istanbul sözleşmesi 36. madde / İstanbul Sözleşmesi'nin tüm maddeleri - bianet

Istanbul Sözleşmesi 36. Madde

istanbul sözleşmesi 36. madde

İstanbul Sözleşmesi dedikleri

Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen ve bu şekilde adlandırılan sözleşmenin asıl adı, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki, Avrupa Konseyi Sözleşmesi” dir.

Bu sözleşme tarihinde imzaya açılmış olup, Türkiye dahil toplam 15 Avrupa Konseyi Devleti imza koymuştur. Sözleşmede 27 üyeli Avrupa Birliği Ülkelerinden 14 tanesinin imzası vardır. 13 ülke bu sözleşmeyi imzalamadığı halde ilk imzayı bizim Dış İşleri Bakanımız atmış, daha sonra da Bakanlar Kurulu imzalamıştır. Sözleşme toplam 81 maddeden ibarettir. Şimdi bazı maddelerini gözden geçirerek yorumlayalım.

Sözleşmenin 3. Maddesinde Kadına Yönelik Şiddet şöyle tarif ediliyor: “Psikolojik veya ekonomik acı veya ızdırap veren veya verebilecek olan, cinsiyete dayalı her türlü eylem ve bu eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet anlamına gelir.”

Sözleşmenin yine 3. Maddesinin b fıkrasında, “aynı evi paylaşsa da paylaşmasa da, eski veya şimdiki eşler veya partnerler arasında meydan gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet eylemi anlamına gelir” denmektedir.

Tarifte geçen “Psikolojik veya ekonomik acı veya ızdırap veren veya verebilecek olan, cinsiyete dayalı her türlü eylem” deyimleri muğlak ifadelerdir ve çok ciddi mahrumiyetlere, çok acı verici insan hakları ihlallerine sebebiyet vermektedir. Hangi durumda psikolojik veya ekonomik şiddetin oluştuğu açıklanmamaktadır. 

Maddenin b fıkrasında geçen “partnerler” deyiminin kimleri kapsadığı belirtilmemiş olduğundan, homoseksüel ilişkide bulunanlar da partner sınıfına girmektedir. Maddede, “eşler veya partnerler” denilerek eş ile partner sınıfına girenleri eşit derecede değerlendirmekte ve homoseksüellik yasal teminat altına alınmış olmaktadır. Böylece bu madde ile homoseksüeller, eşler gibi birbirlerine sorumlu hale gelmekte, bir aile olarak değerlendirilmekte ve homoseksüellik yasal koruma altına alınmaktadır.

Bununla da bırakılmıyor, sözleşmenin 4. madde 3. fıkrasında; “Temel Haklar, Eşitlik ve Ayrımcılık Yapmama” başlığı altında, “ Cinsel tercih/Yönelim” de sayılmakla, her türlü sapıklık, açıkça meşrulaştırılmaktadıseafoodplus.info bu maddeye göre homoseksüellik ve lezbiyenlik temel bir hak olarak ifade ediliyor. Bunun sonucunda da bu sapıklıklar engellenemiyor, bunların üzerine gidilemiyor, yasal işlem yapılamıyor.

Homoseksüelliği icra etmeleri ve bunlara engel olmamaları üzerine helak edilen Lut Kavmindeki sapıklığa işaret ederek “Lut Kavminin Çocuklarıyız” pankartı taşıyanlar ve bu sapıklıkları icra edenler, diğer normal insanlarla eşit sayılıyor.

Sözleşmenin Türkçe metninde, her ne kadar “aile” kelimesi geçiyorsa da, imzalanan orijinal metinde,“domestic” kelimesi geçmektedir ki, uzmanlar domestic kelimesinin normal bir aileyi değil, ev içi her türlü arkadaşlığı yani ortak ev arkadaşlığını içerdiğini belirtmektedirler. Bu ortak ev arkadaşlığı, erkek erkeğe veya kadın kadına cinsel birliktelik de dahil olmak üzere, her türlü beraberliği kapsamakta ve bunları yasallaştırmaktadır.

Sözleşmenin 4. Maddesinin 4. fıkrasında, “Kadınların lehine alınacak her türlü tedbir, ayrımcılık sayılamayacak” denilerek konu kadın – erkek eşitliğinin de ilerisinde tamamen feminizme kayan bir boyuta taşınmakta, erkeklerin çok büyük mağduriyetine sebep teşkil edecek konuma getirilmektedir.

Sözleşmenin 7. maddesinde, “alınan tedbirler, ulusal insan hakları kuruluşları ve sivil toplum örgütleri gibi, tüm aktörleri kapsar” denilerek, homoseksüel ilişkileri de kapsayan her türlü cinsel tercihler ve bunların özgürce çalışmaları için dernek, vakıf gibi koruyucu kurumların oluşturulması da, teminat altına alınmaktadır.

Sözleşmenin 9. maddesinde; “Sivil Toplum Kuruluşları ve Sivil Toplum” başlığı altında; “Taraflar, kadına yönelik şiddetle mücadelede, aktif olan ilgili sivil toplum kuruluşları ve Sivil Toplumun çalışmalarını, her düzeyde göz önünde bulundurur, teşvik eder, destekler ve bu kuruluşlarla etkin işbirliği tesis eder” demektedir. Bu madde gereğince, o zamanın Aile Bakanı Fatma Şahin, kadın derneği ile masaya oturup, sayılı yasa tasarısını hazırladı. Toplumsal cinsiyet eşitliğini savunduğunu iddia eden derneklerin çoğunluğu LGBT destekçisi derneklerdi.

İstanbul Sözleşmesinin gereğini yerine getirmek üzere, Eylül ayında yürürlüğe giren, “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu” adlı sayılı kanun, dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin tarafından, çoğunluğunu yukardaki derneklerin oluşturduğu feminist kadın dernekleriyle birlikte hazırlayarak çıkartılmıştır.

Sözleşmenin maddesinin 1. fıkrasında; “Kadınlar ve erkekler için, alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan ön yargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü farklı uygulamaları ortadan kaldırmak amacıyla, kadın ve erkeklere ilişkin toplumsal ve kültürel davranış modellerinde değişim sağlamak için gerekli tedbirleri alır” denmektedir.

Burada “Kadınlar ve erkekler için alışıla gelmiş rollerinbulunduğu düşüncesine dayanan ön yargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ortadan kaldırmak” deyimiyle, inanç, iman ve ahlâki değerlerimizden süzülüp gelen örf ve adetlerimize bağlı karı-koca sorumluluk ilişkileri tamamen inkâr edilmekte, bunların ortadan kaldırılarak toplumumuzun, inanç referanslarımızdan, değerlerimizden uzaklaştırılması istenmektedir.

Bu maddeye göre eşler, birbirinden tam manasıyla bağımsız ve sorumsuz olacaklar demektir.

Yukarda geçen sözleşmenin Maddesinin 1. Fıkrasında, ortadan kaldırmak olarak yapılan tercümenin asıl metindeki karşılığı “kökünden kazımak” tır. Yani madde, inanç ve ahlak anlayışımızdan kaynaklanan karı koca ilişkilerindeki her türlü örf, adet, gelenek ve duyguların kökünün kazınması için her türlü tedbirin alınacağını ortaya koymaktadır. İşte madde…

Yukarıdaki Maddeyi dikkatlice incelersek, 5. Fıkrasında, “Taraflar kültür, töre, gelenek veya sözde namus gibi kavramların bu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir” denmektedir.

Bu sözleşmeyle daha önce açıkladığımız şekliyle homoseksüellik, lezbiyenlik gibi sapıklıklar koruma altına alınırken inançlarımızdan kaynaklanan adet ve gelenekler ile namus anlayışımız bile ortadan kaldırılmak ve kökünden kazınmak istenmektedir. Maddede geçen “sözde namus” terimi üzerinde iyi düşünmek gerekir.

Aşağıdaki maddeye bakalım. Sözleşmenin Maddesi “Eğitim” başlığı altında, “Taraflar, resmi müfredata kadın erkek eşitliği, toplumsal klişelerden arındırılmış toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet gibi konuların öğrencilerin zaman içinde öğrenme kapasitelerine uyarlanmış biçimde dâhil edilmesi için gerekli tedbirleri alacaklardır” demektedir.

2. fıkrada da bu ilkelerin yaygın eğitimin yanı sıra, spor, kültür ve eğlence tesislerinde ve medyada yaygınlaştırılmasına yönelik tedbirlerin alınacağını öngörmektedir.

Maddede geçen “toplumsal klişelerden arındırılmış toplumsal cinsiyet rolleri” ne demektir? Yani toplumda yıllardır sürüp gelen karı koca veya eşlerin ötesinde her türlü cinsiyet ki kapalı bir şekilde yine erkek erkeğe veya kadın kadına cinselliğe işaret edilmekte ve bu cinselliklerin eğitiminin verilmesi gerektiğinden söz edilmektedir.

Sözleşmenin Maddesi “Tecavüz dâhil olmak üzere cinsel şiddet” başlığını taşımaktadır.

Bu maddenin 1/a -b- c fıkraları, “bir insanla rızası olmaksızın cinsel nitelikli eyleme girişmenin cezalandırılmasını şart koşmakta, 3. fıkrada da “bu hükümlerin eski veya mevcut eşlere veya birlikte yaşayan bireylere karşı gerçekleştirilmiş eylemler için de geçerli olmasını” belirtmiştir.

Bu madde, eşler ile kim olursa olsun bir evde birlikte yaşayanları aynı kategoride değerlendirerek her türlü cinsel birleşmeyi yasallaştırırken, eşlerin rızaları dışındaki cinsel birleşmeyi şiddet suçu kapsamına almaktadır.

Sözleşmenin Maddesinde; “Taraflar bu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak, arabuluculuk ve uzlaştırma da dâhil olmak üzere, zorunlu anlaşmazlık giderme alternatif süreçlerini yasaklamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır” denmektedir.

Bu madde, anlaşamayıp kavga eden veya tartışma yaşayan aile fertleri arasında bir şikâyet söz konusu olmuş ise bu kişiler arasındaki arabuluculuk ve uzlaşma yapılmasını yasaklıyor.

Madde illaki kavganın ve tartışmanın devam etmesini ve olayın mahkeme boyutuna taşınmasını istiyor. Bu çok tehlikeli, aileler yönünden çok feci sonuçlar doğuracak bir maddedir. Aile fertlerini uzlaşma ve anlaşmaya değil, kavgaya ve mahkemelerde sürünmeye sevk eden ve sonuçta aile birliğini yok eden, ortadan kaldıran yıkıcı bir maddedir.

Sözleşmenin Maddesinde; Taraflar, yetkili makamlara, ani tehlike durumlarında, aile içi şiddet faillerinin, mağdurun veya risk altındaki şahsın ikametgâhını yeterli bir süre için terk etme emri verme ve faillerin mağdurun veya risk altındaki şahsın ikametgâhına girmesini veya mağdurla veya risk altındaki şahısla temas etmesini yasaklama yetkisi verilmesini temin edecek yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır” denilmektedir.

Bu sözleşmeye uygun olarak çıkartılan sayılı  Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu kapsamında yüzbinlerce erkek evinden uzaklaştırılmıştır. Bu rakam bir abartı değildir. Bu kanuna göre, bugüne kadar bin erkek evinden uzaklaştırılmış yani sokağa atılmıştır.

Hiçbir delil, belge, şahit, ispat aranmaksızın sadece kadının ifadesiyle evin erkeği evinden atılmakta ve sokağa terkedilmektedir. Evdeki bir hayvanın bile sokağa atılamadığı bir ortamda bugün yüzbinlerce erkek evinden, yuvasından sokağa atılmaktadır. Bu durum şiddeti önlemeyi bırakın daha da arttırmaktadır. Zira sokağa atılan erkeğin bunalıma girmemesi mümkün değildir. Şuuru kaybolmuş, bunalıma girmiş bir halde, sokakta şiddete hatta cinayete başvurmaktadır.

Bununla da kalınmamakta evden atılan erkeğin telefonları dinlemeye alınmakta ve eşiyle temas kurup kurmadığı takip edilmektedir. Sokağa atılan erkek eşini telefonla arar da “gel şikâyetinden vazgeç barışalım” dediği anda veya çocuklarının durumunu sorduğu anda yakalanıp hapse atılmaktadır.

Kadının tek taraflı beyanı ile böylesine cezalar verilmesi hakkaniyetle, adaletle, insafla, insan hakları ile bağdaşmaz, inancımızın prensiplerine zaten uymaz.

İstanbul Sözleşmesi denilen ucube Avrupa Konseyi sözleşmesi, bizim değerlerimize taban tabana zıt maddeler ihtiva etmektedir. Avrupa Birliğine girmek adına yılında imzalanan bu sözleşmenin derhal iptal edilmesi gerekmektedir.

Bu sözleşmeye dayalı olarak çıkartılan kanunlarda ömür boyu nafaka, dini nikâhla yapılan gönüllü evliliklere ağır cezalar verilmekte ve adı cinsel istismar olan ancak boyutu belli olmayan fiillere cezalar uygulanmaktadır.

Ömür boyu nafaka ile boşanan ve artık onun için yabancı olan bir kadına ömür boyu nafaka verilmesi uygulaması hangi vicdana sığmaktadır.

Bu ülkede zina alabildiğine serbest icra edilirken, hele hele 18 yaş altı dini nikâhla yapılan gönüllü evliliklerde erkek tecavüzcü diye hapse atılmakta kadın ve çocuklar mağdur edilmektedir. Bir ifadesi ile kocasını evden attırabilen kadın burada dinlenmemekte her ne kadar ben gönüllü evlendim dese de “sen çocuksun, senin ifaden geçersiz” denmektedir.

Kanunlara cinsel istismar diye bir tabir konulmuştur. Cinsel istismar ne denektir? Taciz mi, tecavüz mü? İkisi çok farklı şeylerdir. Tacizin kapsamı çok geniştir. Öğretmenin öğrencisine dokunması ve başını okşaması bile taciz kapsamına girebilmektedir. Böyle bir temas ile tecavüzün aynı kapsamda cinsel istismar olarak değerlendirilmesi çok büyük yanlıştır. 

İstanbul Sözleşmesi denilen ve bizim inancımıza, ahlak anlayışımıza, kültürümüze ve değerlerimize düşman olarak hazırlanan bu sözleşme ve bu sözleşmeye dayalı olarak çıkartılan kanunların acilen iptal edilmesi gerekmektedir.

Bugüne kadar içeriği belli olmayan İstanbul Sözleşmesinin ne olduğu artık ortaya çıkmaya başlamıştır. Yıllardır bununla tek başına mücadele eden Sema Maraşlı hanımefendiye son aylarda büyük destek verilmekte ve bu destek çığ gibi büyümektedir. İnançlı ve imanlı yazarlar İstanbul Sözleşmesinin içeriğini yazmaya başlamışlardır. Bir yandan da İstanbul Sözleşmesi denilen aslında Avrupa Konseyi sözleşmesi olan bu ucubenin acı sonuçları da ortaya çıkmaya başlamıştır.

Onun için başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Bakanlarımızdan ve Milletvekillerimizden bu sözleşmenin derhal iptal edilmesini milletimiz adına talep ediyor, bekliyoruz.  Yazımı bu konuda yazdığım bir şiirimle tamamlıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Bir metin dayatıldı, güya “sözleşme” adı,
Kaynağı yabancıydı, geldiği yerdi batı,
Bu sözleşme geleli, milletin kaçtı tadı,
Büyük problem oldu, İstanbul Sözleşmesi.


Kadınları korumak, sadece bahaneydi, 
Şiddeti önlemek de, sözde bir ianeydi,
Girdiği yer özeldi, hedefse aileydi,
Büyük problem oldu, İstanbul Sözleşmesi.


Kadını arkalarken erkeği suçlu gördü, 
Delilsiz ihbarlarla başına çorap ördü,
Evinden çıkarıldı, bu örfe zarar verdi,
Büyük problem oldu, İstanbul Sözleşmesi.


Erkek çaresiz kaldı, beyni kaynadı yandı, 
Bunalıma girince, varıp eve dayandı,
Şuursuz bir şekilde, bunu bir çözüm sandı,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.


Cinayet artışında büyük oldu etkisi,
Her bir olumsuzlukta, pek büyüktür katkısı,
Artık millet uyandı, çok fazladır tepkisi,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.


Hayvan bile sokağa böyle bırakılmıyor,
Hakları korunuyor, itilip kakılmıyor,
İnsanın bu hâline dönüp de bakılmıyor, 
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.


“Evde ortak yaşama” terimini getirdi,
“Partnerler” denilerek aileyi bitirdi,
Karı koca çocuklar, kavramını yitirdi,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.


Sapıklıkların tümü, sözleşmeyle korunur,
“Lut kavmi çocuğuyuz” denilerek yürünür,
Çarpıklıklar barınır, ahlâk yerde sürünür,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.


Evlilikle ilgili geleneği kaldırır,
Toplumun değerine, örf âdete saldırır,
Sorumluluk yok olur, aileyi öldürür,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.


Âdetlerimiz kökten kazınmak isteniyor,
Karı koca bağları çözülmek isteniyor,
Namus kavramı tümden bozulmak isteniyor,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.


Şiddet olaylarında “uzlaştırma” yasakmış,
“Arayı bulmak” bize fersah fersah uzakmış,
Geleneklere dönmek, kurulan bir tuzakmış,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.


Bütün bunlar ters bize, inançları zedeler,
Tüm yüce değerleri, kültürümüzü deler,
Toplumu parçalayıp, birliğimizi böler,
Büyük Problem oldu İstanbul Sözleşmesi.


İsteriz ki yönetim melaneti yok etsin,
Bünyemize uymayan, kanunları hep atsın, 
Sözleşmeyle her gelen kötülük artık yetsin,
Büyük problem oldu İstanbul Sözleşmesi.


Salih Sedat doğruyu çekinmeden söyledi,
Bu önemli konuyu kamuya arz eyledi,
Milletin birçok ferdi ta yürekten ağladı,
Büyük problem oldu İstanbul sözleşmesi.
Salih Sedat Ersöz

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Bölüm I – Maksatlar, tanımlar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması, genel yükümlülükler

Madde 1 – Sözleşmenin Maksatları 1 Bu sözleşmenin maksatları şunlardır: a kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak; b kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak; c kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak; d kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak; e Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak. 2 Tarafların söz konusu Sözleşmenin hükümlerini etkili bir biçimde uygulamalarını sağlama amacıyla bu Sözleşmede spesifik bir izleme mekanizması oluşturulmuştur.

Madde 2 – Sözleşmenin Kapsamı 1 Bu Sözleşme, aile içi şiddet de dahil olmak üzere, kadınları orantısız bir biçimde etkileyen, kadına karşı her türlü şiddet için geçerli olacaktır. 5 2 Taraflar bu Sözleşmeyi tüm aile içi şiddet mağdurları için uygulamaya teşvik edilir. Taraflar bu Sözleşmenin hükümlerinin uygulanmasında toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin kadın mağdurlarına özel olarak dikkat göstereceklerdir. 3 Bu Sözleşme, barış zamanında ve silahlı çatışma durumlarında geçerli olacaktır.

Madde 3 –

Madde 4 – Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması 1 Taraflar herkesin, özellikle de kadınların, gerek kamu gerekse özel alanda şiddete maruz kalmaksızın yaşama hakkını yaygınlaştırmak ve korumak için gerekli olan yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır. 2 Taraflar, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı kınayacak ve ayrımcılığı önlemek üzere, özellikle aşağıdakiler dahil olmak üzere, gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır: – ulusal anayasalarında veya ilgili diğer mevzuata kadın erkek eşitliği ilkesini dahil edecek ve bu ilkenin uygulamada gerçekleştirilmesini temin edeceklerdir; – yerine göre, yaptırımların uygulanması yolu da dahil olmak üzere, kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklayacaklardır; – kadınlara karşı ayrımcılık yapan yasa ve uygulamaları yürürlükten kaldıracaklardır. 6 3 Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin deceklerdir. 4 Kadınların toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı korunması için gerekli olan özel tedbirler, bu Sözleşme hükümlerince ayrımcılık olarak sayılmayacaktır.

Madde 5 – Devletin yükümlülükleri ve titizlikle yapması gereken inceleme ve araştırmalar 1 Taraflar kadınlara karşı herhangi bir şiddet eylemine girişmekten imtina edecek ve devlet yetkililerinin, görevlilerinin, organlarının, kurumlarının ve Devlet adına hareket eden diğer aktörlerin bu yükümlülüğe uygun bir biçimde hareket etmelerini temin edeceklerdir. 2 Taraflar, devlet dışı aktörlerce gerçekleştirilen ve bu Sözleşmenin kapsamı dahilindeki şiddet eylemlerinin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, ve bu eylemler nedeniyle tazminat verilmesi konusunda azami dikkat ve özenin sarfedilmesi için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır. Madde 6 – Toplumsal cinsiyet konusunda hassasiyet gerektiren politikalar Taraflar bu Sözleşmenin uygulanmasına ve sözleşme hükümlerinin etkilerinin değerlendirilmesine bir toplumsal cinsiyet bakış açısı katacak ve kadınlarla erkekler arasında eşitliğe ve kadınların güçlendirilmesine ilişkin politikalarını yaygınlaştıracak ve etkili bir biçimde uygulayacaklardır.

Bölüm II – Bütüncül politikalar ve veri toplama

Madde 7 – Kapsamlı ve koordineli politikalar 1 Taraflar bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddetin önlenmesi ve bu tür şiddet eylemleriyle mücadele edilmesine yönelik ilgili tüm tedbirleri içeren Devlet çapında etkili, kapsamlı ve birbiriyle koordineli politikaların benimsenip uygulanmasını mümkün kılacak, gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacak ve kadına karşı şiddete karşı bütüncül bir mukabelede bulunulmasını temin edeceklerdir. 2 Taraflar ilgili tüm birim, kurum ve kuruluşlar arasında etkili bir işbirliği sağlanmak suretiyle, ve 1. fıkrada yer alan politikalarla, mağdurun haklarının, alınan tüm tedbirlerin merkezinde yer almasını temin edeceklerdir. 3 Bu fıkra uyarınca alınacak tedbirlere, yerine göre, hükümet kuruluşları, ulusal, bölgesel ve yerel parlamentolar ve yönetimler, ulusal insan hakları kurumları ve sivil toplum kuruluşları gibi, ilgili tüm aktörler müdahil olacaktır.

Madde 8 – Finansal kaynaklar Taraflar, devlet dışı aktörler ve sivil toplum tarafından gerçekleştirilenler de dahil olmak üzere, bu Sözleşmenin kapsadığı her türlü şiddet eylemini önlemeye ve bunlarla mücadeleye yönelik bütüncül politikaların, tedbirlerin ve programların yeterli bir biçimde uygulanması için uygun finansal kaynakları ve insan kaynaklarını tahsis edeceklerdir.

Madde 9 – Sivil Toplum Kuruluşları ve sivil toplum Taraflar kadınlara karşı şiddet uygulanmasıyla mücadelede aktif bir rol oynayan sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını her düzeyde takdir ve teşvik edecek ve destekleyecek ve bu kuruluşlarla etkili bir işbirliği gerçekleştirecektir. Madde 10 – Koordinasyon kurumu 1 Taraflar bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddeti önleme ve bunlarla mücadeleye yönelik politika ve tedbirlerin koordinasyonu, uygulanması, izlenmesi ve değerlendirmesinden sorumlu bir veya birden fazla kurumu belirleyecek veya kuracaktır. Bu kurumlar

Madde 11'de belirtildiği gibi verilerin toplanmasını koordine edecek, verileri analiz edecek ve sonuçlarının dağıtımını sağlayacaktır. 2 Taraflar bu fıkra uyarınca belirlenen veya oluşturulan kurumların Bölüm VIII uyarınca alınan tedbirlerin genel mahiyeti hakkında bilgilendirilmelerini sağlayacaktır. 3 Taraflar bu fıkra uyarınca belirlenen veya oluşturulan kurumların, diğer tarafların bünyesinde yer alan muadil kuruluşlarla doğrudan iletişim kurma ve ilişkiler oluşturma yeteneğine sahip olmalarını sağlayacaklardır.

Madde 11 – Veri toplama ve araştırma 1 Taraflar bu Sözleşmenin uygulanması maksadıyla aşağıdakileri yapacaklardır: a Bu Sözleşme kapsamında kalan her türlü şiddet olayıyla ilgili birleştirilmemiş istatiksel veriyi düzenli aralıklarla toplayacaklardır; b Bu Sözleşme kapsamında kalan her türlü şiddet olayının kökünde yatan nedenler ve bunların etkileri, şiddet olayları, ceza oranlarının yanı sıra, bu Sözleşmenin uygulanması için alınan tedbirlerin etkililiğini incelemek üzere, bu olaylarla ilgili araştırmaları destekleyeceklerdir. 2 Taraflar bu Sözleşme kapsamında kalan her türlü şiddet olayının yaygınlığını ve nasıl bir eğilim içinde olduğunu değerlendirmek üzere, düzenli aralıklarla halk anketleri yapmaya gayret edeceklerdir. 3 Taraflar uluslararası işbirliğini harekete geçirmek ve bu alanda uluslararası standartların yerleştirilmesini sağlamak üzere, bu fıkra uyarınca toplanan bilgileri bu Sözleşmenin Madde 66'sında belirtilen uzmanlar grubuna vereceklerdir. 4 Taraflar bu fıkra uyarınca toplanan bilgilerin kamuoyunun erişimine açık olmasını sağlayacaklardır.

Bölüm III – Önleme

Madde 12 – Genel yükümlülükler 1 Taraflar kadınların daha aşağı düzeyde olduğu düşüncesine veya kadınların ve erkeklerin toplumsal olarak klişeleşmiş rollerine dayalı ön yargıların, törelerin, geleneklerin ve diğer uygulamaların kökünün kazınması amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesine yardımcı olacak tedbirleri alacaklardır. 2 Taraflar herhangi bir gerçek veya hükmi şahsiyetin bu Sözleşmenin kapsamında kalan her türlü şiddet eylemini önleyecek gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır. 3 Bu bölüm uyarınca alınan tüm tedbirlerle, belirli şartlar nedeniyle hassas konuma gelmiş insanların ihtiyaçları göz önüne alınacak ve karşılanmaya çalışılacak ve tüm tedbirlerin merkezinde mağdurların insan hakları yer alacaktır. 4 Taraflar özellikle gençler ve erkekler olmak üzere, toplumun tüm bireylerinin bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet olayının önlenmesine aktif bir biçimde katkıda bulunmasını teşvik etmeye yönelik gerekli tedbirleri alacaktır. 5 Taraflar kültür, töre, din, gelenek veya sözde "namus" gibi kavramların bu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir. 6 Taraflar kadınların güçlendirilmesine yönelik program ve faaliyetlerin yaygınlaştırılması için gerekli tedbirleri alacaklardır.

Madde 13 – Farkındalığın arttırılması 1 Taraflar bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet eyleminin ortaya farklı şekillerde çıkışı ve bu eylemlerin çocuklar üzerindeki etkisi ve bu şiddet eylemlerinin önlenmesi ihtiyacı konusunda halk arasındaki farkındalığın ve anlayışın arttırılması için, yerine göre ulusal insan hakları kuruluşları ve eşit haklar kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve özellikle de kadın örgütleriyle işbirliği de dahil olmak üzere, düzenli olarak ve her düzeyde farkındalık arttırıcı kampanya ve programları yaygınlaştıracak veya uygulayacaktır. 2 Taraflar bu Sözleşme kapsamındaki şiddet eylemlerini önlemeye yönelik mevcut tedbirler konusundaki bilgilerin halk arasında en geniş bir şekilde dağıtımını sağlayacaklardır.

Madde 14 – Eğitim 1 Taraflar, yerine göre, tüm eğitim seviyelerinde resmi müfredata, kadın erkek eşitliği, toplumsal klişelerden arındırılmış toplumsal cinsiyet rolleri, karşılıklı saygı, kişisel ilişkilerde çatışmaların şiddete başvurmadan çözüme kavuşturulması, kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve kişilik bütünlüğüne saygı gibi konuların, öğrencilerin zaman içinde değişen öğrenme kapasitelerine uyarlanmış bir biçimde dahil edilmesi için gerekli tedbirleri alacaklardır. 2 Taraflar 1. fıkrada belirtilen ilkeleri yaygın eğitimin yanı sıra, spor, kültür ve eğlence tesislerinde ve medyada yaygınlaştırılmasına yönelik gerekli tedbirleri alacaklardır.

Madde 15 – Profesyonel kadroların eğitilmesi 1 Taraflar, bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet eylemlerinin mağdurları veya mağduriyete neden olanlar üzerinde çalışan ilgili profesyonel kadroların, söz konusu şiddet olaylarının önlenmesi ve tespit edilmesi, kadın erkek eşitliği, mağdurların ihtiyaçları ve haklarının yanı sıra, ikincil mağduriyetin önlenmesi konularında uygun bir şekilde eğitimini sağlayacak veya bu eğitimi güçlendireceklerdir.

kaynağı değiştir]
Özel

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir