izmir fuarı ne zaman kapanıyor 2017 / İzmir’in tarihi burada gizli: Kültürpark

Izmir Fuarı Ne Zaman Kapanıyor 2017

izmir fuarı ne zaman kapanıyor 2017

Hakkımızda

14 Mart tarihinde hizmete giren Agora Alışveriş Merkezi; adını Antik Çağ'daki çarşı, pazar, ticaret yeri anlamına gelen `AGORA` dan almıştır. yılındaki açılışından bu yana müşteri memnuniyeti ve kaliteli hizmetin öncüsü olan alışveriş merkezi, İzmir bölgesinde moda ve eğlence anlayışının en dinamik ve yenilikçi adresidir.

Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen markalarını bünyesinde bulunduran mağazası, Türkiye’de ilk olarak Sega marka Harley Davidson oyununu getirerek her yaştan ziyaretçiye uygun oyuncak çeşitleriyle tüm aile bireylerine ve arkadaş gruplarına eğlenceli vakit geçirme imkanı sunan Agora Eğlence Merkezi ve ileri teknoloji sinema salonları ile 7'den 70'e herkese iyi zaman geçirebilecek farklı alternatifler sunan,Agora,  İzmir'in en büyük Alışveriş Merkezi konumuna gelmiştir.

10 Eylül 'de müşterilerinin ve yatırımcı markalarının talebiyle büyüyen Agora'da; mağaza sayısı 85'den 'e, mağaza alanı m2 den m2 ye, kapalı alan m2 den m2 ye, kapalı otopark kapasitesi araçtan araca çıkartılmıştır.

Tüm alanlarında farklı bir tecrübe yaşatmak üzerine kurgulanan mimarisi ile günün her saatinin keyfini çıkarmanızı sağlayan Agora Alışveriş Merkezi, ziyaretçilerine kapalı alan konforunu ve açık alan ferahlığını aynı anda yaşatmaktadır. Agora Alışveriş Merkezi, seçkin markalardan oluşan giyim, aksesuar, ayakkabı /çanta, kozmetik, gurme cafe ve restaurantları, ev tekstil, elektronik, mücevherat, kişisel bakım, eğlence merkezi, sinema, ev eşyası, gibi geniş ürün ve marka yelpazesiyle tüm alternatifleri aynı anda sunan tek alışveriş merkezi olma özelliğini korumaktadır.
Dünya mutfaklarından gurme lezzetleri bir arada toplayan Agora Alışveriş Merkezi, açık ve kapalı alanlarında saat 'dan sonra da misafirlerini ağırlamaya devam etmektedir.

Açıldığından beri gerçekleştirdiği ilk'lerle İzmir'in adrenalin seviyesini hep yüksekte tutmayı başaran Agora sürekli düzenlediği sürpriz aktiviteler, etkinlik ve kampanyalarla da adından sıkça söz ettirerek İzmir'e yepyeni soluklar getirmeye devam etmektedir.

Agora bulunduğu ilçe olan Balçova'nın gelişimine ve diğer alışveriş merkezlerinin yatırımına önayak olmuş, çevredeki gayrimenkul fiyatlarını arttırmış, sağladığı istihdam ile kalifiye personeli sektöre kazandırmıştır.

Agora Alışveriş Merkezi`nin ön cephesi İzmir`in en işlek güzergahlarından birisi olan Mithatpaşa-Üçkuyular-Balçova hattını içine alan Mithatpaşa Caddesi`ne, arka cephesi İzmir çeşme Otoyolu ve İzmir Körfezi`ne bakmaktadır.

  • TripAdvisor

İzmir’in tarihi burada gizli: K&#;lt&#;rpark

60’lardaki uzay yarışının etkileri Kültürpark’a da yansır Halk bir sene planetaryumdan yıldızları izleme imkanı bulur, bir başka yıl ise Apollo 11 sergisiyle aya ilk defa ayak basan insanoğlunun izlerini sürer. Hoş, bunun evveli de vardır ya Kültürpark’ın simgesi olan Paraşütle atlama kulesi ile ayakları daha fuarın ilk yıllarında yerden kesilmiştir İzmirlilerin Sosyalizm ve kapitalizmin yarışına da sahne olmuştur fuar ve Kültürpark. Dünyanın farklı yerlerindeki farklı anlayışlardan çıkan ürünler aracılığıyla dünyayı farklı filtrelerle görmeyi ve anlamayı öğrenmiştir İzmir halkı

İzmir Enternasyonel Fuarı, ilk açıldığı yılından 80’li yılların sonlarına kadar, bilhassa 40, 50 ve 60’lı yıllarda, televizyonun olmadığı zamanlarda dünyaya açılan bir penceredir. Dünyayı İzmirlilerin ayağına getirmiş, hem kent hafızasına, hem de sosyal dokuya derinden işlemiş, bugünleri dahi şekillendiren önemli bir faktör haline gelmiştir.

Ve 80’ler Darbe ve sonrasındaki dönemin baskıcı koşulları altında, siyasetin konuşulamadığı sansür dönemlerinde fuarın gazino eğlencelerini ve magazin yönünü ön plana çıkarır gazeteler. Manşetlerde fuarın içeriğinden çok yıldızların açıklamaları ve atışmaları vardır. Öte yandan başka türlü bozulmalar da başgösterir. 80’li yıllarda park içindeki yapılaşmanın artması, Dr. Behçet Uz’u sıkıntıya düşürür. Bir “halk üniversitesi” olarak düşündüğü Kültürpark’ın betonlaşması, bozulması ve adeta bir gösteriş alanı haline gelmesi, o yıllarda 90’lı yaşlarını sürmekte olan Uz’u endişelendirir. “Artık Kültürpark ile Fuar’ı ayırma zamanı geldi” der. Bu aydınlık devlet adamının, yakın dönemde yaşanan sorunları daha o günden saptadığını ve çözümlerini bundan 35 yıl önce sunduğunu görüyoruz. Şehrin nüfusunun hızla artacağını, milyon insanın yaşadığı bir yer haline geldiğinde eğlenebilecekleri, dinlenebilecekleri, spor yapabilecekleri yeşil alanları nereden bulacakları sorusunu gündeme daha o zamanlardan taşır

yılında gerçekleşen fuara, kapalı ekonomiden açık ekonomiye geçişler ve globalleşme iyiden iyiye damgasını vurur. Dünya globalleşerek küçülmüştür artık, fuarda devletler değil, firmalar yer almaya başlamıştır

90’lar, İzmir Fuarı’nın eğlencesinin azaldığı dönem olarak da bilinir. 50’li ve 60’lı yıllarda farklı mekanlarda farklı sanatçıların programlarını sunabilen fuar, mekanların kapatılmasıyla 90’lı yıllarda misafirlerine 50 ve 60’lardaki seçenekleri sunamaz hale gelir. 90’lı yıllar itibariyle düşüşe geçer İzmir Fuarı. Tüm İzmirlileri bir araya getiren karakterini yitirmeye başlar.

Fuarcılık hizmetleri sürse de, sosyal yönü, eğlenceleri giderek gücünü, parıltısını kaybeder. Özel televizyonların da birer birer açılmasıyla eğlence küçük bir elektronik kutunun içinde aranır hale gelmiştir zaten Kendini yenilemeyen fuara, zamanın ruhu da pek yaramaz. Yıldızların fuar yönetimine bildirdikleri astronomik fiyatlar ise, geçmiş yıllardaki sanatçı kadrosunun kurulmasına imkan vermez. Yarı uyur-yarı uyanık bir vaziyette olan fuarı yeniden canlandıran, ’li yılların başında dönemin belediye başkanı Ahmet Piriştina olur. Tüm İzmirlilerin aklından geçen ve özlemle andıkları fuar yıllarını geri getirmek üzere kolları sıvar ve o dönem nostalji geceleriyle, yeniden İzmirlilerin o eski güzel duygularını uyandıracak programlarla başarı elde eder

“Eski güzel günlerin arayışı” ve bir doğa aşığı olan Dr. Behçet Uz’un ayak izlerini takip ediyor güzel haberi veriyoruz: İzmir Büyükşehir Belediye başkanı Aziz Kocaoğlu, Kültürpark’ın dönüşüm müjdesini veriyor İzmir Büyükşehir Belediyesi Etüd ve Projeler Daire Başkanı Hülya Arkon’dan ayrıntılarını dinlediğimiz müjdeli haber, parkın özlenen günlerine döneceğine işaret ediyor.

Projede, var olan 5 kapının güçlendirilmesi ve dönem mimarisine göre yeniden değerlendirilmesi, yeşil alanların genişletilmesi, kültürel etkinlik alanlarının dönüşümü, yeni spor alanları, fonksiyonunu yitiren yapıların yıkımı, kent hafızasında yer etmiş Göl Gazinosu ve diğer mekanların yeniden eski parıltılı günlerine kavuşturulması, tematik bahçelerin yeniden yaratımı, engelli merkezi ve engelli spor alanlarının genişletilmesi gibi detaylar var. Behçet Uz’un yılında düşündüğü “halk üniversitesi” projesi hayata geçecek ancak proje, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı’nın onayını bekliyor. Dileyelim ki bir an önce onaylar verilsin ve bu güzel hayal gerçeğe dönüşsün.

’de İzmir’deki büyük bir yangınolmasaydı ’teki iktisat kongresinde Türkiye’nin her yerinde bulunan tarımcıların, tüccarların, sanayicilerin bir araya gelip ürettikleri malları tanımaları için çeşitli sergiler açılması kararı alınmasaydı Atatürk İzmir için “Bu şehirde fuarlar kurun, sergiler açın” talimatını vermeseydi Panayırlar kurulmasaydı Panayırlar fuara dönüşmeseydi Suad Yurdkoru yılında Moskova’ya yaptığı bir seyahatte Moskova’nın Kültürpark’ı olarak anılabilecek Gorki Park’tan etkilenerek krokisinin karakalemle çizdiği bir kopyasını Türkiye’ye getirip belediye başkanı Behçet Uz’a sunmasaydı İzmir Büyük Yangın alanı, yani şehrin büyük kısmı, Cumhuriyet sonrası modernleşme döneminin ilk şehir plancılığı örneklerinden biri olarak Fransız Beaux Arts Okulu’nun öğretileri doğrultusunda şehir plancıları Raymond Danger, René Danger ve Henri Prost tarafından bir bütün olarak yeniden düzenlenmeseydi Bugün İzmir neye benzerdi? İnsan düşünmek istemiyor, öyle değil mi?

İzmir’in yaşıklısı: Tarihi Asansör

Asansör Kulesi, doğumlu hüzünlü bir delikanlıdır. Oysa Saat Kulesi çalımlı bir genç kızdır. Ve birbirleriyle hep mektuplaşır bu iki kule. Özlem ve aşk dolu sayfalar gönderirler sahil boyunca. Saat Kulesi bu mektuplarda hınzırdır, çapkın ve de nazlı Asansör ise hep hüzünlü, sevda dolu. Bu aşk yüzünden zaman zaman metruk hale gelir asansör. Durur sanki yürek çırpıntısı. Ölümü yaklaşır. Çevresine ilgisizleşir, vurur kendini ucuz şaraba” İzmir aşığı olan, şehrin tarihi ve kültürüne dair hizmetleriyle bilinen değerli gazeteci Yaşar Aksoy, “Asansör ve Dario Moreno anıları” isimli kitabında, kimi zaman aşık olup üzülen, kimi zaman heyecanla yaşam enerjisi saçan bir insan gibi bahseder asansörden Sahi, asansörün yıllık tarihine baktığımızda, kimi zaman mahalleliye el verip onları semtin üst caddesine taşıyan genç bir delikanlı, kimi zaman ise bir hayat belirtisi göstermeyen, çalışmak veya yaşamak istemeyen ümitsiz bir adama dönüşmüş gibidir

Gelin, hep birlikte ’lerin başlarına dönelim, o yıllarda çalışan atlı tramvaya Konak’tan binelim ve İzmir’in güzel sahil semti Karataş’ta gidelim İzmir’in Yahudi nüfusunun yoğunlukta bulunduğu, bir kısmı deniz seviyesinde, diğer kısmı sarp bir kayanın tepesine yayılmış bu güzel semtte duralım. İki veya tek katlı aile evleriyle, masal gibi görünen banyolu yalılarıyla, vapur iskelesiyle güzel mi güzel tipik bir Yüzyıl İzmir mahallesine merhaba diyelim Belki bugün etrafımızı şehir ayırmaksızın bulaşıcı bir salgın hastalık gibi saran aynı tip beton binalar sayesinde bu görüntüyü hayal etmek zor ama Asansör’ün alt semti, eski havasını hala korumakta.

Dario Moreno Sokak’tan asansöre doğru giden o hafif yokuşlu yolda yürürken hissedeceksiniz eski İzmir’i ’lerin Karataş’ında gezerken, kulağınızı mahallelinin dertlerine verecek olsanız, size parmaklarıyla basamaklık Devidas merdivenlerini gösterecekler ve “Bıktık bu merdivenlerden” diye sızlanacaklardır. Bu dik merdivenleri tırmanmak zorunda kalan mahallenin yaşça ilerlemiş olan sakinleri, rahatsızlık sahibi olanlar sıkıntı içindedir Düşenler, yaralananlar feryat edecek, “Bulun artık bu derdimize bir çare” diyeceklerdir. Bilmiyorlardır ki İzmir Yahudilerinin önde gelen simalarından Nesim Levi yardımlarına yetişecek Buraya yakışıklı mı yakışıklı, çevik mi çevik bir asansör yaptıracak

İzmirli bir hayırsever: Nesim Levi

İzmir Yahudilerinin pek sevdiği, tüccar kimliğiyle bilinen, hayırsever bir beyefendi, Nesim Levi. Politikadan pek anlamıyor, okuma yazma bilmiyor ama son derece zeki, gözlemci ve toplumun ihtiyaçlarını doğru gözlemliyor Topluma, şehir yaşantısına fayda getirecek pek çok iş yapmış ’lerin başlarında. Bunlardan en önemlileri arasında, bölgede yılında kurulmuş fakat maddi yetersizliklerden dolayı yılında kapanmış Yahudi hastanesinin tarihinde yeniden açılması var. Sadece hayır işlerinde değil, ticaret dünyasında da doğru gözlemler yapıyor Levi. En bilinen ticari başarılarından biri moda alanında

Paris’e yaptığı seyahatlerde dönem modasını gözlemliyor, Paris’ten İzmir’e uzun kuş tüyleri getirmeye karar veriyor. Yahudi kadınların başlarına sardığı Tokadon ismi verilen şala takılan bu tüyler, bir kadının bekar, dul veya evli olduğunun anlaşılmasını sağlarmış. Bu tüyler İzmirli Yahudi kadınlar arasında pek moda oluyor ve Levi’ye hayli para kazandırıyor Levi, sık sık uğradığı Paris’te, asansörün orada yaşayan insanların hayatını nasıl da kolaylaştırdığını gözlemleme şansı buluyor ve dönüşte sokak asansörünü şehre kazandıran isim olmak üzere tarih sahnesinde yerini alıyor. Asansör projesi yılında hayata geçiriliyor, İtalya ve Fransa’dan mühendisler geliyor, malzeme olarak taş ve tuğla kullanılan asansörün tuğlaları Marsilya’dan hususi olarak getiriliyor. İlk dönemler hidrolik sistemle çalışan iki kabine sahip asansör kapılarını ücretsiz olarak yılında açıyor.

SOSYAL YAŞAMIN PARÇASI

Asansör sadece bölge ulaşımına katkı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal yaşamın da önemli bir parçası oluyor. Değerli gazeteci Yaşar Aksoy, ’lu yıllarda üst katında bir sahne ve kişilik salonu olduğunu, alt katının ise kumarhane olarak hizmet verdiğini, bir dönem orta katının restoran olduğunu, düğünlerin, baloların, nişanların burada yapıldığını yazmış. Asansörü işleten simalardan da çokça bahsediliyor. Önce Josef Palambo ve eşi Regina, onun ardından Derviş Bey, sonra Motorcu Mithat ’de asansörü Şerif Remzi Reyent satın alıyor, vefatının ardından ise asansör yeğeni Ayşe Ökmen’e miras kalıyor. Ökmen ’te asansörü belediyeye bağışlıyor ve 70’li yıllarda metruk halde kalan asansörün yeniden İzmir’e kazandırılma süreci başlıyor. 80’lerin sonlarından itibaren yapılan restorasyonlar sonucu, bugünkü modern haline kavuşuyor asansör. Asansörün bölgesinde bulunan parka ise yılında asansörün tüm Türkiye ve dünyaya tanıtılmasında büyük emeği olan Yaşar Aksoy’un adı veriliyor. Bu bölgenin ayrı bir manası daha vardır İzmirliler için

Ünlü müzisyen ve İzmir aşığı Dario Moreno, 40’lı yıllarda Mithatpaşa Caddesine çıkan bir sokakta ailesi ile birlikte yaşamıştır. Bugün adı Dario Moreno Sokak olan ve sizi asansöre doğrudan götüren rengarenk, aydınlık sokağın içinden geçerken, İzmir’in mutluluk verici ruhunu derinden hissedersiniz. Asansöre vardığınızda geride bıraktığınız o hafif yokuş sokağa dönüp bir bakın, Moreno’nun ezgileri çalınacak kulağınıza; belki “Deniz ve Mehtap”, belki “Hatıralar Hayal Oldu” Çıkın asansörle yukarı, güzel İzmir’i uzun uzun izleyin terastan Bir bakmışsınız ki melankoli denizinde yavaş yavaş açıklara doğru yüzüyorsunuz Bir bakmışsınız ki gözleriniz dolmuş, çocukluğunuzun o tatlı anılarında kaybolmuşsunuz

False

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir