Lirik ve epik şiir özellikleri taşıyan ve henüz Kurtuluş Savaşı kazanılmadan önce yazılan İstiklal Marşı kaç heceden meydana gelmektedir? İstiklal Marşı kaç kelime kullanılarak yazılmıştır? İşte, İstiklal Marşı hakkındaki tüm detaylar…
İstiklal Marşı Kaç Kıta
Milli Mücadele’nin devam ettiği sırada Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan ve bir milletin bu savaşın kazanılacağına dair duyduğu güveni dile getiren İstiklal Savaşı; 9 dörtlük ve 1 beşlikten oluşmak üzere 10 kıta ve 41 beyitten meydana gelmektedir. Aruz ölçüsü kullanılarak yazılan İstiklal Marşı’nın her kıtasında şiirin temasına uygun vurgulamalar kullanılmıştır.
İstiklal Marşı Kaç Hece
Her ne kadar çeşitli yerlerde, İstiklal Marşı hece ve harften meydana geliyor bilgisi bulunsa da bu doğru değildir. İstiklal Marşı’nın; bugün kullanmakta olduğumuz Latin alfabesine göre hesapladığımızda hece harften; yazıldığı tarih olan senesinde kullanılan Arap alfabesine göre hesapladığımızda ise kelimeden meydana geldiği görülmektedir.
İstiklal Marşı Özellikleri
Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan ve tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından milli marş olarak kabul edilen İstiklal Marşı özellikleri şu şekildedir:
Vatan kelimesi İstiklal marşında 3 kez geçmektedir.
Kan kelimesi İstiklal marşında 3 kez geçmektedir.
Toprak kelimesi İstiklal marşında 2 kez geçmektedir.
İSTİKLÂL MARŞI’NIN 10 KITASI
Yurt kelimesi İstiklal marşında 3 kez geçmektedir.
Kahraman OrdumuzaKorkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın…
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma'bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeliEbedî yurdumun üstünde benim inlemeli
O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek Arş'a değer, belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
MEHMET AKİF ERSOY