kabenin etrafındaki kutsal yerler / MEKKE'DEKİ KUTSAL YERLER - Metin ALKAN - Denizli Muhabir - seafoodplus.info - Haber Sitesi

Kabenin Etrafındaki Kutsal Yerler

kabenin etrafındaki kutsal yerler

Mekke’deki Ziyaret Yerleri

Mekke’de ziyaret edilecek kutsal yerler nerelerdir? Mekke-i Mükerreme’de başlıca ziyaret yerleri.

Mekke ve çevresinde bulunan, ziyaret sırasında mescit olan yerde kılınacak tehıyyetü’l-mescit namazı, Resûlullah ve seçkin ashabını anma ve onların Allah yolunda yaptıkları mücadelelerden ibret alma sebebiyle, ziyaretçiye ecir kazandıracak yerleri aşağıdaki maddeler altında toplayabiliriz.

MEKKE’DE ZİYARET EDİLECEK KUTSAL YERLER

1. Mescid-i Haram

Kâbe’yi çepeçevre kuşatan, etrafı kubbeli, ortası açık büyük mescit olup, bu alana Harem-i Şerîf, Mescid-i Şerîf, Beyt-i Haram veya Kutsal Mescit de denir. Yeryüzünde ilk inşa edilen mescit ve müslümanların kıblesidir. Mescidin ortasındaki üstü açık kısımda Kâbe, zemzem kuyusu ve Makam-ı İbrahim’le, tavafın yapıldığı alan bulunur. Bu kutsal alanın bütününe “haram” denilmesi, o alana saygı ve tazim göstermek gerektiği içindir. Bu yüzden orada kan dökmek, ağaç kesmek ve avlanmak haram kılınmıştır. Bu saygınlık için Kur’an’da şöyle buyurulur: “Ey iman edenler! seafoodplus.infoinin lütuf ve rızasını arzu ederek Beyt-i Haram’a doğru gelenlere saygısızlık etmeyin.”[1]“Allah Kâbe’yi, o Beyt-i Haram’ı insanlar için dirlik düzenlik nedeni kıldı..”[2] Buna göre, Mescid-i Haram’a saygı yanında, oraya ziyaret için gelenlere de saygı gösterilmesi istenmektedir. Diğer yandan saldırı olmadıkça Mescid-i Haram çevresinde savaş yapılması yasaklanmıştır. “Mescid-i Haram’ın yanında onlar, sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Eğer orada sizinle savaşırlarsa onları öldürün. İşte küfür ehlinin cezası budur.”[3]

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Ancak şu üç mescit için her türlü yolculuk yapmaya değer. Mescid-i Haram, Rasûlullah’ın mescidi ve Mescid-i Aksâ.”[4] Bu üç mescitte kılınacak namazın fazileti hakkında da Allah’ın Rasûlü şöyle buyurmuştur: “Başka yerlerde kılınan namaza göre, Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz yüz bin namaza, benim mescidimde kılınan bir namaz, bin namaza, Beyt-i Makdis’te (Mescid-i Aksa) kılınan bir namaz da, beş yüz namaza denktir.”[5] Câbir (r.a)’ten nakledilen hadis ise şöyledir: “Benim mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram haric, başka mescitlerde kılınan bin namazdan daha faziletlidir. Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz da diğer mescitlerde kılınan yüz bin namazdan daha faziletlidir.”[6]

Mescid-i Haram, önceleri Kâbe’nin çevresinde tavaf edenlere ayrılmış, etrafı evlerle çevrili, kumluk dar bir alandan ibaretti. Oraya evler arasındaki sokaklardan girilirdi. Hz. Ömer döneminde nüfusun artması, hacı sayısının büyük rakamlara ulaşması üzerine tavaf yeri dar gelmeye başlamıştı. Bunun üzerine Harem-i Şerîf’in çevresindeki bazı evler satın alınarak yıkıldı ve yerleri mescide eklendi. Harem-i Şerîf’in çevresine de bir adam boyuna yakın yükseklikte ihâta duvarı yapıldı.[7] Mescit, Emevîler, Abbasîler, Osmanlılar ve Suudlular zamanında çeşitli tamirler gördü, değiştirildi ve genişletildi.

Ebû Cafer Mansur’un oğlu Mehdî zamanında (M. ) iki defa tamir yapıldı. Kâbe ile sa’y yeri arasındaki evlerin tamamı Harem-i Şerîf’e katıldı. Kâhire’den getirtilen beşyüz’e yakın direk, gereken yerlere dikilerek, üzerlerine kubbeler inşa edildi. Tavan ve revaklar ahşap olarak yapıldı.[8] Osmanlılar döneminde Sultan II. Selim’in emriyle /’de, Mısırlı Ahmed beyin nezaretinde sürdürülen beş yıllık inşaat sırasında, bu ahşap tavanlar yıkılarak, yerlerine mermer konuldu ve üzerlerine kubbeler yapıldı. Çeşitli Osmanlı sultanları döneminde tavaf mahalli genişletilirken, yenilenen sütuna yeni sütunlar eklenmiştir. Yenilenen kemerler üzerine Türk üslûbunda beşyüz küçük kubbe ilâve edildi. Mevcut 19 kapı yenilendi. Suûdî yönetimi de günümüze kadar dört kez genişletme faaliyetinde bulundu. ’de Safa ile Merve arasındaki sa’y yolunun üzeri kapatılarak Harem-i Şerîf’e ait yapıya eklendi. Bu genişletmelerle Harem-i Şerîf’in üç yüz bin kişiyi alabilecek şekilde, metre kareye çıkarılması hedeflenmişti.[9]

Beyt-i Ma’mûr: Bayındır, bakımlı, hacılarla ve Allah’ın varlığı ile şenlenmiş ev demektir. Kâ’be veya yedinci gök katında Kâbe’nin üstünde, her gün yetmiş bin meleğin namaz kılıp tavaf ettiği yüce gök mescidi olup, bir kez tavaf eden meleğe kıyamete kadar ikinci bir tavaf sırası gelmez. Kâbe’nin her yıl bin kişi tarafından ziyaretle ma’mûr kılınacağı, bu sayı eksik kalırsa meleklerle tamamlanacağı nakledilmiştir.[10]

Tûr sûresinin ilk altı âyetinde Cenâb-ı Hakk’ın, üzerine yemin ettiği altı şeyden birisi de “Beyt-i Ma’mûr” (imar edilmiş, şenlenmiş ev) dir.[11]

Mirac hadisinde şöyle buyurulur: “Sonra bana Beyt-i Ma’mûr gösterildi. Orayı her gün 70 bin melek ziyaret eder.”[12] Mutasavvıflar Beyt-i Ma’mûr’u “mü’minin kalbi” olarak niteler ve bakımlı oluşunu da ma’rifet ve ihlâsla açıklarlar.[13] İbn Abbas tefsirinde, Beyt-i Ma’mûr, Âdem (a.s)’ın inşa ettiği, Nûh tufanından sonra, gökyüzünün altıncı katına kaldırılan bir mescit olarak tanımlanır.[14]

2. Ten’îm ve Mescidi

Mekke ile çevresinde, sınırları ilk olarak Cebrâil (a.s)’ın rehberliğinde Hz. İbrahim tarafından belirlenmiş ve Hz. Peygamber tarafından yenilenmiş olan saygın ve güvenli bölgeye “Harem bölgesi” denir. Bu bölgede oturanlara Mekkî (Mekkeli) denir. Bu bölgenin sınırları Kâbe’ye eşit uzaklıkta değildir. En yakını Mekke’ye 8 km. mesafede Medine yönünde “Ten’îm”; en uzak olanları ise Tâif yönünde “Ci’râne” ve Cidde yönünde Hudeybiye yakınlarındaki “Aşâir” dir. Diğerleri ise, Irak yolu üzerinde “Seniyyetü’l-Cebel”, Yemen yolu üzerinde “Edâtü libn” ve Arafat sınırında “Batn-ı Nemîre” dir. Harem bölgesi ile uzaktan Mekke’ye gelenlerin ihrama girme yerleri olan mîkatler arasında kalan alana “Hil bölgesi” denir.

Mekke’de veya genel olarak Harem bölgesinde oturanlar umre için Hıl bölgesine çıkarak, meselâ Ten’îm veya Arafat gibi Harem bölgesi dışındaki bir yerden ihrama girmeleri gerekir. Ancak umrede ihrâma girmek için Hıl’in en faziletli yeri Hanefî ve Hanbelîler’e göre “Ten’im”, sonra “Ci’râne”, sonra “Hudeybiye” dir. Nitekim Rasûlullah (s.a.s), Veda haccında Hz. Âişe’nin âdetli olması yüzünden eksik kalan umresini, kurban bayramından sonra, Ten’im’den ihrama girerek yapmasını bildirmiştir. Bu sırada Hz. Âişe’ye, kardeşi Abdurrahman eşlik etmiştir.[15] Ten’îm, Mekke merkezine 8 km. kadar uzaklıkta, Hıl bölgesinin Kâbe’ye en yakın bir yeri olup, Mekke yerlilerinin umre için ihrama girdikleri yerdir. Günümüzde gerek yerlilerin gerekse ilâve umre yapmak isteyen âfâkîlerin ihrama girmek için tercih ettikleri Ten’îm bölgesi, mescidi, duş alma yerleri, ticaret merkezleri ve kolay ulaşım imkânlarıyla hac ve umre yapanların önemli bir ziyaret yeri halini almıştır.

3. Akabe Bey’atlarının Yapıldığı Yer

Akabe, sözlükte “sarp yokuş, geçilmesi zor dağ yolu, tehlikeli geçit” anlamlarına gelir. Hz. Peygamber’in M. yıllarında Medine’den ilk müslüman olanlarla görüştüğü yerin adıdır. Mekke’ye üç km. kadar uzaklıkta Mina ile Mekke arasında bir yerdir. Hz. Peygamber hac mevsiminde Mekke’ye gelenlere İslâm’ı tebliğ etmeye çalışıyordu. Peygamberliğin onbirinci yılında 6 Medineli müslüman oldu. Ertesi yıl, 1. Akabe beyatı denilen görüşmede bu sayı 12’ye çıktı. Bunlar Hz. Peygamber’e; kendisini her şart altında destekleyip itâat edeceklerine, ona hiçbir hayırlı işte karşı çıkmayacaklarına, Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeyeceklerine, Allah’a ortak koşmayacaklarına, hırsızlık ve zina yapmayacaklarına, çocuklarını öldürmeyeceklerine, iftira etmeyeceklerine dair söz verdiler.[16] Medine’ye dönerken Mus’ab İbn Umeyr’i de İslâm’ı öğretmek üzere yanlarında götürdüler. Bir yıl içinde Evs ve Hazrec arasında İslâm yayıldı.

Allah’ın Elçisi, M. yılında yine hac mevsiminde ikisi kadın 75 kişi ile Akabe’de gizlice buluştu. Medineliler onu, kendi şehirlerine çağırıyorlardı. Bu 2. Akabe bey’atı idi. Hz. Peygamber’le birlikte gelen amcası Abbas, Medinelilere; Hz. Muhammed aralarına katılırsa onu koruyup korumayacaklarını sordu. Aksi halde bu işe girmemelerini istedi. Medineliler antlaşmaya hazır olduklarını söyleyince, Allah’ın Rasûlü Kur’an-ı Kerîm’den bazı âyetler okuduktan sonra şöyle buyurdu: “Kadınlarınızı ve çocuklarınızı nasıl koruyorsanız, beni de öylece korumak üzere size elimi veriyorum.” Bey’at devam ederken, Abdullah İbn Revâha, “Ey Allah’ın Elçisi! Rabb’in ve kendin için şartların nedir” dedi.

Buyurdu ki: “Rabb’im için şartım; ona ibadet etmeniz ve ortak koşmamanızdır. Kendim için şartım; canlarınızı ve mallarınızı savunduğunuz gibi beni de savunmanızdır.” Yine sordular, “Böyle yaparsak bize ne var?” “Cennet.” Bunun üzerine: “Ne kârlı alış-veriş! Bundan ne döneriz, ne de dönülmesini isteriz” dediler. Aşağıdaki âyet bunlar hakkında inmiştir.

“Şüphesiz ki Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını Cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar; öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah’ın Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da verdiği gerçek bir sözdür. Allah’tan daha çok, sözünü yerine getiren kim vardır? O halde O’nunla yaptığınız bu alış-verişinizden ötürü sevinin ! Gerçekten bu en büyük başarıdır.”[17]

Bey’attan sonra Rasûlullah (s.a.s) Evs kabilesinden 3, Hazrec’ten 9 kişi olmak üzere 12 nakîb (birlik başkanı) seçti ve Es’ad İbn Zürâre’yi de nakîbü’n-nükebâ (nakîblerin başkanı) yaptı. Bunlardan her biri bir kabilenin reisi idiler. Böylece Medine site devletinin temeli atılmış oluyordu.

4. Hira-Nur Mağarası

Hz. Peygamber’e ilk vahyin geldiği mağara olup, Mekke’nin 5 km. kadar kuzeydoğusundaki Hira dağının üst kısmında bulunur. Hira “araştırma” anlamına gelir. Bu mağara dar ve uzun, doğal ve kapısı Kâbe’ye yöneliktir. İlk vahyin geldiği yer oluşu yüzünden buraya “Cebelü’n-Nur (Nur Dağı)” da denir. Hz. Muhammed özellikle 35 yaşlarından sonra Mekke’nin bir takım sıkıcı sosyal olaylarından kurtulmak ve Allah’ın yüceliğini tefekkür etmek üzere bu mağaraya çekilirdi. İşte bir Ramazan ayında böyle bir inziva sırasında kırk yaşlarında bulunduğu sırada kendisine, Cebrail (a.s) gelerek elçi ve peygamber seçildiğini bildirmiş, abdest almayı ve namaz kılmayı öğretmiş ve Alak sûresinin ilk beş âyetini vermiştir.[18]

Hz. Peygamber, peygamberliğinden sonra da kimi zaman Hira dağına gitmiştir. Meselâ bir keresinde ashâbından bir grupla Hira’nın zirvesine çıkmış, bu sırada dağ sarsılıp sallanmaya başlayınca şöyle buyurmuştur: “Sâkin ol, ey Hira! Şu anda senin üzerinde bulunanlar ya bir peygamber, ya bir sıddîk, ya da bir şehittir.” Ebû Hüreyre’nin rivayetinde, o gün Hira dağı gezisinde Nebî (s.a.s)’den başka Ebûbekir, Ömer, Osman, Alî, Talha İbn Zübeyr ve Sa’d İbn Ebî Vakkas (seafoodplus.infoüm)’ün bulunduğu bildirilmiştir.[19]

Hira dağında susuzluk yüzünden ot ve ağaç yok gibidir. Sadece çok az miktarda dikenli çalılar görülür. Mağara bugün de mevcut olup, hac ve umre yapanların ziyaret ettiği yerlerdendir.

5. Sevr Mağarası

Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicreti sırasında, Hz. Ebûbekir ile birlikte müşriklerden gizlendikleri ve üç gün süreyle saklandıkları mağaradır. Sevr dağı, Mekke’nin güney tarafında ve 5 km. uzaklıktadır. Sevr birçok tepeden oluşan bir dağdır. Bu dağda pek çok irili ufaklı mağara vardır. Hz. Peygamber’in hicret sırasında sığındığı mağara diğerlerinden farklıdır. Şöyle ki, bu mağara gizlenmeye elverişli olup, kayadan yontularak yapılmış bir mağarayı andırır. Ön ve arkasında delikleri vardır. Bunlar mağaranın alt kısmındadır. Bu yüzden mağaraya eğilerek veya sürünerek girilebilir. Mağaranın içinde olanlar, dışarıda dolaşanın ayaklarını görebilir, fakat dışarıda olanlar içeridekileri göremez.

Hz. Peygamber M. yılında Mekke’de baskıların artması ve Akabe bey’atlarında Medineli müslümanların daveti üzerine hicret emri vermiş ve müslümanlar gruplar halinde hicret etmeye başlamıştı. Bu durumu ilerisi için riskli gören Kureyş ileri gelenleri bunu önlemek için kanlı bir plân hazırlamışlardı. Kur’an’da bildirildiğine göre, Hz. Muhammed ya tutuklanacak, ya sürgün edilecek, ya da öldürülecekti.[20] Onlar üçüncü şıkta karar kılarak, kabilelerden birleşik bir çeteye ölüm emrini verdiler. İşte bunu Cebrail (a.s) vasıtasıyla haber alan Allah’ın Rasûlü, öldürüleceği gece kendi yatağında Hz. Ali’yi bırakmış, eline aldığı bir avuç toprağı saçarak ve Yâsin sûresini okuyarak evden çıkmıştı. Düşman onun çıkışını görmemişti. Çünkü okuduğu sûrenin bir âyetinde şöyle buyruluyordu: “Biz onların önlerine ve arkalarına sed çekmişizdir. Gözlerini perdelediğimizden artık görmezler.”[21]

Aynı gece, Hz. Ebûbekir’le birlikte yola çıktı ve izleneceğini bildiği için de Medine’ye ters yönde bulunan Sevr mağarasına sığındı. Üstelik bu dağın hemen eteğinde Âmir İbn Füheyre’nin koyunlarını otlattığı bir otlak vardı. Âmir (r.a) geceleri süt ve yiyecek getiriyordu.

Mağaraya ilk olarak girip temizlik yapan Hz. Ebûbekir, yılan vb. zararlıların çıkmaması için üzerindeki örtüyü yırtarak delikleri kapatmış ve Hz. Peygamber’i çağırmıştı. Ancak son deliğe bez yetmediği için, onu da çıplak ayağı ile kapatınca bu delikten gelen bir yılan Hz. Ebûbekir’in topuğunu ısırmıştı. Yorgun olan Allah Elçisi, dostunun dizine başını dayayarak uyuyakalınca, acıdan dökülen gözyaşları Rasûlullah’ı uyandırdı. Allah Elçisi durumu öğrenince, kendi tükrüğünü ilaç olarak ısırılan yere sürdü. Bir süre sonra ayağı tamamen iyileşti.[22]

Yine mağaranın giriş kısmına bir örümcek ağ örmüş ayrıca iki güvercin de hemen yanıbaşında bir çalı üzerinde yuva yapmıştı. Hz. Peygamber ve Ebûbekir’i izleyen Mekke’li müşrikler mağaraya ulaşmadan önce bu kuşlar bir de yumurtlamışlardı.[23]

Bir ara yakalanma korkusu ile endişelenen Hz. Ebûbekir’e, Allah’ın Elçisi şöyle buyurdu: “Ey Ebûbekir! İki kişinin üçüncüsü Allah olunca sen ne olacağını sanıyorsun?” Mağaradaki bu durum Kur’an-ı Kerîm’de açıklandı.[24] Mağarada kalınan üç gün süreyle şehirde olan bitenle ilgili haberleşmeyi, geceleri Ebûbekir’in oğlu Abdullah sağlıyordu. Dördüncü günün sabahı Âmir ile, kılavuzluk için kiralanan Abdullah İbn Ureykıt, beraberlerinde iki deve ile mağaraya geldiler. Böylece dört kişiden oluşan küçük kervan Medine’ye hicret yolculuğuna başladı.

Dipnotlar:

[1]Mâide, 5/2. bk. Bakara, 2/ [2]Mâide, 5/ [3]Bakara, 2/ [4]Buhârî, Salât fî Mescid-i Mekke, 1. 6, Sayd, 26, Savm, 67; Müslim, Hac, , ; Tirmizî, Salât, , H. No: ; Nesâî, Mesâcid, 10; İbn Mâce, İkâme,  [5]Askalânî, Bülûgu’l-Merâm, II,  [6]İbn Mâce, İkâme, , H. No: Heysemî, Mecmau’z-Zevâid’de bu hadis için “sahîh ve ricâli sikadır” demiştir. [7]Belâzurî, Fütûhu’l-Buldân, Kâhire , s.  [8]Belâzurî, age, s.  [9]İsmail Yiğit, “Harem-i Şerîf” mad. Şamil İslâm Ansik. [10]İbn Kesir Muhtasarı, III, , ; Elmalılı, İst. , VI,  [11]bk. Tûr, 52/4. [12]Buhârî, Bed’ü’l- Halk, 6. [13]bk. Beyzâvî, IV, ; Bursevî, Rûhu’l-Beyân, IV, ; Elmalılı, VI,  [14]Fîrûzâbâdî, İbn Abbas Tefsiri, Mısır , s.  [15]Buhârî, Cihâd, , Umre, 6; Müslim, Hac, , ; A. İbn Hanbel, III, , ; Tirmizî, Hac,  [16]İbn Hışam, Sîre, II, ; İbn Sa’d, Tabakât, I, vd; Ahmet Ağırakça, “Akabe Bey’atları”, Şamil İslâm Ansiklopedisi. [17]Tevbe, 9/ [18]bk. Alak, 96/ [19]Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe,  [20]bk. Enfâl, 8/ [21]Yâsin, 36/9. [22]M. Hamidullah, İslam Peygamberi, I,  [23]İbn Sa’d, Tabakât, Beyrut,ty., I, vd. [24]bk. Tevbe, 9/

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Ümmül Kura: Mekke

Mekke Tarihi

PAYLAŞ:                

Kutsal mekanlar sanal turu

1-Kabe - Mekkekabe11

Müslümanların en kutsal mekanı Kabe ve etrafındaki bölgesi Mescid-i Haram’ı sanal turla ziyaret etmek mümkün. Müslümanların hacı olmak için gittiği ve etrafında 7 kez dönerek tavaf yaptığı Kabe’deki tüm ayrıntılar sanal turda var. Burayı görmek isteyen, görüp de özlem duyanlar için sanal tur linki burada. Sanal Tur’da Kabe’nin etrafı Sefa-Merve arası yolculuk, Kabe’nin yukarıdan görüntüsü hepsi mevcut. 

2-Mescid-i Nebevi - Medinemedine12

Mescid-i Haram’dan sonra Müslümanların en kutsal ikinci mescidi Mescid-i Nebevi Medine’de bulunuyor. Hicretten sonra Medine’ye yerleşen Hazreti Muhammed ve sahabesi tarafından inşa edilen bu cami, Arapça peygambere ait anlamına geliyor. Hacca gidenlerin Mekke’den sonra mutlaka ziyaret ettikleri Medine’ye doğru sanal bir yolculuk yapmak isterseniz tıklayın.

3-Mescid-i AksaKudüs

Müslümanların ilk kıblesi olduğuna inanılan Mescid-i Aksa, Kudüs’te eski şehir bölgesinde Morya Tepesi adı verilen bir alana inşa edilmiş. Hazreti Muhammed’in İsra-Miraç yolculuğunun ardından Müslümanlar yaklaşık 16 ay boyunca burada namaz kılmış. Kutsal kabul edilen Kubbet’üs-Sahra kayalığının üzerine inşa edilen ve önemli eserlere de ev sahipliği yapan Mescid-i Aksa yolculuğuna ne dersiniz?

4-İmam Ali Türbesialinecef

Hazreti Muhammed’in damadı, amcasının oğlu ve dördüncü Halife Ali’nin defnedildiği yer olan Irak’ın Necef kentinde yer alır. Dünyadaki Şii inanışa sahip Müslümanlara göre Kabe ve Mescid-i Nebevi’den sonra üçüncü kutsal yerdir. Hazreti Ali’nin dışında Hz. Adem ve Hz. Havva ile Nuh peygamberin de türbeleri bulunuyor. İmam Ali Türbesi’ne sanal bir gezinti yapmak isterseniz tıklayın.

5-Hira Dağıhiradag

Nur Dağı olarak da bilinen Hira Dağı Mekke’nin yaklaşık 6 km kuzeyinde yer alır. Hazreti Muhammed’e ilk vahyin indirildiği yer olduğuna inanılan bu dağda yer alan Hira Mağarası’na sanal bir yolculuk yapmak isterseniz tıklayın. 

6-BalıklıgölBalıklı Göl Şanlıurfa

Adem ile Havva’nın cennetten kovulduktan sonra geldikleri ilk yer olarak bilinen peygamberler şehri Şanlıurfa’nın en kutsal mekanlarından birisi Balıklıgöl. Efsaneye göre Nemrut Kralı, evlatlık oğlu Hz. İbrahim’in putları kırdığı gerekçesiyle yakılmasını emreder. Bugün gölün olduğu yere büyük bir ateş yakılır ve İbrahim Peygamber Urfa Kalesi’nden aşağıya atılır. İşte o sırada ateş bir göle dönüşür ve odunlar da balığa. Binlerce yıl boyunca bu göl ve göldeki balıklar kutsal kabul ediliyor. Balıklıgöl sanal tur linki burada.

7-Eyüp Sultan CamiiEyüp Sultan Camii

İstanbul’un ziyaret edilen en kutsal yerlerinden biri olan Eyüp Sultan Camisi yılında yapılmış. Caminin bahçesinde Hazreti Muhammed’i evinde ağırlayan onunla savaşmış ilk Müslümanlardan sahabe ve ensarlardan biri olan Ebu Eyyub el-Ensari’nin türbesi bulunuyor. Kutsal kabul edildiği için Osmanlı padişahları burada kılıç kuşanır ve sefere çıkmadan önce ziyaret ederlermiş. Eyüp Sultan Camisi sanal turu linki.

8-Mevlana TürbesiMevlânâ Müzesi

İslam aleminin önemli düşünürlerinden Mevlana, Konya’dan dünyaya sevgi ve saygı dolu şiirlerle seslenmiş. Onun bu yaklaşımı bugün hala hayranlıkla izleniyor ve eserleri onlarca dile çevrilmiş. Mevlana’nın dergahı eklemelerle müzeye dönüştürülmüş ve sanal turla ziyaret edilebiliyor. Ne demiş Mevlana

Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil!

Ne zaman? Bilemem!

Yeter ki o kapıda durmayı bil.

9-Selimiye CamiiEdirne Selimiye Cami

Mimar Sinan’ın ustalık eseri olarak adlandırdığı Selimiye Camisi yapıldığı günden bu yana ilk kez bu kadar yalnız. Her yıl on binlerce insanın ziyaret ettiği bu camiyi sanal da olsa ziyaret edebilirsiniz. Edirne’nin dünyaca ünlü bu tarihi camisinin avlusu, şadırvanı, mihrabı ve daha birçok ayrıntısını görebilirsiniz. Selimiye Camisi için sanal tur burada.

Sultanahmet Camiisultanahmet

Türkiye’nin altı minareli ilk camisi Sultanahmet Camisi, İstanbul’un simge eserlerinden birisidir. Cami 20 binden fazla kullanılan İznik çinileri nedeniyle dünyada Blue Mosque (Mavi Cami) olarak da adlandırılıyor. Caminin gerek dış avlusunu gerekse de içindeki tüm ayrıntılarıyla sanal turda görmek mümkün. Sultanahmet Camisi sanal turu bu linkte…

Sivas Divriği Ulu CamiiDivriği Cami Sivas

UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Sivas Divriği Ulu Cami’nin yapımına yılında başlanmış. Cami Mengücekli Beyi Ahmet Turan, Darüşşifa kısmı ise eşi Melike Turan tarafından yaptırılmış. Caminin kapısı, kabartmaları ve sütunlardaki taş işçiliği en çok ilgi gören yerleri. Dünya harikası Divriği Ulu Cami’ye doğru bir yolculuğa ne dersiniz?

Bursa Ulu Camiiulucami

Bursa’nın tarihi simgelerinden Ulu Cami, yılında I. Bayezid tarafından yaptırılmış. Camideki şadırvan ahşap oyma işçiliği ve yirmi kubbeli yapısı görülmeye değer. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış Bursa’daki bu tarihi caminin sanal turu için tıklayabilirsiniz.

Süleymaniye CamiiSüleymaniye Camii

Osmanlı İmparatorluğu’nun en görkemli yıllarında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırtılan cami dönemin şartlarında 7 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmış. Çinileri, 32 pencerenin camiye yaptığı aydınlatma ve akustiği, bu tarihi yapıyı özel kılmakta. Kanuni Sultan Süleyman’ın İstanbul’un fethinden sonraki 4. Padişah olması nedeniyle 4 minarelidir. 10 şeref ise Padişah olduğu için yapılmış. Süleymaniye Camisi sanal turu linki burada.

MEKKE'DEKİ KUTSAL YERLER

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Kâbe: Hürmetli mescit anlamına gelmektedir. İslam dininin ilk ve en kutsal mekanıdır. Günümüzde Müslümanların ibadet ederken kıble olarak kullandığı bir yapıttır. Suudi Arabistan'a bağlı Mekke şehrinde bulunan yapıt, dört kenarı birbirine eşit küp şeklinde bir yapıya sahiptir.

Kâbe'nin tarihi; inanışa göre Kâbe Hazreti Adem tarafından yapılmıştır. Cennetten atılan Hazreti Adem ve Hazreti Havva Arafat'a inerler. Kâbe'nin şu anda bulunduğu yere geldiklerinde Hazreti Adem Allah'a yalvarır. Allah'ım bizi yeryüzünde buluşturdun sana şükür edebilmek için bize cennette etrafında tavaf yaptığımız sütunu biz hediye et diye dua eder. Allah tarafından kabul edilen dua neticesinde sütun yeryüzüne indirilir. Bundan sonra Hazreti Adem ve Hazreti Havva tarafından etrafında tavaf etmek suretiyle ibadet yapılır. daha sonraki yıllarda Bu sütun kaybolur.

Yerine siyah bir taş kalır. Hazreti Şit tarafından bu sütunun yerine küp şeklinde bir bina yapılır. Kalan siyah taşta bu binanın yanında bir yer yapılarak yerleştirilir. Bugün bu taş "Hacerül Esved" olarak bilinen taştır. Bu yapı Hazreti Nuh zamanına kadar ibadethane olarak kullanılmaya devam eder. Nuh tufanı sırasında Kâbe kum altında kalır. Uzun yıllar geçtikten sonra Allah tarafından görevlendirilen, Hazreti İbrahim ve oğlu Hazreti İsmail tarafından kumlar kazılarak Hazreti Şit'in yaptığı binanın temelleri bulunur. Yeniden bu temelleri üzerine günümüze kadar gelen bu bina inşa edilir. Kabe yapı bakımından 10 bölümden oluşur. Bunlar;
1-Hacerül Esved: Müslümanlar tarafından cennetten indiğine inanılan siyah bir taştır. 16,5X20 cm. çapındadır.
2-Kâbe Kapısı: Kâbe’nin doğu tarafında, yerden 2,13 cm. yükseklikte bulunan bir kapıdır.
3-Altın Oluk: yılında Osmanlılar tarafından yapılan, yağan yağmurların Kabe'nin tavanında birikmesini engelleyen bir oluktur.
4-Şadırvan: Kâbe'nin yağan yağmurlardan etkilenmesini önlemek için binanın etrafına döşenmiş mermer döşemeler.
5-Hatim: Kâbe'nin batı tarafında yarım daire şeklinde mermer bir döşeme.
6-Mültezem: Kâbe’nin kapısı ile Hacerül Esved taşı arasında kalan bölüm.
7-Müstecâr: Rüknülyemânî ile Kâbe’nin güneybatı duvarındaki kapalı kapı arasında kalan yer.
8-Makamı İbrahim: Kâbe’nin inşası sırasında Hazreti İbrahim'in bıraktığı ayak izi.
9-Sitare ve Kisve: Kâbe'nin üzerine örtülen siyah ve altın işlemeli örtü.
Cebrail Makamı: Kâbe'nin doğu tarafında bulunan mevki. 
Kâbe tarih boyunca birçok değişikliğe uğramış, İslamiyet'ten önce Araplar tarafından içine putlar konulmuş ve yıllarca putlara tapılmıştır. İslamiyet geldikten sonra Hazreti Muhammet (S.A.V.) tarafından putlar tek tek yıkılmıştır. Rivayete göre o esnada irili ufaklı tane put bulunduğu söylenmektedir. Günümüzde Müslümanlar tarafından Hac görevini yerine getirmek için gidilen, etrafında tavaf edilen ve kutsal topraklar olarak sayılan bir bölgedir Kâbe’nin bulunduğu yerler.
Mekke’nin güneyinde Kabe’ye yaklaşık 4 km. uzaklıkta, yüksekliği m. civarında olan bir dağdır. Bu dağın zirvesine yakın bir yerde Peygamber Efendimiz ile arkadaşı Hz. Ebubekir’in Mekke’den Medine’ye hicret ederlerken gizlendikleri mağara bulunmaktadır. Sevgili Peygamberimiz ve arkadaşı gece vakti bu dağa çıkmışlar ve üç gece burada kalmışlardır. Sonra gizlendikleri mağaradan çıkarak Kızıl Deniz sahil yolundan Medine’ye ulaşmışlardır.

Mağara’da kaldıkları zaman süresince bazı mucizeler vuku bulmuştur. Allah (c.c.) Resulünü müşriklerin kötülüklerinden örümcek ve güvercin gibi mahlûkatından bir kısmını görevlendirerek korumuştur. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “Siz o Resul’e yardım etmeseniz de Allah ona yardım eder. Hani o kâfirler, onu Mekke’den çıkardıkları vakit sadece iki kişiden biri iken, (Hz. Muhammed ve Ebu Bekir) ikisi de mağarada bulundukları sırada arkadaşına: “Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir” diyordu. Allah onun kalbine sükunet ve kuvvet indirmişti ve onu sizin bilmediğiniz ve göremediğiniz askerler ile de desteklemişti…” (Tevbe 40) Hz.

Ebubekir mağaradaki bir hatırasını şöyle anlatıyor: “Hz. Peygamber ile mağarada iken, müşrikler bize o kadar yaklaştılar ki biz onları görüyor ve seslerini işitiyorduk. O’na zarar verirler diye çok korktum ve “Ya Resulullah eğilip baksalar bizi görecekler” dedim. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: “Sen burada yalnızca ikimiz mi varız zannediyorsun, Allah (c.c.)da bizimle beraberdir”.

ARAFAT Sözlükte “bilme, tanıma, anlama ve güzel koku” anlamlarına gelen a.r.f. kökünden türeyen “Arafat”, Mekke’nin 25 km. güney doğusunda ova görünümünde düz bir alanın adıdır. Doğu, kuzey ve güneyi dağlarla çevrilidir. Arafat, Hıll bölgesinde Harem sınırları dışında kalır. Harem sınırı ile Arafat arasında Urene vadisi vardır. Haccın rükünlerinden biri olan vakfe burada yapılır. Vakfenin zamanı, Zilhicce ayının 9. günü güneşin zevalinden sonra burada başlar, ertesi günü şafak vaktine kadar devam eder.

Burada kısa bir süre de kalınsa vakfe yapılmış olur. Arafat’ın tamamı vakfe mahallidir (Müslim, Hac, ). Arafatta vakfe yapılmadan hac görevi tamamlanmaz. Peygamberimiz (a.s.) “Hac, Arafat’tır” buyurmuştur (Ebû Davut, Menasik, 68) Arafat kelimesi Kur’ân’da bir âyette geçmiştir. “Arafat’tan ayrılıp (seller gibi Müzdelife’ye) akın edince Meş’ar-i Haram’da Allah’ı anın.” (Bakara, 2/) Arafat’ın ortasında “Cebel-i Rahmet” (rahmet dağı), batısında Nemîre Mescidi vardır. Arafat, ağaçlandırılmış ve dokuz oto yol ile Müzdelife’ye bağlanmıştır.

CEBEL-İ RAHME VE MESCİD-İ SAHRA Cebel-i Rahme Âdem aleyhisselamın, yer yüzüne inişinin yüzüncü senesi, Kâbe’nin inşâsını tamamladıktan sonra Havvâ Vâlidemizle buluştukları mübârek mevkidir.
Peygamber efendimiz (s.a.v) arefe günü öğle ile ikindiyi Mescid-i Nemre’de kılmış, Cebel-i Rahme’nin eteğinde Mescid-i Sahrat’ın bulunduğu arsaya gelmiş, arafat vakfesini orada yapmıştır. 
Mescid-i Sahrat; Cebel-i Rahme’ye çıkarken sağ tarafa düşen, yarım metre civârında bir duvar ile çevrili kıble tarafına uzunluğu 13m, genişliği 8m civarında olan yerdir.
Peygamberimiz (s.a.v) vedâ hutbesini burada îrâd buyurmuşlardır. 
MÜZDELİFE Mina ile Arafat arasında bulunan 12 km2 genişliğindeki bölgeye Müzdelife denir. Yüce Allah bu meydanda bolca ibadet etmemizi emir buyurmuşlardır. Hacc’ın vaciblerinden olan Müzdelife vakfesi bu meydanda gece konaklayarak yapılır. Akşam vakti Arafat’tan yola çıkan Hacılar, akşam ve yatsı namazlarını yine bu meydanda kılarlar. Şeytan taşlama da kullanılacak taşlar da buradan toplanır. Bayramın birinci günü sabah namazından sonra Müzdelife’den Mina’ya hareket edilir.
MİNA Mekke’nin kuzeydoğusunda Müzdelife ile Mekke arasında kalan geniş bölgeye Mina denir. Cemerat ismiyle bilinen şeytan taşlama yerleri, Hac kurbanlarının kesildiği mezbahaneler ve sevgili Peygamberimizin Mina günlerini geçirdiği mekâna yapılan Mescid-ül Hayf burada bulunmaktadır. Müzdelife vakfesinden sonra hacılar Mina’ya gelerek Hacc’ın vaciblerinden olan ve üç gün devam eden şeytan taşlama görevini burada yerine getirirler. Ayrıca bu günlerin gecelerini Mina’da geçirmek Hacc’ın sünnetlerindendir.
ŞEYTAN TAŞLAMA (CEMARAT) Hz. İbrahim, kurban etmek için oğlunu Mina'ya götürür, sonra Hz. İbrahim'e Allah tarafından bir kurbanlık seafoodplus.info kurbanlığın ne olduğu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bir çokları bunun koç olduğunu belirtmektedir. 
Kur'an-ı Kerim'de bu olay "Ve fidye olarak ona büyük bir kurbanlık verdik." (Saffat: ) biçiminde açıklanır. Hz. İbrahim, kendisine engel olmak isteyen şeytanı burada taşlar, burada kurban keser. Hac ibadeti yapanlar da burada kurban keserler ve şeytan taşlarlar.
Bayramın 1,2,3 ve 4 üncü günlerinde Mina’da bulunan ve "Büyük Şeytan-Akabe Cemresi", "Orta Şeytan-Orta Cemre" ve "Küçük Şeytan-Küçük Cemre" diye adlandırılan üç taş kümesine usûlüne uygun olarak taş atmak haccın vaciplerindendir. Bayramın birinci günü Büyük Şeytana 7, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde ise her üç şeytana yedişerden 21’ er taş atılır. Taşlama küçükten büyüğe doğru yapılır. Ancak, Mina’da kalınmadığı takdirde dördüncü günü taş atılması gerekmez. Uygulamada bayramın dördüncü günü Mina’da kalınmadığı için bu gün taş atılmamaktadır.
Şeytan taşlama; kötülükleri, haksızlıkları, zulmü ve zorbalığı bir protesto anlamı taşır. Şeytan taşlayan hacı, bu hareketiyle şeytana, şeytanın yoluna uyanlara ve bütün kötülüklere karşı çıkışını sergilemiş ve kendisinin de bundan böyle asla şeytana uymayacağını ortaya koymuş olmaktadır.
TAŞLAMANIN YAPILIŞI Taşların atıldığı kümeye yaklaşarak, atılacak taş, sağ elin baş ve şehadet parmaklarının uçlarıyla tutulur. "Bismillah, Allahu ekber rağmen li’ş-şeytani ve hizbih" diyerek atılır. Taşların her biri ayrı ayrı atılmalıdır. Hepsi birden atılırsa tek taş atılmış sayılır. Taşlar, kümelerin üzerine veya kümeleri kuşatan havuzlara düşecek şekilde atılmalıdır.
TAŞLAMANIN ZAMANI VE ATILACAK TAŞ SAYISI
Bayramın Birinci Günü: Bayramın birinci günü, Büyük Şeytana tarif edildiği şekilde "7" taş atılır. Atılan ilk taşla birlikte telbiyeye son verilir. Birinci günkü taşlamanın zamanı gece yarısından itibaren başlar, bayramın ikinci günü tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.
Bayramın İkinci Günü: Bayramın ikinci günü, küçüğünden başlanarak her üç şeytana 7’şerden toplam 21 taş atılır. İkinci günkü taşlama zeval vaktinde yani öğleyin güneşin tepe noktasına gelip batıya yönelmesiyle birlikte başlar, gece tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.
Bayramın Üçüncü Günü: Bayramın üçüncü günü de ikinci günde olduğu gibi küçük şeytandan başlamak üzere her üç şeytana 7’şerden toplam 21 taş atılır. Üçüncü günde taşlamanın zamanı zeval vaktinden yani öğleyin güneşin tepe noktasına gelip batıya yönelmesiyle birlikte başlar, gece tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.
Bayramın Dördüncü Günü: Bayramın dördüncü günü tan yeri ağarıncaya kadar Mina’dan ayrılmamış olanlar, tan yerinin ağarmasından itibaren güneş batıncaya kadar her üç şeytana "7"şerden toplam 21 taş daha atarlar. Tan yeri ağarmadan Mina’dan ayrılanların bu günün taşlarını atmaları gerekmez. Uygulama da böyledir.
Taşlamalarda, çok kalabalık olan gündüzün izdihamlı saatleri yerine, tenha olan gece saatleri, ya da akşam saatleri tercih edilmelidir.
AKABE (MESCİD-İ BÎA) Birinci ve ikinci Akabe bîatının yapıldığı mübârek mescittir. Mina’ dan Mekke-i Mükerreme’ye gelirken sağ tarafta büyük şeytan’a takriben m mesâfede osmanlı yapısı küçük bir mesciddir.
Mina sınırından Mekke istikametine doğru m. kadar sonra sağ tarafta yer almaktadır. Sevgili Peygamberimiz Medine’ye hicretinden iki sene önceki Hac mevsiminde insanları İslam’a davet ederken 12 kişiden oluşan Medine’li bir grupla karşılaşır. Bu grubun hepsi Hz. Muhammed’e burada biat ederek Müslüman olurlar. Bir sonraki senenin haccına 72 kişi olarak gelirler ve aynı yerde Peygamberimize biat ederek onlar da Müslüman olurlar. İslam tarihinde bu olaya 1. ve 2. Akabe Biat’ları denmektedir.

HİRA Mekke’nin kuzeydoğusunda, m. yüksekliğinde kütle kayalardan oluşan ve Kabe’ye 5 km. mesafede bulunan bir dağdır. Peygamberliğinden önce Hz. Muhammed’in Ramazan aylarını ibadetle geçirdiği “Hira Mağarası” bu dağın zirvesinde bulunmaktadır. Sevgili Peygamberimiz 40 yaşına girdiği senenin Kadir Gecesi’nde bu dağda ibadet halinde iken Hz. Cebrail gelmiş ve kendisine “Ey Muhammet! Sen Allah’ın Resulü, ben de Cebrailim” diyerek peygamber olduğunu tebliğ etmiştir. Kur’an-ı Kerim’in ilk ayetleri aynı gecede Peygamberimize burada inmeye başlamıştır. Bu sebeple bu dağa Nur’un indiği yer manasına gelen NUR DAĞI denmektedir. Burada inen ilk ayetler mealen şöyledir: “Yaradan Rabbinin adıyla oku. O, insanı koyu kan halindeki bir sıvıdan yarattı (embriyon). Oku! Ki senin Rabbin sonsuz kerem sahibidir. 0, kalemle yazmayı öğretmiştir. İnsana bilmediği şeyleri öğretmiştir”. (Alak Suresi, )
CENNETÜL MUALLA Mescid-i Harem’in yaklaşık km. kuzeyinde yer alan bu mezarlık aynı zamanda şehrin tarihi mezarlığıdır. Sevgili Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalip, amcası Ebu Talip, hanımı Hz. Hatice validemiz, küçük yaşta ölen oğulları Kasım ve Abdullah’ın ve birçok Sahabi ve İslam büyüklerinin kabirleri bu mezarlıkta bulunmaktadır. Mekke’de vefat eden yerli-yabancı her Müslüman günümüzde de bu mezarlığa defnedilmektedir
PEYGAMBERİMİZİN DOĞDUĞU EV Hz. Peygamberin doğduğu ev Kabe’nin doğu tarafında kalan Beni Haşim mahallesinde idi. Hz. Muhammed Miladi 20 Nisan (12 Rebiulevvel) Pazartesi gecesi tan yeri ağarırken bu evde dünyaya gelmiştir. Daha sonra buradaki ev yıkılmıştır ve yerine yapılan bina günümüzde Mekke Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır.
CİN MESCİD Peygamber efendimiz davet için gittiği Taif dönüşünde yol üzerindeki Nahle Vadisi’nde namaz kılarken bir grup cin Kur’an-ı Kerim’i dinleyerek etkilenmişlerdir. Daha sonra Hz. Muhammed’i takip eden bu cinler Mekke girişinde efendimizle görüşmüşler ve müslüman olmuşlardır. Kur’an-ı Kerim’deki Cin Suresi burada nazil olmuştur. Sonraları bu mekana bir mescit yapılarak Cin Mescidi ismi verilmiştir. Peygamberimiz insanlara ve cinlere İslam’ı tebliğ etmek için görevlendirilmiştir. Bu hakikat Kur’an-ı Kerim’de şu ayetle açıklanır: “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım”. (Zariyat, 56)
İCABE MESCİDİ Melik Faysal caddesi'nde (Şariu's-sittın) Cennetü’I-¬baki"nin yaklaşık m. kuzeyinde Mescid-i Ne¬bevi'ye m. uzaklıktadır. Ensardan Beni Muaviye b. Malik b. Avf toprağında bulunduğu için bu adla da anılır. 
ResuI-i Ekrem ashabından bir grupla birlikte Beni Muaviye Mescidi'ne uğramış, iki rek'at namaz kılmış ve ardından uzunca bir süre dua ettikten sonra ora¬da bulunanlara şunları söylemiştir: "Rabbimden üçşey istedim. Bana ikisini verdi, birini vermedi. Rab-bimden ümmetimi kıtlıkla helak etmemesini iste¬dim, onu bana verdi. Ondan ümmetimi suda boğarak helak etmemesini diledim, onu da verdi. Felaketlerini kendi aralarında vermemesini (tefrikaya düşmemelerini) diledim, bunu bana vermedi" (Müslim, "Fiten", 20).

Resulullah'ın duasının Cenab-ı Hak tarafından kabulü dolayısıyla bu cami Mescid-i İcabe diye anılmıştır.
Hicretin 9. () yılında Medine'ye gelen Necran heyeti ile Hz. Peygamber arasında hristiyanlık konu¬sunda tartışma meydana gelmiş, nazil olan ayet (Ali İmran 3/61) doğrultusunda Hz. Peygamber yanına Hz. Ali. Fatıma, Hasan ve Hüseyin'i alarak Necran heyetinin yanına gitmiş ve ilgili ayetleri okuyarak kendilerini Mescid-i İcabe'nin bulunduğu yerde mübaheleye (beddua) davet etmişti. Ancak Necran¬Iılar Hz. Muhammed'in peygamber olma ihtimalini göz önüne alarak buna cesaret edememişlerdi. Bu olay sebebiyle adı geçen cami Mescid-i Mübahe¬le diye de anılır.
Hz. Peygamber zamanında mescid haline getirilen mekanlardan olan Mescid-i İcabe uzun süre üstü açık olarak hizmet vermişti. Burayı ziyaret edenler nafile namaz kıldıktan sonra Hz. Peygamber'in yap¬tığı duayı okumayı adet edinmişlerdi. II. Mahmud ve Sultan Abdülmecid zamanlarında imar gören Mescid-i İcabe ' de yeniden inşa edildi ve çevre¬sindeki sosyal tesislerle birlikte yaklaşık m2'lik bir alana ulaştı. (Hicaz Albümü, Diyanet İşleri Başkanlığı)
ŞECERE MESCİDİ Mescid-i Cinin hizasında bir mesciddir. Peygamber Efendimiz mescid-i cinin bulunduğu yerde cinnilerden gelen bir heyetle görüşmüştür. Bu hususu İbn-i Mesud Hz. söyle anlatıyor; Cinler peygamber efendimize, “senin Allah’ın resulü olduğuna kim şahitlik eder?” diye sordular. 
Yakınlarında bir sakız ağacı vardı. Peygamber efendimiz o ağaca işaret ederek cinlere dedi ki; “Şu ağacı gördünüz mü? O şahitlik ederse iman eder misiniz? Cinler “ evet iman ederiz” dediler. 
Bunun üzerine Peygamberimiz ağacı çağırdı, ağaç dallarını budaklarını sürükleyerek geldi; “benim Allah’ın resulü olduğuma şahadet eder misin? Diye sordu. 
Ağaç; “Şahadet ederim ki sen Allah’ın resulüsün” dedi. O ağacın bulunduğu ve bu mucizenin tahakkuk ettiği yere mescid yapıldı.
OSMANLI KIŞLASI tarihleri arasında Fahrettin Paşa'nın hasta ve fakirlere yiyecek ve süt dağıttığı sebil binası hala ayaktadır.
Haremeyn, Türk eserleri ve izleriyle doludur. Arafat yönünden Mekke'ye girişte Osmanlı kışlası, II. Abdülhamit'in döşettiği Arabistan Demiryolunun bittiği yerde aynı sultan tarafından yapılan Haydarpaşa garının benzeri, Medine Tren İstasyonu ve buradaki Türk (Anberiyye) Camii, Arafat-Mekke arasındaki su bendleri,(4) bütün bunlar ecdadımızın o kutsal topraklara verdiği değeri gösterir. Kâbe'nin güvenliği maksadıyla, Osmanlılar tarafından yılında yapılan, Harem-i Şerifte uçan kuşu bile görebilecek şekilde bir tepeye yerleştirilen, o bakımsız ve metruk kale, elden geçirilip, restore edilse, Mekke'nin en güzel yeri olacağı muhakkaktır. (Feridun Kandemir, Peygamberimizin Gölgesinde Son Türkler, s. )
DARUL ERKAM Sahâbe-i Kirâmdan İbn-i Erkam (r.a) hazretlerinin seafoodplus.infoberimiz (s.a.v) Müslümanların adedi 40 oluncaya kadar, yâni Ömer İbn-i Hattab hazretleri müslüman oluncaya kadar, Dâr-ul Erkam gizli olarak islâma dâvet merkezi olarak kullanılmıştır.
Dâr-ul Erkam Safâ’ya yakın bir yerdedir. Safâ’ya yakın kapılardan birinin adı da Erkamdır. Safa’nın şark tarafından 36m şu an elektrikli merdivenin başladığı yeri takip eden mekandır.
Bu mekan hicri senesinde mescid olarak yapılmıştıseafoodplus.info senesine kadar bütün müslümanlar hürmet göstermişler. Bu tarihte Mescid-i Haram’ı genişletmek maksadı ile yıkılmıştır.
CURANE Bu mescid-i şerif Mekke-i Mükerreme ile Taif arasındadır. Peygamberimiz (s.a.v) Hazretleri, hicretin sekizinci yılında vuku bulan Huneyn harbinin ganimetlerini burada taksim buyurmuşlardı.
Aynı senenin Zilkade ayının on ikinci Çarşamba günü burada ihrama girerek umre vazifesini icra etmişseafoodplus.info mübarek yerden yetmiş peygamberin ihram giyip umre yaptıkları peygamberimiz (s.a.v) efendimizden nakil olunmuştur.
HUDEYBİYE Haram hudutları haricinde, mescid-i harama 22 km, şu an Şümeys diye isimlendirilen yerdir. Biat-ül Rıdvan, Hudeybiye musalahası burada yapılmıştır. Peygamberimiz (s.a.v) Hicretin 6. yılında kadar ashabı ile umre yapmak üzere buraya kadar geldiler. Kureyşliler oradan ileri gitmelerine mani oldu. Peygamberimiz (s.a.v), Kureyşlilerle görüşmek üzere Hz. Osman’ı gönderdi. Hz. Osman ‘ın şehit edildiği haberi geldi. Müslümanlar şecere-i Rıdvan altında müşriklerle son demlerine kadar harb etmeye biat ettiler. Bu biata “Biat-ı Rıdvan” diye isim verildi. Hz. Osman salimen döndü. Kureyşliler sulh isteğini arz etti ve sulh yapıldı. Kurbanlar kesilerek umre yapılmadan dönüldü.

Hudeybiye’de Rasülullah (s.a.v.) susuz bir kuyunun başına vararak dua buyurmuşlar o kuyudan bir mucize olarak su çıkmıştır. Ashab-ı Kiram hem kendi ihtiyaçlarını ve hem de bineklerinin ihtiyaçlarını gidermişler. Yine hiç su kalmadığı bir zaman peygamber efendimiz mübarek elini bir kap içindeki suya soktu, iki parmak arasından bir pınar çıktı, kişi ihtiyacını görmüştür.
HZ. AİŞE MESCİDİ (TENİM) MESCİD-İ AİŞE
Harem-i Şerife 6 km mesâfede, Medine tarafından harem hududu olan Tenim’dedir. Hz.Âişe vedâ haccında peygamberimizle beraber haccetti. Özrü sebebiyle umre yapamamıştı. Peygamber efendimiz’e Medine’ye dönecekleri zaman dedi ki; “ ya resulallah insanlar hac ve umre ile dönüyor, ben ise umreden mahrum oldum” peygamber efendimiz (s.a.v) kardeşi Abdurrahman (r.a) hazretleri ile beraber umre yapmak için Ten’ime gönderdiler. Ve orada ihramlanıp, iki rekat ihram namazı kıldılar. Bunun için orada yapılan mescide, Mescid-i Aişe ismi verilmiştir.
MESCİD-İ HAVF Minâ dağının güneyinde, küçük şeytana yakın, Peygamber Efendimizin ve bir çok peygamberin namaz kıldıkları yerdir. Mescid-i Havf isminin verilmesi; seafoodplus.infom oğlu İsmail(a.s)’ı kurban etmeye götürürken burada vazîfesini yapıp, yapamayacağı korkusu içerisinde olduğu içindir.
Mescid-i Havf da Çadır şeklindeki kubbenin altında peygamber efendimizin (sas) çadır kurduğu yerdir Bu mübarek yerde bir çok peygamber kabrinin olduğu rivayet edilmektedir. Behcetüt takva’da, bu kubbenin altında Peygamberin metfun bulunduğu yazılıdır Onun için bu mescide Mescid-i Enbiya da derler. 
Zeyd İbn-i Esved (r.a.) buyurmuşlardır ki; Rasülullah’ın vedâ haccında ben de beraberdim. Rasülullah ile beraber sabah namazını Mescid-i Havfta kıldım.
Ebu Hureyre (r.a) hazretleri; “Ben Mekke ehlinden olsa idim her cumartesi günü Mescid-i Havfta namaz kılmak üzere Mina’ya giderdim” buyurmuşlardır.
AYNİ ZÜBEYDE Mukaddes toprakların üç kadın hizmetkârı
Zemzemi İbrâhim aleyhisselâmın hanımı Hazreti Hâcer bulur. Harun Reşid'in eşi Zübeyde Hatun, Mekke'ye su yolları döşetir. Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın kızları Mihrimah Sultan kemerler yaptırır, yeni su yolları kurar, kuyular açtırır.
Yerini İbrâhim aleyhisselâmın hanımı Hâcer validemizin bulduğu zemzem kuyusu, 4 bin yıldır hiç kesilmeden, eksilmeden insanları besliyor. Zemzemin Müslümanlarla buluşmasında üç kadının hizmetleri bulunuyor. Hâcer validemiz suyu bulur, Abbasi Hükümdarı Harun Reşid'in eşi Zübeyde Hatun, Miladi yılında 40 km uzunluğunda kendi adıyla anılan bir su yolu yaptırır, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın kızları Mihrimah Sultan, Mimar Sinan'a bu su yolunu tamir ettirir ve "Mekke Su Yolu"nu yaptırır. Sonra gelen Osmanlı padişahları da bu hizmete yenilerini dahil seafoodplus.info Reşid'in hanımı Zübeyde Hatun saliha bir kadındır.

Gördüğü garip bir rüyanın güzel bir yorumu üzerine Mekke-i mükerremeye Haneyn tarafından su getirtir. Mekke'den Arafat'a kadar su kanalları döşetir. Müzdelife yoluyla ulaşan su, mukaddes beldedeki çeşmelerden akar. Sultan, hacca gelen misafirlerin su ihtiyacını karşılamak için yüzbin altın harcar. Zübeyde Hatun, bunun yanı sıra han, hamam, imarethane ve şifahane gibi daha pek çok hayır müessesesi inşa ettirir.
EBU KUBEYS TEPESİ CEBEL-İ EBÎ KUBEYS 
Safâ tepesinin üzerinde m yükseklikte şerefli bir dağdır. Tarihte bir çok hâdiseler cereyan etmiştir. Hacer-i Esved bu dağın zirvesinde muhâfaza edilmiş. Şakkul Kamer (ayın ikiye ayrılma) mucizesi burada tahakkuk etmiş. Hazreti İbrahim, en meşhur kavle göre, halkı bu dağın zirvesinden insanları hacca davet etmiştir. Hılful Fudul(erdemliler harekatı) bu dağa çıkan ve yatdım isteyen bedeviden dolayı kuruldu.
Adem aleyhisselâm vefat edince buraya defnedilmiş. Peygamber efendimiz (s.a.v) burada namaz kılmış. Namaz kıldığı arsaya mescid binâ edilmişti. seafoodplus.infoâl Mekke’nin fethinde burada ezan okumuştur. Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun 

Amr ibn Dînâr ile Ubeydullah ibn Ebî Yezîd şöyle de&#;mişlerdir: Peygamber (S) zamanında Ka'be'nin etrafında duvar yok&#;tu. İnsanlar Beyt'in etrafında namaz kılarlardı. Nihayet Umer halîfe olunca, Ka'be'nin etrafına bir duvar bina etti.
Ubeydullah: Beyt'in etrafındaki duvar kısa idi. Onu Abdullah ibn Zubeyr uzun ve yüksek bina etti, demişseafoodplus.info,Ensarın menkıbeleri



İbn Abbâs(R)'tan işittim, şöyle diyordu:
&#; Ey insanlar! Benden size söyleyeceğim şeyleri iyi işitin ve size söyleyeceklerimi bana tekrar edip işittirin, (sözlerimi iyice zabtedip anlamadan) gidip de İbn Abbâs şöyle dedi, îbn Abbâs böyle dedi de&#;meyin: Her kim Beyt'i tavaf edecekse, Hıcr'm arka tarafından tavaf etsin. Oraya Hatim diye isim vermeyin. Çünkü Câhiliyet devrinde her&#;hangi biri orada yemîn ederdi de (yemînin akdine alâmet olmak üze&#;re) oraya kamçısını yâhud ayakkabısını yâhud da yayını atar idi (işte eşyalarım oraya attıklarından dolayı, orasını bu isimle isimlendirdi&#;ler)Buhari,Ensarın menkıbeleri

Kabede taş bulunmaktadıseafoodplus.info hali bir sel felaketi sonrası IV. Murat zamanında yapılmıştır. Abdulmecid zamanında da altın oluk yapılmıştır.





KABE KROKİ









MESCİDİ HAREM KABE ESKİ

KABE KROKİ



TAVAŞA BAŞLAMA YERİ KABE







SAFA MERVE


kabe eski foto


















RuknuYemani - Hz. muhammed ,Kâbe, kendisiyle Beyt-i Makdis arasında kalacak şekilde, Rükn-i Yemânî ile Rükn-i Hacer-i esved arasında namaza dururdu
makamı ibrahim

makamı ibrahim foto

KABE'NİN İÇİ :

KABE'NİN KAPININ OLDUĞU TARAFTAKİ DUVAR

PEYGAMBERİN SECDE YERİ DUVAR



PEYGAMBERİN SECDE YERİ - YER

PEYGAMBERİN SECDE YERİ DUVAR

RUKNİ YEMANİ TARAFI İÇ

ÇATI ÇIKIŞI KABE İÇ

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir