Sosyal medya dili, yapılan sohbetlerin ve yorumların daha akıcı bir şekilde gelişmesi için gerekli olmaktadır. Bu kısaltmalar Türkçe'nin akıcılığını bozmadan kullanılması kendi içinde bir anlam ifade etmektedir.
Kib Ne Demek?
Kib, sosyal medyada iyi niyetli bir dilek olarak kullanılmaktadır. Kib kelimesi genel olarak konuşmaların sonunda kullanılmaktadır. Kötü bir anlamı yoktur ve iyi bir dilek olarak ifade edilir.
Sosyal Medyada Kullanılan Kib Kelimesinin Açılımı Nedir?
Kib kelimesinin açılımı "kendine iyi bak" şeklindedir. Kendine iyi bak kelimesini uzun kullanmak istemeyenler için kib kısaltması çokça tercih edilmektedir. Bu kısaltmaların kullanılmasının sebebi ise sosyal medyada karakter kısıtlaması olmasıdır. Özellikle sosyal medyada uzun yazıların kısaltmalarla desteklenmesi hem akıcılık hem de yer kazanma açısından gereklidir.
Bir dilbilgisi terimi. Fiil kök veya gövdelerinin "zaman ve şekillere" göre türlü eklerle girdikleri kalıplara kip denir. Türkçede bütün fiiller, iki büyük kipte toplanır: Haber veya bildirme kipleri, dilek kipleri.
1. Haber kipleri, bir fiilin (eylemin) yapıldığını, yapılmakta olduğunu veya yapılacağını haber verirler.
Haber kiplerinin ekleri fiil köklerine zaman kavramı kazandırırlar. Bunlara "zaman kipleri" de denir. Ekleri: -di, -miş, - yor, -r(-ar), -acak olan zaman kipleri beşe ayrılır: a) Görülen geçmiş zaman (gir-di-m), b) Anlatılan geçmiş zaman (al-mış-sın), c) Şimdiki zaman (gez-i-yor-lar), d) Geniş zaman (tıka-r-sın, sor-ar), e) Gelecek zaman (anlat-acak-sın)
2. Dilek kipleri, istenilen veya tasarlanan bir hareketi anlatan kiplerdir. Bu kiplerde açıkça bir zaman ifadesi bulunmaz. Ekleri: -meli, -se, -e ve eksiz emir haliyle birlikte dilek kipleri dörde ayrılır: a) Gereklilik kipi (düş-meli), b) Dilek şart kipi (gül-se), c) İstek kipi (gel-e), d) Emir kipi. Emir kipinin eki yoktur. Emir kipinde çekilen bir fiilde sadece fiil kökü ve şahıs eki bulunur (gel, gel-sin, gel-iniz gibi). Çekimli bir fiilde sırayla şu üç bölüm bulunur: a) Fiil kök veya gövdesi, b) Kip eki, c) Şahıs eki. Kip ekleri, fiil kökünden sonra gelerek ona zaman manası veya tasarlanan, istenen bir hareketle ilgili mana kazandırır. Bu durumda fiil, yalnız üçüncü teklik şahıs ifade eder. Emirde ise, kök veya gövde halinde kalır ve ikinci teklik şahsı verir.
Fiil çekimi demek, kip eki almış bir fiilin altı şahısta söylenmesi veya yazılması demektir: Çalışıyorum, çalışıyorsun, çalışıyor, çalışıyoruz, çalışıyorsunuz, çalışıyorlar gibi.
Bir çekimli fiilde bir kip eki olabildiği gibi, iki kip eki de bulunabilir. Kip eklerinin sayısına göre çekimli fiiller ikiye ayrılır: a) Basit zamanlı çekimli fiiller, b) Bileşik zamanlı çekimli fiiller.
Tek kip eki alan çekimli fiillere basit zamanlı; iki kip eki alan çekimli fiillere ise bileşik zamanlı çekimli fiil denir. Bileşik çekimlerde (imek) fiili dediğimiz (idi, imiş, ise) şekilleriyle kullanılır (görür idi, bakacak imiş, koşuyor ise gibi).
Yani, bileşik zamanlı çekimli fiillerde üç kip vardır: a. hikaye (eki: -di) b. Rivayet (eki: -miş) c. Şart (eki: -se)
Basit zamanlı fiillerin hepsinin ve emir kipinin hiç bileşik zamanı yoktur. Dilek kiplerinin ise hikaye ve rivayeti vardır; şartı yoktur. Yine -di’li geçmiş, yani görülen geçmiş zamanın rivayeti yoktur.
1. Örnek, kalıp; uygun, tıpatıp gelen.
2. Değişebilen, geçici nitelik, san karşıtı.
3. Eylemlerde, belirli bir zamanla birlikte konuşanın, dinleyenin ve kendisi için konuşulanın, tekil ya da çoğul olarak belirtilmiş biçimi, sıyga.
Bir maddenin biçimi bir kiptir, ağırlığı ise sanlarından biridir.
n. skin of a young animal; bundle of skins; unit of weight equal to pounds; main monetary unit of Laos; place to lodge overnight (British); bed, place to sleep (British); sleep (British)
v. sleep, take a nap, go to bed
n. kip, main monetary unit of Laos
Kip Belirteçleri (Modal Auxiliaries) cümle içerisinde konuşmacının kişisel düşüncesini yansıtmak amaçlı kullanılan yapılardır. Burada önemli olan gerçekleşen eylem değil, konuşmacının o eylem üzerine yaptığı yorum yada aldığı tutumdur. Beraber kullanıldığı eyleme, olasılık, yetenek, zorunluluk, izin alma/verme ve tavsiyede bulunma gibi birden fazla anlam yükleyebilirler.
Yapısal açıdan kip belirteçleri eylemden hemen önce yer alırlar. Eylem ise genellikle yalın halde (bare infinitive) kullanılmaktadır. Geçmiş zamanda çekimlenebilen bazı kip belirteçleri (Past Modals) de bulunmaktadır. Bu kip belirteçleri, geçmiş zamanda çekimlendiklerinde, sahip oldukları anlamlardan daha farklı anlamlar üstlenebilirler. Kip belirteçleri, koşul iç tümceciklerinde (If Clauses) temel tümcecik içinde kullanılabilirler.
Örnek Cümle: You can eat these apples as long as you wash them thoroughly.
Örnek Cümle Çeviri: İyice yıkaman şartıyla bu elmaları yiyebilirsin.
Örnek Cümle: You are able to make smart decisions about your life.
Örnek cümle çeviri: Hayatınla ilgili akıllıca kararlar verebilirsin (bu yeteneğe sahipsin).
Örnek Cümle: You shouldn’t have trusted him. (Bu cümlede “shouldn’t” kip belirteci, “have+ past participle” yapısında çekimlenerek bir “past modal” örneği oluşturur.)
Örnek Cümle Çeviri: Ona güvenmemeliydin.
Örnek Cümle: You needn’t have bought me these furniture.(Bu cümlede “needn’t” kip belirteci, “have+ past participle” yapısında çekimlenerek bir “past modal” örneği oluşturur.)
Örnek Cümle Çeviri: Bana bu mobilyayı almana gerek yoktu.
Örnek Cümle: You must see the new Cats musical! It’s a masterpiece!
Örnek Cümle Çeviri: Yeni Cats müzikalini görmelisin! Tam bir başyapıt!
Örnek Cümle: You had better call the police because somebody is following us.
Örnek cümle çeviri: Polisi arasan iyi olur çünkü biri bizi takip ediyor.
Örnek Cümle: Jack was supposed to be there but he had an urgent business.
Örnek cümle çeviri: Jack burada olmalıydı ancak acil bir işi çıktı.
Yaygın olarak kullanılan Modal Auxiliaries (Kip Belirteçleri) şunlardır:
be supposed to: yükümlü olmak, beklenmek
be accustomed to: alışkın olmak
can/be able to: -ebilmek
could: -ebilirdi
will: istemek, amaçlamak
would: -ecek, -erdi
shall: emir belirtme, söz verme
may/ might: olası, -ebilir
must/ have to: -meli, -malı, gereklilik
have got to: zorunda olmak, mecbur olmak
had better: -se iyi olur
should/ought to: -meli, -malı, tavsiyede bulunma
used to: alışmak
get used to: alışmaya çalışmak
dare: cüret etmek, kalkışmak
need: gerekmek
would rather/ would sooner: tercih etmek