ishal ve ağız kokusu / KÖTÜ AĞIZ KOKUSU | İMRE Diş Kliniği

Ishal Ve Ağız Kokusu

ishal ve ağız kokusu

Karın Ağrısı İshal Ve Kabızlık Sindirim Sisteminin Alarmıdır

Genel Cerrahi

Yemek sonrası ağrılar, tuvalet alışkanlıklarındaki olumsuz değişimler ve ani kilo kayıpları… Sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklara işaret eden bu belirtilerin önemsenmesi ve doktora başvurulup uygun tedavi planlaması yapılması büyük önem taşıyor. Sindirim sistemine ait sorunlar sadece bunlarla sınırlı kalmıyor, hastanın yaşam kalitesini düşüren pek çok belirtiyle kendini gösterebiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü Uzmanları, sindirim sistemi problemleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Sırt ve sağ omuz ağrınız safra kesesi kaynaklı olabilir

Ağrı; radyolojik filmler, elektrokardiografi gibi bir yöntem ile görsel olarak varlığı ortaya konulamayan, metre, kilogram gibi birimlerle ölçülemeyen sadece ağrıyı hisseden kişinin ifade edebileceği bir durumdur. Sindirim sistemi hastalıklarından kaynaklanan ağrıların çoğu batın içerisinde hissedilir. Ancak safra kesesi hastalığından kaynaklı ağrılar sırt ve sağ omuzda da görülebilir. Yemek borusu kökenli ağrılar ise göğüs boşluğunda hissedilebilmekte, bazen kalp kökenli ağrı ile de karıştırılabilmektedir. Visseral olarak tanımlanan iç organlardan kaynaklanan ağrıların lokalizasyonu kolay yapılamamaktadır. Ağrı yakınması ile hekime başvuran hastaya, sorununun kaynağını bulmak için “anemnez” adı verilen sorgulamada şu sorular sorulmaktadır.

  • Ağrının yeri ve yayılımı
  • Ağrıyı vücudunun başka bir yerinde hissedilip hissetmediği
  • Ne zamandan beri var olduğu
  • Ağrının ani başlangıçlı mı, yoksa yavaş mı olduğu
  • Ağrının ara sıra gelen kıvrandırıcı mı yoksa sürekli olduğu
  • Kilo kaybı yaşayıp yaşamadığı 

Bu belirtiler varsa sorun sindirim sistemi olabilir

Sindirim sisteminin görevi gıdaları sindirmek ve vücuda emilimini sağlamaktır. Vücudun enerji ve yapısal gereksinimleri emilerek alındıktan sonra geri kalanı dışkı ile dışarı atılmaktadır. Ağrı ile gelen hastada hekimi sindirim sistemine yönlendiren en önemli yakınmalar;

  • Ağrının yemekle ilişkisi
  • Dışkıdaki renk değişikliği
  • Gaz ve gaita çıkarmadaki güçlük
  • Dışkılama değişiklikleri
  • İshal-kabızlık, gaitadaki çap değişikliği
  • Dışkılama sonrası tam boşalma hissinin olmaması gibi belirtilerdir.

Göz akınızdaki sararma safra yolu taşı belirtisi olabilir

Hastanın göz akında başlayan, daha sonra cildinde belirginleşen sarı renk değişikliği, idrar renginin çay rengi gibi koyu renkte olduğunun ifade edilmesi, ağrının safra kesesi -safra yolu taşı kaynaklı olabileceğini düşündürür. Gözle görülür bir karın gerginliği-şişkinlik, gaz ve gaita çıkaramama yakınması akla bağırsak düğümlenmesini getirmektedir. Sindirim sistemi organları periton adı verilen koruyucu bir zarla çevrelenmiştir. Ağrı kaynağı periton denilen bu zarı da etkilediği zaman elle yapılan batın muayenesinde belirgin bir hassasiyet, bazen de tahta karın denilen sert, duvar gibi bir karın ile karşılaşılabilir. Alkol ve ağır bir yemek sonrası başlayan yakınmalar ise pankreas iltihabını düşündürmektedir. 

Tanı yöntemleri hastanın hassasiyetine göre değişebilir

Hasta öyküsü ve muayene sonrası şekillenen olası tanılar sonrası hekim bir takım kan, radyolojik tetkikler ve endoskopik araştırmalar ile kesin tanı ve tedaviye yönelmektedir. Ağrı, gelen kan veya kahve telvesi şeklinde kusma veya zift gibi siyah renkte dışkıladığını ifade eden bir hastada üst sindirim sistemi kanaması şüphesi ön plana çıkmaktadır. En kısa sürede üst sindirim sistemi taramasına alınması gereklidir. Yapılan bu endoskopik inceleme ile kanama yeri ve nedeni saptanıp, aynı zamanda kanama odağına kanama durdurucu bir takım ilaçlar enjekte edilerek müdahale edilebilmektedir. Kanamanın nedenine göre argon-laser, heat probe ile yakma işlemi, bant ligasyonu ile bağlayıcı tedavi yapmak, hemo klips denilen mandala benzeyen materyal ile de kanama noktasına basınç yapıcı materyal bırakmak da olasıdır. Yani endoskopi hem tanı koyucu hem de tedavi edici bir yöntemdir. Bazı durumlarda muayene ve yapılan tetkiklere rağmen ağrı nedenini bulmak zor olabilmektedir. Gözlem altında tutulan hastanın ağrılı bölgesindeki hassasiyet, yinelenen kan tetkikleri ve ileri radyolojik incelemeler ile apandisit tanısı konulabilmektedir. Sadece ağrı yakınması olan, başka hiç bir bulgu saptanamayan hasta birkaç gün içerisinde ciltte ortaya çıkan tipik deri lezyonları ile zona tanısını konulabilmektedir

Ağrı kesicili alımı sonrası muayene tanıyı güçleştirir

Çok şiddetli ağrısı olduğunu ifade eden bir hastada yapılan tetkikler sonucu küçük milimetrik boyutta bir ülser saptanabileceği gibi hafif yakınmalar ile gelen bir hastada bir kaç santimlik büyük bir ülser saptanabiliyor; ağrının şiddeti ile lezyon orantılı değildir. Karın ağrısı çeken hastalardan istenilen; vücudunda işlerin yolunda gitmediğini ifade eden, yangın alarmı gibi uyarı veren bir ağrıyı, ağrı kesici alarak susturmamalarıdır. Ağrı kesici alarak gelen hastaların muayene bulguları gerçeği yansıtmamakta, tanı ve tedavide gecikmelere yol açarak sorunun büyümesine yol açabilmektedir. Sorunu daha komplike hale getirerek, hastanede yatılması gereken hastalıklarda yatış ve tedavi süresi uzamasına, tedavi maliyetinde artışa, hatta yaşamsal tehdide varan ciddi sonuçlara yol açabilmektedir.

Tıpta halitozis olarak adlandırılan kötü ağız kokusu, hoş olmayan nefesi tanımlamak için kullanılır. Kötü ağız kokusu, genellikle ağızda ( dişler, dişetleri vb.) bir sorun olduğunun habercisi olmakla birlikte ağız dışında başka sebeplerle de oluşabilir, bu durum bazı sistemik hastalıklarda da görülebilir. Sosyal ve psikolojik açıdan sorunlara neden olabilmekte , hatta evlilik vb. ilişkilerde iletişimi olumsuz etkileyebilecek ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Yapılan bir çalışma, hastaların diş hekimine başvurma nedenleri arasında kötü ağız kokusunun üçüncü sırada olduğunu göstermiştir.

Etrafımızdaki kişiler, yakın temas olmaksızın ağzımızda kötü koku olduğunu belirtiyorlarsa ve bu durum belli bir süre (bir kaç hafta) devam ediyorsa, kendimiz bu kötü kokuyu duymasak bile, bu durum kötü ağız kokusu olarak kabul edilmeli ve bir dişhekimine başvurulmalıdır. Sosyal açıdan bireyin toplumdan izole olmasına neden olabilir, bu durum iki taraflı olarak dikkat çeker. Hem bireyin kendisi çevresinin rahatsız olmaması için kendisini geri çeker, hem de toplumdaki kişiler ağız kokusundan rahatsız oldukları için bu kişiyle ilişkiye girmekten çekinirler. Kişide içe dönükleşen, az konuşan, kolay incinebilen bir yapıya neden olabilir.

Kötü ağız kokusunu, fizyolojik (normal) ve patolojik ( normal dışı) olarak sınıflayabiliriz. Fizyolojik kötü ağız kokusu, sabah kalktıktan sonra bir kaç saat görülebilen bir durumdur. Genellikle birşeyler yedikten sonra veya diş fırçalaması sonrasında ortadan kalkar, herhangi bir tedaviye ihtiyaç yoktur.

Patolojik kötü ağız kokusunu ise ağız kaynaklı ve ağız dışı olarak sınıflandırabiliriz. Ağız kaynaklı kötü ağız kokusu genellikle, çürük dişler, hijyenik olmayan dolgu ve köprüler, dişeti rahatsızlıkları, kronik iltihaplı durumlar, ağız kuruluğu gibi sebeplerden kaynaklanır. Diş fırçalama vb yöntemler uygulandığında azalsa bile tam olarak geçmez. Kokunun nedeni bulunmalı ve tedavisi gerçekleştirilmelidir.

Ağız dışı kaynaklı kötü ağız kokusunu, boğaz ve sinüs kaynaklı, sindirim sistemi kaynaklı ve bazı sistemik hastalıklar olarak üç başlık altında toplayabiliriz. Boğaz ve sinüs kaynaklı kötü ağız kokuları sinüzit, tonsilit, farenjit ve boğaz akıntısına neden olan durumlarda karşımıza çıkar ve mutlaka bir KBB uzmanına başvurulması gerekir. Sindirim kanalı kaynaklı kötü ağız kokusu ise gastrit, ülser, kabızlık, ishal, bağırsak parazitleri vb. gibi bazı hastalıklarda karşımıza çıkabilir. Bu durumda da bir uzmana başvurmakta yarar vardır. Sistemik hastalıklar arasında ise, böbrek hastalıkları, şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği, siroz, dizanteri, kızıl, kızamık ve daha pek çok sistematik hastalıkta kötü ağız kokusu bir bulgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı ilaçların kullanımı sırasında ve/veya sonrasında da kötü ağız kokusu ortaya çıkar, ancak ilaç kullanımı bırakıldıktan belli bir süre sonra kaybolur.

Kötü ağız kokusunu giderebilmek için her gün basın-yayın organlarında da gördüğümüz pek çok ürün geliştirilmiştir, bunların kullanımı ile kötü ağız kokusunun geçeceğine yönelik pek çok reklam ve haber görmekteyiz, ancak bu ürünler geçici bir süre ağız kokusunu giderse de kalıcı olarak bir iyileşme sağlayamazlar. Yukarıda da anlattığımız gibi belli bir süre bu durumla karşı karşıya kalıyorsak mutlaka öncelikle bir diş hekimine başvurmamız gerekir.

Günde iki kere diş fırçalamayı, bir kere dişipi kullanmayı ve en az altı ayda bir diş hekiminize kontrole gitmeyi ihmal etmeyiniz. Hepinize sağlıklı ve güzel kokulu ağız dileklerimle.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir