kafa atmak : kavga sırasında karşıdakinin yüzüne, sert ve şiddetli bir biçimde kafayla vurmak
kafa cilalamak : içki içmek
kafa (veya kafayı) çekmek : içki içmek
kafa (veya kafayı veya kafasını) dinlemek : zihni yoran sorunlardan uzak kalmak
kafa (veya kafasını) dinlendirmek : tasa veya zihni yoran sorunlardan kendini uzaklaştırmak
kafa eskitmek : zihni yoran sorunlarla sürekli uğraşmak
kafa göz yarmak : beceriksizlik göstermek
kafa kafaya vermek : iki veya birkaç kişi bir kenara çekilip konuşmak
kafa kalmamak : zihin yorularak çalışmaz olmak
kafa (veya kafasını) karıştırmak : önceki düşüncelerini altüst etmek
kafa patlatmak : bir konu üzerinde pek çok düşünmek
kafa sallamak : ikaz etmek için başını iki yana veya öne arkaya hafifçe eğmek
kafa (veya kafasını) şişirmek : gürültü veya gevezelikle bir kimseyi tedirgin etmek
kafa tutmak : boyun eğmemek, karşı gelmek, diklenmek
kafa (veya kafasını) ütülemek : çok laf edip tedirgin etmek
kafa yapmak : dalga geçmek
kafa yok! : "akıl, düşünce yok" anlamında kullanılan bir söz
kafa yormak : bir iş, bir konu üzerinde çokça düşünmek
kafası almamak (veya sarmamak) : anlayamamak, kavrayamamak
kafası bir dünya : çok sarhoş
kafası bozulmak : öfkelenmek, kızmak
kafası bulanmak : bir olay karşısında aklı karışmak, anlayamaz, kavrayamaz duruma gelmek
kafası dolmak : zihninde çeşitli konular birikmek
kafası dumanlanmak : çok dalgın olmak
kafası durmak : zihin yorgunluğundan düşünemez olmak
kafası düzelmek : doğruyu ve iyiyi bulmak
kafası ile oynamak : takım sporlarında arkadaşlarının durumunu göz önünde tutup en iyi fırsatı değerlendirerek bedenini fazla yormadan oynamak
kafası işlemek (veya çalışmak) : aklı, zekâsı yerinde olmak, bir konu üzerinde iyi düşünebilir olmak
kafası karışmak (veya allak bullak olmak) : önceki bilgi ve düşünceleri altüst olmak
kafası kazan (gibi) olmak : kafası şişmek
kafası kızmak : öfkelenmek
kafası sarmamak : anlamamak, aklı ermemek
kafası sersem sepet (olmak) : gürültü ve uğultudan zihni yorulmuş (olmak)
kafası şişmek : zihni yorulmak
kafası (veya kafasına) takılmak : zihni bir şeyle sürekli olarak uğraşmak
kafası yerinde olmamak : gereği gibi düşünecek durumda olmamak
kafası yerine gelmek : kendini toparlamak, kendine gelmek
kafasına dank etmek : bir olay sebebiyle birden ayılmak, doğruyu anlamak
kafasına estiği gibi : sadece kendi düşünce ve isteklerine göre
kafasına geçirmek : başına geçirmek
kafasına girmek : bir düşünce aklına uygun gelmek
kafasına girmemek : anlayamamak, kavrayamamak
kafasına göre : istediği gibi
kafasına koymak : kararını önceden vermiş olmak, önceden şartlanmak, bir şey yapmaya kesin karar vererek zamanını beklemek
kafasına sığmamak : akıl erdirememek
kafasına söz girmemek : çok aptal veya inatçı olmak
kafasına uymak : aklına uymak
kafasına vur, ekmeğini elinden al : başına vur, ağzından lokmasını al
kafasına vura vura : zorla, isteyip istemediğine bakmadan
kafasına vurmak : başına vurmak
kafasında şimşek çakmak : beyninde şimşek çakmak
kafasında tutmak : bir şeyi unutmamak, aklında tutmak
kafasından çıkarmak (veya atmak) : bir şeyi unutmak veya ondan vazgeçmek
kafasından geçirmek : belli belirsiz düşünmek
kafasını ezmek : zararlı olabilecek bir hareketi, bir durumu başlangıçta yok etmek, etkisiz duruma getirmek
kafasını işletmek : doğru ve iyi düşünmek
kafasını kaldırmak : karşı gelmek, başkaldırmak
kafasını kaldırmamak : yoğun olarak çalışmak, meşgul olmak
kafasını kaşıyacak vakti olmamak : başını kaşıyacak vakti olmamak
kafasını kırmak : iyice dövmek, pataklamak
kafasını kullanmak : akıllıca davranmak
kafasını kurcalamak : zihnini meşgul etmek, düşündürmek
kafasını sarmak (veya açmak) : uyuşmak, anlaşmak, uyum sağlamak
kafasını sokmak : barınabilecek bir yere yerleşmek, başını sokmak
kafasını taştan taşa çarpmak (veya vurmak) : başını taştan taşa çarpmak
kafasını toplamak : sağlıklı düşünebilir olmak
kafasını tütsülemek : sarhoş etmek
kafasını uçurmak : kellesini uçurmak
kafasını vurmak : bir kimsenin kafasını kesmek
kafasının bir tahtası eksik (veya noksan) (olmak) : akıl dışı davranışlarda bulunan
kafasının dikine gitmek : kendi düşünce ve görüşünün en iyi olduğuna inanarak kimsenin öğüdünü, uyarısını dinlememek
kafasının etini yemek : başının etini yemek
kafasının kontağı atmak : çok sinirlenmek, öfke ile dolmak
kafaya almak : zaaflarından yararlanarak kandırmak, oyuna getirmek
kafaya çıkmak : spor topa kafayla vurmak için sıçramak
kafayı bulandırmak : önceki düşünceleri altüst etmek, değiştirmek
kafayı bulmak : sarhoş olmak
kafayı çalıştırmak (veya işletmek) : akılcı davranarak sorunları çözmek
kafayı değiştirmek : düşüncesini, kanaatini değiştirmek
kafayı tütsülemek (veya dumanlamak) : sarhoş olmak
kafayı üşütmek : delirmek, çılgınlaşmak
kafayı (bir yere) vurmak : hastalanıp yatağa düşmek
kafayı yemek : aşırı yorgunluktan bunalıma düşmek
Deyimler, bir olayı veya durumu anlatmak için kullanılan sözcük veya cümlelerdir. Deyimler, dilin zenginliğini ve kültürel birikimini yansıtmaktadır. Deyimler genellikle yerleşik ve sık kullanılırlar ve sözlüklerde veya deyimler sözlüğünde sıklıkla bulunabilir. Deyimler, çok yönlü bir şekilde kullanılır ve birçok farklı durumda anlamlarını taşıyabilirler. Ayrıca, deyimlerin anlamları genellikle bir metafor, benzetme veya bir hikaye gibi bir anlatımla ifade edilir. Deyimlerin anlamlarını öğrenmek, dilin zenginliğini ve kültürel birikimini anlamak için harika bir yoldur. Kafa tutmak deyiminin anlamı da bu noktada yoğun olarak araştırılmaktadır.
Kafa tutmak deyimi açıklaması ve doğru kullanımı ile ilgili Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından açıklama yapılmıştır. Bu deyimin açıklaması ile ilgili bilgi edindikten sonra deyimi gerek cümle içerisinde gerek günlük hayatta rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Karşı gelmek, direnmek, boyun eğmemek. “Her önüne gelene kafa tutmakla bir yere varacağını mı sanıyorsun?”