1 VAN GÖLÜ CANAVARI JİTEM Faruk Arslan 1
2 [Faruk Arslan] 12 Nisan de Ankarada doğdu. Aslen Çorumludur. 3 yıllık GATA Sağlık Astsubay Hazırlama Okulundan mezun oldu. Azerbaycan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü nü bitirdi. Hazarın Statüsü konusunda tez yazarak de Uluslararası Hukukçu unvanını kazandı. Kanada da Centennial Collegeden de Sosyal Toplumcu diplomasıyla mezun oldu. Toronto da York Üniversitesi nde sosyoloji alanında yüksek eğitim yaptı. Arslan, Karabağ, Çeçenistan ve Abhazya savaşlarını yakından takip etti. Hazarın enerji rezervleri ile ilgili yazdığı 3 binden fazla haber ve makale Türk ve yabancı basında yayımlandı. Azerbaycan Zaman gazetesinde muhabirlik, haber müdürlüğü ve köşe yazarlığı yaptı. CHA Azerbaycan temsilciliğini 3 yıl yürüttü. 2 yıl süresince Türkiyede yayımlanan Zaman gazetesinde Bakü Mektubu adlı köşeyi yazdı. Azerbaycanda yayımlanan ilk çocuk gazetesi Tomurcukun kurucularından oldu. Zaman gazetesinde yılı sonuna kadar Ankarada diplomasi, dış politika ve enerji muhabirliğini yürüttü. 14 ülkede basılan Zaman gazetesine yönelik özel araştırma dosyaları hazırladı. Türk dünyası özel muhabirliği yaptı. Azerbaycan Gazeteciler Cemiyeti, Ankara Diplomasi Muhabirleri Derneği ve Kanada Etnik Gazeteciler Derneği üyesidir de Kanada da Zaman gazetesi temsilciliği görevini üstlenirken, Toronto muhabiri olarak çalıştı. Kanada Türkleri nin posta ile dağılan ücretsiz haber dergisi Sunriseı kurdu ve bir yıl boyunca editörlüğünü üstlendi periyodunda Ali Alperen mahlasıyla sırasıyla Gündüz, Muhalif, Gelecek gazetesi, Hür Gelecek gazetelerinde köşe yazdı yılında Metafizik Magazin dergisinde yazıları yayımlandı den beri Kanada da beş bin tirajla yayımlanan ve ücretsiz dağıtılan Canada Türk te, dan beri Almanya da yayımlanan Platform dergisinde, den beri ise, internet medyasında aralıksız köşe yazılarıyla haberciliğini sürdürdü. Evli ve iki çocuk babası olan Arslan, Kanada ve Türkiye vatandaşı olarak Kanada da gazetecilik yaşamını sürdürüyor. Arslan, iyi derecede İngilizce, Almanca ve Azerice biliyor. Yayımlanmış Eserleri: Matrix in 11 Eylül Kurgusu Karakutu: Ergenekon un Karanlık İsmi Tuncay Güney Hazar ın Kurtlar Vadisi: Petrol İmparatorluğunda Güç Savaşları Net Kırılma: Evenjelik Harbin Kurgusu Petrol Satrancı Kanada ya Gelmenin Yolları-Kurtar Bizi Kanada Mesih in Hızır ı Barnaba: Hristiyanlığın Gizli Tarihi Keşmir de Hz. İsa Efsanesi September 11 Fiction of Matrix Vadi nin Şifresi Çözülüyor Kurtlar Vadisi Fenomeni Mason Bektaşiler 2
3 İçindekiler Önsöz Kürtler ne zaman isyan edecek? Giriş Birinci Bölüm JİTEM NASIL KURULDU? İkinci Bölüm JİTEM İN FİŞLEME TEKNİKLERİ Üçüncü Bölüm JİTEM ÖRGÜTLENMESİ Dördüncü Bölüm JİTEMİN ASKERİ VE SİVİL İNFAZLARI Beşinci Bölüm ŞEHİTDE JİTEM PARMAĞI Altıncı Bölüm ŞEMDİNLİ İDDİANAMESİ Yedinci Bölüm JİTEM HER TAŞIN ALTINDA Sekizinci Bölüm
4 PKK İTİRAFÇISI FIRAT Dokuzuncu Bölüm JİTEM İN ASİT ÖLÜM KUYULARI Onuncu Bölüm JİTEM İN CİNAYET TARLALARI On Birinci Bölüm JİTEMCİYE 30 YIL HAPİS! On İkinci Bölüm UYUŞTURUCU TRAFİĞİ VE JİTEM On Üçüncü Bölüm JİTEM DE İÇ SAVAŞ VE YEŞİL SON SÖZ Hani JİTEM yoktu? Kaynakça Tanıtım
5 Önsöz Kürtler ne zaman isyan edecek? Hayır, devlete karşı isyandan bahsetmiyorum. Onu tarih boyunca defalarca yaptılar. Ben PKKya isyandan söz ediyorum. Ergenekon Davası ilerledikçe ortaya dökülen ilişkiler, PKK içinde yönetici konumda yer almış kimi isimlerin ve bizzat Öcalanın açıklamaları, PKKyla derin devlet arasındaki işbirliğini inkar edilemeyecek bir biçimde ortaya koyuyor. Kafasını kuma gömmemiş herkes artık PKKnın ve derin devletin "stratejik bir işbirliği" içinde olduklarını görüyor. Derin devletin, savaşın bitme ihtimali ortaya çıktığı her durumda bu ilişkiyi kullanarak terörü azdırdığını gün gün, olay olay öğreniyoruz. Silahları belki de susturacak bir affın siyasetin gündemine geldiği anda, derin devlet PKKyı provoke ederek tezkere almış evine dönen 33 askere karşı katliam düzenletiyor. Dört yıldızlı paşaların İmralıya gidip geldiklerini, bizzat Öcalanın ağzından öğreniyoruz. Bu paşalardan biri, Öcalana PKK militanlarının hepsinin ülke dışına gönderilmesinden rahatsız olduklarını söylüyor; bir kısmını içerde tutmalarını istiyor! Çünkü onlar PKKnın silahlı gücünü kendi yedek ordusu olarak görüyor. Artık eminiz ki devlet içindeki kimi odaklar Öcalanı İmralıda kontrol ediyor. Kürt sorununun siyasi çözümü 5
6 için umutların belirdiği her noktada, bu yedek orduyu harekete geçirerek şiddet ortamının sürmesini sağlıyor. Evet, Kürtlerin en azından bir bölümünün "kurtuluş" için bel bağladıkları PKK, Kürt halkının en büyük düşmanı olan Derin Devletin maşası durumda. Ama Kürtler buna hâlâ isyan etmiyor. İsyan etmek bir yana, "Yaşasın Başkan Apo, Yaşasın PKK" diye pankart açmaya devam ediyor. Kimdir bu derin devlet? Güneydoğudaki yüzlerce sözde faili meçhulün failidir. Sıkıyönetim ve olağanüstü hal dönemlerinde bölgeyi kasıp kavuran zulmün uygulayıcısıdır. Diyarbakır Cezaevini cehenneme çeviren, köylülere pislik yedirendir. Derin devlet bütün Türkiyeyi zehirlemiş, bütün halka kötülük etmiş ama hiçbir yerde Güneydoğudaki kadar vahşileşmemiş, kan dökmemiştir. İşte bu örgüt, sizin "kurtarıcı" bellediğiniz örgütle al takke ver külah olmuşsa, kafa kafaya verip barışın önlenmesi için provokasyon tezgahlıyorsa, eroin kaçakçılığından gelen parayı paylaşıyorsa, sizin de artık ayağa kalkmanız ve uğradığınız bu ihanete isyan etmeniz gerekmez mi? Ben buradan, PKKnın derin devletle kirli ilişkilerinin içinde olmayan, savaşın yarattığı suç ekonomisinden, silah ve uyuşturucu kaçakçılığından nemalanmayan ve samimi olarak PKKya inanmış Kürtlere sesleniyorum: Uğradığınız ihanetin hesabını ne zaman soracaksınız? Ne zaman PKKnın derin devletle birlikte, çözümle aranızdaki baş engel olduğunu göreceksiniz? Bakın, DTP 6
7 hâlâ ve inadına PKKnın kuruluş yıldönümünü kutluyor. DTP konvoyu tüm duraklarda Öcalan sloganları ve posterleriyle, PKK bayraklarıyla karşılanıyor. Sanki PKKnın siyasi uzantısı olduğunu ve Öcalanın tek lider olduğunu deklare ediyor. Bir yandan da var gücüyle Anayasa Mahkemesindeki davanın mahkûmiyetle sonuçlanması için çalışıyor. Hem de bu kararın yerel seçimlerinden önce çıkması için elinden geleni yapıyor. Böylece Kürtlerin, siyasi çözümden umudunu keseceği ve PKKya yöneleceği hesabını yapıyor. Siz DTPnin bu oyununu ne zaman bozacaksınız? Ne zaman bu kukla siyasi partilere sırtınızı çevirip gerçekten çözüm için çalışan bir siyasi sözcü yaratacaksınız? PKK, devlet içindeki çetelerle birlikte Türkiyeyi daha büyük yıkımlara ve iç savaşa sürüklemeye çalışıyor ve siz hâlâ ona kurtarıcı diye sarılıyorsunuz. İsyanlarla dolu tarihiniz size biraz bir şey öğrettiyse, şimdi isyanın zamanıdır. İhanete isyanın Gülay Göktürk Bugün Gazetesi 03 Aralık
8 Giriş Van Gölü Canavarı JİTEM Bir var, bir yok; hem var, hem yok, bu nedenle JİTEM adlı hayaletin adını meşhur efsane Van Gölü Canavarı ya özdeşleştirebiliriz. Daha doğrusu canavarın sahipleri, yıllardır utanmadan ejderhayı çuvala sığdırmaya çalışıyor. 9 Kasım de Şemdinlideki Umut Kitabevinde patlayan bombanın yankıları dalga dalga bölgeye yayıldı. Tüm Türkiyede endişe yarattı. Olay yerinden kaçarken halk tarafından yakalanan kişinin PKK itirafçısı, onu araçta bekleyenlerin ise jandarma istihbaratçısı çıkması, lardaki JİTEM muammasını yeniden hatırlattı. TBMM Başkanı Bülent Arınç hükümete çağrıda bulundu: JİTEM var mıdır, nasıl çalışmaktadır, nasıl bir görev yüklenmiştir? Net bir açıklama yapılmalı. İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmışı konuyu araştırmakla görevlendirdi. Oysa, TBMM son 10 yılda biri Elkatmış başkanlığında iki komisyon kurmuş, tutanaklarında bu soruların cevabı kısmen de olsa verilmişti. Aynı dönemde Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman başta olmak üzere birçok yetkili JİTEM adında bir örgüt hiç olmadı deyip kamuoyunun ruhuna serin su serpmişti. Yine de, de Susurluk Raporunu okuyan Başbakan Mesut Yılmazın kafası karışmış, yetkililerle görüşüp sonucu kamuoyuna duyurmuştu: Şu anda JİTEM yok, 8
9 temizlemişler! Türkiye, bir görünüp bir kaybolan, Van Gölü canavarı efsanesine dönüşen JİTEMi o tarihten sonra unutup rahatlamıştı. Ünlü itirafçı Adil Timurtaş de İstanbulda JİTEM kartıyla haraç toplamaya çalışırken yakalandı, ardından itirafçılarla çalışan bir istihbaratçı bomba patlarken de Umut Kitabevinin önünden geçti de Tuncay Güney in JİTEM kartı ile sahtekarlık yaptığı ortaya çıktı. Ve işte yine milletçe efsane avına çıktık. İlk bulunan ceset Kızılcahamam yakınlarında, ormanlık araziye atılmıştı. 30 yaşlarındaki esmer kadının kimliği tespit edilemedi. İkincisi, bir hafta sonra Elmadağdaki kireç ocaklarında bulundu. Elleri bağlanmış, ağzı bantlanmış, kafasına iki kurşun sıkılmıştı. Kısa bir araştırmadan sonra kurbanın, emekli Jandarma Binbaşı Cem Ersever olduğu anlaşıldı. İki gün sonra, Erseverin yardımcısı ve PKK itirafçısı Mustafa Denizin cesedi Polatlıda bulundu. Elleri bağlanıp kafasına tek kurşun sıkılmıştı. Araştırma derinleştirildiğinde, kimliği belirsiz ilk cesedin de Ersever ekibinden olduğu anlaşılacaktı: Mahsune. Cesetler, Erseverin Üçgendeki Tezgah adlı kitabını anımsatırcasına, Ankaranın üç ayrı köşesine bırakılmıştı. Esrarengiz cinayet zinciri, Kasımının ilk günlerinde gazetelerin manşetlerine çıktı. O güne kadar sadece Güneydoğudakilerin duyduğu bir gizli teşkilattan bahsediyordu basın: Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele, yani JİTEM. Ersever, kurucusuydu. İsminin baş harflerini kullandığı bir de slogan vardı: Teröre karşı en etkili deterjan ACE! Katiller, basını arayıp şu notu 9
10 bırakmıştı: Bitlis Paşanın katili Ersever infaz edildi. Sonraki beş yıl boyunca Türkiye, failleri saptanamayan, yakalanamayan bu esrarengiz cinayetleri konuştu. Her gün yeni bir fail çıktı. Ortaya JİTEMle, Erseverle, itirafçıların cinayetiyle ilgili ürpertici belgeler, bilgiler, tanıklıklar döküldü. Kamuoyunun kafası fena halde karıştı. Yasalar, nizamnameler üstü bir resmi kuruluşun varlığından söz ediliyordu. Oysa dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreşe göre JİTEM bir hayal ürünüydü. Ardından gelen Org. Hakkı Karadayı döneminde, basına sızan haberlerde, JİTEMin lağvedildiği söylendi. Değişen başbakanların her birinin tepkisi farklıydı. Demirel Devlet rutin dışına çıkabilir görüşündeydi. Halefi Çiller, PKK destekçisi işadamlarının listesinden, Bask tipi çözümden bahsediyordu. Ersever cinayetinin bir iç hesaplaşma olduğunu savunuyordu. Herkes JİTEMden bahsediyor, hangi yasayla kurulduğunu, kime hesap verdiğini kimse bilmiyordu. Nihayet TBMM Susurluk Komisyonu devreye girdi. Bir bilene sormaya karar verdi: Jandarma Genel Komutanı Org. Teoman Komana arasında MİT Müsteşarlığı da yapmıştı, ondan iyi kim bilebilirdi? Koman davete mektupla cevap verdi: Jandarma teşkilatı içinde JİTEM adında legal ya da illegal bir örgüt kurulmamıştır, yoktur. Ama jandarma dışında bu ismi kullanıp kanunsuz işler yapan bir grup vardır. 3 Kasım da Susurlukta meydana gelen trafik kazası, MİT Operasyon Dairesine ve Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesine bağlı iki hukuk üstü silahlı 10
11 grubun daha varlığını ortaya çıkarmıştı. Bilmecenin karmaşıklaştığını, hukuk devleti ilkesinin rafa kalktığını gören vatandaşlar, Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık kampanyasını başlattı. Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, gelişmeleri veciz bir ifadeyle değerlendirecekti: Glu glu dansı yapıyorlar! Başbakan farkına varmasa da, MİT lojmanlarının ışıkları bile her gece de yanıp sönmeye başlamıştı. Erbakanın sahip çıkmadığı toplum hareketi, bumerang gibi yön değiştirip RP iktidarını vurdu. Erbakanın yerine Mesut Yılmaz geldi. Yılmaz, yedi ay önce Budapeştede Yeşil lakaplı Mahmut Yıldırımın organize ettiği bir grubun saldırısına uğramış, burnu kırılmış, Türkiyeye iade edilen, DGMde yargıç önüne çıkan sanıkları affedince dava düşmüştü. Ama, başbakan olur olmaz Kutlu Savaştan ülke menfaatleri ve terörle mücadele adı altında yürütülen para, güç, menfaat sağlamaya yönelik tüm faaliyetlerin araştırılmasını istedi. Bu arada basın da bilmecenin peşindeydi. Van Canavarı gibi bir görünüp bir kaybolan JİTEMin ilk ve en ayrıntılı fotoğrafını çeken e Doğru Dergisi muhabiri Soner Yalçın oldu. den itibaren bu konuda haber hazırlayan, Erseveri konuşmaya ikna eden Yalçın, Binbaşı Erseverin İtiraflarını yayımladı. Yalçına göre JİTEM, de Binbaşı Arif Doğan tarafından Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığına bağlı kurulmuş, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır, Samsun, Erzurumda örgütlenmişti. Kadrosunda muvazzaflar ve hapishaneden özel izinle çıkarılan PKK itirafçıları vardı. Kitapta Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırımın yanı sıra, en gözü kara PKK itirafçılarından Alaattin Kanat, İbrahim Babat, Adil Timurtaş tanıtılıyor; bunların işlediği Vedat Aydın, Musa 11
12 Anter, Mehmet Sincar ve diğer önemli cinayetler anlatılıyordu. Denetimdışı grubun uyuşturucu ve silah kaçakçılığına da karıştığı anlatılıyordu. Kitabı okuyan diğer gazeteciler konunun farklı boyutlarını incelemeye başladı de Niğdede Alay Komutanlığı yapan Albay Arif Doğan gazetecilerle görüşmedi. Yaklaşık iki yıl sonra, Yalovaya atandığında Doğana JİTEMi siz mi kurdunuz diye soruldu. Ya sabır der gibi ellerini iki yana açan Doğan şunları söylemişti: JİTEM diye bir örgüt yok. Jandarmanın istihbarat birimi var. Veli Küçük komutanımla bu birime yeni bir düzen verdik, etkin çalışmasını sağladık. Hepsi bu Albay Arif Doğana Askeriniz Erseverin dürüstlüğüne kefil misiniz diye sorulduğunda, cevabı kısaydı: Ben babama bile güvenmem. Kutlu Savaşın raporunu in ilk ayında Başbakan Mesut Yılmaz açıkladı. teki TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Raporu, deki Susurluk Komisyonu Raporu ve tutanakları gibi, Savaşın raporu da Soner Yalçının kitabındaki çoğu bilgiyi doğruluyordu. Teoman Koman Bu edebi bir rapordur dedi. sayfanın 11i devlet sırrı gerekçesiyle açıklanmadı. JİTEMle ilgili en çarpıcı bölüm, itirafçılardan İbrahim Babatın 76ncı sayfada özetlenen ifadesiydi. Birkaç ay sonra gazeteci Necdet Açan, Babatla cezaevinde görüştü; tam metni yayımladı. Erseverle örgüt adı uydurup, eylemlerden sonra arkamızda imza bırakırdık. Uydurduğumuz isimlere çok gülerdik. Mesela Bismil 12
13 yolunda öldürülen PKKlıya İslami Demiryumruk notu bırakıldı diyen Babat olayları, amir ve kurbanlarının ismiyle anlattı. Savaşın raporundan yedi ay sonra Erseverin aile dostu, gazeteci Çetin Ağaşenin kitabı yayımlandı: Cem Ersever ve JİTEM Gerçeği. Ağaşeye göre, Ersever, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlise baba oğul kadar yakındı. Doğrudan onunla bağlantı kurarak çalışmıştı. Bitlis öldükten bir ay sonra ordudan istifa etmişti. Kitabın ekler bölümünde iki önemli belge vardı. 30 Kasım tarihli takdir belgesinde Jitem Grup Komutanı Kd. Bnb. Cem Erseverin, nokta operasyonlarının planlanması ve icrasında sevk ve idare başarısı kutlanıyordu. İmza dönemin Jandarma Asayiş Komutanı Korgeneral Hikmet Köksala aitti. Ağaşe bununla yetinmemiş, Jandarma Genel Komutanlığının tarihli telefon rehberini yayımlamıştı. Rehberde, JİTEM Grup Komutanı ve illerdeki JİTEM birimlerinin telefonu yer alıyordu sonunda, Jandarma İstihbarat Teşkilatının resmen kurulmasını öngören yasa tasarısı TBMM gündemine geldi. Jandarmaya dinleme, teknik izleme, kamu kuruluşlarından belge isteme yetkisi beş yıl sonra, sayılı yasayla verildi. Bu gelişmeler yaşanırken, basında yeni haberler çıkıyordu: te, ODTÜde öğrencilerin yakaladığı, sivil bir astsubayın üstünden JİTEM kimliği çıktı. Olayı ODTÜ Rektörü Sevük, doğruladı. da Ankara DGMde yargılanan üç DHKP-C üyesi, İrfan Başbuğ Caddesindeki JİTEM birimine saldırıya hazırlıkla suçlandı. TBMMdeki bütçe görüşmeleri sırasında, listelerde JİTEM ismine rastlandı. 13
14 Mart de Erseverin itirafçı ekibinden Adil Timurtaş, İstanbulda JİTEM kimliğiyle haraç isterken yakalandı. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesince cinayet ve çete kurmak suçundan tutuklama kararı bulunmasına karşın, ifadesi alınıp serbest bırakıldı. Aynı günlerde eski itirafçılardan Abdülkadir Aygan, Avrupaya kaçıp, tanık olduğu olayları anlattı. Onun açıklamalarından yola çıkarak 12 yıl önce gözaltında kaybolan Murat Aslanın kemikleri dağda bulundu. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, JİTEM üyesi oldukları, arasında sekiz cinayete katıldıkları iddia edilen beş itirafçı, bir emekli subay ve bir muvazzaf astsubay hakkında dava açtı. (Yedig, ). İşte bazı temel bilgi kırıntıları: JİTEMin faaliyetlerinin ne olduğu anlaşılamamıştır. () Devlet organlarının kanunlarla sınırlı görev ve yetkileri aşılıp, yasal boşluklardan yararlanıp yeni kurumlaşmalara gidildiği görülmüştür. () JİTEM yetkisiz, görevsiz olduğu polis mıntıkasında polisten habersiz operasyon yapmaktadır. Yasal dayanağı olmayan ve buna rağmen kuruluş amacından saparak bazı yasadışı olaylarla birlikte anılan kuruluşun faaliyetlerine son verilmesi hukukun üstünlüğüne inanan devletiminiz lehine olumlu bir davranıştır. (Nisan ) JİTEM özel timlerin idaresi amacıyla Hulusi Sayının Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı ( ) döneminde oluşturulmuştur. () Bölgede etkili çalışmalar yapmış, bünyesinde çok miktarda korucu ve itirafçı bulunması nedeniyle ferdi suç oranı yükselmiştir. Bazı personelin bölgeden, ordudan ayrıldıktan sonra da 14
15 irtibatlarını sürdürmesi dikkat çekicidir. () Devlette infaz grubu kurma yetkisi olacaksa sistem hangi amaçla ve nasıl işleyecektir? OHAL bölgesinde bu karar mercii başçavuşlara, komiser yardımcılarına, çok daha önemlisi dünkü terörist, yarınki potansiyel suçlu itirafçılara kadar indirilmiştir. da Kolordu Komutanının harekete geçmesi, adam öldürmedeki keyfiliği bir noktaya kadar önlemiştir. (Ocak ). Ergenekon davasının duruşmasında 16 Aralık de savunma yapan tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, JİTEMin varlığını inkar ederek, "İddianameye ısrarla JİTEM adı konulmuştur. Jandarma Genel Komutanlığının hiçbir zaman böyle bir birimi olmamıştır. JİTEM TSKya yapılan bir saldırıdır" diye topu taça attı. Ancak bir dönem JİTEMde çalışan eski PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan, Veli Küçükü hemen yalanladı. Aygan, Küçükün açıklamaları karşısında hayrete düştüğünü belirterek, "Başta; Susurluk Raporu olmak üzere birçok belge ve devlet görevlisinin ifadesi JİTEM in varlığını ispatlamaya yetiyor" dedi. "JİTEM var mı? yok mu? Bu sorunun en iyi cevabını maaş bodrolarımı kamuoyuna sunmakla verdim" diyen Aygan "Kaldığım ülkede ifademe başvurulması için gereken yardımı vermeye ve fedakarlığı yapmaya hazırım" dedi. Veli Küçük kimdir? Edirne, Van, Eskişehir, Ağrı ve Kocaeli il jandarma alay komutanlıkları görevlerinde bulundu da generalliğe terfi etti, yılında tuğgeneral rütbesindeyken emekli oldu. Ama adı askeri kariyerinden ziyade yılında katliam sanığı Abdullah Çatlı ile emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ ın öldüğü ve Türkiye deki çete oluşumlarını ortaya seren Susurluk Kazası ndan sonra gündeme geldi. Defalarca telefon 15
16 görüşmesi yaptığı Çatlı ile ölmeden önce son konuşan kişilerden olduğu saptandı. Giresun Jandarma Bölge Komutanı olduğu dönemde üzerine kayıtlı cep telefonunu, Susurluk Çetesi nin azılı katili olarak anılan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ın kullandığı belirlendi. Güneydoğu da çok sayıda faili meçhul cinayetin altında imzası olan JİTEM in etkili elemanlarından olduğu iddia edilen Küçük e ait bu telefondan, Susurluk çetesi nin öldürdüğü kumarhaneci Ömer Lütfü Topal ın ve sahibi olduğu kumarhanelerin de defalarca arandığı belirlendi. Telefon kayıtlarında yapılan incelemede, Küçük ün telefonunun Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı olduğu dönemde gerçekleştirilen Kürt işadamlarına yönelik infazların yaşandığı ve ölüm üçgeni olarak anılan Adapazarı-İzmit-Sapanca bölgesinde de kullanıldığı saptandı. Hakkındaki onca iddia ve bulguya rağmen Küçük, ne çağrıldığı TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu na gidip ifade verdi ne de hakkında adli bir soruşturma açılabildi. Savcılığın yaptığı suç duyurusu üzerine iddiaları araştırmak üzere üç generalden oluşan bir komisyona, Abdullah Çatlı, Sami Hoştan ve Sedat Peker gibi isimlerle istihbarat temini için konuştuğunu söylemekle yetinen Küçük ile ilgili bir suç unsuruna rastlanmadığı yolunda rapor düzenledi. Azerbaycan ve Ermenistan a yönelik kontrgerilla örgütlenmesine de adı karışan Küçük, terfi ettirilerek tuğgeneral rütbesiyle TSK den emekli oldu. Eski İstanbul Valisi Erol Çakır la bir güvenlik şirketi kurdu. Bir süre adı anılmayan Küçük, milliyetçi Kızıl Elma koalisyonunun mimarlığına soyunarak ortaya çıktı. Bu amaçla mafya lideri Sedat Peker tarafından finanse edilen adlı internet sitesinin açılışına adı 16
17 bir çok suça bulaşmış kişilerle birlikte katıldı. Hrant Dink in den yargılanmasının baş aktörlerinden olan Büyük Hukukçular Birliği Başkanı Kemal Kerinçsiz ile defalarca aynı karede yer aldı. Dink in avukatı Erdal Doğan, Veli Küçük ün, duruşmalarını izlediği Dink i telefonla tehdit ettiğini açıkladı. Küçük ün, Danıştay saldırısında tetiği çeken Avukat Alparslan Arslan la çekilmiş fotoğrafları ortaya çıktı. Fotoğraflarla ilgili montaj demekle yetinen Küçük ün, yine Danıştay saldırısına adı karışan ve Ümraniye soruşturmasında tutuklu bulunan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin le de, Danıştay tetikçisi Alpaslan Arslan la birlikte fotoğrafları ortaya çıktı. Yüzlerce kez çete oluşumlarıyla adı anılan Küçük, Ergenekon Çetesi soruşturmasında ilk kez gözaltına alınarak sorgulandı ve tutuklanarak cezaevine konuldu. Susurluk Komisyonu Başkanı Elkatmış, Türkiyede son 30 yılda meydana gelen olayların çoğunun altında JİTEMin parmağının olduğunu ileri sürüyor. Bunun Ergenekon davasının delilleri arasında da olduğuna dikkat çeken Elkatmış, Ergenekonun tam olarak aydınlatılması için bu kurumun çok iyi araştırılması gerektiğinin altını çiziyor. Elkatmış : "JİTEMin mutlaka çok detaylı bir şekilde ele alınması lazım. Çünkü birçok olayın içinde bu teşkilat var. Mesela Güneydoğudaki olaylardan yüzde 90nın arkasında JİTEM var. Faili meçhullerin çoğu onların bölgesinde yaşandı, yaşanıyor. Bunun için de özellikle Güneydoğudaki olayların çok iyi bir araştırma konusu yapılması lazım." görüşünde. Ersever ve Eşref Bitlis paşanın öldürülmesinin de JİTEMin işi olduğu konusunda ciddi şüphelerinin olduğunu iddia eden Elkatmış, Sapanca-Düzce ve Sakarya üçgenindeki 17
18 olaylarda da JİTEMin parmağının olduğunu düşünüyor. Elkatmış, "Susurlukta bugün ortaya çıkan yapıyı gördük. En azından mantığını çözdük. Mesela, bir çok olayın faili ve yapının kurucusu Veli Küçük, Sami Hoştan Susurlukta da var. Yine Cem Ersever, Tarık Ümit ve Eşref Bitlis olayı da bunlarla bağlantılı. Aynı şekilde JİTEMcilerin karıştığı olayların aynısı bugün karşımıza çıkmış bulunuyor. Devlet gibi kutsal bir kavramın arkasına girerek suçlara, eylemlere katılmışlar. Bunun için de maddi manevi her türlü rant var. Kişisel ihtiraslar, çıkarlar önplana çıkmış. Hepsini topladığımız zaman Susurluk ya da daha kapsamlısı olan Ergenekon ortaya çıkıyor" diyor. JİTEM Ergenekon un silahlı örgütüdür. Hanefi Avcının, Edirne emniyet müdürü iken, 18 Haziran da, Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği yazılı ifadesi, neden bu kadar çok önemli? Birincisi, Sayın Avcı dürüstlüğüne, ülkesine ve devletine bağlılığına kimsenin laf edemeyeceği bir kamu görevlisi. İkincisi, yılı sonu ile yılı Mart ayı arasında Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube müdürü olarak 7 yıl görev yaptı. Avcının ifadesindeki en önemli konu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığını inkâr ettiği JİTEMle (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele birimiyle) ilgili söyledikleridir. JİTEMi kuran; bir dönem MİT müsteşarlığı yapan Teoman Koman, açıklamalarında; "JİTEM diyeni ihbar edin" diyordu. 28 Şubatın Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, gazetecilerle yaptığı bir sohbette, "Susurluk ile TSKyı birlikte anan, JİTEMden söz eden vatan hainidir." diyordu 18
19 TBMM Susurluk ve İnsan Hakları Araştırma Komisyonları Başkanı Mehmet Elkatmış, MİT Müsteşarı Köksal Sönmeze, JİTEMi sorduklarını, "böyle bir örgüt yok" cevabını aldıklarını söylemiş ve ilave etmişti: "Cinayetlerin arkasında hep JİTEM çıkıyor, Güneydoğuyu kasıp kavuruyor, yetkililer, yok diyor. JİTEM denilince aklıma Teoman Koman, Veli Küçük, Arif Doğan, Cem Ersever geliyor Ersever, işin yanlış olduğunu anlamış, ifşaatlarda bulunmuş ve ortadan kaldırılmıştır. Elindeki bilgi ve delillerden endişe ediyorlardı, ortadan kaldırıldı." Hanefi Avcı da ifadesinde şunları söylüyor: "Diyarbakırda örgüt kurucusu ve üyeleri olan Arif Doğan, Cem Ersever, Aytekin Özer isimli şahıslar ve kod isimleriyle tanıştırıldığını öğrendiğim bir kısım kişilerle karşılaşıyordum. Diyarbakır Asayiş Kolordu Komutanlığı ve Diyarbakır Alay Komutanlığı içerisinde tahsis edilen yerlerde JİTEM levhaları bulunmaktaydı. Veli Küçük isimli şahsın Jandarma Genel Komutanlığında karargâhta olduğunu ve JİTEMin ona bağlı bölge ve Diyarbakırda teşkilatlandırıldığını duymaktaydım. Korgeneral Hikmet Köksal, Diyarbakır Asayiş Kolordu komutanı iken tüm birlikler ona bağlı olduğu gibi JİTEM de ona bağlıydı." Hanefi Avcının ifadesindeki en çarpıcı bölüm ise Binbaşı Cem Erseverin JİTEM tarafından Ankarada bir evde öldürüldüğünü söylemesidir. Avcı ayrıca; "Ölümünden sonra Cemin kullandığı telefonun Yeşile (Mahmut 19
20 Yıldırıma) geçtiğini tespit ettik." diyor. Faruk Arslan Bu kitapda tanıklığına, ifadelerine sık sık başvuracağımız Ayganın ilginç bir yaşam öyküsü var: te Osmaniyede ortaokulu okurken, atletizme başladı. Spor yarışmalarında birkaç kez başarılı oldu. Bir süre Adanada atletizm antrenörü Hasan Tekin tarafından çalıştırıldı. Daha sonra Adana Motor Meslek Lisesine girdi. Aygan, bu döneme ilişkin şunları söylüyor: "O yıl yaz tatilinde senatör seçimleri vardı. Ali Topuz ve yanında CHPnin üst düzey yetkilileri Osmaniyeye geleceklerdi. Seçim propagandaları için CHP Gençlik Kolları ile birlikte yazılamaya çıktık. Ülkücü faşistler pusu kurdular ve Osmaniye içinde bizi taradılar. Ben sağ tarafımdan kurşun yedim. Sol tarafıma geçen kurşun çok sonraları çıkarıldı." Okurken PKKlılerle tanıştı. de okulu bırakıp Nizipte siyasi faaliyetlere başladı. de Baykuş soy isimli bir ülkücü dernek başkanını yaraladı. Baykuşun ifadesi üzerine 3 kişi ile birlikte firari oldu. Bu sırada Hilvan ve Siverek tarafında silahlı mücadele başladı. Güneybatı Eyaletinde sorumlu olan Ali Ömürcan (Terzi Cemal), kendisine Nizipte askeri kanat sorumluluğu verdi. Nizipte 22 Şubat de yakalandı. Antep 1. Şubede 5 gün işkenceli sorgudan geçti. Antep Tugay Cezaevine konuldu. Yakalanan silahların temiz çıkması üzerine yıl Nizip, Antep ve Kilis cezaevlerinde kaldıktan sonra tahliye oldu. Hemen askere alındı. Kıbrısta askerdeyken firar edip Avrupaya gitti. Ardından da PKKye katıldı. Şirvan, Sason, Mutki ve Hizan kırsalında faaliyet yürüttü. da ise PKKden kaçarak Siirt Alay Komutanlığına teslim oldu. Burada o dönem 20
21 yüzbaşı olan Cem Ersever tarafından sorgulandıktan sonra Diyarbakır Cezaevine konuldu. Ardından aynı grupta bulunan Mardinli Murat Kızıl ve Tuncelili Hüseyin Yeşilbağ da gün sonra teslim oldu. Ali Ozansoy ve Hüseyin Tilki gibi kişilerin kaldığı itirafçılar koğuşuna konuldular. Ardından faaliyet yeri Adana olması nedeniyle Adana E Tipine gönderildi. Pişmanlık Yasası nedeniyle verilen idam cezası 15 yıla indirildi ve da tahliye oldu. Halen Diyarbakır da devam eden JİTEM davasında yargılanıyor, hakkında tutuklama kararı bulunuyor. Eski JİTEM ci Aygan, den beri itiraflarına yaşadığı İsveç ten devam ediyor. Medyaya yaptığı açıklamalardan bolca yararlandığımız Aygan ın anlatımları ve çizdiği krokiler ile onlarca cinayet; faili meçhul, kayıp aydınlığa kavuştu. Aygan ın verdiği bilgiler doğrultusunda Murat Aslan dan sonra JİTEM tarafından öldürülen Edip Aksoy ve Orhan Cingöz ün de mezarları bulundu. Aygan, cinayetleri nerede, nasıl işlediklerini, cesetleri nereye attıklarını krokileriyle anlatıyor, ardı ardına mezarlar bulunuyor. Ama devlet yetkilileri sessizliğini sürdürüyor. Çünkü JİTEM bölgedeki faaliyetlerine devam ediyor. Daha önce defalarca dile getirildi; Bölgede işlenen cinayetlerin faillerinin açığa çıkarılması ve bunların yargılanması hem sorunun kaynağını hem de çözümün nereden geçtiğini gösterecektir. Bugün çatışmaların son bulmasını isteyenler, devletin özel savaş aygıtı tarafından işlenen cinayetlerin açığa çıkarılmasını ve bu savaş aygıtının dağıtılmasını talep etmelidir. Bölgede terörü engellemenin yolu devlet eliyle oluşturulmuş cinayet 21
22 şebekelerini, terör organizasyonlarını dağıtmaktan geçmektedir. Faruk Arslan Devletin JİTEM in kadrolu elemanlarıyla işledikleri cinayetler açığa çıkarıldığında bile yargılanamıyor, devletin koruma zırhı altında bulunuyor. Bunlar adam öldürüyor, uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor, adam kaçırıyor. Sonra ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor. Öte yandan PKKnın son 23 yıllık süreç içinde; "hain", "ajan", "kontra", "Jitemci", "Mitçi", "korucu" şimdide Ergenekoncu diyerek, bölgede kendisi gibi düşünmeyen veya kendisine destek vermeyen binlerce masum Kürt insanını öldürdüğü biliniyor. PKKnın Almanyada li 90lı yıllarda çıkardığı yayın organı "Serxwebun" gazetesinin her sayısında yayınlanan eylemlerinin bilançosu buna bir kanıttır. PKK, "ajan", "hain" vs. diye suçladığı sivil Kürtleri nasıl katlettiğinden anılan yayın organında övgüyle bahsederek, bu kanlı cinayetlerle gurur duyuyor. PKK, kendisine muhalif olan Kürtlere yönelik cinayetlerini hiçbir zaman terk etmedi. Örgütte de binlerce infazın gerçekleştiği, örgütün içinden gelen PKK Merkez Komitesi eski üyeleri Selim Çürükkaya "Aponun Ayetleri" ve Şemdin Sakık "Apo" isimli kitaplarında genişçe anlatıyorlar. Bir JİTEM, bir PKK öldürüyor. İki arada bir derede kalan vatandaş ne yapacağını bilemiyor, siniyor, korkuyor, susuyor. Bu kitap, JİTEM cinayetlerini ele alarak, hangi gerekçe ile olursa olsun devletin yargısız infaz yapamayacağını, terör estiremeyeceğini, cinayet işleyemeyeceğini savunuyor. Bölgede akan kan durmadan 22
Daha göster
JİTEM ya da Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı, İçişleri Bakanlığı'nın onayı olmadan ve Genelkurmay Başkanlığı'ndan görüş alınmadan Jandarma Genel Komutanlığı'nın kendi inisiyatifiyle kurulan ve terörle mücadele kapsamında faaliyet yürüten bir oluşumdur.[1]
Tam adıyla Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele olmasına yana JİTEM’in kurucularından olan Ahmet Cem Ersever, Soner Yalçın’a verdiği röportajda isminin aslında Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı olduğunu (JİGK) belirtmişti.
JİTEM'in varlığı devlet kurumları tarafından uzun süre doğrulanmamış olsa da[2] Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın JİTEM ile ilgili başlattığı soruşturmada devlet, JİTEM'in var olduğunu resmen kabul etmiştir.[1][3] Kurumun Güneydoğu'daki pek çok faili meçhul cinayetten sorumlu olduğu iddia edilmektedir.[4]Uluslararası Af Örgütü de bölgede gerçekleştirilen pek çok cinayet ve infazın devlet yetkililerince gerçekleştirildiğini belirtmektedir.[5] Kamuoyu bu faili meçhul cinayeti işleyen devlet yetkililerinin JİTEM mensupları olduğunu düşünmektedir.[6][7] Faili meçhul kalmış 19 cinayetin JİTEM elemanları tarafından işlendiğine yönelik açılan soruşturmanın davası sonucunda yargılanan tüm sanıklar Aralık 'da beraat etmiştir.[8][9]
Jitem'i Ben Kurdum PK ile mücadele etmek için Jandarma tarafından kurulduğu kamuoyunda açıkça bilinen JİTEM’in varlığı resmi makamlarca henüz kabul edilmedi. Türkiye’de ilk defa JİTEM içerisinde yetkili bir isim bu örgütün varlığını deşifre ediyor. Üstelik bunu yapan, JİTEM’in kurucusu olarak gösterilen Emekli Albay Arif Doğan. Kitabın yazarının tek özeliği JİTEM’in kurucusu olması değil. Arif Doğan Susurluk kazası öncesindeki yolculuk sırasında ekibi Yalova’da ağırlayan bir isim. Ayrıca Ergenekon davasının da önemli sanıklarından biri. Elinizdeki kitap araştırmacıların senelerce uğraşarak elde etmeye çalıştıkları bilgileri doğrudan yetkili bir ağızdan tüm ayrıntılarıyla veriyor. Kitapta JİTEM yapılanması, faliyetleri, kuruluş aşaması olay olay, isim isim anlatılırken JİTEM dışında Türkiye’de varlık bulmuş birçok şaibeli kurum, olay, kişi ve süreç ayrı ayrı ele alınıyor. JİTEM’in kurulmasına hangi paşalar karar verdi? JİTEM Hizbulah’ı neden kurdu? Cem Ersever öldürülmeden önce Başbakan Tansu Çiler’le ne görüştü? Cem Ersever’in faili meçhulerdeki rolü neydi? Öldürülmeden önceki descendant günlerinde Arif Doğan’dan neden kaçıyordu? Hanefi Avcı itirafçıları İstanbul’a getirip kime teslim eti? Yeşil hangi politikacıyla doğrudan işbirliği içerisindeydi? Hizbulah’ın kasasına kim overhead railway koydu? JİTEM unsurlarının kaçakçılıkla bağlantısı ne? Susurluk kazasında Mercedes’i takip garden of eden ikinci arabada hangi ünlü istihbaratçılar vardı? Marmara bölgesini faili meçhulerin merkezi haline getiren ünlü jandarma komutanı kim? Normal İsmail Selen’in ölüm emrini hangi asker verdi? İtirafçı İbrahim Babat’ın Susurluk komisyonuna yoladığı mektubu hangi ünlü Emniyet Müdürü hazırladı?.