1
ANALİTİK KİMYA DERS
NOTLARI
Bilimin ve bilimsel düşüncenin oluşumu ve yerleşmesi bir günde olmamış, elbette ki hayli
zaman almıştır. Bilim, tarihin akışı içerisinde elden ele dolaşmış, fakat daima bilgili, çalışkan,
ehil, uyanık ve eli açık kişi ve toplumları tercih etmiştir.
Gözlemler, Fikirler ve
Aykırı Düşünceler
Ferdi ve Sosyal Felsefi görüşler Doğa ve Canlılarla İlgili Görüşler
Bilgilerin Tasnifi ve Düzenlenmesi
Bilimin Oluşması
Sosyal Bilimler Tıp, Simya ve Gök Bilimleri
Antik çağ ve
Antik Yunan
Doğu ve
İslam Bilimi
Tıp, Eczacılık ve Simya Matematik ve Astronomi
Modern Kimya Bilimi Fizik Bilimi Biyoloji Bilimi
Kimya Bilimi
Avrupa ve
Rönesans
Bilimi
Analitik
Kimya
Anorganik
Kimya
Organik
Kimya
Tüm Dünya
Biliminin
Katkısıyla
Dünya Bilimindeki En Son Gelişmeler Diğer
Bilimler
Teoloji
Felsefe
Tarih
KİMYA
2
Yaşadığımız yüzyıl içerisinde meydana gelen bilimsel ve teknolojik gelişmeler, bilim
dallarının kesin bir şekilde sınıflandırılmasını veya adlandırılmasını güçleştirmektedir.
Günümüzde, bir çok bilim dalının bilinen sınırları ortadan kalkmış veya birbiriyle iç içe
girerek yeni isimler almıştır (örneğin biyokimya, fizikokimya, nükleer tıp vb.). Bu nedenle,
kimyanın kesin ve sınırlanın tam olarak belirlendiği bir tanımının yapılması mümkün
değildir.
Kimya kabaca maddeyi, maddenin yapısını, maddenin özelliklerini, birbirleriyle
etkileşim ve yapısal değişim süreçlerini inceleyen ve bu süreçlerin sistematik bir biçimde
kontrol edilmesini sağlayan bir bilim dalı olarak tanımlanabilir.
Analitik kimya ise, kimyanın yan bir dalı olup, verilen bir örnek madde içerisindeki
bileşenlerin ve bu bileşenlerin bağıl miktarlarının belirlenmesinde ve kontrol edilmesinde
izlenilen sistematik kurallar dizisinin tümüne verilen isimdir. Adından da anlaşılacağı gibi
matematiksel yöntemler içermektedir.
BİYOLOJİ FİZİK
KİMYA
BİYOFİZİK
FİZİKOKİMYA BİYOKİMYA
Matematik
3
Analitik kimya, endüstriyel üretim, ürün ve hammaddelerin kalitesinin kontrolü, hastalıkların
ve suçluların teşhis edilmesi, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yürütülmesi, gıda, sağlık
ve teknoloji politikaların oluşturulması vb. pek çok uygulama alanında çok önemli rol
oynamaktadır.
Analitik kimya nitel (kalitatif) ve nicel (kantitatif) analiz olmak üzere iki ana başlık altında
incelenebilir.
Nitel analiz: verilen bir örneğin hangi bileşenlerden oluştuğunun belirlenmesine yarayan test
ve deneyleri içeren kısmıdır. Bu belirlemelere maddelerin bileşikte bulundukları hali de
dahildir. Örneğin, Cr, Cr2+, Cr3+ veya Cr6+ türlerinin veya Cr2O3, CrO gibi bileşiklerinin
hangilerinin bulunduğunun belirlenmesi de bu işleme dahildir.
Cu(NO3)2 çözeltisi NH3 eklendiğinde Cu(OH)2 çöker NH3 fazlasında Cu(NH3)4
2- oluşur
4
Nicel Analiz: verilen bir örnek içerisinde bulunan bileşenlerin hangi miktar veya oranda
bulunduğunun belirlenmesine yarayan test ve deneyleri içeren kısmıdır. En büyük sorun tayin
sırasında karşılaşılan analiz hataları ve bunlara neden olan girişimlerdir.
Nitel analizin yapılması, her zaman karşılaşılan sorunu çözmeye yetmez. Bu nedenle,
genellikle, nitel analizin ardından nicel analiz yapılmasına ihtiyaç duyulur. Örneğin,
çeşme suyunda kurşun var mıdır? sorusunun hemen ardından, var ise miktarı ne kadardır?
İçilmeye engel teşkil edecek miktarlarda kurşun içermekte midir? Soruları gündeme
gelecektir.
Örneğin, analiz edilen krom veya uranyum filizinde bir miktar krom veya uranyum
bulunduğu zaten bilinmektedir, önemli olan bu filizdeki kromun veya uranyumun hangi
y = x -
R2 =
0
1
0 1 2 3 4 5 6
Derişim , C
Ab
so
rb
an
s
5
oranda bulunduğunun, işletme ve fiyat açısından amaçlara uygun olup olmadığının
belirlenmesidir.
Chromite FeCr2O4 Autunite Ca(UO2)2(PO4)H2O
Bazen analiz sonuçlarını yargılayıp bir anlam çıkarmak daha da karmaşık olabilir. Örneğin
polis laboratuvarında analiz edilen saç örneği sonuçları, şüpheli kişinin saç örneği
sonuçlarıyla karşılaştırarak kişinin suçlu olup olmadığına karar verilmesi gerekebilir. Böyle
bir durumda, iki sonuç arasındaki farkın önemli olup olmadığını test eden istatistiksel
yöntemlerin kullanılması ve doğru bir karar verilmesi gerekecektir.
Fakat bazen sadece nitel analizin yapılması eylem için yeterli olabilecektir. Örneğin, bir
sporcunun kan veya idrar örneği doping ilacı içermekte midir? veya şüpheli kamyonda
bulunan çuvallardan alınan birleşik (havuzlanmış) örnek uyuşturucu madde içermekte midir?
Nitel cevap evet ise işlem yapmak için gerekli bilgi elde edilmiş olacaktır.
6
Şu nokta önemle belirtilmelidir ki, verilen bir örneğin nitel analizi sadece bulunması
arzu edilen maddeyi kapsamaz, ortamda bulunan diğer ana bileşenlerin de mutlaka
belirlenmesi ve bu bileşenlerin, nicel analiz sırasında analizi etkileyebilecek oranda bir
girişim yapıp yapmayacaklarının da ayrıca ortaya koyulması ve buna göre bir analiz
yönteminin seçilmesi gerekmektedir. Nitel ve nicel analiz bazı açılardan birbirine
benzerken bazı açılardan da bir birlerinden tamamen farklı özellikler gösterirler.
Analitik kimyacının esas amacı sadece bir maddenin bileşenlerinin ve bunların
miktarlarının tayin edilmesi değildir. Esas amaç, elde edilen bu bilgilerin daha farklı ve
kapsamlı amaçlar için kullanılmasıdır. Bu amaçlar, bilimsel veya verimlilik araştırmaları,
ithalat ve ihracat politikalarının oluşturulması, çevre kanunlarının çıkarılması, üretimin
kalitesinin belirlenmesi ve yükseltilmesi, ulusal güvenliğin korunması için tedbirlerin
alınması, felsefi tatmin veya başka önemli sebepler olabilir. Kimyasal analiz kabaca aşağıdaki
gibi sınıflandırılabilir.
Nitel Analiz
Instrümental analiz
Klasik Analiz Instrümental Analiz
Volumetrik
Analiz
Gravimetrik
Analiz
Spektroskopik
Yöntemler
Elektroanalitik
Yöntemler
Kromatografik
Yöntemler
Kimyasal Analiz
Klasik
analiz
Nicel Analiz
7
Elbette ki, esas kimyasal hesaplamaları içeren kısım, nicel analiz kısmıdır. Bilinen
kimyasal kuram ve hesaplamalar (denge olayları, çözünme, çökme, çözünürlük, iyonik şiddet,
pH, kompleksleşme vb.) bu kısımda daha yoğun bir şekilde nitel amaçlarla kullanılırlar.
Analitik kimyanın en önemli kısımlarından biri olan nitel analizin yapılması sırasında
da uyulması gereken bir işlem sistematiği ve algoritması mevcuttur. Bu basamaklar
aşağıda şematik olarak gösterilmiştir.
Öncelikle, çözüm bulmak için bir problemin ortaya çıkması ve bu problemin etraflıca
tanımlanması gerekmektedir. Bu problem ne kadar karmaşık olursa olsun, öğrencilik
yıllarında gördüğünüz ve çözmeye alıştığınız detaylı ve bilimsel biçime dönüştürülerek kağıt
Problemin
Tanımlanması
Yöntem Seçilmesi Özel
Yöntem Literatür
Temsili Örneğin alınması
Örneğin
Analize
Hazırlanması
Tekrar Sayısının
Belirlenmesi
Örneğin
Çözülmesi
Girişimlerin
Engellenmesi
Aranan Maddenin Bir
Özelliğinin Ölçülmesi
Sonuçların Hesaplanması
ve
Güvenirliğinin
belirlenmesi
Sonuçların Tercüme
Edilmesi
Kişisel Merak
veya
Bilimsel araştırma
Endüstriden Patronda
n
Doğru
Kolay
Ucuz
Örnekleme Yöntemi ve
Stratejisi
Örneğin alınması, korunması
Örnek
Miktarının
Küçültülmesi
1. İki örneğin, ikişer kez analizi
2. Diğer örneklerin birer kez analizi
3. Her guruptan iki standart katılmış örneğin analizi
4. İkişer kez yüksek ve düşük standardın analizi
Asit, Baz, Eritiş, Organik çözücü
Yükseltgeme, İndirgeme,
Maskeleme, Kompleksleştirme,
Homojen çöktürme.
Atomik,
Moleküler,
Fiziksel,
Kimyasal.
Standart Madde
veya Standart Yöntem,
Temel istatistik.
Endüstriyel
Verim ve
Kalite Artışı
Bilimsel Bilgi
Politika
Belirlenmesi
Plastik kapakların kırılması
Akarsuya verilen atık içerisinde Hg
Benzine çözücü katılıp katılmadığı
Zayıf tahtaların güçlendirilmesi
Çimentonun ömrünün belirlenmesi
Beton içerisindeki demirin korozyonu
Ekmek teki tuz miktarının belirlenmesi
8
Öncelikle, çözüm bulmak için bir problemin ortaya çıkması ve bu problemin etraflıca
tanımlanması gerekmektedir. Bu problem ne kadar karmaşık olursa olsun, öğrencilik
yıllarında gördüğünüz ve çözmeye alıştığınız detaylı ve bilimsel biçime dönüştürülerek kağıt
üzerine yazılmalı ve problemin çözümünde gerekli olacak yardımcı unsurlar da ek bilgi
olarak verilmelidir.
Problem tanımlandıktan sonra, çözüm için kullanılacak en uygun yöntemin bulunması
gerekmektedir. Eğer, problemi ortaya koyan kurum veya şahıs, özel bir yöntemle bu analizin
yapılmasını istemiyorsa, mevcut literatüre baş vurularak probleme en uygun yöntemin
belirlenmesi gerekmektedir. Kimya Literatüründeki kaynaklar birincil, ikincil ve üçüncül
olmak üzere üç ana tür altında incelenebilir.
Birincil kaynaklar, ilk elden yani araştırma laboratuvarlarından gelen ve periyodik
dergilerde yayınlanan bilimsel makaleler, patentler ve tezlerdir.
U.S. Patents
İkincil kaynaklar ise, birincil kaynakların derlenip belirli bir sistematiğe göre dizilmesiyle
oluşturulan ve detaylı bilgi içeren bilimsel tarama makaleleri, dizinler ve veri tabanları her
türden kitaplar ve kapsamlı ansiklopedilerdir.
Üçüncül kaynaklar ise, yardımcı bilgilerin bulunduğu kişiler ve konular hakkında bilgileri
içeren kitaplar, şirketlerin kimyasal madde ve malzeme kataloglarıdır.
3 m
2 m
12 m
Tank içerisinde kaç litre mazot
kalmıştır? Kaç L mazot
ısmarlanmalıdır?
3m 2m
Cos=2/3
=
9
Kütüphane veya İnternet üzerinden yapılacak temel kaynak araştırmalarına bu kaynaklar
kanalıyla ulaşılması gerekmektedir. Analizi yapmak için kullanılacak en uygun yöntemin
belirlenmesi sırasında bir çok faktör etkili olmaktadır. Bunlar,
1. Yöntemin daha önce benzer amaçlar için başarıyla uygulanmış (standart yöntem) ve
doğruluğu ispatlanmış olması, 2. Mevcut şartlar altında uygulanmasına imkan sağlayacak gerekli cihaz ve ayraçların elde
bulunması veya kolayca elde edilebilmesi, 3. Yöntemin uygulanmasının kolay olması ve personel imkanlarının dışında bir uzmanlık
gerektirmemesi, 4. Yöntemin uygulanmasının ucuz olması ve analizlerin kısa sürelerde bitirilmesine imkan
vermesi.
Yöntem belirlendikten sonra, analiz için temsili örneğin alınması gerekmektedir. İncelenen
herhangi bir materyalin tümünü analiz etmek mümkün olmadığından, tüm yığını temsil eden
bir örnek alınarak çalışılması gerekmektedir. Örnekleme süreci son derece hassas bir süreçtir.
Bilgi eksikliği veya yanlış bir değerlendirme analitik sonuçları doğrudan olumsuz yönde
etkiler ve üretilen analitik bilginin güvenirliğini ortadan kaldırır. Örnek kapları çok iyi
temizlenerek mutlaka etiketlenmeli ve etiket üzerinde tarih, zaman, örnek no, ne amaçla
alındığı ve örneğin alındığı yer mutlaka belirtilmelidir.
Örneklerin nereden, nasıl, ne zaman, hangi sıklıkta, hangi sayıda, kim tarafından ve hangi
yöntem kullanılarak alınacağı önceden mutlak suretle planlanmalıdır. Örnekler, gerekiyorsa
rastgele sayılar tablosu kullanılarak tarafsız biçimde alınmalıdır. Gerekli harita veya krokiler
önceden hazırlanarak, gerekiyorsa örnekleme alanına girmek için gerekli izinler alınmalı ve
örnek alınırken karşılaşılacak tehlikeler varsa ilgili kişiler haberdar edilmelidir.
10
Rastgele sayılar tablosu
A
B
O.M.Ü.
GÖLETİ
C
1 3 5 4
7
2
10 8 11 12 14 13 9
17 19 18 20
23
15
25 24 27 26
28 29 30 31 35 32 37 36 38
40 41 42 43 44 45 48 46 47
51 52
50 49
54 55 56 57 58 59 53 60 61
64 66 67 68 65
İçme suyu
hazırlama
tesisine
Örnek
kg
Sirke örneklerinde asetik asit
tayini
11
Alınan Örnekleri Koruma Teknikleri
Örnek Koruma Yöntemi Kap Çeşidi Koruma Süresi
pH Korunamaz - Acilen arazide
Sıcaklık Korunamaz - Acilen arazide
Bromür, Klorür, Florür Yok Plastik veya Cam 28 gün
Klor Yok Plastik veya Cam Acilen analiz yapılmalı
İyodür 4C ye soğutulur Plastik veya Cam 24 saat
Nitrat, Nitrit 4C ye soğutulur Plastik veya Cam 48 saat
Sülfit 4C ye soğutulur veya
Zn(CH3COO)2 ve NaOH
ile pH 9 yapılır.
Plastik veya Cam 24 saat
Çözünmüş Metaller Arazide filtre edilir ve
HNO2 ile pH 2 yapılır
Plastik 6 Ay
Toplam Metal Tayini Arazide filtre edilir ve
HNO2 ile pH 2 yapılır
Plastik 6 Ay
Cr(VI) 4C ye soğutulur Plastik veya Cam 24 saat
Hg HNO2 ile pH 2 yapılır Plastik 28 Gün
Organik Karbon 4C ye soğutulur ve pH 2
olana kadar H2SO4 eklenir
Plastik veya
Kahverengi Cam
28 Gün
Hidrokarbonlar 4C ye soğutulur ve
% Na2S2O3 eklenir
Teflon Kapaklı Cam 14 Gün
Aromatik Maddeler 4C ye soğutulur ve
% Na2S2O3 eklenir
Teflon Kapaklı Cam 14 Gün
Toprakta Organikler 4C ye soğutulur Teflon veya Cam Mümkün olduğunca çabuk
Balık Dokuları Dondurulur Alüminyum Folyo Mümkün olduğunca çabuk
Biyokimyasal Oksijen
İhtiyacı 4C ye soğutulur Plastik veya Cam 48 saat
Kimyasal Oksijen İhtiyacı 4C ye soğutulur Plastik veya Cam 28 Gün
Örnek miktarını ve sayısını etkileyen en önemli faktör, yığının miktarı, örneğin karakteri
ve ölçüm planıdır. Heterojen örneklerde yığını temsil edecek büyüklükte ( kg),
homojen örneklerde ise farklı özellikteki bölgelerden yeterli miktarda örnek alınması
gerekecektir. Alınan heterojen örnekler öncelikle homojen hale getirilerek (öğütme) analiz
boyutuna indirgenmeli ( kg) ve cam kaplarda muhafaza edilmelidir.
On örnekten oluşan bir grup için protokol: 10
1. Çözücünün iki kez analizi 2
çözücünün temizliğinin kontrolü 2. Guruptan iki örneğin, ikişer kez analizi 4
tekrarlanabilirliğin kontrolü 3. Diğer örneklerin birer kez analizi 8
analizi tamamlamak için
4. Her guruptan iki standart katılmış örneğin analizi 2
geri kazanımın kontrolü 5. İkişer kez yüksek ve düşük standardın analizi 4
güvenilir bir kalibrasyon için gereklidir 6. Geniş kapsamlı kalibrasyon (arasıra) [5]* Onlu gurup için toplam analiz sayısı 20
* Kalibrasyon dahil edilmemiştir.
12
Her bir analizi tamamlamak için kaç adet belirlemenin yapılması gerektiği, kontrol
örneklerinin sayısı da dahil edilerek mutlaka örnekleme aşamasından önce planlanmalıdır.
Suda, eser miktarda organik madde tayininde kullanılabilecek örnek bir ölçüm planı aşağıdaki
gibi verilebilir.
Alınan analiz örneği eğer katı ise, çözülerek analize hazırlanması gerekmektedir. Örnekler
çok çeşitli karakterlerde olabilirler,
Metal veya alaşımları,
Toprak veya Maden filizleri,
Yüksek molekül ağırlıklı polimerler,
Hayvansal veya bitkisel dokular, vb.
İdeal olan alınan analiz örneğinin yumuşak, bol bulunan ve ucuz olan bir organik
çözücü, asit veya baz ile tamamen, kısa sürede ve düşük sıcaklıkta çözülmesidir. Fakat,
ne yazık ki, bu her zaman mümkün olmaz, bu nedenle bazen çözme işlemlerinde
Kuvvetli asitler,
Kuvvetli bazlar,
Bu asitlerin seyreltik veya derişik; sıcak veya soğuk karışımları,
Eritiş (bazik sodyum karbonat, asidik potasyum pirosülfat veya yükseltgen sodyum
peroksit ile pişirme) yapılarak
örneklerin çözünür hale getirilmesi gerekebilir. Kullanılan çözücünün sonraki aşamalarda
analizi etkilememesi gereklidir. Örneğin, Brom analizi yapılacak örneğin HCl içerisinde
çözülmesi halojenlerin benzer kimyasal özellik göstermeleri nedeniyle sakıncalıdır.
Bazen katı örnek asitlerde çözüldüğünde karbon dioksit, kükürt dioksit, hidrojen sülfür,
hidrojen selenür ve hidrojen tellür gibi gazların; bazik ortamda ise amonyak gibi gazların
Örnek
Değirmen
A B
C D
A B
C D
A B
C D
A B
C D
kg
kg
kg.
kg
kg
Örnek Miktarının azaltılması
13
çıkması söz konusu olabilir. Hidroflorik asitle yapılan işlemlerde silisyum ve borun
florürlerinin, kuvvetli yükseltgen ortamlarda klor, brom veya iyodun, kuvvetli indirgen
ortamlarda ise arsin fosfin gibi bileşiklerin uçması analizi olumsuz yönde etkileyecektir.
Sıcak HCl ile çözme işlemlerinde cıva (II) klorür, arsenik ve antimon triklorürler, kalay ve
germanyum tetraklorürler uçucu özellik gösterdiklerinden önceden dikkat edilmeli ve mutlaka
tedbir alınmalıdır.
Katı örneklerin çözülmesinde kullanılan sıvı çözücülerin başında mineral asitler gelmektedir.
Bunların derişik çözeltileri, seyreltik sulu çözeltileri veya derişik çözeltilerinin karışımları
kullanılabilirler. Bazı derişik asitlerin özellikleri aşağıda verilmiştir.
D HCl 12 M %35 (w/w) d: (g/ml),
D. HNO3 16 M %70 (w/w) d: (g/ml)
D. H2SO4 36 M %96 (w/w) d: (g/ml)
D. HClO4 11 M %70 (w/w) d: (g/ml)
Derişik nitrik asit, alüminyum ve krom dışında hemen bütün metallere etki eder. Alüminyum
ve kromun pasifleşmesi nedeniyle etki çok yavaştır. Derişik nitrik asitin demir üzerine etkisi
seyreltik nitrik asite göre oldukça yavaştır. Ayrıca, kalay ve antimonun çözünmesi sırasında
metastannik asit (H2SnO3) ile antimonoz ve antimonik asit (Sb2O5 nH2O) karışımı meydana
geldiğinden çözünme yavaş olmaktadır.
Derişik hidroklorik asit gümüş, cıva, bizmut, bakır, arsenik ve antimon dışında bütün
metalleri çözer. Kurşunun çözünmesi yavaştır. Seyreltik sülfürik asitin bu metaller üzerine
etkisi hidroklorik asitte olduğu gibidir, ancak kurşuna hiç etki etmez.
Kaynar derişik sülfürik asit bizmut, cıva, arsenik, antimon, kalay ve bunların alaşımları için
iyi bir çözücüdür.
İçinde nitrik asit veya perklorik asit bulunan derişik hidroklorik asit bütün metallere etki
eder. Bazılarında çözünmeyen klorürler oluşmakla birlikte oksitler en iyi hidroklorik asitte
çözünür. Oksitler için nitrik asit iyi bir çözücü değildir.
Cıva dışında tüm sülfürlere nitrik asit etki eder ve tepkime sonunda daima elementel kükürt
açığa çıkar (H2S oluşmaz). Gümüş, cıva, arsenik, bakır, kobalt ve nikel sülfürlere derişik
hidroklorik asit hemen hiç etki etmez. Diğer bazı metal sülfürlerine etkisi sonucunda H2S
açığa çıkar. Hidroklorik asit FeS için çok etkili olduğu halde FeS2 (pirit) için etkili değildir.
Fakat kral suyu tüm metal sülfürlerine etki ederek elementel kükürt veya bazen H2SO4 açığa
çıkmasına neden olur.
Sıcak %70 lik perklorik asit kuvvetli bir yükseltgendir. Bütün metallere ve metal sülfürlerine
etki eder. Kalay ve antimon ile çözünmeyen asitler meydana gelmekle birlikte, bütün
perkloratlar kolaylıkla çözündüğünden perklorik asit en kuvvetli çözücülerden biri olarak
kabul edilir.
Dikkat. Perklorik asitle yapılan çalışmalarda eğer ortamda organik madde veya
kolayca yükseltgenebilen bir anorganik madde varsa, tepkime patlama şeklinde
cereyan edebilir.
Pasifleşme?
Kuvvetli bir asitin metalle etkileşerek
metalin yüzeyinde ince bir oksit
tabakası oluşturması ve bu oksidin
asitte çözünmemesi nedeniyle asitin
başarısız olmasına denir.
14
Ayrıca perklorik asit kuruluğa kadar buharlaştırıldığında da patlayıcı özellik gösterir.
Dikkatle çalışıldığında bir tehlike yoktur. Seyreltik perklorik asit yükseltgen değildir ve
seyreltik sülfürik asit gibi etki eder.
Plastik veya platin kap içerisinde bulunan 30 ml çözeltiye 5 ml nitrik asit 5 ml hidroflorik asit
ilavesiyle elde edilen karışım 80C sıcaklıkta kalay, antimon, tungusten ve molibdenin kolay
çözünmeyen bir çok bileşik ve alaşımlarını kolaylıkla çözer.
Mineral asitlerde çözünmeyen örneklere yüksek sıcaklıkta eritiş işlemi uygulanarak
çözünen bileşikleri haline dönüştürülürler.
Uygulanan eritiş işleminin başarılı olabilmesi için örnek öncelikle toz edilerek yüzey alanı
artırılmalıdır. Örnek, eritiş maddesiyle kroze içerisinde yarıyı geçmeyecek şekilde (taşma
olabilir) iyice karıştırılarak önce düşük, sonra yüksek sıcaklıkta ısıtılarak eritilir. Bu
esnada örnek çözünebilir bileşikleri haline dönüştürülür. Tüm eritişlerde örnek
miktarının yaklaşık katı eritiş maddesi kullanılır. Eritme süresi birkaç dakika ile
birkaç saat arasındadır.
Eritişin tamamlanma süresi ön denemeler yapılarak belirlenebilir. Eritiş sonucunda kalıntı
su veya asitte çözülerek çözeltiye alınır.
Eritici (pişirici) Kroze Kullanım alanı
Na2CO3 Pt, Ni Silikatlar, silikatlı bileşikler, alüminyum
bileşikleri, çözünmeyen sülfatlar ve fosfatlar.
Na2CO3+yükseltgen (KNO3,
KClO3 veya Na2O2) Pt, Ni
İçerisinde yükseltgenebilen madde (S, As, Sb,
Cr, Mn) bulunan bileşikler.
NaOH veya KOH Au, Ag, Ni,
Fe
Silikatlar, silikon karbürler, Cr, Al, Sb veya Sn
içeren filizler
Na2O2 (Sodyum peroksit) Fe, Ni Sülfürler, Fe, Ni, Cr, Mo, W veya lityumun
asitte çözünmeyen alaşımları.
K2S2O7 (potasyum pirosülfat) Porselen, Pt Zor çözünen oksitler veya oksit içeren (Fe2O3,
Al2O3), Mo, W ve Cr alaşımları
B2O3 (örn. Na2B4OH2O) Pt Alkali metal tayini yapılacak silikatlar ve
oksitler
Karbonat, hidroksit, peroksit veya borat (veya boraks) gibi bazik özellikteki eritiş
maddeleri asidik özellikteki maddelerin çözünürleştirilmesinde, pirosülfat, fulorik asit veya
bor oksit gibi asidik özellikteki eritiş maddeleri ise bazik özelliğe sahip maddelerin
çözünürleştirilmesinde, yükseltgen bir eritiş maddesine ihtiyaç duyulduğunda ise yalnız
sodyum peroksit veya karbonat içerisine alkali nitrat veya klorat katılarak elde edilen
karışım bu amaçla kullanılabilir.
Son yıllarda, karmaşık ortamlardan (örn. tütün, çay, kahve ve diğer bitkisel maddelerden)
istenilen bir bileşenin, süperkritik ekstraksiyon ile seçimli olarak uzaklaştırılması çözücü
kullanmaksızın mümkün olmakta, bu sistemlerin kuru temizleme, ekstraksiyon, metal ve
polimer kaplama, organik sentez vs. gibi farklı alanlarda kullanılmak üzere geliştirilmesi
yönündeki araştırmalar halen devam etmektedir.
15
Analiz örneği içerisinde analiz edilmesi istenen madde dışında çok sayıda farklı madde
bulunmakta ve bu maddeler analiz sırasında çeşitli girişimlere neden olmaktadır. Elde
edilen sonucun doğru olmasını olumsuz etkileyen her şeye girişim denir.
Bunlar,
Klasik yöntemlerde, birlikte çökme, çözünürlük, yetersiz çökme, pH etkisi,
kompleksleşme vb.
Instrümental yöntemlerde ise yeterince saflaştırılamama, aynı dalga boyunda absorpsiyon
yapma, kromatografik alıkonma süresinin aynı olması vb.
sayılabilir.
Bu girişimlerin analizci tarafından mutlaka önceden tahmin edilmesi ve önlem alınması
gerekmektedir. Bu önlemlerin başında girişime neden olan maddeleri yükseltgeme,
indirgeme, maskeleme, homojen çöktürme, ortak iyon etkisi, pH ve iyonik şiddetin
ayarlanması gibi kimyasal işlemler; buharlaştırma, damıtma, ekstraksiyon gibi fiziksel
işlemler gelmektedir.
Fe3+ + 6CN- Fe(CN) Maskeleme
CH3CSNH2 + H2O CH3CONH2 + H2S Tiyoasetamid
(H2N)2CO + 3H2O CO2 + 2NH4
+ + 2OH- Üre
S2O + 3H2O 2SO4
2- + 3H3O+ Pirosülfat
Ag+ + Cl- AgCl AgCl Ag+ + Cl- Ortak iyon etkisi
CaCO3 Ca2+ + CO
CO + H2O HCO3
- + OH-
HCO3- + H2O H2CO3 + OH-
E
k
s
t
r
a
k
t
ö
r
A
y
ı
r
ı
c
ı
Basınç İndirgeme
Vanası
Yüksek Basınçlı
CO2
CO2 + Esans
CO2
Düşük Basınçlı
CO2 Kompresör
CO2
Genellikle
C
atm
Homojen
çöktürme
ayraçları
pH etkisi
16
Aranan maddenin örnek içerisindeki miktarı, maddenin bir fiziksel veya kimyasal
özelliği ölçülerek bulunur.
Örneğin, klasik yöntemlerde, maddenin belli bir formda oluşturduğu çökeleğin sabit tartım
miktarı, indikatör reaksiyonunun pH veya eklenen ayraçla değişen rengi vb.
Instrümental yöntemlerde ise, kırılma indisi, atomik veya moleküler absorbansı,
kromatografik pik boyu veya yüksekliği vb.
ölçülerek örneğin derişimine yakın tek veya örneğin derişimini içeren bir aralıkta çok sayıda
standart kullanılarak (kalibrasyon) bilinmeyen maddenin örnek içerisindeki miktarı çizilen
grafik veya elde dilen fonksiyon yardımıyla hesaplanır. Bu hesaplamalar sırasında bilinen
stokiyometrik temeller kullanılır.
C1 C2 C3 C4 C5 sto
k
Doğru denklemi y = mx ± a
0 5 10 15
Derişim, C
Ab
so
rban
s
Doğrusal
bölge
Doğrusal
olmayan bölge
y = x -
R2 =
0
1
0 1 2 3 4 5 6
Derişim , C
Ab
so
rb
an
s
S/N=2 Fiziksel tayin sınırı
?
Duyarlık
artışı
C1
C1/2
C1/4
C1/8
a 3 sa
En düşük tayin sınırı
İstatistiksel tayin sınırı
17
Girişimlerin önlenmesi için çeşitli önlemlerin alınması çok gerekli olmakla birlikte, elde
edilen sonuçların doğruluğundan emin olmak için yeterli değildir. Sonuçların güvenirliğini
artırmak için, aynı prosedürü kullanarak bileşimi çok iyi bilinen bir standart (örneğin
bileşimine çok yakın) madde analiz edilmeli veya aynı örnek doğruluğu onaylanmış bir
standart yöntemle bir kez daha analiz edilerek elde edilen sonuçların karşılaştırılması
gereklidir. Böyle bir standardın veya standart bir yöntemin bulunmadığı durumlarda
uygulanacak en akılcı çözüm, standart katma yöntemi kullanmaktır.
Elde edilen sonuçların değerlendirilmesi sırasında temel istatistiksel yöntemler kullanılır.
Yapılan bir analizin belirsizlik (hata) içermemesi mümkün değildir. Kimyacının amacı bu
hataların miktarını minimum seviyede tutmak ve büyüklüğünü belirlemektir. Kullanılan
istatistiksel yöntemler, sonuçların içerdikleri çeşitli tipteki hataların büyüklüklerinin
belirlenmesine yardımcı olur. Hiçbir zaman kötü sonuçlardan iyi sonuçlar türetemez. Bu nedenle mümkün olduğunca analizden önce, deneylerin basamakları tek tek ele alınarak
olası hata kaynakları belirlenmeli ve ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Sonuçlar mutlaka
deneysel hatası ile birlikte verilmelidir.
Sonuç olarak, elde edilen deneysel değerler farklı amaçlarla kullanılacağı için amacına uygun
olarak günlük kullanım diline çevrilmesi ve ilgili kişilerin anlayacağı hale getirilmesi
gerekmektedir. Örneğin, çeşme suyunda kurşun analiz eden bir kimyacı 5 ppm sonuç bulmuş
ise, bu sayısal değer tek başına bir anlam ifade etmeyecektir. Bu su içilebilir mi? Bunun
cevabının verilebilmesi için içme sularındaki uluslararası maksimum izin verilebilir kurşun
miktarın literatürden (örn. U.S. Environmental Protection Agency) bulunması ve bu değerle
kıyaslanarak sonucun anlaşılır bir dille ifade edilmesi gerekecektir. Sağlık kurulu tarafından
incelenen ekmeğin deneysel tuz içeriğinin standart bir değerle karşılaştırılması, incelenen
fırının kurallara uyup uymadığını belirleyecektir. Analiz edilen cevherden elde edilen sayısal
sonuç aslında bu cevherin işlemler için uygun olup olmadığına veya önerilen fiyatla satın
alınıp alınmayacağına karar verilmesini gerektirecektir. Bu nedenle elde edilen sayısal
sonuçların kimyacı dışında ilgili kişilerin de anlayacağı bir dile çevrilmesi gerekmektedir.
Hesap makinesi kullanımı
Toplama, çıkarma, çarpma, bölme, üslü sayı yazma, ± fonksiyonu, üs alma, kök alma, log,
anti log, ln, anti ln, 1/x fonksiyonu, Fix modu, Sci modu, Eng modu, parantez işlemleri, ve
hafızaları kullanma öğretilecektir. Herkes kendi makinesinin el kitabını temin edip
içerisindeki örnekleri çözerek makinesini kullanmayı öğrenecektir.
y = x + R2 =
0
1
0 1 2 3 4 5 6 Derişim, C
Ab
so
rban
s
Örnek
Standart
Çözelti x=-kayma/eğim= -a/m
18
Toplama + = ? – + = ?
Çıkarma - = ? – – = ?
Çarpma x = ? x x = ?
Bölme /= ? x /= ?
sayısı 2 x ()2= ? 4 x /= ?
- veya + işaretli sayıları yazma ( x ) + = ?
Üslü sayı yazma x , x , x
Üs alma ()2, ()3, (), ()
Kök alma . , 3 ,
32 . , 71
x.
Log alma log , log , -log , log x
Anti log alma , , ,
Ln alma ln ln , -ln , -ln x
Anti ln e e e e
Parantezli işlemler y= 3+4/5 veya y=(3+4)/5 ikisi aynı mıdır?
y= ((x + x) + ())= ?
y= (x (((+)2)+ (+)))1/2
y=log (x (((+)2)+ (+)))1/2
Hafızaların kullanımı…
log fi=)/.(
2
Bu işlemi tek seferde yapmaya çalışınız.
y= (x/x)/(x)2 Bu işlemi tek seferde yapmaya çalışınız.
y=(x [C2O])/x sonucu okzalat cinsinden bulunuz.
log
xxH
H=?
[Ag+]= (6x/x)1/3
Herkes aşağıdaki işlemi kağıda yazmadan tek seferde makine ile çözebilmeli. Lütfen
tarafsız bir gözle hesaplama kabiliyetinizi ölçünüz.
19
Log
xx1
e
xx
8
x
2
x=?
Fix modu sayıları istenilen ondalık sayısında verir.
Mode Fix Ondalık sayısı x sonucunu 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ondalıkla
veriniz.
Sci modu sayıları anlamlı rakamlar halinde vermek için kullanılır. Bunu başarmak için
makine sayıyı gerekiyorsa üslü sayıya dahi dönüştürür.
Mode Sci anlamlı rakam sayısı x sonucunu 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 anlamlı
rakamla veriniz.
Kesir dönüşümleri
1 3/2 5/2 şekline dönüştürülür. 1┘3┘2 yazdıktan sonra = tuşuna basmak 2┘1┘2 verirken
Shift ab/c tuşu 5/2 verir.
Eğer 5┘2 yazılırsa ve shift ab/c tuşuna sonra da = tuşuna basılırsa 2┘1┘2 elde edilir.
Örneğin 3┘2 yazılıp shift ab/c tuşuna sonra da = tuşuna basılırsa 1┘1┘2 elde edilir.
Derece, Radyan, Grad birimleri açı dönüşümleri için gereklidir.
Örneğin 30 açının Sinüs değeri Derece cinsinden , Radyan cinsinden ve Grad
cinsinden ise dir.
İstatistik
Evrende bir belirsizlik mevcuttur. Bu belirsizliğin kimya laboratuvarlarındaki işlemlere
yansıması nedeniyle, hatasız bir analiz yaparak hatasız bir sonuç bulmak mümkün
değildir. Kimyacının görevlerinden birisi de, bu hataların varlığından haberdar olmak
ve deneylere yansıyan hata miktarını en az seviyeye indirerek büyüklüğünü
belirlemektir. Bu kısımda analitik laboratuvarlarında karşılaşılan deneysel hatanın doğasıyla
ilgilenilecek ve günlük işlemlerde uygulanması gereken kavramlar ve temel istatistiksel
yöntemler tanıtılacaktır.
İçerisinde 20 ppm demir iyonu bulunan bir sulu çözelti 6 kez analiz edilmiş ve , ,
, , , sonuçları elde edilmiştir. Görüldüğü gibi 6 kez tekrar edilen deney
sonuçlarının hiç birisi aynı değildir (tesadüfler hariç) ve aritmetik ortalaması olan bu
sonuçlar arasında bir yayılma göstermektedir. Her ölçümde bu duruma
benzer dağılmalara neden olacak hatalar veya belirsizlikler mevcuttur. Gerçek bir analizde
doğru değer hiçbir zaman bilinemez. Fakat deneysel olarak elde edilen sonucun hata
miktarı hesaplanarak doğru değerin hangi aralıkta bulunabileceği belirli bir olasılık
çerçevesinde belirlenebilir.
20
Hatası veya belirsizliği verilmeden sunulan sonuçların da bir anlam taşımayacağı
açıktır. Verilerin ve sonuçların kalitesini yükseltmek için,
1. Kullanılan araç, gereç ve ekipmanlar kalibre edilerek belirsizlik azaltılabilir,
2. Hataların varlığını göstermek için tasarlanmış deneyler icra edilebilir (standart yöntem),
3. Bilinen bileşimde standart bir örnek analiz edilebilir (örnek bileşimine yakın),
4. Verilere istatistiksel testler uygulanarak hataların büyüklükleri ve dolayısıyla verilerin
kalitesi ortaya çıkartılabilir.
Bir işletmenin laboratuvarında yapılan analizler kaliteli değilse, o işletmenin kaliteli bir
ürünü tekrarlanabilir olarak üretmesi mümkün değildir.
Bunların hiç birisi tek başına yeterli değildir ve gerçek bir analizde çoğunlukla
tümünün birlikte kullanılması gerekmektedir. Bir analizin kaldırabileceği hata miktarı,
analizin ne kadar sürede ve ne ölçüde kesin yapılacağını ve yapılırken hangi noktalara daha
fazla dikkat edilmesi gerekeceğini belirler.
Örneğin paslı bir metal levhayı temizlemede kullanılacak olan bir asit çözeltisinin
hazırlanması ile titrasyonda kullanılacak ayarlı bir asit çözeltisinin hazırlanması
sırasında ihtiyaç duyulan kesinlik ve titizlik derecesi aynı değildir.
Benzer bir biçimde, bir çuval patates ile altın bir yüzüğün tartılması sırasında ihtiyaç duyulan
duyarlık dereceleri de farklı olacaktır.
Eğer verilerin kalitesinin 10 kat artırılması isteniyorsa, bu analiz saatler, günler hatta
haftalar alabilir. Gereken ölçüde kesin analiz yapılmalı, gereksiz malzeme, zaman ve çaba
harcanmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, hayat sınırsız değildir.
Kimyacı bir analizi yaparken kez (en fazla 10 kez) analizi tekrar eder, çoğunlukla iki
sonucun dahi aynı olduğu çok nadirdir. Tekrar sayısının artırılmasıyla aşağıdaki şekilden de
görüleceği gibi analizde yapılan hatanın büyüklüğü gittikçe azalır. Başlangıçta hızla düşen
hata miktarındaki değişim 10 adet analiz tekrarından sonra yavaşlar. Bu nedenle, hatası küçük
olan bir değer elde etmek için analizin kez tekrar edilmesi gerekecek ve bu kadar
tekrar ekonomik ve zaman açısından mümkün olmayacaktır.
Bir dizi analiz sonucundan iki türlü en iyi değer olarak tanımlanan değer çıkartılabilir.
Bunlardan biri aritmetik ortalama, diğeri ise orta değerdir. Aritmetik ortalama elde
edilen tüm deneysel değerlerin toplanarak deney sayısına bölünmesiyle elde edilir. Orta değer
ise büyükten küçüğe doğru sıralanan deneysel değerlerin ortasındaki değerdir (deney sayısı
n
s
n
10 20 30 0
Maksimum 6 deney,
Günlük rutin çalışmalar için 3 veya 4 değer,
Ama, en az iki değer.
Karikatürize
Gauss eğrisi
21
çift ise aşağıdaki gibi ortalaması alınır). Bir önceki örnekte verilen değerlerin ortalama ve orta
değerlerini bulalım.
n
x
x
n
i
i 1 =
6
= ppm, Orta değer ise=
2
.. =
Eğer, yeterli sayıda deney yapılmışsa ortalama değer ile orta değer birbirine çok yakın
bulunur. Deney sayısının azalmasıyla bu iki değer arasındaki farklılık büyür.
Bir analizin kalitesi hakkında yorum yapılırken üç farklı kavram kullanılır. Bunlardan
birincisi kesinlik, ikincisi doğruluk, üçüncüsü ise güvenirliktir.
Kesinlik: bir prosedürün verdiği sonuçların tekrarlanabilme kabiliyetinin
değerlendirilmesidir. Sonuçların birbirine ne ölçüde yakın olduğunu gösterir. Çeşitli
şekillerde ifade edilebilir. Bunlar, yayılma (w, en büyük ve en küçük değer arasındaki fark),
standart sapma (s, sonuçların ortalama etrafında dağılımının ölçüsü), varyans (s2, standart
sapmanın karesi) ve bağıl standart sapmadır [BSS, (s/ x )*)]. Bunlar arasında en çok
kullanılanı istatistiksel bir büyüklük olan standart sapmadır (s).
n>50 ise n/xx
i
i 2
n<50 ise 12 n/xxs
i
i eşitliğiyle hesaplanır.
Kimyacı normal gündelik işlemlerinde hiçbir zaman bir deneyi 50 kez tekrar etmez, bu
nedenle, analitik kimya işlemlerinde daima s değeri hesaplanarak (hesap makinelerinde s için
1n tuşu) kullanılacaktır.
> 2
x
y
s.d. =1
s.d =2
1
Doğruluk: bir prosedürün doğru sonuç verip vermediğinin değerlendirilmesidir. Bu
değerlendirmenin yapılabilmesi için doğru değerin bilinmesi gereklidir, fakat, gerçek
analizlerde doğru değerin önceden bilinmesi mümkün değildir. Bu nedenle, kullanılan
yöntem, genellikle, miktarı tam olarak bilinen standart bir madde kullanılarak kontrol edilir.
Çeşitli şekillerde ifade edilebilir. Bunlar, mutlak hata ve bağıl hatadır.
Mutlak hata MH= μx Bağıl hata BH= μ
μxx
eşitliğiyle hesaplanır.
Güvenirlik: bir prosedürün uzun dönem içerisinde doğruluğunu ve tekrarlanabilirliğini
değerlendirmek amacıyla kullanılan bir kavramdır. Aynı yöntemle, fakat farklı
zamanlarda, farklı kişilerce, farklı alet ve çözeltiler kullanılarak deneyler her seferinde n kere
tekrar edilir. Her tekrarın ortalamaları alınarak saklanır. Belirlenen dönemin sonunda, sadece
bu ortalamalar kullanılarak bir genel ortalama ve standart sapma bulunur. Genel ortalama
s küçük
s büyük
22
değerinin doğru değerle kıyaslanması uzun dönemde doğruluğu, standart sapmanın
büyüklüğü ise uzun dönemde tekrarlanabilirliği (uyarlığı) gösterir.
Elde edilen deneysel sonuçların hem kesin hem de doğru olması gereklidir. Fakat
doğrulukla kesinlik gibi farklı kavramlar da birbirine karıştırılmamalıdır. Bazen, elde
edilen sonuçlar kesin ise, bu sonuçların aynı zamanda doğru olacağı da düşünülür. Bu
düşünce tam anlamıyla yanlıştır.
Bu gerçek, aşağıda verilen şemada açık olarak görülmektedir.
Örnek: Kolorimetrik bir titrasyon 5 kez tekrar edilmiş ve , , , ,
değerleri elde edilmiştir. Çözeltinin gerçek absorbansı olduğuna göre, x , s, s2, w, BSS,
MH, BH değerlerini hesap makinenizi kullanarak hesaplayınız. (sonuçlar: x =, s=
, s2=x, w=9x, BSS=%, MH=, BH=-%
Elimizde iki deneysel sonuç olduğunu düşünelim ve bu iki
sonucun hangisinin standart sapması büyüktür?
Bunun görülmesi oldukça zordur. Normalize etmek, aynı seviyeye getirerek değerlendirmek
sorunu çözer. Bunun için BSS=(s/ x )* hesaplanır. Hesaplanırsa, (/)*=%
ve (/)* = % bulunur.
Deneysel çalışmalar sırasında çeşitli tiplerde hatalar ortaya çıkar. Bu hatalar, büyük hatalar,
rastgele hatalar ve sistematik hatalar olmak üzere üç ana başlık altında incelenirler.
Büyük hatalar, yapılan deneyi tümüyle bırakarak yeni bir deneye başlamaktan başka bir
alternatifi olmayan ciddi hata tipi olarak kolaylıkla tarif edilebilir. Çalışılan cihazın
bozulması, çok önemli bir örneğin kaza sonucu kaybedilmesi veya deneyler boyunca saf
olduğu düşünülen bir ayracın daha sonra oldukça kirli olduğunun fark edilmesi bu tip hatalara
örnek olarak verilebilir. Bu tip hatalar (arasıra düzenli çalışan laboratuvarlarda dahi olur!)
normalde kolaylıkla fark edilirler. Bu sebeple tartışmalar rastgele ve sistematik hataların
belirlenmesi üzerine yoğunlaştırılacaktır.
Kesin ve doğru
Kesin değil fakat doğru
Kesin fakat doğru değil
Kesin değil doğru değil
23
Rastgele hatalar: önceden tahmin edilemeyen, bireysel sonuçların ortalama değerden hem
büyük hem de küçük bulunmasına neden olan ve deneylerin kesinliğini etkileyen hatalardır.
Sonuçların doğru değer etrafında simetrik bir biçimde dağılmasına neden olurlar. Verilerin
kesinliği, rastgele hataların bir ölçüsüdür. En önemli kaynağı, kontrol edilemeyen voltaj
değişimi, basınç değişimi, sıcaklık değişimi vb. faktörlerdir.
Sistematik hatalar: bütün sonuçların genelde aynı yönde hatalı olmasına neden olan
hatalardır. Rastgele hatanın tersine ölçümlerin tekrar edilmesiyle ortaya çıkarılamazlar.
Ortalamanın doğru değerden sapmasına yol açarlar ve sonuçların doğruluklarını yani gerçek
değere yakınlığını etkilerler. En önemli kaynağı, kullanılan cihazdan, kullanılan yöntemden,
kullanılan kimyasallardan ve analizcinin kendisinden kaynaklanan hatalardır. Örneğin,
iyodometrik bir titrasyonda Cu2+ + 2I- I2 + 2Cu+ reaksiyonu ile bakır belirleniyorsa,
ortamda eğer Fe3+ de varsa aynı reaksiyonu verir.
İstatistik bu üç türden hataların büyüklüklerinin belirlenmesine yardımcı olur, hiçbir
zaman kötü verilerden daha iyi sonuçlar türetemez. Bir yöntemin kalitesi, genellikle, onun
duyarlılığı, seçiciliği, hızı, basitliği ve maliyeti değerlendirilerek belirlenir. Bununla birlikte,
elde edilen bir sonucun kalitesinin de nicel olarak ölçülmesi gereklidir.
Rastgele Hatalar Sistematik Hatalar
Kesinliği etkiler Doğruluğu etkiler
İşlem-içi kesinlik tekrarlanabilirliktir Gerçeğe yakınlığı gösterir
İşlemler-arası kesinlik uyarlıktır -
Belirsiz hatalar olarak bilinirler Belirlenebilen hata olarak bilinirler
Doğruluk ve kesinlik kavramları, aşağıda verilen şekil üzerinde daha net açıklanabilir. Dört
farklı kişi 10 ml M NaOH çözeltisini M HCl çözeltisiyle beş kez titre etmiş ve
aşağıdaki sonuçları bulmuşlardır.
Öğrenci Ölçümler Ortanca Yayılma %Yayılma Ortalama S. sapma BSS
A 10,08 10,11 10,09 10,1 10,12 10,10 0,04 0,40 10,10 0,02 0,16
B 9,88 10,14 10,02 9,8 10,21 10,02 0,41 4,09 10,01 0,17 1,72
C 10,19 9,79 9,69 10,05 9,78 9,79 0,50 5,11 9,90 0,21 2,13
D 10,04 9,98 10,02 9,97 10,04 10,02 0,07 0,70 10,01 0,03 0,33
Bu sonuçları kıyaslamak için iki büyüklük kullanılır: bunlar ortalama değer ve standart
sapmadır,
Öğrenci A, B, C ve D için ortalama değerler sırasıyla, 10,10, 10,01, 9,90, 10,01 ve standart
sapmalar sırasıyla 0,, 0,17, 0,21 ve 0, olarak bulunabilir,
Bu değerler, öğrencilerin deneylerindeki doğruluk ve duyarlıkları göstermektedir, Standart
sapmalar deneyler sırasında oluşan rastgele hatalarının büyüklüklerinin bir ölçüsüdür,
Şekilden de görüleceği gibi, (a) veriler kesin fakat doğru değildir (b) doğru fakat kesin
değildir (c) doğru ve kesin değildir (d) doğru ve kesin bir sonuçtur,
Bu işlemleri hesap makinesi kullanarak yapalım.
24
a
b
c
d
Dogru sonuç
Titrant hacmi, ml
Tüm analizlerde olma olasılıkları + veya – olan rastgele hatalar bulunmaktadır. Bu hataların
sonuca yaptıkları bireysel etkiler küçük, fakat toplam etkileri deneysel sonuçların birbirinden
farklı olmasına neden olacak kadar büyüktür. Bir çok hesap makinesi, x değerleri girildiğinde
doğrudan istatistiksel sonuçları verecek şekilde programlanmıştır. Bununla birlikte, standart
sapmayı bulmak için makinenin doğru tuşuna basmaya dikkat gösterilmelidir. Geniş hacimde
verilerin işlendiği durumlarda (örneğin, bir laboratuvarda yapılan günlük rutin işlerde)
ortalama, standart sapma ve diğer istatistiksel büyüklükler MS Excel tablo işlem programıyla
otomatik olarak kolayca hesaplanabilir.
SI Birimleri ve Derişim Kavramı: Verilen hesaplama sonuçları bir birim içermiyorsa hiçbir
anlamı yoktur, yada anlamı tam olarak anlaşılamaz, ayrıca birimsiz kullanılan niceliklerle
yapılan hesaplamalarda farklı birimlerdeki büyüklüklerin işleme sokulmasıyla hata yapılması
daha kolaylaşacaktır. Bilimsel alanda birliğin sağlanabilmesi için ortak birim sisteminin
kullanımı teşvik edilmektedir. Birimler iki kısımda incelenirler: Temel Birimler ve
Türetilmiş Birimler. SI (Systeme International d’Unites) birim sistemine göre,
Temel birimler: uzunluk (m), kütle (kg), zaman (s), sıcaklık (T), vs.
Türetilmiş birimler: Yoğunluk (g/mL), viskozite (g/cm s), Kuvvet (Newton, kg,m/s2), enerji
(Newton,m, kg/s2), basınç (paskal, N/m2), iş (J/sn), vs.
Tablolar halinde verilen birim çevirme faktörleri bir birimden diğerine dönüşümü sağlar.
Örnek: 10 mg/L olarak verilen Ag+ derişiminin mol/L cinsinden değeri nedir?
mol/Lx10g
1mol
gm
g1
L
gm10 5
Birimler genellikle tersten okunarak anlamları daha kolay anlaşılabilir. Örneğin çözeltinin 1
litresinde 9,35x mol Ag+ vardır gibi.
Örnek: 0, atm basıncın Pa cinsinden değeri nedir? Tablolardan 1 atm= Pa (N/m2)
Yayılma küçük
Yayılma büyük
x - Küçük
x - Büyük
x - Büyük
x - Küçük
Yayılma büyük
Yayılma küçük
25
Çözüm: Pamta1
Pamta
Örnek: 1 gün kaç sn eder?
Çözüm: s24x60x60skd1
60s
taa1s
kd60
nü1g
taa24snü1g
Örnek: 30 km/st kaç m/s yapar?
Örnek: kg/m3 kaç g/cm3 yapar?
Örnek: kg,m/s2 kaç g,cm/s2 yapar?
Kimyada kullanılan önekler,
Eksa 1x
Peta 1x
Tera 1x
Giga 1x
Mega 1x
Kilo 1x
Hekto 1x
Deka 1x
Desi 1x
Santi 1x
Mili 1x
Mikro 1x
Nano 1x
Piko 1x
Femto 1x
Ato 1x
Örnek: 3,2x s kaç pikosaniye yapar?
Çözüm: 32pspsx10s10
1pssx10 1
12
Derişim: verilen belirli bir hacim veya kütle içerisinde ne kadar madde bulunduğunu gösteren
türetilmiş ifadelere derişim denir. Kimyada en çok kullanılan derişim birimleri aşağıda
verilmiştir. Molarite: 1L çözeltide çözünmüş olan maddenin mol sayısıdır. Genellikle sorun
CuSO4,5H2O gibi maddelerin derişiminin hesaplanması sırasında ortaya çıkar (öğrenci
karıştırır). Bir çözelti dört farklı şekilde hazırlanabilir, 1) Doğrudan hazırlama (2 M mL çözelti),
2) Derişik bir çözeltiden seyrelterek hazırlama (%98 Sülfürik asit),
3) Çözeltilerin tek veya ardışık seyreltilmesiyle hazırlama,
4) Derişim değiştirilmesi (0,2 M ve 0,5 M çözeltinin kullanılarak ara çözelti hazırlama).
26
Derişik çözeltiden seyreltme en çok kullanılan yöntemlerden birisidir. Stok asit
çözeltilerin çoğunluğu bu şekilde hazırlanır. Öğrencinin tüm derişim problemlerine hakim
olması ve bu konuda artık eksiğinin kalmaması gerekmektedir.
Formalite: Formalite, Molariteye kavram olarak çok benzemekle birlikte kimyada iki farklı
nedenden dolayı kullanılmaya ihtiyaç duyulur. 1) maddenin bir molekül yapısı olmadığı ve
iyonik yapıda olduğu durumlarda kimya felsefesi açısından terminolojik yanlış yapmamak
için kullanılır (örneğin NaCl molekülü yoktur, NaxClx yapısındadır, NaCl en basit
formülüdür). 2) maddenin çözeltide ayrıştığı ve iyonlaştığı durumlarda başlangıçta ilave
edilen molekül kavramı anlamını yitirebilir (örneğin 1 M HAc artık 1 mol HAc içermez,
çünkü çözeltide denge uyarınca H+ ve Ac- iyonlarına dönüşmüştür).
Normalite: 1 litre çözeltide çözünmüş olan maddenin eşdeğer gram sayısına Normalite denir.
Son yıllarda bazı maddelerin çeşitli reaksiyonlardaki tesir değerlikleri üzerinde tartışmalı
durumlar ortaya çıktığından, uluslararası yayınlarda kullanılması tavsiye edilmemektedir.
Buna rağmen özellikle yükseltgenme ve indirgenme reaksiyonlarında reaksiyona giren ve
çıkan bileşenler tam olarak bilinmiyorsa, stokiyometrik hesaplamalarda başarıyla
kullanılabilmektedir. Ayrıca asit-baz nötralleşme reaksiyonlarında, reaksiyon denklemi tam
olarak biliniyorsa normalite kullanılarak işlemler kolayca yapılabilir.
Normalite ile Molarite arasında N=T.M bağıntısı vardır. Burada T eşdeğer ağırlığı hesaplanan
maddenin söz konusu reaksiyondaki tesir değerliğidir.
% Derişim: kısım çözelti içerisinde çözünen maddenin miktar veya hacmine denir.
Birinden diğerine yoğunluk yardımıyla geçilir. Genellikle ağırlıkça yüzde (w/w)
kullanılmakla birlikte, her ikisi de sıvı olan maddelerden oluşan çözeltilerde hacimce yüzde
(v/v) de kullanılmaktadır. Yüzde derişim, % a=a /(a+b)* genel formülüyle verilmektedir.
Ağırlıkça veya hacimce yüzde yoğunlukların farklı olması nedeniyle sayısal olarak birbirine
eşit değildir. Ayrıca endüstride, katıların sıvı içerisindeki çözeltileri için nadiren de olsa
ml çözelti içerisinde çözünen maddenin ağırlığı, % ağırlık ve hacim (w/v) olarak
kullanılmaktadır ( % a= a/vçözelti).
Örnek: Suda hacimce %10 etanol bulunduran bir çözeltinin yoğunluğu 0, g/mL dir. Saf
etanolun (C2H5OH) yoğunluğu 0, g/mL olduğuna göre bu çözelti ağırlıkça % kaçlıktır?
Çözüm: mL %10 luk (hacimce) çözelti alındığında çözelti çerisinde 10 mL saf alkol
bulunur. Saf alkol ve çözeltinin yoğunlukları verildiğine göre ağırlıklara geçilebilir. 10 mL
etanol d=m/V formülü uyarınca 0,g/mL x 10mL= 7,85 g olacaktır. mL çözelti ise
yine aynı formüle göre 0, g/mL x mL = 98,66 g olacaktır. Buna göre, 98,66 gr
çözelti içerisinde 7,85 g alkol vardır ifadesi doğrudur. Ağırlıkça % derişim= 7,85/98,66 x
= %7,96 olacaktır. Görüldüğü gibi hacimce ve ağırlıkça yüzdeler birbirine eşit değildir.
ppt, ppm, ppb derişimler: Eser miktardaki maddelerin derişimlerinin gösterilmesinde
kullanılırlar. ppt=gr madde/kg çözelti, ppm=mg madde/kg çözelti, ppb= g madde /kg
çözelti olarak tanımlanır.
Örnek: Yoğunluğu 1,02 g/mL olan ve 17,8 ppm NO3- içeren bir tuz çözeltisindeki nitratın
Molaritesini hesaplayınız. Ayrıca 17,8 ppm çözeltinin ppt ve ppb cinsinden değeri nedir?
27
Çözüm: Molarite denildiğine göre 1 litre çözelti içerisindeki nitratın mol sayısı bulunmalıdır.
Oysa ppm tanımında litre değil kg çözelti vardır. Bu nedenle 1 kg çözelti kaç litredir önce onu
bulalım,
Ayrıca 1 kg çözeltide 17,8 mg =0, g nitrat vardır.
1 mol nitrat 62 g
? mol 0,g buradan 0,/62=2,87x mol nitrat bulunur.
Bu nitrat 1kg çözeltide yani mL yani 0, L çözeltide bulunmaktadır. O halde
Molarite=2,87x mol /0, L=2,93x M olarak bulunur.
ppt= g madde/kg çözelti olduğunu biliyoruz. Burada 17,8 mg maddenin g cinsinden değerini
bulmak yeterlidir. 17,8 mg, 1g/ mg =0, g olduğundan çözelti 0, ppt.
ppb= g madde /kg çözelti olduğunu biliyoruz. 17,8 mg maddenin g cinsinden değerini
bulmak yeterlidir. 17,8 mg, g/1 mg= g olduğundan çözelti ppb.
Diğer çok kullanılan derişim birimleri
Molalite: g saf çözücü içerisinde çözünmüş olan maddenin mol sayısına denir.
Sıcaklıktan etkilenen fiziksel ölçümler için (özellikle de tanecik davranışına bağlı özelliklerin
belirlenmesinde) kullanılan oldukça duyarlı bir derişim birimidir. Tanım olarak hesaplarda
çözelti hacmini içermediğinden, çözeltide meydana gelen sıcaklık değişimlerinden
etkilenmez. Oysa seyreltik sulu çözeltilerin hacmi 20C civarında her bir derecede % 0,02
oranında artar. Bu nedenle hacim içeren, Molarite, Normalite, Formalite vs. birimler
sıcaklıkla çok az da olsa değişir.
Osmolarite: Biyolojik ve klinik literatürde kullanılan bir derişim birimidir. Bir litre çözeltide
çözünmüş olan taneciklerin toplam mol sayısını gösterir. Örneğin, CaCl2 tuzunun (kuvvetli
elektrolit) osmolaritesi, Molaritesinin 3 katıdır. Kan plazması 0, osmolardır.
Çözelti hazırlama: Kimya laboratuvarlarında ihtiyaç duyulan çözeltiler nadiren hazır olarak
bulunur. Kimyacı kendisine gereken değişik özelliklerdeki çözeltileri, katılardan, sıvılardan,
gaz maddelerden veya derişik veya seyreltik çözeltilerden kullanım amacına uygun olarak
mümkünse taze hazırlar ve bunları uygun şartlarda tekrar kullanmak üzere muhafaza eder.
Artan çözeltiler hiçbir zaman atılmaz, seyrelterek veya deriştirerek tekrar kullanılır.
Örnek: mL 0, M oksalik asit çözeltisi hazırlamak için kaç g H2C2O4 .2H2O (oksalik
asit dihidrat) alınmalıdır.
Çözüm 1: Öncelikle bu çözeltiyi hazırlamak için kaç mol oksalik asit gereklidir önce onu
bulalım.
mL çözelti için 0, mol oksalik asit gerekli ise
mL çözelti için kaç mol gereklidir?
1 mL g
? mL g Buradan g. 1 mL/ g = mL= L.
28
Buradan ( mL x 0, mol)/ mL =0, mol oksalik asit gereklidir.
Şimdi bize gereken: 0, mol oksalik asit kaç g yapar onu bulalım,
1 mol oksalik asit dihidrat ,07 g
0, mol kaç g
Buradan (0, mol x ,07 g)/1mol = 4,73 g olarak bulunur.
Yani, 4,73 g oksalik asit dihidrat alınıp bir miktar suda çözüldükten sonra mL hacme
tamamlanırsa çözeltinin derişimi 0, M olacaktır.
Çözüm 2: Bu soru saf oksalik asit üzerinden yapılarak işlem gereksiz yere uzatılabilirdi. Yani
1 mol oksalik asit 90 g
0, mol ? kaç gr
Buradan basit bir orantıyla (0, mol x 90 g)/1 mol= 3, g saf oksalik asit olarak
bulunur. Fakat bizim elimizde saf oksalik asit değil, dihidrat hali mevcuttur.
Bu nedenle içerisinde 3, g saf oksalik asit bulunduran hidrat miktar ne kadardır?
90 g saf oksalik asit ,07 g hidratta varsa
3, g saf oksalik asit ? kaç g hidratta bulunur
Buradan3, g x ,07 g)/90 g= 4,73 g olarak elde edilir ki, bir öncekiyle aynıdır. işlem
gereksiz yere uzatılmıştır.
Örnek: Sulu Amonyak çözeltisi amonyum hidroksit olarak bilinir ve sulu çözeltisinde
NH3 + H2O NH4+ + OH- dengesi mevcuttur. Derişik NH3 çözeltisi %28,0±0,4 (w/w) olup
yoğunluğu 0,±0, g/mL olarak verilmiştir. 0,1 M NH3 çözeltisi hazırlamak için kaç mL
derişik çözelti mL hacme seyreltilmelidir.
Çözüm: Öncelikle derişik çözeltinin derişiminin bulunması gerekmektedir.
g çözelti alınırsa,
d=m/v n=m/Ma
g/0,g/mL=,23 mL 28 g NH3/17 g/mol= 1, mol
mL ? mol
Buradan amonyağın derişimi 14,81 M olarak bulunur.
Soru bitmedi. İkinci aşamada, 14,8 M çözeltiden ne kadar alınıp hacmi mL yapıldığında
derişimi 0,1 M olacaktır. M1 .V1=M2 .V2 formülünden sonuç hesaplanabilir. Buna göre, 14,8 x
V1=0,1 x , Buradan 3,38 mL bulunur.
Her tartımda 0, g, her hacim ölçümünde 0,02 mL hata yapılmaktadır. Molekül ağırlığının
hatası ihmal edilebilir seviyededir. 0,1 M çözeltiyi hatasıyla birlikte veriniz.
29
Bir problemin birden fazla çözüm yolu olabilir. Bulunan sonuç doğru ise hangi yoldan
hesaplandığı önemli değildir.
Örnek: 0,1 M 50 mL çözeltiye kaç mL su ilave edilmelidir ki derişimi 0, M olsun.
Çözüm: Yine M1.V1=M2.V2 eşitliği kullanılabilir. 0,1 x 50 = 0, x V2, Buradan V2=
mL bulunur. = mL su ilave edilmelidir.
Örnek: 0,25 M 50 mL çözeltiye kaç mL 0,75 M asit ekleyelim ki, yeni derişim 0,40 M olsun.
Çözüm: Burada kütle denkliği kullanılabilir. Karışımdan önce ve sonrası için yazılan
eşitlikte, eşitliğin her iki tarafındaki aranan madde miktarı eşit olmalıdır.
(M1 .V1)+ (M2 .V2) =M3 . (V1 + V2). Buna göre, (0,25 x 50) + (0,75 x V2) = 0,40 . (50 + V2)
olacaktır. Eşitlik çözüldüğünde 12,5 + 0,75V2 = 0,40V2 + 20, buradan 0,35V2= 7,5 ve V2=
21,43 mL bulunur.
Örnekler
1- mL 0,3 M HCl çözeltisini yoğunluğu 1,19 g/mL olan %37 (w/w) D. HCl den nasıl
hazırlarsınız?
2- Bir şişenin üzerinde şu bilgiler bulunmaktadır: %70 (w/w) D. HClO4 (,5 g/mol), 20
20d =1,60 (birimsiz, spesifik gravite). Şişenin içerisindeki asit kaç molardır?
3- Bir çözeltinin 10 damlası 3 mg Ca2+ içerdiğine göre çözeltinin molaritesini hesaplayınız
(20 damla 1 mL), Ca:
4- % 15 NaCl (w/v) çözeltisinin molaritesini hesaplayınız, Na, Cl: 35,5.
5- 3 g KCl 12 g suda çözülüyor. Çözeltinin ağırlıkça % nedir?
6- Kızılırmak nehrinden alınan bir örnekte ppm Ca2+ bulunmuştur. a) suyun mL
sinde kaç mg Ca2+ vardır? b) Ca2+ molar derişimi nedir? c) %Ca (w/w) ne kadardır?
7- Bir çözelti ağırlıkça %30 su, %45 asetik asit (CH3COOH) ve %25 propil alkol (C3H7OH)
içermektedir. Çözeltideki her bir maddenin mol kesrini hesaplayınız.
8- 63,3 ppm K3Fe(CN)6 (Ma= g/mol) çözeltisinde K+ (39 g/atg) iyonunun molar
derişimini hesaplayınız. Ayrıca 63,3 ppm olan K3Fe(CN)6 çözeltisinin K+ açısından kaç ppm
olduğunu hesaplayınız.
9- 0,1 M mL H2SO4 çözeltisine kaç mL 0,25 M H2SO4 çözeltisi ekleyelim ki, derişimi
0, M olsun?
D. HCl çözeltisi %36 (w/w) ve yoğunluğu d=1, g/mL olarak verilmiştir. Çözeltinin
molaritesi nedir ve 1 L çözelti yapmak için NŞA kaç mL HCl gazı suda çözünmüştür?
Pb2+ + 2 I- PbI2 reaksiyonuna göre 0,1 mol Pb2+ ile tam olarak reaksiyona girecek KI
miktarı kaç gramdır? KI: g/mol.
30
3,86 g CaCO3 ve NaHCO3 karışımı ısıtılıyor. Isınma sonunda CaCO3 CaO + CO2 ve
2 NaHCO3 CO2 + H2O + Na2CO3 reaksiyonlarından 1,10 g CO2 ve 0, g H2O çıktığına
göre karışımdaki % CaCO3 miktarını hesaplayınız.
Katı (NH4)2Cr2O7 ısıtılırsa Cr2O3, N2 ve H2O vererek parçalanır. Bir deneyde aşağıdaki
ölçümler alınmıştır: Kroze + (NH4)2Cr2O7 =33, g ve Kroze + Cr2O3= 29, g, Krozenin
ağırlığını hesaplayınız. N, Cr, H:1, O
Temel kavramların gözden geçirilmesi
Analitik kimyanın temelleri, öğrencinin hali hazırda bildiği temel kimya kavramları üzerine
oturtulmuştur. Bu nedenle, daha ileri gitmeden bu kavramların tekrar gözden geçirilmesi,
hatırlanması, eksik kısımlar varsa şimdiden tamamlanması gerekmektedir. Öğrenci bu
kavramlardan sonra kendisini mutlaka test etmeli ve temel kimyadan kalan eksikliklerini
tamamlamalıdır.
Stokiyometri: Kimyanın, kimyasal reaksiyonlardaki ağırlık ilişkileriyle sistematik olarak
ilgilenen bölümüne stokiyometri denir. Bir kimyasal reaksiyonun denkleştirilmiş eşitliği
üzerinde yapılan, ağırlık ve mol ilişkisine dayanan tüm hesaplamaları içerir.
Kimyasal Formül Kimyasal Formül
Mol Mol
Ağırlık Ağırlık
Elektrolitler: Sulu çözeltisi elektriği ileten maddelere elektrolit denir. Elektrolitler suda
çözünme ve ayrışma derecesine göre, kuvvetli elektrolitler ve zayıf elektrolitler olmak üzere
iki kısımda incelenirler.
Kuvvetli elektrolitler: 1-İnorganik asitler (HNO3, HClO4, H2SO4, HCl, HI, HBr, HClO3 vs.),
2- Alkali, toprak alkali ve bazı metal hidroksitler (NaOH, KOH, Ca(OH)2, Al(OH)3 vs.), 3-
Tuzların çoğu (NaCl, KNO3, Na2SO4 vs).
Zayıf elektrolitler: 1- Bazı anorganik asitler (H2CO3, H3PO4, H3BO3, H2S, H2SO3 vs.), 2-
Organik asitlerin çoğu (HCOOH, CH3COOH, H2C2O4, Benzoik asit vs.), 3- Amonyak ve bir
çok organik bazlar, 4- Hg, Zn, Cd metallerinin halidleri, siyanidleri ve tiyosiyonatları.
Suyun iyonlaşması
Su çok zayıf bir elektrolittir. Bu nedenle saf su elektriği iletmez. Su molekülleri kendi
kendilerine otoprotoliz olarak hidrojen ve hidroksil iyonlarına ayrışırlar.
H2O H+ + OH- veya 2H2O H3O+ + OH- Ksu=1,0 x
Bu denge, sulu çözeltilerin içerisinde cereyan ettiği ve pH ölçeğini 0 ile 14 arasında
sınırlandıran dengedir. Bu termodinamik dengenin sabiti diğer dengelerde olduğu gibi
sıcaklığa bağlıdır ve 25ºC için Ksu=1,0 x olarak verilmiştir. Farklı sıcaklıklarda farklı
değerler alacağı ve bu değerlerin sulu çözeltilerdeki hesaplamaları bir miktar değiştireceği
unutulmamalıdır.
31
Asitler ve Bazlar
En ilkel tanıma göre, asitler, tatları ekşi, metallere etki eden, tahriş edici özelliğe sahip olan
ve mavi turnusol kağıdını kırmızı renge çeviren maddeler; bazlar ise tatları acı, tahriş edici
özelliğe sahip olan, metallerle etkileşmeyen, kırmızı renkli turnusol kağıdını mavi renge
çeviren maddelerdir.
Bu ilkel tanımı Arhennius daha da geliştirerek bilimsel hale getirmiş ve yapısında H+ iyonu
bulunduran maddelere asit, OH- iyonu bulunduran maddelere de baz demiştir.
Fakat bu tanım yapısında H+ ve OH- iyonu bulundurmayan CO2 ve NH3 gibi maddelerin sulu
çözeltilerde göstermiş olduğu asit ve baz özelliklerini açıklamakta yetersiz kalmıştır. Bu
nedenle, çözücü sistemine göre bir pH tanımı yapılmıştır. Yani tanım, sulu çözeltide
ortamın H+ derişimini artıran maddelere asit, OH- derişimini artıran maddelere baz denir
şeklinde genişletilmiştir.
Lowry-Bronsted, asit ve bazların katyon ve anyonlarını ve ayrıca HSO4- veya HCO3
- gibi
asit veya baz olduğu belirsiz olan maddeleri kapsayacak şekilde bu tanımı daha da
genişleterek, proton verebilen tüm maddeleri asit, proton alabilen tüm maddeleri ise baz
olarak tanımlanmıştır. Bu durumda doğal olarak asit baz konjuge çiftleri oluşmuştur. Örneğin,
NH3 + H+ [NH4]+ reaksiyonunda [NH4]
+ asit NH3 bazdır. [NH4]+, NH3 çiftine ise asit baz
konjuge çifti denir. Aynı şekilde (HCl, Cl-), (H2SO4, HSO4-), (HSO4
-, SO) vs birbirinin asit
baz konjuge çiftidir. Analitik kimyada en çok kullanılan bu tanımdır.
Lewis asit baz tanımı, kendisinden önceki tanımları da içine alacak ve organik maddeleri de
kapsayacak şekilde biraz daha genişletmiş bir asit ve baz tanımıdır. Bu tanıma göre elektron
çifti alabilen tüm maddeler asit, elektron çifti verebilen tüm maddeler bazdır.
Bu tanımların hepsi doğrudur ve bir eksikliği tamamlamak üzere ortaya atılmıştır. Her hangi
bir tanımına göre örneğin, asit olan bir madde diğer tüm tanımlara göre de asittir. Tanımlar
birbirleriyle çelişemez.
Kimyasal denge
Kimyada kullanılan bir çok reaksiyon iki yönlüdür. Örneğin, 2Fe3+ + 3I- 2Fe2+ + I3-
(I3- tri iyodür reaksiyonu iki yönlü bir reaksiyondur. Burada bahsedilen termodinamik
dengedir ve dinamik bir dengedir. Dengede reaksiyonun net hızı sıfır olmakla birlikte
reaksiyon hızı rileri= rgeri olacak şekilde devam etmektedir. Le Chatelier ilkesine göre
termodinamik bir dengeye sıcaklık, basınç ve derişimin etkisi vardır ve bu etkiye reaksiyonun
nasıl tepki göstereceği önceden tahmin edilebilir.
Örneğin, aA + bB cC + dD şeklinde verilen bir reaksiyonun denge sabiti K=[C]c
[D]d/[A]a [B]b şeklinde verilir. Herhangi bir andaki kütlelerin oranı ise Q=[C]c [D]d/[A]a [B]b
ile verilir ve reaksiyonun gidişatının belirlenmesine yardımcı olur. Dengeye sıcaklığın etkisi
incelenen reaksiyonun ekzotermik veya endotermik oluşuna göre farklı olacaktır. Eğer denge
sabiti K>>1 ise olay ürünler yönünde, eğer K<<1 ise olay girdiler lehinde cereyan etmektedir.
32
Kimyasal Denge
İki yönlü reaksiyonların ulaştığı ve her iki yöne doğru olan reaksiyonların hızlarının eşit
olduğu ve net değişiminin sıfır olduğu dinamik duruma kimyasal denge denir.
aA + bB cC + dD
reaksiyonu için denge sabitinin BA
DC
[B][A]
[D][C]K şeklinde olduğu daha önce anlatılmıştı.
Denge sabiti çeşitleri
Analitik kimyacı genellikle sulu ortamdaki dengelerle ilgilenir ve analitik kimyada genellikle
beş çeşit dengeyle karşılaşılır (eğer K>> ise zaten reaksiyon tek yönlü kabul edilir).
- Suyun iyonlaşması, Ksu= [H+] [OH-]=1,0x
- Heterojen dengeler, Kç= [Ag+] [Cl-]=1,8x
- Zayıf asit, zayıf bazların iyonlaşma ve hidroliz dengeleri, Ka=[Ac-] [H+]/[Hac]=1,76x
- Kompleks oluşum dengeleri, Kf= [CaY2-]/Ca2+] [Y-4]= 5,0x
- Yükseltgenme-indirgenme dengeleri, Kr=[Zn2+]/[Cu2+]
Tüm dengelerde suyun derişiminin sabit kaldığı varsayılır ve Csu>> (55,56 M)
olduğundan su dengelerde yer almaz.
Heterojen dengelerde katıların derişimleri sabit olduğundan (Csbt) katılar dengeye etki
etmezler, bu nedenle de denge sabiti ifadesine yazılmazlar. En önemli uygulaması çökme
reaksiyonlarıdır, AgCl(k) Ag+ + Cl- Çözeltisi katı AgCl(k) ile temas halinde olan bu
reaksiyonunun denge sabiti Kç=[Ag+] [Cl-] iyonlar çarpımı şeklinde yazılır. Katı AgCl
dengeye yazılmaz.
Basamaklı dengeler, İyonlaşma birden fazla basamakta cereyan ediyorsa dengeler aşağıdaki
gibi basamaklar halinde yazılır. Bu dengelerde daima Ka2 < Ka1 şeklindedir.
H2C2O4 H+ + HC2O4- Ka1
HC2O4- H+ + C2O4
2- Ka2
Hidroliz dengeleri, Herhangi bir maddenin suyla reaksiyon vermesine hidroliz denir.
CN- + H2O HCN + OH- reaksiyonu hidroliz reaksiyonudur ve denge sabiti Kh=Ksu/Ka
şeklindedir.
Kompleks oluşum dengeleri, Bir metal iyonuyla kompleksleştirici bir ligandın oluşturduğu
dengelerdir. Kalsiyum iyonunun EDTA ligandıyla oluşturduğu kompleks buna örnek olarak
verilebilir. Ca2+ + Y-4 CaY2- Böyle bir kompleksin denge sabiti oluşum sabiti olarak
adlandırılır ve genelde bu tür dengelerin sabiti oldukça büyüktür (K>>).
33
Denge sınırlaması, İncelenen tüm dengelerde ve yapılan tüm denge hesaplamalarında
dengedeki bir türün diğer bir türle etkileşmediği düşünülmektedir. Fakat bu varsayım ancak
oldukça seyreltik çözeltilerde geçerlidir. Bu etkileşim daha sonra aktiflik konusunda tekrar
incelenecektir.
Sulu Çözelti Kimyası
Analitik kimyada karşımıza çıkan hemen tüm olaylar sulu çözeltide cereyan ederler. Sulu
çözelti kimyasında ortamda iyonlar veya iyonlaşabilen türler (asit ve baz dahil) ve bu türler
arasında kurulan dengeler mevcuttur. Daha önce asit ve bazlarla ilgili hatırlatmalar yapılmış,
en çok kullanılacak asit baz tanımının Lowry-Bronsted tanımı olduğu belirtilmişti. Bu tanıma
göre proton alabilenler baz, proton verebilenler asit olarak tanımlanmıştı (asit-baz konjuge
çifti),
Asit Baz + Proton
H2O OH- + H+
CH3COOH CH3COO- + H+
veya tersi
Baz + Proton Asit
NH3 + H+ NH4+
HSO4- + H+ H2SO4
Veya her ikisi
Asit + Baz Baz + Asit
CH3COOH + OH- CH3COO- + H2O
H2O + NH3 OH- + NH4+
HNO2 + H2O NO2- +H3O
+
Çözeltilerde asit ve baz türlerin yanı sıra amfoter (amfiprotik) türler de mevcuttur. Su
molekülü de reaksiyonlarda hem asit hem de baz özelliği gösterebilmektedir. Fakat
durum bazen daha karmaşık olabilir. Örneğin aşağıda verilen her iki reaksiyon da sulu
ortamda mümkündür. Hangi reaksiyon olacaktır?
H2PO4- + H+ H3PO4 oluşturabilir veya
H2PO4- H+ + HPO4
2= reaksiyonuna göre ayrışabilir,
Sadece tür olarak değil çözücü sistemi olarak da amfiprotik özellik karşımıza
çıkmaktadır. Yani çözücünün kendisi duruma göre hem asit hem de baz özelliği
göstermektedir.
NH3 + H2O OH- + NH4+ Su asit özelliği gösterir,
HNO2 + H2O NO2- +H3O
+ Su baz özelliği gösterir,
Suyun yanı sıra metanol, etanol ve susuz asetik asit vb, benzer özellik göstermektedirler.
CH3OH + NH3 NH4+ + CH3O
- Metanol asit özelliği gösterir,
CH3OH + HNO2 CH3OH2+ + NO2
- Metanol baz özelliği gösterir,
Otoprotoliz
34
Amfiprotik çözücüler kendi kendilerine iyonlaşarak + ve – yüklü türler oluştururlar. Buna
otoprotoliz denir ve genelde proton kaybedip kazanma şeklinde cereyan eder.
H2O + H2O H3O+ + OH-
CH3OH + CH3OH CH3OH2+ + CH3O
-
HCOOH + HCOOH HCOOH2+ + HCOO-
NH3 + NH3 NH4+ + NH2
-
Bu reaksiyonlar içerisindeki türlerden bizi en çok ilgilendireni H3O+olarak verilen
hidronyum iyonudur. Aslında çözelti içerisinde H5O2+ veya H9O4
+ şeklinde türlerin de
olduğu fakat bunların miktarlarının çok küçük olduğu belirtilmektedir.
Asit ve Bazların Kuvvetleri
Asit ve bazların kuvvetleri asitin veya bazın iyonlarına ayrışma derecesine yani denge
sabitine bağlıdır. Bir asitin iyonlaşma denge sabiti büyük ise bu kuvvetli asit, küçük ise zayıf
asit olarak adlandırılır. Aynı şekilde Bir bazın iyonlaşma denge sabiti büyük ise kuvvetli baz,
küçük ise zayıf baz olarak adlandırılır. Bir asit ve onun konjuge bazının veya bir baz ve onun
konjuge asitinin denge sabitlerinin çarpımı suyun iyonlaşma denge sabitine eşittir. seafoodplus.info=Ksu Bu nedenle de, asit kuvvetli ise bazlığı küçük,
baz kuvvetli ise asitliği küçük olur.
Ayrıca, bir asitin konjuge bazının bazlık kuvveti (hidroliz derecesi) o asitin kuvvetlilik
derecesini belirleyen önemli bir faktördür.
HClO4 H+ + ClO4
- K>>
… …
CH3COOH CH3COO- + H+ Ka=1,76x
… …
HCN H+ + CN- Ka=2,1x
Kuvvetli asit
Zayıf asit
Zayıf baz
Kuvvetli baz
35
Diğer bir deyişle, konjuge bazı zayıf ise yani hidroliz olmuyorsa asit kuvvetli (K>>), konjuge
bazı kuvvetliyse yani hidroliz oluyorsa asit zayıf (K<<) olacaktır.
Suyun iyonlaşması
Kimyasal hesaplamalar sırasında kütle ve yük denkliği kurulurken tüm dengeler göz
önüne alınarak işlem yapılır. Olaylar sulu çözeltide meydana geldiğinden suyun ayrışma
eşitliği,
H2O H+ + OH- veya
2H2O H3O+ + OH- şeklinde yazılabilir.
fakat sayısal hesaplamalarda karışıklık olmaması için ilk gösterim daha çok kullanılır.
Aslında tüm termodinamik dengeler aktiflikler üzerinden yazılmalıdır. Buna göre
denge sabiti,
Ksu=seafoodplus.info-/aH2O olur, Moleküllerin aktifliği 1 olduğundan aktiflikler çarpımı
Ksu=aH+.aOH- şekline gelir.
veya derişimler üzerinden,
K′su= [H+] [OH-]/[H2O] Burada saf suyun derişimi [H2O]=55,56M olduğundan,
K′su x 55,56= Ksu =1,0x =[H+] [OH-] iyonlar çarpımı haline gelecektir.
Örnek, 1,0 x M NaOH çözeltisindeki [H+]=?
Çözüm, Ksu=[H+][OH-]=1,0x olduğundan ve [OH-] derişimi için iki kaynak
bulunduğundan,
1,0x=[H+] [COH-+ [OH-]sudan]=[H+] [1,0x + [H+]]
Burada sudan gelecek [OH-] çok küçük olacağından ihmal edilebilir ve eşitlik,
[H+]=1,0x/1,0x şekline dönüşür. [H+]=1,0x M Geri dönüp varsayım kontrol
edilirse ihmal yerindedir.
Örnek, 0,02 M HCl çözeltisinin pOH ve pH değeri nedir?
Çözüm, Yine Ksu=[H+][OH-]=1,0x olduğundan ve [H+] derişimi için yine iki kaynak
bulunduğundan,
1,0x=[ CH++ [H+]sudan] [OH-] Burada sudan gelecek [H+]=[OH-] olduğundan ve çok küçük olacağından ihmal edilebilir ve eşitlik,
36
[OH-]=1,0x/0,02 olacaktır, [OH-]=5,0x M Geri dönüp varsayım kontrol
edilirse ihmal yerindedir. Buradan,
pOH=-log [OH-]=12,30
pH + pOH=14 olduğundan pH=1,70 bulunur.
Asit ve Bazların iyonlaşması
Asitler ve bazları kuvvetli ve zayıf olarak sınıflandırırken iyonlaşma denge sabitlerinin
büyüklüklerine bakılarak bir sınıflandırma yapılır. Kuvvetli asitler ve bazlarda denge sabiti
örneğin, HCl, HBr, H2SO4, HNO3, HClO4 veya NaOH, LiOH, KOH, Ba(OH)2 dengede giren
madde miktarı çok az kaldığı için K=[H+] [OH-]/0 ∞ yani K>> olacaktır.
Tüm asit ve bazlarını denge sabitleri bu şekilde büyük olmadığından, tüm asit ve bazlar
kuvvetli değildirler. Ayrışma denge sabitleri küçük olan, yani sulu çözeltilerde tamamen
iyonlarına ayrışmayan asit ve bazlara, zayıf asit veya zayıf bazlar denir. Genel gösterimleri,
HA H+ + A- veya CH3COOH CH3COO- + H+ B + H2O BH+ + OH- veya NH3 + H2O OH- + NH4
+ şeklindedir.
Yani zayıf asit ve bazlarda H+ ve OH- iyonları bir denge ölçüsünde ortama salınırlar.
Poliprotik asitler ve poliekivalent bazlar
Birden fazla iyonlaşabilir protonu olan asitlere poliprotik asitler, birden fazla proton kabul
edebilen veya birden fazla iyonlaşabilir hidroksit içeren bazlara poliekivalent bazlar denir.
H3PO4 H+ + H2PO4- Ka1 veya CO3
2- + H2O HCO3- + OH- Kb1
H2PO4
- H+ + HPO Ka2 HCO3
- + H2O H2CO3 + OH- Kb2
HPO H+ + PO4
3- Ka3 CO + 2H2O H2CO3 + 2OH- KT=Kb1,Kb2
H3PO4 3H+ + PO KT =Ka1,Ka2,Ka3
Asit ve baz konjuge çiftlerinin arasında bağlantı olduğu daha önce belirtilmişti. Buna göre Ka
ve Kb arasındaki ilişki,
NH3+ H2O NH4+ + OH-
][NH
]][OH[NHK
3
4b
NH4+ + H2O H3O
+ + NH3 ][NH
]][NHO[HKK
4
33ha
][NH
]][OH[NH.
][NH
]][NHO[seafoodplus.info
3
4
4
33ba
O][H
]][OHO[HK .KK
2
-
3suba
37
Konjuge çiftlerin tümü için bu eşitlik geçerlidir.
Örnek: Bu ilişkiden yaralanarak NO2- iyonun Kb denge sabitini bulunuz. Ka,Kb=Ksu eşitliği
mevcuttur. HNO2 (nitröz asit) için Ka değeri KHNO2= 7,1x olarak verilmiştir ve
Ksu= 1,0x olduğu bilinmektedir.
Kh =Kb=Ksu/Ka buradan x10
x10K
4-
b ve NO2- iyonu için Kb=1,4xolarak
bulunur.
Örnek: Amonyak için bazlık sabiti KNH3= 1,76x olduğuna göre NH4+ iyonunun asitlik
sabitini hesaplayınız.
Çok protonlu asitlerde bu bazen karışıklığa neden olur. İlişki biraz terstir. Örneğin üç
protonlu bir asitin türlerinin asitlik sabitleri ve konjuge bazları arasındaki ilişki şöyledir,
Ka1 Kb1 Kh1= Ksu/ Ka3
Ka2 Kb2 veya Kh2 = Ksu/ Ka2 Bu nokta karıştırılmamalıdır.
Ka3 Kb3 Kh3 = Ksu/ Ka1
Yani PO+ H2O HPO4
2- +OH- Kb1 veya Kh1
Çözeltinin pH değerinin hesaplanması
Kimyacı çoğunlukla bir çok dengenin birbirini etkilediği karmaşık ortamlarda pH
hesaplamaya ihtiyaç duyar.
Bu problemlerin çoğunda kesin cevap bulunabilmekle birlikte, çözüm için çok zaman alıcı ve
bıktırıcı hesap yapılmasını gerektirir.
Fakat, ortamdaki hangi madde veya maddelerin temel H+ veya OH- kaynağı olduğu, hangi
maddelerin az veya çok az bu miktarı etkilediği analiz edilerek (muhakeme edilerek) bazı
basitleştirmeler yapılabilir ve bu çözüme giden hesaplamalarda büyük kolaylıklar sağlar.
Bu nedenle kimyasal denge konusunun iyi anlaşılmış ve sindirilmiş olması gerekmektedir.
Örneğin HA H+ + A- dengesinin bulunduğu ortamda
H2O H+ + OH- dengesi de vardır,
veya B + H2O BH+ + OH- dengesinin bulunduğu ortamda
H2O H+ + OH- dengesi de vardır.
pH veya pOH hesaplanırken bu dengeler gerektiği zaman birlikte kullanılarak çözüm
yapılmalıdır. Aksi halde çözüm doğru olmaz.
38
Bu üç durumu inceleyelim,
1- Asit temel H+ kaynağıdır,
Böyle bir durumda, çözeltide bulunan asitin sağladığı H+ miktarı, sudan gelen H+
miktarından çok fazla olduğundan su dengesi hesaplamaya katılmaz ( yani CHA>>).
2- Su temel H+ kaynağıdır,
Böyle bir durumda asit çözeltisinin derişimi çok seyreltik olup sudan gelen miktardan bile
çok düşüktür (yani CHA<<), Bu durumda asit yok kabul edilip suyun iyonlaşmasından
gelen H+ bulunarak hesaplama yapılır.
3- Her ikisi de (asit ve su) temel H+kaynağıdır,
Asit veya sudan gelen H+ miktarları biri diğerine göre ihmal edilecek seviyede değil ise,
böyle bir durumda her ikisi de (asit ve su) temel H+ kaynağıdır. Her iki denge ve ilgili
eşitlik birden kullanılarak çözüm yapılır. Tüm bu söylenenler bazlar ve OH- iyonu için de
geçerlidir.
Bu üç durumu kuvvetli asit ve bazlar için inceleyelim
Suda tamamen iyonlarına ayrışan kuvvetli bir asit çözeltisinin asitliğinin hesaplanması
sırasında nötralliğin dışında ([H+]=[OH-]=M) üç durumu incelersek,
CHA>>M ise 1, durum geçerlidir, Yani asit temel [H+] kaynağıdır,
CHA<<M ise 2, durum geçerlidir, Yani su temel [H+] kaynağıdır,
CHA[H+] Sudan gelen 3, durum geçerlidir, Yani her ikisi de temel [H+] kaynağıdır.
Burada >> işaretinin sınırı nedir? Yani CHA derişiminin M dan anlamlı bir şekilde büyük
kabul edilebilmesi için bir ölçü var mıdır?
Bu anlamlılık sınırı analitik kimyanın farklı yerlerinde farklı ölçülerde kullanılır. Burada eğer
asit derişimi sudaki derişimden kat fazlaysa anlamlı bir şekilde farklı kabul
edilecektir, (yani 1x ve 1x gibi).
Örnek üzerinde göstermeden önce olayın detaylarına ve eşitliklerine bakalım.
Kuvvetli asit ve bazlar için
1,nci durum: [H+]=CHA ve CHA>>M, CHA biliniyorsa [H+] biliniyor demektir,
2,nci durum: [H+]=CHA ve CHA<<M, [[H+]asitten + [H+]sudan]= M olur.
3,üncü durum: İkisinin derişimi birbirine yakın ise,
[H+]T = [H+]HAdan + [H+]sudan yani
[H+]T = CHA + [OH-]sudan
39
Ksu=[H+][OH-]=1,0x dengesinden çekilen
[OH-]sudan derişiminin eşdeğeri [OH-] sudan=Ksu/[H+]T yukarıdaki eşitlikte yerine
yazılırsa,
[H+]T = CHA + Ksu/[H+]T olacaktır, Bu denklem düzenlenirse,
[H+]T2 - CHA[H+]T - Ksu = 0
Bu ikinci derece denklem çözülerek [H+]T bulunur, Bulunan toplam [H+] değerdir.
Aslında üç durumda da ikinci derece bir denklem ortaya çıkmaktadır. Fakat 1, ve 2,
durumlarda yapılan basitleştirmeler nedeniyle buna gerek kalmamaktadır.
Örnek: Sulu HCl çözeltisinin pH değerini a) 1,0x M, b) 1,0x M ve c) 1,0x M
derişimleri için hesaplayınız.
a) Bu çözüm basittir, [H+]=CHA=ve CHA>>M olduğundan,
pH = - log [1,0x]= 1,0 bulunur.
b) CHA<<M yani 1,0xM<<1,0xM bu nedenle asit derişimi ihmal edilir,
Suda [H+] [OH-]=M olduğundan pH= 7,0 olur.
c) Bu durumda ise her iki derişim birbirine eşittir, hiç biri ihmal edilemez,
[H+]T = CHA + Ksu/[H
+]T ve düzenlenirse [H+]T2 - CHA[H+]T - Ksu = 0 olacaktır.
Değerler yerine yazılırsa [H+]T2 - [H+]T - 1,0x = 0
Buradan [H+]T değeri, [H+]=1,62xM ve pH= 6,79 olarak bulunur.
Diğer çözüm: Ksu=[ CHA +X] [X] burada X=[H+]sudan=[OH-]sudan
Bu denklem açılır ve değerler yazılırsa,
X2 + CHAX – Ksu = 0 ve
X2 + X – 1,0x = 0 olur, Bu ikinci derece denklem çözülürse,
X=[H+]sudan=[OH-]sudan=6,19x bulunur.
[H+]T değeri için, [H+]= 1,0x + 6,19x = 1,62xM ve pH= 6,79 olarak
bulunur. Sonuç aynıdır.
seafoodplus.info
40
Zayıf tek değerlikli asit ve bazlarda pH hesaplanması
Kuvvetli asit ve bazlarda olduğu gibi sorun yine üç farklı durumda incelenebilir.
Tamamlanmamış iyonizasyon dengeleri durumu daha da karıştırır ve hangi durumun
uygulanmasının gerektiğinin kestirilmesi zorlaşır.
Biz dengelerin tam olarak kurulduğu durumları inceleyeceğiz. Zayıf asit ve bazlarda
[H+] miktarı, denge sabiti ve asit baz derişiminin ikisiyle birlikte ilgili olduğundan,
1- Zayıf asit temel [H+] kaynağıdır, Ka x CHA>> Ksu, Burada bu konu tartışılacakır,
2- Su temel [H+] kaynağıdır, Ka x CHA<< Ksu, Saf suyun pH değerine eşittir,
3- Su ve asit ikisi de temel [H+] kaynağıdır, Bu durum konumuz dışındadır.
Hesaplamaların nasıl yapılacağını gösterelim,
HA + H2O H3O+ + A- veya HA H+ + A-
[HA]
]][A[HKa
Burada [H+]=[A-] ve CHA=[HA] + [A-] buradan [A-] yerine [H+] koyarak [HA]
çekilirse,
[HA]= CHA - [H+] olur.
Buradan ][H-C
][HK
HA
2
a
veya [X]-C
][K
HA
2
a
X olur, Bu eşitlik açılırsa,
[H+]2 + Ka[H+] - Ka CHA = 0 İkinci derece denklem elde edilir.
Bu eşitlik çözülmeli ya da bazı basitleştirmeler yapılmalıdır.
Örneğin Ka küçük ve CHA büyük ise [H+] veya [X] ihmal edilerek eşitlik,
HA
2
aC
][HK
veya ]C
][K
HA
2
a
X şekline dönüşür, Buradan HAaCK][H
olur.
Daha sonra yaklaştırma yapılarak gerçek değer bulunabilir.
Örnek: 0,15M CH3COOH (asetik asit) çözeltisinin [H+] derişimini hesaplayınız pH= ?
Ka= 1,76x Yaklaştırma yapmaya gerek var mıdır?
Örnek: 0,M CH3COOH (asetik asit) çözeltisinin [H+] derişimini hesaplayınız. pH= ?
Ka= 1,76x Yaklaştırma yapmaya gerek var mıdır?
Örnek: 0,M CH2ClCOOH (kloroasetikasit) çözeltisinin [H+] derişimini hesaplayınız.
pH=? Ka= 1,36x Yaklaştırma yapmaya gerek var mıdır?
41
Örnek: 0,1M Na2S çözeltisinin pH değeri nedir? H2S için Ka1=1,1x, Ka2=1,0x
Bu bir hidroliz sorusudur,
S2- + H2O HS- + OH- x10
x10
K
K
][S
]][OH[HSK
14
a2
suh1
2
olur,
Verilenler yerine yazılırsa,
x
x
2
eğer alttaki x ihmal edilirse x=0, bulunur!!!!!
Burada denge sabiti büyük (derişim pek etkilemez) olduğundan x ihmal edilemez, bunun
yerine yukarıdaki eşitlik ikinci derece denkleme açılarak çözülür.
x2 + x – 0,1 = 0 buradan x1=9,16x ve x2=-1, olarak bulunur.
x=[OH-]= 9,2xM olduğundan pOH= - log[9,2x] = 1,04, pH=pOH= 12,
Zayıf mono ekivalent (tek değerlikli) bazlar
Tek protonlu asitler için tanımlanan hesaplama teknikleri tek değerlikli bazlar için de aynen
geçerlidir.
Örneğin, 0, M NH3 çözeltisinin pH=? Kb=1,75x
NH3+ H2O NH4+ + OH-
][OH-][NH
]][OH[NHK
3
4b
yazılabilir,
][OH][NH4
olduğundan Kb küçük olduğundan ayrışan [OH-] miktarının 0, M
yanında ihmal edilebileceği düşünülebilir.
][OH-][NH
]][OH[NHK
3
4b
ve buradan []
]][OH[OH
-5
x. yazılabilir,
[OH-]=1,15x M bulunur. pOH=-log[OH-]=2,94 pH=,94=11,06 veya
Şimdi yapılan varsayımın doğruluğu denetlenebilir. ][OH][OH][HK_
sudansu buradan,
Mx10][OH
K][H 12su
pH=-log[H+]=11,06 bulunur ki gerçekten de
küçüktür.
– x x x
x
42
Konjuge asit baz çiftleri
Eğer bir çözelti konjuge asit baz çiftlerinin ikisini birden içeriyorsa, çözelti asidik, bazik
veya nötral karakterli olabilir
Bu tamamen asit ve bazların kuvvetine ve ortamdaki derişimlerine bağlıdır.
Konjuge asit baz çiftinin bulunduğu çözeltide pH hesaplanması, zayıf asit ve zayıf
bazlardaki pH hesaplanmasına benzer.
Örneğin, Zayıf asit HA ve onun konjuge bazı olan A- iyonunun sodyum tuzu NaA
maddesinin birlikte bulunduğu çözeltiye bakalım. Çözelti içerisinde,
HA H+ + A-
A- + H2O HA + OH- dengeleri aynı anda oluşacaktır.
Eğer suyun iyonlaşması ihmal edilirse, 1,nci eşitlik tek H+ kaynağı olacaktır. [HA]
]][A[HKa
eşitliğinden [H+] değerini bulmak için HA ve A- iyonunun derişiminin belirlenmesi
gerekmektedir.
Burada bize gerekli olan, iyonlaşma sırasında oluşan A- ve kaybolan HA miktarlarıdır. Bu
miktar ise oluşan H+ miktarına eşittir.
Benzer bir biçimde seafoodplus.info eşitlik HA miktarını artırırken, A- miktarını azaltmaktadır ve bu
miktar da oluşan OH- miktarına eşittir.
Bu iki yoruma dayanarak denge derişimleri aşağıdaki gibi yazılabilir,
[HA] =CHA – [H+] + [OH-]
[A-] = CNaA + [H+] - [OH-]
Genelde CHA ve CNaA derişimleri [H+] ve [OH-] derişimleri arasındaki farktan oldukça büyük
olduklarından yukarıdaki eşitlikler,
[HA] CHA ve
[A-] CNaA şeklinde yazılabilirler. Bu değerler Ka eşitliğinde yerine yazılırsa,
[HA]
]][A[HKa
HA
NaAa
C
]C[HK
olur ki, bu tampon çözelti eşitliğidir.
NaA
HAa
C
CK][H veya
[Tuz]
[Asit]K][H a
Bu eşitliğin nerelerde çalışıp nerelerde çalışmadığını ve ne türlü hatalara neden
olacağını kestirmek güçtür.
43
Fakat, asit ve bazların Ka ve Kb sabitleri küçüldükçe H+ ve OH- derişimlerinin azalacağı
unutulmamalıdır. Yani asit ve bazın derişimleri büyük, Ka ve Kb sabitleri küçük ise bu
eşitlik kullanılabilir. Bir Sınırlama getirilecek olursa,
CHA ve CNaA
ve
Ka ve Kb
ise bu eşitlik kullanılabilir.
Eğer bu varsayımlar yapılamıyorsa, daha doğru bir çözüm gerekecektir. Böyle bir
durumda, en doğru çözüm, daha önce verilen tüm eşitliklerin Ka eşitliğinde yerine konulması
ve elde edilen eşitliğin çözülmesidir.
][OH][HC
][OH][HC][HK
HA
NaAa
bu eşitlikte
][H
K][OH su
yazılırsa
3,ncü derece bir eşitlik olan,
0KK])[HKC(K])[HK(C][H suasuHAa
2
aNaA
3
eşitliği elde edilir ve bu eşitliğin çözülmesi gerekir.
Örnek: 3 g NaCH3COO ile 5 mL 12 M CH3COOH karıştırılarak 2 L hacme tamamlanıyor.
Bu çözeltinin pH değerini hesaplayınız. Ka=1,76x
Çözüm: Maddeler birbiriyle karıştırıldığında akla gelmesi gereken ilk soru, birbirleriyle
reaksiyon verip vermeyecekleridir. Bu soru karışımlar hazırlanırken daima sorulması gereken
bir sorudur. Bu soru için cevap hayırdır.
Öncelikle NaCH3COO ve CH3COOH çözeltilerinin derişimini bulalım.
M mol/L L 2
12mol/L x LC COOHCH3
M mol/L L 2
g/mol g/82 3C COONaCH3
Asetik asit temel [H+] kaynağıdır.
CH3COOH CH3COO- + H+ COOH][CH
]COO][CH[HK
3
3a
CHac , CAc- > ve
Ka , Kb < olduğundan az önce verilen eşitliğin irdelenmesiyle
[Hac] = CHAc 0,03 M ve
[NaAc] = CNaAc 0, M yazılabilir.
44
Bu değerler Ka eşitliğinde yerine yazıldığında,
[]
][][Hx10
][C
]][C[HK 5
HAc
NaAca
Mx10][H -5 Buradan pH= - log [H+] olduğundan pH=4,54 bulunur.
Önemli not: Bu tür asit-baz konjuge çiftinin bulunduğu bir ortamda çiftlerden
hangisinin üzerinden işlem yapılırsa yapılsın aynı sonuç bulunur.
Yani ][C
]][C[OHK
NaAc
HAcb
de aynı amaçla kullanılabilir.
Tampon çözeltiler
Zayıf bir asit veya zayıf bir bazın konjuge çifti ile birlikte bulunduğu çözeltilere tampon
çözeltiler denir. Daha farklı tanımlar da yapılabilir. Örneğin, içerisine bir miktar asit veya
baz eklendiğinde pratik olarak pH değeri değişmeyen çözeltilere tampon çözeltiler denir vb.
Tampon çözeltilerin en önemli özellikleri seyrelme veya bir miktar asit veya baz
ilavesiyle oluşacak bir pH değişimine direnç göstermeleridir.
Bu özellik bilim dallarının hemen tümü için çok önemli bir özelliktir. Özellikle yaşayan
türlerin kimyasını içeren bilimlerde (biyoloji, biyokimya, tıp vs) çok önemlidir. Örneğin kan
tampon bir çözeltidir ve pH=7,4 dür. Eğer pH 7,35 değerinin altına veya 7,45 değerinin
üzerine çıkarsa hayati tehlike oluşur. Örneğin, biyolojik katalizörler olan enzimlerin
kontrolü pH değerinin ayarlanmasıyla sağlanır.
Seyrelme etkisi
Az önce uzun uzadıya genel durumlar için çıkarılan eşitliğin en basit hali HA zayıf asiti için
Ka eşitliğinden [H+] değerinin çekilmesiyle de elde edilebilir.
[HA]
]][A[HKa
buradan ][A
[HA]K][H
-a yani [Tuz]
[Asit]K][H a veya
Zayıf baz için
[BOH]
]][B[OHKb
buradan ][B
[BOH]K][OH b
yani [Tuz]
[Baz]K][OH b
- olur,
Bu eşitlikler çeşitli formlara sokulabilir ama işlevler aynıdır. Size en kolay gelen bir yoldan
bu işlemleri doğru bir biçimde yapmak her zaman en doğrusudur. Eşitliklerin her iki tarafının
logaritması alındığında.
45
][A
[HA]log K log ][H log
-a eşitliğin her iki tarafı – işaretiyle çarpılırsa,
][A
[HA]log - K log- ][H log-
-a pH ve pK cinsinden yazılabilir.
][A
[HA]log - pK pH
-a veya ][B
[BOH]log - pK pOH b
yazılabilir.
Bazı kitaplarda – işaretinden kurtulmak için bölümdeki yerler de değiştirilmektedir.
[HA]
][Alog pK pH
-
a veya [BOH]
][Blog pK pOH b
yazılmaktadır.
Bu son eşitliklerin özel adı ise Handerson-Haselbach eşitliği olarak geçmektedir.
Gelelim seyrelme etkisine. Asit veya baz, konjuge çifti ile aynı kapta bulunmaktadır. Yani
seyreldikçe her ikisinin derişimi de aynı oranda değişmektedir. Bu türler, eşitlikte de bölüm
halinde bulunduklarından oranları seyrelme ile sabit kalır ve pH seyrelmeyle değişmez.
][mol
][molK
]/V[mol
]/V[molK
][C
][CK
][A
[HA]K][H
A
HAa
toplamA
toplamHA
a
A
HAa-a
(toplam hacim eşittir.)
Görüldüğü gibi [H+] değeri tampon çözeltilerde çözeltinin hacminden bağımsızdır. Bu
nedenle seyrelmeyle [H+] veya pH değeri değişmez. Fakat seyreltme tamponun direnme
gücünü seyreltildiği oranda azaltır.
Örnek: a) 0, mol HAc ve 0,1 mol NaAc 1 L hacme seyreltiliyor. Oluşan çözeltinin pH
değeri nedir? b) Bu çözeltiden alınan 10 mL kısım mL hacme seyreltiliyor. Oluşan
çözeltinin pH değeri nedir? Çözeltide herhangi bir değişiklik olup olmayacağını
yorumlayınız. Ka=1,76x
Çözüm: a) Asetik asit temel [H+] kaynağıdır.
CH3COOH CH3COO- + H+ COOH][CH
]COO][CH[HK
3
3a
][C
][Clog - pK
][Ac
[HAc]log - pK pH
-Ac
HAca-a buradan
mol/L] [
mol/L] [log - )0log(x1- pH -5 . bulunur.
b) Çözeltiden 10 mL alınıp mL hacme seyreltildiğinde her bir türün derişimi,
M L
mol/L Lx CHAc . HAc
olacaktır.
M L
mol/L Lx C -Ac
. NaAc
mol/L] [
mol/L] [log - )0log(x1- pH 5- . bulunur.
İki sonuç aynıdır
46
Bu çözeltide bir değişiklik olmuş mudur? pH açısından bir değişiklik olmamıştır fakat
iki çözeltinin asit ve baza karşı dirençlerinde önemli değişiklikler olmuştur.
mol/L] [
mol/L] [log - )0log(x1- pH 5- .
mol/L] [
mol/L] [log - )0log(x1- pH 5- .
0, mol/L asit içeren daha fazla baza karşı direnebilirken, 0,01 mol/L içeren direnemez.
0,1 mol/L baz içeren daha fazla asite karşı direnebilirken, 0, mol/L içeren direnemez.
Bir tampon çözeltiye asit veya baz eklenmesinin etkisi
Eğer HCl gibi kuvvetli bir asit saf su içerisine eklenirse, çözeltideki [H+] iyonlarının derişimi
eklenen asitin oluşturduğu derişim kadar artar.
Fakat aynı miktar asit bir tampon çözeltiye eklenirse, tamponun temel bileşenleri yardımıyla
bu asit harcanarak tampon içerisinde tuza dönüştürülerek elimine edilir. Bu olay aynen
çözeltiye bir bazın eklendiği durum için de geçerlidir.
Örneğin, tamponun HA zayıf asiti ve onun tuzu NaA dan oluştuğunu varsayalım. Çözeltiye
asit eklendiğinde,
A- + H+ HA oluşacak ve H+ bazla reaksiyona girecektir.
Baz eklendiğinde ise,
HA + OH- A- + H2O oluşacak ve OH- asitle reaksiyona girecektir.
Eşitliklere bakıldığında pH değerini dengeleyen unsurun Asit/Tuz veya Baz/Tuz oranları
olduğu görülecektir.
Her iki durumda da birinin miktarı azalırken diğerinin miktarı arttığından oran yaklaşık
değişmeden kalacaktır.
Tampona asit eklendiğinde ][H][A
][H[HA]K][HpH a
Baz eklendiğinde ise ][OH][A
][OH[HA]K ][HpH a
olacak ve pH değeri yaklaşık sabit
kalacaktır.
Örnek: 0,20 M HA ve 0,1 M NaA dan oluşan bir tampon çözeltiyi göz önüne alalım.
Çözeltinin pH değeri,
Asite direnç
Baza direnç
47
pK[]
[]log - pK pH aa olacaktır.
Eğer ortama bulunan asitin yarısını nötralleştirecek kadar kuvvetli bir baz eklenirse HA
derişimi 0,1 M değerine düşecek, NaA derişimi ise 0,2 M değerine yükselecektir. Yeni durum
için pH değeri,
pK[]
[]log - pK pH aa olacaktır. İki pH değeri arasındaki fark ise,
)(pKpKΔpHpHpH aa12 birim değişecektir.
Yani ortamdaki asitin yarısını tüketecek miktarda baz eklense dahi pH değeri ancak 0,60
kadar bir değişim gösterecektir.
Oysa aynı miktar baz (0,1 mol), 1 L saf su içerisine eklendiğinde suyun pH değeri 7 den 13
değerine çıkacak ve pH değeri 6 birim artacaktır!!!
Bu örnek tampon çözeltilerin özelliklerini ve pH değerinin kontrol edilmesinde nasıl rol
oynadıklarını yeterince izah etmektedir.
Bir tamponun kapasitesi
Bir tampon çözeltinin pH değerini belirleyen, çözeltide bulunan asit-baz konjuge çiftinin
oranıdır.
Bu nedenle, bir tamponun pH değişimine karşı direnci de hem bireysel konjuge çiftlerin
derişimine, hem de bu derişimlerin oranına bağlıdır.
Bir tamponun kapasitesi (): 1 L tampon çözeltinin pH değerini 1 birim değiştirmek için
gerekli asit veya bazın miktarı (eşdeğer gram) olarak tanımlanır.
Tampon çözelti pH değişimini önlemek için asit veya baza karşı direnirken, eklenen tür
ortamda bulunan zayıf asit ve zayıf bazla reaksiyona girer. Bu nedenle tampon
bileşenlerinin derişimi ne kadar yüksek ise kapasite de o derece yüksek olacaktır.
Bir tamponun kapasitesi, Asit/Baz oranı 1 değerine yaklaştığında artar. Ayrıca, bir tampon
ancak bileşenlerin oranları 10/1 ve 1/10 olduğu bir aralıkta mevcut olabilir ve tampon görevi
görebilir. Bu oranlar sınır değerleridir ve bir tamponun çalışma aralığı belirlenebilir.
1/10 durumunda pHmax= pKa – log(1/10) = pKa + 1
pKa1 (çalışma aralığı)
10/1 durumunda pHmin= pKa – log(10/1) = pKa - 1
Örnek: Aşağıda verilen tamponların 1 L sine 0,1 mol katı NaOH eklendiğinde oluşacak pH
değişikliğini hesaplayınız. a) 0,2 M HCOOH, 0,1 M HCOO-, b) 0,02 M HCOOH, 0,01 M
HCOO-, Ka= 1,78x
48
Çözüm: a) Başlangıç pH değeri ?
pHx10M
M x10
[Tuz]
[Asit]K][H 44
a
Üzerine NaOH eklendiğinde aşağıdaki reaksiyon olacaktır.
HCOOH + OH- HCOO- + H2O
Bu reaksiyona göre: Asit miktarı eklenen baz kadar azalacak,
Baz miktarı ise eklenen baz kadar artacaktır.
Başlangıçta ne kadar asit vardır? 0,2 mol/L x 1 L = 0,2 mol
Eklenen NaOH =
= oluşan HCOO- miktarı = 0,1 mol
Kaybolan asit =
Kalan asit = 0,2 mol – 0,1 mol = 0,1 mol HCOOH
Toplam HCOO- = (0,1 mol/L x 1 L) + 0,1 mol = 0,2 mol HCOO-
CHCOOH= 0,1 mol/1 L = 0,1 M
CHCOO-= 0,2 mol/1 L = 0,2 M
Yani pH[]
[]log - pH .
b) Başlangıç pH değeri ?
pHx10M
M x10
[Tuz]
[Asit]K][H 44
a aynı,
Üzerine NaOH eklendiğinde aşağıdaki reaksiyon olacaktır.
HCOOH + OH- HCOO- + H2O Burada NaOH miktarı asitten çok daha fazladır ve asitin tümü reaksiyona girecektir (!)
Kaybolan asit =
= 0,02 mol olacaktır.
oluşan HCOO- =
Toplam HCOO- = 0,01 mol + 0,02 mol = 0,03 mol olacaktır.
Kalan NaOH = 0,1mol – 0,02 mol = 0,08 mol NaOH
Şimdi biraz düşünelim, artık ortada tampon kalmamıştır. Ortamda sadece 0,03 mol
HCOO- ve 0,08 mol fazla NaOH bulunmaktadır.
49
Ortamın pH değerini belirleyecek olan NaOH den gelen ve HCOO- iyonunun hidrolizinden
gelen OH- iyonlarının toplamı olacaktır.
][HCOO
)[HCOOH]][OH]([OHKh
-
nhidrolizdeNaOH
Hidrolizden gelen [OH-] ihmal edilebilecek boyutta olduğundan ortamın pH değerini kalan
NaOH belirleyecektir.
CNaOH= 0,08 mol/1 L = 0,08 M
[OH-] = 0,08 M pOH = - log [OH-] = - log (0,08) =1,09
pH = 14 – pOH = 1,09 = 12,90 bulunur.
Görüldüğü gibi tamponun bozulması çözeltide dramatik bir pH değişikliğine neden
olmuştur.
Bir tamponun seçilmesi
Ne kadar zayıf asit-baz çifti varsa o kadar çeşit de tampon var demektir. Örneğin,
seafoodplus.info
adresinde tamponların tasarımı için bir hesaplama programı bulunmaktadır.
Bir tamponun seçilmesinde iki durum söz konusudur.
1- Gerek duyulan pH,
2- örnek ile tampon bileşenlerinin kimyasal uyumu,
seafoodplus.info durum genelde gerek duyulan pH değerine yakın pKa değeri olan (pKa1) bir tampon
türünün seçilmesiyle halledilebilir.
Tür pKa
Fosforik asit/Dihidrojen fosfat 2,15 H3PO4/H2PO4-
Sitrik asit/Dihidrojen sitrat 3,13 HOOC(OH)C(CH2COOH)2/ HOOC(OH)C(CH2COOH)2-
Borik asit/Dihidrojen borat 9,23 H3BO3/H2BO3-
Bikarbonat/Karbonat 10,33 HCO3-/CO3
2-
Ayrıca tamponun görev yapacağı ortamda karşılaşacağı asit veya bazın miktarı da bu
tamponun oranını ayarlayacaktır.
Örneğin,Yukarıda verilen örnekteki tampona bakalım.
pHx10M
M x10 veya
M
M x10 veya
M
M x10][H
50
Tamponda her bir durumda asit/Baz oranı değişmediğinden pH değeri değişmez, fakat
derişimlerin düşük olduğu tamponun asit ve baza karşı direnci de gittikçe azalmaktadır.
Asit ve baz oranı 1’e yaklaştırılarak da bir tamponun kapasitesi artırılabilir.
seafoodplus.info durum ise daha karmaşıktır ve tampon bileşenleri ile, çalışılan sistemde bulunan türler
arasındaki reaksiyonların bilinip bilinmemesine bağlıdır. Bu nokta mutlaka araştırılmalıdır.
Bir tamponun hazırlanması
][A
[HA]log - pK pH
-a
Yukarıdaki eşitlik herhangi bir pH değerinde tampon hazırlanabileceğini gösterir. İstenilen
pH değerinde bir tampon hazırlamak için öncelikle uygun bir pKa seçilir, daha sonra ise
gerekli pH değerine ince ayar yapan Asit/Baz oranı bulunur.
Eğer arzu edilen tamponu hazırlamak için gereken bileşenlerin ikisi birden depoda
bulunmuyor ise,
Zayıf asit-Kuvvetli baz
veya
Zayıf baz-Kuvvetli asit
uygun oranlarda karıştırılarak da tampon hazırlanabilir.
Örneğin, Sitrik asit/dihidrojen sitrat tamponu pKa=3,13
Bu tampon pH 2,13 4,13 arasında çalışır. Asit/Baz oranı 1 ise pH=3,13 olur.
Ama pH= 3,95 isteniyorsa?
[Baz]
[Asit]log - buradan
[Baz]
[Asit] bulunur.
Yani
10
1
[Baz]
[Asit]
.
.
.
..
Hangi oranın tamponun karşılaşacağı asit-baz miktarı için uygun olacağına kullanıcı
karar verecektir. (Kapasiteye dikkat ediniz, asit ve baz için aynı mıdır?).
Örnek: Bazen tampon zayıf asit ile kuvvetli baz karıştırılarak da elde edilir demiştik. mL
0,2 M asetik asite 1 g NaOH ilave edilmiştir. Çözeltinin pH değerini hesaplayınız.
Ka=1,76x
Asitin mol sayısı 0, L x 0,2 mol/L = 0,1 mol
Bazın mol sayısı 1 g/40 g/mol = 0, mol
Örneğin, asetik asit asetat tamponu için
asetik asit içerisine uygun miktarda NaOH
eklenerek de sodyum asetat oluşturulabilir.
51
CH3COOH + OH- CH3COO- + H2O reaksiyonuna göre,
Kaybolan asit mol sayısı = Bazın mol sayısı = oluşan asetatın mol sayısı = 0, mol
Kalan asit mol sayısı = 0,1 – 0, = 0, mol
Kalan NaOH = 0
O halde ortamda ( mL içinde), 0, mol/0, L = 0,15 M asetik asit
0, mol/0, L = 0,05 M asetat iyonu bulunmaktadır.
][A
[HA]log - pK pH
-a olduğundan pH[]
[]log - pH bulunur.
Görüldüğü gibi ortamda kendiliğinden tampon çözelti oluşmuştur. Bu olay ve
hesaplamalar titrasyonda çok sık kullanılacaktır.
Şimdi, burada önemli olan böyle bir tamponu, hesaplama yaparak kendi isteğimiz
doğrultusunda tasarlamaktır.
Örnek: pH=4 olan ve hacmi mL olan bir tampon çözelti hazırlamak için ne kadar 5M
asetik asit, ne kadar da 1 M NaOH kullanılmalıdır? Ka=1,76x
Çözüm: Öncelikle bu tamponda bulunması gereken Asit/Baz oranının hesaplanması
gerekmektedir.
[Baz]
[Asit]log - buradan
[Baz]
[Asit] olarak hesaplanır.
Bu durum için 0,/0,1 oranı uygundur, Yani tamponda 0, mol asetik asit, 0,1 mol asetat
bulunmalıdır.
Asitin mL sinde 5 mol varsa
? mL sinde 0, mol vardır.
Bu orantıdan mL x 0, mol/5 mol= ,6 mL (tamponda bulunması gereken asit)
Fakat tamponda bulunması gereken 0,1 mol asetat da asetik asitten üretilecektir. Üretilecek
asetatın mol sayısı = alınması gereken asetik asit = kullanılacak NaOH mol sayısı
olacaktır.
O halde Asitin mL sinde 5 mol varsa
? mL sinde 0,1 mol vardır,
Bu orantıdan mL x 0,1 mol/5 mol= 20 mL hesaplanır.
Toplam asetik asit ,6 mL + 20 mL = ,6 mL asetik asit bulunur.
52
NaOH miktarı ise mL sinde 1 mol varsa
? mL sinde 0,1 mol bulunur orantısıyla,
mL x 0,1 mol/1 mol = mL NaOH olarak bulunur.
Buna göre ,6 mL 5 M asetik asit, mL 1 M NaOH çözeltisi karıştırılır ve mL
hacme tamamlanırsa pH=4 olan bir çözelti elde edilir.
Bazen hazırlanan çözeltinin teorik pH değeriyle ölçülen pH değeri birbirini tutmaz (0,5
birim kadar fark oluşabilir). Bunun temek nedeni, kullanılan Ka ve Kb sabitlerinin alınan
kaynaktaki farklılığı ve bu sabitlerin ölçüldüğü sıcaklıklardan farklı sıcaklıkların kullanılması
olabilir.
Bundan kaçınmak için çoğunlukla tampon çözeltiler pH metre destekli hazırlanırlar.
Çözünürlük ve çözünürlük çarpımlarının analitik kimyada kullanılması
Çözünürlük, bir maddenin belirli bir sıcaklıkta ve belirli bir miktar çözücü içerisinde
çözünebileceği maksimum miktarına verilen isimdir.
Veya çözünürlük, bir maddenin çözünmeyen katısıyla dengede bulunduğu derişim olarak da
tanımlanabilir.
Tüm çözünürlük problemleriyle analitik kimya ilgilenmesine rağmen, esas çözünürlüğü az
olan tuzlar analitik kimyanın ilgi alanına girer. Analitik açıdan faydalı bir çok maddenin
gerçekte çözünürlüğü çok küçüktür.
Çözünürlüğü az olan iyonik tuzlar sulu çözeltilerinde bir denge ölçüsünde iyonlarına
ayrışırlar. En genel gösterimle bu denge,
MxAy (K) xM+y + yA-x şeklindedir ve denge sabiti (K)AM
y
A
x
Mç
)(a
.aaK
yx
x-y
yazılabilir.
Katıların ve moleküllerin aktiflikleri 1 kabul edildiğinden,
Seyreltik
Derişik
Doygun
Çözünürlüğe etki eden
faktörler 1- Sıcaklık,
2- Çözücünün ve çözünenin türü,
3- Ortak iyon etkisi,
4- Yabancı iyon etkisi,
5- pH,
6- Kompleks oluşumu,
7- Basınç.
S xS yS
Çözünme hızına etki eden
faktörler
1- Parçacık büyüklüğü,
2- Karıştırma,
3- Halen çözünmüş olan madde
miktarı,
4- Sıcaklık.
53
y
A
x
Mç x-y .aaK yazılabilir ve denge aktiflikler çarpımı haline gelir.
Veya a=f.C olduğundan ve çok seyreltik çözeltilerde f1 olduğundan derişimler cinsinden,
(K)yx
y-xxy
ç]A[M
][A][MK
yazılabilir. Katıların derişimi sabit olduğundan,
y-xxy
ç(K)yxç ][A][MK]A.[MK veya kısaca y-xxy
ç ][A][MK yazılabilir.
Bu eşitlikler derişim cinsindendir. Eğer çözünürlük cinsinden yazılırsa,
yx
ç (yS)(xS)K veya
açık bir şekilde yazılırsa
yyxx
ç SySxK veya
)y (xyx
ç SyxK olur. Çözünürlük ise
)yx(yx
ç
yx
KS olarak hesaplanabilir.
Çözünürlük çarpımı birimsiz olmasına rağmen, çözünürlüğün birimi (mol/Litre) dir.
Örnek: Gümüş klorür dengesine bakalım ve saf su içerisinde çözünürlüğünü hesaplamaya
çalışalım. KçAgCl=x
Çözüm: AgCl Ag+ + Cl- reaksiyonu için (K)
-
ç[AgCl]
]][Cl[AgK'
AgCl
veya ]][Cl[AgK[AgCl]K' -
ç(K)ç
yazılabilir. Çözünürlükler cinsinden,
(S)(S)Kç = S2 çözünürlük Mxx10KS
ç
bulunur.
S = [Ag+] = [Cl-] = x M
Görüldüğü gibi çözünürlük az çözünen bir tuzun çözeltide bulunan miktarından
bağımsızdır, fakat bu dengenin oluşabilmesi için ortamda bir miktar katının da
bulunması gereklidir.
Çözünürlük çarpımı sabit bir sayıdır ve çözünürlük çarpımındaki elemanlar, çözeltide bu
sabiti sağlamak üzere maksimum bulunabilecek çözünmüş miktarı gösterirler. Bu nedenle bu
elemanlardan birinin derişimi artarsa, diğerinin ortamdaki derişiminin azalması
gerekmektedir.
S S S
54
]][Cl[AgK -
ç
çözünmüş halde bulunan [Ag+] ve [Cl-] iyonlarının derişimidir.
Örneğin 36 = 6 x 6 olsun 36 sabittir. 36 = 9 x 4 olur.
Örnek: Cıva(I)klorürün çözünürlük çarpımı KçHg2Cl2=x olduğuna göre çözünürlüğünü
hesaplayınız.
Hg2Cl2 Hg22+ + 2Cl-
Çözüm: Çözünürlük çarpımı
2ç ]][Cl[HgK
Çözünürlükler cinsinden yazılırsa 32
ç 4S(S)(2S)K
M
4S 73
18
3
x.x.Kç
[Hg22+] = S = x M. [Cl-] = 2S= 2x x = x M olarak hesaplanır.
Örnek: Baryum karbonatın çözünürlük çarpımı KçBaCO3=x olduğuna göre saf su
içerisindeki çözünürlüğünü hesaplayınız.
BaCO3 Ba2+ + CO
Çözüm: Çözünürlük çarpımı ]][CO[BaK -2
3
2
ç
Çözünürlükler cinsinden yazılırsa 2
ç S(S)(S)K
M14xx10KS 59
ç
.
Buradan [Ba2+] = [CO] = S = x M bulunur.
Örnek: 25C de 1 L suda g AgCl çözünmektedir. AgCl için çözünürlük çarpımını
hesaplayınız. MAgCl= g/mol
Çözüm: AgCl Ag+ + Cl-
1 L çözeltide g AgCl çözünmüştür.
yani 1 L çözeltide molx10g/mol
g 5 AgCl çözünmüştür.
S S 2S
S S S
S S S
55
Eşitliğe göre çözünürlük. S = [Ag+] = [Cl-] = x M olacaktır. Çözünürlük çarpımı
]][Cl[AgK -
ç
veya (S)(S)Kç = S2
Çözünürlükler yerine yazılırsa
ç x10]][x10[x10K bulunur.
Çözünürlüğe ortak iyon etkisi
Çözünürlüğe etki eden faktörler arasından analitik kimyanın sınırlarına giren ve analitik
kimyada yaygın kullanımı ve anlamı olan faktörlere ağırlık verilecektir.
Bu faktörlerin en önemlilerinden birisi de ortak iyon etkisidir. Ortak iyon kavramı sadece az
çözünen tuzlarla ilgili bir kavram değildir. Kimyasal dengenin bulunduğu her olayda vardır
ve aynı anlama sahiptir. Öncelikle aşağıdaki örneğe bakalım,
Örnek: M 1 Litre Asetik asit çözeltisine mol D. HCl ilave edilirse ortamda oluşan
CH3COO- iyonlarının derişimi ne olur? Ka=x
Çözüm: CH3COOH CH3COO- + H+ COOH][CH
]COO][CH[HK
3
3a
yazılabilir.
( – x) x ( + x)
Burada bir ortak iyon etkisi söz konusudur. Ortamda bulunan fazla H+ dengenin üreteceği H+
derişimini etkileyecektir.
5
a x
x)x.(K
x. Buradan x = [CH3COO-]=x bulunur.
Eğer ortak iyon etkisi hesaba katılmasaydı. 52
a x
xK
x.
Buradan x = [CH3COO-]=x bulunacaktı ki, bu yanlıştır.
Görüldüğü gibi ortak iyon etkisi dengeyi geri çevirerek ortamdaki derişimi azaltan bir
unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Az çözünen AgCl tuzu üzerinde bu olayı irdelemeye çalışalım.
Örnek: M NaCl içinde AgCl tuzunun çözünürlüğünü hesaplayınız. KçAgCl=x
Çözüm: AgCl Ag+ + Cl- reaksiyonu için
ç x10]][Cl[AgK yazılabilir. Çözünürlükler cinsinden,
S S (S+)
56
ç x10S)(S)(K yazılabilir. Dengeden gelen [Cl-] ihmal edilirse,
çözünürlük,
Mx10][Ag
x10S 8
10
.
olarak hesaplanır.
Saf su içerisindeki çözünürlük ise daha önceden hesaplandığı gibi,
Mxx10KS
ç
olacaktır.
Örnek: Ba(IO3)2 tuzunun M Ba(NO3)2 içerisindeki çözünürlüğünü hesaplayınız.
KçBa(IO3)2=x
Çözüm: Ba(IO3)2 Ba2+ + 2IO3- Çözünürlük çarpımı
3
2
ç ]][IO[BaK x.
Çözünürlükler cinsinden yazılırsa 92
ç S)(2S)(K x. Dengeden gelen
ihmal edilirse,
Mxx4
x10
x4
KS 4
-9ç bulunur. Bu S, M [Ba2+] bulunan bir
ortamda dengeden gelen [Ba2+]derişimidir.
Yani toplam [Ba2+]= + x olacaktır.
[IO] = 2S = 2xx M olarak hesaplanır.
Saf sudaki çözünürlük yine daha önce hesaplanmış ve
Mx
x10
4
KS 33
9
3 ç
. bulunmuştur.
Her iki örnekten de görüldüğü gibi ortak iyon etkisi çözünürlüğü azaltmıştır.
Çözünürlüğe pH etkisi
Eğer az çözünen tuzun anyon veya katyonu suda daha ileri reaksiyon veriyorsa, çözünürlük
daha da artacaktır.
MA(k) M+ + A- eğer anyon sudaki H+ iyonlarıyla aşağıdaki reaksiyonu veriyorsa,
A-+ H+ HA
Veya
Görüldüğü gibi
çözünürlük yaklaşık
kez azalmıştır.
S (+S) 2S
HIO3 Ka=x hidroliz
olmaz, olsa da derecesi düşüktür.
57
MA(k) M+ + A- katyon sudaki OH- iyonlarıyla aşağıdaki reaksiyonu veriyorsa,
M+ + OH- MOH
Çözünürlük ekstradan artacaktır.
Böyle durumlarda ortamın pH değeri kontrol edilerek çözünürlük değiştirilebilir.
Örneğin yukarıda verilen
MA(k) M+ + A-
A-+ H+ HA
Reaksiyonu için çözünürlük çarpımı,
]][A[MKç
yazılabilir. fakat ortamdaki çözünürlük [HA]][A][MS
olacaktır.
aK
]][A[H[HA]
olacaktır. Bu değer yukarıdaki eşitlikte yerine yazıldığında,
a
-
K
]][A[H][A][MS
olacaktır. Eğer [A-] değeri Kç eşitliğinden çekilip yerine
yazılırsa,
][M
K][A
ç
][MK
]K[H
][M
K][M
a
çç
veya
a
ç
ç
2
K
]K[HK][M
buradan a
ç
çK
]K[HK][MS
olarak bulunacaktır.
Katyonun hidroliz olduğu durum için de benzer eşitlikler türetilebilir.
Örnek: BaCO3 Ba2+ + CO reaksiyonu verilmiştir. Fakat karbonat iyonunun suda,
CO + H2O HCO3- + OH-
][CO
]][OH[HCOK
2
3
3h1
ve
HCO3- + H2O H2CO3 + OH-
][HCO
]][OHCO[HK
3
32h2
şeklinde hidroliz
olduğu bilinmektedir. Ka1=x, Ka2= x ve KçBaCO3= x olduğuna göre,
BaCO3 tuzunun çözünürlüğünü pH değerine bağlı olarak hesaplayınız.
58
Çözüm: ]][CO[BaK -2
3
2
ç
olduğu bilinmektedir, fakat ortamda karbonatın bir kısmı
reaksiyona girerek karbonatlı türleri üretmek üzere tüketilmekte ve tüketilen miktar kadar
denge yeniden ][CO ve][Ba -2
3
2 üretilmektedir. Tüm bunlar sonucu üretilen [Ba2+] ise
ortamda bir kayba uğramadan durmaktadır. O halde ortamdaki çözünürlük [Ba2+] derişimine
eşit olacaktır.
]CO[H][HCO][CO][BaS 32
-
3
-2
3
2
Yine eşitlikler kullanılarak ]CO[H ve][HCO 32
-
3değerleri bulunup yukarıdaki eşitlikte yerine
yazılırsa,
2
-2
3h2h1
-
-2
3h
3
2
][OH
][COKK
][OH
][COK][CO][BaS
Eğer ortamın pH değeri verilmiş ise, bu değer eşitlikte yerine yazılarak çözünürlük
bulunabilir.
Eğer pH için bir değer verilmemiş ve bu dengeler dikkate alınarak bulunacak olan saf su
içerisindeki çözünürlük soruluyor ise, bu karmaşık sorunun çözümünü daha ilerde
gösterilecektir.
Örnek: L a) saf suda b) M NaI içerisinde kaç gram PbI2 çözüneceğini
hesaplayınız. KçPbI2= x
Seçimli çöktürme ile ayırmalar
Çöktürücü bir ayracın derişimi kontrol altında tutularak, bir karışım içerisinden arzu edilen
bir veya birden fazla iyonun diğerlerinden etkin bir şekilde ayrılması sağlanabilir, Bu işleme
seçimli çöktürme adı verilir,
Seçimli çöktürmenin mümkün olup olmadığı çözünürlük hesaplamalarına dayanılarak
belirlenir,
Bu olayın daha iyi anlaşılabilmesi için, önce tek bir bileşenin kontrollü olarak çöktürüldüğü
tek kontrollü çöktürme işlemine bir göz atalım,
Örneğin, Pb(IO3)2 az çözünen bir tuzdur (Kç=2,61x), Eğer 35 mL 0,15 M Pb(NO3)2
çözeltisine, 35 mL 0,30 M KIO3 çözeltisi ilave edilirse a) çözeltide nasıl bir değişim
gözlenir? b) Çözeltide Pb2+ ve IO3- derişimi ne olur?
Çözüm: Çözeltide meydana gelen sadeleştirilmiş reaksiyon,
Pb2+ + 2IO3- Pb(IO3)2 (K) olacaktır,
Çözeltide acaba bir çökme olur mu? Bunu belirlemek için Derişimler oranı Q belirlenmelidir
ve Kç değeriyle kıyaslanmalıdır,
59
Q = [Pb2+][IO3-]2
2
x
5)(xQ
Q = 0,
a) Q > Kç veya 0, > 2,6x olduğundan, yani, çözeltide şu anda bulunan
iyonların çarpımı çözünürlük çarpımından büyük olduğundan çözeltide bir çökme olur,
b) Çözeltide 0, mol Pb2+ ve 0, mol IO3- bulunduğundan () stokiyometrik
olarak her iki iyon da çökelme sırasında harcanır, Ortamda sadece çözünürlükten gelen
Pb2+ ve IO3- bulunur, Bunların derişimi ise,
Kç = [Pb2+][IO3-]2 =2,61x buradan 2,61x = 4S3
S = [Pb2+] = Mx
x10 53
13
[IO3-] = 2 x 4,03x = 8,05x M
bulunur,
Örnek: Aynı soru şu şekilde sorulsaydı: Pb(IO3)2 az çözünen bir tuzdur (Kç=2,61x), Eğer
35 mL 0,15 M Pb(NO3)2 çözeltisine, 15 mL 0,80 M KIO3 çözeltisi ilave edilirse a) çözeltide
nasıl bir değişim gözlenir? b) Çözeltide Pb2+ ve IO3- derişimi ne olur?
Çözüm: Çözeltide meydana gelen sadeleştirilmiş reaksiyon,
Pb2+ + 2IO3- Pb(IO3)2 (K) olacaktır,
Çözeltide acaba bir çökme olur mu? Bunu belirlemek için Derişimler oranı Q belirlenmelidir
ve Kç değeriyle kıyaslanmalıdır,
Q = [Pb2+][IO3-]2
2
x
5)(xQ
Q = 0,
a) Q > Kç veya 0,> 2,6x olduğundan, yani, çözeltide şu anda bulunan iyonların
çarpımı çözünürlük çarpımından büyük olduğundan çözeltide bir çökme olur,
b) Çözeltide (0,x0,15)=0, mol Pb2+ ve (0,x0,8)=0, mol IO3-
bulunduğundan, IO3- miktarı fazladır, Çökmeden sonra Pb2+ tamamen bitecek, fakat bir
miktar IO3- artacaktır, Kalan iyodatın mol sayısı ve derişimi,
0, – (2 x 0,) = 0, mol IO3- artar, derişim ise,
M
()][IO-
3
olacaktır, Ortamda kalan kurşun derişimi,
Kç = [Pb2+][IO3-]2 =2,61x 2,61x = [Pb2+][0,03+2S]2 buradan,
[Pb2+] = 2,9x M bulunacaktır,
Görüldüğü gibi ortamda kalan fazla IO3- ortak iyon etkisi yapmıştır,
60
İki veya daha fazla iyon aynı ayraçla çözünürlüğü yeterince farklı olan çökelekler
oluşturuyorsa, az çözünen tür daha düşük bir ayraç derişiminde çökmeye başlayacaktır,
KçAgCl = 1,82x
KçAgBr = 5,2x
Eğer, çözünürlükleri yeterince birbirinden farklıysa, ikinci tür henüz çökmeye
başlamadan birinciyi kantitatif olarak ayırmak mümkün olacaktır,
Bu tür ayırmalar dikkatlice yapılmış hesaplamaları gerektirir, Öğrenci şimdiye kadar
görülmüş olan kısımları özellikle de çözünürlük hesaplamalarını iyice anlamış olmalıdır,
Sülfür, hidroksit, sülfat, gümüş ve organik ayraçlarla yapılan çöktürmeler bu guruba
dahildirler,
Seçimli çöktürme hesaplamaları yapılırken şu soruların cevapları araştırılır,
1- Hangi iyon önce çöker?
2- İlk iyonun çökmesi hangi ayraç derişiminde başlar?
3- İlk iyonun çökmesi hangi ayraç derişiminde biter?
4- İkinci iyonun çökmesi hangi ayraç derişiminde başlar?
5- İkinci iyonun çökmesi hangi ayraç derişiminde biter?
6- İkinci iyon çökerken birincinin ortamda kalan derişimi ne olur?
Burada çökmenin bitmesi demek, bir iyonun derişiminin başlangıç derişiminin 10, de
birine veya 1,, da birine düşmesi demektir, Bu derişime düşen bir iyon türü analitik
olarak ortamdan tamamen uzaklaşmış demektir,
Uygulamada çoğunlukla, M veya M değerleri kullanılır, Bir iyonun derişimi bu
değerlere indiğinde ortamda tamamen bitmiş kabul edilir,
Bu söylenenleri bir örnek üzerinde göstermeye çalışalım,
Örnek: 0,1 M Fe3+ ve 0,1 M Mg2+ bulunan bir çözeltiye hidroksit ilave edilerek iki iyonu
kantitatif olarak birbirinden ayırmanın mümkün olup olmadığını inceleyiniz, Eğer ayırma
mümkünse izin verilebilir OH- derişimini hesaplayınız. Kç FeOH= 4,0x KçMgOH=1,8x
Çözüm: Yukarda verilen soruların sorulması ve cevaplarının alınması gerekmektedir,
1- Hangi iyon önce çöker? Bu sorunun cevabını bulmak için çözünürlüklerin bulunması
gerekmektedir, Çözünürlüğü en küçük olan (çözünürlük çarpımı değil) iyon önce çöker,
Çözünürlükler hesaplandığında,
Kç=[Fe3+][OH-]3 = 4,0x Mx
x10S
38
61
Kç=[Mg2+][OH-]2 = 1,8x Mx
x10S 43
11
Çözünürlüğü en düşük olan Fe(OH)3 olduğundan Fe(OH)3 önce çöker,
2- Demirin çökmesi hangi hidroksit derişiminde başlar? Bunun için çözünürlük çarpımı
eşitliği kullanılır,
Kç=[Fe3+][OH-]3 = 4,0x buradan
4,0x = [0,1][OH-]3 Mx
x10][OH
[OH-] derişimi bu derişimi geçince Fe3+ çökme başlar,
pOH=12,13 pH=1,87
3- Demirin çökmesi hangi hidroksit derişiminde biter? Demir derişimi ortamda M veya
M değerine düştüğünde analitik olarak çökme bitmiş demektir,
4,0x = [1x][OH-]3 Mxx10
x10][OH
4-
[OH-] derişimi bu derişimi geçince çökme biter,
pOH=11,13 pH=2,86
4- Magnezyumun çökmesi hangi hidroksit derişiminde başlar? Bunun için çözünürlük
çarpımı eşitliği kullanılır,
Kç=[Mg2+][OH-]2 = 1,8x buradan
1,8x = [0,1][OH-]2 M
x10][OH 5
x.
[OH-] derişimi bu derişimi geçince Mg2+ çökme başlar,
pOH=4,87 pH=9,13
4- Magnezyumun çökmesi hangi hidroksit derişiminde biter? Magnezyum derişimi ortamda
M veya M değerine düştüğünde analitik olarak çökme bitmiş demektir,
1,8x = [1x][OH-]2 Mxx10
x10][OH 4
4-
.
[OH-] derişimi bu derişimi geçince çökme biter,
62
pOH=3,37 pH=10,62
5- Magnezyum çökerken demirin ortamda kalan derişimi ne olur?
Kç=[Fe3+][OH-]3 = 4,0x buradan
4,0x = [Fe3+][1,34x]3 Mx][x10
x10][Fe 23
.
Ortamda Mg2+ çökmeye başladığında, Fe3+ derişimi 1,66x M olacaktır, Yani pratik
olarak Mg2+ çökmeye başladığında, Fe3+ ortamda bitmiştir,
Bu sonuçlara göre Fe3+ ve Mg2+ seçimli çöktürme kullanılarak birbirinden analitik
olarak ayrılabilir,
Örnek: 0,05 M Cu2+ ve 0,04 M Mn2+ bulunan bir çözeltiye seyreltik sodyum hidroksit ilave
ediliyor, a) Hangi hidroksit önce çöker? b) İlk hidroksiti çöktürmek için gereken OH- derişimi
nedir? c) Çok çözünen hidroksit ne zaman çökmeye başlar? d) çok çözünen hidroksit
çöktüğünde, ilk çöken iyonun derişimi ne olur?
Çözüm: Yukarda verilen soruların cevaplarının alınması gerekmektedir,
a) Hangi hidroksit önce çöker? Bu sorunun cevabını bulmak için çözünürlüklerin bulunması
gerekmektedir, Çözünürlüğü en küçük olan (çözünürlük çarpımı değil) iyon önce çöker,
Çözünürlükler hesaplandığında,
Kç=[Cu2+][OH-]2 = 1,6x Mx
x10S 73
19
.
Kç=[Mn2+][OH-]2 = 1,9x Mx
x10S 53
13
.
Çözünürlüğü en düşük olan Cu(OH)2 olduğundan Cu(OH)2 önce çöker,
b) Bakırın çökmesi hangi hidroksit derişiminde başlar? Bunun için çözünürlük çarpımı eşitliği
kullanılır,
0 2 4 6 8 10 12 14 pH
Fe3
+
Çö
km
e b
aşl
ar
Fe3
+
Çö
km
e b
iter
Mg
2+
Çö
km
e b
aşl
ar
Mg
2+
Çö
km
e b
iter
63
Kç=[Cu2+][OH-]2 = 1,6x buradan
1,6x = [0,05][OH-]2 Mx
x10][OH 9
[OH-] derişimi bu derişimi geçince Cu2+ çökme başlar,
pOH=8,75 pH=5,25
c) Manganın çökmesi hangi hidroksit derişiminde başlar? Bunun için çözünürlük çarpımı
eşitliği kullanılır,
Kç=[Mn2+][OH-]2 = 1,9x buradan
1,9x = [0,04][OH-]2 M
x10][OH 6
x.
[OH-] derişimi bu derişimi geçince Mn2+ çökme başlar,
pOH=5,66 pH=8,34
d) Mangan çökerken bakırın ortamda kalan derişimi ne olur?
Kç=[Cu2+][OH-]2 = 1,6x buradan
1,6x = [Cu2+][2,18x]2 Mx][x10
x10][Cu 8
Ortamda Mn2+ çökmeye başladığında, Cu2+ derişimi 3,36x M olacaktır, Yani pratik olarak
Mn2+ çökmeye başladığında, Cu2+ ortamda bitmiştir,
Bu sonuçlara göre Cu2+ ve Mn2+ seçimli çöktürme kullanılarak birbirinden analitik olarak
ayrılabilir,
Örnek: 0,1M Cl- ve 0,01M CrO içeren bir çözeltiye AgNO3 katarak Cl- iyonları
çöktürülmek isteniyor, Bunun mümkün olup olmadığını araştırınız, KçAgCl=1,82x ve
Kç Ag2CrO4=1,9x,
Çözüm: Yine aynı sorular sorulabilir, a) Hangi iyon önce çöker? Bu sorunun cevabını bulmak için çözünürlüklerin bulunması
gerekmektedir, Çözünürlüğü en küçük olan (çözünürlük çarpımı değil) önce çöker,
Çözünürlükler hesaplandığında,
0 2 4 6 8 10 12 14 pH
Cu
2+
Çö
km
e b
aşl
ar
Cu
3+
Çö
km
e b
iter
Mn
2+
Çö
km
e b
iter
Mn
2+
Çö
km
e b
aşl
ar
64
Kç=[Ag+][Cl-] = 1,82x Mxx10S .
Kç=[Ag+]2[CrO] = 1,9x Mx
4
x10S 53
12
.
Çözünürlüğü düşük olan AgCl olduğundan AgCl önce çöker,
b) AgCl çökmesi hangi Ag+ derişiminde başlar? Bunun için çözünürlük çarpımı eşitliği
kullanılır,
Kç=[Ag+][Cl-] = 1,82x buradan
1,82x= [0,1] [Ag+] Mx
x10][Ag 9
10
Bu derişimden sonra AgCl çökmeye başlar,
b) Ag2CrO4 çökmesi hangi Ag+ derişiminde başlar? Bunun için yine çözünürlük çarpımı
eşitliği kullanılır,
Kç=[Ag+]2[CrO] = 1,9x
2 x
x10][Ag
Mxx10][Ag
Bu derişime ulaşıldığında Ag2CrO4 çökmeye başlar,
c) Ag2CrO4 çökerken Cl- iyonunun ortamda kalan derişimi ne olur?
1,82x= [Cl-] [1,38x] Mxx10
x10][Cl 5
5-
10
Ortamda CrO iyonu çökmeye başladığında, Cl- derişimi 1,32x M olacaktır, Yani pratik
olarak CrO iyonu çökmeye başladığında, Cl- ortamda bitmiştir,
Bu sonuçlara göre Cl- iyonu, CrO iyonu çökmeden seçimli çöktürme kullanılarak
ayrılabilir, (Çöktürme titrasyonlarında daha sonra indikatör olarak kullanılacaktır,)
Örnek: Bir çözelti 0, M Ca2+ ve 0, M Ag+ içermektedir, Çözeltiye sülfat ilave edilerek
iyonlardan birini çözeltide bırakıp, diğerinin %99’unu çöktürmek mümkün müdür?
KçAg2S04=1,50x ve Kç CaSO4=2,4x,
Çözüm: Benzer sorularla çözüme gidilebilir, a) Hangi iyon önce çöker? Çözünürlüğü en küçük olan önce çöker,
Çözünürlükler hesaplandığında,
65
Kç=[Ca2+][SO] = 2,4x M x10S 35 x.
Kç=[Ag+]2[SO] = 1,50x M
4
x10S 3
5
.
Çözünürlüğü düşük olan CaSO4 olduğundan CaSO4 önce çöker,
Bu soru için, genel olarak sorulan (CaSO4 ne zaman çöker, ne zaman çökme biter?)
şeklindeki sıralı soruların dışına çıkalım,
b) Ag2SO4 çökmesi hangi SO derişiminde başlar?
Kç=[Ag+]2[SO] = 1,50x buradan
1,50x = [0,03]2 [SO] M
()
x10][SO
2
4 .
c) Ag2SO4 çökmeye başladığında ortamdaki Ca+2 derişimi ne kadardır?
Kç=[Ca2+][SO] = 2,4x 2,4x = [Ca2+][0,] buradan,
[Ca2+] = 1,44x M olarak hesaplanır,
Yani ortamda Ag+ iyonları çökmeye başladığında [Ca2+] = 1,44x M olacaktır, Yani,
0,05 M Ca2+ dan 1,44x M kalmışsa
? kalmıştır,
%2,87 bulunur, Yani – 2,87 = %97,13 çökmüştür,
Yani, iyonlardan birini çözeltide bırakıp, diğerinin %99’unu çöktürmek mümkün değildir,
ancak %97,13 kadarını çöktürmek mümkündür,
Sülfür çöktürmeleri
Metal iyonlarının ayrılmasını içeren bir dizi yöntemde, çözeltinin H+ iyonu derişimi
değiştirerek çöktürücü ayracın derişimi ayarlanır ve ortam çöktürmeye uygun hale getirilir,
En çok uygulanan yöntem bir tampon kullanarak pH değerini istenilen seviyeye ayarlamak ve
çöktürücü derişimini belli bir değerde tutmaktır,
Bu tür yöntemler arasında en iyi bilinen ve en çok uygulanan yöntem sülfür çöktürmeleridir,
H2S zayıf bir asittir ve aşağıda verildiği şekilde iyonlaşır,
66
H2S H+ + HS- S][H
]][HS[Hx10K
2
8
a1
HS- H+ + S2- ][HS
]][S[HxK
-
a2
.
Bu eşitlikler birleştirildiğinde,
H2S 2H+ + S2- S][H
][S][HxKK
2
a2a1
H2S bir gazdır ve su içerisinden geçirildiğinde sudaki doygun çözeltisi 0,1 M olur, Bu değer
yukarıdaki eşitlikte yerine yazılırsa,
[]
][S][Hx10
buradan,
][S][Hx10 şekline dönüşür,
Yani ortamdaki sülfür derişimi,
2
][H
x10][S
şekline gelir,
Yani sülfür derişimi ortamın hidrojen iyonu derişimine bağlıdır,
Bu sülfür derişimi çözünürlük çarpımında yerine yazılarak kullanılır,
Örnek: CuS’ün pH = 1 ve pH = 4 olan H2S içeren ortamlardaki molar çözünürlüklerini
hesaplayınız, KçCuS= 6,0x,
Çözüm: pH = 1 demek [H+] = 1,0x ve pH = 4 demek [H+] = 1,0x demektir,
Çözünürlük çarpımı eşitliği yazılırsa,
ç x10]][S[CuK ayrıca, 2
][H
x10][S
değeri yerine yazılırsa,
2
][H
x10][Cux10
pH = 1 için,
)(x10
x10][Cux10
buradan,
Mfredat Adı | Ders Kodu | Ders Adı | Ders Tr | Dnem | AKTS | Teorik | Uygulama |
Kimya-Analitik Kimya - Yksek Lisans - | KMYA | Kimyada zel Matematik Yntemler | Zorunlu | 1 | 8,00 | 3 | 0 |
Dersin Amacı
Kimyada kullanılan bazı özel matematik yöntemler hakkında temel bilgiler vermek.
ğrenim Tr
-
Dersin İeriği
Doğrusal Çizimler: Michaelis-Menten, Lineweaver- Burk, Langmuir, Freundlich, Clausius-Clapeyron, En Küçük Kareler Yöntemi, Regresyon ve Korelasyon, Verilerin İşlenmesi.
Planlanan ğrenme Aktiviteleri ve Metodları
Karatahta notları, Slayt ve diğer saydam gösterimi, Soru ve problem çözümleri ile desteklenmiş konu anlatımı; ödev verme.
Staj Durumu
Yok
Dersin Sunulduğu Dil
Türkçe
Ders Kitabı / Malzemesi / nerilen Kaynaklar
G. Stephenson, Mathematical Methods for Science Students (earson Education Canada; 2nd edition (January 1, ), ISBN: ; seafoodplus.infog, Advanced Engineering Mathematics (Wiley), ISBN:
Dersin Web Sayfası
Yok
Dersi Veren ğretim Grevlisi/Grevlileri | SONER UBUK |
Ofis/Oda No | GZFC |
Telefon | |
E - Posta | [email protected] |
Web | seafoodplus.info |
ğrenci Grşme Saatleri | Salı |
Hafta | Teorik |
---|---|
1 | Doğrusal izimler: Michaelis-Menten,Lineweaver- Burk, Langmuir, Freundlich,Clausius-Clapeyron. |
2 | En Kk Kareler Yntemi |
3 | Regresyon ve Korelasyon |
4 | Yaklaşım Yntemleri: Grafiksel, Ardarda, Newton-Raphson vb. |
5 | Sayısal İntegrasyon: Trapez, Simpson, Gauss, Newton-Cotes vb. Kuralları |
6 | Grafiksel İntegrasyon |
7 | İnterpolasyon-Ekstrapolasyon |
8 | Ara Sınav Haftası |
9 | Verilerin İşlenmesi |
10 | İstatistiksel Analizler |
11 | Anlamlı Sayılar; Ekstremum Noktaları |
12 | Kısmi Diferansiyeller, Tam Diferansiyeller, Kısmi Mol zellikleri |
13 | Maxwell Bağıntıları |
14 | Maxwell-Boltzmann Hız Dağılımı |
15 | Termodinamiğin İkinci Yasası ve Tersinmezlik |
16 | Ders alışma Haftası |
17 | Yarı Yıl Sonu Sınavı |
Değerlendirme | Değer |
---|---|
Yarıyıl (Yıl) İi Etkinlikleri | 50 |
Yarıyıl (Yıl) Sonu Etkinlikleri | 50 |
Yarıyıl (Yıl) Sonu Etkinlikleri | Değer |
Final Sınavı |
Etkinlikler | Sayısı | Sresi (saat) | Toplam İş Yk (saat) |
---|---|---|---|
Ders ncesi/Sonrası Bireysel alışma | 14 | 3 | 42 |
dev ve Hazırlığı | 14 | 1 | 14 |
Araştırma ve Hazırlığı | 14 | 2 | 28 |
Arasınav ve Hazırlığı | 14 | 3 | 42 |
Final ve Hazırlığı | 14 | 5 | 70 |
ÖÇ1 |
ÖÇ2 |
ÖÇ3 |
ÖÇ4 |
ÖÇ5 |