Bugün, 29 Mays stanbul'un fethinin yldönümü. Her yl büyük bir coku ve heyecanla kutlanan stanbul'un fethini müjdeleyen Peygamber Efendimizin o hadisi merak konusu oldu. Vatandalar tarafndan Hz. Muhammed'in stanbul'un fethine ilikin sözleri aratrma konusu oldu. Peki Hz. Muhammed stanbul'un fethi ile ilgili ne dedi? te Peygamber Efendimizin bu özel gün için söyledii sözler ve hadisi erifi
“Letüftehanne’l Kostantniyyete, ve le ni’mel emrü zâlike’l emr, ve le ni’mel ceyü zâlike’l cey”
“stanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.”
Hz. Muhammed'in sözleri ile müjdeledii fetih bundan tam yl önce Osmanl hükümdar Fatih Sultan Mehmet tarafndan gerçeklemitir.
''Kostantîniyye elbette fetholunacaktr. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandr! Onu fetheden askerler ne güzel askerlerdir!'' (Hadis-i erif) -Hz. Muhammed (s.a.v)
Benim kudretimin yettii yerlere imparatorunuzun ümit ve hayalleri bile yetiemez. Ftih Sultn Mehmet
stnbul’u niçin fethettiklerini sorduklrnd; önce o benim gönlümü fethettii için. Ftih Sultn Mehmet
II. Mehmed, 21 yanda stanbul'u fethederek yllk Bizans mparatorluu'na son verdi ve bu olay birçok tarihçi tarafndan Orta Ça'n sonu Yeni Ça'n balangc olarak kabul edildi. Fetih'ten sonra Fethin Babas anlamna gelen "Ebû'l-Feth" daha sonraki dönemlerde ise "Ça Açan Hükümdar" ve "Kayser-i Rûm" unvanlar ile anld.
Ortodokslarn din merkeziydi. Anadolu'da ve Rumeli'de topraklar olan Osmanl Devleti stanbul'u elde ederse kendi güvenliini salam olacakt. Osmanllar Anadolu'dan Rumeli'ye Rumeli'den Anadolu'ya geçerken güçlüklerle karlayorlard. Çanakkale Boaz'na hakim olamyorlard. stanbul alnrsa Osmanllar Balkanlar'dan atmak olmayacakt. stanbul denizden kuatlnca karadan, karadan kuatlnca denizden yardm alabiliyordu.
Bizansllarn elinde dier devletlerin bilmedii Grejuva (Rum atei) denilen suda da yanabilen bir silah bulunuyordu.
stanbul'u Avarlar, Avrupa Hunlar, Sasaniler, Araplar (Emevi) ve Bulgarlar kuattlarsa da baar elde edememilerdi.
Osmanl Devleti adna ise; Yldrm Beyazid, Çelebi Mehmet ve II. Murat kuatmsa da baar elde edememiti.
II. Mehmet stanbul'un zapt için hazrlklara balad.
Karadeniz yolu ile Balkanlardan ve Trabzon Rum. mparatorluu'ndan gelebilecek yardm önlemek için Boazkesen (Rumeli Hisar) hisarn yaptrd. Bizansllarn stanbul yaknlarnda bulunan Silivri ve Vize kalelerini ald.
Mühendis Müslühittin, Sarca, Sekban ve Macar Urban'a Edirne'de toplar döktürdü. Bizans Ordusunun bir ksmn yabanc askerler oluturuyordu. Konstantin Papa'dan yardm alabilmek için Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birletirilmesini istediyse de baaramad.
6 Nisan ylnda sava balad. 29 Mays 'de stanbul alnd. Böylece yllk Dou Roma mparatorluunun merkezi olan, stanbul Osmanllarn eline geçti.
II. Mehmed, Fatih Sultan Mehmed, ksaca Fatih veya Bat'da kullanlan takma ismiyle Grand Turko, Osmanl mparatorluu'nun 7. padiahdr. Tarihî kaynaklarda ismi, Mehmed isimli dier padiahlarnki gibi, Muhammed eklinde geçer. lk olarak yllar arasnda ksa bir dönem, daha sonra 'den ylnda ölümüne kadar 30 yl boyunca hüküm sürdü.
II. Mehmed, 21 yanda stanbul'u fethederek yllk Roma mparatorluu'nun varisi olan Dou Roma mparatorluu'na son verdi ve bu olay birçok tarihçi tarafndan Orta Ça'n sonu Yeni Ça'n balangc olarak kabul edildi. Fetih'ten sonra Fethin Babas anlamna gelen "Ebû'l-Feth", daha sonraki dönemlerde ise "Ça Açan Hükümdar" ve "Kayser-i Rûm" (Roma mparatoru) unvanlar ile anld. Fatih Sultan Mehmed, Sultanü'l-Berreyn ve Hakanü'l-Bahreyn (ki Karann ve ki Denizin Hükümdar) olarak tannrd.
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
İstanbul’un fethi pandeminin gölgesinde kutlanıyor. Sosyal medyadan İstanbul’un Fethinin ’üncü yıldönümünde sosyal medyadan mesaj paylaşmak isteyen vatandaşlar, İstanbul’un fethi sözleri ve İstanbul’un fethi Hadis-i Şerif’i aratıyor. İşte İstanbul’un fethiyle ilgili anlamlı mesajlar…
İSTANBUL’UN FETHİ HADİS-İ ŞERİF
“Konstantiniyye elbet feth olunacaktır. Onu fethedecek emîr ne güzel emîrdir ve o ordu ne güzel ordudur.” (Hadis-i Şerif)
Ordusu ile Hz. Peygamber övgüsüne layık olmuş çağ açıp çağ kapatan; Büyük komutan Fatih Sultan Mehmet Han’a Selam olsun… İstanbul’un fethi kutlu olsun.
İstanbul'un Fethinin yıl dönümünde, çağ kapatıp çağ açan Fatih Sultan Mehmet Han’ı ve onun kahraman askerlerini minnetle anıyorum.
29 Mayıs İstanbul'un fethinin yılı kutlu olsun. Fatih Sultan Mehmet Han ve askerlerinin ruhu şad olsun!
“Elde sensin dilde sen gönüldesin baştasın. Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.” Fethimiz Mübarek Olsun. Selam Olsun Fatih'in Torunlarına.
İstanbul'un Fethinin 'inci yıl dönümünü kutluyor, bu eşsiz güzellikteki dünya şehrini bizlere miras bırakan Fatih Sultan Mehmet Han ile aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.
“Biz toprakları değil, gönülleri fethetmeye gidiyoruz!”
Fatih Sultan Mehmet Han
İstanbul’un Fethi’nin yıl dönümü kutlu olsun.
İstanbul’u ve gönülleri fetheden, şehirlerin en güzelini vatan yapan, büyük komutan Fatih Sultan Mehmet Han’ı ve kahraman ordusunu İstanbul’un fethinin yılında rahmet ve minnetle anıyorum.
Fatih Sultan Mehmet Han başta olmak üzere mübarek fethin mimarlarını ve şehitlerimizi rahmetle ve şükranla anıyorum ruhları şâd, mekânları cennet olsun… İstanbul’un fethi kutlu olsun.
Peygamber Efendimizin övgüsünü almış büyük komutan Fatih Sultan Mehmet ve ordusuna selam olsun.
29 Mayıs İstanbul'un fethinin yıl dönümünde, Fatih Sultan Mehmet Han'ı ve bu aziz topraklar için mücadele eden kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
" لَتُـفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَـلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا، وَ لَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ"
“İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.”[1]
***
Hz. Peygamber (s.a.s)’in vefatından sonra, İslam toprakları fetih hareketleriyle oldukça genişlemiştir. Emevilerle başlayan İstanbul muhasaraları ise ’te Fatih’in İstanbul’u fethine kadar sonuçlanamamıştır. İstanbul, coğrafi konumunun özelliği dolayısıyla tarih boyunca siyasi, askeri ve ticari açıdan hep önem taşımıştır. Yani İstanbul, hep bir cazibe merkezi olagelmiştir. İşte İstanbul’un bu özelliğinden dolayı, Müslümanlar bu şehre sahip olabilmek için birçok kez kuşatmalar yapmışlardır. Ancak sahabeden itibaren 8 asır sürecek olan İstanbul’un fethi macerasının, ciddi bir motivasyon gerektirdiği ortadadır. Bunu da sadece, cazibe merkezi olan bir bölgeyi fetih isteğiyle açıklamak eksik kalır gibi gözükmektedir. Müslümanların bu motivasyonunun ciddi bir sebebi de, Hz. Peygamber (s.a.s)’ in fethi ve fethe katılanları müjdeleyen hadisidir.
Hadisin Kaynakları
Ahmed b. Hanbel’deki lafza göre hadisin devamında şu ifadeler vardır: “Mesleme b. Abdülmelik beni çağırdı ve bana bu hadisi sordu. Ben de kendisine hadisi naklettim. O da Konstantiniyye’ye sefere çıktı.” Hadisin ilk üç ravisi bütün isnadlarında aynıdır: Bişr el-Ğanevî – Abdullah b. Bişr el-Ğanevî – el-Velîd b. el-Muğıra.
Bu meşhur hadisin sıhhati hakkında birçok araştırma yapılmış ve bu konuda olumsuz görüş bildirenler olmuştur. Hadisin isnad açısından son derece zayıf olduğu ve tek sahabîravisi olan Bişr el-Ğanevî’nin de yeterince tanınmadığı söylenmektedir.[2] Ayrıca hadis, ferdi mutlak bir rivayet olmasından dolayı da eleştirilmiştir. Yani hadisin ilk üç ravisi bu rivayette tek kalmışlardır. Birçok sahabînin bilmesi gereken bir hadisin sadece bir sahabî tarafından rivayet edilmesi bir problem olarak görülmüş ve en azından İstanbul’un muhasarasına katılan sahabîler tarafından bilinip rivayet edilmesinin beklendiği savunulmuştur.[3] Müslümanlar için İstanbul’un fethinin önemi dolayısıyla, fethin kutsal bir ideal halinde canlı tutulması amacıyla bu hadisin ortaya çıkarıldığı düşüncesine de yer verilmiştir.[4] Ancak, sebepleriyle belirtilen bu olumsuz eleştirilere rağmen, hadisin ravilerinin güvenilir olması sebebiyle, genel görüş olarak sahih olduğu kabul edilmiştir.[5] Tarih boyunca yapılan İstanbul muhasaraları ve farklı rivayetler de bunu destekler niteliktedir.
Hz. Peygamber (s.a.s)’in 8 asır öncesinden yaptığı bu müjdeyle, sahabilerinmotivasyonu artmış, yeise düşebilecekleri durumda dahi onlara moral kaynağı olmuştur. Ayrıca sahabîlere yüksek bir ideal oluşturmuştur. Bu ideal sayesinde ki, sahabe döneminden itibaren, birçok defalar İstanbul fethedilmeye çalışılmıştır.
İlk İstanbul muhasarası, Muaviye döneminde 49/ yılında Yezid komutasında gerçekleşmiştir. Yezid'in ordusu içinde sahabeden İbn Abbas, İbn Ömer, İbnu’z-Zubeyr, EbûEyyûb el-Ensârî de bulunmaktaydı. Yiyecek kıtlığı ve hastalık sebebiyle geri dönmek zorunda kalınan bu muhasarada EbûEyyûb el-Ensârî (r.a.) ve 17 sahabinin de içinde bulunduğu çok sayıda askerin vefat etiği bildirilmektedir. EbûEyyûb el-Ensârî, isteği üzere düşman arazisinde ilerlenebilen en son yere defnolunmuştur.[6]
Emeviler ve Abbasiler döneminde yapılan İstanbul muhasaralarına Osmanlılar da devam etmiş ve İstanbul’a yedi sefer düzenlemişlerdir. ’te Fatih’in düzenlediği seferle İstanbul fethedilmiştir. Bu seferde, Akşemseddin başta olmak üzere birçok zevat, padişahın yanında yer almışlardır. Bu kuşatmanın en zor zamanlarında Akşemseddin, manevi desteğiyle askeri cesaretlendirmiştir. Sözlerinde fetih hadisine de yer veren Akşemseddin, manevi bir motivasyon sağlamıştır. Bu müjdeye nâil olmak isteğiyle, fetih gerçekleşmiş ve “fatih” olmak II. Mehmet’e nasip olmuştur.[7]
Sonuç/Değerlendirme
Sonuç olarak diyebiliriz ki, fetih hadisi olarak bilinen bu hadis birçok araştırmaya konu olmuştur. Bu incelemeler sonucu varılan genel görüşe göre hadis sahihtir. Sahabe döneminden itibaren 8 asır süren İstanbul muhasaraları da bu hadisin gerçekliğini destekler niteliktedir.
Hz. Peygamber (s.a.s) asırlar öncesinden bu fethi haber vermiştir. Ayrıca hadis, sahabîler için bir müjde ve cesaretlendirme özelliği taşımaktadır. Bütün bunların ötesinde, fetih hadisinin, sahabe için bir hedef gösterme niteliğinde olduğu da söylenebilir. 8 asır boyunca birçok komutan, bu hedefi gerçekleştirmek, İstanbul’un kapılarını İslam’a açmak ve “Fatih” olabilmek için çaba sarf etmişlerdir. İsmail Lütfi Çakan bu görüşü şöyle ifade eder: “Hz. Peygamber bu tebşirleri ile ümmetine, mevcut şartlara takılıp kalmamalarını, üstlendikleri tebliğ ve cihad görevinin gerektirdiği diriliği korumalarını hatırlatmaktadır. Tabi bu, bir taraftan da ödenmesi gerekli bedele ‘hazır olun’ demektir.” İşte Hz. Peygamber’in kazandırdığı bu bilinç, ümmet tarafından devam ettirilmiştir. Bizim de bu bilinci koruma görevimiz olduğu unutulmamalıdır.
…
Bu kitaplar Fâtih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır;
Şu mihrabSinânüddin, şu minâreSinân'dır;
Haydi, artık uyuyan destanını uyandır!
Bilmem, neden gündelik işlerle telâştasın
Kızım, sen de Fâtihler doğuracak yaştasın!
…
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın
Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!
(Arif Nihat ASYA)
[1]Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, ; Buharî, et-Tarihu’l-Kebir, I, 81; et-Tarihu’s-Sağîr, I, ; el-Bezzâr, el-Müsned, el-Müsned, c. II, s. ; Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, II, 38; Hakim, Müstedrek, IV, ; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, VI,
[2] İbik, Hasan, İstanbul’un Fethi Hadisi, İlahiyat, Ankara , s.
[3] İbik, Hasan, a.g.e.,s.
[4] İbik, Hasan, a.g.e.,s.
[5] Çakan, İsmail Lütfi, İstanbul’un Fethi Hadisi, s. ; Yardım, Ali, Fetih Hadisi Üzerine Bir Araştırma, s. ; Kulat, Mehmet Ali, İstanbul’un Fethini Müjdeleyen Hadisin Değerlendirilmesi, s. 9; Aslan, Adem, Fetih Hadisleri, s.
[6] İbik, Hasan, a.g.e.,s. ; Aslan, Adem, a.g.e., s.
[7] İbik, Hasan, a.g.e.,s.
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz: “Ümmetimden Kayser’in şehrine ilk gazâ eden ordu, mağfirete nâil olmuştur, onların günahları affedilir” buyurmuşlardı. (Buhârî, Cihâd, 93)
Oraya sefere giden ilk ordu hicrî 52 senesinde yola çıkmıştı. Orduda Ebû Eyyûb el-Ensârî -radıyallahu anh- da vardı. Vefat ederse Kostantıniyye şehrinin kapısının yanına defnedilmeyi vasiyet etti. Kabrini düzleyip hiçbir iz bırakmamalarını istedi.
Bişr bin Sühaym -radıyallahu anh- şöyle anlatır:
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin şöyle buyurduklarını işittim:
“İstanbul elbette fetholunacaktır; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir!”
Bu hadisi rivayet eden sahâbînin oğlu Abdullah bin Bişr der ki: Bir gün Emevî valisi Mesleme bin Abdülmelik (v. / [?]) beni çağırdı ve bu hadisi sordu. Ben de ona bu hadisi naklettim. Bunun üzerine Mesleme hemen Kostantıniyye üzerine gazâya çıktı. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, IV, ; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, II, 81/; Hâkim, el-Müstedrek, IV, /; Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VI, )
Ebû Kabîl (r.a) şöyle anlatıyor:
Abdullâh bin Amr bin Âs’ın -radıyallahu anh- yanında idik. Kendisine Kostantiniyye ve Rûmiyye’den (Roma’dan) hangisinin önce fethedileceği soruldu. Abdullah -radıyallahu anh- halkaları olan eski bir sandık getirtti. İçinden bir yazı çıkardı ve şöyle dedi:
Resûlullâh’ın -sallallahu aleyhi ve sellem- çevresinde toplanmış mübârek hadislerini yazdığımız bir esnâda ona:
“–Hangi şehir önce fethedilecek, Kostantiniyye mi yoksa Rûmiyye mi?” diye soruldu. Allâh Resûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-:
“–Hiraklin şehri (yani Kostantiniyye) önce fethedilecek!” buyurdular. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, II, ; Dârimî, Mukaddime, 43/; İbn-i Ebî, Şeybe, Musannef, IV, ; Hâkim, el-Müstedrek, IV, /; IV, /; IV, /; Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VI, )
“…Cenâb-ı Hak onlara, tesbih ve tekbirlerle Kostantîniyye ve Rûmiyye’nin fethini müyesser kılacak…” (Hâkim, el-Müstedrek, IV, /; Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VI, )
Hendek kazılırken ashâb-ı kirâm, Resûlullâh’a -sallâllâhu aleyhi ve sellem- çok büyük ve sert bir kayaya rastlayıp onu kıramadıklarını bildirdiler. Âlemlerin Efendisi, sivri balyozu ellerine alarak besmeleyle o kayaya üç defâ vurdu. Onu ince kum gibi dağıttı.( Buhârî, Meğâzî, ) Ayrıca her vuruşta mü’minlere büyük müjdeler verdi. Birinci vuruşta Şam’ın (Bizans), ikincisinde Îran’ın, üçüncü vuruşta da Yemen’in anahtarlarının kendisine verildiğini, bu memleketlerin saraylarını bulunduğu yerden gördüğünü ifâde etti. Buraların i’lâ-yı kelimetullâh ile şerefleneceğini müjdeleyerek, gelecek zaferlerin heyecânıyla, mü’min gönüllere ümit aşıladı.(Ahmed, IV, ; İbn-i Sa’d, Tabakât, IV, 83, ) Hakkın, yakın bir gelecekte bâtılı mutlakâ imhâ edeceğini müjdeleyip, olmaz sanılan pek çok işin olur hâlinde teselsül edeceği cihanşümûl bir hidâyet haritası çizdi.
Varlık Nûru -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Kisrâ’nın Medâin’deki beyaz köşkünü târif edince, Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh-:
“–Doğru buyurdun! Sen’i hak dîn ve kitâb ile gönderen Allâh’a yemin ederim ki, o aynen târif ettiğin gibidir! Sen’in Rasûlullâh olduğuna (bir daha) şehâdet ederim!” dedi.
Allâh Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Ey Selmân! Bu fetihleri Allâh benden sonra size nasîb edecektir! Şam muhakkak fetholunacaktır! Herakliyus ülkesinin en uzak yerine kadar kaçacaktır! Siz bütün Şam’a hâkim olacaksınız! Hiç kimse size karşı koyamayacaktır. Yemen muhakkak fetholunacaktır! Ondan sonra Kisrâ öldürülecektir!” buyurdu.
Nitekim Selmân -radıyallâhu anh-:
“–Ben bütün bunların vukû bulduğunu gördüm!” demiştir. (Vâkıdî, el-Meğâzî, II, )
Buralar birer birer fetholundukça Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- da:
“–Bu fetihleriniz sizin için birer başlangıçtır! Ebû Hüreyre’nin varlığı kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, fethettiğiniz ve kıyâmete kadar fethedeceğiniz bütün şehirlerin anahtarlarını Allâh Teâlâ, Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-’a önceden vermiştir!” derdi. (İbn-i Hişâm, Sîret, III, )
Hz. Osman, komutanlarına hiç vakit kaybetmeden Cebel-i Târık’ı geçerek Endülüs’e girmeleri emrini vermişti. Bu emir, İstanbul’un batı yönünden sıkıştırılarak fethin kolaylaştırılması düşüncesinden kaynaklanıyordu. Bu sebeple o, Endülüs seferine katılanlara şu mektubu yazmıştı:
“İstanbul ancak Endülüs tarafından fethedilebilir. Eğer orayı fethederseniz, âhir zamanda İstanbul’u fethedenlerin ecrine siz de ortak olursunuz. Ve’s-selâm.” (İbn Kesîr, el-Bidâye, VII, ; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, III, 93; Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, İstanbul /, I, )
Böylece Hz. Osman zamanında, Kuzey Afrika’daki fetihler tamamlanmış, İslâm’ın karşısındaki en büyük güç olan Bizans’ın batıdan sıkıştırılması planları tatbîkâta konulmuştur.
Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurur:
“Sizler yardım görüp düşmanlarınıza gâlip gelecek, ganimetler elde edecek ve birçok beldeler fethedeceksiniz. Sizden kim bu vakte erişirse, Allah’tan korksun, mârufu emredip münkerden nehyetsin. Kim bile bile benim adıma yalan uydurursa Cehennem’deki yerine hazırlansın.” (Tirmizî, Fiten, 70/; Ahmed, I, , )
İslam ve İhsan