DUVAR - Van’n Çaldran ilçesinde bulunan Ayranclar bölgesinde elektrik üretimi yapmak amacyla Jeotermal Enerji Santrali (JES) kurulacann açklanmas üzerine HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Fatih Dönmez’in yantlamas istemiyle soru önergesi verdi.
Yeraltnn 2 bin metre ile 4 bin metre derinliinden dereceden daha yüksek scaklkta jeotermal sv alnaca ve kullanldktan sonra bir ksmnn yine yeraltna baslaca yönünde açklama yaplmt. Konuyla ilgili projenin danman olan bir uzman, jeotermal kaynak sayesinde sera domatesi üretimine balanan bölgede JES’in kurulmasnn ardndan hzl bir ekilde termal otel yapmna balanacan açklamt.
Çaldran ilçesinin Ayranclar bölgesinde önceki yl Gda, Tarm ve Hayvanclk Bakanl’nn destei ile jeotermal enerji ile stlan seralarda domates ve salatalk üretilmiti. Burada üretilen domateslerin markalat ve kadnlarn bu seralarda çalarak aile ekonomisine katkda bulunduu savunulmutu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl, Bedia Özgökçe Ertan’a ne cevap verecek henüz bilmiyoruz. Van’da çalmalarn yürüten Mezopotamya Ekoloji Hareketi E Sözcüsü Seher Kadirolu Ata, hem Ayranclar bölgesindeki seraclk hem de kurulmas planlanan JES hakknda sorularmz yantlad.
Bu proje için neden Van Çaldran ilçesi seçilmi olabilir?
Türkiye’nin 5 tektonik bölgesinden birisi olan ve denizden metre yükseklikte, ktasal çarpma ile balayan neotektonik dönemde plato morfolojisi kazanm Çaldran jeotermal sahas, yllar arasnda yaplan etüt çalmalaryla scak su kaynaklar ve scaklklar belirlenmiti. Çaldran jeotermal sahas yine Çaldran ovasnda bulunan Kuyucak, Çubuklu, Alikelle, Kilimli, Eciler, Avcba, Sellik ve Ayranclar köyleri arasnda yer almakta. Özellikle Ayranclar bölgesinde yaplan etütlerle suyun scaklnn santigrat derece oluu ve 2 bin metre ile 4 bin metre derinlik aralnda ve santigrat derece scaklkta, elektrik üretimine uygun bir potansiyel olduu belirtilmesiyle gözler bölgeye çevrildi.
Burada üretilen domates ve salataln marka olduu iddia ediliyor?
ylnda Tarm, Gda ve Hayvanclk Bakanl’nn destekledii proje kapsamnda 34 bin metrekare alan üzerine kurulan domates üretiminin henüz bir markalama durumun olmad kesindir. Hedeflenen yllk tonluk üretimin gerçekleip gerçeklemeyeceini de hep beraber göreceiz. Bu iddialar bugün için gerçei yanstmyor, bunu diyebilirim.
Gündemdeki proje, jeotermal elektrik santrali (JES). Önceki deneyimlerden yola çkarak jeotermal elektrik santralinin doaya etkilerini nasl ifade edebilirsiniz?
Türkiye’de halihazrda ahit olduumuz bir Aydn örnei mevcut. Kurulan santralin doaya verdii bütün tahribatlar çplak gözle ve ksa sürede gördüümüz bir örnek Aydn. ’de Aydn halkn ikna etmek için santraln sadece stma amac ile kurulaca bilgisi verildi; ancak Aydn doas rantçlarn yüksek kâr hrs yüzünden bugün talan olmu durumda. Çaldran’n da kapitalist sistemin, rantçlarn kurban olmamas için insanlarn JES’in zararlarn bilmesi gerekir. Jeotermal elektrik santrali su kalitesinde kirlenmeye neden olacaktr. Yeralt kaynaklarndan pompalanan su, boru sistemlerinden gezerek geri gönderilecek ve bu ilem srasnda içeriindeki kükürt ve tuz nedeni ile boru içerinde etkileime girerek suda kirlenmeye neden olacaktr. Kirlenen su tarm topran, içme suyunu kirletip canllarn yaamna zarar verecektir. nsan saln da ne kadar kötü etkilediini yine Aydn’da artan kanser vakalarndan anlayabiliyoruz.
Açk sistemlerde havaya hidrojen sülfür, karbondioksit, amonyak, metan ve bor yaylacaktr. Çürük yumurta kokusuna benzer bir koku ile bölge halk orada duramaz hale gelecektir. Ayn zamanda aça çkacak kükürtdioksit asit yamurlarna sebep olacaktr. Bu yamurlardan aaçlar, bitkiler, göller, akarsular etkilenecek. Ve sadece Van gölünde yaayan nci Kefal’in yumurtlama alan olan bölgeye bu atklarn karmasyla nesli tükenmekle yüz yüze gelecektir.
Havaya karacak gazlar sebebiyle küresel snmaya da sebep olduu biliniyor.
Bölgede jeotermal turizmi yaplyor. JES turizmi nasl etkileyecek?
JES in hayata geçirilmesi halinde brakn turizmi oradaki insanlar, hayvanlar göç edecek, bitki ve aaçlar kuruyacaktr. Büyük bir talann önü açlacaktr.
JES hakknda bölge halk bilgilendirildi mi?
Görütüümüz hiç kimsenin detayl bir bilgisi yok. nsanlara sadece bölgenin kalkndrlaca söyleniyor, bununla rza göstermeleri salanyor ancak insanlara kar karya olduumuz doa tahribat anlatlmal. Bu projenin de doamzn, topramzn, suyumuzun yine devlet eliyle sermayedarlara peke çekilecei ortadadr.
stihdam salayacak m?
Geçen sene balatlan serada u anda 50 kii çalyor ve bunlardan 30’unun da kadn olduu servis ediliyor yalnz. JES’in doaya verecei zararn yannda en nihayetinde topraklarndan verim alamayacak, hayvanclk yapamayacak insanlarn i, istihdam kandrmacasn önemsemeyeceklerini düünüyorum. Bölgede younlukla hayvanclk yaplyor. Kirlenen toprak ve su, bitki ile beslenen hayvann da kaybetmekle kar karya kalacak insanlar. Daha da yoksullatrlarak metropollere göç etmek tehdidi ile de kar karya kalacaklar.
Jeotermal, yeraltında farklı derinliklerde birikmiş ısıya verilen isimdir. Jeo ve termal kelimelerinin birleşiminden oluşur. Jeo kelimesi yeryüzü, termal ise ısı anlamına gelir. Birçok farklı elementler, mineraller içeren su, buhar ve gazlar jeotermal akıntıyı oluşturur. Yenilenebilir, sürdürülebilir, güvenli ve çevre dostu yeşil enerji kaynağıdır. Herhangi bir enerji dönüşümünden geçmediği için birincil enerjidir. Yanma işlemi bulunmadığı için karbon salınımı sıfıra yakındır.
Jeotermal enerji, kullanılan en eski kaynaklardan birisidir. İnsanlar, binlerce yıldır pişirme, ısıtma ve kaplıcalarda jeotermal enerjiden faydalanıyor. M.Ö. yıllarında, çanak, çömlek, cam, tekstil ve krem gibi ürünlerin imalatında kullanıldığına dair kanıtlar, Akdeniz Bölgesinde bulundu.
Çok uzun süredir hayatımızda olan jeotermal enerji, ’lü yılların başında elektrik üretimi için kullanılmaya başlandı. Artan güç talebini karşılamak amacıyla ilk kez yılında Prens Piero Ginori Conti tarafından Larderello’ da denemeler yapıldı. İlk başarılı denemede, 4 ampul için gerekli enerji başarı ile sağlandı. yılında ilk ticari jeotermal enerji santrali aynı yere inşa edildi.
Yeni teknolojik gelişmelerle birlikte, jeotermal enerji kullanımı daha az maliyetli ve daha verimli bir hale geldi. Dünyanın sahip olduğu jeotermal kaynakların, teorik olarak insanlığın enerji tüketimini karşılamak için yeterli olduğu düşünülüyor. Devlet teşvikleri ve bulunacak yeni tekniklerle daha fazla verim sağlanarak, enerji üretimi için vazgeçilmez bir kaynak haline gelebilir.
Jeotermal enerji, temiz ve güvenli olduğu için tercih edilen bir enerji kaynağıdır. Türkiye, jeotermal enerji potansiyeline sahip ülkeler arasındadır. Ülkemiz, Avrupa ülkeleri arasında jeotermal potansiyeli olarak 1. sırada ve kurulu güç bakımından Dünyada 4. sıradadır. Günümüzde jeotermal enerji ile elektrik üretimi yapmakta olan ilk beş ülke şu şekildedir;
ABD
Endonezya
Filipinler
Türkiye
Yeni Zelanda
Jeotermal kaynakların kullanımında, yangın, patlama, zehirlenme gibi riskler yoktur. Çevreye zarar vermediği için ekolojik olarak da güvenilirdir. Jeotermal enerji ile ulaşılan verimlilik %95’in üzerindedir. Üretim tesisleri, diğer enerji kaynaklarının üretim alanlarına göre en düşük düzeydedir.
Jeotermal Enerji Kullanım Alanları
Jeotermal enerji kullanımı, yenilenebilir enerji kaynakları arasında giderek daha çok tercih edilmeye başlandı. Jeotermal enerjinin kullanım alanları şu şekilde sıralanabilir;
Elektrik enerjisi üretimi.
Merkezi ısıtma, merkezi soğutma, sera ısıtması gibi uygulamalar.
Isı gereken kurutma işlemleri.
Kimyasal madde ve minerallerin üretimi.
Termal turizm yapan kaplıcalar.
Kültür balıkçılığı.
Mineraller içeren içme suyu üretimi.
Jeotermal Enerjiden Nasıl Elektrik Üretilir?
Jeotermal enerji kaynakları ile elektrik üretimi için birkaç farklı santral tipi bulunur. Santrallerde tasarım farkları olsa da üretim sırasında benzer yöntemleri kullanırlar. Enerji santralleri 3 farklı tipte olabilir. Bunlar;
Kuru buhar santralleri: Kaynaktan gelen kuru buhar, direkt türbinleri döndürmek için kullanır.
Flaş buhar santralleri: Yüksek basınçla kaynaktan gelen jeotermal akışkan, buhara çevrilerek türbinin döndürülmesi sağlanır.
Çift çevrim santralleri: Sıcak jeotermal akışkan, ikinci bir akışkanın ısıtılarak buharlaştırılması amacıyla kullanılır. Buharlaşan ikinci akışkan türbinlere yönlendirilir..
Türkiye’nin Jeotermal Enerji Potansiyeli
Ülkemizde, jeotermal enerji potansiyeli en yüksek olan bölge %78 gibi bir oranla Batı Anadoludur. İç Anadolu %9, Marmara Bölgesi %7, Doğu Anadolu %5, diğer bölgeler ise %1 jeotermal enerji potansiyeline sahiptir. Sahip olduğu potansiyel ile, Türkiye jeotermal enerji konusunda, lider ülkeler arasındadır. Ülkemizde, doğal çıkış şeklinde ve değişik sıcaklıklarda bulunan, yaklaşık adet kaynak mevcuttur.
Türkiye’de bulunan kaynakların %90’ı düşük ve orta sıcaklıktadır. Bu sıcaklıktaki kaynaklar, direkt kullanım için daha uygundur. Isıtma, termal turizm, ve çeşitli endüstriyel uygulamalar için düşük ve orta sıcaklıktaki kaynaklar kullanılabilir.
Ülkemizdeki kaynakların, %10’u ise dolaylı kullanım yani elektrik enerjisi üretimi için uygundur.
Jeotermal enerji araştırmaları, yeni kanunlar ve özel sektörün girişimleriyle hız kazandı. Arama seviyeleri metreden metreye kadar ulaştı. Türkiye’nin sahip olduğu muhtemel ısı potansiyeli MWt, elektrik üretimi için ise bu oran MWe seviyesindedir. Ülkemizde, jeotermal enerji ile üretilen elektrik yılında 15 MW seviyesindeyken yılına gelindiğinde 1, MW’a ulaşmıştır.
Isıtma amaçlı olarak birçok ilimizde jeotermal enerji kullanılmaktadır. Afyonkarahisar, Ağrı, Ankara, Balıkesir, Denizli, İzmir, Kırşehir, Manisa, Nevşehir ve Yozgat illerimizde binlerce konutun ısıtma uygulamaları jeotermal enerjiden sağlanmaktadır.
Jeotermal Enerji Yenilenebilir Mi ?
Yeraltında bulunan, gözenekli kayaçlar ve çatlaklar içinde biriken yağmur, kar, deniz ve magma sularının oluşturduğu jeotermal kaynak, kullanıldıktan sonra tekrar yer altına gönderilir. Kullanılan rezervin bu şekilde tekrar doldurulmasına reenjeksiyon denir. Jeotermal kaynağın sürdürülebilirliği için reenjeksiyon yapılması önemlidir. Birçok ülkede, reenjeksiyon yapılması kanunlarla zorunlu hale getirilmiştir.
Jeotermal enerjinin, yerel bir kaynak olması ve sürdürülebilir yöntemlerle kullanımı, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltacaktır. Dışarıdan alınan enerji miktarı azalacağı için, jeotermal enerji kullanımı, ülke ekonomisine katkı sağlayabilir.
Aydem Enerji olarak Denizli’nin Sarayköy ilçesinde bulunan jeotermal enerji santralimiz ile yıllık 38GWh enerji üretmekteyiz. Kurulu güç 6,85 MW seviyesinde olan santral yılında üretime başlamıştır. Şirketimizin sunduğu “Yeşil Tarife” hizmetleri ile yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerjiyi tercih edebilirsiniz. Yeşil tarifelerimizle, direkt ve dolaylı karbon ayak izinizi küçültebilirsiniz.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının, Türkiye ve Dünya geleceği için önemini biliyor ve yatırımlarımızı bu kaynakların kullanımına yapıyoruz. Şirketimizin sahip olduğu, hidroelektrik, rüzgar, jeotermal ve biyogaz santralleri ile sizlere yeşil enerji sunuyoruz.
Aktivist Murat Yüksel ve Gazeteci Onur Yıldırım, Aydınlılar'ın jeotermal santrallere karşı yürüttüğü çevre mücadelesini 'Yetti Gari'yle belgeselleştirdi.
yılında çıkan jeotermal ve maden yasası ile birlikte Aydın yöresinde JES’ler çoğalmaya başladı. Jeotermal enerji santralleri (JES) bölgede yaşayan canlıların yaşam alanlarını tehdit etmekle kalmıyor, tarım alanlarını da yok ediyor. İncirde rekolte düşüyor, zeytin ağaçları kuruyor, meyve, sebze yetişmez oluyor.
Jeotermallerden çıkan zehirli akışkanlar bir süre sonra çökerek toprağı ve yer altı sularını zehirliyor. Santrallerin havaya saldığı buharda yoğun CO2, metan, bor, arsenik ve hidrojen sülfür gazı bulunuyor. Bu zehirli gazlar tehlikeliler sınıfında yer alıyor. 1 ppm olması gerek bor oranı Büyük Menderes’te ppm civarlarında. 1 kuyudan çıkan hidrojen sülfür gazı 26 km’lik alanı etkiliyor. Bu zehirli gaz 42 gün askıda kalabiliyor. Aydın yakın zamanda kuruyan zeytin ve incir ağaçları ve Büyük Menderes Nehri’ndeki toplu balık ölümleri ile gündeme geldi.
JES’lerin Mağdurları ve Uzmanlar Anlattı
35 santral ile binin üzerinde kuyunun bulunduğu Aydın’da tarım alanlarında yeni JESler açılması gündemde Aydınlar ise kurdukları çevre dernekleri ile ÇED dosyalarını yargıya taşıyarak iptal ettirebilme çabasında iken, son olarak Kızılcaköylülerin, köylerinde açılmak istenen JES’e karşı verdiği direniş ise örnek oldu.
Yönetmenliğini Video aktivisti Murat Yüksel’in, danışmanlığını Gazeteci Onur Yıldırım’ın yaptığı ‘Jeotermal Yetti Gari’ belgeseli, jeotermal santrallerin çevreye etkisini ve Aydınlıların verdiği mücadeleyi ele aldı. Aydın bölgesinde yaşayan hak mağdurları ve uzmanlarla görüşmeleri içeren 30 dakikalık belgesel, Belgesel Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı kapsamında destek alınarak hazırlandı.
Yüksel: JES’lerin Etkilerini Anlatmak Gereği Duydum
Aydın’a taşındığında jeotermal santrallerin çevreye verdiği zarara bizzat şahit olduğunu belirten Murat Yüksel, “Aydından İzmire olan seyahatlerimde gördüğüm, otoyol kenarlarında heyula gibi dizilen borular, Aydın’da yaşayan insanları da derinden etkiliyordu. Gerek sosyal medyada gerekse haberlerde jeotermal denilen şeyin ne derece zararlı olduğunu gün geçtikçe daha çok öğreniyordum. JES’lerin etkilerini anlatmak gerektiğini düşündüm, gazeteci arkadaşım Onur Yıldırım’a bu konuyu açtım ve belgesel çekme kararı aldık ve çevreye verilen zararı jeotermal direnişinin simgesi haline gelen Kızılcaköy’de çekimlerimize başladık. Sonrasında Tekinköy, Yılmazkoy, İmamköy, Alangüllü, Osmanbükü, Reisköy, Pamukören, Değirmendereköyü, Kızıldere köylerinde çekimlerimiz oldu. Uzun uğraşlar sonrasında çekimlerimiz bitti, kurgu aşamasını da tamamlamak üzereyiz.” dedi.
‘Çevre ve Kent Hakkı İhlali Var’
Jeotermal santral sahiplerinin daha fazla para kazanma hırsıyla tüm canlıların yaşam alanlarını tahrip ettiğini savunan Yüksel, “Aydın genelinde birbiri ardına kurulan jeotermal enerji santrallerinin yerli ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak anlatılmasına rağmen, denetim yetersizliği, ilgililerin vurdumduymazlığı ile JES’ler çevreyi kirleten, doğal kaynakları tahrip eden, insan sağlığını hiçe sayan enerji türüne dönüşmüş durumda. Aynı zamanda işin fiziksel boyutu var. Jeotermal elektrik santralleri kurulma aşamasında çevreye sadece görüntü kirliliği değil aynı zamanda gürültü kirliliği de yapıyor. Bölgede yaşayan insanların psikolojileri de etkileniyor. JES’lerin, insan sağlığına verdiği zarar dışında aynı şekilde tarım alanlarına, hayvan türlerine, bitki türlerine de zarar verdiği konunun uzmanları belirtmekte. Bölgede yaşanan balık ölümleri, arı ölümleri, zeytin ve incir bahçelerinin kuruması gibi birçok olay bunun görünür kanıtları arasında. Bu durum çevre ve kent hakkı ihlalleri olarak önümüze de çıkartıyor” diye konuştu.
Jeotermal Yetti Gari Belgeseli’nin facebook sayfası için buraya tıklayabilirsiniz.
Germencik Çevre ve Doğa Derneği Basın Sözcüsü Dr. Metin Aydın, Germencik’in kırsal Alangüllü Mahallesi’nde, yakınındaki bir jeotermal enerji santrali nedeniyle kuruduğu ileri sürülen zeytin ağaçları altında raporla ilgili basına bilgi verdi. Aydın’da son 30 yıldır jeotermal uygumalar olduğuna dikkati çeken Aydın, “Maalesef bu uygulamalardan en fazla zarar gören Büyük Menderes Havzası’nda incir, zeytin ağaçları ve pamuk tarlaları ve Gediz Havzası’nda ise üzüm bağları olmuştur. Şimdiye kadar Çevre ve Doğa Derneği olarak jeotermalin zararlarını her ortamda dile getirdik. Artık Aydın’da jeotermal santrallerin tarıma ve insan sağlığına zararının olmadığını söyleyecek bir tek kişi yoktur. Ancak hangi makama gidip, nereye başvurduysak, ‘Jeotermal santrallerin incir, zeytin ve pamuğa zararları ile ilgili elinizde bilimsel veri var mı?’ diye sürekli bir engel çıkardılar. TBMM’ye, Aydın milletvekillerine ve Vali’ye gittik, aynı şekilde soruyla karşılaştık” dedi.
Jeotermallerin, incire, zeytine, pamuğa, üzüme ve kısacası tarıma zararı var” diyen Aydın, şöyle devam etti: “Rapor haline getirdiğimiz verilerin tamamı bilimseldir. Bu sonuçlar belgelenmiş sonuçlardır. Aydın’da jeotermal santrallerinin incir, zeytin ve pamuğa verdiği zararlar belgelendi. Çıkarmış oldukları akışkanları, derelere, çaylara ve Büyük Menderes Nehri’ne bırakıyorlar. Tarıma en fazla zarar veren bor maddesidir. Jeotermal santrallerin yaptığı salınım sonrası Büyük Menderes Nehri’nde bor miktarının normalden kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verileri ile sabitlenmiştir.”
Germencik Çevre ve Doğa Derneği Başkanı Halil Çetinkaya da, “Dünyada birinci sınıf tarım toprağında Aydın’dan başka jeotermal santrali kuran bir ülke var mı?” diye sorup, ‘Bunun cevabını bir türlü bulamadım. Bildiğim kadarıyla yoktur. Dünya ülkeleri, JES’leri tarım alanlarından, yerleşim yerlerinden uzakta 4’üncü sınıf tarım topraklarında yapıyor. Buradaki kaynaktan faydalanalım derken yeryüzündeki diğer zenginliklerimizin hesabı yapılmadan bu tür çalışmaların yapılması doğru değildir” dedi.
Germencik Çevre ve Doğa Derneği’nin 30 üyesi, Germencik ve Buharkent başta olmak üzere birçok ilçede JES’lerin, tarım alanlarına, doğaya ve insan sağlığına verdiği zararlar üzerine üniversiteler, bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşlarının 30 yıldan bu yana yaptığı çalışmaları bir araya getirilip, 18 sayfalık rapor oluşturdu. Germencik Çevre ve Doğa Derneği Basın Sözcüsü Dr. Metin Aydın, Germencik’in kırsal Alangüllü Mahallesi’nde, yakınındaki bir jeotermal enerji santrali nedeniyle kuruduğu ileri sürülen zeytin ağaçları altında raporla ilgili basına bilgi verdi. Aydın’da son 30 yıldır jeotermal uygumalar olduğuna dikkati çeken Aydın, “Maalesef bu uygulamalardan en fazla zarar gören Büyük Menderes Havzası’nda incir, zeytin ağaçları ve pamuk tarlaları ve Gediz Havzası’nda ise üzüm bağları olmuştur. Şimdiye kadar Çevre ve Doğa Derneği olarak jeotermalin zararlarını her ortamda dile getirdik. Artık Aydın’da jeotermal santrallerin tarıma ve insan sağlığına zararının olmadığını söyleyecek bir tek kişi yoktur. Ancak hangi makama gidip, nereye başvurduysak, ‘Jeotermal santrallerin incir, zeytin ve pamuğa zararları ile ilgili elinizde bilimsel veri var mı?’ diye sürekli bir engel çıkardılar. TBMM’ye, Aydın milletvekillerine ve Vali’ye gittik, aynı şekilde soruyla karşılaştık” dedi.
Jeotermallerin, incire, zeytine, pamuğa, üzüme ve kısacası tarıma zararı var” diyen Aydın, şöyle devam etti: “Rapor haline getirdiğimiz verilerin tamamı bilimseldir. Bu sonuçlar belgelenmiş sonuçlardır. Aydın’da jeotermal santrallerinin incir, zeytin ve pamuğa verdiği zararlar belgelendi. Çıkarmış oldukları akışkanları, derelere, çaylara ve Büyük Menderes Nehri’ne bırakıyorlar. Tarıma en fazla zarar veren bor maddesidir. Jeotermal santrallerin yaptığı salınım sonrası Büyük Menderes Nehri’nde bor miktarının normalden kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verileri ile sabitlenmiştir.”
Germencik Çevre ve Doğa Derneği Başkanı Halil Çetinkaya da, “Dünyada birinci sınıf tarım toprağında Aydın’dan başka jeotermal santrali kuran bir ülke var mı?” diye sorup, ‘Bunun cevabını bir türlü bulamadım. Bildiğim kadarıyla yoktur. Dünya ülkeleri, JES’leri tarım alanlarından, yerleşim yerlerinden uzakta 4’üncü sınıf tarım topraklarında yapıyor. Buradaki kaynaktan faydalanalım derken yeryüzündeki diğer zenginliklerimizin hesabı yapılmadan bu tür çalışmaların yapılması doğru değildir” dedi.