE ZATEN EN İYİ BİLDİGİ SULARDA FİLMİ SORUNSUZ FİNALE KADAR TASİYOR FİLMİN TEK EKSİSİ BANA GORE ROBERT DE NİRO DİJİTAL GENCLESTİRME OLAYİ İGRENC

Senaryosu, Charles Brandt’ın “I Heard You Paint Houses” () isimli kitabından Steven Zaillian tarafından uyarlanarak yazılan “The Irishman”, yönetmen koltuğunda Martin Scorsese’nin oturduğu bir epik drama…

Prömiyeri, 27 Eylül ’da New York Film Festivalinde yapılan ve (Academy ödüllerine aday olabilmenin bir şartı olarak) ABD’deki 1 Kasım tarihli sınırlı salon gösteriminin ardından 27 Kasım tarihinde Netflix platformunda yayın akışına dâhil edilerek vizyona sokulan filmin, /10 ( oy) ve /5 ( oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla /10 ( yorum) ve 94/ (55 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları, eksiği gediği bulunmayan “sıra dışı” bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…

Ama biz yine de, beş kategoride Golden Globe, onar kategoride de Academy ve BAFTA Ödüllerine aday olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

Bunun içinde, milyon dolarlık bir bütçe ile kesenin ağzını açmış olan Netflix’in, Hollywood prodüksiyonları standartlarında çekilmesini sağladığı filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, 62 yaşındayken 30 Temmuz tarihinde ortadan birdenbire “yok olan” Jimmy Hoffa’yı (filmin tamamlandığı ’de) 78 yaşındaki Al Pacino’nun, Hoffa’nın en son görüldüğü o gün 55 yaşında olan Frank Sheeran’ı 75 yaşındaki Robert De Niro’nun, yine aynı gün 65 yaşında olan Angelo Bruno’yu da 79 yaşındaki Harvey Keitel’ın canlandırdığı bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

Hele, aynı oyuncuların, bu karakterlerin 60’lı yıllardaki gençlik hallerini canlandırdıklarını da göz önünde bulundurursak, her ne kadar “En İyi Makyaj” kategorisinde de araya sıkıştırılmış bir ödül adaylığı dikkatimizi çekmese de, Scorsese’nin bu filmini bir “kozmetik mucizesi” olarak tanımlamanın hiç de yanlış olmayacağını düşünüyoruz…

Tamam, hiç kimse filmografilerinde, “Serpico” (), “The Godfather: Part II” (), “Dog Day Afternoon” (), “Taxi Driver” (), “Raging Bull” (), “Goodfellas” (), “Scent of a Woman” (), “Reservoir Dogs” (), “Bad Lieutenant” (), “Casino” () ve “The Departed” () gibi filmler bulunan Martin Scorsese, Robert De Niro, Al Pacino, Joe Pesci ve Harvey Keitel isimli ustaların sinemadaki yeteneklerini tartışıp sorgulayamaz…

Yahut da, üç saati aşan süresine karşın bu senaryo, dekorlar, kostümler, görsel efektler, müzikler ve kurgu için ağzını açıp konuşamaz…

Ki bizde, haddimizi bilerek bunu yapmaya kalkışmıyoruz zaten…

Ancak sade bir sinemasever olarak, sanki Hollywood’da bunu hakkıyla becerebilecek başka oyuncu kalmamış gibi, özellikle de 45 yaşındaki bir adamı 75 yaşındaki birine canlandırtma işi için “Bu kadar da, olmaz ki” deme hakkımızı da sonuna kadar kullanmak istiyoruz…

Öyle ki, belki biraz yaralayıcı bir espri olacak fakat suratlardaki, “Joker”e bile taş çıkartan ağır makyajları görünce insanın, “Değmeyin yağlı boya var!” diyesi bile geliyor…

Elbette (hani neredeyse bağırarak) “sırıtan” bu makyaj hususu, Amerikan sendikacılık tarihinden ilginç bir kesit de sunan bu filmi izlenilmez de yapmıyor… Emin olun biz, pür dikkat bir biçimde sonuna kadar ilgiyle izledik…

Belki biraz tarzımızın dışında olacak ama tek bir “spoiler vermeden” buraya kadar yazdıklarımızın tamamı, zımnen de olsa ikisini de içerdiği için filme ilişkin hem ilk tespitimiz hem de ilk önerimiz olsun… Artık ayrımı gönlünüze göre siz kendiniz yaparsınız…

Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

Keyifli seyirler,

Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 14 Ocak günü saat ’de yazılarak paylaşılmıştır

çok uğraştım 3 sefer denedim.. O kadar bayıyorki film.. Devamını getiremedim… bu kadroya büyük yazık olmuş.. Bo kadrodan nasıl nu kadar sıkıcı sıfır sürükleyici film çıkmış anlamak imkansız.. Olmamış ya..

Martin Scorsese'nin merakla beklediğim filmi nihayet çıktı ve bugün izledim. Filmlerini en sevdiğim yönetmenlerin başında geliyor kendisi. Yaklaşık 3,5 saat süren filmin beni tatmin ettiğini söyleyebilirim. Oyunculuklar olsun, sanat yönetmenliği, görüntü yönetmenliği, filmin hikayesi, filmdeki diyaloglar, filmin doğallığı olsun gayet beğendiğim niteliklere sahip bir film olmuş. İki büyük efsane Robert De Niro ve Al Pacino'yu izlemek bana büyük bir keyif verdi. Heat filminde de birlikte oynamışlardı. Büyük ihtimalle bu film, birlikte oynadıkları son film olacak. Filmin hikayesine bakacak olursak; 2. Dünya Savaşına katılmış olan Frank Sheeran ülkesinde kamyon şöförlüğü yapmaktadır. Bir gün Russell Bufalino adında biri ile karşılaşır, onunla yakın bir ilişki kurar. Sonraki zamanlarda Bufalino suç örgütüne dahil olur. Film, üç farklı zamanda ilerliyor. Birincisi Frank'in en yaşlı olduğu zaman. Sheeran huzurevindedir. Burada bize hikayeyi anlatır ve geçmişe gideriz. İkinicisi Frank kendi eşi, Russell ve onun da eşiyle birlikte seyahate çıktıkları zamandır. Üçüncüsü de Frank'in hikayesinin anlatıldığı zamandır. Sheeran bu örgütte suikastçılık yapar. Daha sonra Bufalinolar ile birlikte olan Kamyoncular sendikası başkanı Jimmy Hoffa'nın yanına ona yardıma gider. Jimmy Hoffa, Kamyoncular sendikasının başındaki kişidir ve Kennedy'e karşıdır. Kennedy'nin kardeşi Adalet bakanıdır ve Jimmy'e rahat iş yaptırtmaz. Bufalinolar ise Kennedy'i desteklemektedir. Çünki, Kennedy Küba'daki hükümeti devirip Bufalinoların orada kumarhane işine girmelerine yardım etmiş olacaktır. Jimmy, bir nedenden dolayı 5 yıl hapse mahkûm edilir. Çıktığında ise sendikanın başına geçmek istemektedir. Artık iyice Bufalinolar ile arasında bağlar kopmaya başlar. Bufalino ve Jimmy arasındaki iletişim Frank sayesinde olur. Bufalinoların laflarını dinlemeyen Jimmy, Bufalinoların emri ile Frank tarafından öldürülür. Gerçekte de Jimmy öldürülmüştür ama kimin yaptığı ve nasıl olduğu hala bilinmiyor. Bu film yakın arkadaşı Frank tarafından yapıldığını gösteriyordu bizlere. Filmin sonlarına doğru artık herkes hapse girmeye başlamıştır. Frank de hapse girer, bir süre sonra çıkar. Sonunda Sheeran yoksul bir şekilde kalır. Filmin anlatmak istediği şeylerden biri de mafya hayatının sonunun her zaman kötü ve yoksulluk içinde bitiyor olması. Film bize kısa ömrümüzde sakladığımız şeylerin bir önemi olmadığını, sakladığımız şeyleri paylaşmamız gerektiğini ve Sheeran gibi bir hayata sahip olan insanların hayatlarının sonunda yoksul bir şekilde hayata veda ettiğini gösteriyordu. Filmdeki karakterler gerçekte yaşamış insanlardı.
Uzun süresine rağmen sürükleyiciliğini çoğu yerde korumuş. Bol diyaloglu filmleri severim, bu da onlardan biriydi. Kostümler ve mekânlar titizce dönemine yakışır şekilde seçilmiş. Kurgusunu beğendim. Sahneleri iyi bağlamışlar. Filmin en sevdiğim yanlarından biri de doğallığı idi. Bunda hiç kuşkusuz usta oyuncuların da emeği vardır.
Frank Sheeran üzerinden bir mafya örgütüne giren birinin hayatının nasıl şekillendiğini bize gösteren, Jimmy Hoffa adlı sendikacının nasıl mücadele ettiğini gösteren güzel bir Martin Scorsese filmiydi.
Filme verdiğim puan= 8,8

İtalyan mafyası Netflix'i de feth etti.


Usta oyuncular ve yönetmenin - ekipin ortaya çıkardığı mükemmel ve belki de oyuncular adına son bir film. Martin bana göre bu filmle kendi üslubunu ve verimliliğini aşmış. Filmde yer alan farklı dönemlerin bir-biriyle ilişkilendirilmesi ister görüntü, ister olayları anlatma açısından yönetmenin eski filmlerindekinden daha kaliteli bence. Bu defa hikaye anlatımı daha doğal, şişirtme balon yok gibi. Filmi Martin Skorsesin eski filmleri ile değil de, Serji Leone, Koppola gibi yönetmenlerinin filmleri ile de kıyaslaya biliriz. Biraz daha az dinamizm var, ama aynı rafa koyulacak kadar şahane. Tabi bi de usta oyuncuların ekip işi var, sadece mimikleri, gözleri, elleri ve kollarını oynatarak olayı anlatış şekli.. hiç değişmemiş. Bence zamanında Godfather (1) sinemalarda kasıp sovurduğu gibi, The Irishman de dalında Netflixi feth etti.

Türkcemde sorun ola bilir, kusura bakmayın.

Emin Azerbaycandan.

Film Amerikan siyasi tarihinin belli bir dönemindeki çıkar savaşlarını anlatıyor. Al Pacino , Robert De Niro, Jo Pesci gibi büyük oyuncuları bir araya getirmesi bende büyük heyecan uyandırdı. Filmin süresi çok uzun o yüzden zaman zaman sıkıldığınız anlar oluyor. Filmde çıkarları uğruna insanın neler yapabileceği çok güzel bir şekilde anlatılmış. Robert De Niro'nun kavga ve adam öldürme sahneleri çok yapmacık olmuş o da yaşının verdiği bir şey sanırım.

Filmi 3 günde parça parça bitirebildim. Bu sebeple verdiği tat azaldı ama o kadar usta oyuncular var ki filme kötü demek hakaret olur. Bizi 90lardan öncesine götürdü de niroyu al pacinoyu joe pesciyi görmek duygulandırdı sevindirdi. Sizler gibisi gelmez.. Filmin müziklerini de es geçmeyelim gayet güzeldi.

Çok ağır bir film ve öyle çerezlik olsun diye izlenecek tarzdan değil. Oldukça iyi bir filmdir ayrıca. 10 dalda Oscar'a aday gösterilip hiç birinden alamaması da üzdü doğrusu. Oyunculuklara konuşmak haddim değil ki zaten izleyenler de bunda hem fikir.

Flim kadrosu çok iyi ancak ben izlerken sıkıldım. Flim sıkıcı değildi ancak kadro çok üst seviye olunca daha kaliteli olmasını bekledim. Yine de izlenir. Eleştirimi okuduğunuz için teşekkürler.

Dönemin amerikası hakkında yeterince bilgi sahibi olmayan, yaşamamış bizler için fazla kapalı ve istenen etkiyi veremiyor.

Filmin sinematografisi ve craftingi tabi ki mükemmel. Bu bütçelerle o kadarı da olsun. Fakat bence tamamen bir ucube gösterisi olmuş. Bir filmin en önemli yanı inandırıcı olmasıdır. Rober DeNiro' yu gençleştirme çabaları, bir çok sahnede yüzünü 3d makyajla destekleme hamleleri filmin bütün inandırıcılığını alıp götürmüş. Bu adam yaşlanmış. Yaşlı rolleri oynaması lazım artık. Nedir o bazı sahnelerde eski kendine has yürüyüş tavrını yapmak isterken bir ucubeye dönüşmesi. İnanılır gibi değil. Filmin diğer karakterlerinin de eski italyan mafya filmlerinde devamlı karşımıza çıkan fakat artık yaşlılıktan oyun veremez bir halde karşımıza çıkarılması tamamen seyirciyle dalga geçmek diye algılıyorum.
Sıkılarak izledim.

Film güzeldi, dekor zaman aksesuarları tam oturmuş, ancak özellikle ilk 40 dk De Niro yerine daha genç biri oynayabilirdi, ağır aksak hareketler, yürüyüşten belli olan yaşı ve özellikle market çalışanı ile yaptığı kavga sahnesinde tutuk hareketler olmamış. Pesci nin hareketli sahnesi olmadığından idare etmiş.

Çok merak ettiğim bir seafoodplus.infoe izlemeyi seafoodplus.info ilk dakikalarından pişman etti kapattım."ouncu dakikadan sonrası benim için öseafoodplus.infoı hayvana zarra verilmemiştir ,umarım sadece bir seafoodplus.info sahne koyulması bile İĞRENÇTİ .Hareket eden bir tavuk ele alınıp o şekilde kesilmesi gaddarcaydı.Bir daha bu yönetmenn çektiği filmi izlenen .Hayvana işkenceyi normalleştiriyorsunuz.Özendiriyorsunuz iyi birşeymiş gibi.

Daha Fazlasını Göster

  • En son Beyazperde eleştirileri
  • En İyi Filmler
  • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler

Filmin Videoları

Irishman Altyazılı Fragman (2)
Irishman Altyazılı Fragman (3)
Irishman Altyazılı Fragman
Bu filme dair # video

Vizyondaki En İyi Filmler

Flash
Transformers: Canavarların Yükselişi
Örümcek-Adam: Örümcek-Evrenine Geçiş
Hızlı ve Öfkeli 10
Elemental: Doğanın Güçleri
Haile: Bir Aile Kâbusu
Vizyondaki En İyi Filmler

Son Fragmanlar

Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası Altyazılı Fragman

Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası Altyazılı Fragman

Disco Boy Altyazılı Fragman

Disco Boy Altyazılı Fragman

Bıcırıklar: Yeni Yuvamız Dublajlı Fragman

Bıcırıklar: Yeni Yuvamız Dublajlı Fragman
Bataklık Fragman

Kraven The Hunter Altyazılı Fragman

Kraven The Hunter Altyazılı Fragman
Challengers Fragman
Son Fragmanlar

En Çok Beklenen Filmler

  • Oppenheimer
  • Barbie
  • Kraven The Hunter
  • Sisu
  • Meg 2: Çukur
  • Five Nights At Freddy&#;s
  • Mucize Uğur Böceği ve Kara Kedi
  • Ölümcül Çarpışma
  • Cehennem Melekleri 4
  • Genç Deniz Canavarı Ruby
Tüm beklenen filmler

Bu üç sinema virtüözüne bir de oyuncu kadrosu ekleyin; Ray Romano, Stephen Graham, Jesse Plemons, Harvey Keitel, Kathrine Narducci, Stephanie Kurtzuba ve sizlerde tam bir prodüksiyon gücü var.

Açıkçası, burada övüyorum ve haklı olarak. Bu film, kaçınılmaz olarak yoluna giren tüm beğenileri hak ediyor. Yine de tamamen sorunsuz olduğunu önermek sahtekârlık olur.

Tüm deneyim boyunca odada bir fil var ve zaman zaman daldırmayı bozuyor. Evet… tahmin ettiniz; dijital yaşlanmadan bahsediyoruz. Industrial Light and Magic, etkileyici sanatları ve sıkı çalışmaları nedeniyle ciddi bir övgüyü hak ederken, De Niro'nun 30'lu yaşlarındaki bir erkeğe benzemediğini de söylemek gerekir. Gözleri canlı, kırışıklıkları büyük ölçüde silinmiş, saçları sadece hafifçe ağarmış ama genç bir adam gibi hareket etmiyor veya konuşmuyor. Yürüyüşü yavaş, omuzları ve dirsekleri gergin ve ağzı yaşlı bir beyefendinin ağzını andırıyor. O, içinde bulunduğu fiziksel varlık değil Raging BullTaksi şoförüya da Cape Fear ve onu yıllar boyunca o kadar çok gördükten sonra, bir şeylerin ters gittiği gerçeğine odaklanmadan edemiyorsunuz - özellikle de filmin başlarında Pesci ondan 'çocuk' olarak bahsettiğinde.

Bir aşamada De Niro, birkaç ateşli silahı denize atmak için ıslak kayaları aşıyor ve ben psişik olarak irkildim. Daha zorlu sahnelerde biraz hantal, dengesiz ve yavaş görünüyor. Sanırım çok fazla şikayet edemezsiniz, eğer yaşlanan bir De Niro'ya sahip olmak ya da hiç olmamak arasında bir seçimse, o zaman De Niro'yu alırsınız ve performansı bir bütün olarak sansasyoneldir.

Muazzam çalışma süresine rağmen, İrlandalı ayrıca Frank'in kızı Peggy'nin (Anna Paquin) hikayesini, çocuğun bariz ahlaki küskünlüğünü ve babasına olan mesafesini sık sık ima etmesine rağmen, tam olarak araştırmayı başaramıyor. İkisi arasındaki kısa ve üzücü bir görüşmede, yıllar sonra ilişkilerinden kısa bir bağ ve bir kapanış kırıntısı alıyoruz, ancak bir yetişkin olarak, gerçekten herhangi bir içgörü katmıyor veya bize kendi bakış açısını vermiyor. Aslında pek bir şey söylemiyor.

seafoodplus.info

Ama dürüst olmak gerekirse, burada titiz davranıyorum. Gösterişli gişe rekorları kıran filmler ve yüksek oktanlı aksiyonlarla dolu bir dünyada, İrlandalı nadir bir mücevherdir (ciddi derecede nadir gibi). Herkes beklenti içinde gitti'Goodfellas: İşaret 2' ve bunun yerine çok daha anlamlı bir şeye rastladım. Garip gangster kinayesine bağlı kalmasına rağmen, Scorsese'nin son çalışması, suçluluk ve yaşlanma ölümlülüğü üzerine ölçülü, sürükleyici bir çalışma ve hem Frank Sheeran'a hem de yüzyıl tarihine yaptığı övgü, adamın tüm zamanların en iyilerine fazlasıyla değer katıyor.

Bir mafya şaheseri daha

Scorsese'nin önceki çalışmalarından daha keskin, ama yine de kendine özgü stiliyle dolu. Mutlaka görülmeli.

Jamie Watt

BaşyazarLondon, UK

Ben Jamie (O), Thred'de Editör Yardımcısı ve Kıdemli Yazar. Sosyal medya güncellemelerine ve devrim niteliğindeki teknolojiye ayak uydurmak benim uzmanlık alanımdır, ancak klavyemden uzaktayken, muhtemelen beni en son vasat korku filminde büyük bir Tango buz patlamasının etrafına sarılmış halde bulacaksınız. Beni takip et Twitter, LinkedIn ve bana bazı fikirler/geri bildirimler bırakın e.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir