karbonhidratlar düzenleyici mi / Karbonhidratlar yapıcı ve onarıcı mıdır?

Karbonhidratlar Düzenleyici Mi

karbonhidratlar düzenleyici mi

Yapıcı Onarıcı Ve Besinler Nelerdir? Kısaca Besinlerin G&#;revleri

Haberin Devamı

Yapıcı ve Onarıcı Besinler Nelerdir?

 Her besin içeriğinin kendi içerisinde ayrı bir görevi bulunmaktadır. Besinlerin işlevleri ve kullanım alanları içeriğindeki vitamin, mineral, protein, karbonhidrat ve yağ dengesine bağlıdır. Protein içeriği yüksek olan besinler yapıcı ve onarıcı gruplara ayrılmaktadır. Hücre yenilenmesini sağlayan ve kan akışını hızlandıran bu besinler, vücut için oldukça önemlidir. Özellikle iç organların çalışması ve sindirim sisteminin düzenlenmesi için yapıcı onarıcı besin tüketimine ihtiyaç duyulmaktadır. Görevlerine göre ayrı gruplara ayrılan besinler düzenli olarak tüketilmesi gerekmektedir.

 Yapıcı ve onarıcı göreve sahip olan besinler arasında et, tavuk ve balık ilk sırada yer almaktadır. Bu besinler vücudun ihtiyaç duyduğu en önemli besin içeriklerine sahiptir. Özellikle yapıcı onarıcı görevi en yüksek olan bu besinler protein açısından da zengin besinler arasındadır. Vitamin ve protein ihtiyacını karşılayan bu besinler onarıcı özelliğine sahiptir. Hücrelerin yenilenmesi ve kan akışını sağlayan bu besinler, kalp ritmini de düzenlemektedir. Kişilerin enerji ihtiyacını karşılayan bu besinler içerisinde en yüksek vitamine sahip olan gıdalar arasındadır.

Haberin Devamı

Yapıcı ve Onarıcı Besinlerin Görevleri Nelerdir?

Yapıcı ve onarıcı besinler, görevleri bakımından vücudun ihtiyaç duyduğu enerjiyi karşılamaktadır. Vitamin ve protein oranı yüksek olan besinler olarak et ve süt ürünleri, vücutta yer alan hücreleri yenilemektedir. Karbonhidrat oranı yüksek olan besinler de enerji ihtiyacını yüksek oranda karşılamaktadır. Vücuda alınan sağlıklı yağlar, metabolizmayı hızlandırarak vücutta yağ birikimini engellemektedir. Tüm yapıcı ve onarıcı besinler organik şekilde tüketilmektedir.

 Yapıcı ve onarıcı besin grubunun görevleri organların düzenli olarak çalışmasını sağlamaktadır. Hücre yenilenmesi bakımından oldukça faydalı olan bu besinler, vitaminlerin vücutta depolanmasını sağlamaktadır. Vücuda sağlanan oksijen kanın temizlenmesini ve yapıcı onarıcı görevlerin yerine getirilmesini sağlar. Kalp krizini önleyerek aynı zamanda kanın kalbe doğru şekilde pompalanmasını sağlar. 

İlkokul 4. sınıf Fen Bilimleri dersi Besinlerimiz Ünitesi Besin İçerikleri ve Görevleri konu anlatımını bu sayfada bulabilir ve inceleyebilirsiniz.

BESİN İÇERİKLERİ VE GÖREVLERİ

BU KONUDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?
→ Besin grupları nelerdir?
→ Karbonhidratların görevleri nelerdir?
→ Yağların görevleri nelerdir?
→ Proteinlerin görevleri nelerdir?
→ Vitaminlerin görevleri nelerdir?
→ Su ve minerallerin görevleri nelerdir?

Gün boyunca tükettiğimiz besinlerin bazılarını bitkilerden, bazılarını hayvanlardan elde ederiz. Bitkilerden elde ettiğimiz besinlere bitkisel besinler, hayvanlardan elde ettiğimiz besinlere ise hayvansal besinler adı verilir.

Bitkisel ve Hayvansal Besinler

Besinlerin içinde vücudumuz için gerekli olan maddeler vardır. Bu maddelere besin içerikleri denir. Besin içeriklerinin vücudumuzda belirli görevleri vardır. Karbonhidratlar, yağlar, proteinler, vitaminler, mineraller ve su olmak üzere altı çeşit besin içeriği vardır.

Besin Grupları

Enerji Verici BesinlerYapıcı-Onarıcı BesinlerDüzenleyici Besinler
KarbonhidratlarProteinlerVitaminler
YağlarMineraller
Su

Karbonhidrat ve yağlar enerji verici, proteinler yapıcı ve onarıcı, vitaminler, mineraller ve su da düzenleyici besin grubunda yer alır.

Besinlerde birden fazla içerik bulunabilir. Besin, içinde fazla olan içerik ile isimlendirilir. Örneğin ette protein dışında yağ, vitamin gibi diğer besin içerikleri de bulunur. Ancak protein miktarı diğer içeriklere göre daha fazla olduğundan “Et protein içerir.” denir.

1. Karbonhidratlar ve Görevleri

Günlük yaşamımızda koşarız, zıplarız, hoplarız, yürürüz, otururuz, kalkarız… Tüm bunları yapmak için enerjiye ihtiyaç duyarız. Enerji denince akla gelen ilk besin grubu karbonhidratlardır.

Karbonhidratlar, vücudumuzun ihtiyacı olan enerjiyi sağlar. Ayrıca beynimizin kullandığı tek enerji kaynağıdır.

Karbonhidratlar Bakımından Zengin Besinler

Makarna, ekmek, pirinç, bulgur gibi tahıl ürünleri ile patates, kuru yemiş, pekmez, reçel ve balda bol miktarda karbonhidrat bulunur.

2. Yağlar ve Görevleri

Enerji veren bir başka besin içeriği de yağlardır. Yağlar, karbonhidratlardan daha fazla enerji veren besin içerikleridir.

Vücudumuz için ihtiyaç duyulan enerjinin karbonhidratlardan karşılanamadığı durumlarda yağlar kullanılır. Uzun süre aç kaldığımızda karbonhidratlardaki enerji yetersiz kalır. Bu durumda enerji ihtiyacımızı yağlardan sağlarız.

Yağlar deri altına depo edilerek vücudu darbeleri karşı korumakla da görevlidir. Ayrıca yağların, canlıları soğuktan koruma özelliği vardır. Ancak vücuda fazla alındıklarında ise depo edilerek kilo almamıza neden olurlar.

Yağlar Bakımından Zengin Besinler

Tereyağı, kuyruk yağı gibi hayvansal besinler ile ayçiçeği, fındık, ceviz, kabak çekirdeği, zeytin, mısır, susam, soya, kanola gibi bitkisel besinlerde bol miktarda yağ bulunurlar.

3. Proteinler ve Görevleri

Vücudumuzda yapıcı ve onarıcı görev yapan besinler, proteinlerdir. Proteinler büyümeyi, gelişmeyi ve yıpranan dokuların onarımını sağlar. Ayrıca vücudumuzun mikroplara karşı dirençli olmasında, zekâ ve kas gelişiminde, saç ve tırnakların uzamasında proteinler görevlidir.

Proteinler Bakımından Zengin Besinler

Et, yumurta, balık, süt ve süt ürünleri gibi hayvansal besinlerde; nohut, mercimek, fasulye gibi bitkisel besinlerde bol miktarda bulunurlar.

4. Vitaminler ve Görevleri

Vitaminler, vücudumuzda düzenleyici olarak görev yapar. Organlarımızın düzenli çalışmasını sağlar. Vitaminler vücudumuzun direncini artırarak bizi hastalıklara karşı korur.

Vitaminler Bakımından Zengin Besinler

Sebze ve meyvelerde bol miktarda vitamin bulunur.

5. Mineraller ve Görevleri

Düzenleyici besin içeriklerinden biri de minerallerdir. Kemiklerimizin, dişlerimizin, kaslarımızın ve organlarımızın düzenli çalışması için minerallere ihtiyacımız vardır.

Mineraller Bakımından Zengin Besinler

Demir, kalsiyum, çinko, potasyum gibi minerallerin her biri tüm besinlerde bulunur. Su, maden suyu ve balık mineral bakımından zengindir.

6. Su ve Görevleri

Su vücudumuzda düzenleyici olarak görev yapar. Vücut sıcaklığının korunması, atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılması su sayesinde gerçekleşen olaylardandır.

Su ve Mineraller Bütün Besinlerde Bulunur

Vücudumuzun her gün suya ihtiyacı vardır. Su ihtiyacımızı yiyecek ve içeceklerden karşılarız. Tüm yiyeceklerin içinde su bulunur. Karpuz yediğimizde tabakta su biriktiğini görürüz. Susuz gibi görünen havucu katı meyve sıkacağı ile sıktığımızda su elde ederiz. Hatta nohut, kuru fasulye vb. kuru gıdalar bile içlerinde su barındırır.

Mineraller de su gibi bütün besinlerde bulunur. Kayaçlardaki tuzlar; yağmur, rüzgâr, sıcaklık farkı vb. çevresel faktörlerin etkisiyle ufalanarak toprağa karışır. Topraktaki bu mineraller bitkilere geçer. Bitkilerle beslenen hayvanlar da bu mineralleri vücutlarına almış olurlar.

Kategoriler 4. Sınıf Fen Bilimleri

Karbonhidratlar yapıcı ve onarıcı mıdır?

İçindekiler:

  1. Karbonhidratlar yapıcı ve onarıcı mıdır?
  2. Karbonhidratlar yapıcı ve onarıcı görev ve sahip midir?
  3. Vücudumuzda yapıcı onarıcı olarak görev yapan besin grubu nedir?
  4. Yapıcı ve onarıcı görev yapan besin içeriğidir nedir?
  5. Karbonhidrat düzenleyici mi?
  6. Steroidler düzenleyici mi?
  7. Lipit düzenleyici mi?
  8. Lipit yağ mıdır?
  9. Lipitlerin düzenleyici olabilmelerinin sebebi nedir?
  10. Nişasta düzenleyici mi?
  11. Nişasta glikoza dönüşür mü?
  12. Nişasta Protein mi?
  13. Nişastanın ham maddesi nedir?
  14. Pasta için hangi nişasta?

Karbonhidratlar yapıcı ve onarıcı mıdır?

Yapıcı ve onarıcı besinler, bu besinler canlıların yıpranan hücrelerinin onarılmasını sağlar. Bunlar protein, yağ ve karbonhidrat içeren besinlerdir. Yine su ve madensel besinlerde yapıcı ve onarıcı grupta yer alır. Enerji verici besinler, bu besinler yağlar, karbonhidratlar ve proteinlerdir.

Karbonhidratlar yapıcı ve onarıcı görev ve sahip midir?

Karbonhidrat yapıcı ve onarıcı mıdır sorusu 4.sınıf fen bilimleri konuları içerisinde yer almaktadır. Karbonhidratların görevi vücudun ihtiyacı olan enerjiyi sağlamaktır. Bu sebeple Karbonhidrat yapıcı ve onarıcı değildir enerji vere besin içeriğidir.

Vücudumuzda yapıcı onarıcı olarak görev yapan besin grubu nedir?

İnsan vücudunda yapıcı onarıcı olarak görev yapan besin grubu aşağıdakilerden hangisidir? sorunun cevabı "Proteinler" dır.

Yapıcı ve onarıcı görev yapan besin içeriğidir nedir?

Proteinler, enerji miktarı bakımından yağlardan sonra en yüksek enerjiye sahip besin grubudur. Sindirim kolaylığı bakımından ise karbonhidratlardan sonra ikinci olarak sindirilebilen besin grubudur. Proteinler, vücudumuzda yapıcı ve onarıcı olarak görev yapmaktadırlar.

Karbonhidrat düzenleyici mi?

Cevap: Hayır, karbonhidratlar düzenleyici değildir.

Steroidler düzenleyici mi?

Merhaba, Steroid yağlar düzenleyici olarak görev alır. Steroidler ; kolestrol, eşey hormonları, adrenal hormonlarının yapısına katılırlar. Aynı zamanda , miyelin kılıflarını da örterler.

Lipit düzenleyici mi?

Lipitler; yapıcı, onarıcı ve düzenleyici role sahip olduğundan canlılar için oldukça önemlidir. Hücre zarının yapısına katılır. Bazı lipitler, hormon ve vitamin olarak düzenleyici role sahiptir.

Lipit yağ mıdır?

Lipit, tüm canlıların yapısında bulunan temel organik bileşiklerden biridir. Lipitler, doymuş ve doymamış yağlar olarak ayrılır. Doymamış yağlar, oda sıcaklığında sıvı hâlde bulunan lipitler; doymuş yağlar ise yine oda sıcaklığında katı hâlde bulunan lipitlerdir.

Lipitlerin düzenleyici olabilmelerinin sebebi nedir?

Yağların Önemli Özellikleri Yağlara farklı kaynaklarda “Lipit” de denmektedir. Bunun nedeni ise YAĞLARIN molekül yapısı ile suyun molekül yapısı çok farklıdır yağ molekülleri su sevmeyen bir yapıya sahiptir. Yağlar vitaminlerin ve hormonların yapısına katılabilir bu nedenledüzenleyici özellikleri vardır.

Nişasta düzenleyici mi?

Evet nişasta düzenleyici bir maddedir. Karbonhidratların alt dalı olan polisakkaritinin bir parçasıdır. Yapıcı ve onarıcıdır.

Nişasta glikoza dönüşür mü?

Hayvan ve insanlar amilaz enzimlerine sahip olduklarından nişastayı sindirebilirler. Farklı tip amilazlar nişastayı farklı biçimlerde parçalarlar. Nişasta parçalandıkça dekstrin, maltoz ve nihayet glikoza dönüşür.

Nişasta Protein mi?

Nişasta polimer yapıda bir saf glukoz bileşiğidir. Diyet ile aldığımız başlıca karbonhidrattır. Karbonhidratların başlıca amacı enerji vermektir. Bunun dışında glikoprotein ve glikolipid gibi kompleks bileşiklerin oluşumuna katılıp, reseptörlerin yapısına katılmak gibi fonksiyonel rolleri de mevcuttur.

Nişastanın ham maddesi nedir?

Buğdayın özlerinden elde edilen buğday nişastası, unlu mamüllerin hazırlık aşamasında kullanılır. Rengi bir ton daha sarı olan buğday nişastası, baklava yapımında aranılan ürünlerden biridir.

Pasta için hangi nişasta?

Buğday nişastası ya da pirinç nişastası daha çok sütlü tatlıların ve tatlı hamur işlerinin içerisinde kullanılırken, mısır nişastası da daha çok tuzlu tarifler ya da bağlayıcıya ihtiyaç duyulan sosların içerisinde kullanılır.

Biyologlar - Biyolojiye Gerçekçi Yaklaşım

Düzenleyici besinler nelerdir ?-Düzenleyici besinlerin görevleri nelerdir ?

Düzenleyici besinler nelerdir ?-Düzenleyici besinlerin görevleri nelerdir ?


Düzenleyici besinler kendi aralarında üç grup ta incelenir. Bunlar;

a) Vitaminlerdir
b) Su
c) Mineraller (madensel tuzlar) dir.  

A - Vitaminlerdir

Besinlerin içeriğini oluşturan besin öğeleri proteinler, karbonhidratlar, yağlar, vitaminler, mineraller ve sudur. Besin ögeleri vücuttaki görevlerine göre büyütücü ve onarıcı (proteinler, karbonhidratlar, vitaminler), ısı ve enerji verici (karbonhidratlar, protein ve yağlar), koruyucu ve düzenleyici (vitaminler, mineraller ve su) olarak gruplandırılır. Vitaminler, sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan organik bileşiklerdir. İnsan organizması, vücudun gereksinim duyduğu miktarın çok altında vitamin ürettiği için dışardan yiyeceklerle alınmaları zorunludur. Yeteri kadar vitamin alınamadığı durumlarda, hücre ve dokularının işlevlerinde bozulmalar ve çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Vitaminler, bitkisel ve hayvansal kaynaklı ya da vitamin katkılı hazır gıdalar yoluyla vücuda
alınır.
Düzenleyici besinler vitaminler, su, mineraller olarak görev yapmaktalar.
Vitaminler, normal yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan, yiyecekler içerisinde doğal olarak bulunan basit yapılı bileşiklerdir. Vitamin Vücudun ihtiyacı olan enerji kaynağını sağlar ve direncini artırır. Vücudumuzun bağışıklık sistemini artırarak, hastalıklara karşı savunma mekanizmasını güçlendirir. Büyüme ve gelişme sürecinde en önemli kaynak vazifesi görürler.  Vitaminler vücuda yeteri kadar alınamadığı zaman metabolizmada bozukluklar meydana gelir. Vücudun sağlıklı gelişimi, sinir ve sindirim sistemi fonksiyonları, enfeksiyonlara karşı bağışıklık kazanması açısından vitaminler büyük önem taşımaktadırlar. Ayrıca vücudumuzun karbonhidrat, yağ ve proteini kullanmasını da sağlar.
Çeşitli besin öğeleri yeteri kadar tüketildiğinde vitaminlerin takviye edilmesine ihtiyaç yoktur. Vitaminler meyve ve sebzede bol miktarda vitamin bulunmaktadır.
Sadece bazı durumlarda ilaç olarak tüketmek gerekir.
Vitaminler fiziksel özelliklerine göre yağda ve suda eriyen vitaminler olmak üzere 2 gruba ayrılmaktadır;
- Yağda eriyen vitaminler; A, D, E, K vitaminleri,
- Suda eriyen vitaminler; B grubu vitaminleri (B1, B2, B3, B5, B6, B12, biotin, kolin, folik asit) ve C vitaminidir.

A vitamini
A vitamini Karaciğer, yumurta sarısı, peynir, havuç, kayısı, domates, portakal, kurutulmuş sebze ve meyveler, et, balık, tereyağı, süt, yumurta, peynir, yeşil sebzeler, havuç, baklagiller ve benzer besinler A vitamini içermektedir. Göz sağlığını koruyan ve kemik gelişiminde önemli rol oynayan vitamini besinlerden almamız gerekmektedir.
A vitamini yağda eriyen bir vitamindir. Doğal olarak iki farklı şekilde bulunur. Hayvansal gıdalarda retinol, bitkisel kaynaklı gıdalarda karoten olarak bilinen provitamin şeklinde bulunmaktadır. Bitkisel besinlerle vücuda alınan karoten, retinole dönüşerek karaciğerde depolanır. Isıya ve pişirmeye dayanıklıdırlar. Antioksidan etkisi ile hücreleri kansere ve diğer hastalıklara karşı korur, yaşlanma sürecini yavaşlatır, yağ depolanmasına yardımcı olur. A vitamininin vücut açısından diğer bir önemi, proteinlerin A vitamini olmadan kullanılamamasıdır. Asitlere karşı dayanıksızdır, asit ortamda özelliğini kaybeder. Diyetle alınan A vitamininin % 80–90’ı emilir.
A vitanminine olan günlük ihtiyaç yaklaşık olarak mcg (mikrogram)’dır. Öğünde tüketilen besinin hayvansal ya da bitkisel oluşuna göre günlük A vitamini ihtiyaç miktarı değişmektedir. Ayrıca çocuk, genç, yetişkin, hastalık,
özel durum ve cinsiyete göre de ihtiyaç miktarı değişebilmektedir. Vitamin A vücutta depo edildiği için fazla alınması zararlıdır.
A vitamini vücut çalışmasındaki görevleri nelerdir ?
- A vitamini antioksidan etkisi olduğu için damar tıkanıklığı ve sertliğini önler.
- A vitamini vücuttaki hücre ve dokuların oluşmasında, korunmasında rolü vardır.
- A vitamininin görme fonksiyonlarında önemli rolü vardır.
- A vitamini yetersizliğinde enfeksiyonlara karşı direnç azalır.
- A vitamini yetersizliğinde kemik ve diş gelişimi olumsuz etkilenir.
- A vitamini sinir ve sindirim sistemlerinin çalışmasına, vücut direncinin artırılmasına yardımcı olur.
- A vitamini yetersizliğinde Üreme organlarının çalışmasında aksaklıklar görülür.

D Vitamini
D vitamini balık, karaciğer, mantar,yumurta, peynir, süt, tereyağı, yoğurt gibi besinlerde bulunan, kemik sağlığı için oldukça önemli vitamindir.
Yağda eriyen vitaminlerdendir. Besinlerle alınmasının yanında güneş ışınlarının etkisi ile vücutta sentezlenebilir. Güneş ışığı bakımından yetersiz bölgelerde yaşayan çocuklar, yetersiz gıda alan ve fazla kalori yakan kişiler, 55 yaşın üzerindekiler, özellikle menopoz sonrası kadınlar, emziren ve hamile kadınlar, alkol veya uyuşturucu kullananlar, kronik hastalığı olanlar, uzun süre stres altında olanlar, yakın geçmişte ameliyat geçirmiş olanlar,
mide bağırsak kanalının bir kısmı ameliyat ile alınmış olanlar, ağır yaralanma ve yanığı olanların D vitaminine olan ihtiyaçları daha fazladır.
- D vitamini ağışıklık sistemini güçlendirir.
- D vitamini böbrek hastalıklarında düşük kan kalsiyumu seviyesini düzenler.
- D vitamini kalp hastalıkları ve bazı kanser türlerine karşı korur.
- D vitamini ince bağırsaklardan kalsiyum ve fosforun emilimini düzenler.
- D vitamini kemik büyümesi, sertleşmesi ve diş sağlığı üzerinde etkili olur.
- D vitamini çocuklardaki raşitizm hastalığı ile yetişkinlerdeki osteomalazi oluşumunu önler.
Özellikle yaşlılık sürecinde kemik erimesine engel olan D vitamini, erken yaşlarda doğal besinlerden alınmalıdır.

E Vitamini
E vitamini yumurta, süt, peynir, kırmızı et, muz, balık gibi besinlerde bulunmaktadır.
Yağda eriyen bir vitamindir. A vitamini, doymamış yağ asitleri ve C vitamini gibi maddelerin oksidasyonunu (Oksijeni tutarak oksijen etkisi ile oluşabilecek istenmeyen etkilerin önüne geçer.) önleyerek antioksidan özellik gösterir. Yaşlanmaya karşı koruyucudur. Serbest radikaller (İç ve dış etkenlerle cilt dokusunda oluşan ve sabit olmayan
moleküler parçacıklardır.) dokular, deri ve kan damarlarında oluşabilecek bozuklukları önler. Yaşlanmayla ortaya çıkan hafıza kayıplarını da önleyici etkisi vardır. Çeşitli nedenlerle vücudumuzda oluşan zararlı ürünleri yok eder.

- E vitamini yağ asitlerinin vücut dokularında oksidasyonunu önler.
- E vitamini kanser oluşum riskini azaltır.
- E vitamini yaraların tedavisinde etkilidir.
- E vitamini kalp kaslarının işlevini yapmasına yardım eder.
- E vitamini kısırlığa karşı korur.
- E vitamini kandaki kötü kolesterolün (LDL) damar sertliği yaratmasına engel olur.
- E vitamini A ve C vitaminin etkinliğini arttırır.
- E vitamini bağırsaklarda yağ emilim bozukluğunu önler.
-E vitamini mide, bağırsak ve karaciğer hücrelerinde A vitaminin oksidasyonunu önleyerek bu vitaminin organizmada etkisini arttırır ve karaciğerde depo edilmesine yardımcı olur.
- Vücudun büyümesi ve gelişmesinde rol oynarlar. Cilt üzerinde oluşan ve geçmek bilmeyen inatçı yaraların kısa sürede iyileşmesine yardımcı olur.

K Vitamini
K vitamini ıspanak, brokoli, karnabahar, mısır, patates, meyveler, yumurta sarısı, koyu yeşil yapraklı sebzeler, lahana, mısır, çilek, karaciğer gibi besinlerde bulunur.
Yağda eriyen bir vitamindir. Bitkiler K1 vitaminini yapar. Bağırsaklardaki bakteriler ise K2 vitaminini üretir. İlaçlarla bağırsak bakterileri yok edilirse bağırsakta K vitamini sentezlenemez. K vitamininin vücut çalışmasındaki görevi kan pıhtılaşmasıyla ilgilidir. Bu vitamin kan pıhtılaşması için gerekli olan protrombin sentezine yardım eder. Protrombin K vitamininin yardımıyla karaciğerde sentezlenir. K vitamini yetersizliğinde kan pıhtılaşma süresi uzadığı için kanama görülür.

- K vitamini kemik gelişimine yardımcı olur.
- K vitamini kanser türlerinin bir kısmında önleyici etkiye sahiptir.
- K vitamini kanın pıhtılaşmasını sağlar.

B Grubu vitaminler
B vitamini yeşil sebzeler, tahıllar, yumurta, süt, et, çilek ve benzer besinlerde bulunur. Sinir ve kasların gelişiminde en önemli rolü oynar.
Suda eriyebilen, molekül yapılarında bir azot atomu bulunan, bazı enzim sistemlerinin etkinliğini arttırıcı, koenzimler olarak işlev gören, 15’e yakın değişik maddeden oluşan bir vitamin gurubudur. B grubu adı, kimyasal yapılarının veya etkilerinin benzerliğinden değil daima beraber bulunmalarından dolayı verilmiştir. Eğer bir besin B1 vitaminince fakirse diğer B vitaminlerince de fakirdir. Bugün on iki kadar B vitamini bilinmektedir.
B1 (tiamin) vitamini: İlk tanınan vitaminlerdendir. Suda eriyen bir vitamindir. Tiamin ısı ve ışığa duyarlıdır. B1 vitamini fazla alınsa da vücutta depolanmaz, idrar yoluyla atılır. Karbonhidrat metabolizması, sinir ve sindirim sistemi sağlığında önemli rolü olan bir vitamindir.
B2 (riboflavin) vitamini:Cilt ve göz sağlığını koruyan, besin öğelerinin metabolizmasında, özellikle enerji üretiminde rolü olan ve suda eriyen bir B grubu vitaminidir. Işığa karşı hassastır. Nötr ve asit ortama, Ultraviyole (güneş ışınlarına) dayanıklıdır. Enzim ve proteinlerin yapısında yer alır.
B3 niasin (nikotinik asit, nikotinamid):Suda eriyen bir vitamindir. Vücudumuzdaki işlevi yağ ve proteinlerin yakılması sırasında enerji üretmektir. Niasin enzimlerin yapısında yer alır. Işık, alkali ve asitlere karşı dayanıklıdır. Pişirme ile fazla kayba uğramaz ancak suda eridiği için haşlama sularının dökülmesi kayba neden olur.
B5 vitamini (pantatonikasit):Suda eriyen bir vitamindir. Fazlası idrar yoluyla atılır. Diğer B grubu vitaminleri gibi koenzim yapısında işlev görür.
B6 vitamini (pridoksin):Suda eriyen vitaminlerdendir. Bağırsaklarda emilen bir vitamindir. Bu vitamin hazırlama, pişirme gibi işlemler sırasında kayba uğrar. Yüksek sıcaklık ve ışık vitamin kaybını önemli ölçüde artırır.
Biotin (B7 vitamini):Biotin suda eriyen bir vitamindir ve B kompleks vitaminleri arasında yer alır. Biyotinin son zamanlarda "güzellik vitamini" olarak anılmasının en büyük sebebi saçlara ve tırnaklara olan olumlu etkisidir. Bugün bu özelliğinden dolayı biyotin birçok kozmetik üründe bulunmaktadır.
B 9 vitamini (folik asit):Işığa duyarlı, suda eriyen bir vitamindir. B9, folik asit ya da folat gibi isimleri vardır. Folik asit vitaminin sentetik hâlidir. Folat ise besinlerdeki doğal hâline denir.
B 12 vitamini (kobalamin): Isıya, ışığa, alkaliye duyarlı suda eriyen vitamindir. Diğer vitaminlerden farkı kobalt minerali içermesidir.

C Vitamini
C vitamini daha çok bitkisel kaynaklı besinlerde bulunur. En zengin kaynakları kuşburnu, kırmızıbiber, koyu yeşil yapraklı sebzeler, turunçgiller (portakal, mandalina, limon), kırmızı meyveler, çilek, kivi, domates ve patatestir. Bu besinlerin öğün aralarında değil, yemeklerle birlikte alınması vücudun bitkisel demirden daha iyi yararlanmasını sağlar.
C vitamini suda eriyen bir vitamindir. Işığa, ısıya karşı dayanıksızdır. Metaller ve oksijenle temas ettiğinde de kayba uğrar. Besinlerdeki C vitamininin % 90’ı işlem görürken ve bekletilirken kaybolur. Bu nedenle besinler çiğ ve bekletilmeden tüketilmelidir. Kuvvetli bir antioksidandır. İnsan vücudu kendiliğinden C vitamini üretemez. Bu nedenle dışarıdan
yapılmış olarak almak zorundadır.

- C vitamini antioksidan özelliğinden dolayı birçok kanser türü ve kalp hastalığını önleyici etkisi vardır.
- C vitamini karaciğerden toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
- C vitamini pek çok ilacın olumsuz etkisini azaltır.
- C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirir.
- C vitamini strese karşı hormonların yapımında görevlidir.
- C vitamini kemikleri, cildi, eklemleri güçlendirir.
- C vitamini kurşun ve cıvaya bağlanarak zararlı etkilerini ortadan kaldırır.
- C vitamini vücudun direncini artırır.
- C vitamini kanser ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır.
- C vitamini kan damarlarını güçlendirir.
- C vitamini vücutta kollojen (lifli proteinler) yapımında rol alır.

B- Su
Su yaşamın kendisidir. Bilinen en basitinden en gelişmişine kadar bütün yaşam biçimlerinin vazgeçilmez ögesini su oluşturmaktadır. Su yaşamımızın sürdürülmesi için temel besinlerdendir.
Bedenimizin % 'i sudan oluşur. İnsan yapısı, yemek yemeden dört hafta yaşayabilirken su içmeden yaşayabilme süresi sadece 3–4 gün kadardır. Her insan kendini zinde hissetmek için günde 2,5 litre suya ihtiyaç duymaktadır. Eğer vücutta az su bulunursa kan yoğunlaşır ve bu da organlara çok az miktarda oksijen ve besin maddesi taşınmasına
neden olur.
İçilen su miktarı çok aşırıya kaçarsa bu da vücut için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Çünkü böbrekler aşırı çalışarak sık sık tuvalete çıkılmasına ve vücuttaki kalsiyumun atılmasına neden olur. Vücudun su alımının yeterli olup olmadığını anlamanın en etkili yolu, idrara dikkat etmektir. Açık renkli idrar, su ihtiyacının doğru karşılandığını gösterir. Eğer idrar koyu renkli ise bu yeterince su alınmadığı anlamına gelir.
- Su hücre ve kas dokularını güçlendirir.
- Su karbonhidratları, yağları, proteinleri, hormonları ve oksijeni kanda bulunarak kaslara taşır.
- Su zararlı maddeleri dokulardan uzaklaştırmayı sağlar.
- Su cildi gerginleştirir, parlaklık kazandırır.
- Su vücut sıcaklığının ayarlanmasını sağlar.
- Su sindirimin kolaylaştırılmasını sağlar.
- Su vücut sıvılarında bulunarak eklemlerin kayganlaşmasına neden olur.
- Su idrarla zararlı maddelerin atılmasını sağlar.
- Su ükürük ve mide salgısında bulunarak besinleri sindirir.

C- Mineral Maddeler
Mineraller doğada yaygın olarak görülen inorganik maddelerdir. Vücudun büyümesi ve gelişmesi, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için minerallere ihtiyaç vardır. Mineraller Vücudumuzun hormonlarını düzenleyici en önemli yapı taşıdır. Organların uyumlu ve dengeli bir şekilde çalışması, minerallere bağlıdır. Bu minerallerin bazıları; kalsiyum, fosfor, demir, potasyum, sodyum, magnezyum, iyot, çinko, bakır, krom, flor, selenyum, manganezdir.
Mineral maddeler vücudun % gibi çok küçük bir kısmını oluşturmasına rağmen vücut yapısının oluşmasında yardımcıdır. Kemik, diş, kas, kan ve diğer dokularda da mineraller bulunur.
Deniz ürünlerinde, süt, sebze ve tahıllarda, ceviz ve badem gibi kuruyemişlerde mineral bulunmaktadır. Sağlıklı yaşamak için dengeli ve düzenli beslenmek, yaşam biçimimiz haline gelmelidir.
Mineraller besin işleme, saklama ve pişirme sırasında kayba uğramaz.

1- Kalsiyum
Kalsiyum vücutta en çok bulunan, kemik ve diş yapımında görev alan, kemik ve dişlerde depolanan ve bunların sertliğini sağlayan bir mineraldir. Kanda normal değeri % 9 ile % 11 civarındadır.

- Kalsiyum kemik ve dişlerin normal büyümesi, sağlıklı olmasında,
- Kalsiyum kanın pıhtılaşmasında,
- Kalsiyum kasların kasılmasında,
- Kalsiyum sinir ve kasların uyarılara karşı duyarlı olmasında,
- Kalsiyum normal kan basıncının sağlanmasında,
- Kalsiyum sindirim ve metabolizmada görev alan bazı enzimlerin etkin duruma geçmesinde,
- Kalsiyum hücrelerin bir arada tutulmasında etkilidir.

2- Fosfor
Fosfor; insan vücudunda kalsiyumdan sonra en fazla bulunan mineraldir. İnsan vücudu fosfora kemik ve diş oluşumu, hücre büyümesi ve onarımı, enerji üretimi, kalp kasının kasılması, sinir ve kas hareketleri, böbrek işlevleri açısından ihtiyaç duyar. Vücuttaki fosforun % 90’ı kemiklerde ve dişlerde, geri kalan % 10’u ise vücut sıvılarında ve hücrelerde bulunur. Bağırsaklardan gıdalarla alınanın % 70’i emilir. Emilimine kalsiyum, D vitamini ve paratiroit hormonu etki eder. Çölyak hastalığı fosfor emilimini bozar. Böbrek, paratiroid bezi ve hormon düzensizliklerinde de vücutta fosfor dengesinde bozulmalar olur.

- Kalsiyumla birlikte kemik ve dişlerin yapısında,
- Hücrelerin büyümesi, yenilenmesi ve çoğalmasında,
- Kalsiyumla birlikte kemik ve dişlerin yapısında,
- Kas kasılmalarının düzenlenmesi,
- Kan pıhtılaşmasının önlenmesi,
- Hücrede enerji elde edilmesi,
- Hücre içi ve hücre dışı sıvıların dengede tutulması,
- Fosfor vücut sıvılarının asit ortama dönüşümünün engellenmesi,
- Sinir uyarıları,beynin çalışması, fiziksel dayanıklılık gibi görevleri vardır.

3- Demir
Vücutta demirin çoğu hemoglobin yapısında yer alır. Ayrıca miyoglobinin bileşiminde bulunur ve enerji metabolizmasında etkili bazı enzimlerin yapısında bulunur. Demir ince bağırsağın üst kısmında emilir. Diyetle alınan demirin % 10’u emilir. Yemeklerden hemen sonra tüketilen çay ve kahve demir emilimini olumsuz etkiler. Enfeksiyon hastalıkları ve mide ameliyatı demir emilimini artırır.

- Vücutta büyümeye,
- Enzim sisteminde,
- Enerji oluşumunda (ATP),
- Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde,
- Akciğerlerden oksijeni hücrelere, hücrelerden de karbondioksitin akciğerlere taşınmasında,
- Kan yapımında,
- Enfeksiyonlara karşı vücut direncinin arttırılmasında görevleri vardır.

4- İyot

İnsan vücudundaki iyodun yaklaşık % 60’ı tiroid bezlerinde, kalanı ise kanda bulunmaktadır. Tiroid bezinin fonksiyonlarını düzenler. Gıdalarla birlikte alınan iyot bağırsaklardan emilerek kana karışır, kalanı ise depolanır. Depolanmayan çok az miktarı ise idrarla ve dışkı (gaita) ile vücuttan dışarı atılır.

- İyot basit guatrı önlemede önemli rolü vardır.
- İyot enerji ve kilo alımında önemli rol oynar.
- İyot zihinsel fonksiyonlarda önemli rol oynar.
- İyot tiroid hormonunun yapımında görevlidir.
- İyot bazal metabolizmanın düzenlenmesine yardımcı olur.
- İyot tiroid bezinden salgılanan hormonların bileşiminde bulunmaktadır.

5-Sodyum ve Potasyum
Sodyum damarlardaki kan miktarı ve tansiyon kontrolünde önemli rol oynar. Vücut ağırlığının % 0,15’i sodyumdur. Sodyum vücutta böbrekler tarafından denetlenir. Potasyum ise hücrenin düzenli çalışmasında görev alır. Böbreklerden süzülen sodyumun % 99,5’i geri emilir. Yiyeceklerle alınan potasyum sindirildikten sonra ince bağırsaktan emilmektedir. Günde ortalama 5–35 mg sodyum idrarla atılır. Kanda sodyum düzeyinin düşmesine
hiponatremi, yükselmesine ise hipernatremi denir.

- Sodyum, su, asit-baz dengesini ozmotik basıncı sağlar.
- Sodyum kas kasılması ve sinir uyarılarının iletilmesinde görevlidir.
- Potasyum asit-baz dengesini korur.
- Potasyum ozmotik dengeyi korur.
- Potasyum kas hareketlerini sağlar.
- Potasyum kan basıncı kontrolünde görevlidir.

6- Flor
İnsan vücudunda daha çok kemik ve dişlerin yapısında bulunur. Tiroid bezi ile deri dokularında da vardır. Sulardaki flor yetersizliği osteoporoza neden olabilmektedir. Vücuda alınan florun % 90’ ı emilir. Fazlası toksin etkisi gösterir.
Flor diş minesine sağlamlık kazandırır ve kalsiyumun kemiklerde tutunmasını sağlayarak osteoporozu önler.

7- Magnezyum
Magnezyumun yaklaşık % 60’ı kemik ve dişlerde, % 26’sı kaslarda, kalanı ise yumuşak dokularda ve vücut sıvılarında bulunmaktadır. Kandaki magnezyum seviyesi vücut fonksiyonları için hayati önem taşır. Emilim ince bağırsaklarda, atılım ise böbreklerde gerçekleşir. Böbreklerimizin vücutta magnezyum alımında eksiklik varsa bu atılımı sınırlama özelliği vardır.
- Magnezyum kan basıncını düzenler.
- Magnezyum kan şeker seviyesini düzenler.
- Magnezyum enerji üretiminde görev alır.
- Magnezyum kemik sinir dokusunda kasların çalışmasını ve kalp atımını sağlayan mineraldir.
- Magnezyum sıvı ve elektrolit dengesini sağlar.
- Magnezyum kalp hastalığı riskini azaltmada görevlidir.
- Magnezyum metabolizmada birçok enzim ve hormonun çalışmasını sağlar.
- Magnezyum kan basıncını düzenler.
- Magnezyum kan şeker seviyesini düzenler.
- Magnezyum enerji üretiminde görev alır.

8- Bakır
Vücutta en çok karaciğer ve beyinde bulunan, beslenmemiz için elzem olan minerallerdendir. Enzimlerin yapısında bulunur. Demirle birlikte hemoglobinin yapısını oluşturur. Bakır ince bağırsakta emilir. Daha sonra karaciğerde proteine bağlanır. Diyetle emilmeyen bakır gaita ile dışarı atılır.
- Bakır vücut çalışmasındaki görevleri:
- Bakır kalp ve damarları güçlendirir.
- Bakır kemik iliğinde kırmızı kan hücrelerinin yapımını sağlar.
- Bakır vücuda alınan demirin kullanılmasını sağlar.
- Bakır birçok enzimin yapısında görev alır.
- Bakır hücrelerde enerji üretimine yardım eder.
- Bakır bağ dokusu metabolizmasında önemli rol oynar.

9-Çinko
Çinko vücudumuzda pankreas, karaciğer, kas, böbrek, dalak, saç, tırnak ve kemikler gibi pek çok organda bulunan bir mineraldir. Çinko ’den fazla enzimin bileşiminde bulunmaktadır. Ayrıca insilün hormonunun yapısında da çinko bulunmaktadır. Çinko vücutta önemli metabolik görevleri olan enzimlerin yapısında yer alır. Büyüme ve cinsiyet organlarının gelişmesinde, hücresel bağışıklığın oluşumunda etkindir. Hayvansal kaynaklardaki çinko emilimi bitkisel kaynaklardan daha yüksektir.
- Çinko boy uzaması ve kilo alımında çinko önemli bir göreve sahiptir.
- Çinko cildin ve kasların erken yaşlanmasını önler.
- Çinko hücre yenilenmesini destekleyerek cildi güzelleştirir, tırnakları güçlendirir ve saç dökülmesini önler.
- Çinko DNA ve RNA’yı sabit hâle getirir.
- Çinko bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Çinko prostat bezi ve üreme organlarının çalışmasında görevi vardır.
- Çinko tat ve koku duyusunu geliştirir.
Manganez


Vücuttaki manganezin dörtte biri kemiklerdedir. Artan kısmı ise pankreas, tükrük bezleri ve midede bulunur. Bağırsaklardan demirle birlikte emilir. Vücutta demir yetersizliği varsa manganezin emilimi artar.

- Magnezyum vücut direncini artırır.
- Tiaminin vücutta kullanılması için gereklidir.
- Kan şekerinin düşmesini önler.
- Vücuttaki görevleri:
- Kemik gelişiminde etkilidir.
- Sinir sisteminin gelişiminde görevlidir.
- Cinsiyet hormonlarının yapımında görev alır.

Selenyum

Güçlü bir antioksidan olan selenyum vitamin E ile beraber güçlü bir antioksidan ve hücre koruyucusu olarak çalışır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Erken yaşlanmanın önlenmesi konusunda da olumlu etkileri vardır. Erkeklerin selenyuma kadınlardan daha çok ihtiyaç duyduğu düşünülmektedir. Bağırsaklardan % 60 oranında emilir ve vücutta erkeklerde testiste; her iki cinste dalak, böbrek ve pankreasta bulunur.

- En önemli etkisi antioksidan özelliğidir. Bu özelliği ile kalp krizlerini önlemede yardımcıdır.
- Hücrelerin dolayısıyla dokuların yaşlanma sürecini yavaşlatır.
- Sigara, alkol, okside yağlar, cıva, kadmiyum gibi insanlara zararlı maddelerin etkilerini azaltır.
- Protein sentezi, büyüme ve gelişmeye yardımcı olur.
- Kan hücrelerinin kromozomlarının zarar görmesini önler.
- Spermlerin üretimine ve canlılığına olumlu etki yapar.
- En yaygın kullanımı kanser ve kalp hastalıklarından korunma amaçlıdır.
- Bağışıklık sistemini güçlendirmek ve deri sağlığını arttırmak amacıyla kullanılabilir.
- Keshan hastalığı olarak tanımlanan kalp damar hastalığı üzerinde etkilidir.


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir