kod adı yeşil toros / JİTEM elemanı 'Yeşil' ve 'Beyaz Toros' bu kez Çiçek Sepeti'nde ortaya çıktı

Kod Adı Yeşil Toros

kod adı yeşil toros

fazla oku

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 2. Lig Beyaz Grup'ta dün gerçekleşen karşılaşmada çıkan olayların yankıları sürüyor.

Olay önceki gece Bursaspor taraftarının Amedspor oyuncularının kaldığı otelin önünde toplanmasıyla başladı.

"Ne mutlu Türküm" sloganları atan taraftar grubu, gece boyunca havai fişek patlattı ve yüksek sesle Mehter Marşı çaldı.

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Gündüz oynanan maç, futbolda benzerine az rastlanır görüntülere sahne oldu.

Fiziki saldırının yanında müsabaka esnasında bozuk paradan su şişesine kadar yüzlerce madde atıldı. Hatta bir Bursaspor taraftarının sapanla taş attığı bile tespit edildi.

Maç bittikten sonra Amedsporlu futbolcular, soyunma odasında bile fiziki saldırıya uğradı.

Bursaspor tribününde 'lı yıllarda binlerce kişinin faili meçhul şekilde kaybettirilmesinde rolü olan "Yeşil" kod ismiyle bilinen Mahmut Yıldırım ve aynı yıllarda JİTEM'in insan kaçırmak için kullandığı araç olarak bilinen "Beyaz Toros" posterleri açıldı. 

Bu posterlerin açılması Kürt toplumunda büyük tepkilere neden oldu. Siyasetçisinden yazarına, akademisyeninden öğrencisine kadar toplumun değişik kesimlerinden birçok insan buna sert tepki gösterdi.

Ancak atılan slogan ve açılan pankartlara bazı siyasi parti üye ve yöneticileri destek verdi. 

"Torosumuz beyaz değil ama yine de yenilmeyiz"

Amedspor'un "Beyaz toroslarınızı da yeşilinizi de yeneceğiz!" tweetini alıntılayan İYİ Parti İstanbul Gençlik Kolları İl Teşkilat Başkanı Tamer Kavukoğlu, bir torosun önünde poz verip "Torosumuz beyaz değil ama yine de yenilmeyiz" paylaşımı yaptı. 

Beyaz toros

Tepkilerin ardından hesabını kilitleyen Kavukoğlu, bir süre sonra paylaşımını sildi.

"Vatanına göz dikeni ez oğul"

Bir diğer destek de Zafer Partisi Bursa Gençlik Kolları'ndan geldi. 

Sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "Vatanına göz dikeni ez oğul! Biz geldik siz neredesiniz?" ifadelerini kullandı.

Peki, "Yeşil" ve "Beyaz Toroslar" Kürt hafızasında neyi çağrıştırıyor?

Amedspor ve Bursaspor maçında sahaya söz konusu görsellerin girmesine neden engel olunmadı?

"Kontrgerilla cinayetlerini hatırlatıyor"

Birçok Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele (JİTEM) davasında müdafi olan İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Eren Keskin, açılan pankartların belli siyasi odaklar tarafından karar verildiği görüşünde.

Hukukçu Keskin'e göre Yeşil, Cem Ersever ve "Beyaz Toros" posterlerin Kürtlerin hafızasında ilk başta kirli savaş politikaları, gözaltında kayıpları, kontrgerilla cinayetleri ve köy yakmalarını hatırlatıyor.

Bursaspor tribününde açılan posterlerin tek başına taraftar tepkisi olduğuna inanmadığını aktaran Keskin, "Açıkçası bunun belli siyasi odaklar tarafından karar verildiğini, hatta iktidarın küçük ortağının bunda son derece bir etkisi olduğunu düşünüyorum" dedi.

Amedspor

Amedspor - Bursaspor kaşılaşması / Fotoğraf. Twitter

"İçişleri Bakanı'nın açıklamasının hiçbir inandırıcılığı yoktur"

Pankartların hazırlanması, sloganların atılması ve şiddet gösterilerinin karar vericilik doğrultusunda yapıldığını kaydeden Keskin, "Hatta Amedspor Kulübü Başkanı'nın söylemine göre soyunma odalarına mermiler bırakılmış. Bunların hiçbiri siyasi bir organizasyon dışında yapılamaz. İki kişinin bir araya gelip basın açıklamasını engelleyen polisin bir gece önceden başlayan nefret söylemini, sloganlarını, ölüm tehditlerini engellemediler. Maçta neler olacağı belliydi. Ertelensin talepleri olmasına rağmen ertelenmedi ve büyük bir şiddet olayına sahne oldu" diye konuştu. 

Açılan pankartlarla "Biz Kürt sorunu politikamızda 90'lara geri dönüyoruz" mesajının verilmek istendiğine değinen Keskin, devamında şunları kaydetti:

Bunun başka hiçbir anlamı yoktur, olayın ardından İçişleri Bakanı'nın yaptığı açıklamanın hiçbir inandırıcılığı yoktur, bunu baştan engelleyebilirdi ama maalesef yapmadılar ve Kürtlere bundan sonra böyle olacak denildi. Amedspora tepkinin temel nedeni Kürtlerin ulusal bağlılığını sağlamış olmasıdır. Her kesimden Kürt Amedspor'u seviyor, böyle bir yanı var ve bunu korkutucu bulduklarını düşünüyorum."

Amedspor

Amedspor oyuncularına tribünden yüzlerce cisim atıldı / Fotoğraf: Twitter

"Bu hukuk dışı eylemleri, cinayetleri, işkenceleri, çağrıştırdı"

12 Mayıs 'de Ankara'da İHD Genel Merkezi'nde uğradığı silahlı saldıran kurtulan eski Demokratik Toplum Partisi Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal da posterlerin gösterilmesinin rastlantı olmadığı görüşünde.

Türkiye'nin bir kaos sürecini yaşadığını ve bununla neyi anımsatmak istediklerinin anlaşılır hiçbir tarafının olmadığını ifade eden Birdal, "Bu hukuk dışı eylemleri, cinayetleri, işkenceleri, çağrıştırdı. Bu insanlığa karşı işlenmiş, savaş suçlarını anımsatan bir tabloydu" diye konuştu.

"Kürt demokratik siyasetine yönelik bir nefret"

Söz konusu olayı ırkçı, ayrımcı ve utanç verici bir tablo olarak niteleyen Birdal, "İnsanları barıştıracak, dayanışmanın artırılması gereken bir günde böyle bir tablo kabul edilir değil" dedi ve ekledi:

Bu Amedspor'un şahsında yine Kürt halkına, Kürt demokratik siyasetine ve barışa yönelik bir nefret ve ırkçı fotoğraftı. Biz bunu şiddetle yeriyor, kınıyor ve lanetliyoruz. Sorumlular hakkında soruşturmanın başlatıldığı söylendi, umarım en kısa sürede sonuçlanır ve gereği yapılır."

Amedspor

Tribünlerden sahaya birçok cisim atılmasına rağmen karşılaşma iptal edilmedi / Fotoğraf: Twitter

"Demek ki hala kan dökmek istiyorlar"

20 Eylül 'de Diyarbakır'da katledilen Musa Anter'in oğlu Dicle Anter de Keskin ve Birdal ile benzer kanaatte.

Dicle Anter'e göre söz konusu posterlerin açılması planlı bir provokasyon. yılında Sivas katliamında bakıldığında benzer durum yaşandı. 

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde başta olmak üzere "Beyaz Torosların" insanların öldürülmesi için kullandığını kaydeden Anter, "Yeşilin durumu ise bellidir. Hala devletin, JİTEM'in kullandığı ve her türlü cinayetin içinde olan, babamın öldürülmesinde dahi dahli olan bir kişinin pankartının açılmasının anlamı nedir. Demek ki hala kan dökmek istiyorsunuz?" sorusunu yöneltti.

Amedspor

Tribünden içinde bıçak gibi kesici aletler bile atıldı / Fotoğraf: Twitter

"Futbol kulübü kapatılmalı, hakimin lisansı iptal edilmeli"

Yaşanan olaylar nedeniyle maçın iptal edilmesi, dünyada örneğine az rastlanır bir durum olduğuna vurgu yapan Anter, sözlerini şöyle tamamladı:

Neden bunun tedbirini almıyorsunuz? Sahaya giren insanların ceplerindeki bozuk paraları dahi alınırken, kurşun ve pankartla beraber birçok şeyi içeri almak ne demektir? Emniyet görevlileri nerede? Türkiye'de bir cezasızlık sistemi var. Herkesin yaptığı yanına kar kalıyor. Yapılacak şey bellidir; bu futbol kulübünü kapatacaksınız, ligden çekeceksiniz, hakimin de lisansını iptal edeceksiniz ki bir daha böyle bir provokasyon olmaması için. Biz Kürtler olarak bu durumu kabul etmiyoruz. 17 bin faili meçhul cinayetleri çağrıştıran sembolleri kabul etmiyoruz. Bu insanlık suçudur."

Ben devletim; Beyaz Toros benim imalatım, Yeşil Kod benim adamımdır!

Bursaspor-Amedspor maçında tribünlerde "Beyaz Toros" ve "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım pankartları açıldı. Maç gecesi otelin önünde atılan ırkçı sloganlar, maçta çıkan olaylar ve kamuoyunda tepki çeken görsellerin stada sokulmasında ihmali görülen kamu görevlileri hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.

Türkiye Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu 09 Mart tarih ve 45 sayılı toplantısında Bursaspor Kulübünün; tarihinde oynanan Bursaspor-Amedspor müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde ev sahibi kulüp olduğu müsabakada 5. kez gerçekleştirilmesinden dolayı 1 resmi müsabakayı kendi sahasında seyircisiz oynama ve TL para cezası ile ve aynı müsabakada Bursaspor Kulübünün, taraftarları ile mensuplarının neden olduğu Futbol Disiplin Talimatına aykırı eylem ve saha olayları nedeniyle 8 resmi müsabakayı kendi sahasında seyircisiz oynama ve TL para cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.

"Beyaz Toros" ve "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım pankartları nedir?

Ne ifade ediyor?  Kimlerin aklıdır?

Neden "Beyaz Toros" ve "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım pankartlarının açıldığı sorusunun yanıtı yakın tarihimizde saklı…  

Erbil Tuşalp; “Bugünü anlamak için yakın tarihinen başına "örtülü ödenek günlerine, yolsuzluk serüvenlerine ve de elbette Susurluk İş Kazasına" dönmek gerekiyor.” [i]

“ tarihinde, Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak’a ait 06 AC plaka sayılı Mercedes marka otomobil, Hüseyin Kocadağ sevk ve idaresinde Kuşadası’ndan hareketle İstanbul iline seyir halinde iken Susurluk ilçesi uçak yolu mevkiinde olay yerinin sol tarafındaki benzinlikten yola çıkan ve aynı istikamette seyreden Hasan Gökçe sevk ve idaresindeki 20 RC plaka sayılı kamyona saat sıralarında sağ arka yan tarafından çarpmıştır. Aşırı hızla seyrettiği belirlenen 06 AC plaka sayılı otomobilin, bu şekilde kamyona çarpması suretiyle meydana gelen trafik kazasında;

Otomobil içerisinde ön sağ koltukta oturmakta olan Sedat Edip Bucak yaralanmış, otomobilin arka koltuğunda oturmakta olan Mehmet Özbay, Gonca Us isimli bayan ve otomobilin sürücüsü Hüseyin Kocadağ olay mahallinde ve hastanede ölmüşlerdir.

Bu kişilerden, Sedat Edip Bucak’ın Şanlıurfa milletvekili, Hüseyin Kocadağ’ın İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü (Eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı) İzmir’de ikamet eden Mehmet Özbay’ın bayan arkadaşı Gonca Us ve Mehmet Özbay’ın olduğu, Mehmet Özbay kimlikli kişinin de Abdullah Çatlı olduğu anlaşılmıştır.”

12 Kasım'da devlet-mafya-polis ilişkilerinin ve Susurluk kazasından sonra ortaya çıkan iddiaların araştırılması için TBMM Genel Kurulunda “Meclis Araştırma Komisyonu" kurulması oy birliği ile kabul edildi ve 26 Kasım 'da Komisyon çalışmalarına başladı.

Dün Meclis Araştırma Komisyonları vardı, bugün yok; hem de var oldukları halde yok!

13 Ağustos ’de Başbakan Mesut Yılmaz, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ı Susurluk konusunda bir rapor hazırlamakla görevlendirdi. 22 Ocak ’de Başbakan Susurluk Raporunu bir televizyon programında kamuoyuna açıkladı.

Dünden gelen bugünün yanıtı bu raporlarda ve mahkeme kararlarında yer almaktadır.  

Susurluk Raporundan birkaç örnek vermek gerekirse Yeşil kod adlı kişi hakkındaki MİT anlatımı kısmen şöyledir: “Yeşil Kod Mahmut Yıldırım Gerçek Adı: Mahmut Yıldırım Kod Adı: Ahmet Yeşil-Mehmet Kırmızı Tire-Sakallı-Terminatör /- Salih-Derdi oğlu, Bingöl/Solhan doğumludur.” Aynı anlatımdan neler yaptığına dair birkaç örnek:

- Ankara Elmadağ İlçesi yakınlarında öldürülen Emekli Binbaşı: Ahmet Cem Ersever'i (Yeşil kod) Ahmet Demir, itirafçı (General Zinnar kod) Alaattin Kanat, (Mete kod) İbrahim Babat ile Hoca kod (ismi bilinmeyen) Antep şivesi ile konuşan gözlüklü 35 yaşlarında, kısa boylu şahısları öldürdüğünü, daha sonra A.C. Ersever'in arkadaşı Mustafa Deniz ve sevgilisi Neval Boz'un da aynı şekilde öldürülmelerini müteakip, adı geçenlerin silahlarını Ankara Aydınlıkevler semtindeki jandarma istihbaratına bıraktıklarını ve otobüsle gidecekleri yerlere gönderildiklerini,

- Yeşil Kod'un her zaman "23 yıldır bu işleri yaptığını, öldürdüğü ve öldürttüğü kişilerin komünist olduğunu" sürekli olarak kendilerine söylediğini, bu suretle her öldüreceği kişilere komünist damgası vurarak, çevresinde topladığı itirafçı ve diğer şahısların beynini yıkadığını,

- Vedat Aydın ve Musa Anter'in öldürülme olaylarını da bizzat A. Demir'in planlayıp uyguladığını,”

(…) Ziraat Bankası Teftiş Kurulu yaptığı bir değerlendirmede şu hususları tespit etmiştir. "Ahmet Demir isimli şahıs Ziraat Bankası Heykel/Ankara Şubesine müracaat ederek ve 50 bin TL. yatırarak bir hesap açtırmış, Aydınlıkevler'de bilahare Bahçelievler'de adres göstererek ve Nüfus Hüviyet Cüzdanı ile çeşitli işlemler yapmıştır." Hesaba, tarihinden itibaren adeta para yağmıştır.”

Susurluk Raporlarından sonra davalar açıldı, yargılamalar başladı…

İstanbul 6 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi, / esas, /36 Karar ve günlü hükümle "Susurluk" kazasında ortaya çıkan çete hakkında mahkûmiyet kararı verdi.[ii] Mahkeme;  devlet içinde yuvalanmış "çetenin" varlığını mahkumiyet kararın  gerekçesine göre şöyle açıklıyordu: "Cürüm işlemek için oluşturulan  silahlı teşekkülün yukarıdan aşağıya emir komuta doğrultusunda; Anayasa ve Yasaların vermediği yetki ve görevleri kullanarak ya da verilen yasal yetki ve görevler aşılıp dışına çıkılarak veya kendi menfaatlerine göre hareket edilerek halk arasında korku, endişe, panik yaratacak ammenin selameti aleyhine adam öldürme, adam kaldırma, yağma, ruhsatsız silah taşıma, suikast silahlarını taşıma, sahte kimlik belgesi kullanma, kullandırma, firari cinayet sanıklarının ve kumarhane işletmecilerini kullanma, saklama ve çetesel faaliyetlerine iştirak ettirme şeklinde gayri muayyen suçların işlenmesi amacının güdüldüğü, bu yönde suçların işlendiği anlaşılmıştır."

Bu karar Yargıtay seafoodplus.info Dairesinin / sayılı ve günlü ilamı ile onanmıştır. Yargıtay onama gerekçesinde: "Susurluk kazasından sonra Mehmet Özbay sahte kimlikli şahsın, yurt dışında uyuşturucudan mahkum olmuş ve yurt içinde de katliam sanığı olarak aranan Abdullah Çatlı olduğunun anlaşılması, aracı kullananın Emniyet görevlisi, araç sahibinin de Milletvekili olması karşısında, söz konusu kazanın, ilk değerlendirmede dahi olayın derinliğine, devlet içini de kapsayacak şekilde çok yönlü araştırılması gerekli kılmakla, bu bağlamda yapılan soruşturmalarda, ulaşılan bilgi ve belgelerin olayın arkasındaki ilişkilerin çözülmesinin güç, karmaşık ve duyarlı makamları ve görevlileri de kapsayacak ölçüde olduğunu ortaya çıkardığı" anlaşılmıştır denildi.

Bu davada yargılanan; "haklarında mahkumiyet hükmü kurulan sanıklar dışındaki kimi görevliler ile bunlara yardım edenlerin yargı önüne çıkarılmaları görevi devletin yetkili organlarında olmakla birlikte emniyet teşkilatında görevli olup haklarında kamu davası açılan sanıkların terörle mücadele adı altında yola çıkıp bir süre sonra yasaların kendilerine verdiği yetkileri tam bir sorumsuzluk içinde ve kendi çıkarlarını gözeterek her türlü yasa dışılığı meşru sayıp amaçlarına ulaşmak için her yöntemi uygun yöntem olarak benimseyerek yanlarına kamu görevlisi olmayan kumarhane işleticisi, uyuşturucu kaçakçısı ile katliam sanığı ve hükümlüsü de alarak tam bir dayanışma ve işbirliği içinde hareket edip çeteleşme sürecine girmeleriyle eylemlerinin suç tarihi itibariyle TCK'nin maddesindeki" cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suçudur; yani çetedir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesine göre; çete "suçu oluşturmasının ötesinde Anayasanın 6. maddesindeki " Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz" hükmüne karşın bir örgütlenme ve yetki kullanımı yoluna gittiklerinin görüldüğü, bunun ise hukuk devleti kuralları içinde savunulur yerinin olamayacağı, terörle mücadele adı altında da olsa açıklandığı gibi hukuk dışı bir örgütlenme ile devletin meşru güçleri gibi güç kullanarak yürürlükteki yasalar yerine kendi güç ve kuralları ile sözde yasalar oluşturmanın, devleti, hukuk devleti olmaktan çıkaracağı, bu koşullarda da güçlünün sözünün geçtiği, nerede başlayıp nerede sona ereceği belli olmayan her türlü yasadışılığın egemen olduğu bir sistem oluşacağı, sonuçta yurttaş-devlet ilişkisinde hukuk kuralları yerine korku ve kaygının geçerli olacağı, bunun da bir anayasa ve Yasa ihlalinin ötesinde tam bir hukuk ihlali niteliği taşıyacağı göz önüne" alınarak İstanbul seafoodplus.info Güvenlik Mahkemesinin "çete" hakkındaki mahkumiyet kararı onanmış karar kesinleşmiştir.

Davalar hala sürüyor… Bu kararlar süren davalarda yer alıyor.

Televizyonlarda haber bile olmayan, sadece alt yazılara girebilen, kamuoyunda JİTEM davası olarak bilinen ve Savcının beraat kararı verilmesini istediği davanın duruşması 26 Mayıs ’te Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacak ve bu davada Savcı sanıkların tümü hakkında beraat kararı verilmesini istedi.[iii]

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 19/12/ tarihli, / Soruşturma nolu iddianamesi Ankara Ağır Ceza Mahkemesinin ilk beraat kararında aynen yer aldı. Karardaki bilgilere göre “Beyaz Toros” ve Yeşil Kod Mahmut Yıldırım hakkında neler yazılıydı; sadece iki örnek verelim: “Av. Faik Candan’ın öldürülmesi eylemi” () anlatılırken olayın özetinde şunlar yazılmıştı: yılında HEP Ankara İl Başkanlığı ve HEP Genel Merkez Meclis üyesi olarak görev yapan Av. Faik Candan'ın tarihinde avukatlık bürosundan ayrıldıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamamıştı. Av. Faik Candan'ın da diğer faili meçhul cinayetlerde olduğu gibi kaçırılarak öldürülmüş olabileceğinden şüphelenildi. Soruşturma açıldı. Olayla ilgili ifade sahibi M.İ. tarihinde Bala Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde; “Av. Faik Candan’ ı yılından beri tanımakta olduğunu, kendisi ile beraber okuduklarını, yakın arkadaş olduklarını, Faik Beyin HEP Ankara İl Başkanlığı yaptığı sırada izlendiğini söylediğini, özellikle izlemeyi beyaz renkli Toros marka araçların yaptığını, yılında telefon açan bazı kişilerin bu işleri bırakmaz isen seni öldürürüz şeklinde sözler söylediğini… (Gerekçeli Karar Sayfa 89)

tarihinde İranlı Asgar Simitko ve Lazem Esmaili’nin Öldürülmesi Eyleminde ise Lazem ESMAEİLİ, Asker SMİTKO isimli şahısların kullandığı …aracın Ataköy köprüsü altına geldiklerinde köprü altında tepe lambaları yanar vaziyette polis otosu görüntüsü verilmiş Renault marka bir araçtaki  sivil kıyafetli 4 şahıs tarafından  trafik kontrolü bahanesi ile durdurulduğu (…) polis otosu görüntüsü verilmiş Renault- toros marka  araca bindirilerek olay yerinden götürüldükleri , (Gerekçeli Karar Sayfa 97) (…)  Silivri Cumhuriyet Başsavcılığının / Haz. Sayılı evrakı üzerinden yürütülen soruşturmada; maktullerin tarihinde kaçırılmalarından sonra  kaçıran şahısların (kardeşlerini) cep telefonundan (…) tarihinde arayarak "Lacel Esmaili ve Asgar Simitko'yu kaçırdıklarını günü Ziraat Bankası  Heykel /Ulus Ankara Şubesi nolu Ahmet Demir Hesabına ,00 Alman Markı yatırmaları halinde  serbest bırakacaklarını" beyan etmeleri üzerine Ahmet Esmaili tarafından Ahmet Demir adına (Ahmet Demir  kimliğini sahte olarak kullanan  yeşil kod adlı  Mahmut Yıldırım) adına tarihinde ,00 Alman markı ve tarihinde ,00 USD doları para havale edildiği, bu paraların Ahmet Demir sahte kimliğini kullanan yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından çekildiğinin tespit edildiği, Ahmet Demir (Selahaddin oğlu, doğumlu Şanlı Urfa Siverek nüfusuna kayıtlı ) ismini kullanan şahıs hakkında başlangıçta giyabi tutuklama kararı çıkartılmış ise de Ahmet Demir ismini kullanan ve bankadan işlem yapan şahsın Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım olduğunun anlaşılması üzerine  Salih ve Derdil oğlu doğumlu,Bingöl/Solhan nüfusuna kayıtlı şüpheli Mahmut Yıldırım hakkında Adam Öldürmek ve Kaçırmak suçlarına iştirak eyleminden dolayı giyabi tutuklama kararı çıkartılmıştır.(Silivri Sulh Ceza Mah. tarihli kararı). Bilahare ise soruşturma evrakı Ankara TMK madde ile yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcı vekilliğinin / soruşturma sayılı evrakı ile birleştirilmiştir (Gerekçeli Karar Sayfa 98)

(…) TBMM 'ne Sunulan Susurluk Raporunda Olay ile İlgili Yapılan Değerlendirmede:

"Askar (Asko) Simitko: Tahirhan oğlu, İran Urumiye doğumludur. Eylül tarihi itibariyle İstanbul'da ikamet etmekte olup, babası ile birlikte Barzani örgütü mensupları arasında irtibatı sağlamıştır. (…) Ataköy Polat Rönesans Oteli'ndeki gazinodan çıkarken, kimliği belirsiz kişilerce kaçırılmışlardır. İstanbul/Silivri Kerev deresi içerisinde kurşunlanarak öldürülen Askar Simitko ve Lazım Esmaeili'nin cesetleri, 28 Ocak tarihinde bulunmuştur." şeklinde değerlendirme yapıldığı, ( Gerekçeli Karar Sayfa ), A.E. tarafından Ahmet Demir adına (Ahmet Demir kimliğini sahte olarak kullanan  yeşil kod adlı  Mahmut Yıldırım) adına tarihinde ,00 Alman markı ve tarihinde ,00 USD doları para havale edildiği, bu paraların Ahmet Demir sahte kimliğini kullanan yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından çekildiği,(…) (Gerekçeli karar Sayfa ).

5 Mart ’te Bursa’da oynanan maçta pankartları açılan “Beyaz Toros” ve “Yeşil Kod adlı Mahmut Yıldırım” adlı kişi Susurluk kazasının kalıntılarıdır.

Beyaz Toros aydınlatılmamış faili meçhul siyasal cinayetlerin polis aracı süsü verilmiş suç aracıdır. Sahipleri kimdir, bilinmiyor. Susurluk Raporlarında adı geçer. Faaliyet dönemi olan yılları arasında sloganı “ben devletim kaybederim!” olmuştur.   

Yeşil” kod adlı adı Mahmut Yıldırım olarak bilinen kişinin mensubiyeti devlet içinde örgütlenmiş çetelerdir. Akıbeti ve cinayetleri meçhuldür. Ama “siyasal cinayetlerin” faili olarak devlet içinde örgütlenmiş hükümlü çetelerin muteber adamıdır.

Faili Meçhul Siyasal Cinayetler Meclis Araştırma Komisyonu (10/90) ve Susurluk Raporlarında [iv] adı geçen (Yeşil Kod) “siyasal cinayetlerin” failidir, devlet tarafından kullanılmış ve “ben devletim öldürürüm” sloganıyla korunmuştur.  

Ben devletim, kaybederim ve istersem öldürürüm diyenler pankart açmıştır.  

 (Fİ/RT)


[i] Erbil Tuşalp. Vatan Millet Sakarya/ Çete Parti Mafya Günizi Yayıncılık Haziran Sayfa Dipnot

[ii] “Soruşturmayı İstanbul DGM savcıları Aykut Cengiz Engin, Ahmet Gürses, İrfan Özleyen yürüttü. İddianamenin altında onların imzaları var. İstanbul 6 Nolu DGM’de başlayan yargılamada Başkan Sedat Karagül’dü. Karar aşamasında başka göreve atandı. Kararda Başkan Metin Çetinbaş, üyeler Raşit Engin Şeren, Ali Targan’ın imzaları var.” Erbil Tuşalp. Age. Sayfa Dipnot

[iii] Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin / Esas, / Karar ve tarihli kararı ile beraat kararı verilmişti. Karar Ankara BAM tarafından bozuldu. Yeniden görülmeye başlandı. Bu dava Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 19/12/ tarihli / Soruşturma, /88       Esas, /59 İddianame numaralı iddianameye göre açılmıştı.

[iv] TBMM, Dönem 19, S Sayısı

kaynağı değiştir]

Sabah gazetesinin internet sitesinde yer alan bir habere göre, ismi verilmeyen ve Yeşil'in oğlu Murat Yıldırım ile arkadaş olduğunu iddia eden biri, Murat Yıldırım ile birini almaya gittiklerini, adamı arabaya aldıktan sonra da kendisinin arabaya aldıkları kişinin Yeşil olduğunu fark ettiğini söyledi.[10]Korkut Eken, Yeşil'in yaşadığını iddia edip, Yeşil'e "Çıkıp doğruları söyle!" diyerek seslenmiştir.[11][12]OdaTV'de yer alan bir habere göre ise Yeşil, Suriye'nin İdlib eski Vakıflar Müdürü Rıdvan Hammudi ile beraber görüldüğü iddia edilmiştir.[13]AK PartiGaziantep milletvekili Şamil Tayyar, emekli bir albayın kendisine Yeşil'in yaşadığını, Sakarya'da yemek yediğini söylediğini iddia etmiştir.[14]Beyaz TV'de yayınlanan Dinamit programının sunucusu Latif Şimşek, bir canlı yayında Yeşil'in yaşadığını ve akrabası aracılığıyla kendisine mesaj gönderdiğini iddia etmiş ve şunları söylemiştir: "Mahmut Yıldırım Türkiye'nin en güvenilir moderatörü olarak gördüğü için mesajı bana göndermek istemiş. Bir estetik operasyon geçirdiğini, yaşadığını bildirmek istemiş."[15][16]Dağın Ardındaki Gerçekler kitabının yazarı ve yılları arasında JİTEM bünyesinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde görev yapmış Bedran Akdağ'a göre ise Yeşil yaşıyor ve Diyarbakır'da görüldü. Oradan da Çukurova bölgesine götürüldü ve orada tutuldu. Konuyla ilgili yapılmış haberler sene öncesine ait olduğu için hala Çukurova'da olup olmadığı hakkında bilgi yok.[17][18][19] Mahmut Yıldırım'ın izi uzun süredir bulunamadı. Yaşayıp yaşamadığı konusunda da net bir bilgi yok.

Popüler kültürdeki yeri ve imajı[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir