istanbul kasırlar / Saraylar-Köşkler-Kasırlar

Istanbul Kasırlar

istanbul kasırlar

İstanbul'un Tarihi Mirasları: Kasırlar ve Köşkler


Ulu önder Atatürk'ün sevdiği İstanbul semtlerinden olan Florya'da yer almaktadır. Atatürk için İstanbul Belediyesi tarafından yılında bir proje yarışması düzenlenir ve bu yarışmayı mimar Seyfi Arkan kazanır. Ataya özel yapılan köşk, deniz tabanına çakılan sütunlar üzerine oturtulmuştur ve karaya köprü yardımıyla bağlantısı sağlanmıştır. 14 Ağustos 'te kullanılmaya başlanan köşkte Mustafa Kemal Atatürk, 'nın Haziran ve Temmuz aylarını burada geçirmiş. Bilimsel ve siyasi toplantılar için köşkü kullanmıştır. Hatta aralarında İngiliz Kralı VIII. Edward ve Madam Simpson’un da bulunduğu önemli konukları bu köşkte ağırlamıştır. Köşk, Mustafa Kemal Atatürk tarafından son olarak 28 Mayıs günü kullanılmıştır. Ölümünden sonra Atatürk Müzesi olarak yeniden düzenlenmiştir.
2 - Ihlamur KasırlarıIhlamur Kasırları
İsmini bahçesindeki asırlık ıhlamur ağaçlarından alan bu yüzyıl kasırları Beşiktaş ve Nişantaşı arasındaki vadidedir. Sultan Abdülmecid zamanında yapımına başlanan iki yapı vardır. Bunlardan biri ana yapı olan Merasim Köşkü'dür. Diğeri ise padişahın maiyeti, kimi zaman da haremi tarafından kullanılan Maiyet Köşkü'dür. Merasim Köşkü'nün ön cephesi Barok çizgiler taşıyan merdiveni, ilginç ve hareketli kabartmalara sahiptir. Giriş salonu ve her iki yanında yer alan birer odadan oluşmaktadır. Kasrın iç süslemeler batılı dekorasyon anlayışına uygun süslemelerle bezenmiştir. Avrupa tarzı mobilyaları ve döşeme öğeleriyle bir bütünlük sağlanmıştır. Maiyet Köşkü daha sadedir ve bir orta sofaya açılan köşe odalardan oluşmaktadır. Buranın odalarındaki duvarlar farklı renklerde ve mermer görünümü veren şutuk işçiliğine sahiptir. Ihlamur Kasırları’nın Merasim Köşkü bir müze-saray olarak ziyarete açık tutulmakta, Maiyet Köşkü ise kışlık kafeteryadır.
3 - Küçüksu KasrıKüçüksu KasrıKüçüksu ile Göksu deresi arasındaki alanda kalmaktadır. I. Mahmud döneminde Divitdar Emin Mehmed Paşa, padişah için deniz kıyısına iki katlı ahşap bir saray inşa ettirmiştir. Saray III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde kullanılmıştır. Sultan Abdülmecid, eski ve ahşap yapıyı yıktırarak, yerine bugünkü Küçüksu Kasrı'nı inşa ettirmiştir. 'de inşası biten yapı bodrumuyla birlikte üç katlıdır. Bodrum katta; kiler, mutfak ve hizmetkârlara ayrılmış alanlar vardır. Diğer katlarsa bir orta mekana açılan dört oda biçiminde düzenlenmiştir. Abdülaziz zamanında cephe süslemeleri zenginleştirilmiştir. Kabartmalarla süslü deniz cephesine yaslanmış şadırvanlı küçük havuzunda ve merdivenlerinde Batılı süsleme motifleri kullanılmıştır. Oda ve salonlar değerli sanat eserleriyle dizayn edilmiş ve mobilyaların hepsi Avrupa'dan gelmiştir. Alçı kabartma ve kalemişi süslemeli tavanları, birbirinden farklı renk ve biçimde İtalyan mermerleriyle yapılmış şömineleri, her bir odada ayrı süslemeli ve ince işçilikli parkeleri, halı ve tablolarıyla zengin bir sanat müzesi gibidir adeta.
4 - Aynalıkavak KasrıAyvalıkavak Kasrı
Haliç kıyılarını süsleyen Aynalıkavak Kasrı Yüzyılda inşa edilmiştir. Saray bütünü içinde yer alan ve III. Ahmed döneminde yapıldığı düşünülen kasrın şimdiki halini, III. Selim dönemindeki onarımla kazanmıştır. Aynalıkavak Kasrı geleneksel mimarisi ve dekorasyon özellikleriyle son derece ayrıcalıklıdır. Deniz cephesinde iki, kara cephesinde tek katlıdır. Osmanlı klasik mimarlığının son dönem binalarından biridir. Aynalıkavak Kasrı'nın dizaynı ve süslemeleri dönemin modasını yansıtmaktadır. Tepe pencereleri revzenli, çatıları geniş saçaklıdır. İçinin dizaynında bulunan yerleşik sedir düzenlemeleri, geleneksel ısıtma biçimini oluşturan mangalları artık yok olmuş bir geçmişin yaşam biçimini gözler önüne sermektedir.
5 - Beykoz KasrıBeykoz Kasrı
Padişah Abdülmecid'e Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından armağan olarak yaptırılmaya başlanmış, ölümü üzerine oğlu Said Paşa tarafından tamamlanmıştır. Beykoz Kasrı Boğaziçi'nde yeni mimari üslupta inşa edilmiş ilk kargir ve Neo-Klasik üsluptaki kasırdır. Cephe kaplamasında kullanılan taşlar İtalya’dan getirilmiş, bunların yanı sıra yer yer beyaz mermerlere de yer verilmiştir. Beykoz Kasrı’nın bahçeleri, set set yapının bulunduğu alana kadar yükselmektedir.
6 - Hidiv KasrıHidiv Kasrı
yılında Mısır'ın son valisi Abbas Hilmi Paşa tarafından İtalyan mimar Delfo Seminati'ye inşa ettirilmiştir. İnşa edildiği zamanın mimari tarzını yansıtan kasır, Art Nouveau tarzındadır. Ayrıca yapıya bir de İstanbul Boğazı'nı gören bir kule inşa ettirmiştir. Her biri künyeli ve soy kütüğüne sahip ağaçlarla kaplı geniş bir koruluğa sahip olan kasırın binası şato biçimindedir. Kapısının üzerinde Ay yıldızlı hidiv tacı bayrağı arma haline getirilip yerleştirilmiştir. Binanın dışkapı girişi tamamen altın yaldızlı çiçek figürlü işlemelerle bezenmiştir. Yuvarlak mermer sütunları, teraslar, yatak odası, kulesi, mermer, ahşap ve kristal salonları önemli özellikler taşır. Avrupa mimarisindeki gelişmelerle paralel olarak binada çiçek, meyve ve av hayvanlarının resimleri duvarlara, tavanlara, sütun başlıklarına işlenerek yapılmıştır.
7 - Maslak KasırlarıMaslak Kasrı
dönümlük orman arazisinin ortasında yeşilin tüm tonlarını barındıran bir koruluğun içinde, Boğaziçi'nin Karadeniz'e açıldığı noktayı çok iyi görebilen bir konumda yer alan Maslak Kasırları günümüz İstanbul'unun Levent ve Ayazağa semtlerini birbirine bağlayan ana yolun sağında kalmaktadır. Burası padişahlara ait bir av ve dinlenme yeri olarak kullanılmıştır. Maslak Kasırları'nın ne zaman ve kim tarafından yaptırıldıkları tam olarak bilinmemektedir. Ancak yapının büyük bir bölümü Abdülaziz dönemini işaret etmektedir. II. Abdülhamid'in şehzadelik döneminde ona tahsis edilmiş olan Maslak Kasırları, şehzadenin Osmanlı tahtına çağrılmasına tanık olmuştur ve bu yönüyle Osmanlı tarihi açısından özel bir önem taşımaktadır. Maslak Kasırları'ndan günümüze; Kasr-ı Hümayun, Mabeyn-i Hümayun ve Limonluk, Çadır Köşk'le Paşa Dairesi gelebilmiştir. Bu yapılar, yüzyıl sonları ahşap Osmanlı mimarisi ve süslemeciliğinin örneklerini taşımaktadır. Günümüzde Kasr-ı Hümayun, eldeki belge, anı ve eski fotoğrafların ışığında onarılarak bir müze-saray olarak geziye açılmış durumdadır.
8 - Yıldız Şale KasrıYıldız Şale
Boğaziçi'ne hakim bir konumda yer alan Yıldız Şale Kasrı; Beşiktaş, Ortaköy ve Balmumcu arasında kalmaktadır. Yıldız korusunda yerleşim, Bizans İmparatorluğu zamanına kadar dayanmaktadır. İstanbul’un fethinden sonra III. Selim'in, annesi Mihrişah Valide Sultan için bu koruya 'Yıldız' adını verdiği bir köşk yaptırmıştır. II. Mahmud, Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz dönemlerinde eklenen köşk ve kasırlarla koruda yapılar artmıştır. II. Abdülhamid döneminde yapılan binalarla da Yıldız Sarayı adını alarak, Osmanlı'nın Eski Saray, Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı'ndan sonra dördüncü yönetim merkezi olmuştur. İsmini Fransızca 'Dağ evi' manasına gelen 'Chalet' sözcüğünden alan ve Yıldız Sarayı’nın bir parçası haline gelen Şale Köşkü, yüzyıl Osmanlı mimarisinin en dikkat çekici yapılarındandır. Şale Köşkü, yüksek duvarlarla çevrili bir bahçe içerisinde olup farklı tarihlerde birbirine bitişik olarak yapılan üç köşkten meydana gelmektedir. Köşkün birinci bölümü ’de yapılmıştır. Ek bina ise yılında yapılmış ve yapılma amacı köşk genişleyerek oda ve salonlara sahip olması sağlanmıştır. yıllarında ise Merasim Köşkü adıyla tanınan ve İtalyan Mimar D’Aranco’nun yaptığı üçüncü bölümdür. Köşkün son iki kısmı, Alman İmparatoru II. Wilhelm'in İstanbul'a gelişinde konaklaması için yapılmıştır ve bu özelliğiyle Şale, Yıldız Sarayı yapılar grubu içinde bir 'Devlet konukevi' niteliği kazanmıştır. Yıldız Şale Hereke HalısıKöşkün en ilgi çekici yanı, zemini duvardan duvara yaklaşık m2lik tek parça Hereke halısıyla kaplı, tavanı altın yaldızlı panolarla süslenmiş, görkemli Tören Salonu’dur. Tören Salonu'nda, II. Abdülhamid zamanında muayede törenleri düzenlenmişseafoodplus.info köşkte Harem ve Selamlık yoktur. Çırağan Sarayı’ndan getirilmiş sedef kakmalı kapılarından ötürü 'Sedefli Salon' olarak da bilinen yemek salonunun mobilyaları, II. Abdülhamid'in emriyle Yıldız Sarayı'na bağlı Tamirhâne-i Hümâyûn’da imal edilmiştir. Yapılardan birinde Klasik Türk Sanatları Merkezi yer almaktadır.

İstanbul´un Kasırları İstanbul´a göz kırpıyor


Haber Fotoğrafı: Küçüksu Kasrı


Yedi tepe, Boğaz, Haliç… İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı…Ve açıyorum gözlerimi… Karmaşa, gürültü, kozmopolit bir şehir ve ardında müthiş bir kültür mirası Uçsuz bucaksız bir tarih, geçmişi geleceğe bağlayan yapılar gözlerimi kamaştırıyor. Farklı deneyimlerin yaşandığı kasırlar bana göz kırpıyor. Zaman içinde pek çoğunu gezme fırsatını buldum, gezemediklerimi de “gezilecek yerler” listesine ekledim. Her biri birer sanat eseri, her biri ayrı ayrı hikâyelere tanık olmuş bu kasırların çoğu korumaya alınmış…

Ihlamur Kasrı ağaçlar altında
İstanbul’un göbeğinde, kalabalık olduğu kadar bir ticaret merkezi konumunda da olan Beşiktaş semti, “Ihlamur Kasrı”na ev sahipliği yapıyor. Ihlamur Kasrı yüzyıldan günümüze değin güzelliğini koruyan bir yapı.


Sultan 3. Ahmed’in tersane emirlerinden Hacı Hüseyin Ağa’ya ait olan “bağ”, Padişahın isteği ile bir “hasbahçe”ye dönüştürüldü. Sultan 3. Selim ile Sultan 2. Mahmud’un yaptıkları atışların tarihleri ve dereceleri nişan taşlarının üzerinde yazılı. Sultan Abdülmecit ise bu bahçeyi “Muhabbet Bahçesi”ne dönüştürdü. Fransız şair Lamartin, Sultan’ın konuğu olarak ağırlandığında, Ihlamur Kasrı hakkında şu ifadeleri kullanır: “Binanın karşısındaki bahçede güzel yemiş ağaçları ile bu vadiye ismini veren büyük ıhlamurlar vardı. Köşke çıkan üç basamaklı merdivenin önünde yasemin dallarını aşamayan küçük bir fıskiye, tatlı bir şırıltı ile mermer havuza dökülüyordu. Ihlamur, Padişah’ın en sevdiği köşktür; burada dinlenir ve mütalaa eder.” Sultan Abdülmecit’in emri ile yaptırılan iki kasıra, “ferahlık, tazelik, neşe ve sevinç” anlamına gelen “Nüzhetiye” adı verilir. Cumhuriyet döneminde “Tanzimat Müzesi” olarak kullanılan kasır daha sonra “Milli Saraylar”a devredildi.
’den itibaren özgün eşyaları ve bahçe düzenlemesi ile ziyarete açıktır. Ihlamur Kasırları, resmî kullanımdaki törenlerde kullanılan “Merasim Köşkü”, hareme ayrılan “Maiyet Köşkü” olarak ayrışmasına rağmen, dönemin diplomatik misafirlerinin ağırlandığı bir mekân olarak da tarihî bir önem taşır. Kasrın iç süslemelerinde Osmanlı saraylarında kullanılan Batılı dekorasyon anlayışı hâkimdir.

Küçüksu Kasrı Boğaz’a göz kırpıyor
Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçerek Beykoz’a doğru yol alıyoruz. İhtişamlı Küçüksu Kasrı ta bir görsel bir şölen. Göksu ve Küçüksu arasında yer alan oldukça büyük bir alan, padişahlar için adeta bir “piknik” alanı idi. Dönemin görkemi içinde padişahlar bu bölgeye gelirler, hoşça vakit geçirirlerdi. Yüzyılın ünlü gezgini Evliya Çelebi Göksu’dan söz ederken, “bir ab-ı hayat nehri” terimini kullanmıştır. Gül bahçeleri, köşkler, üzerinde kayık ile gezilen nehir adeta “cennet” olarak tasvir ediliyor. Sık sık avlanan ve atış talimleri yapmayı seven Sultan 1. Mahmud deniz kenarında ahşap bir köşk yaptırır. 3. Selim ise bu yapıya eklemelerde bulunur. Annesi Mihrişah Valide Sultan için bir çeşme yaptırır. Sultan Abdülmecid’in emri ile yıkılan köşk, Sultan Abdülaziz döneminde elden geçirilerek zenginleştirilir.


Küçüksu Kasrı
üç katlı kagir olarak yapılmıştır. Bodrum katı kiler mutfak ve hizmetkârlara için düzenlenmiş olup, orta kat 4 odaya bölündü. Bu özelliği ile geleneksel Türk Evi planına sadık kalındı. Genellikle av köşkü ve dinlenme amaçlı kullanıldı. Deniz cephesi kabartmalarla süslü olup bahçe şadırvanlı bir havuz ile taçlandırıldı. Avrupai dekorasyonu, halı ve tabloları, İtalyan mermeri ile bezenen şömineleri ve özellikle cam avizeleri ile Küçüksu Kasrı vakit ayırıp gezilmeye değer bir İstanbul klasiğidir.

Hıdiv Kasrı gül bahçesi ile ünlü
Hazır Boğaz’ın Anadolu yakasında tur atıyor iken Çubuklu sırtlarında denize göz kırpan bir başka eserde buluşalım: Hıdiv Kasrı. yılında Abbas Hilmi Paşa tarafından İtalyan mimar Defo Seminati’ye yaptırılan bu kasır dönemin modasına uyularak “art nouveau” tarzında inşa edildi. Abbas Hilmi Paşa, Kavalalılara mensup son hıdivdi.


Abbas Hilmi Paşa’nın yüzyılın sonlarında politik nedenlerle İstanbul’da ikamet etmesi gerekiyordu. yılında, şimdiki kasrın olduğu bölgedeki iki ahşap yalı satın alındı. Sonraları çevresindeki araziler de yalıların bahçesi oldu. yılında yıkılan binaların yerine, içinde İstanbul Boğazı’nı gören bir kulenin bulunduğu kasır inşa edildi. İngilizler hıdivlik ünvanını geri aldıktan sonra Abbas Hilmi Paşa İsviçre’de yaşadı. Ailesi ise bu kasırda ikamet etmeye devam etti.
Kasrın en önemli özelliklerinden biri, kuleye -buharla çalışan- bir asansör ile çıkılabilmesi idi. Ana girişteki mermer çeşme, yapının tavanlarındaki vitraylar, üst katındaki daire şeklindeki yatak odaları kasrın ihtişamı ile bütünleşmekte. Kasrın bahçesi İstanbul’un en büyük gül bahçesi olma özelliğini taşıyor.

Aynalıkavak Kasrı Haliç kıyılarını süslüyor
Haliç kıyılarını süsleyen Aynalıkavak Kasrı yüzyıla ait. Diğer bir adı “Tersane Kasrı” olan Aynalıkavak Kasrı 3. Ahmed tarafından inşa edildi, 3. Selim zamanında restore edilerek günümüze kadar geldi. İç dizaynındaki sedirler ve ısınma amaçlı kullanılan mangallar ile dönemin yaşam biçimi hakkında fikir sahibi olmak mümkün.

Aynalıkavak Kasrı deniz tarafında iki katlı iken, kara tarafından tek katlıdır. Tarihî belgelere göre, bu bölge Bizans imparatorlarının gezinti yeri idi. Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul’u fethinden sonra Haliç kıyıları dikkat çekmiş ve “Tersane Sarayı” inşa edildi. Sultan 1. Ahmet için yaptırılan ilk yapıdan sonra yeni köşkler ve yeni kasırlar ilave edildi. Aynalıkavak Kasrı ise 3. Ahmet’in şehzadelerinden birinin sünnet töreni için inşa edildi. Zaman içinde saray yıkıldı geriye sadece Aynalıkavak Kasrı kaldı. “Hasoda Kasrı” “Hasbahçe Kasrı” “Daire-i Hümayun” adları ile anılan yapıt Lale Devri’nin en güzel şahidi olarak tarih sayfalarında yer aldı.


Sultan 3. Selim’in altın yaldızlı tuğrası, bestelerini yaptığı Hasoda’nın pencereleri üzerinde hat sanatı ile yazılan Şeyh Galip imzalı 36 beyitlik şiir dikkat çekmekte. Tavanda geometrik şekiller içinde bitkisel motiflerle zenginleştirmiş süslemeler göze çarpmaktadır.

Ünlülerin konukevi Yıldız Şale Kasrı
Beşiktaş ile Balmumcu arasında yer alan Yıldız Şale Kasrı Bizans döneminden bu yana tüm ihtişamını koruyan bir kasırdır. Boğaziçi’ne olan hakimiyetinin yanı sıra, tek parçalık metrekarenin üstündeki Hereke halısı, kasrın özelliklerindendir. Yıldız Sarayı’nın bir parçası olan Şale Köşkü adını, Fransızcada “dağ evi” anlamına gelen kelimeden alır.
Yüksek duvarlarla çevrili bir bahçenin içinde yer alan Şale Köşkü, yüzyılın en görkemli yapılarından biridir. Köşkün ilk bölümü yılında yapılmasına rağmen yaklaşık 10 sene sonra ünlü mimar Sarkis Balyan tarafından genişletildi. Merasim Köşkü adı ile tanınan 3. bölüm ise mimar D’Aronco’nun imzasını taşır. Haremlik ve selamlık olarak düzenlenen şale, dış dünyaya yedi kapı ve ahşap panjurlu pencereleri ile açılmakta. Katlar arasındaki zarif, mermer ve ahşap merdivenler dikkati çekmekte. Köşkün salonlarından biri Çırağan Sarayı’ndan getirtilen sedef kakmalı kapılardan dolayı “Sedefli Salon” olarak adlandırılır. Üç boyutlu İsveç yapımı Rörstrand imzalı çini sobaların görkemi anlatmakla bitmez.


yılında “Balkan Konferansı”na ev sahipliği yapan Yıldız Sarayı daha sonra “Devlet Konukevi” olarak hizmet verdi. Alman İmparatoru II. Wilhelm İstanbul’a gelişlerinde Yıldız Şale Kasrı’nda konakladı. İran Şahı Rıza Pehlevi, Pakistan Cumhurbaşkanı İskender Mirza, Tunus Cumhurbaşkanı Habib Burgiba, Suudi Arabistan Kralı Faysal, Ürdün Kralı Hüseyin, Endonezya Cumhurbaşkanı Sukarno, Etiyopya Kralı Haile Selasiye, Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle burada ağırlanan konuklar arasındadır.

Beykoz Mecidiye Kasrı artık bir müze
Günümüzde bir müze olarak gezilen Beykoz Mecidiye Kasrı, Yetimler Yurdu, Göz Hastalıkları Hastanesi, Prevantoryum, Beykoz Çocuk Göğüs Hastalıkları Hastanesi olarak da hizmet vermiş dönemin en göz alıcı eserlerinden biridir. Beykoz Mecidiye Kasrı, Sultan Abdülmecid için Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa tarafından yılında yaptırılmaya başlanmış ve Paşa’nın ölümü üzerine, ’te oğlu Said Paşa tarafından tamamlatılarak Padişah’a hediye edilmiştir.


Adına ithafen Mecidiye Kasrı olarak anılan bina denizden başlayarak setler halinde yükselen bir peyzaj düzenlemesine sahip. Yapıldığı ilk yıllarda günlük konaklamalarda kullanılsa da daha sonraları yabancı devlet erkanı ve elçi ağırlama gibi etkinliklere ev sahipliği yaptı. Beykoz Mecidiye Kasrı birçok tarihî olaya tanık oldu. Bunlardan bazıları şöyledir: Kırım Harbi’ne gitmek üzere İzmir ve dolaylarından gelen gönüllü zeybeklerden oluşan bölükler Hünkâr İskelesi’nden gemilere bindirilmeden önce Beykoz Çadırlarında ağırlandılar. Ordunun ileri gelenleri ise Mecidiye Kasrı’nda misafir edildi. Bu savaşa katılan Prens Jerome Napoleon yazında Sultan Abdülmecid’i ziyaret etti. Prens daha sonraki gelişlerinde Mecidiye Kasrı’nda ikamet etti. Sultan Abdülaziz, kendisini ziyaret için İstanbul’da bulunan Fransız İmparatoriçesi Eugénie’ye verdiği ziyafet sorasında, Beykoz Mecidiye Kasrı’ndan ordunun geçit törenini izlettirdi. Türk ve Fransız bayrakları ile donatılan yollardan geçerek köşke saltanat arabası ile gelmek, İmparatoriçeyi ziyadesi ile duygulandırdı. Sultan Reşad’ın saltanatı sırasında meclis üyelerine ve milletvekillerine bu kasrın bahçesinde bir bahar ziyafeti verdi. Osmanlı Padişahlarının bu nadide kasrı zaman zaman kendileri kullanmalarının yanı sıra, devrin erkanına, -kentin dışında temiz havası yüzünden,- bir sayfiye mekânı olarak da tahsis edildi. Günümüzde yapılan restorasyon çalışmalarının ardından müze kimliğine kavuştu.

KISA KISA
Adile Sultan Kasrı’nı, Sultan Abdülaziz kız kardeşi Adile Sultan için yaptırttı. Mimarı Nigoğos Balyan’dır. Rıfat Ilgaz’ın kaleme aldığı Hababam Sınıfı’nın ilk film serileri burada çekildi. Odalardan biri Hababam Sınıfı Müzesi olarak düzenlendi.
Bir kapısı Topkapı Sarayı’na, diğer kapısı Sarayburnu’na bakan Sepetçiler Kasrı Sultan 3. Murat döneminde mimar Davut Aga tarafından yapıldı. yılındaki restorasyonlardan sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nün Uluslararası Basın Merkezi olarak kullanıldı. Sepetçiler Kasrı yılına kadar Avrupa Kültür Başkenti Projesi Ofisi olarak kullanıldı. Daha sonra Yeşilay’a tahsis edildi.
Orman arazisi içinde bulunan dönüm alana sahip Maslak Kasrı,yeşilin tüm tonlarını içinde barındırmaktadır. Kasrın en dikkat çeken özelliklerinden biri sekizgen şekilde inşa edilmiş olmasıdır. İçinde bir hamam olduğu da bilinmekte Maslak Kasrı Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılarak yeğeni Şehzade Abdülhamid Efendi’ye tahsis edildi. Bir dönem askeri prevantoryum olarak hizmet verdi. Günümüzde sayısız bitki çeşidiyle donanmış büyük bahçesi ve içinde ender tropik bitkilerin yetiştiği serasıyla ziyaretçilerini karşılamaktadır. 

Kaynakça:
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info

İstanbul&#;un tarihe tanıklık eden en görkemli kasırları

Geçmişten günümüze pek çok büyük imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul, tarihin en görkemli mimari örneklerine ev sahipliği yapıyor. Tarihin en büyük hükümdarlıklarının miraslarını barındıran kadim şehir, her köşesinde sizi farklı sürprizlerle karşılıyor. İstanbul&#;un kıymetli hazineleri saraylar, camiler, hanlar, hamamlar, köşkler, çarşılar ve ihtişamlı yapılarıyla dikkat çeken kasırlar, şehrin siluetini oluşturuyor. Keşfetmekle bitiremeyeceğiniz dünyanın başkenti İstanbul&#;u gezmeye başlamak için ilk adım olarak kasırlar doğru bir tercih olacaktır.

Padişahların şehrin dışına veya yüksek tepelere inşa ettirdikleri köşk ya da av köşkleri olarak kullanılan görkemli yapılar, kasır olarak adlandırılıyor. İstanbul&#;un en güzel kasırlarını sizler için derledik.

IHLAMUR KASRI- BEŞİKTAŞ

Nişantaşı ile Beşiktaş arasında Ihlamur Mesiresi&#;nde bulunan Ihlamur Kasrı, Abdülmecit tarafından mimar Nigoğos Balyan&#;a yaptırılmıştır. Kasır, Merasim Köşkü ve Maiyet Köşkü olarak 2 kasır şeklinde tasarlanmıştır. Daha sade ve küçük bir yapı olan Maiyet Köşkü, kafe olarak kullanılırken Merasim Köşkü&#;nü müze ve saray olarak ziyaret edebilirsiniz. Köşkün üst duvarları pahalı bir malzeme olan Avusturya stukosu ile kaplanmıştır.

Ihlamur Kasrı giriş ücreti; tam 15 TL, indirimli 10 TL, öğrenci 5 TL. Bahçe kısmına giriş ise 5 TL&#;dir.

MALTA KÖŞKÜ- BEŞİKTAŞ

Beşiktaş&#;ın tarihi miraslarından bir diğeri olan Malta Köşkü, Yıldız Parkı içerisinde bulunmaktadır. Tarihin önemli şahitlerinden köşk, Çadır Köşkü olarak da bilinmektedir. Malta ismini ise Malta&#;da getirilen taşlardan almıştır. Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan Malta köşkü İstanbul&#;daki pek çok muhteşem esere imzasını atan mimar Balyan ailesi ellerinden çıkmıştır. Köşkün tavan süslemeleri ve altın varaklı aynası en dikkat çeken bölümlerini oluşturmaktadır.

Köşkün içerisinde bulunan kafede çayınızı yudumlarken yemyeşil Yıldız Parkı manzarasında huzur bulabilirsiniz.

ADİLE SULTAN KASRI- ÜSKÜDAR

Üsküdar Validebağ Korusu içerisine Sultan Abdülaziz tarafından kardeşi Adile Sultan için yaptırılan Adile Sultan Kasrı, büyüklüğüyle öne çıkmaktadır. Geniş ve görkemli salona çıkan çift kollu merdivenler, günümüzde özellikle fotoğraf çekimlerinde sıklıkla kullanılmaktadır.

Kasır, dönem içerisinde eğitim amaçlı da hizmet vermiştir. Günümüzde ise birçok etkinlik ve düğün organizasyonlarında kullanılmaktadır.

Hababam Sınıfı filmi de Adile Sultan Köşkü&#;nde çekilmiş ve köşkün odalarından biri Hababam Sınıfı Müzesi olarak düzenlenmiştir.

KÜÇÜKSU KASRI- BEYKOZ

Küçüksu ve Göksu dereleri arasında Boğaziçi&#;ne bakan Küçüksu Kasrı, yine Abdülmecit tarafından yaptırılan bir Nigoğos Balyan eseridir. Batılı mimari özelliklerinin işlendiği kasır, klasik Osmanlı yapılarından farklı özellikler taşımaktadır. Ön cephede yer alan kabartma süsleri, bahçesindeki süs havuzu ve Avrupa&#;dan sipariş edilen mobilyalarından İtalyan mermerinden yapılan şöminesine kadar batı tarzı tercih edilmiştir.

Küçüksu Kasrı&#;nı Pazartesi ve Perşembe günleri hariç girişler, tam 10 TL, öğrenci 5 TL şeklinde ziyaret edebilirsiniz.

HİDİV KASRI- BEYKOZ

Mısır Hidivi (Valisi) Abbas Hilmi Paşa tarafından yılında İtalyan mimar Delfo Seminati&#;ye yaptırılan Hidiv Kasrı, İstanbul Boğazı&#;nın en güzel noktalarından birine konumlandırılmıştır. Boğazı seyredebileceğiniz bir kuleye sahip köşk, ağaçlar arasında yükselen bir şato izlenimi vermektedir. Doğadan esintilerin göze çarptığı Hidiv Kasrı&#;nda yaprak, çiçek ve meyve desenli vitray camlı kapılar ile mozaik süslemeli tavan dikkat çekmektedir. Kasrın bir diğer göz alan parçası ise dış kapı girişindeki altın yaldızlı kapı ve üzerinde Ay Yıldızlı hidiv tacı bayrağıdır.

Özel bir işletme tarafından hizmet verilen Hidiv Kasrı&#;nda restoran ve kafe bulunmaktadır.

Etiketler:
istanbul kasır ve saraylar,istanbul kasırlar,istanbul kasırları,istanbulda gezilecek kasırlar,istanbuldaki kasırlar

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir