pazar / pazar yeri Kategori ekle
Kasımpaşa İnebolu (Kastamonu) Pazarı
Pazar Günleri kuruluyor.
Nearby cities:
Koordinatlar (Enlem ve Boylam): 41°2'13"N 28°58'10"E
20 Nisan Pazar, sabahın körü, Cafe Fernando Rezidansı. Kahvaltıdan yaklaşık 5 saat önce.
AM İnsanlar gece gezmesinden yeni yeni evlerine dönerken ben, gözlerim kan çanağı, uyanıyorum. Blog aşkına Kasımpaşa Kastamonu Pazarına gidilecek. Hem de 7, 8 gibi makul saatlerde değil, klimamın borularını kemiren karga daha bokunu yemeden gitmem lazım. Restoran sahipleri ve meraklılar malların en iyilerini toparlamadan, nadir otlar da tükenmeden orada olmak şart. Normalde erken kalkınca gözlerim yarı kapalı bir şekilde sürünerek kahve makinesinin yolunu tutarım ama bu kadar erken kalkınca nedense gözlerim ardına kadar açık ve sanki her zamankinden daha enerjiğim. Pek şaşkın, hızlı adımlarla mutfağa doğru ilerliyorum. Bir gece öncesinden kahveyi ölçüp, suyunu hazırlamışım, makinenin düğmesine basıp duşa giriyorum. Vaktinde orada olmak için dakika dakika plan yapmışım; içim rahat. Duşta aniden aklıma oturduğum sitenin belalısı kadın geliyor. Ya yine arabasını benim arabamın arkasına park ettiyse? Saçlarımı şampuanlarken çok moralim bozuluyor. Kendisinin binbir dereden su getirip aşağıya inmesi ve arabasını çekmesi genelde yarım saat sürüyor. Hemen bu ihtimali unutmaya çalışıyorum.
AM Oh, kendime geldim. 5 dakika içinde evden çıkmam lazım. 15 dakika yol sürse, yolda kaybolup bir 15 dakika daha heba etsem da oradayım. Pazara Changacılardan sonra adımımı atarsam ne olayım.
AM Arabaya atladığım gibi yola koyuluyorum. Havaya girmem lazım. 3 kere 4 Minutes, tam 12 dakika sonra, pazarı elimle koymuş gibi buluyorum.
AM Arabamı ilk bulduğum yere park edip pazara doğru yürümeye başlıyorum.
AM Pazar anlatılanlardan da güzel. Girişte tonton teyzeler gözleme yapıyor. Beni görünce el sallayıp tezgaha çağırıyorlar. İçlerinden belli ki en serseri olanı Gel oğlum, yaklaş. Uzaktan bakmak olmaz öyle. Seç. Peynirli mi istersin, otlu mu, yoksa her ikisi de mi? Çeşminaaaaaaz, demli bir çay dök çocuğa, pek bir uykulu bakıyor bu! diyor.
AM Neşeme diyecek yok. Bir elimde gözlemem, diğerinde demli çayım pazarı şöyle bir süzüyorum. Tezgahlar rengarenk. En çok yeşillik görüyorum. Kırmızı tezgahın üzerindeki ekmekler Bitir gözlemeyi de gel sür tereyağı kuşburnu marmelatı da beni ye diye bağırıyor.
Pazarın orta yerinde koskocaman bir çeşme var. Bir musluğundan kahverengi ve koyu kıvamda bir şey akıyor. Tonton teyzeye dönüp sorunca Aaaaa yavrum, sen ilk defa geliyorsun buraya herhalde, Nutella çeşmesi o diyor.
AM Derken, Sürpriiiiiiiz, adımızı göklere yazdırdım, aşkı da arasına kondurdum, üstüne yıldız kaktırdım, süpriz süpriz sürpiz aşşşşkımmm Evet, süpriz. Ağır uykumdan bu şarkıyla uyanmış bulunuyorum (bu arada sürpriz demişken yarın Radikal alın). Bu da demektir ki, baş ucumdaki çalar saatli radyo 45 dakikadır bangır bangır yayın yapıyor. Uyuşmuş bir şekilde zorla şarkının sonunu getirip kalkıyorum.
AM Rüyamdakinin aksine hiç enerjik, mutlu ve heyecanlı değilim. Bacaklarımı sürüyerek mutfağa gidiyorum. Gerçekten de kahve ve suyu hazırlamışım. Düğmeye basıp duşa giriyorum. Yavaş çekimde duşumu aldıktan sonra giyinip termosumu dolduruyorum ve arabaya binip yola çıkıyorum.
AM E5 karayoluna çıkıp Okmeydanı sapağını bekleyerek giderken Mecidiyeköyden sonra Kasımpaşa yazıyor. Haydaaaa, e hani Okmeydanı yazacaktı? Bir kararsızlık içinde sapıyorum. Bilmem ne Paşa bulvarını arıyor gözlerim ama hiçbir yerde yazdığı yok. Aklıma estiği gibi devam ederken elbette ki kayboluyorum.
AM Hiç şaşırmıyorum. Sonra nasıl oluyorsa E5in karşı tarafına geçiyorum. Bir bakıyorum Okmeydanı sapağı. Anlıyorum ki tarif eden arkadaşın çıkış noktası tamamen benim düşündüğümün tersi. Sabah sabah bu kadar çabuk bir şekilde bu bilmeceyi çözdüğüm için kendimle gurur duyup Perpaya doğru sapıyorum. Derken yol kıvrılıyor, biraz daha devam ediyorum ve uzaktan da olsa Shell (not: artık BP olmuş) benzin istasyonu seçiliyor. Doğru yoldayım, sevinmeye başlıyorum.
AM Benzin istasyonuna gelmeden hemen önce sağa sapıyorum ve solda pazarı görüyorum. Hemen arabamı park edip koşar adımlarla gözleme tezgahına koşuyorum.
AM Hiç de rüyamdaki gibi tonton teyzeler gözlemeyle bazlamayla karşılamıyor beni. Pazarın girişinde yukarıdaki albino çoço merhaba diyor, o kadar. Pazar hiç beklediğim kadar kalabalık değil. Eminim, geç kalmış olmamla alakası var bunun. Ama mallar yerli yerinde duruyor.
AM En şaşaalı Hacı Amca ve oğullarının tezgahı. Ufak oğlu çay demliyor. Beni görünce hemen sofralarına davet ediyorlar. Selam verip teşekkür ediyorum. Önce bir tur atmalıyım.
AM Her tezgah birbirinden farklı. Birinde tavuk ve yumurta ağırlıktaysa diğerinde ekmek ve peynirlerin bolluğu göze çarpıyor. Hacı Amca ve oğullarının tezgahında ise yok yok. Envaiçeşit ot, sebze, salça, peynir, yoğurt, ayran, kuşburnu marmelatı, yumurta, Hacı Amcanın eşinin yaptığı tam buğday unundan ekmekler
Koskocaman bir parça eski kaşar peyniri..
Şimdiye kadar yediğim en güzel siyah zeytin
Pazardaki tezgahların aralarında da bu arkadaşlar kurulmuş etrafı seyrediyorlar.
Ekşi elmalara özellikle şeker hastaları rağbet ediyormuş. Yamuk yumuk olduklarına bakmayın, daha ağaçlardan toplanalı 1 gün bile olmamış.
Kastamonu Pazarı aynı zamanda Mayıs ayında çıkmaya başlayan mantarlarıyla ünlü. Geçen hafta pek çeşit yoktu. Birkaç haftaya başlar dedi Hacı Amca.
Fotoğraf çekmeyi bitirmişim, tezgahın sonundan başına doğru aldıklarımı toparlayarak ilerliyorum. Hacı Amcanın büyük oğlu torbaya doldurdukça dolduruyor.
Yan tezgahta dil peyniri görünce dayanamayıp alıyorum. İyi ki de alıyorum, çünkü siyah zeytin gibi bu da şu ana kadar yediğim en lezzetli dil peyniri.
Bir sonraki tezgahtaki mısır ekmekleri tam annemlik.
Hemen kapıyorum bir tane.
Toprağı hala üstünde patatesler. Onlar da toplanalı bir gün bile olmamış.
AM Arabama atlayıp evin yolunu tutuyorum. Sokaklar bomboş. Sırf bunun için bile o saatte kalkmaya değer.
AM En sonunda evimdeyim. Aldıklarımı yerleştirip sofrayı kuruyorum. Yumurtalar haşlanırken birkaç deneme pozu çekiyorum. Sabahın o saatindeki ışık o kadar güzel ki ne çekseniz güzel çıkıyor. Yumurtaları soyup ikiye kesiyorum. Parlak turuncu rengi görünce iştahım daha da kabarıyor; fotoğraf çekmeyi bekleyemeden hemen bir yarısı mideye iniyor. Birkaç kare sonra dayanamayıp oturuyorum.
AM Solumda gazetem, sağımda zeytinyağında limonlu naneli zeytinim, işte Pazar günü böyle olmalı diye geçiriyorum içimden.
Her Pazar değil ama, ara sıra.
· YorumKategori: Gezi ve Seyahat, Kahvaltı ve BrunchEtiket: kasımpaşa kastamonu pazarı, kastamonu pazarı, pazar