Doğal sodyum karbonat cevheri antik çağlardan beri kullanılır. Örneğin karbont Mısırlılar tarafından sabun yapımında kullanılmıştır. 'lı yıllar itibarıyla yemeklerde de kullanılmaya başlanan karbonatın 'lu yıllarda tıbbi bir ajan olduğu ispatlanmıştır.
Son olarak düşük maliyetli karbonatı besin olarak tüketebileceğiniz gibi el, yüz, vücut temizliği; yüzey ve çamaşır, bulaşık temizliği gibi pek çok amaçla tüketebilirsiniz. Peki karbonatın faydaları nelerdir?
Karbonatın Faydaları
Karbonatin Potansiyel Yan Etkileri
Cilt ve vücut için genelde karbonat tüketimi son derece güvenlidir ve herhangi bir toksik etkisine rastlanmamıştır. Ancak karbonatın besin olarak tüketimi konusunda dikkatli olunmalıdır. Çok fazla karbonat tüketimi vücudun asit-baz dengesini bozarak bulantı, kusma ve karın ağrısına neden olabilir.
Sodyum açısından zengin olan karbonatın yüksek dozlarda tüketimi kan basıncını artıracağından şişkinliğe neden olabilir. Yüksek kan basıncı aynı zamanda kalp rahatsızlıklarına sebep olabilir.
Yüksek miktarda karbonat tüketimi potasyum eksikliğine sebep olabilir.
Ödem, karaciğer hastalığı, böbrek hastalığı veya yüksek tansiyon problemleriniz varsa karbonatı besin olarak tüketmekten kaçınmalısıınız. Ayrıca doktor tavsiyesi olmadan hamile ve emziren kadınların da karbonat tüketmemesi önerilir.
6 yaşın altındaki çocukların karbonat tüketmesi önerilmez.
Kullandığınız reçeteli ilaçlarla etkileşim oluşturabileceğinden doktorunuza danışmadan kullanmayın.
Karbonat ve bal karışımı vücudunuzu kanser hücrelerine karşı mucizevi bir şekilde koruma altına alıyor. Şekeri seven kanser hücrelerine en güçlü silah karbonat ve bal karışımı oluyor. Karbonat ve bal karışımının faydaları nelerdir?
Karbonat ve bal her aradığımızda bulduğumuz, mutfakta adını çokca duyduğumuz iki besindir. Ayrı ayrı bizlere kattıkları faydaları hepimiz sık sık duyuyoruz. Peki bu zengin içerikli karbonat ve bal karışımının faydalarını duymuş muydunuz? Kanser hücrelerinin en güçlü silahı olan karbonat ve bal karışımının faydalarını sizler için araştırdık.
Kanser günümüzün ne yazık ki popüler hastalıklarından biri haline geldi. Tükettiğimiz her besinde, soluduğumuz havada bile kanser hücresi mevcuttur. Kanser hücrelerinden korunmanın en etkili yolu vücut direncini güçlü tutabilmektir. Vücudun kanser hücrelerine karşı savaşabilmesi için sağlıklı besinler depolaması gerekir. Bu besinlerden biri de karbonat ve bal karışımıdır. Karbonat ve bal şekere aç olan kanser hücrelerini hedef alır. Şekere aç kanser hücreleri normalden 15 kat daha hızlı glikoz tüketimi için çaba gösterir. Isıtılıp hazırlanan bu alkalik bikarbonat karışımı, şeker bakımından zengin ve sağlıklı bal ile karıştırıldığında, bu hücrelere gizlice karbonat sokar.
karbonat ve bal
Alkali kabartma tozu kanserli hücreleri infaz edip bu hücrelerin normale dönmesini sağlar veya, kanserli hücreyi öldüren hızlı bir pH değişimine neden olarak alkali bir etkiye sahip olur. Alkalileştirici şok dalgası, kanser hücrelerine oksijen alarak tolere edemeyecekleri kadar oksijen sağlar. Böylece kanser hücresinin büyümesine neden olan şeker hücreye girmeden engellenir ve etkisiz hale getirilir.
Karbonat hücre büyümesini engeller, bal ise sağlıklı hücreleri en tepe noktada çalışır hale getirerek bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu durumda bal ve karbonat karışımı mucizevi ikili olarak kansere karşı güçlü bir silah haline geliyor.
karbonat ve bal
KARBONAT VE BAL KARIŞIMI NASIL YAPILIR?
Hazırlanışı;
* 1 yemek kaşığı karbonat
* 3 yemek kaşığı bal
1 yemek kaşığı karbonatı küçük bir kaba koyun ve 3 yemek kaşığı balı ekleyin macun kıvamına gelene kadar karıştırın. Macun kıvamına gelen karışımı dakika kısık ateşte ısıtın.
karbonat ve bal
KARBONAT VE BAL KARIŞIMI NASIL TÜKETİLİR?
Bu karışımdan günde 3 yemek kaşığı tüketmeniz gerekir. 30 gün boyuncu düzenli olarak öğünlerinizden sonra tüketebilirsiniz. Bu karışımı düzenli olarak her gün kullanmanız gerekir ve bununla birlikte beslenme düzeninize de mutlaka dikkat etmeniz gerekir.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Kalınbağırsak kanserini önleyebilmek için de yapılabilecek pek çok şey var. İsterseniz, akciğer ve kalınbağırsak kanserine karşı yapabileceklerimizi gözden geçirelim
Kanser alanında uzmanlaşan meslektaşlarımda gözlediğim ortak bir nokta var: Onlar diğer hekimlerden daha yoğun stres altındalar. Tabii ki tedavi edip hayata yeniden döndürdükleri hastaları da var ama ellerinden gelen her şeyi yapsalar da bazı hastalarını kaybediyorlar. Bence bu “düş kırıklığı” hekimlik sanatının katlanılması en zor yanı olmalı. Yaşadıkları şey sadece “düş kırıklığı” da değil, “derin bir üzüntü” aynı zamanda. Çünkü tedavisi neredeyse imkânsız olabilen pek çok kanserin hatalarımız ve bilgisizliğimizle doğrudan ilişkisi olduğunu, biraz dikkat edilse önlenebileceklerini çok iyi biliyor ve üzülüyorlar
YANLIŞLARIMIZ, bilgisizlik ya da dikkatsizliğimizle doğrudan ilişkisi olan kanserlerin başında akciğer ve kalınbağırsak tümörleri geliyor. Akciğer kanserinin genetikle, hava kirliliği, radon gazı, asbest solumakla da ilişkisi var ama bilinen en önemli nedeni sigara içmek. Kalınbağırsak kanserini önleyebilmek için de yapılabilecek pek çok şey var. İsterseniz önce “akciğer kanseri-sigara ilişkisi”ni tartışalım.
SİGARA-PURO-PİPO
Sigara-kanser ilişkisinde sorun sadece sigara ile de sınırlı değil. Temel sorun tütünün bizzat kendisi! Puro ve pipo içenler sigara içenler kadar risk altında olmasa da tütün kullanmayanlara göre onların da riski oldukça fazla. Zaten bu nedenle de aklı başında her hükümet, her sağlık bakanlığı ülkesinde tütün içmeyi azaltacak kampanyalar düzenliyor. Akciğer kanserine yakalananların %85’inin teşhis konulduktan sonraki beş yıl içinde kaybedildikleri dikkate alınır ve tütün tüketiminin sınırlandığı ülkelerde akciğer kanserine yakalananların sayısının ciddi düzeyde azaldığı dikkate alınırsa konunun önemi daha iyi kavranır. Akciğer kanseri sigara içmeyerek veya
NE YAPMALI?
AKCİĞER kanserine yakalanmak istemiyorsanız sigara içmeyin, içiyorsanız bırakın. Yanınızda sigara içilmesine de müsaade etmeyin. Akciğer kanserinin radon gazı ile de ilişkili olduğu biliniyor. Özellikle beton binalarda oturuyorsanız mümkün olursa evinize radon testi yaptırın.Yılda bir kez akciğer filmi çektirmek yeterli değildir ama yine de işe yarar. Erken teşhis ya da tarama amacıyla tekrarlanan tomografik incelemelerden de –bazı özel durumlar dışında- aşırı radyasyon yükü nedeniyle kansere davetiye çıkarabileceği bilindiğinden uzak durun. Özellikle ilerleyici nefes darlıkları, inatçı kuru öksürükler, kan tükürmeler, sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, özellikle zatürree ataklarının akciğer kanserine işaret edebilecekleri aklınızda olsun.
sigarayı hemen bırakarak önlenebilir, sigarayı bıraktıktan on beş yıl sonra ise riskiniz tamamen sıfırlanır.
Kalınbağırsak kanserine gelince
KALINBAĞIRSAK kanserinde fazla kilonun, sigara içmenin, düzenli takip edilmesi gereken ülseratif kolit probleminin, hatta şeker hastalığının bile riski arttırdığı biliniyor. Ama bana sorarsanız alınabilecek en etkili önlem düzenli aralıklarla yapılacak kolonoskopik incelemeler. Bu incelemeleri elli yaşından sonra hemen herkesin yaptırması ve beş yıllık aralıklarla tekrarlatmasında fayda var. Eğer genetik hikâyede kolon kanserine eğilim varsa kolonoskopik incelemelere daha erken yaşlarda başlamak lazım. Bu incelemeler ileride kansere yol açabilecek poliplerin erkenden tanınması ve yok edilmesini mümkün kıldıkları için çok ama çok önemli. Kalınbağırsak kanserlerinin en sık görülen kanser tiplerinden biri olduğu dikkate alınırsa kolonoskopik incelemelerin değeri daha iyi anlaşılacaktır.
Kolon kanseri nasıl önlenir?
Sigarayı bırakın.
Sağlıklı bir kilo aralığına inin.
Meyveyi, sebzeyi az yiyenlerde, tam tahıllı yiyecekler yerine beyaz unla beslenmede ısrar edenlerde, sofrasından bakliyat grubu yiyecekleri kaldıranlarda, domatesten hoşlanmayanlarda, kısacası yüksek lif oranlı beslenme düzeni yerine posasız beslenmeyi tercih edenlerde kolon kanserine daha sık rastlanıyor. Bazı araştırmalara göre folik asiti ve kalsiyumu zengin olan yeşil yapraklı sebzeleri bol miktarda yemek kanseri önleme zırhını daha da güçlendiriyor.
En önemli korunmanın ise düzenli aralıklarla yapılan endoskopilerde saptanan poliplerin alınması olduğu kesin. Kalınbağırsakta gelişip büyüyen adenomatöz poliplerin bir süre sonra kolon kanserine dönüşebildikleri biliniyor.
Mide yanmasına ev tedavileri
Mide yanması hastaların da doktorların da sık karşılaştıkları şikâyetlerdendir ama aynı zamanda en az yüz verdiğimiz, en az önemsediğimiz belirtilerin başında gelir. Bence her zaman önemsenmesi gereken bir problemdir ama daha da önemlisi ciddiye alınmayan basit bir mide yanması bir mide tümörünün, bir yemek borusu kanserinin ya da kanamak üzere olan mide ülserinin ilk işareti de olabilir. Böyle bir şikâyetiniz varsa en kısa zamanda bir doktora muayene olmanızda, hatta imkân varsa bir gastroenteroloji uzmanıyla görüşmenizde fayda var. Yok, eğer “Ben bunu kendi kendime de iyileştirmeyi denemek istiyorum!” diyorsanız işte size bazı öneriler:
Daha sık aralıklarla su için. Hatta içtiğiniz bir bardak suya bir çay kaşığı kabartma tozu (sodyum karbonat) ekleyebilirsiniz.
Taze zencefil kökünün çayı, kuru zencefilin tozu ya da zencefil kapsüllerini yemekten sonra alabilirsiniz.
Rezene, nane ve/veya papatya çayı deneyin. Papatya çayını hatmi otuyla birleştirin.
Temiz hazırlanmış meyan kökü esansını yemeklerden önce ya da yatmadan önce kullanabilirsiniz. ancak haftadan fazla kullanmayın.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi