DUVAR - Nide'nin Ulukla ilçesinde yaayan Ali Ylmaz, bir yl önce kaln barsak kanseri nedeniyle Çukurova Üniversitesi Tp Fakültesi Balcal Hastanesi Genel Cerrahi Klinii'nde kapal ameliyat oldu. Daha sonra kontrol için tekrar hastaneye gelen Ylmaz'n tetkiklerinde karacierin de çok sayda tümör olduu saptand. Hemen ameliyata alnan Ylmaz'a Doç. Dr. Tolga Akçam ve Yrd. Doç. Dr. Abdullah Ülkü tarafndan bölgede ilk olarak uygulanan ve birkaç aamal operasyonlar eklinde geçen 'ALPSS' teknii ile karacierin sol taraf büyütülerek iki katna çkarld, sa taraf ise küçültüldü. Yaplan operasyonlarn ardndan Ali Ylmaz normal yaamna dönerek taburcu oldu.
ÜÇ HAFTADA K KATINA ULATI
Doç. Dr. Tolga Akçam, ameliyat sonras karacierin sol tarafnn çok küçük olduu için hastaya yetmeyeceini gördüklerini, bunun üzerine karacierin sa tarafn besleyen iki ana damarn bir tanesini baladklarn, böylelikle sa tarafn fonksiyonunu yarya düürdüklerini ve karacieri ortadan ikiye bölerek vücudun içinde ayr ayr braktklarn söyledi. Yaplan ilemle birlikte karacierin sol tarafnn yarsnn üç haftada iki kat boyutuna ulatn sözlerine ekleyen Akçam bu ilemin amacnn ise karacierin sa tarafnn azalan fonksiyonun sol ksm tarafndan tamamlamak için sol tarafn büyümesini salamak olduunu son olarak ise esas tümör olan karacierin sap ve orta ksmn baaryla çkarttklarn kaydetti.
KÖTÜ BR SÜRPRZ OLDU
Ali Ylmaz ise Balcal'ya gelirken barsandaki rahatszln nüksettiini düündüünü ancak yaplan tetkiklerde karacierindeki sorunun ortaya çktn, bu durumunda kendisi için kötü bir sürpriz olduunu söyledi. Yaplan müdahalenin ardndan imdi kendisini çok iyi hissettiini, doktorlarn karacierini kendi içinde büyüttüklerini söylediklerinde çok ardn ifade eden Ylmaz, salna kavumasnda emei geçenlere teekkür etti.
Karaciğer 2 özelliğiyle bilinir: İlki, diğer organlara kıyasla çok fazla sayıda bulunan görevleridir. Birçok organ belli başlı işleri yapmak üzere özelleşecek biçimde evrimleşmişken, karaciğer daha "genelci" bir evrimsel sürecin ürünü olmuştur. Safradan kan plazması proteinlerine kadar, kolesterolden yağ taşıyıcı proteinlere kadar çok sayıda kimyasalın üretiminden sorumludur. 1 numaralı enerji kaynağımız olan glikozu ve kan taşıyıcı hemoglobini oluşturacak demir elementini depolar, zehirli amonyağı üreye çevirir, kanı ilaçlar ve diğer zararlı kimyasal maddelerden arındırır, kan pıhtısını düzenler, bazı savunma faktörlerini üretir, bakterileri kan akışından ayıklar ve daha nicesi
kilogram civarında kütleye sahip karaciğeri meşhur yapan ikinci özellik, kendi kendini yenileme (rejenerasyon) özelliğidir. Vücudumuzdaki tüm organlar arasında en yüksek yenilenme hızı ve kapasitesi karaciğere aittir. Karaciğerin 5 lobundan 3'ünün (yani %60 civarının) alınması veya zedelenmesi durumunda bile karaciğer kendisini %'e tamamlayabilir. Fare ve sıçanlarda olduğu gibi, insanlarda da bu yenilenme, yıkımdan sadece 5 dakika sonra başlar ve yalnızca gün alır. Bu gerçekten de bir organ için baş döndürücü bir yetenektir.
Ancak akla hemen bir soru gelmektedir: Karaciğer bu kadar hızlı bir şekilde kendini yenileyebiliyorsa, nasıl oluyor da insanlar karaciğer yetmezliğinden ölmektedir? Karaciğer yetmezliği her sene civarında insanı öldürmektedir. Bu nasıl oluyor?
Karaciğer yetmezliğine neden birçok sebep bulunmaktadır: Hepatit B, Hepatit C, alkolizm, siroz, hemokromatoz ve yetersiz beslenme. Fakat bu tür karaciğer yetmezliği genellikle hızlı bir şekilde gelişmez. Çoğu zaman karaciğeri hızla çökerten nedenler arasında asetaminofen (Tylenol) aşırı dozu, küçük yaşlarda Hepatit A, B, C gibi hastalıklar, bazı ilaçların ve sözde "doğal tedavilerin" (örneğin çeşitli otların) beklenmedik yan etkileri, vahşi mantarların tüketimi bunların en sık görülenleridir. Bunlar karaciğeri çok hızlı bir şekilde çökerterek yenilenme hızının üstesinden gelebilir.
Bu tür hastalıkların genellikle öldürme mekanizması, karaciğer hücrelerinin üstesinden gelemeyeceği kadar hızlı zarara ve yıkıma neden olmasıdır. Kimi zamansa karaciğer yetmezliği, birden fazla etmenin aynı anda etkisinden doğar. Uzun dönem enfeksiyonlar, güçlü ilaçların (genellikle mecburi) kullanımı, zehirlenmeler, alkolizm, vb. unsurların karmaşık etkileşimi, karaciğeri kitlesel olarak yıkabilir.
Bu durumda son derece ilginç bir vaziyet ortaya çıkar: hasar görmüş karaciğer hücreleri, karaciğerin hızlı yenilenme (rejenerasyon) becerisini kullanarak hızla çoğalırlar. Yani karaciğer kendisini "tedavi" edeceğine, yaralı dokuyu hızla çoğaltır. Bu tür dokular, karaciğerin kendi yumuşak dokusundan çok daha serttir. Bu nedenle karaciğer sertleşmesi, yani siroz gelişir. Bu durumun karaciğer boyunca birikimi, nihai olarak kronik karaciğer yetmezliğiyle sonuçlanır.
Alıntı Yap
Okundu Olarak İşaretle
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
Kaynaklar ve İleri Okuma
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
seafoodplus.info
Robotik sistemin karaciğer-safra yolları cerrahisine getirdiği kazanımlar
• Açık ameliyatın ve laparoskopik ameliyatın kazanımlarını bir araya getirmesi
• Daha iyi bir kanser kontrolü
• Daha az kan kaybı
• Komplikasyon riskinin azalması
• Düşük yara enfeksiyonu oranları
• Ameliyat sırasında damarların, lenf düğümlerinin ve diğer oluşumların daha iyi görüntülenmesi
• Bağırsakların daha erken çalışmaya başlaması
• Hastanın ağızdan gıda alabilmeye daha erken başlaması
• Daha az ağrı
• Daha kısa süre hastanede kalış
• Daha hızlı iyileşme ve günlük hayata dönüş
• Daha iyi kozmetik sonuç (küçük kesiler ve daha az iz)
Hangi hastalıklarda kullanılabilir?
• Karaciğer kist ve tümörlerinin çıkarılması
• Hepatektomi (karaciğerin sağ veya sol yarısının veya daha küçük bir bölümünün çıkarılması)
• Hepatikojejunostomi (safra yolları ile ince barsak arasında bağlantı yapılması)
• Kolesistektomi (safra kesesinin alınması)
Karaciğer nedir?
Karaciğer insan vücudunda yer alan en büyük iç organdır. Karnın üst kısmında yerleşiktir. Göğüs ve karın boşluğunu ayıran ve solunumun yapılmasını sağlayan anatomik yapı olan diyafram kası ile yakın ilişkidedir. Karaciğer karnın sağ tarafından başlayarak sol tarafına dek uzanır ancak büyük bir kısmı sağ tarafta yer alır. Mide, dalak, onikiparmak bağırsağı ve kalın bağırsak ile yakın komşuluktadır.
İç yapısı yoğun olarak damarsal yapılardan meydana geldiği için oldukça fazla kan içeren bir organdır. Sindirim sistemi organlarından ve dalaktan gelen bütün kan önce karaciğere uğrar ve burada süzüldükten sonra kalbe gider. Vücudun büyük bir kısmının kirli kanını taşıyan ana toplardamar olan vena kava inferiyorun karaciğerdeki bir oluktan geçtiği gerçeği de göz önünde bulundurulursa, karaciğer cerrahisinin neden zor ve riskli olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Sayısız göreve sahip olmakla birlikte, karaciğerin en önemli görevleri bazı maddelerin sentezlenmesi ve bazı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Karaciğer hücreleri pıhtılaşma, taşıma, depolama ile ilgili birçok biyolojik maddenin yapılmasından sorumludur. Karaciğerde zararsız hale getirilen atıklar ise safra yoluyla bağırsağa atılırlar. Bu nedenle safra yapımı ve salgılanması vücut için elzem bir olaydır.
Karaciğer müthiş bir işlev yeteneğine ve inanılmaz bir yenilenme kapasitesine sahiptir. Sağlıklı karaciğerin %’i çıkartılsa dahi, geriye kalan karaciğer dokusu yeterli olabilir. Geride kalan karaciğer dokusu hızla kendini yenilemeye başlar ve ilk bir hafta içinde hacminin iki katına ulaşabilir.
Karaciğer ameliyatlarını zor ve riskli kılan nedir?
“Basit karaciğer ameliyatı” diye bir kavram yoktur, tüm karaciğer ameliyatları büyük ve ciddi ameliyatlardır. Elbette ki bunun haklı gerekçeleri vardır. Diğer taraftan, gerek anestezi gerek cerrahi tekniklerinde kat edilen gelişmelerle birlikte karaciğer ameliyatları daha sorunsuz ve güvenli uygulanabilir hale gelmiştir. Ameliyatlar artık daha az kan kaybı ile yapılabilir durumdadır; öyle ki karaciğer ameliyatlarında bir zamanlar kural olan kan nakli artık neredeyse istisna haline gelmiştir. Büyük karaciğer ameliyatlarında %20 civarında olan ölüm oranı bu gün artık %1’lere inmiştir. Ancak %1 oranının elde edildiği kurumlar karaciğer ameliyatları konusunda belirgin bir hacme ve tecrübeli bir ekibe sahip olan kurumlardır.
Karaciğer ameliyatlarında ameliyat sırasındaki ve sonrasındaki en büyük tehlike kanamadır. Karaciğer adeta kan emdirilmiş bir sünger gibidir. Bu nedenle karaciğer dokusuna yapılan tüm müdahaleler az ya da çok kanlı geçer. Diğer dokularda oldukça etkili olan kanama durdurma yöntemleri karaciğer dokusunda etkisiz kalırlar. En etkili kanama durdurma yöntemlerinden biri olan dikiş ile kanama kontrolü yapma yöntemi karaciğer dokusunda kısmen etkilidir çünkü karaciğer dokusu dikiş bağlanırken dahi yırtılabilir ve bu da daha fazla kanama ile sonuçlanabilir. Karaciğer dokusunu ayırmak için birçok yöntem tanımlanmıştır ancak bunların hepsi mükemmelden uzaktır.
Karaciğer ameliyatlarından sonraki erken dönemde ise en önemli risk karaciğer yetmezliği riskidir. Bu risk özellikle karaciğer dokusunun büyük bir kısmının çıkartıldığı durumlarda veya sirozu olan hastalarda belirgindir. Herhangi bir hastada geride kalacak karaciğer dokusunun kesin olarak yeterli olacağını gösterebilen hiçbir güvenilir yöntem yoktur. Mevcut yöntemlerle az çok tahmin yürütülebilse de, halen karaciğer ameliyatı sonrası karaciğer yetmezliği tamamen önlenebilir bir sorun değildir.
Karaciğer ameliyatlarına alternatif yöntemler var mıdır?
Tıbbi teşhis araçlarında devasa gelişmelerle birlikte, birçok karaciğer hastalığının tanısı ameliyat öncesinde konulabilmektedir. Ancak, buna rağmen, bazı durumlarda kesin tanı için karaciğerdeki hastalıklı kısımdan bir doku örneği alınması ve özel işlemlere tabi tutularak incelenmesi gerekli olur. Doku örneği alınması işlemi ciltten girilen bir iğne ile yapılır. Doğru alandan örnek alınabilmesi için bu işlem ultrason veya tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinin kılavuzluğunda yapılır. Buna rağmen, doğru doku örneği alınamayabilir veya alınan doku örneği ile tanı koymak mümkün olmayabilir. Yine, kötü huylu hastalık düşünülen ve cerrahi olarak tedavi edilebilir aşamada olduğu varsayılan hastalarda, tümörün doku örneği alınması sırasında çevre dokulara bulaşma riskini ortadan kaldırmak için ve inceleme cerrahi kararını değiştirmeyeceği için doku örneği alınma işlemine girişilmez.
Görüntüleme yöntemleri kılavuzluğunda radyologlar tarafından yapılan tedavi yöntemleri çeşitli karaciğer hastalıklarının tedavisinde giderek atran sıklıkta uygulanmaya başlanmıştır. Bu tedavi yöntemleri iki şekilde uygulanır: Özel cihazlarla ciltten girilerek doğrudan karaciğer dokusuna uygulananan tedaviler ve anjiyografi ile hastalıklı karaciğer dokusunu besleyen damardan uygulanan tedaviler. Özel cihazlarla ciltten girilerek doğrudan karaciğer dokusuna uygulananan tedaviler, genel olarak, hastalıklı kısmı kimyasal veya fiziksel ajanlarla tahrip etme prensipi üzerine dayanır. Alkol enjeksiyonu, radyofrekans tedavisi, kriyoterapi bunlar arasında en sık uygulananlardır. Anjiyografi ile hastalıklı karaciğer dokusunu besleyen damardan uygulanan tedavilerde ise, ya hastalıklı alanın damarını tıkayarak beslenmesini engellemek ya da kanser ilaçlarını doğrudan hastalıklı kısma zerk etmek amaçlanır. Ancak, tüm bu cerrahi dışı tedavi yöntemleri seçilmiş bazı durumlarda uygulanır. Çünkü, cerrahi ve cerrahi dışı tedavilerin başarı oranları ve sonuçları aynı değildir. Ayrıca, bir ameliyat söz konusu olmasa dahi, bu tip işlemler sırasında veya sonrasında da istenmeyen yan etkiler görülebilir.
Karaciğer ameliyatları kapalı yöntemle yapılabilir mi?
Evet. Karaciğer ameliyatlarının büyük bir kısmı laparoskopik veya robotik yöntemle yapılabilir. Ancak zaten yeterince zor ve riskli olan karaciğer cerrahisini kapalı yöntemle yapmak oldukça ciddi düzeyde beceri ve tecrübe gerektirir.
Bir karaciğer ameliyatının süreçleri nelerdir?
Her ameliyat için ortak süreçler şunlardır: Hastanın ameliyathaneye indirilme süreci, ameliyat öncesi hazırlıkların yapılma süreci, anestezi (narkoz) süreci, cerrahi işlemlerin yapıldığı süreç, hastanın uyandırılma süreci, derlenme süreci, hastanın yeniden yatağına veya yoğun bakım ünitesine alınma süreci.
Öncelikle servis hemşiresi tarafından size ameliyathane için uygun giysiler giydirilir. Yine servis hemşiresi eşliğinde yatağınızla ameliyathane indirilirsiniz. Bu aşamada, Anestezi hekimleri sizi kabul ederek gerekli hazırlıklara başlarlar. Damardan ilaç verilmesi için kullanılan kanül takılarak (eğer daha önceden takılmamış ise) endişenizi ve heyacanınızı bastıracak sakinleştirici bazı ilaçlar uygulanır. Daha sonra ameliyathane masasına alınırsınız. Burada gerekli hazırlıkları takiben, Anestezi hekimi sizi tamamen uyutacak ilaçlar uygular. Bilincinizin kapanmasını takiben de, ağzınızdan soluk borunuza anestezi yani narkoz gazlarının verileceği tüp yerleştirilir. Anestezik gazların akciğere verilmesi ile tam bir anestezi hali (bilinç tamamen kapalı, ağrı hissi yok, kaslar tamamen hareketsiz) oluşturulur. İşte bu aşamadan sonra cerrah devreye girer.
Cerrahi işlemlere başlamadan önce karın bölgesi, memebaşından kasığa dek, antiseptik (mikrop öldürücü) solüsyonla temizlenerek ameliyat bölgesi zararlı mikroplardan arındırılır. Antiseptik solüsyon olarak sıklıkla povidon iyot veya klorheksidin kullanılır. Aynı zamanda, Anestezi hekimi tarafından, ameliyatın ve hastanın özelliklerine uygun olarak, damardan da uygun antibiyotik uygulanır. Alan temizliğinin ardından steril örtülerle ameliyat sahası sınırlandırılır; diğer bir deyişle, ameliyatın gerçekleşeceği alanlar dışındaki vücut alanları steril örtülerle örtülerek ameliyat sırasında ameliyat alanına mikropların geçişi engellenir.
Açık yöntemle yapılan karaciğer ameliyatı için genellikle iki tip kesiden biri tercih edilir: karnın üst kısmında yapılan yatay ve eğik bir kesi veya karnın üst kısmında tam orta hat üzerinde yapılan dikey bir kesi. Buna karşın, laparoskopik (kapalı) yöntemle yapılan karaciğer ameliyatının aşamaları daha farklıdır. Klasik laparoskopik karaciğer ameliyatları küçük kesilerden (boyutları mm arasında değişen) yapılır. Gerek açık gerekse kapalı ameliyatta bazı durumlarda karnın içine “dren” adı verilen bir tüp yerleştirilmesi gerekli olabilir. Dren yerleştirilmesindeki amaç, ameliyat sonrasında sızabilecek kan ve safra gibi sıvıların karın dışına alınması ve böylece bu sıvıların karın içinde birikmesini önlemektir. Ameliyat sonunda kesiler kapatılarak ameliyata son verilir.
Karaciğer ameliyatı ne kadar sürer?
Daha önce bahsettiğim üzere, her ameliyatın belli aşamaları vardır: Hastanın ameliyathaneye indirilme süreci, ameliyat öncesi hazırlıkların yapılma süreci, anestezi (narkoz) süreci, cerrahi işlemlerin yapıldığı süreç, hastanın uyandırılma süreci, derlenme süreci, hastanın yeniden yatağına alınma süreci. Bu süreçlerin herbiri hastadan hastaya ve ameliyattan ameliyata farklılık gösterir. Ancak, bu süreçler içinde belki de en değişken olanı cerrahi işlemlerin yapıldığı süreçtir; zira, bir karaciğer ameliyatında bu süreç 1 saat gibi kısa bir zaman da alabilir, 10 saat gibi uzun bir süre de.
Ameliyat sırasında ve sonrasında hangi sorunlar ortaya çıkabilir?
Karaciğer ameliyatları sırasında ve sonrasında ortaya çıkabilecek sorunlar üç ana başlıkta değerlendirilir:
Anestezi (narkoz) uygulamasına bağlı ortaya çıkabilecek sorunlar tüm anestezi alan hastalarda görülebilen sorunlardır. Bu konuda çok söz söylemek istemiyorum; zira, bunlar Anestezi hekimi tarafından size ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Karın cerrahisi yapılan tüm hastalarda ortaya çıkabilecek genel sorunlar şunlardır:
Karaciğer ameliyatına yani kolesistektomiye özgü olan sorunlar ise şöyle özetlenebilir:
Karaciğer ameliyatı olduğum gün beni hangi sıkıntılar bekliyor?
Anestezinin (narkozun) etkisinden çıktığınız zaman sizi normal yatağınıza alacaklar. Anestezi uzmanı ameliyat bitiminde size güçlü bir ağrı kesici uygulayacağı için bu işlemler sırasında ciddi bir ağrınız olmayacaktır. Daha sonra sorumlu hemşire size düzenli aralıklarla ağrı kesici, bulantı giderici, vb. ilaçlar uygulayacaktır. Ameliyat sırasında sürekli aynı pozisyonda durduğunuz için, özellikle de ameliyat uzun sürerse, bazı bölgelerinizde kas-kemik-eklem ağrıları olabilir ancak bunlar çok kısa sürer ve ağrı kesicilere çok iyi yanıt verirler.
Karaciğer ameliyatından sonra ne zaman normal beslenmeye geçebilirim?
Aslında ameliyatın ertesi gününde dahi normal beslenmeye geçebilirsiniz. Ancak, bazı kişilerde bu durum ciddi rahatsızlık yaratabilir. Bu sorun açık yöntemle yapılan ameliyatlardan sonra daha belirgindir.
Karaciğer ameliyatından sonra ne zaman duş alabilirim?
Ameliyattan sonraki saatin sonunda, sorumlu hekim aksi yönde bir bilgi vermediği sürece, duş almaya da başlayabilirsiniz. Duş alırken yara yerlerine su değmesinde veya yara yerlerini sabunla nazikçe ovalamanızda herhangi bir sakınca yoktur ancak kese veya tırnak ile temizlik yapmamalısınız.
Karaciğer ameliyatı sonrasında taburculuğu takiben yeniden hastaneye başvurmamı gerektiren durumlar neledir?
Bu anlamda sizi uyarması gereken belirti ve şikayetleri hekiminiz taburculuk öncesi size anlatacaktır. Bunları şöyle özetleyebiliriz;
Bu liste daha da genişletilebilir ancak en sık görülen ve en ciddi olanları sıralamakla yetindim. Ben taburculuk sırasında bunları hastalarıma anlatmakla birlikte, iki önemli bilgiyi de ekliyorum. Birincisi, bunlar dışında da olsa sizi rahatsız eden en ufak bir sorunda bana danışın. İkincisi, bunlardan herhangi birinin varlığı mutlaka bir sorun olduğuna işaret etmez ancak olası sorunlar açısından daha erken davranmamızı sağlar.
Karaciğer ameliyatından sonra dikişlerimi ne zaman aldırmalıyım?
Eğer yara kendiliğinden eriyen iplerle dikildi ise, dikişleri aldırmanız gerekmez; zira; bu ipler ya dışarıdan görülmezler ya da görünüyorsalar dahi gün civarı kendiliğinden düşerler. Eğer yara kendiliğinden erimeyen iplerle dikilmişse, dikişler genellikle ameliyattan sonraki günler arasında alınır. Dikişlerin ne zaman alınacağı konusunda sorumlu hekim farklı bir öneride bulunabilir. Örneğin, yaranın yeterli iyileşmediği durumlarda dikişleri daha geç alabilir veya apse oluşması halinde dikişleri daha erken alıp yarayı açık bırakabilir. Son olarak, bazı hastalar dikiş aldırmak için birkaç gün gecikince aşırı derecede endişelendiklerine şahit oluyorum. Bu yersiz bir endişe. Birkaç gün gecikme ile ciddi bir sorun oluşmaz. Ancak, bu süre uzadıkça kötü yara izi kalması ve dikiş hattında küçük apseler oluşması riski giderek artar.
Karaciğer ameliyatından sonra çok iz kalır mı?
Ameliyattan sonra ne kadar iz kalacağını belirleyen hastaya ait ve işleme ait birçok unsur vardır. Hastanın alışkanlıkları, ek hastalıkları, kullandığı ilaçlar ve bünyesel özellikleri gibi unsurlar yara iyileşmesini olumsuz yönde etkileyebilir. İşleme ait unsurlar arasında en önemlileri ameliyatın hangi yöntemle yapıldığı ve enfeksiyon gelişip gelişmediğidir. Örneğin, açık yöntemle yapılan karaciğer ameliyatlarından sonra belirgin ölçüde daha büyük bir yara izi kalır.
Karaciğer ameliyatından sonra ne zaman normal hayatıma dönebilirim?
Laparoskopik ameliyatlardan sonra hafif fiziksel aktiviteler (yürüyüş, merdiven çıkma gibi) birinci haftanın sonunda rahatlıkla yapılabilir. Ancak, birinci ayın sonuna dek ağır fiziksel aktivitilerden (mekik çekme, ağırlık kaldırma gibi) uzak durmak gerekir.
Açık yöntemle yapılan ameliyattan sonra ise iyileşme ve normal yaşantıya dönüş süresi nispeten daha uzundur. Yara bölgesinde ağrıyı tetiklediği için günlük olağan faaliyetlere geçmek günler alabilir. Ancak, yarada sorunsuz iyileşme olsa dahi, ağır fiziksel aktivitelerden ay süre ile uzak surmak gerekir.
Son Söz
Karaciğer ameliyatları zor ve ciddi cerrahi işlemlerdir. Ne olursa olsun, günümüzde karaciğer cerrahisi donanımlı merkezlerde tecrübeli cerrahlar tarafından eskiye kıyasla oldukça düşük bir risk ile gerçekleştirilebilmektedir.