kaynağı değiştir]
Klorofil pigmentleri, fotosentezde temel görevi üstlenen yeşil renkli pigmentlerdir. 'da Allen tarafından 8 tane farklı türü olduğu bulunmuştur. Bunlar:
Bakteriyoklorofil a, bakteriyoklorofil b, bakteriyoviridin fotosentetik bakterilerde bulunur. En bol bulunan klorofil a ve b bakteriler dışındaki tüm ototroflarda bulunur. Klorofil b mavi-yeşil, kahverengi ve kırmızı alglerde bulunmaz. Diğer klorofil tiperi ise klorofil a ile birlikte ve yalnız olarak alglerde bulunabilirler. Klorofil pigmenti C,H,O2, N ve Mg elementlerinden oluşur.
Klorofilin meydana gelmesi için ışık şarttır. Bazı fıstık çamı, eğrelti otları gibi bitkiler karanlıkta da yeşilliklerini korurlar.
FOTOSENTEZE GİRİŞ
✔ İnorganik maddelerden ışık enerjisi ve klorofil pigmenti yardımı ile organik madde üretimine fotosentez denir.
✔ Fotosentez yaparak beslenen canlılara fotoototrof denir.
FARKLI FOTOSENTEZ MEKANİZMALARI
✔ Fotoototrof canlılarda, fotosentezde kullanılan hidrojen kaynakları farklı olabilir. bu durum canlılarda farklı fotosentez mekanizmalarının görülmesine neden olmuştur.
Hidrojen kaynağı olarak H2O kullanan canlılar
✔ Bitkiler, algler ve siyanobakteriler (mavi-yeşil alg) tarafından gerçekleştirilir.
✔ Hidrojen kaynağı olarak su kullandıklarından organik maddenin yanında yan ürün olarak oksijen oluşturarak atmosferin oksijen miktarını artırırlar. Hidrojen kaynağı olarak:
H2O Karbon kaynağı olarak:
CO2 Oksijen kaynağı olarak:
H2O 6CO2 + 12H2O --> C6H12O6 + 6O2 + 6H2O
Hidrojen kaynağı olarak H2S kullanan canlılar
✔ Sülfür bakterileri tarafından gerçekleştirilir.
✔ Hidrojen kaynağı olarak hidrojen sülfür kullandıklarından organik maddenin yanında yan ürün olarak kükürt oluştururlar.
✔ Oksijen üretmezler. Hidrojen kaynağı olarak: H2S Karbon kaynağı olarak: CO2 6CO2 + 12H2S --> C6H12O6 + 12S + 6H2O Hidrojen kaynağı olarak H2 kullanan canlılar
✔ Hidrojen bakterileri tarafından gerçekleştirilir.
✔ Hidrojen kaynağı olarak hidrojen gazı kullandıklarından organik maddenin yanında yan ürün oluşturmazlar.
✔ Oksijen üretmezler. Hidrojen kaynağı olarak: H2 Karbon kaynağı olarak: CO2 6 CO2 + 12 H2 --> C6H12O6 + 6 H2O
✔ Robert Hill, fotosentezin reaksiyonları ile ilgili deneyler yaparak fotosentezin ışık reaksiyonları sonucu açığa çıkan oksijen gazının kaynağının CO2 değil, H2O olduğunu ortaya çıkarmıştır. Buna Hill Reaksiyonu denir. 6CO2 + 6H2O --> C6H12O6 + 6O2 Tüm Fotoototroflarda Görülen Durumlar ✔ Karbon kaynağı olarak CO2 kullanırlar.
✔ Klorofil ve ışık kullanırlar.
✔ Organik madde ve su oluştururlar.
✔ Hidrojen kaynağı kullanırlar. (Hidrojen kaynağı değişiklik gösterir.)
✔ Ökaryot hücrelerde klorofil pigmenti kloroplast organeli içinde yer alır. Bu nedenle kloroplast fotosentezden sorumludur.
✔ Prokaryot hücrelerde klorofil pigmenti hücre zarına bağlı olacak şekilde sitoplazmada bulunur. Hücre zarı ve sitoplazma beraberce kloroplast gibi görev yapar. Hücre zarı kloroplast içindeki tilakoit zar sisteminin görevini üstlenirken sitoplazma stromanın görevini üstlenmiştir.
KLOROPLAST
✔ Klorofil pigmenti taşıyan yeşil plastiddir.
✔ Fotosentezin gerçekleşmesini sağlar.
✔ Dış ve iç olmak üzere iki katlıdır. İç zarı düzdür.
✔ İçi stroma ile doludur. Bu sıvı içerisinde DNA, RNA, ribozom, enzim de dahil olacak şekilde birçok organik ve inorganik madde bulunur.
✔ İçinde üçüncü bir zar sistemi bulunur. Buna tilakoit zar sistemi denir. Klorofiller granumların tilakoit zarına tutunmuş bir şekilde bulunur. Granumlar tilakoit ara lameller ile birbirine bağlanarak granaları oluşturur.
✔ Kendini eşleyebilir ve protein sentezi yapabilir.
Işık
✔ Doğada çok farklı ışık türü vardır. Işık, dalga boylarına göre sıralanmıştır. Bu şekilde elektromanyetik spekturum oluşur.
✔ Elektromanyetik spektrumun nm ile nm arasındaki ışık fotosentez yapmaya uygundur. Bu ışığa görünür ışık denir.
✔ Görünür ışık (beyaz ışık) prizmadan geçirildiğinde ışık, dalga boylarına göre renklerine ayrılır.
✔ Işık cisimle karşılaştığında; Cismin içinden geçebilir. Yansıtabilir. Soğurabilir. Bunun nasıl olacağı cismin kimyasal özelliği ile ilgilidir.
✔ Görünür ışığı soğurabilen cisimlere pigment denir.
✔ Pigmentin soğurduğu ışık, fotosentezin gerçekleştirilmesine olanak tanır.
Klorofil
✔ Fotosentezde görev alan birçok pigment vardır. En temel fotosentez pigmenti klorofildir.
✔ Klorofil pigmenti kırmızı ve mor ışığı soğururken yeşili yansıtır. Yeşili yansıttığından klorofil yeşildir.
✔ Klorofilin yapısında Mg, N, C, O, H atomları bulunur. Fe ise yapısına katılmaz. Ancak, üretimini sağlayan enzimin çalışması için gereklidir. Fotosenteze Yardımcı Pigmentler
✔ Klorofilin soğurabildiği dalga boylu ışıklardan daha farklı dalga boyundaki ışıkları soğururlar. Böylece farklı dalga boylarında da verimli fotosentez gerçekleşmesi sağlanır.
✔ Zararlı ışıklardan klorofili korurlar. Engelmann Deneyi Engelmann beyaz ışığı bir prizmadan geçirerek ışığın renklere ayrılmasını sağlamıştır. Renklere ayrılan ışığı ipliksi yeşil alg üzerine düşürmüştür. Yeşil algin etrafına oksijenli solunum yapan bakteri türü yerleştirmiştir. Bakterilerin kırmızı, mavi ve mor ışık etrafında daha çok; yeşil ışık etrafında ise daha az ürediği görülmüştür.
Fotosentez Reaksiyonları
✔ Fotosentez ışık varlığında gerçekleşen bir reaksiyondur.
✔ Birbiri ile bağlantılı iki reaksiyondan oluşur, bunlar; ışığa bağlı ve ışıktan bağımsız reaksiyonlardır. Işığa Bağımlı Reaksiyonlar
✔ Işık gereklidir.
✔ Klorofil görev alır.
✔ Kloroplastın granasında (granumunda) gerçekleşir.
(Tilakoit zar sistemi)
✔ Enzimler görev alır ancak enzim miktarı ışıktan bağımsız evreye göre oldukça az olduğundan sıcaklık değişimlerinde çok fazla etkilenmezler. Daha çok ışık etkisinde gerçekleşen reaksiyonlardır.
✔ Fotosistemler ve ETS görev alır.
✔ Su kullanılır. Su ışık yardımı ile oksijen, hidrojen ve elektrona parçalanır.
(Fotoliz)
Oksijen gaz olarak atmosfere verilir. Hidrojen ve elektron ETS etkisi ile NADP molekülüne aktarılır ve NADPH2 oluşturulur. Bu sırada fotofosforilasyon ile ATP üretimi yapılır
✔ Reaksiyon sonucunda O2 , ATP, NADPH2 üretilir. Üretilen oksijen atmosfere verilirken ATP ve NADPH2 organik madde üretiminin gerçekleşebilmesi için ışıktan bağımsız evreye gönderilir. Işığa bağımlı reaksiyonlarda
12 H2O 6 O2 12 NADP 12 NADPH2 18 ADP 18 ATP Kullanılır Üretilir
Kemiozmozis:
Tilakoit zarın her iki tarafındaki (tilakoit boşluk- stroma) hidrojen konsantrasyonuna bağlı olarak ATP üretim mekanizmasıdır.
Işıktan bağımsız reaksiyon (Calvin Döngüsü)
✔ Işık gerekli değildir. Ancak gerçekleşmesi için ışığa bağımlı reaksiyona ihtiyacı olduğundan aydınlık ortamda gerçekleşir.
✔ Kloroplastın stromasında gerçekleşir.
✔ Enzimler görev alır bu nedenle sıcaklık değişimlerinden çok etkilenir.
✔ CO2, NADPH2 ve ATP kullanılır.
✔ CO2 özümlemesi ve indirgemesi olur.
✔ NADPH2 elektronlarını bırakıp NADP haline gelir (yükseltgenir).
✔ ATP de ADP haline gelir.
✔ NADP ve ADP ışıklı evre geri gönderilir.
✔ Organik madde ve H2O üretilir.
✔ Fotosentezde asıl kazanç PGAL (Organik madde)’dir.
✔ Geri dönüşüm reaksiyonları ile PGAL den aminoasit, yağ asidi, vitamin, glikoz gibi organik maddeler üretilir. Üretilen maddeler canlının türüne göre değişiklik gösterir. Üretilen glikozun bir kısmı solunumla harcanır. Bir kısmı ise maltoz, sükroz, nişasta ve selüloz sentezinde kullanılır. Işıktan bağımsız reaksiyonlarda 6 CO2 12 NADPH2 18 ATP harcanır Organik madde 12 NADP 18 ADP 6 H2O üretilir.
FOTOSENTEZ HIZINA ETKİ EDEN GENETİK ETMENLER
1) Kloroplast ve Klorofil Sayısı: Kloroplast ve klorofil fotosentezi gerçekleştiren yapılardır. Bu yapıların fazla olması daha fazla fotosentez yapılmasını sağlar.
2) Yaprak Sayısı ve Genişliği: Bir bitkinin temel fotosentez organı yapraklarıdır. Yaprak sayısının fazla olması daha fazla fotosentez yapılması anlamına gelir. Yaprak genişliğinin artması, yaprağın ışıkla temas yüzeyini artırır. Bu durum fotosentezin artmasına neden olur.
3) Stoma Sayısı: Bitkideki gaz alışverişinin yapılmasını sağlayan yapılardan en önemlisi stomadır. Stoma sayısının fazla olması O2 ve CO2 alışverişini artıracağından fotosentezi artırır.
4) Enzim Miktarı: Fotosentez reaksiyonlarında çok sayıda enzim görev alır. Enzim miktarının artması fotosentezi de artırır.
5) Kütikula Kalınlığı: Kütikula, yaprağın yüzeyini örten ve bitkinin su kaybını azaltan epidermis tarafından üretilmiş bir tabakadır. Bu tabaka kurak ortam bitkilerinde kalın, nemli ortam bitkilerinde ise incedir. Kütikulanın kalınlığı arttıkça güneş ışınlarının fotosentez yapabilen hücrelere ulaşması zorlaşır. Bu durum fotosentez hızını azaltır
ÇEVRESEL ETMELER
✔ Fotosentezi birden fazla faktör etkilediği için fotosentez hızının miktarı minimum olan faktör tarafından sınırlandırılır. Buna minimum yasası denir. Sıcaklık ve ışık şiddetinin uygun olduğu ortamda su miktarı olması gerekenden az ise fotosentez hızını su miktarı belirler.
1) Işık Şiddeti
✔ Işık şiddeti arttıkça fotosentez hızı belirli bir seviyeye kadar artar. Daha sonra sabit kalır.
✔ Işık şiddeti öncelikle ışığa bağımlı evreyi etkiler. Işığa bağımlı evrenin etkilenmesi dolaylı olarak ışıktan bağımsız evreyi de etkiler.
2) Işığın Dalga Boyu
✔ Klorofil molekülü en fazla kırmızı ve mor dalga boylu ışığı; en az ise yeşil dalga boylu ışığı soğurur. Bu nedenle fotosentez hızı kırmızı ve mor dalga boylu ışıklarda fazla, yeşil dalga boylu ışıkta azdır.
✔ Öncelikle ışığa bağımlı evreyi etkiler. Işığa bağımlı evrenin etkilenmesi dolaylı olarak ışıktan bağımsız evreyi de etkiler.
✔ Işığın enerjisi ile fotosentez hızı arasında ilişki yoktur.
3) Karbondioksit Miktarı
✔ Karbondioksit miktarı arttıkça, fotosentez hızı da belirli bir seviyeye kadar artar. Daha sonra sabit kalır.
✔ Karbondioksit miktarının artması öncelikle ışıktan bağımsız evreyi etkiler. Işıktan bağımsız evre etkilendiğinden ışığa bağımlı evreyi de dolaylı olarak etkiler.
✔ Ortamın karbondioksit konsantrasyonu çok fazla düşerse canlı CO2 bağlayamaz.
✔ Karbondioksit miktarı ve ışık şiddeti beraber düşünüldüğü zaman fotosentez hızında değişiklikler görülür. Karbondioksit miktarı yeterli ise fotosentez hızı ışık şiddetine göre değişir.
✔ Eğer bitkinin fotosentez yaptığı ortama kireç suyu, KOH ve NaOH maddeler konulursa fotosentez olumsuz etkilenir. Çünkü bu moleküller karbondioksit tutucudurlar; ortamdaki karbondioksiti tutarak canlının fotosentez yapmasını engeller.
✔ Seralara ıslak saman konularak bitkilerin daha fazla fotosentez yapması sağlanabilir. Çünkü ıslak saman içindeki saprofitler ayrışma yaparak seranın karbondioksit miktarını artırırlar.
4) Sıcaklık
✔Fotosentez reaksiyonlarında görev alan enzimler sıcaklık değişimlerinden oldukça etkilenirler. Sıcaklığın optimum değerin altına düşmesi ya da üstüne çıkması fotosentez hızını azaltır. Optimum değerin çok fazla üstüne çıkılması enzim faaliyetlerini geri dönüşümsüz olarak durdurur.
(Denatürasyon)
✔ Fotosentez tepkimeleri sıcaklık değişiminden etkilenir ancak ışıktan bağımsız evrede daha fazla enzim görev aldığından ışıktan bağımsız tepkimeler sıcaklık değişiminden daha fazla etkilenir.
✔ Işık şiddeti ile sıcaklık beraber düşünüldüğünde sıcaklık yükselse bile düşük ışık şiddetinde fotosentez hızında belirgin bir değişiklik olmayacaktır.
5) Mineraller
✔ Fe, Mg, N, P, S, K, Ca gibi minerallerin fotosentezde rolü vardır. Minerallerin fotosentez hızına etkisi minimum yasasına göre belirlenir.
✔ Fe; ETS elemanının yapısına katılır ayrıca klorofilin üretiminde görev alan enzimin kofaktörüdür.
✔ Mg klorofilin yapısına katılır.
✔ Ortamda ışık olmadığında klorofil için gerekli tüm maddeler varsa bile, klorofil sentezi yapılmaz.
6) Su Miktarı
✔ Su miktarının artması fotosentezi artırır. Bir değerden sonra ise fotosentez hızını etkilemez.
✔ Öncelikle ışığa bağımlı reaksiyonları etkilerken ışığa bağımlı reaksiyonların etkilenmesi nedeni ile ışıktan bağımsız reaksiyonu dolaylı olarak etkiler.
7) pH
✔ Fotosentezde görev alan enzimlerin çalıştığı optimum pH aralığının dışına çıkılırsa fotosentezin hızı olumsuz etkilenir. Enzim çalışmasını geri dönüşümsüz olarak bozar. (denatürasyon)
Besin maddeleri içerisinde kendisini en çabuk azot noksanlığı hissettirir. Bu yüzden azot, bitki besin maddeleri içerisinde, en önemlisidir ve gübrelemede en çok kullanılanıdır.
Azot noksanlığında bitkilerde, büyüme ve gelişme hızlı bir şekilde yavaşlar, bitki küçük kalır. Sürgün sayısı az ve sürgün boyu normalden kısadır. İlerlemiş azot noksanlığında sürgünler kıvrılarak aşağı doğru büyür. Yapraklar küçülerek vaktinden önce dökülür ve ağır kloroz (sararma) görülür. Bitki yaşlılık hormonu salgılar ve kök gelişimi zayıftır. İnce ve zayıf kökler görülür. Azot noksanlığı öncelikle kendini yaşlı yapraklarda gösterir. Bu, azotun bitkide hareketli olmasından kaynaklanır. Erken çiçeklenme gözlenecek ve vejetatif dönem kısalacaktır.
Azotun fazla verilmesi durumunda ise bitkide anormal boya kaçma, bitki dokularında gevşekleşme, bitkide yatma, hastalıklara karşı direncin azalması, geç çiçeklenme ve raf ömründe kısalma, şeker sentezinde azalma, erken meyve dökülmesi, depo hastalıklarının artması gibi olumsuzluklar gözlemlenir.
Azotun Alım Formları: NO3–, NH4 ve NH2–
Azot alınımını azaltan koşullar:
Promote MAX
Tarafol Extensive
Tarafol Green
Kaya, mineraller ve organik maddelerdeki fosfor parçalanarak serbest hale dönüşür ve bitki bu serbest fosfor bileşiklerinden faydalanır. Ancak, fosfor genelde, toprak içerisinde bitkilerin faydalanamayacağı bağlı formda bulunur. Özellikle pH’sı yüksek, kireçli veya magnezyumu yüksek topraklarda kalsiyum fosfat veya magnezyum fosfat olarak çözünmez bileşikler oluşturarak çökelir ve bu yapıdan bitkiler faydalanamaz. Yapılan gübrelemelerde bitkinin fosfordan faydalanma oranı %30 civarındadır. Gübrelerle verilen veya topraktaki mevcut fosforun etkinliğini pH’yı düşürerek sağlayabiliriz.
Bitkiler toprakta serbest halde bulunan fosforu kolaylıkla alabilirler. Fosfor bitkilerde en fazla genç dönemde kullanılır. Tohum döneminde fosfor kullanımı nispeten artar.
Fosfor, çiçeklenme biyolojisi, tohum oluşumu, enerji transferi (ATP), gen aktarımı (DNA) gibi konularda mutlak gereklidir.
Fosfor noksanlığı bitkinin en çok generatif yönden zarar görmesine neden olur. Fosfor noksanlığı kendini öncelikle yaşlı yapraklarda gösterir (mobildir). Yapraklar noksanlık durumunda önce koyu yeşile, sonra mavi yeşile ve daha sonrada kırmızı ve kırmızı-mor bir görünüm sergiler.
Fosfor fazlalığında veya aşırı fosfor gübrelemesinde demir (Fe+2) çinko (Zn+2), kalsiyum (Ca+2), bor (B) ve mangan (Mn+2) alınımına engel olur.
Fosforun Alım Formları: H2PO4 ve HPO4-2
Fosforun Bitkideki Görevleri:
Fosfor Noksanlık Belirtileri:
Fosfor Alınımını Azaltan Koşullar:
Fertiphite
Tarafol Green
Tarasoil Fosfotech
Tarafol Phusion
Potasyum, azot ve fosfor gibi bitki yapısına pek girmez. Daha çok bitkinin bazı hayatsal olaylarında kendini hissettirir. Örneğin; bitkinin su potansiyelinin ayarlanmasında, karbonhidratların oluşturulmasında ve taşınmasında rol oynamaktadır. Bunların dışında amino asitlerin proteinlere dönüşümünde de etkin rol alır.
Potasyum bitkilerde birçok kalite unsurunu etkiler. Meyve kalitesi, renk, koku ,aroma, dayanıklılık, sertlik, hastalıklara karşı dayanım ve depolama uzunluğunu etkileyen en önemli elementtir.
Potasyum bitki bünyesine K+ iyonu şeklinde alınmaktadır ve eksikliği azot gibi ilk önce kendini yaşlı yapraklarda göstermektedir. Fazla alınan potasyum magnezyum alınımını azaltır ve bitkinin tepe sürgününün yavaşlamasına neden olur.
Potasyumun Bitkideki Görevleri
Potasyum Noksanlık Belirtileri
Potasyum Alınımı Azaltan Koşullar
Quantum K
Tarafol Green
Tarasoil K
Tarafol Gold
Promote K Plus
Kalsiyum bitkiler tarafından Ca+2 iyonu olarak, kök uçları aracılığıyla alınır. Bütün bitki dokularına kalsiyum iyonları transpirasyona (terleme) bağlı olarak ksilem boruları ile taşınır.
Kalsiyum yeni gelişen hücre dokularının uç noktalarının gelişmesinde, köklerin ve çiçeklerin normal oluşumunda etkilidir. Kalsiyum hücre duvarının arasında bulunur. Hücre duvarının yapı taşıdır.
Kalsiyum bitki bünyesinde taşınmazdır. Yani daha önceden bitkiye alınmış veya yaprakta bulunan kalsiyum, meyve ve yeni oluşan yapraklara geçiş yapmaz ve ilk eksiklik belirtilerini yaprak uçlarının kuruması veya yukarı doğru kıvrılmasıyla gösterir. Sürgün uçlarında ölme ve ölü dokunun büyümesinin durması, meyve ucunda renk açılması, ilerleyen dönemde kahverengi-siyah çürüklük (çiçek burnu çürüklüğü) görülür. Örnek olarak elmada acı benek, domates, biber, patlıcanda çiçek burnu çürüklüğü, kerevizde meyve içi kararması kalsiyum eksikliği sonucu ortaya çıkan belirtilerdir.
Kalsiyum eksikliğini gidermek için düzenli olarak gerekirse her sulamada Kalsiyum Nitrat gübresi uygulaması gerekir veya meyve üzerine 3–4 kez kalsiyum püskürtmek etkili olmaktadır.
Kalsiyumun Bitkideki Görevleri
Kalsiyum Noksanlık Belirtileri
Kalsiyum Alınımını Azaltan Koşullar
Magsea Cal
Tarafol Calcio
Tarasoil Calcio
Bitkiler magnezyumu Mg+2 iyonu şeklinde alırlar. Magnezyum, klorofilin merkez atomudur ve fotosentezde hayati öneme sahiptir. Bu nedenle magnezyum eksikliğinde, klorofil miktarı düşer ve fotosentez geriler. Buna bağlı olarak da bitki gelişimi geriler ve ürün kaybı meydana gelir.
Magnezyum bitkilerde hareketlidir. Bu yüzden, bitkilerde en fazla büyüme uçlarında ve özellikle de genç yapraklarda birikir. Tohum oluşumu sırasında bu bölgelerden tohuma taşınır. Magnezyum eksikliği kendini ilk önce yaşlı yapraklarda gösterir. Her bitkide farklı olmakla birlikte genel olarak magnezyum noksanlıklarında; yaşlı yapraklarda renk açılır, yaprak üzerindeki ana ve ikinci damarlar yeşil daha ince damarlar ise sarıya döner ve damar aralarında lokal dalgalı yuvarlak sararmalar görülür.
Magnezyumun Bitkideki Görevi
Magnezyum Noksanlık Belirtileri
Magnezyum Alınımını Azaltan Koşullar
Promote Max
Toprakta çok düşük oranlarda bulunur ve bitkilerin ihtiyaçları da çok düşüktür. Bitkiler Molibden’i Molibdat iyonu (Mo-2) olarak topraktan ve yapraktan alabilir. pH’sı 5,5 den düşük olan topraklarda noksanlığı görülmektedir.
Özellikle karnabahar ve lahananın molibden gereksinimi yüksektir. Marul, ıspanak, pancar, turunçgiller türleri de hassas bitkilerdir.
Molibden bitki bünyesinde nitrat birikmesini önler. Azotun metabolize edilmesini sağlar. Protein oluşumunda etkilidir. Molibden C vitamini sentezi üzerine etkilidir. Eksikliğinde bitkilerin C vitamini kapsamı azalır.
Molibden noksanlığında nitrat asimilasyonu olmadığı için bitkilerde nitrat birikir ve azot noksanlığına benzer arazlar ortaya çıkar. Yaşlı yaprakların damar aralarında sarımsı lekeler meydana gelir. Azot noksanlığından farklı olarak yaprak kenarları çabucak sararır ve kurur. Yaprak da dengesiz büyüme görülür.
Molibden’in Bitkilerdeki Görevleri
Molibden Noksanlık Belirtileri
Molibden Alımını Azaltan Koşullar
Tarafol Max
Mangan alınımını en fazla etkileyen faktör toprak pH’sıdır. Bir birimlik pH değişimine karşı mangan alınımı kat etkilenmektedir. Bu nedenle uygun pH’da mangan alımı çok kolay olmakta, yüksek pH’lı topraklarda ise mangan eksikliği görülmektedir.
Mangan bitkide klorofil oluşumuna yardım eder. Bitkide enzimatik ve fizyolojik olaylarda katalizör görevi üstlenir. Karbonhidratların suya ve karbondioksite parçalanmasında ve solunum olaylarında görev almaktadır.
Mangan noksanlığı magnezyum noksanlığına çok benzer aradaki fark, magnezyum noksanlığında semptomlar yaşlı yapraklarda görülür. Manganda ise genç yapraklarda başlamaktadır.
Mangan fazlalığında, fosfor indirgenerek demirin etkinlik kazanmasına engel olur ve bitkide demir noksanlığı görülmeye başlar.
Özellikle yüksek pH’lı ve kireç içeriği yüksek topraklarda, bitkide mangan noksanlığını gidermek için yaprak uygulaması daha iyi sonuçlar verir. Mangan bitkide mobil olmadığı için uygulama bunun için yeterli olmaktadır.
Mangan’ın Bitkideki Görevleri ve Noksanlık Belirtileri
Mangan Alınımını Azaltan Koşullar
Promote Black
Stark
Tarafol Max
Bitkiler tarafından alınabilen kükürt kaynağı, elemental kükürt ve organik madde içerisinde bulunan kükürttür. Bitkiler kükürdü SO4-2 iyonu şeklinde alırlar. Bunun yanında kükürdü yaprakları ile SO3 ve az da olsa elemental kükürdü de alabilirler. Ayrıca, bitkiler bu elementi SO2 gazı şeklinde de absorbe edebilirler.
Kükürt organik maddenin yapısına giren bir elementtir. Kükürt bitkilerde sistin, sistein ve metionin gibi kükürtlü aminoasitlerin yapısında yer alır ve bunlarla birleşerek proteinleri oluşturur. Bu döngü sırasında kükürt, birçok enzimatik faaliyette görev alır. Kükürt bitki bünyesinde kolaylıkla taşınabilir (mobildir). Fakat, bitki bünyesine girdikten sonra hemen çeşitli bileşikler oluşturduğu için N,P,K ya göre az hareketlidir. Kükürt noksanlığı azot noksanlığına oldukça benzeyen belirtiler gösterir. Azot noksanlığı ile kükürt noksanlığını ayıran taraf, kükürt noksanlığının azotun tersine, genç yapraklarda görülmesidir.
Kükürtün Bitkideki Görevi
Kükürt Noksanlık Belirtileri
Power Soft
Sulfo Acid
Ülkemiz topraklarında en fazla noksanlığı görülen elementlerden biridir. Ancak, noksanlığı toprakta az bulunmasından dolayı değil, yüksek pH ve yüksek kireç içeriğinden dolayıdır. Yüksek pH’da ve yüksek kireç oranlarında, demir çözünemez bileşikler oluşturmaktadır.
Demir noksanlığı ilk önce genç yapraklarda ve özelliklede yeni oluşanlarda kendini gösterir. Demir noksanlığının ileri durumlarında hiç klorofil sentezlenemediği için yaprak beyaz olabilir. Demir eksikliğinin karakteristik semptomları, klorofil sentezinin durmasından kaynaklanan büyümenin durmasıdır.
Demir klorofil oluşumunda esas besin maddesidir.
Demirin Bitkideki Görevleri
Demir Noksanlık Belirtileri
Demir Alınımını Azaltan Koşullar
Ferro Forte
Green Fer
Ülkemiz toprakları genel karakter itibarı ile yüksek pH ve kireç içeriğine sahiptir. Bu ve benzeri topraklarda çinko düşük miktarlarda bulunur. Aynı zamanda çok yağış alıp yıkanan asit karakterli topraklarda da çinko noksanlığı görülmektedir. Bitkilerin çinko ihtiyaçları çok düşük olmasına rağmen bu gibi durumlarda çinko noksanlıklarına çokça rastlanır.
Çinkonun karbonhidratların taşınmasında ve şekerin kullanılmasında görev aldığı, azot ve fosfor metabolizmasında enzim olarak görev yaptığı bilinmektedir.
Çinko noksanlığı genç yapraklarda veya sürgünlerin ortasındaki yapraklarda kendini gösterir. Noksanlığında yapraklar yeşil kalırken yaprak aralarında sarı lekeler göze çarpar. Bazı bitkilerde kıvırcıklaşma ve rozet oluşumuna neden olur. Verim oldukça düşer.
Noksanlığında bitkide sıvı alınımı yavaşlamakta, oksin azlığından dolayı boğum araları kısalmaktadır. Bitki bodurlaşmakta ve bazı bitkilerin tepe sürgünlerinde kamçılaşma ve rozetleşme görülmekte, kılcal kökler kök ucuna toplanmaktadır.
Çinko’nun Bitkideki Görevleri
Çinko Noksanlık Belirtileri
Çinko Alınımını Azaltan Koşullar
Promote Black
Stark
Tarafol Max
Genelde birçok ilacın içinde bakır bulunmasından dolayı bakır noksanlığı pek görülmez. Ancak tarıma yeni açılan topraklarda özellikle organik madde içeriği yüksek ise noksanlık görülebilmektedir. Bunun nedeni organik maddenin bakırı çok güçlü bağlamasıdır. Bazen diğer mikro elementlerin yüksek oranda olması da bakır noksanlığına sebep olmaktadır.
Bakır klorofil oluşumu için gereklidir. Solunum için katalizördür, Karbondioksit alımını düzenler bu nedenlerle fotosentezde oldukça etkili bir elementtir. Bitki bünyesinde bakırın içeriği normalin altına düştüğünde bitkilerde generatif gelişim daha fazla etkilenir. Çiçeklerde deformasyon, renk bozukluğu, çiçek azlığı, hiç oluşmama veya çiçek atma gözlemlenebilir. Aminoasitlerin ve enzimlerin oluşumunda azalma görülür.
Bakır noksanlığı diğer mikro elementler gibi önce genç yapraklarda görülür. Çünkü bakır bitki bünyesinde hareketli değildir.
Bakır’ın Bitkilerdeki Görevleri
Bakır Eksiklik Belirtileri
Bakır Alımını Azaltan Koşullar
Tarafeed Cu
Bor toprakta iyonlaşmamış borik asit (BHCO)3 şeklindedir. Bor noksanlığı ile toksitesinin sınırları çok dar bir pencerede seyreder. Bu yüzden gübrelemede oldukça dikkat edilmelidir.
Bor’un bitkide protein senteziyle ilişkisi vardır. Karbonhidratların oluşumu ve taşınmasında görev alır. Kalsiyum taşınmasında ve yerine yerleştirilmesinde yardımcı olur. Çiçek ve meyve tutumunu etkiler. Polen oluşumu ve hormon sentezi içinde gereklidir.
Bor noksanlığında şeker pancarında öz çürüklüğü, turpta kahverengi öz, patates içinde kahverengi lekeler, tütünde tepe hastalığı, elmada mantarlaşmış çekirdek evi, ya da uç sararması, gibi hastalıklar görülmektedir.
Borun Bitkideki Görevleri
Bor Noksanlık Belirtileri
Promote Black
Klorofil Nedir?
Farklı dalga boylarındaki ışığı emmek suretiyle, fotosentez olayının gerçekleşmesine olanak sağlayan yeşil renkli biyolojik pigmente krorofil denir. Özellikle ışık ve karbondioksit ile beraber gerçekleşen reaksiyon kapsamında, yaşamın önemli bir temelini oluşturmaktadır.
Klorofil Ne İşe Yarar?
Özellikle bitkilerin yeşil ve sağlıklı kalması konusundaki en önemli yapılar arasında klorofil gelir. Bitkilerin canlı kalmasını ve büyümesini sağlayan etkin bir pigmenttir. Fotosentez sırasında güneş ışığını emer ve buna bağlı olarak enerjiye dönüşmesini sağlar.
Klorofilin Faydaları Nelerdir?
Klorofilin dünyadaki yaşamdan sorumlu bir yapı ve pigment olduğunu eklemek mümkündür. Bitkilerin sağlıklı yaşam sürmesi ve fotosentezin gerçekleşmesinin yanı sıra, aynı zamanda insan sağlığı için de önemli bir olanak sağlar.
- Anemi ile savaşır.
- Vücudu enfeksiyonlara karşı etkin şekilde korur.
- Karaciğerin temizlenmesine destek sağlar.
- Ülseri hafifletir
- Bağırsakları temizlemede yardımcı olur.
- Serbest radikalleri uzaklaştırır ve etkisiz hale getirir.
Bu özellikleri ve faydaları ile beraber klorofil büyük bir öneme sahiptir.
Klorofil Nerede Bulunur?
Klorofil bitkilerde yer alan ve kloroplast ismiyle bilinen organel içerisinde yer almaktadır. Kısacası yalnızca bitkilerde yer alan ve özellikle fotosentez için önemli bir yer teşkil eden pigmentler içerisinde geldiğini söylemek mümkün.