19 eylül pazartesi günkü Hürriyet 2'nin “şehir” baskısında “Siz hiç 'kefir' İçtiniz mi” başlıklı bir haber vardı. Haberde, “Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nin ürettiği peynirler ve içecekler, Rahime Utkuçal'ın Çankaya temsilciliğini yaptığı Agro- food'un açılış kokteyliyle tanıtıldı. Fakülte Dekanı Sabit Ağaçoğlu ürünlerden elde edilen gelirin eğitim ve öğretime harcanacağını belirtti" denmekte, bu arada kefirden de söz edilmekteydi. Şöyle:
Kokteylde en çok ilgiyi, sindirim sistemine, kalp-damar hastalıklarına, yüksek tansiyona iyi gelen ve hücre yenilemesinden dolayı kanser oluşumunu engellediği öne sürülen 'kefir' mayası çekti
Hürriyet’teki haberde bir yanlış, Dekan Sabit Bey’in soyadıydı. Ağaçoğlu değil, Ağaoğlu olacaktı. Birde Hürriyet, Agro- food’un adresini vermemişti. Agrofood, Gaziosmanpaşa’ya çıkarken Arjantin Caddesi'nde 21/C’deydi. Telefonu: 'di. Aradığımda Rahime Utkuçal’ın bir arkadaşı Ömür Hanım vardı. Nasıl ilgi gördüklerini o anlattı. Prof. Sabit Ağaoğlu da yeterince maya üretmek için arkadaşları ile görüştüğünü bildirdi.
“Kefir", Aziz Nesin e göre Rusça bir sözcük olmalı. Gürcistan Büyükelçisi Nuri Bey, "yoğurt gibi" anlamına geldiğini söyledi. Gürcüler, kefire "matsoni" derlermiş. Tahsin Saraç Fransızca - Türkçe sözlüğünde açıklıyor: "Keçi, kısrak ya da inek sütünden yapılan bir Türk içkisi". İngilizce bir kaynak, kefirin Türitçeden geldiğini, "keyif" anlamına kullanıldığını belirtiyor. Kefirin, insana bir esenlik, erinç, keyif verdiğine kuşku yok. Ama anlaşılan “kefir" Kafkasya'dan Avrupa'ya geçmiş de, Avrupa'da olduğunca Türkiye’de tanınmamış. Kefiri, ata içkisini neredeyse unutmuşuz! Aziz Nesin, Moskova'ya gittikçe kefir içermiş!
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Süt Teknolojisi Bölümünden Doç. Dr. Celalettin Koçak ile Asuman Gürsel, “kefir”le ilgili olarak bildirilerinde özetle şöyle diyorlar:
Kefir çok eski bir fermente (mayalı) süt mamutu olup, hammaddesi keçi, koyun ve inek sütüdür. Yüzde alkol içermesi nedeniyle fermente süt içkisi olarak tanınır. Günümüzde kefirin birçok hastalıklar üzerindeki iyileştirici etkisinden dolayı önemi artmıştır
Bugün dünyada yoğurttan sonra en fazla tanınan fermente süt mamullerinden birisi de kefirdir. Çok eski çağlardan beri Kafkasya 'da üretilen kefir, buradan dünyaya yayılmıştır. Çoğu kez, içilecek kıvamda olması ve alkol içermesi nedeniyle fermente, süt içkisi olarak tanımlanır. Kefire karşı duyulan ilgi, günümüz araştırıcılarının sağlık yönünden önemli gördükleri bir süt içkisi olması nedeniyle gittikçe artmakladır. Bilindiği gibi gıdaların besin değerlerinden başka hastalıklara (sayrılıklara) karşı şifakâr etkileri tıp âleminde ve insan sağlığında gittikçe artan bir önem kazanmaktadır. Bunlar arasında da kefirin özel bir yeri vardır.
Kefirin gençlik içkisi olarak tanındığı ve su yerine içildiği Kafkasya'da tüberküloz, kanser ve hazım bozukluğu gibi hastalıklara rastlanmaması ve ortalama insan ömrünün seneye ulaşması dikkatleri çekmiştir
Kefir taneleri: Kefirin diğer fermente süt ürünlerinden farklılığı, yapımında fermantasyonu sağlamak üzere kefir tanelerinin kullanılmasıdır. Kefir taneleri, Kafkasya'da keçi tulumu içinde, inek sütünün, dana ve koyun şirdenleri ile pıhtılaştırılması sonucunda elde edilir. Pıhtılaştırmanın yapıldığı tulumun iç yüzeyinde birkaç hatta sonra süngerimsi bir kabuk tabakası oluşur. Bu kabuk tabakası alınır ve bölünerek kurutulur. Kuruma sonunda oluşan küçük topaklar kefir taneleridir.
Kefir taneleri, sarımtrak renkte olup, takriben bezelye büyüklüğündedir. Şekilleri düzgün olmayan kefir taneleri suda erimez. Süte katıldıkları zaman ise şişerler ve renkleri beyazlaşır. Bu taneler kazein ve birbirleriyle ortaklaşa yaşayan mikroorganizmlerin meydana getirdiği jelatinimsi kolonilerden oluşmuştur. Bu kolonilerin florasına (gelişmesine) bakteri ve mayalar hakimdir
" Prof. Dr. Nesrin Kaptan ile Dr. Asuman Gürsel, "Laboratuvar ve Ev Koşullarında Yapılan Kefirin Bazı Özellikleri Üzerinde Araştırmalar" çalışmasında bazı ilginç sonuçlar elde ettiklerini açıkladılar. kişiye anketler vererek sonuçları değerlendirdiler. Gelen yanıtlara göre özellikle yaşları arasındaki kişideaylık kullanım süresinde bağırsak bozukluklarının yüzde , uykusuzluğun yüzde sinirsel depresyonun yüzde ve yüksek tansiyonun da yüzde oranında düzeldiği saptandı. Hatta toplam kefir kullananların yüzde 70'inin kullandıkları bütün ilaçları da bıraktıklarını açıklamaları araştırıcıları sevindirmiş olmalı ki Kaptan ile Gürsel şu öneride bulundular
Bir ön araştırma olarak kabul ettiğimiz bu çalışma sonuçlarının olumlu olması nedeniyle konunun sağlık kuruluşlarıyla birlikte daha geniş boyutlarda araştırılmasının yararlı olacağı kanısındayız.
Kafirin bazı şikayetlerde kullanılması ile ilgili öneriler (Tepyt ve Hytmar ).
Sinirsel depresyon: Her gün 1 litre, not: ( kez alınabilir.)
Bronşit-Astım: Her gün 1 litre, (ağır vakalarda 1 yıl süreyle hastalık süresince.)
Kabalık - kan bozuklukları: Her gün 1 litre, (ağır vakalarda büyükler 2 litre.)
Çıbanlar Her gün 1 litre, (hastalık süresince).
Egzama: Her gün 1/2 litre, (ayrıca hastalıktı yerlere sürülme- ti.)
Yüksek tansiyon: Her gün 1 litre.
Enfeksiyonlarda: Her gün 1 litre.
Safra bozuklukları: Her gün 1 litre.
Sarılık: Her gün 1/2 litre. (Not: Tatlı kefir kullanılmak, yatarken hafta düzenli alınmalı.)
Aşırı dışarıya çıkma: Her gün 1/2 litre (Düzelinceye değin.)
(Tatlı kefir 12 saatte yapılan kefir, bu aynı zamanda kabızlığa karşıdır. 48 saatte yapılan kefir kabız yapmakta. M.E.)
(Evlerde yapılacak kefir mayaları, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi. Süt Ürünleri Bölümü'nden sağlanabilir. Ziraat Fakültesinin telefonu. , bu konularda ayrıntılı bilgi almak için: Doç. Dr. Celalettin Koçak, tel. /).
Sağlıkla yaşayın!
KEFİR
Kefir, Kafkasya da Türklerin sütü kefir taneleriyle mayalayarak elde ettikleri çok eski tarihi geçmişi olan bir süt içeceğidir. Günümüzde ülkemizde de tanınmaya başlanmış ve Altınkılıç, Eker, İçim markalarıyla üretilmeye başlanmıştır. Kefiri evde yapmak da mümkün, kefir tanesi yani mayası aktarlar ve ziraat fakültelerinin gıda bölümlerinden temin edilebilir.
Kefiri Kafkaslardaki Türkler su yerine tükettikleri için genç ve enerjik yapılarını kefire borçludurlar. Kefir çok karmaşık mikrobiyolojik yapıya sahiptir, içinde laktik asit ve fermantasyondan oluşan bir miktar etil alkol oluşur. Probiyotikler bakımında çok zengin olan kefir bağırsaklardaki yararlı bakterilerin sayısını arttırarak bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. Yağ parçalayıcı özelliği sayesinde aşırı kilo almayı önleyen kefir hücre yenilemesi sayesinde bağışıklık sitemini güçlendirmekte ve hastalıklara karşı direnç sağlamaktadır. Kefir üç günden önce taze tüketilirse bağırsaklardaki hazımlığı giderir, 3 günden sonra tüketilirse de ishali giderir.
Kefir ilaç tedavisi kesilmeden kullanıldığı zaman kandaki kötü kolesterolü azaltır, tansiyonu düşürür, idrarı sulandırır, bağırsak hareketlerini hızlandırır, sarılık, eklem hastalıkları, ishal, kabızlık, kansızlık, ülser, bronşit, idrar torbası hastalıklarına iyi gelir, şekeri düşürür ve kanseri geciktirir. Hücre yenileme sayesinde de kadınlar tarafından cilt maskesi olarak kullanıldığı da bilinmektedir.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Emel SEZGİN, Japonya’ da fareler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre kefirin içinde yer alan maddelerin kanseri %53,6 oranında azalttığını ve ayrıca kefirin kanseri önleyici ilaçlarla kullanılması halinde kanserin tekrarlanma riskinin %67 oranında azalttığını da ortaya çıkarttığını belirtmiştir.( Star Gazetesi )
Kefiri yaşı ne olursa olsun her yaştaki insan kullanabilir. Yan etkisi yoktur. Çocuklara bile rahatlıkla verilebilir. Çok tüketilmesi durumunda uyku hali yaratır. Yeni kullananlarda bazen eklemlerde hafif ağrı yapabilir bu ağrı bir süre sonra kendiliğinden geçer.
KEFİR TANESİ İÇERİĞİ
Kefir Tanesi, beyaz, beyaz-sarı arasında patlamış mısır görünümündedir. Boyutları 0,5 - 3 cm arasında değişir. Taneler sütü fermente edici rol oynar, en önemli özelliği fermantasyon sonunda süzülerek tekrar kullanılabilmesidir. Kefir tanelerini kazein ve birbirleri ile ortak yaşayan mikroorganizmaların meydana getirdiği koloniler oluştururlar. Çok karışık bir mikrobiyolojik yapıya sahiptir. Değişik araştırmacılar, değişik bölgelerden aldıkları kefir tanelerinde farklı sayıda, oranda ve cinste mikroorganizma tespit etmiştir. Genel olarak laktik asit bakterileri, laktozu fermente eden ve edemeyen mayalar mevcuttur. Bazı tanelerde enterokok ve koliform grubu bakterilere de rastlanmıştır. Kefir tanesinde saf toz halde liyofilize kültürler üretilmiştir. Avrupa ülkelerinde ve A.B.D. de genellikle saf kültürlerden kefir üretilirken , Rusya , Asya , Doğu Avrupa ve Ortadoğu da bugüne kadar laboratuvar koşullarında kefir tanesi üretmek mümkün olmamıştır.
Kefir, vücudun temel fonksiyonlarında ve çeşitli faaliyetlerinde kullanılan mineraller ve esansiyel aminoasitler bakımından zengindir. Kefirde bulunan proteinler kısmi sindirimi yapılabilen ve bu nedenle vücut tarafından kolay değerlendirilebilir yapılardır. Kefirde bol miktarda bulunan ve esansiyel amino asitlerden bir tanesi olan triptofanın , mineral maddelerden kalsiyum ve magnezyumun sinir sistemi üzerinde rahatlatıcı etkisi olduğu bilinmektedir.Vücudumuzda en çok bulunan ikinci mineral madde olan fosfor, hücre gelişimi ve enerji ihtiyacının karşılanması için karbonhidratların , yağların ve proteinlerin kullanımında kolaylık sağlamaktadır. Kefir B12 , B1 ve K vitamini bakımından da zengindir. B u vitaminlerin yeterli alınması durumunda gerek böbrek, karaciğer ve sinir sistemine gerekse deri rahatsızlıklarına sayısız fayda sağladığı bilinmektedir
KEFİRİN EVDE YAPILMASI
Evde kefir yapımı için gerekli malzemeler, litrelik cam kavanoz, plastik süzgeç, süt ve litreyi mayalayacak kadar ortalama 40 gr kefir tanesi.
Kefir her türlü sütle yapılabilir sütün cinsine göre tadı biraz farklılık gösterir. Çiğ sütten yapılacaksa kaynatılıp soğumalıdır. Pastörize sütü kaynatmaya gerek yoktur.
Temizlik için kullanılan suyun klorsuz su olmasına dikkat ediniz, klor kefir tanelerinin ölmesine neden olmaktadır. Cam kavanoza kefir tanelerini koyup üzerine oda sıcaklığındaki süt boşaltılır. Kavanoz kapağı sıkı kapatılmaz ve etrafı bezle sarılarak ortalama saat oda sıcaklığında bekletilir. Mayalanma süresi maya miktarına göre değişmektedir. İlk kez aktardan alınan kefir taneleriyle yapılan kefirin kıvamı biraz ince olur ilerleyen zamanlarda koyulaşmaktadır.
Mayalanan kefiri plastik bir süzgeçte cam bir şişe ya da kaba boşaltarak buz dolabında saat bekletip içebilirsiniz. Süzdüğünüz kefir tanelerini tekrar süte katıp yeni bir kefir yapabilirsiniz. Kefir yapmak istemediğiniz de kefir tanelerini küçük bir cam şişeye klorsuz su koyup buz dolabında saklayabilirsiniz.
Halil Yıldırım [email protected]