isim cümlesi ve fiil cümlesi / İsim (Ad) Cümlesi Nedir? Özellikleri Örnekleri | Türk Dili ve Edebiyatı

Isim Cümlesi Ve Fiil Cümlesi

isim cümlesi ve fiil cümlesi

Yüklemi  ek fiil almış veya ad soylu bir sözcük olan cümlelere isim cümlesi denir. Yüklemi fiil olmayan bütün sözcükler ad (isim) cümlesidir. Sıfat, zarf, zamir, edat, ünlem, isim ve sıfat tamlamaları isim cümlelerinin yüklemleri olabilir.

Örnek

Uçun kuşlar uçun burada vefa yoktur. (isim cümlesi)      

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak. (isim cümlesi)     

Kalem kılıçtan keskindir. (isim cümlesi)  

Dost dostun eğerlermiş atıdır. (isim cümlesi)   

Sözü altın olanların susuşu intihardır. (isim cümlesi)    

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. (isim cümlesi)

Komşu komşunun külüne muhtaçtır. (isim cümlesi)

En güçlü iki savaşçı, sabır ve zamandır. (isim cümlesi)

Kabul edilen bir yanlışlık, kazanılmış bir zaferdir(isim cümlesi)

Cömertlik dostluğun özüdür. (isim cümlesi)

Anı bahçelerinde üşümek sıcaktı. (isim cümlesi)

Yalnızlık dışarıdan gelmez, insanın içindedir. (isim cümlesi)

Bilgi sahibiyle her yeri dolaşan bir hazinedir. (isim cümlesi)

Nasıl yapabileceğini bilmek, yapmaktan daha zordur. (isim cümlesi)

Fazilete giden kapıyı açmak güçtür. (isim cümlesi)

İkiyüzlünün dilinde tat, kalbinde ise fesat gizlidir. (isim cümlesi)

Arkadaşlık her zaman gölge veren bir ağaçtır. (isim cümlesi)

Gerekeni yapmak en kolay çözümdür. (isim cümlesi)

İyi oyun için oyuncular yetmez, iyi kurallar da gerekir. (isim cümlesi)

Mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez sanan kişilerle doludur. (isim cümlesi)

Evlilik fırtınalı denizse, bekârlık bulanık bir bataklıktır. (isim cümlesi)

İsim Cümleleri ile İlgili Uyarılar

1. Fiilimsilerin yüklem olduğu cümleler isim cümlesidir.

Örnek

Bütün düşüncesi bir an evvel eve gitmekti. (isim cümlesi)

Kabahat hem giden de hem gelendedir. (isim cümlesi)

Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır. (isim cümlesi)

Asla vazgeçmeyin, kaybedenler yalnızca vazgeçenlerdir. (isim cümlesi)

Yazılıdan sıfır aldım ama önemli olan katılmaktı. (isim cümlesi)

Okula gelen onun eski bir tanıdığıydı. (isim cümlesi)

2. İsim cümlelerinde sıfat, zarf, zamir, edat, ikileme, isim ve sıfat tamlamaları yüklem olabilir.

Örnek

Okulumuzun en çalışkan öğrencisidir

                          Yüklem

(Yüklem, belirtili isim tamlamasından oluşmuştur.)

Mustafa saygılı bir öğrenciydi

                         Yüklem   

(Yüklem, bir sıfat tamlamasından oluşmuştur.)                   

Sınıfa geç gelen kişi Tuba'ydı. 

                            Yüklem

(Yüklem, bir isimden oluşmuştur.)

En güzel şey dinlenmektir. 

                     Yüklem

(Yüklem fiilimsiden oluşmuştur.)

Bunu bize kazandıran sendin

                                 Yüklem

(Yüklem zamirden oluşmuştur.)

Hayat mücadele ve inançtır

                     Yüklem

(Yüklem bağlaç öbeğinden oluşmuştur.)

Her şey senin içindir

                 Yüklem

Üzerindeki elbiselerin çoğu yırtık pırtıktı

                                            Yüklem

(Yüklem ikilemeden oluşmuştur.)

3. Yüklemde kullanılan ortak köklü sözcüklerin isim mi fiil mi olduklarını cümledeki kullanımından anlarız.

Örnek

(…)

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır. 

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır. 

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır. 

Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır. 

Sevgili! 

En sevgili! 

Ey sevgili!

Sezai Karakoç

Yukarıdaki şiirde geçen bütün "var" sözcükleri "mevcut" anlamında kullanıldığından isim cümlesine örnektirler.

Örnek

Bu notlarla çalışan hedefine varır. (fiil cümlesi)

Varmamıştı henüz onların uçakları oraya biz eve döndüğümüzde. (fiil cümlesi)

Vardı mı kuşlar gülistan diyarına. (fiil cümlesi)

4. Ek-fiil (ek-eylem) isim veya isim soylu sözcüklere gelerek onları yüklem yapar.

Örnek

Onlar, o zamanlar daha gençti. (genç idi)

Onun görünüşüne aldanma meğer çok gençmiş. (genç imiş)

Mustafa, düzenli çalıştığından okulunda çok başarılıdır.

Öğrencilerimizden bazıları gerçekten de çok çalışkandır.

Not: "-dır" ek fiili bazen yazılmaz ama varlığı mevcuttur. Buna gizli ek fiil de denir.

Bu şehrin havası çok temizdir.

Bizim oralar şuan çok güzeldir.

Ayrıca bakınız

Anlamı Bakımından Cümleler

Olumlu Cümle 

Olumsuz Cümle

Soru Cümlesi

Şart Cümlesi

Ünlem Cümlesi

Emir Cümlesi

Yüklemi Bakımından Cümleler

Fiil Cümlesi

Yüklemin Yeri Bakımından Cümleler

Kurallı Cümle

Devrik Cümle

Eksiltili Cümle

Yapısı Bakımından Cümleler 

Basit Cümle

Birleşik Cümle

a. Girişik Birleşik Cümle

b. İç İçe Birleşik Cümle

c. Şartlı Birleşik Cümle

d. İlgi Cümlesi (Ki'li Birleşik Cümle)

Sıralı Cümle

Bağlı Cümle 

Temel Cümlecik 

Yan Cümlecik

Cümle Türleri Konu Testleri

Cümle Türleri Test 1

Cümle Türleri Test 2

Cümle Türleri Test 3

Cümle Türleri Test 4

Cümle Türleri Test 5

Ana Sayfa

Fiil ve İsim Cümleleri (Yüklemin Türüne Göre) 8. Sınıf

İsim cümlelerinin yüklemi sadece isimlerden oluşmaz. İsim soylu sözcükler de yani cümlede zamir, edat gibi görevlerde kullanılan sözcükler de isim cümlesini oluşturur. Örneğin "Bu bahçenin yarısı onundur." cümlesinde "onundur" sözcüğü tür olarak zamirdir. Bu sözcük cümlede yüklem göreviyle kullanıldığı için bu cümle yüklemine göre isim cümlesidir.
Bu açıklamaya göre aşağıdakilerin hangisinde yüklem isim soylu bir sözcüktür?
A) Şiirini şiirsel ve usta bir dille anlatmıştır.
B) Genç kız duyduğu bu sesle ürperdi.
C) Bizi buralara getiren sensin.
D) Yorgun argın bir şekilde eve geldi.

Fiil cümlesi, yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir. İsim cümlesi ise, yüklemi isim olan cümlelere denir.
Buna göre "Bayramda giyeceği ayakkabıları güzelce boyadı." cümlesinin yüklemiyle türce özdeş olan cümle aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okumak büyük bir iştir.
B) Hayal gücü çok güçlü bir çocuktu.
C) Tank topunu boş araziye ateşledi.
D) Parmaklarında elmas taşlı yüzükler vardı.

Aşağıda isim ve fiil cümlelerinin tanımı verilmiştir:
* Ek eylemle çekimlenmiş bir isim ya da isim soylu sözcüğün yüklem olduğu cümlelere isim cümlesi denir.
* Yüklemi çekimli bir eylem ya da eylem grubu olan cümlelere fiil cümlesi denir.
Buna göre aşağıdaki cümlelerden hangisi yüklemin türüne göre farklıdır?
A) Hiç tanımadığım birine içimi dökmek istiyorum.
B) Aklına gelen düşünceyle yutkundu.
C) Kendisine verilen tek yanıt kahkahaydı.
D) Acımasız bir çevrede yetişmiş.

Prof. Dr. Mehmet Özmen Adına Sözdizimi Çalıştayı Bildirileri, Karahan Kitabevi Aralık 2015 TÜRK GRAMERCİLİĞİNDE İSİM CÜMLESİ-FİİL CÜMLESİ TARTIŞMALARI Leylâ Karahan Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, [email protected] Özet: Türk gramerciliğinde isim ve fiil cümlelerinin asliliği/eskiliği konusunda müstakil bir çalışma yoktur. Sadece bazı gramerlerin ve araştırmaların satır aralarında konuyla ilgili görüşlere yer verilmiştir. Bu görüşlerden biri, fiil cümlesinin; diğeri isim cümlesinin; bir diğeri de hem isim hem de fiil cümlesinin asli olduğu şeklindedir. Makalede bu görüşler değerlendirilmiş; art zamanlı bir yaklaşımla ve dil evrenselliklerine, dillerin doğuşuna, insan dilinin gelişimine dair tezler çerçevesinde hem isim hem de fiil cümlesinin Türkçenin asli cümle yapıları olduğu tezi savunulmuştur. Anahtar kelimeler: Cümle, isim cümlesi, fiil cümlesi, yapı bakımından cümleler, asli cümle NOUN CLAUSE-VERBAL CLAUSE CONTROVERSY IN TURKISH GRAMMAR Abstract: There is not an independent study that deals with the authenticity/ancientness of the noun clauses and verbal clauses in Turkish grammar. There are; however, some studies that tell about this topic within the lines of the viewpoints of some grammarians. One of these viewpoints claims that the verbal clause is the authentic one, and another one claims that the noun clause is the authentic one, and according to another viewpoint, both are authentic ones. These viewpoints have been dealt with in the article with a diachronic approach within a framework of the hypotheses on the universality of the languages, on the birth of languages and on the development of the human language; and the hypothesis that claims that both the noun clause and the verbal clause are authentic sentence structures in the Turkish language is defended. Key words: Sentence, noun clause, verbal clause, sentences in terms of structure, authentic sentence. Giriş Yüklemi isim olan cümlelerin isim; fiil olan cümlelerin de fiil cümlesi olarak adlandırılması -özellikle son dönem- Türk gramerciliğinin genel kabullerinden biridir. 1 Bu kabule göre, fiil cümlelerinde yüklem, çekimli bir fiildir; isim cümlelerinde yüklem, ek fiille çekimlenmiş olan veya ek fiili bulunmayan bir isimdir. Tasvirî gramerlerde isim ve fiil cümlelerinin yapı ve kullanım özellikleri ayrıntılı bir şekilde ele alınır. Görev sınırlarına girmeyen, isim ve fiil cümlelerinde aslilik, eskilik gibi konular ise müstakil bir monografi hâlinde olmasa da bu gramerlerin veya başka dil çalışmalarının satır aralarında yer bulmuştur. Bu bildiride Türkçede isim ve fiil cümlelerinin asliliği ve eskiliği konularında Türk gramerciliğindeki farklı yaklaşımlar değerlendirilecektir. Türkçede Asli Cümle Fiil Cümlesi mi, İsim Cümlesi mi? Konuyla ilgili Türk gramerciliğindeki farklı görüşlerden biri, asli cümlenin fiil cümlesi olduğu şeklindedir. Bir başka yaklaşıma göre ise Türkçede asli cümle, ek-fiilli isim cümlesidir. Ayrıca her iki cümle tipinin de Türkçenin asli cümle yapıları olduğunu savunan üçüncü bir görüş daha vardır. 1. Fiil cümlesinin asli olduğu üzerine görüşler Türk gramerciliğine, -isim ve fiil cümlesi ayrımı kabul edilse de- Türkçede asli cümlenin fiil cümlesi olduğu, isim cümlesinin ancak fiil yardımıyla kurulabileceği görüşü hâkimdir. Banguoğlu (1990), isim cümlesinde yüklemin cevher fiil (ek fiil) ile kurulduğunu, [-DIr] ekinin konuşmada sık sık, yazıda bazen düştüğünü veya kullanılmadığını söylerken, isim cümlelerinin varlığının ancak bir fiille mümkün olduğunu da kabul etmiş olmaktadır (s. 536-537). Ergin (1962), Türkçede fiil cümlesi ve isim cümlesi olmak üzere iki çeşit cümlenin varlığından söz eder. Ona göre isim cümlesi de fiille kurulur. Bu fiilin “Hava güzeldir.” yerine “Hava güzel.” cümlesinde olduğu gibi bazen düşürüldüğünü, bu “düşürme”nin daha çok İstanbul Türkçesinde yapıldığını belirtir. “Düşürme”, fiilin isim cümlelerindeki mutlak varlığını kabul eden bir ifadedir. Zaten Ergin’in bu görüşü şu cümleden de açıkça anlaşılmaktadır: “Bir fiil unsuru ihtiva etmesi itibariyle şüphesiz isim cümlesini de bir fiil cümlesinden büsbütün ayrı bir şey sanmamak, bu cümlenin fiil cümlesinin hususi bir şekli olduğunu unutmamak lazımdır” (s. 381). Eraslan (1988)’a göre bir fikrin veya bir durumun hüküm hâlinde ifadesi ancak bir çekimli fiille mümkündür. Özel ifadelerde veya kısaltılmış cümlelerde çekimli fiilin kullanılmayışı bu esası bozmaz. Eraslan, cümleleri “çekimli esas fiillerle kurulan” ve “çekimli yardımcı fiillerle kurulan” şeklinde ikiye ayırır ve çekimli yardımcı fiillerle kurulan cümleleri isim cümleleri olarak adlandırır. İsim cümleleri er- ve tur- yardımcı fiillerinin çekimli şekilleriyle, bazen de “yardımcı fiilin düşürülmesi”yle oluşmaktadır. Eraslan, isim cümlelerinde geniş zaman için yardımcı fiilin, hatta şahıs işaretleyicisinin kullanılmayışına Eski Türkçe içinde de rastlandığını belirtir ve şu örnekleri verir: “Yaruk yinçü monçug siz. Hanı ıduk, begleri kirtü, atası yarlıkançıçu, oglı tapıgsak” (Parlak inci boncuksunuz. Hanı kutsal, beyleri sadık, babası merhametli, oğlu saygılı) 2 (s. 457-458). Görüldüğü gibi Eraslan da isim ve fiil cümlesi ayrımını kabul etmekte, ancak isim cümlesinin kurulabilmesi için mutlaka fiile ihtiyaç duyulduğunu belirtmektedir. Yukarıdaki cümlede yer alan “yardımcı fiilin düşürülmesi” ifadesi, Eraslan’ın Türkçede cümlenin aslında bir fiil cümlesi olduğu şeklindeki görüşünü de teyit etmektedir. Eski gramercilerin, cümlenin fiile dayandığı görüşünde olduklarını, isim cümlesinin varlığını kabul etmediklerini, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra ise cümlenin yalnız fiil soylu kelimelerden kurulabileceği kuramının yerini iki tür cümleye (isim ve fiil cümlesi) bıraktığını belirten Dizdaroğlu (1976)’na göre isim cümlelerinin kurulabilmesi için fiile ihtiyaç vardır. İsim cümlelerinde yargı ek-fiille sağlanır. İsimler ancak ek fiilin çekime girerek fiil (yüklem) niteliği kazanmasıyla cümle olabilir. Dizdaroğlu, isim cümlesinin varlığını kabul etmekle beraber, bu varlığın fiilsiz olamayacağının da altını çizmektedir (s. 164-165). Demir-Yılmaz (2003)’da, bazen (özellikle de yabancı) kaynaklarda Türkçede fiil olmadan cümle kurulamayacağını, diğer dillerdeki kopulanın Türkçedeki karşılığının bizdeki bildirme eki olduğu için isim cümlesinde bildirme ekinin bulunması gerektiği şeklinde görüşlerin yer aldığını belirterek bu durumu eleştirirler. “Oysa isim cümlelerinin geniş zamanda üçüncü teklik şahısta hiçbir ek almaya ihtiyaçları yoktur. Güzel kelimesi tek başına bir isim cümlesi oluşturabilecek durumdadır.” ifadesinden Demir-Yılmaz’ın da Türkçede asli isim ve fiil cümlesinin varlığını kabul ettikleri anlamı çıkmaktadır. Ancak eserin ilgili bölümünün sonundaki “İsim cümlelerinin geçmiş zamanı ve şartı imek fiili veya ek fiil adı verilen bir fiille yapılır. Burada aslında Türkçede isim cümlelerinin de fiil ögesi bir tarafa bırakılmış cümlelerden geliştiği düşünülebilir.” ifadesi, Demir-Yılmaz’ın da Türkçede asli cümlenin fiil cümlesi olduğunu düşündüklerini göstermektedir (s. 216). Uğurlu (2007)’nun konuyla ilgili düşüncesi nettir. Ona göre Türkçede bir tek çekimli fiil ile kurulan yüklem çeşidi vardır; dolayısıyla isim cümlesi yoktur. Uğurlu’ya göre “Bir yandan isim cümlesinin varlığı kabul edilirken diğer yandan yükleminin isim unsuruna ek durumuna gelmiş bazı fiillerin getirilmek suretiyle fiilleştirildiğinden söz edilemez” (s. 406-411). [-DIr] ekini pekiştirme ve olasılık kategorisi çerçevesinde inceleyen Özezen (2010), haklı olarak bugün bu ekin “bildirme” işlevinin zayıfladığını, pekiştirme ve olasılık işlevinin öne çıktığını belirtir. Şu ifadeler, Özezen’in de fiilsiz isim cümlesi kurulamayacağı görüşünde olduğunu gösteriyor: “Türkçede isimler ve cümle içerisinde geçici olarak isim işi gören yapılanmalar yalnız başlarına bir yüklem olarak kullanılamaz ve doğal olarak da bir hüküm ifade etmezler. İsimler ve isimlikler ancak fiilleşerek veya bir fiilin yardımıyla yüklem olarak kullanılabilirler” (s. 188). 2. İsim cümlesinin asli olduğu üzerine görüşler Savunucusu az olan bu görüşe göre Türkçede asli cümle, ek fiilli isim cümlesidir. Avrupai tarzda ilk grameri yazan Hüseyin Cahit, Türkçe Sarf ve Nahiv adlı eserinde cümlelerin özne, yüklem ve “rabıta”dan oluştuğunu, rabıta görevini daima imek fiilinin 3 üstlendiğini anlatır. İmek fiiline “fi’l-i cevherî” denildiğini, bu fiilin cümlede ya bağımsız ya da yükleme birleşmiş olarak yer aldığını belirten Hüseyin Cahit’e göre, “İmek fiilinin gayri fiiller hep fiil-i cevheri ile bir müsnedden mürekkep olmak üzere kabul edilmiştir. Binaenaleyh tahlil-i nahvi icra edilirken cümledeki efal-i hamliyenin kâffesi hep imek fiiliyle bir müsnede (yüklem) tefrik edilmelidir”. İmek fiilinin bütün kipleri olmadığından gerektiğinde ol- fiilinin kullanılabileceğini belirten H. Cahit, imek fiili / fi’l-i cevheri (veya ol-) yani fiil olmadan cümlenin kurulamayacağını belirtir ve “Ahmet gelecek.” gibi bir cümleyi “Ahmet gelici olacak.” şeklinde tasarlar (Karahan-Ergönenç 2000: s. 20). Onun bu görüşünü eleştiren Ahmet Cevat Emre (1941), Hüseyin Cahit’i, cümleleri mantıkçı tevil ile tek bir tipe döndürmeye çalışmakla suçlamıştır (18). Emre (1931), “Yağıyor.” cümlesini “Yağmur yağıcıdır.”; “Oku.” cümlesini “Okuyucu ol.”; “Çocuk uyuyor.” cümlesini “Çocuk uyuyucudur (veya uyuyandır).”; “Yemek hazır.” cümlesini “Yemek hazırdır.” şeklinde tasavvur edenlerin Fransız gramerini taklit ettiklerini ileri sürer (s. 85). Türkçenin gramerini yazan Deny (1921/2012), bir yandan isim ve fiil cümlelerinden söz ederken diğer yandan eserindeki “Kişili kipler, fiilden yapılma ad kiplerinden ibaret yüklemleri olan ad cümleleri idi. Nasıl ki o gidecek veya bildirme ekli o gidecektir cümlesi ilkin o gitmesi gerekli kimsedir biçiminde bir ad cümlesi iken (eksiz) gidecek (ve [-dır] ekli) gidecektir kiplerini doğurmuş bulunuyor.” ifadesiyle - net olmasa da- asli cümlenin isim cümlesi olduğu görüşünü savunduğu izlenimini uyandırmaktadır (s. 1717). 3. Hem fiil hem de isim cümlesinin asli olduğu üzerine görüşler Bu görüşte olanların bir kısmı, fiil cümlesini kabul ederken isim cümlesinin de mutlaka bir bildirici ile kurulabileceğini ifade ederler. Kavait kitaplarının çoğunda bu bilgi vardır. Mesela Tahir Kenan’a göre isim cümlesi bir özne ve yüklem ile “edat-ı haber denilen -dır lafzından” meydana gelir (Karahan-Gürsoy 2003: s. 32). Eski Türkçenin cümle yapısını inceleyen Şinasi Tekin (2002)’e göre Türkçede hem isim hem de fiil cümlesi vardır. “Yüklemi isim veya isim cinsinden bir kelime veya çekilmiş bir yardımcı fiilden ibaret olan cümleye isim cümlesi diyoruz. Biz erür biz, ol erür ol. Bazen bilhassa üçüncü şahısta bildirici sonundaki ol ile birlikte kaldırılır. Ve yalnız yüklem ismi bırakılır. Edgü “iyidir” gibi. Bazen de bildirici kalkar, yalnız yüklem ismi ve şahıs zamiri kalır. Kim sen, ölüg ol. İlim amtı kanı. (s. 101-102).” Tekin, bu ifadesinde isim ve fiil cümlelerinin varlığını kabul etmekte, ama isim cümlelerinin bildirici veya zamir olmadan kurulamayacağını belirtmektedir. Türkçe, isim cümlesindeki bir yüklemi oluşturmak için bir ismin üzerine ek-eylem, sonra da kip ve şahıs zamirlerini / eklerini getirir diyen Üstünova (2005) da benzer bir görüşü savunur (s. 89). Türkçede asli cümlenin hem isim hem de fiil olduğunu ileri süren bazı araştırmacılara göre, isim cümlesi kurulabilmesi için fiile ihtiyaç yoktur. Bu görüşün savunucularından Emre (1941), fiille de isimle de cümle teşkil edilebileceğini, eski mantıkçı gramerin cümlenin kurulabilmesi için fiili gerekli saymasının yanlış 4 olduğunu, dil biliminin isim cümlesi teşkil etmek için de fiilin şart olmadığını ortaya koyduğunu belirtir. Ona göre Türkçede “yemek hazır, hava güzel, atlar yorgun, dert çok, devran yine devran, Allah bir”, tiplerinde sayısız isim cümleleri vardır ve bunlara bir cevheri fiil getirmeye ihtiyaç yoktur. “Hava güzel.” ile “Hava güzeldir.” arasında da sezilir bir mana farkı vardır; [-DIr] eki kullanılsa bile bu cümle fiil cümlesi değildir (s. 18). Söz dizimi bakımından Altay dilleri arasındaki ortaklıkları inceleyen Tuna (2002)’ya göre Ana Altaycada en küçük fiil cümlesi çekimli bir fiildir. Bu, emir cüm- lesinde sadece fiil kök veya tabanından ibarettir. Cümlede öznenin yeri fiilden, belirtenin yeri belirtilenden, ikinci dereceden olan üyelerin yeri birincilerden önce gelir. Fiil, sonda yer alır. İsim cümlelerinde koşaç kullanma mecburiyeti yoktur (s. 21). Bu ifadeler, Tuna’nın hem fiil hem de isim cümlesini kabul ettiğini ve isim cümlesinin fiilsiz kurulabileceği görüşünde olduğunu göstermektedir. Ağca (2014), tarihî metinlerde varlık ve yokluk ifade eden cümle tiplerinin iki temel işaretleyicisi kabul ettiği bar ve yok kelimelerinin geniş/şimdiki zamanı karşılayan ifadelerde tek başlarına; buna karşılık başka bir zaman dilimine ait ifadelerde ise er- yardımcı fiili ile birlikte kullanıldıklarını belirtir. Bar ve yok kelimeleri, varlık ve yokluk ifadesi ile isim öbeklerini tek başlarına yüklemleştirebilmektedir. Ağca’ya göre Türk dilinin erken döneme ait metinleri ile DLT dahil olmak üzere ağız özelliklerinin baskın olduğu metinlerde isim ile biten söz dizgelerinin şimdiki zamana ait varlık ve yokluk ifadelerinde sadece bar ve yok kelimelerinin kullanılması, buna karşılık daha sonraki metinlerde aynı zamana ait kullanımlarda erür, bolur, turur, titir, ol gibi bildiriciler ile genişlemesi, bar ve yok kelimelerinin gramer işaretleyicisi görevinin ilk evresinde olduğunu gösterir. Ağca, fiilsiz örnekleri, bar, yok kelimelerinin işaretleyici olarak ilk aşaması kabul eder. İkinci aşamada bu kelimelerin işaretleme yetisi zayıfladığı için diğer bildiriciler ile pekiştirilmiştir. Bu ifadelere göre Ağca da fiil cümlesi yanında fiilsiz isim cümlesinin, fiilli isim cümlesine göre eskiliğini kabul etmektedir. Kerimoğlu (2014), Türkçe “Bir kitap var” cümlesinin, İngilizce ve Almancadaki karşılıklarına (there is a book; est gibt ein buch) dayanarak eş zamanlı dış yapı temelli bir bakış açısının, Türkçede fiil olmadan da isim cümlesi kurulabildiği sonucuna işaret ettiğini belirtir (s. 196). Değerlendirme Bütün bu görüşlerden, araştırmacıların çoğunun fiil cümlesinin varlığı konusunda hemfikir oldukları sonucu çıkmaktadır. Burada tartışmalı olan isim cümlesidir. İsim cümlesi fiilsiz kurulabilir mi/kurulamaz mı? “(O) güzel.” gibi bir cümlede [-DIr] eki düşmüş müdür yoksa cümlenin asli şekli eksiz olup [-DIr] sonradan mı eklenmiştir? Türkçenin bilinen en eski metinleri Köktürk yazıtları ölçüt olarak alınırsa isim cümlesinin iki şekilde kurulduğu kabul edilebilir. Cümlenin sonuna isim soylu bir kelime getirilerek: “Sabı antag.” (Sözü şöyle.); “İlte bung yok.” (İlde sıkıntı yok.); “İlim amtı kanı.” (İlim şimdi nerede?.); “Bilge 5 Tonyukuk ben.” (Bilge Tonyukukum.); “Tokurkak sen.” (Tok gözlüsün.); “Türk bodunı yeme bulganç ol.” (Türk milleti de kaos içindedir.). er- fiili ile: Tabgaç kagan yagımız erti “Çin kağanı düşmanımız idi”, kaganı alp ermiş “kağanı alp imiş” (Ercilasun 2007: s. 186-187). Yukarıdaki örnekler, bizi birbirinden farklı şu yargılara götürmektedir: 1. Türkçenin en eski şekillerini yansıttığını varsayarsak, Köktürkçede şimdiki/geniş zaman ifade eden isim cümleleri ek-fiilsiz kurulur. Dolayısıyla isim cümlesinin kurulabilmesi için fiile ihtiyaç yoktur. 2. Köktürk yazıtlarının, Türkçenin bilinen ilk metinleri olması, dil özelliklerinin hepsinin ilk şekiller olacağı anlamına gelmez. Daha önceki dönemlere ait metin yoktur. Başlangıçta erür fiiliyle kurulan isim cümleleri Köktürkçede bazen düşürülmüştür. Bu yargıların ikisi de kendi içinde tutarlı olduğu için sorunun çözümüne yardımcı olamamaktadır. Konuya dil evrensellikleri açısından bakıldığında dünya dillerindeki yüklem yapısı üzerine yapılan çalışmalarda, tipolojik olarak yüklemlerin, fiilden oluşanlar ve fiilden oluşmayanlar (non-verbal) yani isim yüklemler olmak üzere ikiye ayrıldığı görülmektedir. Bu çalışmalarda isimlerin yüklem olabilmesi için kopulatif yapılara veya yardımcı fiillere ihtiyaç duyulduğu belirtilerek bu durumun diller arasındaki tipolojik bir özellik olduğuna vurgu yapılmaktadır (Hengeveld 1992: 30-31). Fiilsiz cümle kurulamaz şeklinde yorumlanabilecek olan bu görüş, Türkçenin fiilsiz de kurulabilen cümle yapısına açıklık getirmemektedir. Konuyu çocukların dil gelişimleri ile ilişkilendiren araştırmacılar da vardır. Tomasello (1992), dilin evriminde ilk olarak hangi tür kelime ortaya çıkarsa çıksın sentaktik sistemin hem isim hem de fiille kurulduğunu, bebek dili üzerine yapılan araştırmalarda bebeklerin tek kelime dönemlerinde kullandıkları kelimelerin -isim veya fiil- başlı başına bir yargı taşıdığını belirtir. Mesela annesinin eliyle yüzünü açıp kapamasıyla eğlenen bebek oyunu devam ettirebilmek için sadece ‘aç’ kelimesini kullanabilir. Bebeğin kullandığı bu tek kelime sadece annenin elini açmasına işaret etmez, annenin eliyle yüzünü kapatıp açması ve bebekle oyun oynaması gibi bütün bir dizi eylemi/olayı ifade eder (s. 6). Benzer bir yaklaşımla Kara (2004) da Türk çocuklarının çıkardıkları ilk kelimeler olan dede, baba veya anne’nin anlamının çocuk için yetişkinden çok daha fazla olduğunu belirterek, bu sözleri, tümce sözcük olarak nitelendirir. Ona göre bu kelimeler sadece bir nesneye gönderme yapmakla kalmaz aynı zamanda bir eylem veya bir ortama gönderme yapar. “Baba”; “Baba geliyor.”, “Bu eşya babanın.” veya “Duyduğum bu ses babanın.” anlamına gelebilir (s. 295-314). Türk gramerciliğinin ve dil biliminin isim ve fiil cümlelerinde aslilik ve eskilik sorunu üzerinde birbirinden farklı olan bu görüşleri, konunun tartışmaya devam edileceğini göstermektedir. Fakat yine de bazı varsayımlarda bulunmak mümkündür. Türkçede birbiriyle ilişkili olmayan, yani birinin varlık sebebi diğerine bağlanamayan iki cümle tipi vardır: Fiil ve isim cümleleri. Bir dilde kökler, eklerden önce var 6 olduğuna göre henüz eklerin ortaya çıkmadığı bir gelişim evresinde ilk cümlelerin eksiz bir isim ile eksiz bir fiil kökü olacağı, mantıklı bir varsayımdır. İnsanoğlunun, çevresindeki somut nesneleri tanıma ve adlandırma sürecinde, mesela ayı işaret ederek “ay” diye seslenmesi, “bu aydır” anlamında ilk isim cümlesidir ve o anı, yani şimdiki zamanı anlatmaktadır. Algılanan ilk zaman da şimdiki zaman olmalıdır; çünkü geçmiş ve gelecek kavramlarının zaman çizgisindeki yerleri ancak şimdiki zamanla belirlenir. O hâlde tek başına yargı/bitmişlik bildiren ve üçüncü şahsı işaretleyen her isim, şimdiki/geniş zaman kipinde bir cümledir. Eski Türkçedeki erür, turur, ol kelimeleri; Türkiye Türkçesindeki [-DIr] eki, şimdiki/geniş zaman anlamlı isim cümlelerine, bildirme, pekiştirme, ihtimal anlamları katan dil birimleridir. İhtiyacın ortaya çıkardığı bu birimlerin görevi isim cümlesi kurmak değildir. “Al, ver, gel, git” gibi ikinci şahsa emir bildiren eksiz kelimeler de fiile dayalı ilk iletişim cümleleri olmalıdır. Çünkü insanoğlu, ilk iletişimini ikinci şahısla yani karşısındaki insanla kurmuştur. Yeme, içme, barınma, giyinme, korunma gibi ihtiyaçların karşılanması sırasında ortaya çıkan iletişimde, emir/istek anlamı önceliklidir. O hâlde hiçbir ek almadan ikinci şahsı işaret eden her fiil, bir cümledir. Sonuç Birçok araştırmacı gibi hem isim hem de fiil cümlesinin, Türkçenin asli cümle yapıları olduğu görüşündeyim. İlk ve temel cümleler de yargı/bitmişlik ifade eden eksiz isim ile eksiz fiil kökleridir. İnsanın düşünce dünyası geliştikçe, insanlar başka kipleri, zamanları ve şahısları ifade etmek, anlamı pekiştirmek ihtiyacı duymuş ve bu da dilin gelişim sürecinde ekleri ortaya çıkarmıştır. Konu elbette tartışılmaya devam edecektir. Ancak bu tartışmalarda art zamanlı bir yaklaşıma ve dil evrensellikleri, dillerin doğuşu, insan dilinin gelişimi gibi çok yönlü bir bakış açısına ihtiyaç vardır. Kaynaklar AĞCA, F. (2004), “Türk Dilinde Varlık ve Yokluk İşaretleyicilerinin (ba:r/yo:k) Gramerleşme Süreçleri”, 17. Türk Dilbilim Kurultayı, 3-5 Eylül Rouen (Baskıda). BANGUOĞLU, T. (1990), Türkçenin Grameri, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. DEMİR, N. – E. YILMAZ (2003), Türk Dili El Kitabı, Grafiker Yayınları, Ankara. DENY, J. (2012), Türk Dil Bilgisi [(1921), Çev.: Ali Ulvi Elöve (1941), Uyarlayan: Ahmet Benzer], Kabalcı Yayınları, İstanbul. DİZDAROĞLU, H. (1976), Tümce Bilgisi, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. EMRE, A. C. (1931), Yeni Bir Gramer Metodu Hakkında Layiha, İstanbul Devlet Matbaası, İstanbul. EMRE, A. C. (1941), Gramerimiz İçin, Hilmi Kitabevi, İstanbul. ERASLAN, K. (1996), “Bar ve Yok Kelimelerinin Cümle Kuruluşundaki Rolü”, Uluslararası Türk Dili Kongresi, 26 Eylül- 3 Ekim 1988, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, s. 457-464. 7 ERCİLASUN, A. B. (2007), Türk Dili Tarihi, Akçağ Yayınları (1. Baskı, 2004), Ankara. ERGİN, M. (1962), Türk Dil Bilgisi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul. HENGEVELD, K. (1992), Non-Verbal Predication: Theory, Typology, Diachrony, Mouton de Gruyter Publishing, Berlin & New York. KARA, Ş. (2004), “Ana Dil Edinimi ve Erken Yaşta Yabancı Dil Öğretimi”, Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, XVII (2): 295-314. KARAHAN L. – Ü. GÜRSOY (2003), Tahir Ken’an, Kavâid-i Lisan-ı Türki, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. KARAHAN L. – D. ERGÖNENÇ (2003), Hüseyin Cahit, Türkçe Sarf ve Nahiv, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. KERİMOĞLU, C. (2014), Genel Dilbilime Giriş, Pegem Akademi, Ankara YÜCEOL ÖZEZEN, M. (2010), “Türkçede “Bildirme” Çekimi ve Pekiştirme- Olasılık Kategorisi”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi 17 (2): 187-196. TEKİN, Ş. (2002), “Eski Türkçe”, Türk Dünyası El Kitabı-II, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara, (1. Baskı, 1976), s. 69-119. TOMASELLO, M. (1992), First Verbs, A case study of early grammatical development, Cambridge University Press, Cambridge. TUNA, O. N. (2002), “Altay Dilleri Teorisi”, Türk Dünyası El Kitabı-II, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara, (1. Baskı, 1976), s. 7-58. UĞURLU, M. (2007), “Birleşik Fiil Üzerine”, Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Kongresi, 27-28 Ağustos 2007, UTEK 2007, İstanbul Kültür Üniversitesi Yayınları, İstanbul, s. 399-412. ÜSTÜNOVA, K. (2005), “ ‘Ilgın Ben.’ Söyleminin Düşündürdükleri”, Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi Sosyal Bilimler Dergisi, 2005/1 (8): 85-93. 8

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir