kalabalıkta yalnız hissetmek / Kendini yalnız hisseden gençlere bununla baş etme stratejileri - Fikir Turu

Kalabalıkta Yalnız Hissetmek

kalabalıkta yalnız hissetmek

Kendini yalnız hisseden gençlere bununla baş etme stratejileri

Fikir Turu · Kendini yalnız hisseden gençlere bununla baş etme stratejileri

Gençlerin kendilerini çocuklar ve orta yaşlılara göre daha yalnız hissettiği bilinen bir gerçek. Zaten BBC’nin dünyanın dört bir yanından 55 bin kişiyle yaptığı bir ankete göre, yaş arasındakilerin yüzde 40’ı sık sık veya çok sık yalnızlık hissettiğini belirtiyor. Sadece gençler de değil, işyerimizde ya da başka sosyal ortamlarda etrafımızda insanlar olsa da kendimizi yalnız hissetmek çoğumuz için pek de yabancı bir duygu değil.

Manchester Üniversitesi psikoloji bölümünde gençlerde yalnızlık üzerine çalışan Pamela Qualter ve Lily Verity, Psyche dergisinin internet sitesinde yayımlanan yazılarında, ergenler ve genç yetişkinlerin kendilerini yalnız hissetmelerinin sebeplerini ortaya koyarak bu histen kurtulmayı sağlayacak birkaç strateji sıralıyor. Yazının bazı bölümlerini aktarıyoruz:

“Daha önce görsel tasvirleriyle karşılaştıysanız, yalnızlığın, karanlıkta tek başına oturan, efkârlı bir şekilde uzaklara dalmış veya özlemle pencereden bakan biri olarak (genellikle 65 yaş üstü bir kişi) resmedildiğini görmüş olabilirsiniz. Ancak bu tür görüntüler yanıltıcıdır. Nitekim araştırmacılar, yalnızlık yaşadığını en çok bildirenlerin gençler olduğunu ve bu tür yalnızlık görüntülerinin ergenlik ve genç yetişkinlik dönemindeki yalnızlık deneyimiyle uyuşmadığını ortaya koydular. Bu yıllar genellikle okulda, evde ya da işyerinde insanlarla çevrili olarak geçer.”

Yazarlar, yalnızlığın, sahip olduğumuz ilişkiler ile istediklerimiz arasındaki uyumsuzluğa karşı olumsuz bir duygusal tepki olarak tanımlanabileceğini söylüyor: “Bu, bizi anlamadıkları veya bizimle ortak ilgi alanlarını paylaşmadıklarında başkalarının yanında yalnız hissedebileceğimiz anlamına gelir. Üzüntü, hayal kırıklığı, öfke ve umutsuzluk gibi duygularla karakterize edilen yalnızlık, genellikle zor bir deneyim olsa da bizim için en anlamlı olan ilişkileri geliştirebilmek (veya arayıp bulabilmek) için yeniden bağlantı kurmamız ve ilişkilerimizi yeniden değerlendirmemiz yönünde bizi motive edebilir. Yalnız olduğumuzda, değiştirmemiz gerekenleri belirlemek için başkalarıyla olan etkileşimlerimizin bizi nasıl hissettirdiğine daha fazla dikkat edebiliriz. (…)

Şöyle bir senaryo düşünün, hatta belki de kendinizden bir şeyler bulabilirsiniz. Liseden yakın bir arkadaş grubunuz var ve bu arkadaşlardan bazıları üniversiteye kadar sizinleydi. Başlangıçta, bu lise arkadaşlarınızın yanınızda olduğu için mutlusunuzdur. Ancak zamanla bu arkadaşlarınız, ilgi alanlarını paylaşmadığınız insanlarla yeni arkadaşlıklar kurmaya başlar. Lisede arkadaşlarınızla olan yakınlığınızı özler, yalnızlık hissetmeye başlarsınız. Bu duygulara, yeni arkadaş gruplarına uyum sağlamaya ve ortak paydalar bulmaya çalışarak karşılık verebilir ya da yenilerini ararsınız.

Çoğu insan için yalnızlık uzun sürmez, yeniden bağlantılar kurulduğunda geçecektir. Ancak bazı insanlar için kronikleşebilen yalnızlık, onların iyilik hali üzerinde zararlı bir etkiye sahip olabilir. İnsanların kronik bir yalnızlık durumunda kalmasının bir nedeni, bununla ilişkili damgalamadır. Yalnızlık çekenler genellikle münzevi, negatif veya sosyalleşme bakımından beceriksiz gibi olumsuz şekilde nitelenirler. Bu da insanların yalnızlıkla ilişkilendirilmek istememelerine neden olur. (…) Yalnızlık duygularını yanlış olarak görebilirler ve bu da kendilerini yargılamalarına yol açarak onları destek aramaktan alıkoyar. Ancak araştırmalar, yalnızlığın çoğu insanın hayatının bir noktasında karşılaşacağı normal bir deneyim olduğunu gösteriyor.

Yalnızlık hayatımızın herhangi bir noktasında olabilirken, ergenlik ve genç yetişkinliğin yalnızlığa yol açan belirli özellikleri vardır. Gençlerin yalnız hissetme nedenleri olarak bahsettiği yaygın deneyimlerden bazıları aşağıdaki başlıklar halinde özetlenebilir.”

Arkadaşlara duyulan arzu

Yazarlar, ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinin duygusal destek sağlamada arkadaşlıkların giderek daha önemli hale geldiği zamanlar olduğunu vurguluyor:

“Araştırmalar, gençlerin yetişkinlere göre arkadaşlıklarından daha yüksek beklentileri olduğunu gösteriyor. Daha kalabalık arkadaş grupları, daha fazla yakınlık ve dostluk, arkadaşlarıyla daha sık iletişim kurmayı tercih ederler. (…) Pek çok gencin hissettiği gibi ‘uyum sağlayamadığımızı’ hissetmek, yalnızlığa yol açabilir.

Kimlik değişimleri

Ergenlik ve genç yetişkinliğin ilişkilerimizi etkileyen kısmı, gelişen benlik duygumuz, kim olduğumuzu keşfetmemizdir. Bu genellikle değerlerde, inançlarda ve estetikte değişiklikler ve yeni şeyler denemeyi içerir. Aynı süreçten geçen arkadaşlarınızın sizinle aynı yolu izlemek istememesi zorlayıcı olabilir. Değerlerinizin uyuşmadığını fark eder ya da eski arkadaşlarınız tarafından kabul edilmediğinizi hissedersiniz.

Bazı durumlarda, uyum sağlamadığınız için eleştirilebilirsiniz. Bu, özellikle ırk veya etnik köken, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet ya da engelliliğe dayalı damgalama yaşayan veya ruhsal sağlık sorunlarına sahip grup üyeleri için bir sorun teşkil edebilir.

Pek çok insanın gençlik ya da erken yetişkinlik yıllarında ‘arkadaş grubunu’ bulmuş gibi hissetmediğini, ancak zaman ve deneyimin bu tür ilişkileri geliştirmek için yeni fırsatlar getirdiğini akılda tutmak önemlidir.

Geçiş dönemleri

Yeni bir okula veya üniversiteye başlamak gibi yaşam olayları zorlayıcı olabilir. Alışılmadık bir ortamda bulunmak, uyum sağlamak için enerji gerektirir. Genellikle destekleyici arkadaşlardan ve aileden ayrılma söz konusudur. Yeni ilişkiler kurmadaki zorluklar, üniversitede ilk kez evinden uzakta kalan öğrencilerin sosyal destek eksikliği hissetmelerine neden olabilir.

Ev içinde yaşanan sorunlar

Genellikle okulda kendilerini en yalnız hissettiklerini belirten gençler için ev, rahatlatıcı bir alandır. Ancak evde, aile üyeleriyle yaşanan tartışmalar veya gerginlik, destekleyici aile üyelerinin evden ayrılması, ailede ruh sağlığı veya madde kullanımı gibi zorlukların söz konusu olması yalnızlık duygularını şiddetlendirebilir. Yalnızlık hissedenler, yalnızlıkları hakkında konuşmaya çalıştıklarında bazen ebeveynleri tarafından reddedildiklerini ifade ederler.

Düşünme kalıpları

Yalnızlık, sosyal tehditlere karşı aşırı uyanıklıkla desteklenir, yani yalnızlık çekenler, sosyal dünyalarının başkaları tarafından reddedilmelerine yol açabilecek yönlerini aramaya meyillidir. Yalnızlık hisseden bazı gençler, başkalarıyla olan etkileşimlerini daha olumsuz yorumlamaya başlayabilir.

Bazı insanlar da hissettikleri ve arzu ettikleri bağlantıları kurmada başarısız oldukları için kendilerini suçlarlar. Bu, başarısız olacağına inandıklarından başkalarıyla bağlantı kurmaya çalışma konusunda motivasyon eksikliğine yol açabilir. Yalnız hissedenlerin, sosyal beceri eksikliğini değişken bir davranıştan ziyade değiştirilemez bir özellik olarak görme ihtimali diğerlerinden daha yüksektir.” (…)

Yazarlar karmaşık bir deneyim olan yalnızlığın, mutlaka tek bir nedene bağlanamadığı, dolayısıyla tek bir çözümle hafifletilemeyeceğinin altını çiziyor:

“Bir kişi için işe yarayan, başkası için işe yaramayabilir. Kendinizi yalnız hissediyorsanız ve hiçbir şey yardımcı olmuyor gibiyse umudunuzu kaybetmeyin; muhtemelen sizin için işe yarayan stratejiyi henüz bulamamışsınızdır. Kendi başınıza yapabileceklerinizle başlayıp başkalarıyla bağlantı kurma yollarına uzanan bazı pratik adımlar şunlardır:

Olumsuz düşünceleri yeniden değerlendirin

Kendi kendine olumsuz konuşma, bizi bir yalnızlık döngüsünde tutabilir. Bizi başkalarına ulaşmaktan caydırır ve kötü hissetmemize neden olur. İlk önce bir düşünceye sahip olmanın onu doğru kılmadığının farkına varmak gerekir. Örneğin, arkadaşınızın sizinle konuşmak istemediğini düşünebilirsiniz, ancak bu, bunun doğru olduğu anlamına gelmez. Belki de yaşadığı bir sorun yüzünden arkadaşınızın dikkati dağılmıştır. Arkadaşlarımızın bizimle konuşmak istemediğinin doğru olduğunu varsaymak, aramızda mesafe oluşmasına neden olur, bizi geri çekilmeye iter ve onlardan koptuğumuz fikrini pekiştirebilir.

Bilişsel davranışçı terapiden ilham alarak durumu yeniden değerlendirebiliriz. Örneğin, bir grup arkadaşlarınızla konuştuğunuzu ve söylediğiniz şeye kimsenin yanıt vermediğini düşünün. ‘Söyleyeceklerimle kimse ilgilenmiyor, bu yüzden sessiz kalmam gerek’ diye düşünüyorsanız, normal tepkiniz bu düşünceyi gerçek olarak kabul etmek ve sessiz kalmak olabilir. Bunun yerine, değerini sorgulayarak düşünceye meydan okuyabilirsiniz: Kimsenin ilgilenmediğine inanmak size yardımcı oldu mu? Sessiz kalmanız gerektiğine inanarak arkadaşlarınızın sizi daha fazla kabul ettiğini mi hissediyorsunuz? Neden kimsenin cevap vermediğine dair başka açıklamalar var mı? Bunu yaparak, olumsuz düşünceleri mutlak gerçekler olarak kabul etmek yerine alternatif bakış açıları üzerine düşünebilirsiniz.

Yalnız zamanın geçirmenin faydalarını kucaklayın

Yürüyüşe çıkmak, okumak, müzik dinlemek veya bir hobi edinmek gibi yalnızken yapılabilecek eğlenceli pek çok faaliyet, bir yandan bizi tatmin ederken diğer taraftan duygularımızdan uzaklaştırır. (…)

Yalnız zaman geçirmenin başka faydaları da vardır. Özellikle okulda veya işyerinde başkalarının yanında çok zaman geçirdiğinizde, yalnız zaman geçirmek tazelenmenize ve hayatınızda meydana gelen olaylar üzerine düşünmenize alan açabilir. Gençler, yalnız geçirdikleri zamanı rahatlamak ya da hüsrana uğradıklarında sakinleşmek için bir fırsat olarak kullandıklarını belirtiyorlar.

Duygularınızı yaratıcı yollarla ifade edin

Şu anda yalnızlıkla ilgili duygularınız hakkında biriyle konuşmak sizi rahatsız ediyorsa, nasıl hissettiğiniz hakkında yazmak yardımcı olabilir. (…) Düşüncelerinizi yazmak, ne hakkında olumsuz hissettiğinizi belirlemenize yardımcı olabilir. Üzücü düşüncelerinizin izlediği kalıbı tanımlayabilirsiniz. (…) Olumsuz düşünceyi tetikleyen düşünceleri yazmak ve tanımak, yukarıda açıklanan düşünceyi yeniden değerlendirme stratejilerini uygulamak için başlangıç noktası sağlar.

Yazmanın yanı sıra çizim, şiir veya şarkı gibi nasıl hissettiğinizi anlatan bir sanat eseri yaratmak, duygularınızı anlamlandırmanıza yardımcı olabilir. (…) Daha sonra kendinizi rahat hissettiğiniz bir noktaya ulaştığınızda, yarattığınız eseri konuşma için bir başlangıç noktası olarak kullanabilirsiniz.

Güvendiğiniz biriyle yalnızlık hakkında konuşun

Yalnızlık çekiyorsanız, biriyle bunun hakkında konuşmayı ürkütücü bulabilirsiniz. Belki de anlattıklarınızın güvendiğiniz kişiye yük olmasından korkuyorsunuz. Ancak bunu yaparak konuştuğunuz kişinin benzer bir şey yaşadığını görebilirsiniz. Sorunlarımız hakkında başkalarından empati içeren ve kabul edici yanıtlar almak, kendimizden şüphe duymaktan kurtulmamıza yardımcı olabilir ve güvendiğimiz kişiyle olan ilişkimizi geliştirebilir. Kime açılmak sizi en rahat hissettirecek? Bu kişi birlikte yaşadığınız bir kişi; örneğin ebeveyn, kardeş veya başka bir aile üyesi ya da okuldaki veya mahallenizdeki bir arkadaş gibi evinizin dışındaki biri olabilir.

Neden açıldığınızı ve konuşmadan ne elde etmek istediğinizi ana hatlarıyla belirterek başlamak yardımcı olabilir. Onların tavsiyesini mi yoksa sadece dinlemelerini mi istiyorsunuz? Bu şekilde, karşınızdakinin yararsız bulduğunuz bir şekilde yanıt verme olasılığını azaltırsınız. Başlamanın başka bir yolu, daha genel olarak yalnızlık hakkında konuşmak, karşınızdakine yalnızlık hissi yaşayıp yaşamadığını veya yalnızlık hakkında bir şey bilip bilmediğini sormaktır. (…)

Halihazırda tanıdığınız biriyle konuşmanın sizin için ideal olmayacağını düşünüyorsanız, bir danışman veya psikologla konuşmak yardımcı olabilir. Bazen doğrudan hayatınıza dahil olmayan ve hayatınızdaki insanlarla hiçbir bağlantısı bulunmayan biriyle konuşmak daha güvende hissettirebilir. Bir profesyonel, olumsuz olaylar hakkında basitçe düşünmek yerine çözüm bulmaya odaklanmanızı sağlayabilir. (…)

Etkinlikleri siz planlayın

Birine ulaşmak her zaman açılmak anlamına gelmez. Belki de okulunuzdakilerle dışarı çıkmak için bir davet bekliyorsunuz. Bunun yerine, plan yapan kişi olmayı düşünebilirsiniz. Kahve içmek ya da parkta yürüyüşe çıkmak gibi basit bir faaliyet organize edebilirsiniz. Elbette şunu da düşünebilirsiniz: ‘Peki ya hayır derlerse?’ Bu bir risktir, ancak olası reddedilmelerden kaçınarak olası bağlantılardan da kaçınmış olursunuz.

Sosyal olarak inisiyatif almanın bir başka yolu kitap okuma, tartışma veya futbol gibi bir hobinize veya aktivitenize odaklanan bir gruba katılmaktır. Hoşunuza giden şeylere odaklı bir kulüp bulmak, katılan diğer kişilerle en az bir ortak ilgi alanınız olmasını sağlar. Bu da benzer düşünen insanlarla arkadaşlık kurma potansiyeline sahip olduğunuz anlamına gelir. Topluluğunuza daha fazla dahil olmak, bir aidiyet duygusu yaratmanıza yardımcı olabilir. Gönüllülük, başkalarıyla ortak bir amaç doğrultusunda çalışarak organik arkadaşlıklar geliştirmenin harika bir yoludur. (…)

Çevrimiçi arkadaşlıklar kurun

Herkesin okulunda bağlantı kurduğu kişiler olmadığını bilmek önemlidir ve bunda bir sorun yoktur. Okulunuzda sizin yaptıklarınızı beğenen ve benzer şekilde düşünen insanların olmadığını fark edebilirsiniz. Çevrimiçi gruplar, ilgi alanlarınızı paylaşan kişileri belirlemenize yardımcı olabilir. (…)”

Bu yazı ilk kez 2 Eylül &#;de yayımlanmıştır.

 

Kalabalıklar İçinde Yalnız Olmak

3 dakika

Kalabalıklar İçinde Yalnız Olmak

Son Güncelleme: 21 Aralık,

Kaç insan tanıdığınız ya da sosyal medyada ne kadar çok arkadaşınızın olduğu fark etmez. Esas önemli olan, etrafınızdaki kişilerin sizin için ne anlam ifade ettiğidir. Bu insanların sizin için nasıl bir değeri var? Rakamların bir önemi yoktur çünkü çevrenizde pek çok insan olsa da yalnız hissetmeye devam edebilirsiniz.

Hiç ne kadar sarınıp sarmalansanız da bir türlü ısınamadığınızı hissettiğiniz oldu mu? Hiç çevrenizde çok sayıda insan olmasına rağmen iletişim ihtiyacınızı karşılayamadığınızı hissettiniz mi?

Size hiç kimse yardım edemeyecekmiş gibi ve yalnız hissettiğiniz oluyor mu? Bu boşluk hissi, onu dışarıdan bulacağınız şeylerle doldurmaya çalıştığınız sürece sizi rahat bırakmayacaktır. Bu içsel bir sorundur ve yardımı başkalarında aramadan önce kendi içinizde çözmeniz gerekir.

Yalnızlık, kendinizle vakit geçirebilmeniz için bir fırsattır. Yalnızlık, içsel diyaloglar kurmanıza izin verir. Böyle zamanlarda kendinizi daha iyi tanıyabilir, ne istediğinizi ve hangi yönde ilerlediğinizi daha iyi anlama fırsatı elde edebilirsiniz. Yalnız kaldığınızda kendi başınıza olmanın tadını çıkarabilirsiniz.

“Birlikte olduğunuz insandan hoşlanıyorsanız yalnız kalamazsınız.”

– Wayne Dyer

Kendi arkadaşlığınızdan hoşlanırsanız ve kendinizle barışıksanız hiçbir zaman yalnız hissetmezsiniz. Aslında, sadece bunlara erişebildiğiniz zaman dışarıdan geleceklere bakmalısınız. İçinizde yalnızca gürültü ve kafa karışıklığı varsa dışarıdaki müziği nasıl duyabilirsiniz ki?

Etrafınızda olan şeylerin değeri

Dostluk arıyorken niceliği önceliğinize koymak bir hatadır. Bunun anahtarı nitelikte yatar. Size hiçbir şey sunmuyorlarsa etrafınızda kaç kişi olduğunun bir önemi yoktur. Zamanı verimli geçirmiyorsanız zamanınızın ne kadarını insanlarla geçirdiğiniz de fark etmez.

Kendinizle ya da diğer insanlarla vakit geçirmek sizi mutlu etmiyorsa her zaman kendinizi yalnız hissedersiniz. Aynı hikayeyi kaç kere anlattığınız fark etmeksizin sürekli olarak kimsenin sizi anlamadığını düşünürsünüz.

Ayrıca eğer kendinize değer vermezseniz sürekli kimsenin sizinle zaman geçirmek istemeyeceğini düşünürsünüz. Ne de olsa zaman, sadece öncelikle kendinizle paylaştığınızda değerli olacaktır.

okyanusta oynayan kadınlar

Önce kendinizle olmak üzerine çalışın. Yalnız değil, kendinizle birlikte. Sizin için her zaman orada olacak kişi yalnızca kendinizsiniz; ve bu yüzden kendinizi sevmelisiniz. Nasıl olduğunuzla bağlantı kurduğunuz anlarda yalnızlığın tadını çıkarın. Kendinizle konuşun ve kendinizle barışmanın dış dünyadaki hedeflerinize doğru ilerlerken size yardımcı olacağını unutmayın.

“Bir gün yalnızlık beni öyle sıkı kucakladı ki, ona karşı duygusal bir yakınlık hissettim. Tıpkı bir çocuk gibi ağladım ve ona binlerce hikaye anlattım. İki eski arkadaş gibi uzun uzun konuştuk, ardından birbirimize veda ettik ve kendi yollarımıza gittik. Hala zaman zaman görüşüyoruz ve her zaman onu gördüğüme memnun oluyorum. O her zaman aynı: her zaman dürüst, bilge ve zeki.”

– Kelbin Torres

Yalnız olmaya anlam kazandırın

Kendinizden memnun değilseniz ve içinizde bir boşluk hissediyorsanız, bu duygularınız en kötü düşmanınız haline gelebilir. Bu duygular, siz arka fondaki müziği değiştirmeye çalışırken sürekli size bağıran ve çözüm talep eden bir ses gibidir. Gerçek çözüm, dış dünyadan ayrılıp iç benliğinizle bağlantı kurmaktır.

büyük bir kalbe sarılmak

Kendinizle sağlıklı bir ilişki kurmayı hedefleyin – bu, yüksek seviyede kaliteli bir ilişki olsun. Kendinizi nasl dinleyeceğinizi ve pohpohlayacağınızı bilin. Kendinize iyi bakın ve kendi kendinize yoldaşlık ettiğiniz sakin ve sessiz zamanları takdir edin.

Kendiniz için iyi bir yoldaş olursanız yalnız hissetmezsiniz ve bir bütün olursanız yoksunluk çekmezsiniz. Dışarıdaki dünya sizin içsel sorunlarınızı kapatan bir yara bandı olmak yerine sizi daha çok tatmin eder.

Kendinizi daha önce hiç sevmediğiniz gibi sevin. Her gün bir süre yalnız olmayı isteyecek kadar barışın kendinizle. Başkasının hiç dinlemeyeceği gibi dinleyin kendinizi. Sahip olmak istediğiniz en iyi arkadaşınız olun. İçinizdeki boşluğu doldurabildiğinizde, dışarı çıkıp diğerlerinin size önerdiklerinden keyif alacaksınız.

İlginizi çekebilir

Kalabalıklar içinde kendinizi yalnız hissettiğiniz ya da insanlarla derin ilişkiler kuramadığınız dönemler mutlaka olmuştur. Belki uzun bir süredir arkadaşlarınızı ya da sevdiklerinizi göremediniz. Belki de corona virüs salgınının oluşturduğu stres, evinizde gerginlik yarattı ve kalabalık bir evde yaşamanıza rağmen kendinizi yalnız hissettiniz. Geçmiş zamanlara duyulan nostaljik duygular ve salgın öncesi hayata dönme özlemi yalnız hissetme duygusunu artırabilir. Hatta bu durum günlük sosyal etkileşimlerden yararlanma yeteneğinizi dahi köreltebilir. Yalnız hissetmek sizi duygusal olarak tüketebilir, hayatı anlamsız gösterir. Aynı zamanda ağrı ve sızılar, uyku problemleri ve zayıflamış bağışıklık tepkisi gibi fiziksel semptomlara da yol açabilir. Peki terapistler bu konuda ne diyor? Yalnızlıkla başa çıkmanın evrensel olarak kabul edilmiş bazı stratejileri bulunuyor. Bu stratejilerle yalnız hissettiğinizde duygularınıza yön verebilirsiniz. Hazırsanız başlayalım!

1. Duygularınızı kabul edin ve yeniden sosyalleşin

yalnız hissetmek

Yalnızlık duygusuna yön vermek için önce yalnızlığın ne olduğunu anlamak gerekiyor. Sosyalleşmeden duramadığınız için mi yalnız hissediyorsunuz yoksa insanlarla anlamlı ve derin ilişkiler kuramadığınız için mi? Yalnızlık çoğunlukla izole olduğumuzda ve sosyal etkileşimi sınırlandırdığımız zamanlarda ortaya çıkar. Evet bu genel geçer bir bilgi fakat herkesin sosyal etkileşim ihtiyaçları farklıdır. Bu nedenle yalnız hissetmeyi tek bir kategori altında değerlendiremeyiz. Örneğin;

  • Haftanın her gününü arkadaşlarınızla geçirmeye alışkınsanız, haftanın bir günü dahi tek kalsanız kendinizi yalnız hissedebilirsiniz. Tam tersi; eğer yalnız kalmak sizin için bir tercihse, haftada bir gün arkadaşlarınızla buluştuğunuzda kendinizi sosyalleşmiş hissedersiniz.
  • Sayıca çok miktarda arkadaşlarınız olsa bile odanıza çekildiğinizde kendinizi yalnız hissedebilirsiniz. Ya da sevgiliniz olsa dahi içsel olarak yalnızlık duygusu çekebilirsiniz.

Çoğu insan duygularını tatmin etmek için yakın ilişkilere ihtiyaç duyar. Bu duygulara yalnız hissetmek de dahildir. Hümanist bir psikolog olan Abraham Maslow, bu ihtiyacı o kadar önemli görüyordu ki temel insan ihtiyaçları hiyerarşisine yiyecek ve barınma gibi maddelerin yanı sıra sevgi ve aidiyeti de dahil etti. Öte yandan bir miktar yalnızlık ya da kendi başınıza kaliteli zaman geçirmek de önemlidir. Yalnızlık kendinizi keşfetme, yaratıcı düşünme ve kendinizi yansıtma gibi pek çok fırsat yaratır. Yalnızlık her zaman korkutucu bir şey değildir. Kendinizle ve diğer insanlarla ilişkilerinizdeki duygusal farkındalığı artıran değerli bir histir.

Eğer yalnızlık duygusu gün yüzüne çıkmaya başladıysa, duygularınızı kabul edin. Belki müzik dinler, eski defterleri karıştırır, sevdiğiniz şiirleri okur ya da sadece oturup duygularınıza uyum sağlarsınız. Ne yapmayı seçerseniz seçin yalnızlıktan en iyi şekilde yararlanmanın yollarını bularak bu duyguyu kendini lehinize çevirebilirsiniz.

2. Yaşam alanınızı sesle doldurun

yalnız hissetmek

Uçsuz bucaksız boşluk, her yönden evinizi istila etmeye mi başladı? O zaman sesin gücünden yararlanın! Sesler, çevrenizdeki ve zihninizdeki boş alanları doldurarak sizi daha mutlu hissettirebilir. Örneğin;

  • Müzik, ruh halinizi etkileyip sizi motive ederken, sesli kitaplar dikkatinizi dağıtmaya yardımcı olur. Bu geçici bir kaçış yolu olsa da yalnızlık duygusuyla baş etmenin en basit stratejisidir.
  • Podcastler bilgilendirici olmasının yanı sıra eğlencelidir ve konuşma atmosferi sizde bağlantı duygusu yaratabilir.
  • Canınızın bir şeyler izlemek istemiyorsa bile dizi ya da film açarak evdeki sessizliği bozabilirsiniz. Eğer televizyon açmamakta ısrarcıysanız sadece pencerenizi açın. Yoldan geçen insanların sesini ya da kuşların cıvıltısını duymak, size dünyaya ve sosyal hayata bağlı olduğunuzu tekrar hatırlatır!

3. Halihazırda sahip olduğunuz bağlantılarla iletişim kurun

Arkadaşlarınızı ve ailenizi ne kadar çok sevseniz de onlarla her zaman vakit geçirmek pek mümkün değil. Fakat fiziki anlamda yanında olamadığınız insanlarla iletişim kurmaya devam edebilirsiniz. Etkileşiminiz biraz farklı görünebilir, ancak bağlantınız devam ediyor. Önemli olan da bu.

Hayatınızda değerli olduğunu düşündüğünüz insanlarla düzenli olarak bağlantı kurun. Örneğin geçmişte Pazar günleri ailenize, Cumartesi günlerini iste arkadaşlarınıza vakit ayırdığınızı düşünelim. Bu durum günümüzde pek mümkün değil. Malum corona virüs tedbirleri kapsamında uzun bir süredir hafta sonları evlerdeyiz. O halde nasıl sosyalleşeceğiz? Cumartesi günleri arkadaşlarınızla Pazar günleri ise ailenizle görüntülü arama gerçekleştirebilirsiniz. Aceleniz yok, yetişmeniz gereken bir yer yok&#; Sadece kahvenizi alın ve sevdiklerinizle iletişim kurun. Sevdiğiniz birinin sesini duymak, duygular üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Bazen 10 dakikalık arama bile yalnızlığınızı hafifletmeye yardımcı olur. Tabi ki sadece sizin değil, hem siz hem de onlar için!

Yeni bağlantılar mı arıyorsunuz? Sanal bağlantılar, sevdiklerinizle kurduğunuz iletişim kadar güçlü olmayabilir. Ancak yine de faydalıdır! Pandemi döneminde çok sayıda grup, toplantılarını çevrimiçi düzenlemeye başladı. Müze turları, kitap kulüpleri, sanal spor grupları ve daha birçok toplantı sosyal etkileşim için harika bir fırsat.

4. Etkileşimlerinizden en iyi şekilde yararlanın

yalnız hissetmek

Başkalarının yanında vakit geçirmek her zaman yalnızlığınızı gidermez. Çünkü etkileşimlerin kalitesi genellikle insanlarla bir araya gelmenizden daha önemlidir. Bu nedenle eğer kaliteli zaman geçirmiyorsanız on kişinin arasında dahi yalnız hissedebilirsiniz. Daha derin ve kaliteli bağlantı kurma ihtiyacı hissettiğinizde, etkileşimlerinizi anlamlı hale getirmenin yollarını arayın. Örneğin; duygularınızı ya da kişisel deneyimlerinizi paylaşabilir, sorular sorabilir, karşılıklı ilgi alanlarınız hakkında sohbet edebilirsiniz. Özellikle gündemin her saat değiştiği bir ülkede yaşıyorsanız, güncel olaylar hakkında konuşmak neredeyse kaçınılmazdır. Yine de sohbetlerinizde tamamen üzücü haberler üzerinde durmaktan kaçınmalısınız.

5. Değişmeyen kural: Dışarı çıkın!

Yalnız hissetmek ve bu duygudan kurtulmak için ortam değişikliğine ihtiyacınız olduğunu muhtemelen biliyorsunuzdur. Malum, hafta sonları dışarı çıkamıyoruz. Hafta içi çalışmak zorundayız. Durumun iç karartıcı göründüğünün farkındayız. Belki en sevdiğiniz kahvecinden kahvenizi alamıyor, arkadaşlarınızla kahvaltıya gidemiyorsunuz. Fakat doğada geçireceğiniz 20 dakikanın, tükenmişliği hafifletmeye kesinlikle yardımcı olacağına eminiz! İşte deneyebileceğiniz birkaç fikir:

  • Son yapılan bilimsel çalışmalar, kuş seslerinin ruh sağlığı üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Çevrenizdeki en yakın parka yürüyerek gidin ve sadece kuşları gözlemleyin.
  • Mahallenizde bir yürüyüşe çıkın. Daha önce hiç gitmediğiniz sokakları keşfedin. Uzun süredir görmediğiniz komşularınızı selamlayın😊
  • Kitabınızı en yakın ağacın gölgesinde okuyun. Salgın tedbirleri nedeniyle çok fazla zamanınız olmayabilir. Fakat zihninizi dağıtmak için yirmi dakika bile etkili olacaktır.
  • Onlıne market alışverişine biraz ara verin. Duygusal olarak tükenmiş hissetmenizin sebebi güneşle temas etmemek olabilir!

6. Duygularınız hakkında konuşmaktan çekinmeyin

yalnız hissetmek

Duygular her zaman bilinçaltında toplanma eğilimdedir. Konuşmadıkça ve kabul etmedikçe büyür ve yoğunlaşırlar. Duyguları yüksek sesle ifade etmek, yoğun duyguların gücünü azaltmaya yardımcı olabilir. Sevdiğiniz birine yalnız hissettiğinizi söylemek, duygusal destek almanızı kolaylaştırabilir. İstenmeyen duyguları başkalarıyla paylaşmak her zaman kolay olmayabilir. Sevdiklerinizle konuşamıyor olsanız bile bir kâğıda hislerinizi yazıp, yoğun duyguların gücünü azaltabilirsiniz. Böylece yalnız hissetmek gibi olumsuz duygularından uzaklaşırsınız.

7. Yaratıcılığınızı ortaya çıkarın

Sanat, müzik, edebiyat gibi yaratıcı arayışlar, birçok insanın izolasyonla ve yalnızlık duygusuyla başa çıkmasına yardımcı olur. Sanatsal çabalar, duyguları sözler olmadan ifade etmenizi sağlar. Bu da duygularınızı yüksek sesle söylemekten çok daha yararlı olabilir.

Yaratıcılığın bir başka önemli yararı da sizi ve zihninizi akışa bırakmasıdır. Akış, genellikle “anda” olmakla eş anlamlı kullanılır. Akışınızı bulmak geçici olarak zihninizdeki düşüncelerden sizi kurtarır. O an sadece yaptığınız şeye odaklanmanız yalnız hissetmek gibi olumsuz duyguları ortadan kaldıracaktır.

8. Evcil hayvanla yaşamayı düşünün

yalnız hissetmek

Herkes bir hayvanla yaşama yeteneğine sahip değildir. Bu nedenle bu strateji sadece hayvanlarla yaşam alanını paylaşabilecek kişiler üzerinde etkili olacaktır. yılında yapılan bir araştırma, evcil hayvan sahiplenmenin hem zihinsel hem de fiziksel sağlığa iyi geldiğini gösteriyor. Evet bir papağanınız yoksa evcil hayvanlar sizinle konuşamayacaktır. Ancak sizin en yakın arkadaşınız olacağına eminiz. Sizden başka nefes alan bir canlının yanınızda olması, stresinizi azaltarak mutlu hissetmenize yardımcı olabilir. Örneğin bir köpek sahiplenirseniz, düzenli olarak dışarı çıkmak zorunda kalırsınız. Açık hava köpeğinize iyi geleceği gibi temiz hava almak kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olur.

9. Sosyal medya kullanmaya ara verin

yalnız hissetmek

Sosyal medya, sevdiklerinizle iletişimde kalmanın çekici bir yolu gibi görünse de bazen yalnızlık duygularını artırabilir. Sevdiğiniz birinin mutlu ve kaygısız bir gönderisi zaten yalnız hissediyorken sizi derin düşüncelere sürükleyebilir. Yalnız olduğunuzda başkalarının sevgilileri ya da aile üyeleriyle vakit geçirdiğini görmek size acı verebilir. Tabii ki sosyal medya hiçbir zaman büyük resmi göstermez. Bu yüzden sevdiğiniz kişilerin ne hissettiğini siz sormadan bilemezsiniz. Kısacası bu uygulamaları kullanmaya ara vermek bunun yerine çevrenizdekilerle telefon görüşmesi aracılığıyla bağlantı kurmak daha sağlıklı bir tercih olacaktır.

Sevdiğiniz bir etkinliği yapmak için kendinize zaman yaratın

Yalnız hissetmek çoğu zaman sevilmediğimizi ya da dışlandığımızı düşündüğümüz zamanlarda orta çıkıyor. Ancak yalnızlık tüm bunların ötesinde daha derin anlamlar içeriyor. Yakın arkadaş sayınızı göz önünde tutarak, yalnız olduğunuz çıkarımını yapıyor olabilirsiniz. Bu durum yani fiziksel olarak yalnız olma durumu, sosyal hayattan izole olmayı temsil ediyor. Öte yandan yalnızlık hissi olarak tanımladığımız durum çok daha duygusal bir süreç. Yalnız hissetmek elle tutulur gözle görülür bir süreç olamadığı için bu hisle başa çıkmak daha kolaydır. Eğer yalnız hissetmek ve yalnız olmak arasındaki farklı anlarsanız, işler sizin için daha kolay olabilir.

Yalnızlık kendinizle olan bağlantınızı güçlendirmek konusunda oldukça güçlü bir etkiye sahiptir. Eğer yalnız hissediyorsanız; yemek pişirerek, yoga yaparak ya da video oyunları oynayarak normallik duygusu yaratabilirsiniz. Bu durum biraz da olsa iç huzur bulmanıza yardımcı olacaktır.

Yalnızlığın kalıcı olmadığını kendinize hatırlatın

yalnız hissetmek

Yalnızlık ne kadar bunaltıcı olsa da bu durum sonsuza kadar süremeyecek. Bu gerçeği düşünmek yalnızlıktan tükenmiş olduğunuz zamanlarda sizi rahatlatabilir. Covid aşıları yaygın olarak bulunabilecek, okullar açılacak, üniversitelerde yüz yüze derslere geçilecek. Ve siz yine arkadaşlarınızla ve sevdiklerinizle bağlantı kuracaksınız. Tüm bunların dışında yeni arkadaşlıklar da kuracaksınız. Eğer yalnızlığınızın pandemiyle bir ilgisinin olmadığını düşünüyorsanız, merak etmeyin o da geçecek! Yalnızlık hissinden kurtulmak zaman ve çaba gerektiren bir süreç. Yeni insanlarla tanışmak ve güçlü ilişkiler kurmak her zaman mümkün!

Yardım istemekten çekinmeyin

yalnız hissetmek

Yalnızlığın ruhunuzu yaraladığını düşünüyor ve bu hisle baş edemiyorsanız yardım almaktan asla çekinmeyin. Bazen bizi sosyal hayattan izole eden düşüncelerden kaçmak için profesyonel yardım almaya ihtiyacımız olabilir. Uzun vadeli yalnızlık hissi; kendimizle ilgili düşüncelerimizi derinden etkileyebilir. Örneğin kimsenin bizi sevmeyeceğine ya da yalnız olmayı hak ettiğimize inanmaya başlayabiliriz. Eğer kriz anlarını atlamıyorsanız, bir uzmanla iletişime geçmek sizin için doğru bir karar olabilir.

Bu içeriğimiz ilginizi çektiyse;

Bizi Anca Bizim Gibiler Anlar: Yalnızlık Hakkında Bilmediğiniz 10 Gerçek ve Yalnızlık: Hayattan Uzaklaştıran Bu His Birini Gerçekten Öldürebilir Mi? başlıklı listelerimize de göz atmanızı tavsiye ediyoruz!🤩

Kaynak:

kalabalıkta kendini yalnız hissetmek

  • insanın içinde bulunduğu çevreden kendisini tamamen kopuk hissetmeye başladığı anlarda yaşadığı duygudur. insan daha bir yalnız, daha bir içe dönük yaşamaya başlar her şeyi. var olanlar bir tat vermez sıkar insanı, yavan gelir ötekiler.. o anlarda insanın tek dostu insanın kendisi olur. insanlar bir gölgeye dönüşür ve koyu bir yalnızlık başlar.

    (bkz: kendini yalnız hissetmek)
    (bkz: kalabalık içinde yalnızlık)

  • (bkz: mutlak yalnızlık)

  • bana kendimden geriye bir şey kalmadığını gösteren duygu, kendimi iyi anladığımı düşündüğümde ortaya çıkıyor. her şeye rağmen hiçbir şeylik.

    yani ki nasılım, kiminleyim ve neredeyim çoğunlukla bilmiyorum fakat yaşamaktayım ve dahası biçimsizleşmekteyim. kendimi ancak ölümle bağışlarım.

  • yalnızlıktan kaçmak için gidilen çoklukta daha fazla yalnızlıkla karşılaşmaktır. şu kısa hayatta ben ne yapıyorum, ne olacağım hissi. kalabalığın söylediklerini, yaptıklarını kaçırmak, aşırı dalgınlık, unutkanlık.

    hayatın kâh ciddi kâh çok saçma gelmesi. sürekli bu ikileme şahit olmak insanı aşırı tedirgin ediyor. öyle kusursuz bir boşluk.

  • şu an içinde bulunduğum durum. hiçbir yere sığamıyorsun. etrafında sürekli bir seyler oluyor, sen sadece bakıyorsun. algı dediğimiz şey zayıflıyor. biniyorsun dolmuşa yol nasıl geçiyor , ne ara evdesin bilmiyorsun. öyle şeyler işte

  • doğa içerisine doğmasına rağmen doğduğu andan itibaren doğadan koparılıp ki doğa içerisinde yalnız yaşamasına izin verilmeyen tek varlık olan insan ne yazık ki sadece zaman zaman yalnız kalmayıp eninde ve sonunda bu hayata yalnız veda eder.

  • sanırım o birini beklemek ile alakalı bir hissiyat. çünkü bütün o kalabalığın içinde tek bir kişi eksik. tüm hayat akışını, beklentilerinizi ona göre şekillendirdiğiniz ya da şekillendirmeye hazır olduğunuz o kişi.

    ya da o insanların sizi bir türlü anlamadığını düşünüyorsunuz, kendinizi ait hissetmiyorsunuz ya da siz kendinizi eksik hissediyorsunuz. ama her türlü de hep yalnız olduğunu düşünüyor insan. zamanla bu yalnızlık hissi, bana değer verecek kimse yok galiba, kimsenin umrunda değilim düşüncelerine dönüşmeye başlıyor. kendini bir türlü uyduramıyorsun hayatın akışına. sanki o eksikliğin tamamlansa hayat yeniden ilerlemeye başlayacakmış gibi geliyor.

    bütün bu şeyleri bağladığın kişinin yokluğu, tüm kalabalığı sıfırlıyor. bu ne kadar mantıklı, ne kadar akıl işi bilmiyorum ama insanın sahip olduklarını ve ihtiyacı olanları hep kategorize etme eğilimi yani her şeyi hayatında bir yere konumlandırma eğilimi, bence bu yalnızlık hissine neden oluyor.

  • büyük arkadaş gruplarıyla organizasyonlarda,bazen de bir zamanlar birçok şey paylaşıp sonra yolların ayrıldığı arkadaşlarla biraraya gelince hissettiğim bir noktadan sonra ne işim var burada diyorum kendi kendime mümkün olduğunca az ve samimi olduğum kişilerle biraraya gelir oldum artık

  • bununla ilgili bir hikaye anlatılır;

    ünlü filozoflardan biri, atina'da kitaplarla dolu evinde tek başına otururken kralın adamları çaaaat diye kapıyı açıp içeri girerler. amaçları krallığa karşı bir güç olarak gördükleri filozofu aşağılamak ve küçük düşürmektir.

    kalabalık ve gürültülü bir şekilde içeri giren askerlerin başında ki adam filozofa şöyle der;
    -yahu herkes senin koskoca bir bilgin olduğunu söyleyip duruyor, gördüğüm kadarıyla tek başına yaşayan, yapayalnız, aciz bir insansınız. yalnız başına bırakılmış bir bilgin mi olur?
    filozof cevap verir;
    - ne yalan söyleyeyim haklısınız. siz buraya gelene kadar yalnız olup olmadığım konusunda hiç bir düşünceye sahip olmamıştıseafoodplus.infoarımla mutlu mesut yaşadım ve hiç yalnız seafoodplus.info siz içeri girdiğiniz andan itibaren şu dünyada ne kadar yalnız olduğumu anladım.

  • sırf bu duyguyla yüz yüze gelmemek adına evinden dışarı bile çıkmazsın. içeceksen de artık evde içmeye başlarsın, yiyeceksen de evinde yapar yersin. bence bir taraftan da insanları sevmemek ile ilgili bir durum bu. dışarıya yalnızca mezarlık ziyaretine ve onkoloji kliniklerinde yatan hastalara moral vermek için çıkarsın. bilinçli bir tercih. bir şeylerden kaçmak da değil bu, aksine başka bir şeye ait olma duygusu.

  • nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir