kaynağı değiştir]
Klasik tarih anlatısına dayanarak kavimler göçü siyasi ve askeri bir olaylar bütünü olarak açıklanmıştır ve üzerinde çokça durulmuştur zira Kavimler Göçü günümüz Avrupa'sının temelini atan, Akdeniz'in kaderini sene belirleyen bir adımdır. Çağlar boyunca bilgeler ve modern asırlardan bu yana tarihçiler Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne de neden olan bu olayı sadece tarihi kaynaklar ve arkeolojik materyaller üzerinden değerlendirmiş ve Batı Akdeniz'deki otorite kaybını ani bir çöküş, katastrofik son olarak adlandırdılar. Son yıllarda özellikle doğa bilimlerinin de toplum bilimleri ile ortak çalışması sonucu tarihçiler antik çağ sonunu ani bir yıkım, bir felaket olarak değil aşamalı bir geçiş öngörmektedirler. Doğal süreçlerin toplum yaşamı, insan medeniyeti üzerindeki etkisini hesaba katma eğilimi otaya çıkmıştır. Artık çok yönlü çalışmalar sonucu tarihçiler Kavimler Göçü'nün aşamalı bir çöküş dönemine sebep olduğu, ama daha da önemlisi kavimler göçü'nün de sadece askeri bir temelde gelişmediği ve sebeplerinin arkasında iklim değişikliğinin yattığı tezi ortaya atılmıştır. asrın sonunda Edward Gibbon, anıtsal eseri 6 ciltlik “The history of the decline and fall of the Roman Empire" Batı Roma'nın yıkılışı için çok önemli bir bakış açısı ortaya koymuştur. Bu geniş ve yapısalcı bakış açısı sayesinde kavimler göçü'nün de altında yatan farklı ve dışsal nedenler gündeme getirildi. Giderek soğuyan Kuzey Doğu Avrasya bozkırlarının halklarının sistematik şekilde Akdeniz havzasına akın etmesi ve bu baskının gücü zaten Akdeniz'deki iklimsel dengesizlikle bozulan Roma'yı aşama aşama çöküşe götürmesi artık daha çok kabul gören bir yorum. Yaklaşık bir asır önce, İngiliz meteorolog Hubert Lamb, Akdeniz ve Kuzey Avrupa'yı kapsayan bir çalışma ile çok sayıda paleoklimatolojik bulgu topladı ve yorumladı. Sonuçlar bir hayli şaşırtıcıydı, zira geç Holosen'de yani son yıl içinde iklimsel duraylılığın olmadığı göstermişti ve bu da yoğun olarak çevresel etkilere maruz kalındığını ortaya koymuştur. Özellikle yapılan çalışmaların tarihlendirilmesi ve tarihsel verilerle karşılaştırılması sonucu özellikle Roma'nın gücünün zirve yaptığı dönemlerin sıcak periyotlara rastladığı görülmüştür (Roman Warm Period). Yüksek ve stabil solar aktivite ve buna mukabil zayıf volkanik aktivite Roma için ciddi olarak istikrarlı bir hüküm dönemi sağlamış ve müreffeh bir toplum ortaya konmuştur. Son yıllarda tarihçiler bu paleoklimatik verileri değerlendirmeye başlamışlardır. Bu konuda bir örnek, Yaşlı Plinius'un notlarında yer almıştır. Romalı doğa bilimci Plinius, MS. seafoodplus.info'da çevresel bir tasvirinde kayın ağaçlarıyla kaplı yüksek dağlardan bahseder, ki kayın ağaçları alçak rakımlara özgüdür. Bu örnek bile iklimsel sıcak dönemi göstermesi açısından bir kanıttır. Paleoklimatik verilere göre, MS. arası da iklimsel dengesizlik dönemi olarak kabul edilmiştir ve Kavimler Göçü'nün tetiklendiği dönemi kapsar, bu geçiş periyodu ise MS. ile MS. arasındaki mini buz çağı'na kavuşur ve sık sık kuzeyden ve doğudan göçer kitlelerin Avrupa içlerine girişine tanıklık edip klasik Orta Çağ'ı başlatacaktır. Uzun dönemli iklim değişikliği sonucu Kavimler Göçü denen kitlesel hareketler sık sık tekrarlanmıştır, zira Gotların göçünü müteakip, Alanlar, Alemanniler, Frank grupları bu kitlesel hareketi gerçekleştirmiştir. Kısacası disiplinler arası çalışmaların yoğunlaşmaya başladığı çağımızda kavimler göçü gibi tarihsel olaylara sadece siyasi ve askeri yönlerden değil de sosyal, ekonomik ve en temelde doğal etkiler üzerinden bakmak çok daha sağlıklı ve gerçeğe yakın yorumların önünü açabilir.[5]
Kavimler Göçü Nedenleri nelerdir? M.Ö. 3. yüzyıl ile 4. yüzyıl arasında Avrupa'yı istila eden, tarihte kavimler göçü olarak bilinen Avrupa'ya yapılan insan göçüdür. Peki Kavimler Göçü nedir? Kavimler Göçü'nün nedenleri nedir? Kavimler Göçü'nün sonuçları nedir? İşte Kavimler Göçü'nün kısaca tarihini sizler için derledik
Hükümdarlarından Mete Han zamanında en parlak ve güçlü günlerini yaşayan bu imparatorluk, Teoman tarafından MÖ yılında kurulmuştur.
Orta Asya toprakları üzerinde kurulan ilk Türk devleti olması ile bilinen imparatorluk, Türk boylarını ilk kez tek bayrak altında toplamayı başarmıştır.
Milattan sonra 48 yılı içinde ikiye ayrılarak dağılmıştır.
Çin Seddi, bu dönemde Asya Hun İmparatorluğunun saldırılarından çekinen Çin toplumu tarafından yapılmıştır. Tüm dünyaya örnek olacak ordu sistemini Mete Han, hükümdarlığı döneminde inşa etmiştir.
AVRUPA HUN DEVLETİ
Kavimler göçü ile Avrupa topraklarına ulaşan Türkler tarafından kurulan devletin öncülüğünü Balamir Kağan yapmıştır.
Avrupa toprakları üzerinde kurulan ilk Türk devleti olması ile bilinir. Atilla döneminde en parlak zamanlarını yaşamış ve yine bu dönemde Bizans vergiye bağlanarak bir ilk gerçekleştirilmiştir.
En parlak dönemleri yaşatan Atilla hayatını kaybettikten sonra devlet zayıflamış ve Germenlerin seferleri ile yıkılmıştır.
Ötüken topraklarında, Bumin Kağan tarafından kurulan devlet ikiye ayrılarak iki ayrı yönetim şeklinde yönetilmiştir.
Ticaret için oldukça büyük öneme sahip İpek Yolu için diğer topluluklarla çatışmıştır.
Göktürk devleti, Türk ismi kullanılarak kurulan ilk Türk devleti olması bakımından önemlidir. Türk toplumlarını ikinci kez tek bayrak altında toplayan devlet Göktürk devleti olmuştur.
Çin baskıları sonucunda zayıflama görülen devlet sonrasında ikiye ayrılmıştır.
İkiye ayrılan Göktürk devletine bağlı topluluğun ayaklanmasıyla yeniden kurulan devlettir.
Yazıyı ve kendilerine ait alfabeyi kullanan ilk Türk devletidir.
Kutluk Kağan önceliğinde kurulan bu devlet, en parlak dönemini Bilge Kağan dönemin yaşamıştır.
Bu devlet çok önemli kültür miraslarından Orhun Kitabeleri'ni bırakmıştır.
Yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğu olarak bilinen Uygur devleti, Kutluk Bilge Kül Kağan tarafından kurulmuştur.
Yerleşik hayat süren ilk Türk topluluğu olmaları bakımından ilk mimari eserleri de Uygurlar bırakmıştır. Mani dinini kabul eden ilk Türk devleti de Uygurlardır.
Kırgızlar tarafından yapılan saldırılara daha fazla dayanamayarak yıkılmış ve ikiye ayrılmıştır.
Kendilerine ait ve yine kendi isimlerinden hareketle isimlendirilmiş Uygur alfabesini kullanmışlardır.
Günümüzde hala Uygur Türkü olup hayatta olan Turfan Uygurları, Çin'de Sincan bölgesinde özerk olarak hayatlarına devam etmektedir.
Bu devletler dışında büyüklü küçüklü onlarca devlet kurulmuştur.
Avarlar, ilk kez İstanbul'u kuşatan topluluk olarak bilinir ve güçlü bir devlettirler.
Kırgızlar, Moğol hâkimiyetine girmiş ve Orta Asya topraklarında devlet kuran son Türk topluluğu olmuştur. Günümüzde Manas destanı olarak bilinen destan Kırgızlardan miras kalmıştır.
Hazarlar, İslam orduları ile ilk kez karşılaşan ve çarpışan Türk devletidir. Hazarlar değişik dinlere olan hoşgörülü tavırları ile tanınan, her türlü ibadethaneyi bulunduran açık görüşlü bir devlettir.
Bulgarlar, Oğuz boylarından ayrılarak kendilerine Balkanlar'da yaşam alanı kurmuşlardır.
Karluklar, İslamiyet'i kabul eden ilk Türk boyudur. İlerleyen zamanlarda Karahanlı Devleti'nin de İslamiyet'i kabul etmesinde önemli rol oynamışladır. Ayrıca Talas savaşında Araplara yaptıkları yardımlarla tanınırlar.
Bilinen diğer Türk devletleri; Türgişler, Macarlar, Peçenekler, Oğuzlar, Kumanlar, Sibirler, Akhunlar'dır.
İklim değişikliğinin kavimler göçü ve Roma'nın çöküşü üzerine etkisi
Klasik tarih anlatısına dayanarak kavimler göçü siyasi ve askeri bir olaylar bütünü olarak açıklanmıştır ve üzerinde çokça durulmuştur zira Kavimler Göçü günümüz Avrupa'sının temelini atan, Akdeniz'in kaderini sene belirleyen bir adımdır. Çağlar boyunca bilgeler ve modern asırlardan bu yana tarihçiler Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne de neden olan bu olayı sadece tarihi kaynaklar ve arkeolojik materyaller üzerinden değerlendirmiş ve Batı Akdeniz'deki otorite kaybını ani bir çöküş, katastrofik son olarak adlandırdılar. Son yıllarda özellikle doğa bilimlerinin de toplum bilimleri ile ortak çalışması sonucu tarihçiler antik çağ sonunu ani bir yıkım, bir felaket olarak değil aşamalı bir geçiş öngörmektedirler. Doğal süreçlerin toplum yaşamı, insan medeniyeti üzerindeki etkisini hesaba katma eğilimi otaya çıkmıştır. Artık çok yönlü çalışmalar sonucu tarihçiler Kavimler Göçü'nün aşamalı bir çöküş dönemine sebep olduğu, ama daha da önemlisi kavimler göçü'nün de sadece askeri bir temelde gelişmediği ve sebeplerinin arkasında iklim değişikliğinin yattığı tezi ortaya atılmıştır.
asrın sonunda Edward Gibbon, anıtsal eseri 6 ciltlik "The history of the decline and fall of the Roman Empire" Batı Roma'nın yıkılışı için çok önemli bir bakış açısı ortaya koymuştur. Bu geniş ve yapısalcı bakış açısı sayesinde kavimler göçü'nün de altında yatan farklı ve dışsal nedenler gündeme getirildi. Giderek soğuyan Kuzey Doğu Avrasya bozkırlarının halklarının sistematik şekilde Akdeniz havzasına akın etmesi ve bu baskının gücü zaten Akdeniz'deki iklimsel dengesizlikle bozulan Roma'yı aşama aşama çöküşe götürmesi artık daha çok kabul gören bir yorum. Yaklaşık bir asır önce, İngiliz meteorolog Hubert Lamb, Akdeniz ve Kuzey Avrupa'yı kapsayan bir çalışma ile çok sayıda paleoklimatolojik bulgu topladı ve yorumladı.
Sonuçlar bir hayli şaşırtıcıydı, zira geç Holosen'de yani son yıl içinde iklimsel duraylılığın olmadığı göstermişti ve bu da yoğun olarak çevresel etkilere maruz kalındığını ortaya koymuştur. Özellikle yapılan çalışmaların tarihlendirilmesi ve tarihsel verilerle karşılaştırılması sonucu özellikle Roma'nın gücünün zirve yaptığı dönemlerin sıcak periyotlara rastladığı görülmüştür (Roman Warm Period). Yüksek ve stabil solar aktivite ve buna mukabil zayıf volkanik aktivite Roma için ciddi olarak istikrarlı bir hüküm dönemi sağlamış ve müreffeh bir toplum ortaya konmuştur. Son yıllarda tarihçiler bu paleoklimatik verileri değerlendirmeye başlamışlardır. Bu konuda bir örnek, Yaşlı Plinius'un notlarında yer almıştır. Romalı doğa bilimci Plinius, MS. seafoodplus.info'da çevresel bir tasvirinde kayın ağaçlarıyla kaplı yüksek dağlardan bahseder, ki kayın ağaçları alçak rakımlara özgüdür. Bu örnek bile iklimsel sıcak dönemi göstermesi açısından bir kanıttır. Paleoklimatik verilere göre, MS. arası da iklimsel dengesizlik dönemi olarak kabul edilmiştir ve Kavimler Göçü'nün tetiklendiği dönemi kapsar, bu geçiş periyodu ise MS. ile MS. arasındaki mini buz çağı'na kavuşur ve sık sık kuzeyden ve doğudan göçer kitlelerin Avrupa içlerine girişine tanıklık edip klasik Orta Çağ'ı başlatacaktır. Uzun dönemli iklim değişikliği sonucu Kavimler Göçü denen kitlesel hareketler sık sık tekrarlanmıştır, zira Gotların göçünü müteakip, Alanlar, Alemanniler, Frank grupları bu kitlesel hareketi gerçekleştirmiştir. Kısacası disiplinlerarası çalışmaların yoğunlaşmaya başladığı çağımızda kavimler göçü gibi tarihsel olaylara sadece siyasi ve askeri yönlerden değil de sosyal, ekonomik ve en temelde doğal etkiler üzerinden bakmak çok daha sağlıklı ve gerçeğe yakın yorumların önünü açabilir.
seafoodplus.info - Gündem
Wikimedia Commons'ta Kavimler Göçü ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur.