kaynağı değiştir]
Ana madde: Köroğlu Destanı
Köroğlu aslında eski bir asker ve sonradan dağa çıkan bir Celali eşkiyasıdır. Bu adı (belki de bir mahlas olarak) eski Türk destanlarındaki bir kahramandan almıştır. Asıl adı Ruşen'dir. Köroğlu; yiğit, adaletli, inançla dolu ideal bir insan profilidir. Azerbaycan'da çok yaygın olan "Koroğlu Efsanesi" ("Kor", Azeri dilinde kör demektir) ile büyük oranda benzeşir.
Bu destana göre Köroğlu'nun asıl adı Ruşen Ali'dir. Babası Yusuf, Bolu Beyi'nin seyisidir. At meraklısı olan Bolu Beyi, seyisi Yusuf'u cins bir at almaya gönderir; fakat Yusuf'un getirdiği tayı beğenmez, adamın gözlerine mil çektirir. Yusuf tayı ve oğlunu alıp memleketten çıkar. Ruşen Ali, babasının tarif ettiği tarzda, tayı karanlık bir ahırda besler. Tay, belli bir zaman sonra kanatlanır, eşsiz bir küheylan olur. Yusuf ile Ruşen Ali, Aras ırmağına gider, orada Bingöl'den inecek olan üç sihirli köpüğü beklerler. Yusuf, köpükleri içince, tekrar görmeye başlayacak, gençleşecek ve Bolu Beyi'nden intikamını alacaktır. Fakat, Ruşen Ali köpükleri kendisi içer, babasına köpüksüz su verir. Yusuf buna bir yandan üzülür, bir yandan da, oğlu intikamını alacak bir yiğit olacağı için sevinir.
Bu sihirli üç köpükten biri Köroğlu'na ebedi hayat, biri yiğitlik, biri de şairlik sağlar. Yusuf, oğluna intikamını almasını tavsiye ettikten sonra ölür. Ruşen Ali Kır-Atı ile birlikte dağa çıkar. Köroğlu diye ün alır, bir derebeyi gibi yaşamaya başlar, her savaşta üstün gelir; tüccarlardan, beylerden, paşalardan aldıklarını yoksullara dağıtır. Delikli demir (tüfek) icat olunup da eski yiğitlik gelenekleri bozulunca, arkadaşlarına dağılmalarını tavsiye eder, "sır olur", kırklara karışır.
Bu destan Yaşar Kemal'in Üç Anadolu Efsanesi yapıtında günümüz edebiyatına aktarılmıştır.
Köroğlu'nun mağarada etraf köylerden vatandaşların getirdiği koyun, kuzu benzeri çeşitli hediyelerle hayatını sürdürdüğü belirtiliyor.
Sivas il merkezine 6 kilometre mesafede yer alan Paşabahçe mesire alanı yakınlarındaki Köroğlu Mağaraları gören vatandaşların ilgisini topluyor. Senelerce efsanelere konu olan mağara turizme kazandırılmayı bekliyor.
Köroğlu'nun mağarada etraf köylerden vatandaşların getirdiği koyun, kuzu benzeri çeşitli hediyelerle hayatını sürdürdüğü belirtiliyor.
Yol üzerinden geçen vatandaşlarda da merak uyandıran Paşabahçe mesire alanı yakınlarındaki Köroğlu Mağaraları turizme kazandırılmayı bekliyor..
"EFSANEYE GÖRE…"
Sanat tarihçisi Yunus Budaktaş, Köroğlu'nun pek çok halk hikayesine konu olduğunu belirterek, "Efsanelere konu olan Köroğlu Mağaraları'nın önündeyiz. Köroğlu Mağaraları Sivas şehir merkezine yaklaşık 6 kilometre mesafede bulunan Paşa Fabrikası bölgesinde bulunmaktadır. Köroğlu, Türkistan'dan Balkanlara, Anadolu'dan Sibirya'ya kadar Türk halklarının yaşamış olduğu bölgelerde pek çok halk hikayesine ve efsaneye konu olmuş tarihi bir kişiliktir. Burada da efsaneye göre Köroğlu, Bolu beyinden intikamını aldıktan sonra annesi Mihr-i Vefa ile birlikte Sivas'a gelerek gözlerden ırak olan mağaralara yerleşmiş. Ömrünün kalan kısmını burada geçirmiştir.
Köroğlu'nun buraya gelip yerleştiğini duyan çevre köylerdeki vatandaşlar Köroğlu'na her yıl çeşitli hediyeler getirmişler ve Köroğlu yaşamını böyle devam ettirmiş'' dedi.
"ŞEHRİN TARİHİ VE KÜLTÜRÜ AÇISINDAN ÖNEMLİ"
Budaktaş, mağaranın tanıtımının yapılmasının şehrin kültür ve tarihi açısından önemli olduğunu söyleyerek, "Bölge aslında Sivas halkı tarafından bilinen bir bölge. Bulunduğumuz alan aslında Sivas halkının sürekli piknik ve eğlenceye gelmiş olduğu Paşabahçe bölgesi.
Ancak Köroğlu Mağaraları Sivas kamuoyu tarafından çok fazla bilinmemekle birlikte ciddi bir tanıtım eksikliği bulunmakta. İlgililerin ve yetkililerin gerekli çalışmayı yaptıktan sonra buranın hem halk kültürü anlamında daha çok tanıtımının yapılması, şehir kültür ve tarihi açısından büyük önem arz edecektir'' şeklinde konuştu.
#sivas
#köroğlu mağaraları
#köroğlu efsanesi
#köroğlu
Koşma
Çıktım şu âlemi seyran eyledim
Açılmış baharı gülü dağların
Sökülmüş bendleri cuşu yenilmez
Çağlayuban akar seli dağların
Yiğit atına binmese yakınur
Yüreğinde olan elbet çekinür
Kar yağar da dört köşesi yekinür
Yol vermez aşmaya yeli dağların
Aslanı kaplanı yanar yolunur
Şikar almış alçağına dolanur
Yel estükçe safasından salınur
Âheste âheste dalı dağların
Ben kâmilim zerresine ermişim
Baharında gonca gülün dermişim
Mürvetsiz beylerden eyi görmüşüm
Yiğidi yaldırır ah dağların
Köroğlu eydür sende tasa olmaz
Yüreğinde aşkı olan yenilmez
Çok dövüşler olur kimseler bilmez
Söylemeye yoktur dili dağların
Sakaoğlu, Saim (). “Türk Saz Şiiri”, Türk Dili Türk Şiiri Özel Sayısı III (Halk Şiiri).
Semai
Gel ey nâzik beden dilber
Öpül koçul huzur ile
Ömrümün hâsılı dilber
Öpül koçul huzur ile
Öpülmekten zarar gelmez
Koçulmaktan adam ölmez
Bu güzellik sana kalmaz
Öpül koçul huzur ile
Öpülmek eski âdettir
Koçulmak hûb saadettir
Hatır yapmak ibadettir
Öpül koçul huzur ile
Kara’na yağmadan ağ’ın
Benefşem solmadan bağın
Güzelsin geçmeden çağın
Öpül koçul huzur ile
Köroğlu der gamzen oktur
Derdim hiç kimsede yoktur
Koçulmamış dilber yoktur
Öpül koçul huzur ile
Sakaoğlu, Saim (). “Türk Saz Şiiri”, Türk Dili Türk Şiiri Özel Sayısı III (Halk Şiiri).
Koçaklama
Osman Paşa eydür: Devletlü Hünkâr
İnşallah Sultanım Şirvan bizimdir
Sen himmetin eyle inâyet Allah’tan
Mürvet Ali'nindir meydan bizimdir
Demirkapı'dan Şirvan'a geçildi
Anca savaş oldu kanlar saçıldı
Kırdık biz yezidi yollar açıldı
Giden ipek yüklü kervan bizimdir
Şirvan ilinden Tebriz'e ulaştık
Anca başlar kestik kana bulaştık
Acem evlerin seyrettik dolaştık
Vilâyet Hünkârın seyran bizimdir
Osman Paşa eydür: Gelin varılsın
Tedbir tedârik nenindir görülsün
Baş alan yiğide mansıb verilsin
Kendi kulunuzdur ihsan bizimdir
Köroğlu eydür gülbangı yetirdik
Erenlerin sancağını götürdük
Katar katar mayaların getirdik
Giden ordu senin Şirvan bizimdir
Sakaoğlu, Saim (). “Türk Saz Şiiri”, Türk Dili Türk Şiiri Özel Sayısı III (Halk Şiiri).