Cinsel isteksizlik, cinsel olarak aktif her yetişkinde yaşanabilen bir durumdur. Fakat bu isteksizlik kişinin tüm cinsel hayatını yakından etkilediğinde ciddi bir problem olmaya başlayabilir. Bu problemin altında yatan ciddi bir neden olmayabileceği gibi hormonal bozukluklar gibi nedenler de bulunabilir. Bu nedenle uzun süredir cinsel isteksizlik yaşayan kişilerin bu durumu göz ardı etmesi önerilmez. Cinsel isteksizlik ile ilgili detaylı bilgi için yazımızı okuyabilirsiniz.
Erkeklerin evlendikten bir süre sonra eşlerine karşı cinsel istek duymamaya başlaması son derece sık rastlanılan bir cinsel işlev bozukluğudur. Bir süre sonra durum kadın tarafından farkedilerek çoğu kez de yanlış yorumlanır. Zamanla çiftler arasında önemli bir çatışma kaynağına dönüşmesi elbette kaçınılmaz olur. Peki bir erkek hiçbir sağlık sorunu olmamasına karşın eşine karşı neden cinsel çekim duymaz hatta bunun yerine sadece mastürbasyonla yetinir. Bu durumun son derece karmaşık bir alt yapısı olabilmektedir.
Bildiğimiz gibi evlilik kendine ait kuralları olan resmi bir kurumdur. Hem toplum hem devlet tarafından varlığı onaylanmış ve kanunlarla da içeriği tanımlanmıştır. Psikolojik açıdan da kişi için rekabetin olmadığı güvenli bir bölge anlamına gelir. O zamana kadar pek çok konu için mücadele edilmiş, alt edilemeyen bazıları ise bastırılmıştır. İşte bu güvenli alan ya da liman da iç dünyamıza dair bastırılmış duygular bir anda zincirlerini kırmaya ve gün yüzüne çıkmaya başlar. Evlendikten sonra pek çok insanın kişilik değiştirmesinin nedeni de büyük olasılıkla budur. Çözümleyeyip bastırdığımız problemler hatta ailelerimizin bazı problemleri çözüm için tekrar kapımızı çalmaya başlar. Bir anda koca babanın yerini kadın da annenin yerini alır. Geçmiş çatışmalar bu kez farklı bir tiyatro sahnesinde yeniden sahnelenir. Böyle bir sahnede şehvetin aldığı rol gün gün azalır ve silinir. Örneğin annesi ile ikircikli ilişkiler yaşamış, sevilmemiş, korunmamış veya tam bakılmamış bir erkek evlendiği zaman eşine yakınlaşma konusunda da kendini yetersiz hissedecektir. Ya da annesi ile çok yakın olmuş bir türlü annesinden koparak babasına yakınlaşamamış annesine aşırı bağımlı bir erkeğin eşini cinsel partner olarak kabullenmesi de oldukça güçtür. Tüm bunlar bizim bilinçaltımızın çocukluk çapından gelen çatışmalarıdır ve etkileri evlendikten sonra gün yüzüne çıkmaktadır.
Yine psikojenik açıdan cinsellik başka bir cins ile yakın olmak bir olmak demektir. Kişi cinsellik ya da seks istemiyorsa öteki ile yakın olmaktan çok korkuyor demektir. Peki bu yakın kalma, yakınlaşma korkusunun altında yatan nedir? Kadın ve onun temsil ettiği vajina'nın bir erkek için anlamı nedir? Erkek olmanın o erkek için anlamı nedir? Bir erkeğin her zaman belirttiğimiz gibi en önemli yaşam çağı yaş aralığıdır. Tüm cinsel kimlik bu yaşlarda şekillenir. Anneden kopuş baba ile rekabet ve baba rehberliğinde erkek dünyasına adım atış bu yaşlarda yaşanılan fırtınalı bir yaşam döngüsüdür. Hepimiz o döneme ait çözemediğimiz kafamızda tam oturtamadığı konulardan dolayı bazı korkular yaşıyor olabiliriz. Bu içgüdüsel korkular (ödipal karmaşa-kastrasyon korkusu) bazı erkeklerde çok derin yaşanır ve kişiye bir bedel (otokastrasyon) ödetir. En büyük bedel ise kuşkusuz cinsel işlev bozukluğudur. Bu durum bazen isteksizlik bazen ereksiyon bazen de boşalma sorunu olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Psikolojide "Madonna Fahişe Sendromu" denilen bir olay pek çok evde maalesef ki yaşanır. Erkek kişi evlendikten sonra özellikle de çocuklar dünyaya geldikten sonra karısını kutsal saydığı annesinin yerine koyar. Madonna kutsallıktır, fahişelik de seksi temsil eder ve kirlidir. Erkeğin eşine karşı tavır aşırı şefkatli kutsayıcı değerleştirici hale gelirse doğal olarak seksi de eşinden soyutlar. Çünkü seks şehvetle yapılan bir olaydır ve şefkatın yeri pek yoktur. Madonna fahişe sendromu yaşayan bir erkek eşini çok sever ona çok da bağlıdır. Ama cinsel olarak ona karşı birşey hissetmez. Çünkü onun gözünde o artık kutsaldır, annedir, eştir. Sevgi+şehvet birlikteliği sevgi+şevkatle yer değiştirmiştir. Kuşkusuz bu durum hiç de sağlıklı değildir. Erkek tatmini mastürbasyon ya da paralı sekslerle tamamlayama çalışır. Eşler arasında sadakatsizlik srorunları başgösterir. Evliliğin temel direği olan seks ortadan kalkınca o evliliği ayakta tutmakta oldukça güç olacaktır. İdeali her erkeğin yatkın olduğu bu sendroma hiç yakalanmamasını sağlamaktır.
Bazı şeyler de aslında bizim bir tercihimiz olmaktadır. Şöyle ki her evlilikte şehvetin gücü zamanla azalmaya başlar. Bu belki kaçınılmazdır ama bunu kritik seviyelerin üzerinde tutmaya çalışmak ve çok düşmesine engel olmak da bizim elimizdedir. Eşlerin birbirlerinin beklentilerine karşı içtenlikli kabulleri ve bu konudaki çabaları, cinsel rollerimizi kaybetmeden yaşayacağımız ortak bir yaşam, yaşantımızı erotize etmek ya da etmemek tamamen bizim tercihimizdir. Unutmamak gerekir ki seksi yaptıkça yapmak isterseniz, seksi yapmazsanız bir süre sonra ihtiyaç listenizden de çıkacaktır. Evlilik süreki bir çaba, emek gerektirir ve yan gelip yatma yeri hiç değilir.Gün boyu zaman zaman cinsel fantaziler kurmak ve sonu sekse varmayan dokunuşlar evliliğin aşısı gibidir ve kişiyi isteksizlik hastalığa karşı korumaktadır.
Hepimizde libido adını verdiğimiz bir yaşam enerjisi vardır ve bu enerjiyi bir yerlerde harcarız. Genel sağlık ve mutluluk için bu enerjinin dengeli bir biçimde harcanması çok önemlidir. Sadece işe,mesleğe,seafoodplus.info odaklanmak kişiyi bir alanda başarılı kılabilir ama asla mutlu yapmayacaktır. Kişinin libidosunun bir kısmını da cinselliğe yatırması dengeli bir ilişki için şarttır. Eğer kişi cinselliğe zaman ayıramayacak kadar çok çalışıyorsa elbette cinsel isteği de azalacaktır. Buna kuşku yok. Ama bazen çok çalışmak da cinsellikten kaçınmanın kolay bir yoludur. Ve bu noktaları birbirinden ayırmak gerekir.
Erkeklerde görülen cinsel isteksiliğin tedavisi öncelikle nedene yöneliktir. Sonrasında cinsel terapi ile ilişkisel, duygusal ve davranışsal aşamalarla kaybedilen libidonun yeniden kazandırılması amaçlanır. Bu bazen aylar alan bir süreçtir ama eşlerin ortak sorumluluğu ve motivasyonu ile sonuç çoğu kez yüz güldürücüdür.
KAYNAK: En İyi Terapistim Ben-Cem Keçe-
Erkeklerde yaşanan cinsel isteksizlik, farklı nedenlere bağlı olarak gelişebilen fiziki ve duygusal bir durum olarak tanımlanabilir. Erkekler kadınlara göre daha az cinsel isteksizlik durumu yaşasa da bu ihtimal her zaman vardır.
Erkeklerde Cinsel İsteksizlik Neden Olur?
Cinsel isteksizlik genel olarak psikoloji ile bağı bulunan bir durumdur. Bunun yanı sıra testosteron hormon eksikliği sonucunda da erkeklerde görülebilmektedir. Erkeklerde libidoyu dengeleyen ve düzene sokan önemli bir faktör olarak bilinen testosteron, bazı nedenlere bağlı olarak azalma gösterebilir.
Kronik olarak alkol tüketimi, madde bağımlılığı, tütün ya da sigara kullanımı, depresyon ve anksiyete, stres, fazla kilolu olmak, şeker hastalığı, kalp hastalığı, hipofiz hastalıkları ve testis fonksiyonu bozuklukları gibi hastalıklar erkeklerde cinsel isteksizliği arttırır. Kolesterol ilaçları, kanser ilaçları ve antidepresan grubunda yer alan tüm ilaçların cinsel istekte azalma ortaya çıkardığı bilinir. Tüm bunların yanı sıra çiftler arasında olan iletişim sıkıntıları da cinsel ilişkiyi olumsuz etkiler. Erken boşalma. peniste eğrilik ve yeteri kadar ereksiyon olmaması da cinsel isteksizliği beraberinde getirmektedir.
Erkeklerde Cinsel İsteksizlik İçin Ne Yapılmalıdır?
Cinsel isteksizlik için yapılacak olan en önemli işlem tedavi uygulanmasıdır. İsteksizliğe neden olan faktör belirlendikten sonra hasta için uygun olan tedavi yolu belirlenmelidir. Hastada detaylı bir şekilde inceleme yaptıktan sonra tedaviye geçilir. Cinsel isteksizliği ortadan kaldırmak için aşağıdaki tedavi yöntemleri uygulanabilir:
Her hastalıkta olduğu gibi erkeklerde olan cinsel isteksizlik durumu da psikoloji ile direkt olarak ilişkilidir. Bir diğer yandan fiziksel olarak da bu durum gelişme gösterebilir. Hormon seviyesinde azalma görülmesinde ya da diğer hastalıklara bağlı olarak isteksizlik kendini gösterebilir. Bu durumlarda yapılacak olan ilk şey hastanın isteksizlik nedenlerine bakmak olacaktır. Sonrasında yaşam standartlarına ve metabolik olayları da dikkate alınarak bir tedavi yolu izlenmelidir. Uzman kontrolünde yapılan bu tedavi yöntemleri kişiye olumlu yönde katkıda bulunmaya ve cinsel isteksizlik durumunu ortadan kaldırmaya faydalı olacaktır.
Erkekte cinsel isteksizlik, en az altı ay süre ile cinsel fantezilerin olmaması ile birlikte tüm cinsel ilişki ve mastürbasyon gibi cinsel aktiviteden uzaklaşma şeklinde tanımlanabilir. Yaşam koşulların ağırlığı, iş hayatındaki stres ve sağlık sorunları, aşırı alkol ve tütün tüketimi cinsel hayatımızı olumsuz yönde etkileyebilir. Kısa süreli cinsel isteksizlik normal kabul edilebilir, uzun süre devam eden cinsel isteksizlik ciddi sağlık sorunları ile birlikte olabilir. Erkeklerde cinsel isteksizlik genel olarak az görüldüğü düşünülür ama aslında sık görülen bir sağlık problemidir ve erkeklerde %20 oranında görüldüğü tahmin edilmektedir. Cinsel isteksizliği olan erkeklerin yaşam beklentisinin daha az olduğu gösterilmiştir.
Erkekte yaşanan cinsel isteksizlik; cinsel istek azalması, cinsel soğukluk, azalmış cinsel dürtü, azalmış cinsel arzu ve isteksizlik, yetersiz ereksiyon, gece ereksiyonlarının kaybolması şeklinde ortaya çıkar. Ayrıca vücut kıllarında ve sakal çıkmasında azalma, sürekli aşırı yorgunluk ve halsizlik hissi, vücut kas kitlesinde azalma, depresyon belirtilerinin görülmesi duygudurum değişiklikleri, uyku bozuklukları, unutkanlık, hafızada azalma, konsantrasyonda bozulma, düşük enerji, çabuk yorulma, iş performansında azalma buna eşlik eder. Kişinin yaşam kalitesinde azalma belirgin olur.
Cinsel isteksizlik yüksek oranda psikolojik nedenlerle de ortaya çıkabilir. Depresyon, evlilik sorunları, aldatma/aldatılma, performans anksiyetesi, eşini mutlu edememe korkusu, eşle olan uyumsuzluk ve çatışmalar, çocukluk döneminde yaşanan cinsel travmalar, ilişkiye gerekli özenin gösterilmemesi bu nedenler arasındadır.
Organik nedene bağlı cinsel isteksizlikte; cinsel ilişkiye girme isteğinde ve sıklığında azalma olur. Cinsel içerikli söz, görüntü ve dokunma bile cinsel istek bakımından uyarıcı olmayabilir. Cinsel düşünce fantazilerde azalma olur. Cinsel isteksizlik durumunun uzun süreli olması kişide ve partnerinde rahatsızlık hissi yaratır.
Depresyon, kronik alkol ve tütün kullanımı, madde bağımlılığı, hareketsiz yaşam ve stres, fazla kilo, tiroid fonksiyon bozukluğu, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları, böbrek ve karaciğer yetmezliği, bazı tansiyon ilaçları, prostat rahatsızlıkları, testis fonksiyon bozuklukları, hipofiz hastalıkları cinsel istekte azalmaya neden olur.
Antidepresanlar, kolesterol ilaçları, kellik ilaçları, anti androjenler, kanser ilaçları, prostat kanserinde kullanılan ilaçlar, tansiyon ilaçları ve bazı kalp ilaçları da cinsel istekte azalmaya neden olabilirler.
Çiftler arası iletişim bozukluğu ve sık tartışma yaşanması, güven problemleri cinsel isteksizliğe neden olabilir. Cinsel ilişkide soruna yol açabilecek yetersiz ereksiyon, erken boşalma, peniste eğrilik, vajinal kuruluk gibi nedenler cinsel isteksizliğe neden olabilir.
Genellikle hastalar cinsel isteksizlikten yakınma şikayeti ile müracaat ederler. Cinsel isteksizlik tanısı için hastanın cinsel durumunun sorgulanması gerekir. Ayrıca geçirmiş olduğu hastalıklar, kullandığı ilaçlar, alışkanlıkları, kilo durumu, psikolojik durumları ve ilişki durumları ayrıntılı şekilde sorgulanır.
Ayrıntılı ürogenital muayene yapılması gerekir. Fizik muayene ile prostat hastalıkları ve testosteron eksiklik belirtileri saptanabilir. İleri derecede varikosel testis boyutlarında küçülme ve testiküler fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. Varikosel testosteron sentezini azaltarak cinsel isteksizliğe neden olabilir. Prostat büyümesi ile ilgili şikayetleri olan kişilerde gece uyku düzeni bozulur. BPH şikayetleri olan hastalarda cinsel isteksizlik gelişebilir. Şeker hastalığı kronik bir hastalık olması ve prostat üzerine etkileri nedeni ile cinsel isteksizliğe neden olabilir. Hasta metabolik olarak değerlendirilmeli, kanda böbrek fonksiyon testleri, PSA, testosteron, prolaktin, kan şekeri profili ile lipit profili, D vitamini düzeyleri tamkan sayımı araştırılmalıdır.
Testosteron düzeyi yaşında en üst düzeydeyken daha sonraları tedricen azalmaya başlaması fizyolojik bir durumdur. Testosteron hormonu seviyesi genellikle sabah arası aç karına olarak bakılmalıdır. Tek ölçüm yeterli olmayabilir. Çoğunlukla iki kez ölçüm yapılması tercih edilir. Tespit edilen değerin nanogram/dl altında olması, kişide testosteron hormon seviyesinin normalin altında olduğunu gösterir
Tedavi cinsel isteksizliğe neden olan sorun tespitine göre yapılır. Hastalarda detaylı metabolik değerlendirme sonucu saptanan sebebe yönelik tedavi yapılır. Genellikle prostata yönelik sebepler gözden kaçar ve detaylı bir muayene gerektirir. Prostatitler önemli derecede cinsel istekte azalmaya neden olabilirler. BPH nedeni ile kullanılan 5-alfa redüktaz inhibitörü kullanımı cinsel istekte azalmaya neden olabilir. Yaşam tarzı değişiklikleri tedavide önemli yer tutar.
Doç. Dr. İzak Dalva
Bayındır Söğütözü Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı