Kılcallık ya da Kapiler Olay, bir maddenin başka bir maddeyi kendine çekmesi olayıdır. Bir bitkinin iletim sisteminde veya pürüzlü kâğıtla kolayca gözlenebilir. Bir sıvı ile başka bir maddenin moleküler seviyedeki çekiminin, sıvının kendi molekülleri arasındaki çekim kuvvetinden daha kuvvetli olması sonucunda meydana gelir. Bu etki sıvının dik bir yüzeye dokunduğu kısımda sıvı yüzeyinin menisküs denilen içbükey bir hâl almasına sebep olur. Aynı etki sünger gibi maddelerin suyu emmesinde de görülür.
Kılcallığı gözlemlemek için en çok kullanılan deney düzeneği kılcal borulardır. Cam bir borunun, dikey vaziyette, su gibi bir sıvının içine batırılması sonucunda konkav bir menisküs oluşur. Yüzey gerilimi, sıvı kolonunu, yer çekimi ile moleküller arası kuvvetler dengeye gelene kadar yukarı çeker. Sıvı kolonunun ağırlığı borunun yarıçapının karesiyle, sıvı ve boru arasındaki temas uzaklığı borunun yarıçapıyla orantılı olduğundan dar bir boru, sıvıyı geniş bir borudan daha yukarı taşır. Örnek olarak, 0,5mm yarıçaplı cam bir boru suyu ortalama 2,8mm yüksekliğe ulaştırır.
Bazı madde çiftlerinde, mesela cam ve cıva ikilisinde, atomlar arasındaki kuvvetler, sıvı ile katı arasındaki çekim kuvvetinden güçlüdür. Bu yüzden konveks bir menisküs oluşur ve kılcallık tersine işler.
SI birim sistemi dikkate alınarak, sıvı kolonunun yüksekliği h şu formülle bulunur:[1]
Burada:
Deniz seviyesinde, su ve cam boru kullanılarak
Bu veriler göz önüne alınarak h'yi veren formül şöyle düzenlenebilir.
Yani 2 metre çapında bir boruda su, 0,mm gibi fark edilmeyecek bir birimde yükselirken, 2cm çapındaki bir boruda sonuç 1,4mm olmakta ve 0,2mm çapındaki bir boruda ise su mm yükselmektedir.
Kılcallık Nelere Bağlıdır?
Kılcallık belli bir duruma bağlı olarak ortaya çıkar. Özellikle sıvının de bu sıvı için kullanılan kabın moleküler yapısının yanı sıra, moleküller arasında gerçekleşen kuvvetlerden ortaya çıkar. Yani bu durum kabın şekli ile beraber aynı zamanda sıvının moleküler yapısı doğrultusunda ele alınır. Tabi bu durum birçok farklı yapı üzerinden de maddelerin birbirini çekmesi noktasında ön plana çıkar.
Diğer bir ifade ile maddesel açıdan halının yüzeyi ve moleküler yapısı kılcallık durumun ortaya çıkarır. Daha doğrusu kılcallık yapısını daha şiddetli ve etkileşimli hale getirir. Tabii bu doğrultuda kullanılan sıvı ve kap ile birlikte Yerçekimini de unutmamak gerekir. Çünkü sıvının ve sıvı içerisindeki moleküllerin yeniden bir arada dengeye gelebilmesi için, Yerçekimi devreye girer ve bunu düzene sokar. Bu da kılcallık durumunu yine maddeden birine çekmesi üzerinden güçlendirir.
Kılcallık Nasıl Oluşur?
Genel olarak bir sıvı ile beraber başka bir maddenin moleküler düzeyde çekimi doğrultusunda kılcallık olur. Bu durum özellikle sıvının kendi molekülleri arasındaki çekim kuvvetinden daha kuvvetli bir unsurun sürece girmesi ile gerçekleşir. Böylece sıvı düz bir noktaya değmesi ile beraber menüsküs olarak bilinen bir içbükey etkisi oluşturur.
Bu oluşum ile beraber sonuç olarak kılcallık meydana gelir. Yani bu durum sıvı ile beraber kap içerisindeki yüzeyi bağlı olarak moleküler düzeyde etkileşim neticesinde gerçekleşir. Böylece kılcallık meydana gelir ve maddelerin birbirini çekmesi ile birlikte durum oluşur. Ardından yerçekiminin devreye girmesi ile beraber, belli bir zaman içerisinde moleküler düzeyde denge elde edilir.
Kılcallık Neden Oluşur?
Bir maddenin başka bir maddeyi moleküler düzeyde kendine doğru çekmesi kılcallık olarak bilinir. Bu durum ise genelde bir sıvı ile bir katı maddenin bir araya gelmesi sebebiyle ortaya çıkar. Özellikle bu konuda en çok verilen örnekler içerisinde sıvı ile beraber bir kaptır. Böylece sıvının kendi molekülleri içerisindeki çekim kuvvetinden daha güçlü bir yapı çekimi söz konusudur. Bu çekim ile beraber kılcallık oluşur ve iki madde birbirini çeker. Sonuç olarak menüsküs ismi üzerinden bilinen bir içbükey görüntüsü meydana gelir. Yani kısacası bu durum maddelerin birbiri içerisinde ve moleküler düzeyde temas etmesi doğrultusunda öne çıkar.