Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Osmanlı zamanında sanatın ve mimarinin altın çağı olarak bilinen Lale Devri'nin önemli devlet adamlarından biriydi. Paşanın sadrazamlığı oldukça uzun sürmüş ve bu uzun süre içinde devlete hatırı sayılır yenilikler yapmıştır. Fakat ekonomik sorunların bir türlü çözülememesi İbrahim Paşa'nın sonunu getiren, kayıtlara 'İstanbul'da fetihten bugüne ezan okunmayan tek gün' olan Patrona Halil İsyanı'na neden oldu. Peki, III. Ahmed'in en güvendiği isim olan Damat İbrahim Paşa neden öldürüldü?
Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
NEVŞEHİRLİ DAMAD İBRAHİM PAŞA KİMDİR?
SULTANIN GİZLİ İŞLERİNDE GÖREV ALDI
ORDUYU DAĞILMAKTAN KURTARDI
III. AHMED KENDİ YÜZÜĞÜNÜ İBRAHİM PAŞA'YA VERDİ
KESELİK TASARRUF SAĞLADI
Pargalı İbrahim Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Frenk İbrahim Paşa ya da öldürüldükten sonraki ünvanıyla Maktul İbrahim Paşa
(, Parga – 15 Mart , İstanbul)
I. Süleyman saltanatı döneminde 27 Haziran – 15 Mart arasında sadrazamlık yapmış, önemli siyasal ve askeri olaylarda rol oynamış Osmanlı devlet adamı. Eşi, Kanuni Sultan Süleyman'ın kız kardeşi Hatice Sultan'dır. ()
Bugün Yunanistan'da kalan Parga yakınlarındaki bir köyde doğdu. Değişik kaynaklarda doğumunda Rum ya da İtalyan kökenli olduğu belirtilmektedir Babası bir balıkçıydı. 6 yaşında korsanlar tarafından kaçırılarak Manisa'da dul bir kadına satıldı.
Bu kadın İbrahim'in eğitimine önem vererek onu hem keman benzeri bir müzik aletini iyi çalabilecek şekilde hem de birçok alanda en iyi şekilde yetiştirdi. Şehzade Süleyman Manisa'da sancakbeyi olarak görev yaptığı sırada karşılaştığı ve arkadaşlık kurduğu İbrahim'i maiyetine aldı. İbrahim Paşa'nın anne ve babasını sadrazamlığı sırasında İstanbul'a getirttiği kayıtlara geçmiştir.
İbrahim Paşa'nın dönemindeki gücünü ortaya koyacak en önemli veri; Sultan Süleyman tarafından Seraskerlik makamına getirildiğinde İmparatorluğun o güne dek dört tuğla simgelenen gücünün yedi tuğa çıkarılması ve İbrahim Paşa'nın da altı tuğ taşımaya yetkili kılınmış olmasıdır. Padişahtan tek eksiği hilafet tuğudur. Tarihi gerçekliği tartışmaya açık olsa da Sultan Süleyman'ın kardeşi Hatice Sultan'la evlenmesi de iktidarında ilerleme kaydetmesinde büyük rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun o dönemde bilinen dünyayı şekillendiren üstün dış politikasının kontrolü tamamen İbrahim Paşa'nın elindedir.
Ayrıca İbrahim Paşa, İstanbul Antlaşması'yla birlikte Osmanlı sadrazamı olarak Avusturya imparatoruna denk konuma getirilmiştir. Venedik diplomatlarının İbrahim Paşa'ya Muhteşem Süleyman'a atıfla “Muhteşem İbrahim” dedikleri kayda geçmiştir. Fransa ile yürütülen işbirliğinde önemli rolü vardır.
Pargalı İbrahim Paşa'nın en çok konuşulan faaliyetlerinden biri de Mohaç Meydan Muharebesi sonrasında Budin'den İstanbul'a getirerek sarayına diktirdiği mitolojik heykellerdir. Üç güzeller olarak anılan bu heykeller her ne kadar ilgi uyandırsa da bazı çevreler tarafından put olarak görülmüş ve hoş karşılanmamıştır.
Makbul İbrahim Paşa'nın ölümüyle ilgili pek çok neden öne sürülmektedir. Avusturya'yla yılında yapılan barış görüşmeleri sırasında elçilere devletin kudretinden bahsettikten sonra kendi gücünü şöyle vurgulamıştır:
Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam, yapılmış olarak kalır, zira bütün kudret benim elimdedir; memuriyetleri ben veririm, eyaletleri ben tevzi ederim; verdiğim verilmiş, reddettiğim reddedilmiştir. Büyük padişah bir şey ihsan etmek istediği yahut ihsan ettiği zaman bile eğer ben onun kararını tasdik etmeyecek olursam, gayr-i vaki gibi kalır; çünkü her şey; harb, sulh, servet, kuvvet benim elimdedir.
Bu sözlerle İbrahim Paşa'nın iktidar hırsının hangi boyutlara ulaştığı anlaşılmaktadır. Paşa özellikle Irakeyn Seferi sırasında padişahtan kendisini soğutmaya başlamıştır. Defterdar İskender Çelebi'yi idam ettirmesinin padişahı ondan soğutan nedenlerden birisi olduğu düşünülür. Ayrıca İbrahim Paşa ile ilgili kendisine hediye olarak gönderilen Kur'anları kabul etmediği, Hristiyanlık inancını taşıdığı, eşiyle ilgilenmediği, bazı cinayetleri sakladığı ve Doğu seferleri sırasında boş yere harcamalar yaptığı söylentileri yayılmıştı.
Pek çok tarihçi, yabancı elçilerin İbrahim Paşa'yla görüşmelerine ilişkin hazırladıkları raporlarından yola çıkarak onun iktidar hırsıyla pek çok kararı kendi başına buyruk verdiği savında bulunmaktadır. Bu nedenle, yılında gücünden kaygılanan Kanuni Sultan Süleyman'ın emri ile öldürüldüğü iddia edilmektedir. Ayrıca Makbul İbrahim Paşa'nın Hürrem Sultan'ın oğlu olmayan Şehzade Mustafa'yı desteklemesinden dolayı ölümünde Hürrem Sultan'ın da büyük bir rol oynadığı rivayet edilir.
İbrahim Paşa, Fransızlara verilecek olan kapitülasyonlarla ilgili çalışmalarını yürütürken, Mart gecesi iftar için saraya davet edildi. İftardan sonra dört dilsiz cellat tarafından boğuldu. Daha önce Makbul olarak anılırken, ölümünden sonra Maktul olarak anıldı. İbrahim Paşa'nın ölümüyle Fransızlara verilecek olan kapitülasyon antlaşması taslak halinde kaldı ve yürürlüğe girmedi.
Tarihte ilk kez serasker sultan unvanını alan, Kanuni Sultan Süleymanın sağ kolu, henüz 28 yaşındayken sadrazam olmayı başarmış olan Pargalı İbrahim Paşanın akıbeti nasıl olmuştur?
Kanuni Sultan Süleyman ile aralarındaki müthiş arkadaşlığa rağmen Pargalı İbrahim Paşa henüz 43 yaşındayken Kanuni tarafından boğdurularak öldürülmüştür. bu idamın kesin sebebi bilinmemekle birlikte tek bir sebebe bağlanmamakta ve çeşitli sebepler sunulmaktadır.
Kanuni Sultan Süleymanın Pargalı İbrahim Paşayı neden öldürttüğü ile ilgili tarihçilerin söylediklerine bir bakalım;
özellikle Muhteşem Yüzyıl dizisini izleyen hemen hemen herkes Pargalı İbrahimin öldürülme sebebini Hürrem Sultana bağlayabilir. Zira aralarındaki çekişmenin ne kadar çetin olduğu bilinmektedir. özellikle Pargalı İbrahimin, Hürremin oğullarından ziyade şehzade Mustafayı desteklemesi Hürrem Sultanın Pargalıya bilenmesinde etkili olmuştur. ancak pargalının idamını yalnızca bu sebebe bağlamak doğru değildir. Hürrem Sultan faktörü olsa olsa sebeplerden yalnızca bir tanesi olabilir.
henüz 28 yaşındayken Osmanlı İmparatorluğunda padişahtan sonraki en yetkili kişi yani sadrazam unvanını alan Pargalı İbrahim Paşanın güçlendikçe gözlerini iktidar hırsını bürüdüğü ve zafer sarhoşluğu içine girdiği kimi tarihçiler tarafından belirtilmektedir. nitekim Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılının aktardığı bilgiye göre Sadrazam İbrahim Paşa, Kral Ferdinandın elçisine şunları söylemiştir;
“Bu büyük devleti idare eden benim. Her ne yaparsam yapılmış olarak kalır. Nitekim bütün kudret benim ellerimdedir. Bürokrasiyi ben düzenler, eyaletleri ben takip ederim. Verdiğim kararın reddi yoktur. Muhteşem Süleyman bile, bir karar vereceği zaman ben onaylamasam kararsız kalır. Çünkü barış da savaş da, erk de kuvvet de benim elimdedir”
bu sözler İbrahim Paşanın elinde bulundurduğu siyasi gücün etkisiyle nasıl hırslandığını ortaya koyar niteliktedir.
-İbrahim Paşanın Sultan Süleymanı aşağılamak maksadıyla Türk kelimesiyle hitap ettiği de söylenmekte ve bunun da idamında rolü olduğu belirtilmektedir. ancak kuvvetli bir ihtimal olmaktan çok uzak.
-Tarihçi-yazar Yavuz Bahadıroğlu ise Pargalı İbrahimin gizlice eski dinini yaşadığını, namaz kılmadığını ve Kuranı ayakta okuduğunu belirterek dini yaşayışıyla ilgili bu kusurlarının da idamında etkili olduğunu belirtmektedir.
-ayrıca eşiyle ilgilenmediği, bazı cinayetleri sakladığı ve Doğu seferleri sırasında boş yere harcamalar yaptığı söylentileri de idamını hazırlayan nedenler arasında gösterilmektedir.
ancak tüm bu saydıklarımız içinde idama götüren en kuvvetli ihtimal Pargalının iktidar hırsı olsa gerek. Osmanlı İmparatorluğuna çok büyük ve önemli hizmetlerde bulunan Pargalı İbrahim bu hizmetlerinin karşılığını almış olsa da bu güç onun ölümüne sebep olmuştur.
Pargalı İbrahimin hırsından kaygılanan Kanuni Sultan Süleyman, İbrahim Paşayı yılının 15 Mart akşamı iftar için saraya çağırmış, iftardan sonra ise dört dilsiz cellat tarafından boğularak öldürülmüştür. makbul lakaplı ibrahim paşa ölümünün ardından maktul ibrahim olarak anılmaya başlamıştır.