karaların ve denizlerin hakimi / Karaların ve Denizlerin Hakimi konu anlatımı özet Sınıf tarih ders notu

Karaların Ve Denizlerin Hakimi

karaların ve denizlerin hakimi

İzzet sahibi, karaların ve denizlerin hakimi&#;

Yayınlanma: 29 Mayıs

Mehmet.

Rönesans insanıydı.

Entelektüeldi.

Arapça, Farsça, Latince, İtalyanca, Rumca, Sırpça, henüz 19 yaşındayken altı lisan konuşurdu.

Felsefeye meraklıydı, milattan önceye ait Yunanca elyazmaları okurdu, filozofları etrafına toplar, Peripatosçuların, Stoacıların ilkelerini, Platon'u Aristoteles'i tartışırdı.

Coğrafyaya düşkündü, Batlamyus olarak tanınan Cladios Ptolemaios'un Geographia'sını incelerdi, matematiksel coğrafya kavramının miladı kabul edilen Geographia'da bölük pörçük yeralan haritaları, bütün haline getirtip yayınlattı.

Akdeniz, Ege ve Adriyatik'in girintilerini çıkıntılarını, derinliklerini, adalarını avucunun içi gibi bilirdi.

Mesela, Limni adasını vergi toplamak için almamıştı, stratejik önemi olduğu için almamıştı. Peki neden almıştı? Tin-i mahtum, yani “mühürlü toprak” adı verilen kırmızı renkli bir toprak türü var, sadece Limni'de bulunuyor, zehirlenmeye, yılan sokmasına karşı deva olduğuna inanılıyor, bezlere sarılıp yıkanıyor, süzme yoğurt gibi ağaçlara asılıyor, toz halinde kurutuluyor, tekrar çamur haline getirilip, bardak yapılıyor, bu bardağa konulan içecekte zehir varsa, bardak çatlıyor iyi mi&#; Limni'yi işte bu yüzden almıştı.

“Mühürlü toprak” örneğinde olduğu gibi, dünyanın henüz dünyadan haberi yokken, doğal kaynakları kullanırdı.

Astronomiyle ilgiliydi, özellikle, matematiksel sentez anlamına gelen ve 13 kitaptan oluşan Almagest'in Latince çevirisine bayılırdı.

Matematiğe trigonometri seviyesinde hakimdi&#; Çünkü, güneş'in ay'ın hareketlerini, yörüngeleri, yıldızları, ekinoksları izah eden Almagest'i kavrayabilmen için, mutlaka trigonometri bilmen gerekirdi.

Efsane astronom Ali Kuşçu'nun tee 'de hazırladığı yıldız kataloglarını, matematik teorilerini tekrar tekrar okur, adeta yutardı.

Bizans'a ait kitapların koleksiyonunu yapardı.

Ayasofya'ya dair neredeyse yazılmış tüm orijinal eserleri biriktirmişti.

Topkapı Sarayı'nda kurduğu kütüphanesinde ilk ciddi araştırma, 'da Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle gerçekleştirildi; Latince, Yunanca, İtalyanca, Farsça eser tespit edildi.

Bunların dördü elyazması İlyada Destanı'ydı.

Bugün tüm dünyadaki kütüphanelerde en iyi korunabilmiş Bizans dönemi İlyada Destanı, onun kütüphanesinden çıkan elyazmalarından biridir.

İstanbul'un Konstantinopolis dönemine ait en eski şehir haritası, ondaydı.

Büyük İskender'in biyografisi olan Anabasis'in kopyası, kütüphanesinde yeralıyordu.

Homeros'un İlyada'sından o kadar etkilendi ki, kalkıp Truva'ya gitti. Yanından ayırmadığı vakanivüs Kritovulos'un notlarından biliyoruz, kalıntıları gezdi, Akhileus'un, Hektor'un mezarları hakkında bilgi aldı, kahramanlıklarını saygıyla andı. Truva'nın konumunu, denizle-karayla ilişkisinin stratejik yararını irdeledi.

Papa II. Pius'a yazdığı mektuptan anlıyoruz ki, İstanbul'un fethini Truva'nın rövanşı gibi görürdü.

Hobileri vardı.

Denizi çok severdi.

Oppianos tarafından kaleme alınan ve balıkçılık üzerine yazılmış en eski kitap olan Halieutika'yı okurdu.

Balıkçılık gelişsin diye, Pontus'u aldıktan sonra, 60 kadar Rum balıkçıyı aileleriyle birlikte getirdi, Sarıyer'e yerleştirdi.

Ezop'un fabllarını okurdu.

Merak yelpazesi çok genişti, Hipokrat'ı, lir sanatını, hayvanların özelliklerini, değerli taşları okurdu.

Kültür adamıydı, sanatçılara kol kanat gerer, ödüllendirirdi.

Şairdi.

“Avni” mahlasıyla şiirler yazardı.

Bağda gülden bahseden, yanağını kasdeder / serviden söz açanlar, endamını kasdeder / dilbere vasıl olmak dar-ı dünyadan murad / aşık, aşkın derdi ile dermanını kasdeder&#;

Mimariyi çok önemserdi.

Yaşadığı mekanları Alla Turchesca, İran, Karaman, Alla Greca tarzında inşa ettirirdi.

Hesap adamıydı, dünyanın en büyük kale burçlarına sahip olan Rumelihisar'ını fetih'ten iki yıl önce projelendirmişti, sadece dört ay gibi kısacık sürede yaptırmıştı. Duvar kalınlığı yedi metre, yüksekliği 28 metre olan, dokuz katlı Saruca Paşa Kulesi'nin en üst katını divanhane olarak kullanırdı, kubbesinin akustik ses düzeni eşsizdi.

Sofu değildi, hatta dindar olduğu bile pek söylenemez.

Galata'daki San Pietro kilisesine gidip, ayin izlerdi.

Seremoni sevmezdi, kalabalıklarla dolaşmazdı, inanması güç gelecek ama, seyyahların notlarından okuyoruz, kiliseye giderken yanında sadece iki koruma olurdu.

Yahudi, Rum farketmez, ustalarıyla dostluk kurardı.

İtalyan ekolünü beğenirdi.

Portresini İtalyan ressam Bellini'ye yaptırdı.

(Ecdadın torunları olduğunu iddia eden palavracı politikacılarımız sahip çıkmadığı için&#; En ünlü tablosu, maalesef, National Gallery koleksiyonuna dahildir, Londra'da Victoria Albert Müzesi'nde sergilenir.)

Kendisinde de ressamlık yeteneği vardı. Topkapı Sarayı'nda bulunan ve Ordinaryüs Profesör Süheyl Ünver tarafından günışığına çıkarılan defterinden biliyoruz. Roma büstlerini andıran insan figürleri, at, leylek, kartal gibi hayvan figürleri, çiçek motifleri çizmişti.

Gurmeydi.

Doymak için değil, lezzet tatmak için yerdi.

(Güvercin etini, kaz etini, keklik etini, kuzu etini severdi, et yemeklerine tarçın serpilirdi. Deniz ürünlerini en çok tüketen padişahtı, kekikli yılan balığı favorisiydi. Sabah sabah sarımsaklı sirkeli soğanlı balık çorbası içerdi. Her öğününde mutlaka karides ve istiridye bulunurdu. Yumurtaya bayılırdı; tavuklu böreğine, pirinç lapasına, kestaneli bulguruna, pidesine mutlaka yumurta konurdu.

Kelle, paça ve işkembe severdi. Mantı bağımlısıydı. Topkapı'nın mutfak defterlerine göre, 28 gün arka arkaya mantı yediği dönemler bile vardı. Sofrası sebzesiz olmazdı, kış aylarında pırasa, lahana ve ıspanak vazgeçilmezdi. Sonbahara girerken mutlaka sarı erik çorbası isterdi. Hayatı boyunca domates, biber, taze fasulye ve patates tatmadı, çünkü henüz Amerika keşfedilmemişti, bu sebzelerin anavatanı Amerika kıtasıydı, henüz Avrupa'ya geçmemişti. Lahana turşusunu tercih ederdi. Yoğurdunu gümüş tastan kaşıklardı. Hoşaflardan en çok üzüm hoşafına, şerbetlerden en çok naneli üzüm şerbetine tezahürat yapardı, yemekle beraber içerdi. Kışın yemeğin üstüne pekmez ve boza içerdi. Meyveler mevsimine göre elbette değişirdi ama, armudu, narı, çağlabademi ve inciri pek severdi, Üsküdar kaymağıyla sunulurdu. Tatlıya hiç dayanamazdı, muhallebi, zerde, baklava, sütlü kadayıf, helva, illa ki bal yerdi. Reçelleri her üç ayda bir tazelenirdi. Unu Bursa'dan, balı Malkara'dan, zeytini İzmit'ten, tuzu Eflak'tan, üzümü Ankara Kalecik'ten gelirdi. Patlıcan Çin'den gelirdi. Ekmeği, sepetle çeşit çeşitti, has ekmek, beç ekmeği, mirahor ekmeği, imam ekmeği, nohut ekmeği, şekerli ekmek, yağlı halka, simit, pide, beç poğaçası, canı hangisini çekerse onu yerdi.)

İlk altın sikke onun için bastırıldı. Üzerinde “darib'ün nadri sabih-ül-izzi vennasri, filberri velbahri” unvanı bulunuyordu. Yani “izzet sahibi, karaların ve denizlerin hakimi”ydi.

Aslına bakarsanız, bu sikkenin öyküsü de sanat merakından kaynaklanıyordu. Bizans ganimetlerini incelerken, İmparator 8. Palaeologos'un portresinin madalyon üzerine işlenmiş olduğunu gördü. Kendisi için bunun bir benzerini yaptırmak istedi, araştırdı, Constanzo di Moysis isimli sanatçıyı Napoli'de buldurdu, İstanbul'a getirtti. Böylece, madalyona işlenen ilk Müslüman hükümdar oldu.

Eğitimine beş yaşında başlandı, çocukluğundan itibaren harp tarihiyle, harp sanatıyla yetiştirildi. Kosova Meydan Muharebesi'ne babasının yanında katıldığında, henüz 16 yaşındaydı.

Ateşli silahları tasarım yapabilecek seviyede tanırdı. Tarihte ilk havan topunun çizimlerini, bizzat o yaptı, tarihte ilk havan topu İstanbul'un fethinde kullanıldı.

Gerçek manada dünya lideriydi.

Ve bugün, 29 Mayıs.

'ün yıldönümü.

E, bakıyoruz tee yıl sonra “dünya lideriyiz” filan diye ortalıkta dolaşanlara&#;

Biz artık gülüp geçiyoruz ama, insan Fatih Sultan Mehmet'e hakikaten üzülüyor.

Karaların ve Denizlerin Hakimi Sınıf

  • Osmanlılar, Kuruluş Dönemi&#;nden itibaren doğu ve batı yönünde genişlemiş, özellikle XVI. yüzyıldaki askerî ve siyasi faaliyetlerin sonucunda üç kıtaya yayılmış cihanşümul (evrensel) anlayışa sahip bir devlet hâline gelmiştir.
  • XVI. yüzyılda Avrupa&#;da Kutsal Roma-German İmparatorluğu, Habsburgların iktidarında en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Şarlken XVI. yüzyılda imparatorluğun başına geçtiğinde İtalya&#;nın büyük bir kısmı ile İspanya, Belçika, Hollanda, Almanya ve Avusturya&#;ya hâkim olmuştur.
  • Yüzyıl Savaşları&#;ndan ( &#; ) sonra Valois Hanedanlığı idaresinde feodal yapısından sıyrılan Fransa, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu&#;na rakip olmuştur.
  • Memlûklular, XIII. yüzyıl sonunda Türk asıllı emirler tarafından Mısır&#;da kurularak Filistin, Suriye ve Hicaz&#;a hâkim olmuştur. Memlûkluların, tarihî ticaret yollarını kontrol etmeleri ve kutsal yerlerle birlikte halifeyi himayesi altında bulundurmaları diğer Müslüman devletlere göre ön plana çıkmalarını sağlamıştır.
  • XVI. yüzyılın başında İran&#;da ortaya çıkan Safevi Devleti, Türkmen aşiretleri üzerinde etki oluşturarak Doğu Anadolu&#;yu hâkimiyeti altına almak istemiştir.

Osmanlılar Akdeniz&#;de

  • İstanbul&#;un fethi Osmanlı Devleti&#;ne Karadeniz ve Doğu Akdeniz ticaretini kontrol etme imkanı sağlamıştır. Osmanlılar fetihten sonra Akdeniz ticaretinin kesintiye uğramadan devam etmesi için Venedik ve Ceneviz&#;e ticari imtiyazlar tanımışlardır.
  • Osmanlı Devleti Akdeniz&#;de kalıcı bir egemenlik kurmayı amaçlamıştır. Bu doğrultuda Akdeniz&#;de fethettiği adalara Anadolu&#;dan Türk nüfusu iskân ettirmiştir.
  • Osmanlılara bağlı hareket eden Türk denizciler Akdeniz adaları başta olmak üzere Cezayir, Tunus ve Trablus&#;ta üsler kurarak Akdeniz&#;de Türk hâkimiyetini sağlamışlardır.
  • Osmanlı Devleti&#;nin Akdeniz&#;deki hâkimiyetiyle güvenlik artmış ve korsanlık faaliyetleri azalmıştır.

Preveze Deniz Savaşı ()

Kanuni ile Şarlken arasında Akdeniz&#;e egemen olma mücadelesi de yaşanmıştır. Özellikle Barbaros Hayrettin Paşa&#;nın kaptanıdewa olmasından sonra Osmanlı Devleti&#;nin Akdeniz&#;deki varlığı güç kazanmıştır. Bu dönemde taraflar arasında önemli deniz savaşları yapılmıştır. 27 Eylül &#;de gerçekleşen Preveze Deniz Savaşı Akdeniz&#;e egemen olacak gücü belirlemiştir.

gemi ve yirmi bin askerden oluşan Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması, gemi ve elli beş bin askerden oluşan Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanmasına Preveze önlerinde taarruz ederek ağır kayıplar verdirmiştir. Bu zafer sonrasında Akdeniz&#;de Türk hakimiyeti başlamıştır.

Coğrafi Keşiflerin Etkileri

Avrupalı denizciler tarafından gerçekleştirilen ve XV. yüzyılın ortalarından XVI. yüzyılın sonlarına kadar süren Coğrafi Keşifler, dünyanın jeopolitik ve ekonomik dengesini değiştirmiştir. Eski ve Yeni Dünya olarak ikiye ayırmıştır. Bu süreçte Avrupalılar; Amerika, Asya, Afrika ve Uzak Doğu&#;nun birçok bölgesine keşif yolculukları gerçekleştirmiştir.

Coğrafi Keşiflerin Nedenleri

  • Akdeniz&#;e hâkim olan Osmanlıların Doğu ticaret yollarını kontrol altına alması nedeniyle Avrupalıların yeni ticaret yolları arayışına girmesi
  • Avrupalıların ihtiyaç duydukları mallara doğrudan ulaşma isteği
  • Avrupalıların keşfedilen yerlerdeki değerli madenlere sahip olma arzusu
  • Gelirlerini artırmak ve zenginliğe ulaşmak isteyen Avrupalı kralların keşif hareketlerini desteklemesi
  • Avrupa&#;nın XVI. yüzyılda tek güç olan Osmanlı Devleti&#;ne karşı meydan okuma isteği
  • Batı&#;da coğrafya ile denizcilik bilgisinin artması, cesur gemicilerin yetişmesi ve gemicilik teknolojisinin gelişmesi
  • Avrupalıların Hristiyanlığı yaymak istemesi

Coğrafi Keşiflerin Sonuçları

  • Coğrafi Keşifler; Avrupa, Asya ve Afrika&#;da hayatın her alanında büyük değişimlere neden olmuştur.
  • Keşifler sonucunda yeni ticaret yollarının bulunması ve yeni ticaret merkezlerinin ortaya çıkması, stratejik dengeleri değiştirmiştir.
  • Avrupalılar Coğrafi Keşifler sayesinde Türklere bağımlı olmaksızın ticaret yapabilme imkanı kazanmışlardır.
  • Avrupalılar keşfettikleri yerlerdeki yeni ürünleri insan kaynaklarını Avrupa&#;ya taşımışlar, ihtiyaç duydukları pek çok ürünü hiçbir vergi ödemeden temin etmişlerdir.
  • Coğrafi Keşifler Avrupa&#;nın önemli miktarda sermaye elde etmesini sağlayarak Sanayi Devrimi&#;ne giden süreci başlatmıştır.
  • Keşifler sonunda Orta Çağın skolastik düşünce yapısının değişmeye başlaması yeni bir iktisat anlayışını getirmiştir. Bu yeni iktisat anlayışıyla zenginleşen Avrupa&#;da Rönesans ve Reform hareketlerini başlatan düşünce yapısı ortaya çıkmıştır.
  • Burjuva sınıfı toplumsal ve ekonomik bir sınıf olarak önem kazanmıştır.
  • Avrupalı devletler, sömürgeciliğe yönelmiş ve İspanya, Portekiz gibi sömürge imparatorlukları kurulmuştur.
  • Avrupa&#;nın Atlantik sahillerinde yer alan limanları giderek önem kazanmış ve bu limanlar süratle gelişmiştir.

Bilgi: Coğrafi Keşifler sonunda Akdeniz ticareti bir süre sarsıntı geçirmesine rağmen yine de önemini korumuştur.

  • Keşfedilen yeni kıtalardaki İnka ve Aztek gibi eski medeniyetler imha ve talan edilmiştir.
  • Coğrafi Keşifler&#;le birlikte patates, domates, mısır, fasulye, kakao, vanilya ve tütün gibi ürünler Akdeniz dünyasına girmiştir.

Bilgi: Keşfedilen yerlerdeki sebze ve meyvelerin Eski Dünya&#;yı kapsayacak biçimde yayılması, insanların beslenme düzeninde, ekonomik koşullarında, günlük alışkanlıklarında, vücut dirençlerinin artmasında ve davranışlarında yeni gelişmelere ortam hazırlamıştır. Yeni ürünlerle birlikte yaşanan gelişmeler ve Avrupa&#;da ortaya çıkan refah ortamı, nüfusun artmasını sağlamıştır.

  • Coğrafi Keşifler, Osmanlı&#;yı ekonomik yönden çökertmemiş ancak Avrupa&#;nın ekonomik sıçramasına zemin hazırlayarak Osmanlı&#;nın Batı karşısında geri kalmasını başlatmıştır.

D&#;NYA G&#;C&#; OSMANLI DEVLETİ

Tarih - D&#;nya G&#;c&#; Osmanlı ()

dk

sn izlediniz

Sınıf Fetih ve Fatih

Osmanlı’da yükselme dönemi başlıyor… “Fetih ve Fatih” dersinde de göreceksin; yılından İstanbul’un Fethi ile birlikte Osmanlı dünya gücü olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. “Gücünün Zirvesinde Osmanlı” ve yükselme dönemi ile ilgili bilmen gerekenler eğitimde seni bekliyor. “İslam Dünyası Liderliği”ni yapan Osmanlı’nın rakipleri ve düşmanlarını da merak ediyor musun? “Osmanlı’nın Gücü ve Stratejik Rakipleri” konu anlatımında aradığın cevapları bulabilirsin. Preveze Deniz Muhaberesi ve coğrafi keşifler; Akdeniz’e inen Osmanlı’yı “Karaların ve Denizlerin Hakimi” yapıyor. Tüm bu süreçleri yakından incelemek için eğitime başla!

Tonguç Akademi Whatsapp İletişim Hattı

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir