Dönen ne ki,
Ben miyim, gece mi yaşam karası
Düş savurganlığına düşmüş karayağız delikanlılar…
“o güzel insanlar”
Ağıtlar söylenir mi, her biri kayıp ölülerine,
Ağıtlar düşe, düşler dumana,
Şimdi yüzler ağıtlara mı dönük…
“O güzel atlara binip…”
Döşleri çamur deryası,
Kanatlanmış,
Sözler tozu dumana katmış…
Ben miyim, gece mi yaşam karası,
Ufka lekelenmiş gölgeleri…
Gelmiş içime oturmuş,
Başım üzre mi yeri…
“gittiler…”
Uçtu…
Ne varsa, ne yoksa
Siyah beyaz öpüşleri kaldı.
Desem ki, nereye, nereye?
Çıkar mı sesim,
Duyarlar mı beni…
Ben yalnızca şunu bildim:
“O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler…”
(“O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler…” Yaşar Kemal, “Demirciler Çarşısı Cinayeti” romanından…
Nebi Aydın© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yazar yaşar kemal'e mi yoksa şair/yazar necip fazıl kısakürek'e ait mi olduğu konusunda kafaların karışık olduğu sözdür.
Şu meseleyi bir aydınlatalım.
Necip Fazıl bu sözleri "Aynadaki Yalan" adlı romanında ve "Boş Ufuklar" isimli şiirinde (Çile kitabı) olmak üzere iki kere kullanıyor.
Yaşar kemal'in demirciler çarşısı Romanındaki kullanımı ise şu: "Bir gün cins at meraklısı bir adam, cins atlarıyla meşhur bir yere gidiyor. Yıllarca önce o yere uğramış. Sonra şöyle olmuş, böyle olmuş, bir daha gidememiş. Tanıdıklarından kimi sorsa "öldü" cevabını alıyor Ya şu ağa, ya bu ağa? Göçtü! Ya filan atın soyu ya falan kısrağın dölü? Kurudu! Sonunda at meraklısına şu karşılığı veriyorlar: "Senin anlayacağın, iyi insanlar, iyi atlara bindiler, gittiler."
Necip fazıl'ın Çile kitabındaki boş ufuklar şiirinde ise şöyle;
"Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti
O iyi insanlar o iyi atlara binip gitti."
Şimdi meselenin Yaşar Kemal boyutuna girelim. Yaşar Kemal "Demirciler Çarşısı Cinayeti" adlı eserinin girişinde şu cümleyi kullanıyor:"O iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler"
Yaşar Kemal bu sözün hikayesini şöyle anlatmış. Gençliğinde Çukurova'da, köy köy dolaşıp türkü söylerken yolu Urfa'ya da düşermiş. oralarda hem o güzel atları hem de o atları yetiştiren eskinin güzel adamlarını da tanımış, hayran olmuş. Yıllar yıllar sonra artık bir yazar olduğunda oralara yeniden yolu düşmüş. Tanıştığı insanları, atları görmeyi çekmiş canı ama kimi sorduysa ölmüş, atların da artık ahali önemsemediğinden soyları kurumuş. Bunun üzerine de Yaşar Kemal bu sözleri kaleme almış. İyi ki de almış. Kalıcılığını hiç yitirmeyecek, zaman ötesi sözler bunlar.
Meseleyi yorumlamaya gelirsek. Necip Fazıl'ın eseri tarihli. Yaşar Kemal'in ki ise tarihli.
Necip Fazıl'ın karakterinin isim vermeden bir zat diyerek aktardığı rivayet Yaşar Kemal'in bir mülakatında anlattığı ile hemen hemen aynı.
Necip Fazıl'ın şiirinin tarihini ise bilmiyorum. Çile kitabı yeni şiirler eklenerek baskısı çeşitli tarihlerde genişletilmiş.
Lakin gördüğüm kadarıyla "Boş Ufuklar" şiirinin tarihi de olarak geçiyor pek çok yerde. Tüm bu bilgiler ışığında benim yorumum şudur: Necip Fazıl, Yaşar Kemal'i okumuş ve ciddi manada etkilenmiş.
Hikayenin bu iki yazara/şaire da/de ait olmadığı ve Çukurova'da yaygın bir halk hikayesi olduğu rivayeti de var ama kesinlik yok. Şu karşılaştırmada öyleyse bile Yaşar Kemal daha önce kaleme almış gibi görünüyor.
Nihayetinde en güzeli lafa bakalım.
Manasına dalalım.
Sözleri, sesleri tarafgirliğimize alet etmeyelim.
Sözümüzü kaybetmeyelim.
Die Gaste, SAYI: 36 / Mart-Nisan | ||
|