kadirilik kısaca nedir / Kadirilik Nedir ?

Kadirilik Kısaca Nedir

kadirilik kısaca nedir

Kadirilik Tarikatı Nedir?

Kadirilik ya da  diğer adıyla Kadiriyye İslam dünyasının ilk tarikatı ve dolayısıyla en köklüsü ve en yaygınıdır. Bu bakımdan da özel bir yere sahiptir. 

Kurucusu Abdülkadir Gıylanî’dir. Bazı kaynaklarda Geylanî diye de geçer. Abdülkadir Gıylani, Hazar denizinin güneyindeki Nıyf köyünde yılında dünyaya gelmiştir. Öğrenimi Bağdat şehrinde olmuş ve dönemin en önemli İslam bilginlerinden olan sufi Ebû Sa’d Mübarek-i Muharrimi’den mezun olmuştur. Ölüm tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte kaynakların bir kısmını ölüm tarihini kimisi de bu tarihten bir yıl sonrasını yani yılını verir. Mezarı, Bağdat’taki tekkesindedir.

Kadirilik, İslam dinin ilk tarikatıdır. Aslında Geylani’den önce de bazı şeyhlerin çevresinde toplanan müridler olmuş, ondan ders alan kişiler olmuştur ama bu dersler ve ikmal o şeyh ölene kadar var olmuştur. Şeyh öldükten sonra öğrenciler dağılmıştır. Kadirilik bu yüzden ilk İslam tarikatıdır çünkü Geylani öldükten sonra devam etmiş, günümüze kadar gelebilmiştir.

Abdülkadir-i Geylani Kimdir?

Yukarıda da giriş yaptığımız üzere Geylani, Anadolu topraklarının dışında doğan ve dini eğitimini Bağdat tarafında alan bir zattır. O, Ebû Sa’d Mübarek-i Muharrimi’den ders aldıktan sonra hocasının kendisine tahsis ettiği medresede yılında ders vermeye başlamıştır. Kayıtlara göre Geylani, Cuma günkü dini görevleri dışında medreseyi terk etmez , öğrencilerin ona sorduğu sorulara eksiksiz ve tatmin edici cevaplar verilmiş. Bu ünü de onun düşüncelerin medreseden taşmasına yardımcı olmuş.  Müderris ve vaiz olarak Bağdat ve civarında o kadar çok tanınmış ki oğlu onun hakkında anısını anlatırken Ebû Medyen el-Mağribî, Ebû Amr Osman b. Merzûk gibi zatların babasının elinden hırka giydiklerine değinmiştir. Daha sonra bu zatlar, onun tarikatında halife olarak görev almışlardır ki bu da gösteriyor ki Geylani’nin tarikat süreci kendisi hayattayken başlamıştır.

Geylani’nin çok fazla çocuğu vardır, çocukları da babalarının yolundan gitmiş ve onun ilmini onun tarikatını geliştirmeyi amaçlamışlardır. Bu bakımdan Kadirilik tarikatının yayılmasının bir nedeni de Geylani’nin evlatları ve evlatlarının babalarına olan bağlılıklarıdır. Özellikle Seyfeddin Abdülvehhâb babasından birebir ders almakla birlikte onun yerine öğrencileri de medresede okutmuştur. 

Geylani’nin çocuklarından Ebû Nasr, Bağdat’ın Moğollar tarafından işgali sırasında kādılkudâtlık görevindeydi ve Moğolların yıkımına maruz kalan yerlerden birisi de Kadirilik tarikatı idi. Bu istila sırasında Geylani çocukları ve torunları farklı yerlere dağılarak tarikatı daha geniş coğrafyalara yaymayı başarmışlardır. Geylani’nin yıkılan türbesi  ve medreseleri başka bir Türk imparatoru tarafından yani Kanuni tarafından Mimar Sinan’a yeniden işgal ettirilmiştir. ’teki bu imardan sonra Bağdat’a nakîbüleşraf olarak yine Geylani soyundan birisi Osmanlılar tarafından getirilmiştir. Bu görev uzun bir süre Geylani soyundan gelen tarafından idare edilmiştir.

Bizim tarihi yakinen takip ettiğimiz Behcetü’l-esrâr ve Ķalâidü’l-cevâhir gibi eserlerde Geylani’nin soyu baba tarafında Hz. Hasan’a anne tarafından Hz. Hüseyin’e dayandırılır. Kendisine inananların onun hakkında uydurduğu birçok rivayet ve destansı hikayeler mevcuttur.

Kadirilik Tarikatı Nedir, Nasıl Oluşmuştur?

Kadirilik, Tanrı adlarını anmayı benimseyen bir sistemdir. Esma yolundadırlar da diyebiliriz.  Seyr-i süluk, Tanrı’nın yedi isminin anılması ile başlar : Lâ ilâhe illallah, Allah, hû, hay, vâhid, azîz, vedûd isimlerine usul es-mâsı; hak, kahhâr, kayyûm, vehhâb, müheymin isimlerine fürû esmâsı denir. Salik her isimden sonra iki rekat namaz kılar. İsimler, nefsin yedi aşamasını temsil eder.  Bu isimler, nefsin her aşamasında belli sayıda / belli kere zikredilir.  Bu aşamalar, kollarda çok az da olsa değişikliğe uğrar. 

Tarikat sistemi Geylani tarafından belirlenmiştir, ayrıca tarikat faaliyetleri de Geylani hayattayken başlamıştır. Mevlevilik gibi babanın yolunu tarikat haline getiren bir tablo yoktur burada. Dönemin önemli zatları da Kadirilik tarikatının yayıcısı olmuştur. Bunların yanı sıra Geylani'nin ailesi, torunlar ve çocuklar bu tarikatı büyütmüşlerdir. İlk kurulduğunda Bağdat şehrinde hatırı sayılı bir üne sahip olmuştur.

Kadirilik tarikatında namaz kılınır; yalnız 5 vakit namaz ardından ayrı ayrı okunulan hizbü’l-ibtihâl, hizbü’s-Süryûniyye, fethu’l-beşâir, hizbü’l-fethiyye, hizbü’t-temcîd adlı hiziplerle vardır bunlar Geylani tarafından belirlenmiştir. 

Kādiriyye tarikatında Halvetiyye’deki gibi halvet, Nakşibendiyye’deki gibi râbıta uygulaması vardır. Tarikat  mensubu her gün adım atar ve her adımda Hz. Peygamber’i zikreder. Akşam namazından sonra da yine defa habir zikredilir.

Tarikat, kurucusu Geylani öldükten sonra ve Moğollar Bağdat’ı işgal ettikten sonra dünyanın dört bir yanına dağılmışlar. Bu dağılma sonucunda da tarikat kolları oluşmuştur. 

Abdülkadir Gölpınarlı, Mezhepler ve Tarikatlar  adı eserinde, Kadirilik tarikatının kollara ayrıldığını söyler  ve onları sayar: Esediye, İseviye, Ekberriye, Yafiyye, Eşrefiyye, Hilaliyye, İsmailiyye, Garibiyye ve Halisiyye.

  1. Esediyye : Bu kol hakkında pek fazla bilgi yoktur.
  2. İseviye : Gariptir ki bu kolun kurucusu bir papazdır. Rivayete göre bir papaz parasızlıktan ben Abdülkadir halifesiyim demiş ve çevresine de bir sürü insan toplanmış. Yalnız kendisi hala Hıristiyan dinine bağlı imiş. Bir gün müridleri ile bir su kıyısına gelmiş, tüm müridler, Allah adını anıp suya ayak basmışlar, hiçbir mürid ıslanmadan gölün kıyısına geçmiş.  Üstelik ayakları bile ıslanmamış. Bunu gören papaz, ben sizin dininize inandım diyerek Müslüman olmaya karar vermiş ve o da müridleri gibi gölün kıyısına geçebilmiş. Gölün kıyısına müridlerine durumu anlatmış ve müridlerine isterlerse onu bırakabileceğini söylemişler. Müridler ona “ Sen bizi Hıristiyan iken bu hale getirdin, şimdi bizi daha da iyi yaparsın” diyerek onu bırakmamışlar. Papaz ismini değiştirmiş ve “İsa” adını almış; tarikatın adı da İseviye olarak kalmış.
  3. Ekberriye : İbn-i Arabî’ye bağlıdır. İbn-i Arabi, Abdülkadir Geylani’yi “Futuhât” adlı eserinde över.
  4. Yafiyye :  Abdülkadir Yafi’ye tabii olan bir koldur. 
  5. Garibiyye : Garibullah Muhammed adındaki bir Hintli tarafından kurulmuştur. Hindistan’da yaygındır.
  6. Eşrefiyye : Haci Bayram Veli’nin damadı olan Eşrefzade Abdullah-ı Rumi tarafından kurulmuştur. Türkiye’de yaygındır. Eşrefzade Abdullah-ı Rumi Hüseyn Hameviye’den hilafet alarak bu tarikatı Kadirriye koluna mensup olarak kurmuştur.
  7. İsmailiyye : Buna Rumiyye diyen de vardır. İsmail-i Rumi tarafından kurulmuştur. Anadolu’da aktiftir. İsmail Rumi, Tosya’da doğmuş,  Bağdat’a gitmiş Kadirilik tarikatına mensup olmuştur. Daha sonra Anadolu topraklarına dönmüş, Rumeli’de 40 kadar tekke açmıştır. Ayrıca İstanbul  Tophane tarafında Kadirilik tekkesini de o yapmıştır. Sultan Ahmet’in camisinin açılışında da Kaadirini zikrini idare etmiştir. 
  8. Halisiyye : Abdürrahman Halis-i Talebani tarafından kurulmuştur. Kerkük’te doğan bu zat, yılında vefat etmiştir.

Kadirilik Anadolu’ya Ne  Zaman Gelmiştir?

Kadirilik, Anadolu’ya XV. yy’da gelmiştir. Hacı Bayram Veli’nin müridi iken damadı olan daha sonra da Eşrefiyye’nin kurucu olacak olan Eşrefoğlu, Anadolu’da Kadirilik çalışmalarını başlatan ilk kişidir. Kadiriyye tarikatının Eşrefiyye kolunun kurucusu ve piri ola Eşrefoğlu, tarikatı geniş bir alana yayamamıştır. Eşrefiyye, İznik ve Bursa çevresinde sınırlı kalmıştır. 

XVII. yy’da Rumiyye kolu Anadolu’da yayılmaya başlamıştır. Kadirilik tarikatının Anadolu kolunda en çok çalışma yapan kişi, Rumiyye kolunun kurucusu ve piri İsmail Rumi’dir. Rumiyye kolu önce Rumeli ve İstanbul daha sonra da Anadolu’da geniş kitlere hitap etmeye başlamıştır. İstanbul Tophane’de kurulan ilk Kadirilik tekkesi, yine İsmail Rumi tarafından kurulmuştur ve diğer Rumiyye tekkelerinin de merkezi olmuştur.

Kadirilik Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da da yayılmıştır. Bu bölgede daha çok Suriyeli aileler tarafından yayılan bu tarikatın en tanınmış şeyhleri  Berzencî ve Sâdât-ı Nehrî’dir.

Kadirilik tarikatının Halisiyye kolunu kuran Ziyâeddin Abdurrahman Hâlis et-Tâlibânî, Kadirlik tarikatının Halissiye kolunu başta Sivas olmak üzere Anadolu’ya yaymıştır. Yalnız Rumiyye kadar başarılı olamamıştır. Sadece Sivas ile sınırlı kalmıştır.

Kadiriyye tarikatı kol olarak Eşrefiyye ve Rumiyye kolu ile Anadolu’da ses getirmiştir. Rumiyye, Anadolu – Rumeli – İstanbul olmak üzere Kadirilik tarikatını en iyi yayan koldur. Anadolu için Kadirilik denilince akla gelen iki isim de Eşrefzade ve İsmail Rumi’dir.

Kadirilik özellikle Rumeli’de Alevi bir hale bürünmüştür. Bugün de genelde Alevi kitlelerine atfedilir. Bunda, Kadirilik silsilesinin işleyişi de etkili olabilir çünkü silsilede Hz. Ali önemli bir yere sahiptir. Elbette ilk amaç Allah’a ulaşmaktır ama silsile içinde Hz. Muhammed ve Hz. Ali önemlidir.

Abdülbaki Gölpınarlı, Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar adındaki eserinde Kadirilik için Rıfailer kadar olmamakla birlikte Kadirî mensuplarının da “acayip şeylerinin” (uygulamaların / tapınmalarının) olduğunu söyler. Bu acayip şeyleri de “kızgın fırına girmek, şiş saplamak, ateşle oynamak” gibi diyerek örneklendirir.

Kadirilik tarikatı Anadolu’dan başka,

  • Hama-Suriye, 
  • Afganistan, 
  • Hindistan, 
  • Irak, 
  • Balkanlar, 
  • Arnavutluk, 
  • Batı Afrika, 
  • Kuzey Kafkasya, 
  • Orta Asya
  • Doğu Türkistan, 
  • Pakistan, 
  • Endonezya 
  • Çin’de de yayılmıştır.  

Bu konuda yani Kadirilik üzerine halk bilim ve dinî ilimlerle ilgili olarak Türkiye’de Mustafa Kara çalışmıştır. Abdülbaki Gölpınarlı da yazıda adı geçen eserinde bu konuya değinmiştir.

Kadirilik tarikatı geniş bir coğrafyaya yayılmış olsa da maalesef onlarla ilgili onlara özel bir çalışma yapılmamıştır. Elde bilgi vardır ama bunların büyük kısmı rivayet ile karışıktır, ayıklanması gerekir. Özellikle kurucu Geylani hakkında akıl almaz hikayeler anlatılmaktadır.

Tarikat, günümüzde de faaliyetlerine devam etmektedir ama Tekke ve Zaviyelerin kapatılması ile Osmanlı dönemindeki kadar güçlü ve etkili değillerdir. Genelde  bu tarikatlar, evde yapılan sohbetlere dönmüştür.

Kaynaklar

Gölpınarlı, Abdülbaki, Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar, İnkılap Kitapevi
Azamat, Nihat, İslam Ansiklopedisi, madde: Kadiriyye, c. 24, s
Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, c.3, s.

FacebookTwitter

KADİRİLİK NEDİR?

Abdülkadir Geylani'nin ismine izafetle anılan tarikattır; Geylaniye de denir. Tasavvuf tarihinde daha önce kurulmuş tarikatlar olsa da günümüze kadar ulaşmış en eski tarihli tarikattır. Muhyiddin ve Gavs-ı A'zam lakaplarıyla meşhur olan Abdülkadir Geylani (ö. ) , dindar bir ailenin çocuğu olarak yılında Geylan'da doğmuş, on sekiz yaşındayken memleketinden ayrılarak ilim tahsili yapmak üzere devrin ilim, kültür ve tasavvuf merkezlerinden Bağdat'a gitmiştir. Orada bilhassa Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam ve Edebiyat sahalarında zamanın meşhur hocalarının ders halkalarına katılarak tahsilini ikmal etmiş ve Kur'an'ı hıfzetmiştir. 

Bağdat'ta bir yandan ilmi tahsilini devam ettiren Geylani, diğer yandan tasavvufi eğitimini de ihmal etmemiş ve zaman zaman Bağdat harabelerine çekilerek nefis terbiyesi ve tezkiyesine ağırlık vermiştir. Bu esnada, melamet meşrebine de sahip olduğu anlaşılan Şeyh Hammad b. Müslim ed-Debbas ile karşılaşmış ve onun sohbetlerine katılmıştır. Hammad'ın yanında bir süre tasavvufi terbiye alan Geylani, aynı zamanda fıkıh hocası ve medrese sahibi olan Şeyh Ebû Sa'd el-Muharrimi'den tarikat hırkası giymiştir. Geylani, Hanbeliye mezhebinin Ahmed b. Hanbel'den (ö. ) sonra ikinci imamı olarak da kabul edilir. Hatta Hanbeliye ve Şafiiye mezhebine göre fetva verdiği için, onun hem Hanbelilerin hem de Şafiilerin imamı olduğu zikredilir. Kaynaklarda seyyid ve şerif olduğuna dair silsileler nakledilen şeyh, / yılında Bağdat'ta vefat etmiş, geride binlerce mürit ve öğrenci bırakmıştır. Muhasibi, Cüneyd-i Bağdadi (ö. ) ve Gazzali (ö. ) gibi sufilerce geliştirilen "Sünni Tasavvuf" anlayışının en önemli temsilcileri arasında yer alan Geylani, Muhyiddin İbnü'l-Arabi'den (ö. ) İbn Teymiye'ye (ö. ) kadar bütün İslam alimleri, sufileri ve tarihi şahsiyetleri tarafından saygı ve hayranlıkla karşılanmıştır. 

Şeyhi Muharrimi'den sonra vaaz kürsüsüne, ilim ve şeyhlik makamına geçerek, öğretim ve irşat faaliyetlerine başlayan Abdülkadir Geylani'nin etrafında kısa sürede kalabalık talebe ve mürit grupları oluşmuştur. Onun sünni anlayışa dayalı din, tasavvuf ve tarikat anlayışı toplumun her kesimi tarafından büyük bir iltifat görmüş, böylece Kadirilik daha o yıllarda şekillenmeye başlamıştır. Şeyhin tarikatı, aşağıda sıralayacağımız sebeplerle, daha kendisi hayattayken başta Irak, Suriye, Anadolu, Arap Yarımadası, Kuzey Afrika olmak üzere o günkü İslam coğrafyasının neredeyse her köşesine yayılmıştır. Tarikat, daha sonraki süreçte Afrika'nın tamamına, Hint Yarımadası'na Orta Asya'ya, Kafkaslara, Balkanlara ve Uzak Doğu'ya yayılmıştır. Kurucusunun koyduğu prensipler genel hatlarıyla korunarak günümüze kadar ulaşmıştır. Tasavvuf tarihindeki en fazla müntesibe sahip tarikat olma özelliği taşıyan ve pek çok devlet, siyaset, kültür, sanat ve ilim adamı ile İslam alimine tesir eden veya onların yetişmesini sağlayan Kadiriliğin, günümüzde de müntesibinin bulunmadığı ülke yok gibidir. 

Tarikatın yayılmasında şu unsurların tesirli olduğu belirtilir: 1- Abdülkadir Geylani'nin, tarikatının esaslarını Kitap ve Sünnet'in açık ve zahiri hükümleri üzerine tesis etmekte gösterdiği hassasiyet. 2- Çok sayıdaki çocuklarının ve onların nesillerinin pirin mirasına sahip dört elle sarılmaları. 3- Şeyhten pek çok kişinin tarikat hırkası giyerek ondan aldıkları tarikatın İslam aleminde intişarı için büyük çaba sarf etmeleri. 4- Moğolların 'de Bağdat'ı istila etmelerinin, Geylani ailesinin tarikat ve aile merkezi olan bu şehirden ayrılmalarına, dolayısıyla tarikatın adem-i merkeziyetçi bir tarzda gelişmesine sebep olması. 

Anadolu'ya ilk defa, Abdülkadir Geylani'nin halifelerinden Abdullah el-Esdi (ö. ) ile girmiş olan Kadirilik, bu topraklardaki asıl intişarını ve tesirini, miladi yüzyılda Müzekki'n-Nüfûs müellifi, İznik'te yaşamış Eşref-zade Abdullah-ı Rûmi (ö. ?) ve Eşrefilik ile, yüzyılda ise İstanbul'da yaşamış İsmail-i Rûmi (ö. ) ve Rûmilik ile göstermiştir. İsmail-i Rûmi'den sonra Tophane Kadirihanesi Anadolu Kadiriliğinin, tekkelere şeyh atamalarının merkezi olmuştur.

Tarih boyunca 50 civarında büyük şubesi olan Kadirilik'te, cemaatle birlikte, cehri (yüksek sesle), çoğunlukla ayakta ve vücudun sağa sola hareket etmesiyle yapılan zikre "deveran" denir. Silsilesi Hz. Ali'ye ulaşan tarikatın en önemli prensipleri arasında bilhassa tövbe, züht, tevekkül, kanaat, uzlet, zikir, teveccüh, nefis muhasebe ve murakabesi, sabır ve rıza gibi ameli ve ahlaki unsurlar ön plana çıkmaktadır. Her müridin bu hasletleri ihmal etmeksizin tasavvufi hayatın diğer unsurlarını tatbik etmeye çalışması, ibadetlerinde gevşeklik göstermemesi, şeriatın zahirine ve batınına riayet etmesi ve ehl-i sünnetin inanç ve ibadet esaslarını benimsemesi gibi hususlar tarikatın temel ilkeleri arasındadır. 

YAZAR

Dilaver Gürer

 

Kadirilik Nedir?

Kadirilik ; yüzyılda şeyh Abdülkadir Geylani tarafından kurulan ve islam dünyasındaki en köklü tarikatlardandır. Kadirilik etkisinde oldukları bilinen belli başlı gruplar, seafoodplus.info Baş liderliğindeki icmalciler, Kadiri Muhammediye, Galibiler ve Tillocular olarak bilinen cemaatlerdir.

Kadirilik ve Kadiri Tarikatı

Müslümanların yaşadığı her bölgede müntesipleri bulunan Kadiri tarikatı, Abdülkadir-i Geylani’ye izafeten anılan bir sufi tarikatıdır. Kimi araştırmacılar, Abdülkadir-i Geylaninin kendisinin bir tarikat kurduğuna delil bulunmadığını, çocukları ve müridlerinin onun isminin hatırasına kendilerini Kadiri olarak adlandırdıklarını söyleseler de bu iddia eleştiriye açıktır. Abdülkadir-i Geylani’nin adına izafetan Kadiriyye ismini alan tarikat günümüze kadar ulaşmış en eski tarikattır. Aynı zamanda günümüzde en yaygın ve en fazla müntesibi olan tarikatlardan biridir.

Tarikat, henüz Abdülkadir-i Geylani hayatta iken Anadolu, Arabistan yarımadası ve Kuzey Afrika’ya kadar ulaşmıştır. Kurucusunun vefatından yaklaşık bir asır sonra da Hindistan bölgesinde intişar etmiştir (Gürer, 97).

Kadiriyye&#;yi Anadolu&#;ya XV. yüzyılda, Hacı Bayram-ı Veli&#;nin müridi iken onun emri üzerine Hama&#;ya gidip Abdülkadir-i Geylani&#;nin soyundan Hüseyin elHamevi&#;den hilafet alan Eşrefoğlu Rumi getirmiştir. Kadiriyye&#;nin Eşrefıyye kolunun piri olan Eşrefoğlu Rumi&#;nin kurduğu tarikat geniş bir alana yayılmayıp İznik-Bursa çevresiyle sınırlı kalmıştır. Kadiriyye XVII. yüzyılda, tarikatın Rumiyye kolunun piri İsmail Rumi&#;nin faaliyetleri sonucu başta istanbul olmak üzere Anadolu ve Balkanlar&#;da yaygınlık kazanmıştır. İsmail Rumi&#;nin istanbul-Tophane&#;de kurduğu tekke diğer bölgelerde açılan Kadiri tekkelerinin merkezi olma fonksiyonunu da üstlenmiştir (Azamat, ).

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Bitlis ve Tillo (Siirt yakınlarında Aydınlar) köyü de uzun süredir Kâdirîliğin merkezi olarak bilinmektedir. Tasavvufun astronomi ve tabii ilimlerle yan yana inkişâf ettiği Tillo, uzun süre dînî ve seküler ilimlerde bir büyük merkez olarak eşsiz üne sahipti. Tillo’nun en meşhur şeyhi /’te 80 yaşını geçmişken vefat eden İsmail Fakirullah’tır. Rivayetlere göre talebesi İbrahim Hakkı’nın ansiklopedik mahiyetteki Maarifetnâme’si ne kadar yaygın olarak okunursa okunsun kendisinin hiçbir eseri bulunmamasına karşın Osmanlı İmparatorluğunun bu bölgede yıldızı parlayan en büyük alimiydi. Fakirullah’ın, Nakşî olduğu kadar bir Kâdirî şeyhi olduğu da söylenmektedir. Fakirullah Arap soyundandı. Tillo’ya yerleşen ilk atası Cizre’den gelen (/) ve memleketinden ayrılmadan önce ulemânın reisi olan Molla Ali idi(Burinessen, ).

Osmanlı İmparatorluğu boyunca Anadolu’da tarikat ve tekkeler faaliyet göstermişler. (Sezer, ). Günümüzde Türkiye sınırları içinde yaşayan Kadiri seyyidler Osmanlı devletinin yüzyılın başlarında asayişi sağlamak amacıyla Irak’taki Girgidan’dan getirilerek Bitlis, Siirt, Van ve Beytüşşebab gibi şehirlere yerleştirilmişlerdir. Genellikle Betüşşebab bölgesine yerleşen Geylaniler ise İran’nın Rızaiye bölgesinden gelmişlerdir.

Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde kadiri tarikatı Adülkadir-i Geylani’nin soyundan gelen Berzenci ve Sadat-ı Nehri gibi Suriyeli ve Kuzey Iraklı şeyh aileleri tarafından temsil edilmiştir (Muslu, 25).

Kadiri Tarikatının Kolları

Kaynakalardan edinilen bilgiye göre Kadiri tarikatının 50’ye yakın şubesi, kolu vardır. Esdiyye, Hikemiye, Ehdeliyye, Yafii’ye, Cebertiye, Eşrefiye, İsmailiyye, Nablusiyye, Senusiyye(Gürer, 99), Ekberiyye, Samediyye, Mukaddesiyye, Garbiyye, Halisiyye, Hilaliyye, Hindiyye Ahiye vs. (Revnakoğlu, 69) kadiri tarikatının en önemlileri arasında zikredilebilir. Ancak bizim burada bu kolların hepsi hakkında malumat vermemiz hem bizi hem de çalışmamızın sınırlarını aşacağından sadece en anınmış kolları hakkında özet bilgi vermekle yetineceğiz.

Eşrefilik: Osmanlı döneminde Anadolu’da kurulan tasavvuf yollarından en eskilerinden biridir (Muslu, 35). Hacı Bayram’ın damadı İznikli Eşrefoğlu Abdullah-ı Rumi’nin kurduğu Kadiri koludur. Eşrefoğlu Rumi, Hacı Bayram-ı Veli’den tarikat hırkası giymiş, sülükünü tamamladıktan sonra Abdülkadir-i Geylani’nin torunlarından Şeyh Seyyid Huseyn Hafifüddinü-l Hamavi’nin hizmetinde bulunmuştur. Burada Şeyh-i Kamil seviyesine yükseldikten sonra memleketi İznik’e gelmiş ve tarikatını yayarak kendi subesinin müessisi, Kadiri tarikatının da “Pir-i Sani”si olmuştur (Revnakoğlu, 70).

Rumilik (İsmaililik): Temelleri ismail Rumi tarafından atılan ve yüzyılın başlarındda İstanbul’a getirilen bir kadiri koludur. Tosya’da doğan İsmail Rumi kastamonu’ya eğitimi için gittiği dönemde yörenin tanınmış şeyhlerinden Ahmet Efendi’ye bağlanmıştır. Şeyhinin isteği üzerine Badat’a giden İsmail Rumi önce Geylani’nin soyundan gelen Feyzullah Efendi’ye intisap etmiştir. Daha sonra Abdülkadir-i Geylani’nin oğlu Abdurrezak koluna bağlı Ahmed Mısri’den Kadiri hilafeti aldı. Daha sonra Tosya, Kastamonu ve sonraları İstanbul’da kendi adına tekkeler kurdu (Muslu, 39).

Halisilik: Kerküklü Şeyh Ahmed Talebani’nin oğlu ve halifesi Abdurrahman Halis tarafından kurulmuş ve daha çok Kuzey Irak ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaygınlaşmış bir Kadiri koludur.
(Kaynak: Ahmet AKTAŞ)

Mülakat Kavramları

Kadirilik, Abdülkadir Geylani’nin görüş ve düşünceleri çerçevesinde oluşup yaygınlaşmış tasavvufi akımdır. Abdülkadir Geylani, yılında Bağdat yakınlarındaki Gîlân eyaletinin Neyf köyünde doğmuştur.

İlk eğitimini Geylan’da almış, daha sonra da Bağdat’a gitmiştir. Abdülkadir Geylani, tefsir, hadis, fıkıh ve kıraat gibi İslami ilimlerde derinleşmiştir. Bağdat medreselerinde birçok öğrenci yetiştirmiştir.

Zamanla tasavvuf ilmine yönelmiş, tasavvuf alanındaki bilgisi, güzel ahlakı ve ilmî sohbetleriyle insanları etkilemiştir.

Abdulkadir Geylani Türbesi-Bağdat

Abdulkadir Geylani’nin temkinli ifadeleri, dini düşünce sınırları zorlamayan fikirleri kadar coşkulu zikir meclisleri de kalabalıkları cezbetmiş ve Endülüs’ten Malezya’ya kadar uzanan topraklarda yayılma imkanı bulmuştur.

Tarikat pirinin zikir ve düşünceleri tasavvufi düşünceye sert tenkitler yönelten İbn Teymiye&#;nin bile eleştirilerine hedef olmamıştır. Bağdattaki türbesi çok meşhur ziyaret yerlerinden biridir.

Kadirilikte yer alan temel ilkeler nelerdir?

  • Dilini yemine alıştırmamak
  • Başkalarına yük olmamak
  • Hoşgörü ve tevazu sahibi olmak
  • Sürekli Allah&#;ı (c.c.) zikretmek
  • Gündüzleri oruç tutup geceleri az uyumak
  • İnsanların sahip olduğu şeylere tamah etmemek

!!!

Kadiriliği ilk defa Anadolu’ya getiren, Hacı Bayram Veli’nin damadı Eşrefoğlu Rumi’dir. Müzekki’n-Nüfus adlı eseri ve şiirleriyle Anadolu tasavvuf çevrelerinde pek sevilen Eşrefoğlu, tarikatta “Pir-i Sani” diye anılır. (H. Kamil Yılmaz, Ana Hatlarıyla Tasavvuf ve Tarikatlar, s. )

Kategoriler Din Kültürü, İslam Düşüncesinde Tasavvufi Yorumlar

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir