Yeşil kahve ile ilgili yapılan araştırmalar gösteriyor ki klorojenik asidin zayıflatıcı etkisi mevcut. Fakat insanların yeterli seviyede klorojenik asit alabilmeleri için günde en az adet büyük fincanda yeşil kahve içmesi gerekiyor. Bu durumda yeşil kahvenin içerisindeki kafein miktarı; yüksek tansiyon, yorgunluk, asabiyet, titreme, ishal, kusma, bulantı, kalp çarpıntısı, su kaybı, böbrek yetmezliği, kramp, kemik erimesi, kansızlık (anemi) ve kalp yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Daha az miktarda içilen yeşil kahvenin de zayıflamada herhangi bir etkisi bulunmuyor.
Kahve, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de en sevilen sıcak içeceklerdendir. Kahvenin bu kadar çok tüketilmesi sağlık üzerindeki etkilerinin de çokça tartışılmasına neden olmaktadır. Özellikle tansiyon ve kalp sağlığı üzerindeki etkileri en çok tartışılan alanlardır.
Bu tartışmalara biz de katılalım ve kahvenin tansiyonu etkileyip etkilemediğine hep birlikte bakalım.
Geçici olarak kan basıncını arttırabilir
Kahve içmenin uyarıcı bir etkisinin olduğu hepimizin malumu fakat bilimsel veriler kahve içildikten kısa bir süre sonra kan basıncının yükselebileceğine de işaret ediyor.
30dan fazla araştırmanın bir arada incelendiği bir çalışmada ya da 2 fincan kahve tüketiminin ( mg kafein içeren) sistolik ve diyastolik kan basıncında sırasıyla 8mmHg ve 6mmHg artışa neden olduğu gösterilmiştir.
Kahvenin bu etkisi tüketimden 3 saat sonra gözlenmiş ve sonuçlar başlangıçta normal kan basıncı olan kişilerde ve önceden yüksek kan basıncı olanlarda benzer çıkmıştır.
Çalışmada düzenli kahve tüketimi ile tansiyon arasında ise ilginç bir şekilde bir ilişki bulunamamıştır. Araştırmacılar bunu sık tüketim ile birlikte gelişen kafein toleransı nedeniyle olabileceğini belirtmişlerdir. Sonuç olarak bir fincan kahve içtikten sonra, özellikle de nadiren içiyorsanız tansiyonunuzda küçük ve orta dereceli bir artış meydana gelebilir.
Kahve içmenin potansiyel uzun vadeli etkileri
Her ne kadar kahve, içtikten hemen sonra kan basıncınızı geçici olarak arttırabilse de bu etki kısa vadenin ötesine geçmiyor gibi görünüyor.
Yüksek tansiyonu olan hastalar üzerine yapılan çalışmalar, kahve tüketiminin tansiyon veya genel kalp hastalığı riski üzerinde önemli bir etkisinin bulunmadığını göstermektedir.
Sanılanın aksine kahve tüketiminin sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren çok sayıda bilimsel araştırma bulunmaktadır.
Örneğin sağlıklı yetişkinler üzerinde yapılan çalışmalar, günde bardak kahve içmenin kalp hastalığı riskinde %15’lik bir azalmayı sağladığını ve erken ölüm riskinde görece bir azalma ile bağlantılı olduğunu göstermektedir.
Kahve, güçlü antioksidan etkileri olan ve vücuttaki oksidatif stresi azaltan fitokimyasal bileşikler içerir. Pek çok araştırmacı, düzenli kahve içenlerde kafeinin olası olumsuz etkilerine kıyasla sağlık üzerindeki faydalarının daha fazla olabileceğini belirtmektedir.
Kahvenin insan sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkileri hakkında hala daha fazla araştırmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Fakat mevcut veriler kahve içmenin güvenli ve hatta faydalı bir alışkanlık olduğunu göstermektedir. Kahve içip içmeme konusunda elbette ki seçim sizin.
Diyetisyen Ayşegül Bahar
Hipertansiyon pek çok sorunu tetikleyebilecek önemli bir sağlık problemi. İhmal edilmesi halinde can kaybına varabilecek sonuçlar yaratan hipertansiyonun neden olduğu hastalıklar arasında kalp krizi, beyin kanaması, böbrek yetmezliği gibi hayati önemde sağlık sorunları bulunuyor. Türkiye’de her üç kişiden birinde görülen hipertansiyon modern yaşamın getirdiği sorunlar nedeniyle yaşlıların yanı sıra 20’li yaşlardaki kişilerde ve çocuklarda bile görülebiliyor. İşte hipertansiyonun erken yaşlarda görülmesine neden olan etkenler
Normalde günde en fazla 6 gram olması gereken tuz tüketimi, ülkemizde günde grama yükseliyor. Tuz tüketiminde yapılan her 1 gramlık artış da kan basıncı değerlerinin mmHg artmasına neden oluyor. Konserve, fast food tarzı gıdalarda ve turşularda yüksek oranda tuz bulunuyor. Ayrıca maden suyunda da çok yüksek oranda tuz var. Bu nedenle kilo vermek veya mide gazını gidermek için günde şişe maden suyu tüketmek çok yanlış. Sadece bu alışkanlık kesildiğinde bile kan basıncı ideal sınırlara gerileyebiliyor.
Hipertansiyon açısından gizli tehlikelerden biri de uyku apnesi. Tedaviye dirençli hipertansiyon hastalarının bir kısmında sorumlu “uyku apnesi” olabiliyor. Uyku apnesi olan kişilerde gece kandaki oksijen oranı düşüyor ve bu durum vücuttaki bazı kalp damar kontrol sistemlerini aktive ederek tansiyonu yükseltiyor. Bunun yanı sıra yapılan bir araştırma, günde 5 saatten az uyuyanların, 7 saat uyuyanlara oranla 2 kat daha yüksek tansiyon riski taşıdığını göstermiş. Buna yol açan etken ise uyku sırasında vücudumuzda salınan ve damarlarımızı genişleten birtakım kimyasal maddelerdir. Eğer daha az saat uyursak, bu maddelerin salınımı bozuluyor ve kan basıncı ile kalp hızında artışa neden olabiliyor.
Hatalı diyetler de hipertansiyonun erken ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Özellikle magnezyum, potasyum ile kalsiyumdan zayıf beslenmek uzun vadede damar sertliğine, bunun sonucunda da hipertansiyona yol açabiliyor. Ayrıca yüksek doymuş yağ içeren veya yüksek karbonhidrat içeren diyetler de uzun dönemde hipertansiyona yol açabiliyor.
Hareketsiz hayatın kan basıncını yükselttiğini gösteren çok sayıda bilimsel çalışma var. Ve bu çalışmalarda hareketsiz yaşam tarzı olanların, hipertansiyona yakalanma riskinin çok daha yüksek olduğu görülmüş. Tansiyon düşürücü etki için mutlaka spor salonuna gitmeye de gerek yok, günde 30 dakikalık hızlı yürüyüş yeterli oluyor.
Sigara ile alkol gibi alışkanlıklar kısa dönemde damarlarda büzüşmeye yol açarak ve uzun dönemde de damar sertliği yaparak hipertansiyona neden oluyor.
Günümüzün önemli bir sorunu olan ve gençleri, hatta çocukları bile tehdit eden obezite hipertansiyona yol açan önemli bir etken. Öyle ki obezite sorunu olan kişilerde hipertansiyon 3 kat fazla görülüyor. İdeal kilonun yüzde 20 üstüne çıkıldığında ise hipertansiyon riski 8 kat artıyor.
Kahve ve çay da içerdikleri kafein gibi uyarıcı maddeler nedeniyle fazla tüketildiklerinde tansiyonun yükselmesine yol açabiliyorlar. Bu yüzden çayı açık içmek ve günde 3 bardak ile sınırlandırmak önemli. Aynı şekilde kahvede de 1 fincanı geçmemek uygun olacaktır. Ayrıca kafein içeren enerji içeceklerinden de uzak durmaya özen gösterin.
Hem psikolojik, hem fiziksel stres de vücutta stres hormonlarının (noradrenalin, adrenalin, kortizol vb.) salınımı artırıyor. Bu hormonlar da doğrudan veya dolaylı etkileriyle tansiyonu yükseltiyor.
Hipertiroizm ve hipotroizim gibi tiroit bezi hastalıklar, böbreğe giden damarlarda daralma, diyabet, aort darlıkları da hipertansiyona yol açan etkenlerden. Kan basıncının ideal seviyeye düşmesi için bu hastalıkların kontrol altına alınması çok önemli.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.