kararsız kalınca buna düşülür / Grup Bulmaca 1 | Codycross Cevaplari

Kararsız Kalınca Buna Düşülür

kararsız kalınca buna düşülür

Sayın ziyaretçi,

Bu ızgaralar grubunu zaten çözdük : Codycross Grup Bulmaca 1, Size bu grubun bilmecelerinin çözümlerinin bir listesini veriyoruz. Şu anda oyun kendini çok iyi konumlandırıyor ve harika grafiklerle benzersiz bir bulmaca konsepti sunuyor. Çözümlerin internette çok dağınık bir şekilde var olduğunu fark ettik. Kuşkusuz, bulmacalar ipuçları da dahil olmak üzere sunulmuştur, ancak çözümleri bulmak için sitede gezinmeniz gerekir.
Burada, işinizi kolaylaştırmak için her şey tek bir konuya yerleştirilmiştir.

Codycross Grup Bulmaca 1 Cevaplari :

Codycross Cevaplari

  • Londra’da bulunan ünlü saat kulesi : BIGBEN
  • Bir şeyin karşılığını verme : ÖDEŞME
  • Olur olmaz anlarda dehşete kapılan, tırsak : KORKAK
  • Kararsız kalınca buna düşülür : İKİLEM
  • Kaza sonucu vücutta oluşan kızarıklık : SIYRIK
  • Yazılı ve görsel yapıtları oluşturan öğeler bütünü : İÇERİK
  • Başkalarını umursamadığını gösterme sözü : KİMENE
  • Qashqai modeli ile bilinen otomobil üreticisi : NISSAN
  • Çiftleşme dönemi gelmiş hayvan : KÖSNÜK
  • Tek donanımı şırınga olan meslek sahibi : İĞNECİ
  • Sonu kapalı sokak : ÇIKMAZ
  • Fransız bayrağından esinlenen Kieslowski filmleri : ÜÇRENK

Bir sonraki cevap seti burada : Codycross Grup Bulmaca 2

Ziyaret ederek ana konuya dönebilirsiniz : CodyCross Cevaplari.

Bilimsel Makaleler

Merkezi Yönetim Bütçesi Üzerine Tespitler ve Görüşler

Dr. Mahfi Eğilmez

I. Merkezi Yönetim Bütçesi Takip Raporu&#;ndaki Tespitler 

1. Mali disiplinde &#;dan başlayarak giden bir gevşeme var. Oysa  sonrası ekonomi politikasında eldeki en önemli ekonomik çıpa mali disiplin idi

2.  yılından itibaren Türkiye zorlanmış yüksek büyümeye bir yandan cari açığı bir yandan da bütçe açığını büyüterek ulaşmış bulunuyor. Bütçe açığı henüz denetimden çıkmış görüntü verecek bir orana ulaşmasa da gelecek için tehlikeli sinyaller vermeye başlamış görünüyor.

3. Genişlemeci politikaların izlenmesinde nakit dengesi üzerinden yürütülen uygulamaların kullanılması mali disiplinin bozulmasından öte bütçe hakkının zedelenmesine yol açıyor. 

4. Vergi politikası da başta yeniden yapılandırma, vergi barışı gibi adlar altında getirilen vergi aflarıyla genişlemeci politikaların aracı olarak kullanılıyor.

5. Vergi tahakkuklarıyla tahsilatları arasındaki fark tahsilat aleyhine artıyor ve bunun sonucunda vergi afları çıkarılıyor. Bu olay bir kısır döngü yaratıyor. Tahsilat düşük kalınca vergi affı çıkarılıyor, vergi afları çıkarıldıkça da tahsilat düşüyor.

6. Vergilerin yüzde 67&#;sinin dolaylı vergiler olması vergi adaleti kadar gelir dağılımı adaletini de bozucu etkiler yaratıyor.

7. Bütçe harcamalarının % 75&#;i katılık sergileyen harcamalar. Faiz, personel giderleri, cari transferler düşürülmesi kolay olmayan hatta tersine artırılması tercih edilen kalemler olunca o alandaki esneklik kayboluyor. Bu durumda son yıllarda faiz giderlerinde yaşanan düşüş cari transferlerdeki artışa gidiyor. Dolaysıyla bütçe harcamalarında bir tasarruf sağlanamıyor.

8. Son on yıldır ödenek üstü harcama alışkanlığı en üst düzeye çıkmış bulunuyor. Bu, bütçe hakkının kullanılamaması sonucunu getiriyor.

9. Miktarı bilinmeyen, bütçeye gider kaydı yapılmaksızın bir sonraki yıla devreden yükümlülükler söz konusu. Bunlar ilgili yıla kaydedilmediği için bütçe açığı olduğundan düşük gösteriliyor. 

Jestiyon yöntemi; bütçe döneminin belirlenmesinde kullanılan yöntemlerden biridir. Bu yöntemde hesaplar bütçe yılı itibariyle tutulur ve bütçe dönemi sonunda kapatılır. Bütçenin yıllık olma prensibine (veya muhasebenin dönemsellik ilkesine) uygun bir yaklaşımdır. Türkiye&#;de mahsup dönemi işlemleri bu yöntemin başlıca istisnasıdır. O nedenle bizdeki uygulama yumuşatılmış jestiyon yöntemi adıyla anılıyor.  Ne var ki bu uygulama yumuşatılmış jestiyon yöntemine uymamaktadır. Türkiye, yasalarda tanımlanan yöntem yerine uygulamada jestiyon ile egzersiz yönteminin karma olarak ve dejenere ederek uygulamaya başlamıştır.

 KÖİ projelerinden bazıları ve Kredi Garanti Fonu çerçevesinde bütçeye gelecek garanti ödemeleri için ayrılan ödenekler belirli olduğu halde diğerleri için ne kadar ödeme yapılacağı bütçede yer almıyor.  Bu, bütçe hakkının kullanılamaması sonucunu getiriyor. 

 Bütçe açıkları ağırlıklı olarak iç borçlanma ile finanse ediliyor. İç borçlanmada ağırlık da tahvil satışında bulunuyor.

 Hazine borç stokunun vadesi 6,4 yıl iç borçlanmanın ortalama maliyeti de % 11 dolayında gerçekleşmiş bulunuyor. Ülke riskinin artışına paralel olarak borçlanma maliyeti de giderek artıyor.

 Hazine, son dönemde bütçe açıklarının çok üzerinde borçlanma yaparak yeni bir yönteme geçmiş görünüyor.

yılında Türkiye ekonomisinde en tuhaf görünüm kamu finansmanı dengesiydi. Yılı Bütçe Kanunu yürürlüğe girdiğinde öngörülen bütçe açığı 47,5 milyar TL idi. Bu tutar aynı zamanda Sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun&#;un 5&#;inci maddesine göre yılı için Hazine&#;nin net borçlanma limitini gösteriyordu.

Yılın ikinci yarısında bu borçlanma limitinin yetmeyeceği anlaşılınca 47,5 milyar TL&#;lik limit söz konusu yasa maddesinin tanıdığı imkânla (Bakanlar Kurulu kararıyla) 52,4 milyar TL&#;ye yükseltildi. Daha sonra bu artışın da yetmeyeceği anlaşılınca bu kez Bazı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair sayılı kanun (kamuoyunda torba kanun olarak adlandırılan kanun) ile net borçlanma limitine 37 milyar TL ekleme yapıldı. Böylece net borçlanma limiti 89,4 milyar TL&#;ye yükseltilmiş oldu. 

En ilgi çekici nokta yılı net borçlanma miktarı. yılının net borçlanma tutarı, önceki üç yılın toplamından fazla olmuş. 

 Orta Vadeli Programda öngörülen hiçbir tahmin gerçekçi değil. Daha yıl başlamadan tahminlerin çoğu açığa düşüyor. Dolayısıyla buradan giderek doğru beklentiler yaratmak da mümkün değil. 

OVP

Gerçekleşme

Gerçekleşme

Gerçekleşme

Göstergeler

Ocak

Mart

Haziran

USD Kuru (ortalama)

3,73

3,78

3,89

4,65

Enflasyon (%)

7

10,35

10,23

15,39

Cari Denge (milyar USD)

,7

,4

,1 (*)

Brent Petrol (USD/Varil)

54,5

69

70,3

79,4

Bütçe Dengesi (Milyar TL)

,9

1,7

,2

,5 (**)

(*) 4'üncü ay sonucu

(**) 5'inci ay sonucu

 Örtülü ödenek kullanımındaki artış ödeneğin amacından sapma olduğu kuşkusu doğurmaktadır. 

 Kamu haznedarlığı ile ilgili düzenleme bütün kamu paralarının tek bir yerden idare edileceğini gösteriyor. Eskiden TCMB kuruluş kanununda böyle bir hüküm vardı. Kamu kesimi paraları TCMB hesaplarına yatırılır ve banka bunlara faiz vermez ama işlemlerini ücretsiz yapardı. Özal zamanında bu hüküm kalktı. Kamu kurumları paralarını bankalara faizle veya başka bir takım gelirler karşılığı yatırır oldular. Böylece Hazinenin borçlanarak aldığı parayı verdiği kamu kurumları bu paraları bankalara yatırıp faiz alır oldular. İşin özünde Hazine, kamu kurumlarına üste faiz ödeyerek para verir gibi oldu. Bu sistemin düzeltilmesi şarttır ama bu düzenleme böyle bir düzeltme getirecek mi emin değiliz.

 KÖİ projelerini çift taraflı garanti içermesi açısından (dış borca garanti ve satınalma garantisi) anlamsız yükler getiren projeler olarak görüyorum.

II. Yeni Hükümet Döneminde Nasıl Bir Bütçe?

A. Önce Mevcut Durumu Saptamaya Çalışalım

1. Yeni yönetim yapısı ve bütçe

sayılı KHK ile bakanlar kuruluna verilmiş olan bütün yetkiler Cumhurbaşkanına devredilmiş bulunuyor.

Yeni yönetim şeması

Bu yeni şemada 9 kurul, 5 ofis, 16 bakanlık ve 7 tane bağlı kuruluş var. Bütün bu birimlerde üretilenler son merci olarak Cumhurbaşkanına gelecek. Orada da mutlaka bir teşkilat olacak ve onlar inceleyip onay için Cumhurbaşkanına getirecekler. Bu sistemde bürokrasi çalışmaz. Her konu sorumluluktan kaçmak için Cumhurbaşkanına gider. Bu tür örgütlenme bürokrasinin sorumluluk almaktan kaçacağı ve her şeyi en üst makama taşıyacağı bir sistemdir. Böyle bir düzenlemede bütçe sistemi kilitlenir, her türlü harcama, yük getiren düzenleme hep yukarıya taşınır.

2. Bütçe Hakkı yeni düzenlemelerle tamamen tek kişiye bırakılmış görünüyor. Bu durum, vergi koyma ve harcama yetkisini hükümdardan alıp halkın temsilcilerinden oluşan parlamentoya bırakan yüzlerce yıllık birikimin tamamen tersine çevrilmesi anlamına geliyor. yılında Magna Carta Libertatum ile ortaya çıkmış bulunan ve vergi koyma ve harcama yetkisinin kraldan (tek kişiden) alınıp halkın temsilcilerinden oluşan parlamentoya devredilmesinin temelini atan bütçe hakkının yeniden tek kişiye bırakılması demokrasi açısından savunulması kolay bir düzenleme değildir.  

3.  Bütçesi (Karşılaştırmalı)

Milyar TL

/5

/5

Fark (%)

Giderler

,6

,7

,8

,5

20,9

Faiz Dışı Giderler

,4

,1

,1

20,7

Faiz Giderleri

53

50,2

56,7

25,7

31,4

22,2

Gelirler

,4

,4

,3

,3

18,3

Vergi Gelirleri

,5

,7

,6

,0

20,2

Diğer

75,9

95,7

94,3

45,6

50,0

9,6

Bütçe Dengesi

,6

,2

,4

,5

,5

78,3

Bütçe Dengesi / GSYH

-1

-1,1

-1,5

-0,4

-0,6

Faiz Dışı Denge

30,4

21

9,3

14,2

10,9

,2

FDF/GSYH (%)

1,3

0,7

0,3

0,5

0,3

Vergi Gelirleri / FD Giderler (%)

90

86

86,3

86,9

86,6

Bütçe Finansmanı

/5

/5

Fark (%)

Net Borçlanma

22,6

32,9

83,6

37,9

20,4

,2

Net Dış Borçlanma

-2,9

4,4

16,8

16,4

-0,5

,0

Net İç Borçlanma

25,5

28,5

66,8

21,5

20,9

-2,8

Hazine Nakit Dengesi

/5

/5

Fark (%)

Giderler

,5

,9

,1

,2

,5

17,9

Gelirler (Özelleştirme dâhil)

,3

,7

,7

,5

23,0

Nakit Dengesi

,2

,2

,4

,7

,5

,4

Faiz Dışı Nakit Dengesi

21,3

-5,3

,8

-4,0

16,4

,0

Ocak Mayıs ayları itibariyle yılı merkezi bütçesini aynı dönemde bütçe sonuçlarıyla karşılaştırmalı olarak ele alırsak giderlerin yüzde 21, gelirlerin ise yüzde 18 dolayında arttığını görürüz. Faiz giderlerinde ciddi bir artış başlamış görünüyor. Bütçe açığı ilk 5 ayda geçen yıla göre yüzde 78 dolayında artmış. Faiz dışı denge fazla vermeye devam etmekle birlikte bu fazlalık geçen yıla göre yüzde 23 dolayında gerileme gösteriyor.

Aynı dönemde net borçlanmada yüzde 46 oranında gerileme var. Bütçe açığının arttığı bir dönemde borçlanma nasıl gerilemiş? Bu sorunun yanıtı yılının ikinci yarısındaki borçlanma artışında ve bir nevi &#;borç tamponu&#; oluşturma faaliyetinde yatıyor. yılında bütçe açığı 47,4 milyar TL, Hazine nakit açığı 60,4 milyar TL olurken net borçlanma 83,6 milyar TL olmuştu. Hazine&#;nin böyle bir borç tamponu oluşturmasının birkaç nedeni olabilir: (1) Merkez Bankası&#;nın enflasyon hedefine inanmamış olması, dolayısıyla faizlerde artış olacağını tahmin etmiş ve ona göre faizler düşükken borçlanmayı artırmış olması (ki böyle davrandıysa haklı çıkmış oluyor. Çünkü enflasyon da faiz de beklentileri çok aştı.) (2) Geleceği karanlık görmüş ve özellikle dış borçlanma yapılamayacağını öngörerek hareket etmiş olması (ki böyle davrandıysa da haklı çıkmış oluyor. Çünkü yılının ilk 5 ayında 16,4 milyar TL dış borçlanma yapmışken bu yılın ilk 5 ayında 0,5 milyar TL dış borçlanma yapabilmiş bulunuyor.) (3) Erken seçim olacağını, Suriye&#;ye harekât olacağını biliyor olması ve ona göre böyle bir borç tamponu oluşturmuş olması.  

4. Seçim sırasında verilen sözler ve yeni düzenlemelerle bütçe harcamalarında ortaya çıkacak olan artışlar yeni vergi düzenlemeleriyle dengelenmeye çalışılacak olsa da yılı bütçe açığının yüzde 2,0 &#; 2,5 arasında bir düzeyde olacağını tahmin ediyorum. Bu oran bütçe disiplininin halen devam ettiği izlenimi verse de rapordaki tespitler doğrultusunda aslında oranın daha yüksek bir yerlerde olduğunu anlamak zor olmasa gerekir. yılı mali disiplini bozduğumuz ve eldeki tek çıpayı da kırdığımız bir yıl oldu. yılı geminin sürüklenmeye başladığı bir yıl olacak gibi görünüyor.

5. Türkiye, gelecekte, son dönemlerde yaptığı yapısal reform gibi görünen düzenlemeleri, o eski ve hepimizin zamanında eleştirdiği haline geri getirdiğinde yapısal reform yapmış olacak.




 Net borçlanma limiti; Hazine&#;nin yıl içinde alacağı borçlardan ödeyeceği borçları düştüğünde elinde kalabilecek net miktarı ifade ediyor.

Kur Artarken İhracatın da Artmasının Bazı Koşulları Vardır

Dr. Mahfi Eğilmez /

Aynı söylem devam ediyor: Kurdaki artış iyidir çünkü kur artarsa ihracat artar. Ekonomi bilimini ezber halinde alırsanız mevcut teorileri yaşama uydurmak yerine yaşamı teorilere uydurmak zorunda kalırsınız. Sherlock Holmes diyor ki: &#;Elinde veri olmadan bir teori üretmek büyük hatadır. Teoriyi gerçeklere uyduracağına, gerçekleri eğip bükerek teoriye uydurmaya çalışır bulur insan kendini.&#;

&#;Bir ülkenin parasının değeri düşerse yani yabancı paralar o ülkenin parasına karşı değerlenirse (kurlar artarsa) o ülkenin yapacağı ihracat da artar&#; biçimindeki bir hipoteze kimse itiraz etmez. Ama eğer bu hipotezi böyle bırakır da altını varsayımlarla doldurmazsak bu hipotezin bazen gerçek yaşama uymadığını görürüz.

Önce hipotezin niçin doğru olduğunu bir örnekle ortaya koyalım. USD tutarında bir mal ihraç eden bir ihracatçı düşünün. Kur; 1 USD = 3,75 TL olsun. Bu durumda bu ihracatçının eline TL geçer. Bir ay sonra kurun 1 USD = 3,85 TL&#;ye yükseldiğini düşünün. Bu durumda aynı malı ihraç eden ihracatçının eline TL geçmeye başlar. İhraç edilen mal aynı, miktar da aynı olduğu halde ihracat kazancı 10 TL yükselmiştir. Başka şeylerin fiyatları aynı hızla artmamışsa bu ihracatçı aynı malı ihraç ederek daha fazla para kazanmaya başlayacağı için daha fazla ihracat yapmaya çalışacak, bu da ihracatın artmasını sağlayacaktır.

Türk Lirasının &#; USD + &#; Euro&#;dan oluşan kur sepetindeki gelişmeleri, ihracatın yılı aylarında yılının aynı aylarına göre karşılaştığı değişmeleri ve Euro/USD paritesinde aylar itibariyle ortaya çıkan değişmeleri bir tabloda gösterelim (veriler için kaynaklar: TCMB günlük döviz kurları ve TÜİK dış ticaret verileri.) 

Aylar

Sepet Kur

İhracat Değişim (%)

Euro/USD

Ocak

2,52

-0,8

1,16

Şubat

2,63

-6,3

1,14

Mart

2,7

,7

1,08

Nisan

2,76

-0,2

1,08

Mayıs

2,8

1,12

Haziran

2,87

-7,2

1,12

Temmuz

2,84

,6

1,10

Ağustos

3,02

-3,2

1,11

Eylül

3,2

,7

1,12

Ekim

3,11

2,7

1,12

Kasım

2,98

,6

1,07

Aralık

3,05

,4

1,09

Toplam Değişim (%)

21,0

-8,5

-6,0

Tablo bize 3 şey gösteriyor: (1) Sepet kur; yılbaşından sonuna kadar yüzde 21 değer kaybetmiş. (2) İhracatta aylar itibariyle geçen yılın aynı aylarına göre artış değil düşüş ortaya çıkmış. Düşüş ortalaması aylık olarak yüzde 8,5. (3) Euro/Dolar paritesi bu dönem boyunca Euro aleyhine yüzde 6 değişmiş. Kur değişimiyle ihracat değişimi arasındaki ilişkiyi daha net görebilmek için tabloyu bir grafik haline getirelim.

Grafikte mavi çizgiyle gösterilen aylık ihracat değişimleri sol eksende, yeşil çizgiyle gösterilen sepet kur sağ eksende, yer alıyor. Mavi kırıklı çizgi ihracat için, yeşil kırıklı çizgi sepet kur için eğilim çizgisini gösteriyor. Eğilim çizgilerine baktığımızda sepet kurdaki artışa karşın ihracatın artmadığını tam tersine düştüğünü görüyoruz.  

Teorik bilgimiz bize &#;kur artarsa ihracat artar&#; önermesinde bulunduğu halde gerçek yaşamda ortaya çıkan durum teorik önermenin tam tersi olmuş. Çoğu kişi Sherlock Holmes&#;in dediği gibi bu aşamada gerçekleri teoriye uydurmaya çalışıyor. Bunun nedeni teoriyi iyi bilmemekten, altında yatan varsayımları incelememiş, yalnızca slogan olarak ezberlemiş olmaktan kaynaklanıyor.

Şimdi gerçekleri eğip bükerek hipoteze uydurmak yerine hipotezin altında yatan varsayımlara ve parite değişiminin etkisine bakalım.

Varsayımlar ve gerçek yaşamdaki durum:

(1) Bir ülkenin para birimi dış değerini kaybederken o ülkenin ihracatının artabilmesi için ihracat yapılan ekonomilerin ekonomik durumunun kötüye gitmemesi gerekir.

Türkiye&#;nin ihracatında en fazla paya sahip olan ülkeler şunlar: Almanya, Irak, Birleşik Krallık, ABD, İtalya, Fransa, BAE, İspanya, Rusya ve Suudi Arabistan. Bu ülkelerden Almanya, İtalya, ABD, İspanya, Birleşik Krallık ve Fransa&#;nın küresel krizin etkisiyle büyüme hızları düşmüş ve dolayısıyla ithalatları da gerilemiş bulunuyor. Rusya, ekonomik ambargo altında olduğu için ithalatını ister istemez kısmış, Irak ise yaşadığı sorunların yarattığı ekonomik etkiler nedeniyle eskisi kadar Türkiye&#;den mal alamıyor. Bu durumda Türkiye&#;nin ihracatında en önemli yer tutan ekonomilerin mal talebi düşmüş bulunuyor.

(2) Bir ülkenin para birimi dış değerini kaybederken o ülkenin ihracatının artabilmesi için ihraç edilen malların, ithalatçı ekonomiler açısından talep esnekliğinin yüksek olmaması bu koşulların en önemlileri arasındadır.

Bu koşul Marshall &#; Lerner koşulu olarak anılıyor. Marshall &#; Lerner Koşulu: Pek çok tartışmada ülke parasının yabancı paralar karşısındaki değer kaybı ihracatı artıran, ithalatı düşüren ve bu nedenle de cari açığı azaltan bir durum olarak kabul edilir. Oysa bunun gerçekleşebilmesi için gerekli koşullardan birisi Marshall - Lerner koşulunun gerçekleşmesidir. Bir ülkenin parasının yabancı paralar karşısındaki değer kaybının cari işlemler dengesini düzeltebilmesi için ülkenin ihraç ettiği mallar (x) ile ithal ettiği malların (m) talep esneklikleri (e) toplamı 1&#;den büyük olmalıdır (ex + em > 1). Eğer bir malın fiyatındaki değişiklik o maldan talep edilen miktarı fazla etkilemiyorsa o zaman o malın talep esnekliğinin katı olduğu (0&#;a yakın) kabul edilir. Tam tersine eğer bir malın fiyatındaki değişiklik o maldan talep edilen miktarı çok etkiliyorsa o zaman o malın talebinin esnek (1&#;e yakın) olduğu söylenebilir.   

Türkiye&#;nin ihracatında en önemli payı tutan mallar şunlar: Otomotiv ürünleri, kimyevi maddeler ve mamulleri, hazır giyim ve konfeksiyon, çelik, elektrik elektronik ve hizmet, tekstil ve hammaddeleri. Bu sayılan malların çoğu büyümeye duyarlı mallar, o nedenle de talep esnekliği düşük olmayan mallar. Bir başka ifadeyle ekonomik büyüme düştüğü anda bu malların çoğunun ithalinin de düşmesi söz konusu olabiliyor.  

(3) İhracat gelirlerinin ağırlığı ile girdi olarak kullanılan malların ağırlığı farklı para birimlerinde yoğunlaşıyorsa o zaman onlar arasındaki parite değişimi ülke parasının değer kaybı kadar önemlidir.

Euro/USD paritesi Türkiye&#;nin ihracatı açısından önemlidir. Türkiye&#;nin ihracat gelirleri ağırlıklı olarak Euro üzerindendir. Dolayısıyla Euro/TL kuru arttıkça Türkiye&#;nin ihracatı olumlu etkilenmektedir. Buna karşılık Türkiye&#;nin üretimde kullandığı girdilerin döviz olarak ağırlığı USD üzerindendir. Dolayısıyla USD/TL kuru arttığında Türkiye&#;nin üretim maliyetleri olumsuz etkilenmektedir. Buna göre Euro/USD paritesi Euro lehine değişirken Türkiye&#;nin ihracat gelirleri artıyor ve dolayısıyla ihracatının artması gerekiyor, USD lehine değişirken Türkiye&#;nin maliyetleri artıyor ve dolayısıyla ihracatı geriliyor.

Tabloya baktığımızda Euro/USD paritesinin yılı boyunca Euro aleyhine yüzde 6&#;lık bir değişim geçirdiğini görüyoruz. Buna göre Türkiye&#;nin Euro cinsinden ihracat gelirleri düşerken USD cinsinden maliyetleri artmıştır. Türkiye&#;nin yılında ihracatında yaşanan düşüşün bir nedeni de budur.

Görüleceği gibi hipotezimize uymayan bir gerçekle karşılaştığımızda teorinin işe yaramadığını ve yeni bir hipoteze ihtiyaç olup olmadığını düşünmeye başlamadan önce olayın altında yatan nedenlere ve hipotezin varsayımlarıyla tutarlı bir gelişme olup olmadığına bakmak gerekiyor. 

Sanayileşme Sürecinde Türkiye /  [i]

Dr. Mahfi Eğilmez

Devrim

Devrim, bir toplumun yaşamında önemli işlevi olan kurumların hızlı ve geniş kapsamlı bir biçimde kökten değiştirilmesi ya da yenileştirilmesi, yeniden biçimlendirilmesi ya da belli bir alanda birdenbire gerçekleşen kökten değişiklik olarak tanımlanıyor. Bir devrim gerçekleştiğinde o zamana kadar kabul edilen değer yargılarının oluşturduğu genel anlayış ve yaklaşımlarda yani paradigmada değişiklik oluyor.

Dünya, bugün, Hannover Fuarında Almanların ortaya attığı Endüstri deyimiyle tanımlanan yeni bir sanayi devrimini konuşuyor.   

Üretim alanında şimdiye kadar biri tarım kesiminde üçü sanayi kesiminde olmak üzere 4 büyük devrim yaşandı.

Tarım devrimi ya da neolitik devrim

İnsan, bundan 10 bin yıl öncesine kadar milyonlarca yıl avcı ve toplayıcı olarak yaşadı. Vahşi hayvanları eti ve postu için avladı, yabani meyveleri toplayıp yedi. Ürettiği tek şey hayvan öldürmeye ve kendini savunmaya yarayan taştan yapılma ilkel silahlar ve üşümemek için giydiği ilkel kıyafetlerdi. Bunun dışında yalnızca bir tüketici konumundaydı. Doğaya hiç bir şey katmıyor, yalnızca doğanın verdiklerini alıp tüketiyordu. Yaklaşık 10 bin yıl önce insanın ilk kez yerleşik yaşama geçerek, tarım yapmaya ve hayvan yetiştirmeye başladığına ilişkin bulgular ele geçti. Konya yakınlarındaki Çatalhöyük ve Kayseri yakınlarındaki Hacılarda bulunan kalıntılar, insanların buralarda yerleşip kentler kurduklarını, bitkileri ehlileştirerek tarımsal üretim ve hayvanları evcilleştirerek hayvancılık yapmaya başladıklarını gösteriyor. İnsanın tüketicilikten üreticiliğe geçişine yol açan bu devrime &#;tarım devrimi&#; ya da &#;neolitik devrim&#; adı veriliyor.

Birinci sanayi devrimi

18&#;inci yüzyılın başlarında Thomas Newcomen bir tür buhar makinesi geliştirdi. Bu makinenin pistonu bir zincir yardımıyla bir kaldıraca, kaldıraç da su tulumbasına bağlanmıştı. Piston silindirin en üst noktasında iken silindirin içine gönderilen soğuk su buharı yoğunlaştırılıyor, böylece atmosferik basınç pistona aşağıya doğru kuvvet uyguladığında su yukarıya taşınabiliyordu. yılında bozulan Newcomen makinelerinden birini onaran James Watt, bu makineyi geliştirerek iki odalı ve supaplı hale getirdi. Bu odalardan biri sürekli sıcak, diğeri soğuk tutuluyordu. Watt yılında yeni mekanik aksamlar ekleyerek makineyi iyice geliştirdi.

Bu yeni katkıyla buha8&#;inci yüzyılın sonlarına yaklaşılırken dokuma tezgâhlarında kullanılmasıyla üretim sürecinde çeşitli aşamaları tamamlayacak biçimde birbiriyle bütünleşmiş bir düzene geçilmesi birinci sanayi devrimi olarak kabul ediliyor. Tekstil sanayiinde başlayan bu değişim başta kimya sanayii olmak üzere diğer sanayi dallarına hızla yayıldı. Demiryolu ağının yaygınlaşması bu devrimin de yaygınlaşmasına yol açtı. Endüstri üretimin makineleşmesi ve elde edilen ürünlerin demiryolu ağlarıyla tüketim merkezlerine taşınması olarak tanımlanıyor.

İkinci sanayi devrimi

19&#;uncu yüzyılın son çeyreğine doğru başlayan ikinci sanayi devrimi, üretim sistemlerinde elektriğin kullanılması ve elektrik gücünün montaj hatlarına kumanda etmesiyle ortaya çıktı. Elektrik gücüyle hareket eden üretim hattı ilk kez hayvan kesim işlemleri için ABD&#;de mezbahalarda kurulan sistemlerle başladı. Sistemin asıl uygulanışı Ford Motor Fabrikalarında kurulan seri üretim hatlarıyla oldu. Ford Motor Fabrikalarının otomobil üretiminde uyguladığı bu sistem, üretim ölçeğinin büyütülebilmesine ve dolayısıyla maliyetlerin ve fiyatların ucuzlamasına yol açtı. Bu fabrikalarda uygulanan teknikler o zamana kadarki iş yönetim modellerinin de yeniden yazılmasına yol açtı. Bu devrimin yarattığı ekonomik verimliliğin yaygınlaşmasında karayolu ağının yaygınlaşması önemli rol oynadı. Endüstri üretimin makineleşerek seri üretime geçilmesi ve üretilen malların demiryolunun yanı sıra karayolu ağıyla da tüketim merkezlerine ulaştırılması olarak tanımlanıyor.

Üçüncü sanayi devrimi

20&#;nci yüzyılın son çeyreğine girerken algılayıcılardan alınan bilgiyi, bir program çerçevesinde iş elemanlarına aktaran mikroişlemci tabanlı programlanabilir mantık devresi geliştirildi. Ve bu sistemin üretim sistemlerine uygulanmasıyla üretim sisteminin otomasyonu mümkün oldu. Bu gelişme üretime insan katkısını oldukça düşürerek hatayı da minimize etti. Böylece son 50 yıldır içinde yaşadığımız yeni bir sanayi devri başlamış oldu. Bu dönemde bilgisayar kullanımı, akıllı telefonlar, internetin yaygınlaşması üretimi her yönüyle geniş biçimde etkiledi ve biçimlendirdi. İletişim ve ulaşımdaki gelişmelerle, ticaret ve endüstri küreselleşti. Endüstri üretimde insan emeğinin en aza indirilmesi ve üretimin otomasyonu olarak tanımlanıyor.

Endüstri

Dünya ekonomisinin küreselleşmesi en açık etkisini iki alanda gösterdi: (1) Sermaye akımlarının serbestleşmesi, (2) Üretimin yer değiştirebilmesi. İlkinin sonucu olarak sermaye, en çok para kazanabileceği alanlara ve yerlere gitmeye başladı. İkincinin sonucu olarak da üretim en ucuza gerçekleştirilebileceği yerlere kaydırıldı. Üretimin en ucuza yapılabileceği yerler, ucuz emek ve sağlanan vergi kolaylıkları nedeniyle başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkeleriydi. &#;lerden başlayarak ABD ve Avrupa sermayesi üretim merkezlerini bu ülkelere kaydırdılar. Çin ve diğer Uzakdoğu ülkeleri bir süre Amerikalı ve Avrupalı firmaların üretim üssü olarak çalıştı. Halen de bu şekilde çalışmaya devam ediyorlar. Ne var ki artık bu ülkeler bu ürünleri kendileri de yapmaya yöneldiler. Çin ve diğer Uzakdoğu ülkeleri, yavaş yavaş başkaları için üretim yapmaktan çıkmaya ve kendi markaları altında üretim yapmaya başladılar. Bugün yalnızca Çin mallarını satan çok sayıda internet satış sitesi var.

Aşağıdaki tablo ile yılları arasında sanayi malı satış gelirlerindeki değişimi gösteriyor (milyar USD, Kaynak: Ali Rıza Ersoy: On the Way to Industry , March )

Ülke

Değişim (%)

Euro Bölgesi

13

ABD

0

Almanya

16

Rusya

10

15

50

Çin


Tablo bize Çin&#;in sanayi malı üretiminde sergilediği çarpıcı gelişimi gösteriyor. Alman hükümeti bu gelişme üzerine Doğu&#;nun Batı&#;yı geçtiğini ve aranın hızla açılmakta olduğunu görerek &#;de Hannover Fuarında Endüstri &#;ı gündeme getirdi.

Endüstri ; asıl olarak imalat sanayiinde bilgisayarlaşmanın en üst düzeye çıkarılması ve dolayısıyla üretimin yüksek teknolojiyle donatılmasını hedefleyen bir yaklaşım. Burada üç temel amaç güdülüyor: (1) Üretimde insan emeğinin en aza indirilmesi ve bu yolla üretimdeki hataların ortadan kaldırılması. (2) Üretimin en üst düzeyde esnekliğe kavuşturulması ve bu yolla tüketiciye özel ürün yapabilme imkânının elde edilmesi. (3) Üretimin hızlandırılması.

Bu amaçlara ulaşıldığında Çin ve diğer Uzakdoğu ülkelerinin ucuz emekle elde ettikleri rekabet üstünlüğü ortadan kalkacak. Üreticiyle tüketicinin anlaşması çok daha kolay olacak. Örneğin beyaz boya üzerine siyah puanlı desenleri olan bir otomobil isteyen tüketiciye, aşağı yukarı aynı fiyat kalıpları içinde kalınarak, özel üretim yapılması mümkün olacak. Üretim hızlanacak ve bu yolla siparişin beklenme süresi son derecede azalacak.

Almanya tarafından ortaya atılmış olsa da bugün ABD ve diğer Avrupa ülkeleri de Endüstri üzerinde ciddi çalışma yapıyorlar.

Sanayi devriminin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkileri

Nüfusu ve doğal zenginlikleriyle Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa malları için önemli bir pazar niteliği taşıyordu. Sanayileşme faaliyetleri ile ilgili ilk adım yılında Tanzimat hareketleri ile başlamış ve havuz, tersane, demirhane gibi tesisler kurulmuştur. Sanayi Devrimi sonrasında Avrupa&#;da ortaya çıkan arz fazlası üretim, kapitülasyonların da varlığından yararlanarak Osmanlı pazarlarını istila etmeye başladı. Sanayi devriminin yarattığı bu gelişmeden olumsuz yönde etkilenmemek için Osmanlı İmparatorluğu&#;nun gümrük vergilerini artırması ve Avrupa mallarına karşı yerli sanayiyi koruması gerekiyordu. Ne var ki kapitülasyonlar ve çeşitli antlaşmalar bu konuda adım atabilmek için önemli bir engel oluşturuyordu. Dolayısıyla sanayi devrimi, Osmanlı İmparatorluğu&#;nu ve sanayisini olumsuz yönde etkiledi.

İngilizler mevcut haklarla yetinmediler Osmanlı İmparatorluğu&#;nun uyguladığı ticaret yasaklarını kaldırtmak için çeşitli baskılar uygulamaya başladılar. Bu çabaları Ticaret Antlaşmasıyla sonuçlandı. Serbest ticaret hakkını elde eden İngilizler, Osmanlı pazarlarına mallarını rahatça soktular. Bu antlaşma daha sonra diğer Avrupalı devletlere de yaygınlaştı ve Osmanlı İmparatorluğu bir yarı sömürge konumuna geldi.

Aşağıdaki tablo; yılına ait sanayi sayımının sonuçlarını özetle gösteriyor (Kaynak: A. Gündüz Ökçün (hazırlayan), Osmanlı Sanayii, &#; Yılları Sanayi İstatistiki, T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, )

Sanayi Çeşidi

İşletme Sayısı

İstihdam Miktarı

Gıda Sanayii

78

Toprak Sanayii

21

Deri Sanayii

13

Ağaç Sanayii

24

Dokuma Sanayii

78

Kırtasiye

55

Kimya Sanayii

13

TOPLAM

yılında yapılan sanayi sayımında başta İstanbul, İzmir, Bursa, Manisa ve Uşak'ta yani Batı Anadolu&#;da toplanan adet tesisin en büyük ağırlığı 78'er tesisle gıda ve 75'i dokuma sanayilerinde yer alıyormuş. Bu işyerleri arasında istihdam sayısının en yüksek olduğu yerler de yine dokuma ve gıda sanayiindeki işyerleri olarak ortaya çıkıyor. Ne yazık ki daha öncesine ait böyle ayrıntılı bir sanayi sayımı yapılmadığı için bu durumun öncesiyle karşılaştırmasını yapma şansımız bulunmuyor.

Türkiye Cumhuriyeti&#;nin Sanayileşme Çabaları

Lozan Antlaşması, İzmir İktisat Kongresi ve sonrası

Türkiye, cumhuriyetin kurulmasından sonra Atatürk devrimleriyle aydınlanma dönemine girdi ve yavaş yavaş açığı kapatmaya yöneldi. Lozan antlaşması ile kapitülasyonlar kaldırılıncaya kadar mevcut tesislerin Avrupa karşısında rekabete girmesi oldukça güç oldu. 

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunu izleyen yıllarda, Lozan Antlaşması&#;nda öngörülen serbest ticaret politikası çerçevesinde liberal politikalar izlemiştir. Antlaşmanın ekinde yer alan ticaret sözleşmesinde Osmanlı gümrük tarifelerinin 5 yıl süreyle yürürlükte kalması öngörülmüş bulunuyordu.  

Bu dönemde izlenecek ekonomi politikası İzmir İktisat Kongresi ile biçimlendirilmiştir. Kongrenin temel amacı Osmanlı İmparatorluğu&#;ndan devralınan harap olmuş ekonomik yapının toparlanması ve yeni bir ekonomik yapının kurulmasıydı. Kongrenin temel hedefleri siyasal bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıkla tamamlanması ve Türk girişimcilerinin güçlendirilmesiydi. Bu çerçeveyi milliyetçi &#; liberal bir ekonomi politikası çerçevesi olarak tanımlamak yanlış olmaz. Devlet bu dönemde özel kesimi teşvik etmiş, Türk girişimcilerin güçlenmesi için özel çaba harcamıştır. Bu çabaların başında Teşvik-i Sanayi Kanunu geliyor. Kamu iktisadi teşebbüslerinin kurulması da bu yıllarda başlamıştır. Devlet, bu teşebbüsleri kurarak özel kesime nitelikli hammadde ve işgücü sağlamayı planlamıştır. 'te Türkiye İş Bankası, yılında Sanayi ve Maadin Bankası (Bu bankanın yerini yılında Sümerbank almıştır) kuruldu. yılında ise ulusal sanayinin canlandırılması amacıyla gümrük, vergi, ulaşım ve hammadde temininde birtakım kolaylıklar getirildi.

Devletin aldığı bu önlemler sayesinde yılında yapılan sanayi sayımında dolayında işletme olduğu ortaya çıktı. Bu işletmelerin %43,5&#;i tarım, %23,8&#;i dokuma, %22,6&#;sı maden, makine ve onarımı grubunda yer alıyordu. 

Büyük Depresyon ve kamu kesimi ağırlıklı sanayileşme politikalarına geçiş  

Bütün çabalara karşın özel kesimin beklenen gelişmeyi sağlaması gerçekleşmedi. Dönem, yılında başlayan ve batı dünyasını geniş ölçüde etkileyen Büyük depresyon ile sona erdi.

yılının sonlarına doğru batı dünyasında yayılmaya başlayan Büyük Depresyondan Türkiye de ciddi biçimde etkilendi ve ekonomi politikasında değişikliğe gitti. Önceki dönemde özel kesime yapılan teşviklerden yeterince başarıya dönüşmemesi nedeniyle Türkiye, devletçi politikalara geçmeye başladı.  

yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası&#;nın kurulması iki açıdan önemlidir: (1) Türkiye artık kendi parasını kendi Merkez Bankası kanalıyla basabilecektir, (2) Para politikasını yönlendirecek bir kurum ortaya çıkmaktadır. Aynı yıl Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanun, sabit döviz kuru rejimini benimseyen bir kanundur ve uzun yıllar Türk Lirası&#;nın yabancı paralarla olan kur ilişkisini bu çerçevede biçimlendirmiştir. 

yılında Sümerbank&#;ın kurulmasıyla başlayan ve devletin ilk kez faiz oranını belirlemesiyle doruk noktasına çıkan ekonomiye müdahale ondan sonra hızla devam etti. &#; yıllarını kapsayan ilk beş yıllık sanayi planı bu dönemde hazırlanıp uygulamaya konuldu. Bunu yılında yürürlüğe konulan ikinci beş yıllık sanayi planı izledi.

yılında Milli Korunma Kanunu çıkarıldı, bu yolla fiyatların ve diğer ekonomik göstergelerin bir bölümünün devlet tarafından saptanmasının esasları belirlendi. Devletçi politikaları ekonomi politikasının temeline oturtmayı güçlendiren bu kanun aynı zamanda karaborsa gibi piyasa dışı eylemlere karşı cezalar öngören bir ceza kanunu niteliği de taşımaktaydı. Aynı yıl Milli Korunma Kanununa dayanılarak Varlık Vergisi Kanunu çıkarıldı ve başta azınlıklar olmak üzere varlıklı kesimden servet vergisi niteliğinde bir vergi alınması yoluna gidildi.  

Dönemin en önemli özelliklerinden birisi II. Dünya Savaşının yaşanması ve bütün dünyayı olduğu gibi Türkiye&#;yi de etkilemesidir.

Türkiye, yılında IMF ve Dünya Bankası&#;na üye oldu.

Çok partili yaşam ve liberal politikalar

yılında yapılan seçimleri kazanan Demokrat Parti, Türkiye&#;nin yeniden liberal politikalara dönüşü hamlesine girişti. Bu dönemde yabancı sermayenin de Türkiye&#;de faaliyette bulunabilmesi ve ekonomik kalkınmaya katkı yapabilmesi için Petrol Kanunu ve Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu çıkarıldı. 

Dönemin ilk yıllarında tarım başta olmak üzere bütün kesimlerde önemli gelişmeler yaşandı. Uygulanan ekonomi politikasının temel taşları şunlardır: (1) Tarımın makineleşmesi ve bu konuda teşvik politikası uygulanması, (2) Kredi olanaklarının artırılması ve bu amaçla para arzının genişletilmesi, (3) İthalatın sınırlandırılması ve yerli sanayinin korunması, (4) Altyapı yatırımlarına girişilmesi, (5) Dış yardım sağlanması ve bunların kalkınma amaçlı kullanılması (Marshall yardımı gibi.) 

Uygulanan bu politikalar başlangıçta ani ve hızlı biçimde olumlu sonuçlar vermiş olsa da parasal genişlemenin yarattığı enflasyonun olumsuz etkileri bir süre sonra ortaya çıkmaya ve TL hem iç hem de dış değerini kaybetmeye başladı. yılında IMF&#;den destek alınması ve devalüasyon yapılması zorunluluğuyla karşılaşıldı.

Böylece Türkiye&#;nin liberal politikalara dönüş macerası biraz da plansız ve programsız politika uygulamaları sonucunda önemli bir ekonomik çöküşle sonuçlanmış oldu.

Planlı dönem ve kamu kesimi ağırlıklı sanayileşme çabasına dönüş 

'lı yıllarda Türkiye planlı kalkınma modeline geçti. Bu dönemde öne çıkan sanayi tesisleri devlet tarafından kurulan ve işletilmekte olan kamu iktisadi teşebbüsleridir. Türk plan modeli &#;kamu kesimi için zorunlu, özel kesim için yol gösterici&#; bir modeldi. Buna göre planda öngörülen hedefler ve bu hedeflere ulaşmak için belirlenen araçlar kamu kesimi için emir niteliğindeydi ve bunlara uyulması gerekiyordu. Özel kesim açısından ise bu hedef ve araçlar yol göstermeyi amaçlıyor uyulmaması halinde herhangibir zorlayıcılık ya da yaptırım içermiyordu.

&#; 72 yıllarını kapsayan ikinci beş yıllık kalkınma planında sanayi kesimi ekonomik büyüme açısından lokomotif kesim olarak tanımlandı. Bu dönemde ithalat ikamesi, ihracatın teşviki gibi politika önlemleri ön plana çıktı.

Bu dönemin en önemli dış şoku yılında yaşanan petrol krizidir. Petrol fiyatının 4 misli artması Türkiye gibi petrol ithal etmek zorunda olan bir ekonomiyi büyük ölçüde etkiledi. Sanayileşmenin temel taşlarından birisi olan enerji fiyatlarındaki artış bütün ekonomi üzerinde zincirleme etkiler yarattı. Türkiye aynı dönemde Kıbrıs harekâtı nedeniyle ekonomik ambargoyla karşılaştı. Bu ambargo Türkiye&#;nin bütün planlarını alt üst etti. Yine aynı dönemde yurt dışında çalışan işçilerin ülkeye gönderdiği dövizler, ambargo nedeniyle dış ilişkilerde pek kullanılamadığı için içeride sorun yarattı ve Türkiye ekonomisi stagflasyon olgusuyla karşılaştı.

Serbest piyasa uygulamasına ve özel kesim ağırlıklı sanayi politikasına geçiş

yılında yaşanan askeri darbe sonrasında yaşama geçirilen 24 Ocak istikrar önlemleri başlıca şu hedeflere yönelikti: Döviz gelirlerini artırmak, ithalatı serbestleştirmek, fiyatların müdahaleler dışında piyasada oluşmasını sağlamak, yabancı sermaye girişini artırmak, para politikası önlemlerini ekonomide istikrarı sağlayacak biçimde kullanmak. Yani Türkiye, &#; 60 döneminde denediği serbest piyasa modeline bu kez planlı kalkınma modelinin de getirdiği deneyimi kullanarak geri dönüyordu.

yılında Türkiye kur politikasında değişikliğe giderek sabit kur sisteminden döviz kurunun piyasada belirlenmesine geçiş için ilk adımı attı. Bankalar, Merkez Bankası&#;nın günlük olarak belirlediği kurun belirli oranlar içinde altında veya üstünde bir kur uygulayarak işlem yapabileceklerdi. Bir yıl sonra bu düzenleme de kaldırılarak kurun piyasada belirlenmesi sistemine geçildi. yılında Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çerçevesinde 32 sayılı karar yürürlüğe konuldu kambiyo rejimi iyiden iyiye serbest bir hale getirildi. 

Dönem boyunca ihracatın desteklenmesi amacıyla kurulan Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu aracılığıyla ihracata ek teşvikler verildi. Sanayi yatırımlarında özel kesim önemli atılımlar gerçekleştirdi.

Bu dönemde iki büyük ekonomik kriz yaşandı: krizi ve krizi.

Aşağıdaki tablo imalat sanayi işyerlerinin &#;den yılına kadar sergilediği gelişimi gösteriyor (Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler, &#; )

Gıda, içki, tütün

Dokuma, giyim, deri

Orman ürünleri, mobilya

Kâğıt, kâğıt ürünleri, basım

92

Kimya, petrol, kömür, plastik vd

Taş ve toprağa dayalı sanayi

Metal ana sanayii

50

Metal eşya, makine, teçhizat vd

Diğer imalat sanayii

42

81

92

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir