konya mevlana müzesi hakkında bilgi / Semazen - Mevlâna Müzesi [ Mevlâna Müzesinin Tarihçesi ]

Konya Mevlana Müzesi Hakkında Bilgi

konya mevlana müzesi hakkında bilgi

Mevlana Müzesi&#;nin Bilinmeyen Özellikleri

TÜRKİYE'DE EN ÇOK ZİYARET EDİLEN 3. MÜZE.

Her yıl 1,5 milyondan fazla kişinin gezdiği, Ayasofya ve Topkapı Sarayı'ndan sonra Türkiye'de en çok ziyaret edilen 3. müze Mevlâna Müzesi.

Konya'daki şehzadeliği döneminde 2. Selim'in yapımına başlayıp padişahlığı döneminde bitirdiği Sultan Selim Camisi ve yanındaki Mevlana Müzesi'ni gizleyecek şekilde büyüyen yüksek ağaçların bulunduğu parkta kapsamlı bir düzenleme yapıldı.

MEVLÂNA MÜZESİNİN SIRLARI 

Hazreti Mevlâna'nın mezarına bugüne kadar sadece bir kişi girebildi. Giren kişi çıktıktan sonra bir daha konuşamadı deniliyor. Hz. Mevlana'nın yaşarken dergâh olarak kullandığı ve yılında Atatürk tarafından müzeye çevrilen Mevlana Müzesi sadece Hz. Mevlana'nın türbesinin bulunmasıyla değil, içinde barındırdığı ilginç özellikleriyle de insanların ilgisini çekiyor.

SELÇUKLU SARAYI'NIN GÜL BAHÇESİ 

Bugün müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alaeddin Keykubad tarafından Mevlana'nın babası Sultanü'l-Ulema Bahaeddin Veled'e hediye edilmişti.

seafoodplus.infoa, 17 Aralık yılında vefat edince Mevlana'nın oğlu Sultan Veled, Mevlana'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiş, "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe 8 kalın sütun üzerine Bin Selçuki dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştı.

Mevlevi Dergâhı ve Türbe yılında "Konya Asar-ı Atika Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başladı, yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirildi.

MÜZENİN BİLİNMEYEN ÖZELLİKLERİ 

Mevlana Müzesi gerek mimarisinde gerekse müze içinde bulunan ilginç tarihi eserler ile gizemini hala saklıyor. Özellikle mimarisinde ve dergâh içindeki eserlerin yapım malzemelerinin o günün özelliklerine göre oldukça ileri bir safhada olması dikkat çekiyor. Binanın inşası sırasında kullanılan malzemesinin içine hem yapı sağlam olsun hem de karıncalar içeri girmesin diye inşaat ustaları tarafından yumurta akı katıldı. Bu sayede duvarlara çivi bile çakarken zorlanacak kadar sağlam bir yapı elde edilirken karınca ve böceklerin dergah içine girmesi engellendi. Ayrıca müze içinde yapılan özel bir düzenek ile mum isleri ve insanların ağzından çıkan su buharı bir yerde toplanarak yapıya ve müze içindeki eserlere nemden dolayı zarar gelmesi engellendi.

KUR'AN-I KERİM'LER MUM İSİ İLE YAZILDI

Müzede sergilenen ve zamanında Mevleviler tarafından kullanılan el yazması Kur'an-ı Kerim'ler, nemden etkilenmesin güveler yemesin diye mum isi ile yazıldı. Bu sayede yüzyıldan bu yana dergâhtaki birçok Kur'an-ı Kerim günümüzde bile bozulmadan durabiliyor. Ayrıca müze içine örümceklerin girmemesi ve yuva yapmaması için müzenin muhtelif yerlerine devekuşu yumurtaları asıldı. Bu yumurtalar sayesinde müzenin içine hiç bir koşulda örümcek giremiyor.

ZAMANININ ÖTESİNDE BİLİM MALZEMELERİ 

Hz. Mevlana zamanında Mevlevilerin musiki ile ilgilendikleri tarihi belgelerde belirtiliyor. Müze içinde yer alan bir bölümde Mevlevilerin o zamanlar musiki yapmak için kullandıkları müzik aletleri sergileniyor. Bu aletler içinde bulunan keman ise özellikle dikkat çekiyor. Dünyadaki tek 8 telli keman olan bu kemanın Türk Musikisinde bulunan bütün makamların rahatlıkla çalınabildiği nadir kemanlardan olduğu belirtiliyor. Galileo'nun "Dünya Yuvarlaktır" diye ortaya attığı tezi nedeni ile Engizisyon mahkemesinde yargılanıp işkence gördüğü ve asıldığı o yıllarda dergâhta eğitim gören Mevlevilere dünyanın yuvarlak olduğu gerçeği hazırlanan küçük dünya küresi ile uygulamalı olarak anlatılıyordu.

SOYUT RESİMLER PİCASSO’YA İLHAM VERDİ

Müzede bulunan seccadelerde ise Pablo Picasso'nun fikir babalığını yaptığı iddia edilen soyut resim örneklerinden Picasso'dan yüzyıllar önce bulunması ise dikkat çekici özelliklerden birisi olarak görülüyor.

Hz. Mevlana, 17 Aralık yılında vefat edince türbesi Dergâhın içine yaptırıldı ancak Mevlâna'nın asıl mezarı sandukasının aşağısında yer alıyor. Yaptırıldığı yıldan beri Mevleviler dahil kimsenin girmediği bu mezara rivayete göre sadece bir kişi girebildi.

MEVLANA MÜZESİ'NİN KISA TARİHÇESİ 

Müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edildi. Bâhaeddin Veled 12 Ocak tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedildi.

"GÖK KUBBEDEN DAHA İYİ TÜRBE Mİ OLUR" 

Bâhaeddin Veled ölünce ünlü vezir Muinüddin Pervâne başkanlığındaki bir heyet, Mevlâna'ya gelerek, kabrin üzerine, ona yaraşır bir türbe yapmak için başvuruda bulunurlar. Ama Mevlâna "Madem ki senin yapacağın kubbe, feleklerin kubbesinden daha güzel olmayacaktır; O Halde bırak da onun mezarı, bu gökkubbesi ile kalsın; bundan vazgeç" diyerek taraftar olmadı.

Ancak kendisi 17 Aralık yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul ettti.

YEŞİL KUBBE MİMAR TEBRİZLİ BEDRETTİN'E YAPTIRILDI 

"Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen yeşil çinilerle kaplı dilimli gövdeli ve külahlı türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine Karamanoğlu Ali Bey () tarafından bin Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırıldı.

Bu tarihten sonra inşaat faaliyetler hiç bitmedi. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir.

Mevlevî Dergâhı ve Türbe yılında "Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başladı.

yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirildi ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirildi. Mevlâna Müzesi'nin matbah bölümünde yılında onarım yapıldı. Ana bina onarımı ise ilk kez yapılıyor.

DIŞKAPILARI:

Mevlâna Âsitânesi'nin dört yönde birer dışkapısı vardır. Dervişân Kapısı, Dervişler buradan girip çıktıkları için bu adı almıştır. Buradan, vaktiyle mezarlık olduğu için "Hâmûşân" diye anılan geniş avluya geçilir. Hâmûşân Kapısı güneydedir. Tarihî Türbe (Üçler) Mezarlığı'na açıldığı için bu adla bilinir. Üzerinde Sultan II. Abdulhamid'in tuğrası mevcuttur. Pir Kapısı doğudadır."Küstâhân Kapısı" diye anılır. Görülen lüzum üzerine âsitâne'de kalması uygun bulunmayan veya bu hakkı kaybedenler bu kapıdan yavaşça dışarıya buyur edilerek kendisine "seyyah" verilirdi. "Çelebi Kapısı" kuzeydedir. Bu yönde bulunan konaklarda oturan Çelebiler kullandığı için bu adı almıştır. m2 lik bir alana sahip bulunan "Konya Mevlâna Âsitânesi" bu dış kapılarla çalışıyordu.

SONRADAN EKLENEN YAPILAR

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından HM yılında avluya yaptırılan Şadırvan yılında Padişah III. Mehmed ve yılında Padişah Abdülaziz devrinde iki defa tamir gördü. Şadırvanın 20 dilimli orta göbeği, Mevlânâ'nın torunu Ulu Arif Çelebi'ye hediye olarak Kütahya'dan gönderildi.

Asitane’de derviş hücreleri, Meydan-ı Şerif, mutfak, Çelebi Dairesi ve Niyaz Penceresi, kütüphane, misafirhane, avlular, Şeb-i Aruz Havuzu, Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılan Şadırvan, Selsebil, Tilavet Odası, Kademât-ı Pîr, Kıbâbu'l Aktâb, Gümüş Kafes, Çerağ Kapısı, Mescid, Semahane gibi bölümler bulunur.

Mevlâna Âsitânesine yılı aşan tarihi içerisinde bir çok sosyal, dînî ve kültürel yapılar eklendi. Türbe (Kürkçüler) Hamamı, Selimiye Camii, İmâret, Yusuf Ağa Kütüphânesi, Muvakkıthâne, Türbe (Sultan Veled) Medresesi bunlardandır. Bir kısmı son yarım asır içerisinde maalesef kaybolmuştur.

MATBÂH: İNSANIN PİŞİRİLDİĞİ YER

Matbâh veya Matbâh-ı Şerîf bölümü, Meydân-ı Şerifin güney-doğu köşesinde, avlunun ise güney-batı köşesinde yer alır. Mevlevîliğin en değerli bölümüdür. Elbetteki Matbâhtaki asıl işlev yemek pişirmek ve yemek yemek ise de, Can tabir edilen Mevlevi adaylarının günlük çile süresi içerisinde, en çok eğitim gördükleri yerin burası olması nedeniyle "Mevleviler Matbâha, insanın pişirildiği yer" derler. Burada gürültü edilmez, yüksek sesle konuşulmaz, gülünmezdi. Hatta Matbâha gösterilen saygının bir ifadesi olarak, Matbâh ın kapısının önünden geçilirken dahi, baş kesilirdi (Selama durulurdu).

ADAY MURAKABE VAZİYETİNDE OTURTULURDU

Matbâh iki kısımdan oluşur. Birinci kısım x m ebatlarında, üzeri beşik tonozlu ve kireç sıvalıdır. Bu kısmın kuzey-doğu köşesinde, yerden 60 cm yükseltilmiş, zeminine Saka Postu serilmiş x cm ebatlarında bir seki vardır Bu seki üzerine serilmiş Saka Postu üzerine, Mevlevîliğe girmek isteyen adaya, önce abdest aldırılır sonra "yapılan işleri yerinde görmesi ve kararını bir kere daha gözden geçirmesi İçin", üç gün süre ile iki dizi üzerinde (murakabe vaziyetinde) oturtulurdu. Aday yemek, tuvalet ve ibadetten başkaca bir iş için, Saka Postu'nu terkedemez, birşeyler okuyamaz ve konuşamazdı. Bu adaya "Nev-niyâz" (Aday adayı) denilirdi.

GÜN SÜRECEK ÇİLE

Nev-niyâz üç günün sonunda gün çileye soyunmak istediğini beyan ederse, yani ikrar verirse, Nev-niyâz'a Can denilir ve gün sürecek çile başlardı.

Nev-niyâz'ın oturduğu "Saka Postu Makamı"nın yükseltisinin hemen altına birde ayakkabıların konulması için yer yapılmıştır. Ayakkabılar buraya, burnu içeriye, topukları dışarıya dönük olmak üzere konulurdu. Eğer ayakkabılar kapı önüne konuluyorsa, bu defa ayakkabıların burnu kapıya yönelik olarak konulurdu. Can tabir edilen derviş adayından sorumlu dede tarafından bu ayakkabılar çevrilirse, yani ayakkabının topukları kapıya yönelik konulursa bu, "Çık git, dergâhı terket, bir daha gelme" demekti.

"ŞEB'-İ ARÛS HAVUZU

Mevlânâ'nın ölüm gününe, gelin gecesi manasına gelen Şeb'i Arûs günü denilmektedir. Mevlânâ öldüğü zaman sevdiğine, aşkına yani Allah'a kavuşacaktır. Onun için bu gün Mevlânâ için ölüm günü değil, düğün günü, gelin gecesidir. Öyle ise tef çalmak ney üflemek, semâ etmek, eğlenmek gerekir.

Ön bahçenin güney-batı köşesinde, Matbah-ı Şerif ile, derviş hücrelerinin kesiştiği köşenin hemen önünde yer alan 6 köşeli havuza su stilize ejderha motifinin ağzından akar.

Mevlânâ'nm vefat yıl dönümlerinde, havuzun yanına Mevleviler toplanır, sergiler, hasırlar serilir, minderler, yastıklar getirilir, yenilir, içilir eğlenilir, âyinler okunur ve semâ gösterisi yapılırı. Havuza düğün ve ziyafet gecesi anlamına gelen "Şeb-i Urs Havuzu" denilmiştir. Ancak havuzun adı halk arasında zamanla değiştirilerek, gelin-gerdek gecesi anlamına gelen "Şeb'-i Arûs Havuzu'na dönüştürüldü. Kaynak: Mevlana’nın mezar odasındaki sır! 

#Mevlana, Müzesi&#;nin, bilinmeyen, özellikleri

MEVLANA MÜZESİ

Adres:
Aziziye Mh. Müzealanı Cd. No:1 Karatay / KONYA
Tel: 12 15
Müze Ziyaret Saatleri (Yaz/Kış):
15 Nisan - 30 Eylül: 
1 Ekim - 14 Nisan:


Mevlâna Dergâhı’nın çekirdek yapısı Hz. Mevlâna’nın türbesidir. Türbe yılında inşa edilmiştir. Hz. Mevlâna’nın Hakk’a vuslatından hemen sonra türbesinin yanında bir tekke yapıldığı kaynaklarda belirtilmekle birlikte bu yapılar günümüze kadar ulaşamamıştır. Dergâhın diğer yapıları semâhane, mescit, dedegân hücreleri, mutfak ve şadırvan yüzyılda yaptırılmıştır.
Hz. Mevlâna’nın vefatından sonra onu seven kişilere, yakın dostu ve kâtibi Çelebi Hüsâmeddin şeyh olmuştur. Çelebi Hüsâmeddin’in vefatından sonra topluluğun başına Hz. Mevlâna’nın büyük oğlu Sultan Veled geçmiştir. Bu dönemde Mevlevîlik teşkilâtlanmış ve Konya dışında şubeler açılmaya başlanmıştır. Konya Mevlâna Dergâhı’nda Çelebilik müessesesi kurulmuş, Hz. Mevlâna’nın soyundan gelen erkek çocuklar postnişin olarak dergâhı idare etmişlerdir.
Mevlevîlik Konya dışında önce Afyon, Kütahya, Muğla, İstanbul, Tokat, Erzincan gibi şehirlerde, daha sonra da Balkanlardan Hicaz Yarımadası’na kadar olan bölgede yayılmış ve Mevlevîhaneler açılmıştır.  
Cumhuriyetin ilânından sonra yılında diğer tekkeler gibi kapatılan Konya Mevlâna Dergâhı, yılında Atatürk’ün isteği üzerine Konya Âsâr-ı Atîka Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. yılında yeni bir düzenleme ile Mevlâna Müzesi adını almıştır.

ESERLER

1- Hz. Mevlâna’nın Sandukası: “Hz. Mevlâna vefat edince, cenazesi, babası Sultânü’l-Ulemâ Bahâeddin Veled’in mezarının yanına getirilirken, babası oğlunun büyüklüğüne, ilmine hürmeten ayağa kalkmış, ona başucunda yer vermiştir.”  hikâyesine konu olan ahşap sanduka Anadolu Selçuklu döneminin en güzel ahşap eserlerinden birisidir.
2. Pûşîde Mevlâna’nın Mezar Örtüsü: Mevlevi olan Sultan II. Abdülhamîd tarafından yılında deri üzerine atlas kumaştan yaptırılmıştır. Altın klaptanlı işlemeleri bulunan puşide 3,96 x 6,30 m. ölçülerindedir. Pûşîdenin üzerinde bulunan yazılar Maraşlı Hattat Hasan Sırrı Efendi’ye aittir.
3. Mesnevî: Hz. Mevlâna’nın vefatından beş yıl sonra yazılmış olan Mesnevî nüshası “Nüsha-i Kadîm” olarak kabul edilmektedir. Mesnevî’nin bu nüshasında altı cilt bir arada toplanmıştır. Kırmızı deriden yapılmış cildi dönemine ait olmayan Mesnevî’nin 1- 6. sayfaları tam tezhiplidir. Selçuklular Döneminde yılında Hattat Mehmed bin Abdullah Konevî tarafından nesih hat ile yazılmıştır.
4. Kur’ân-ı Kerîm: 9. yüzyıla tarihlendirilen kûfî hatla yazılmış olan Kuran’ın hattatı belli değildir. Ebru karton ciltlidir. Ceylan derisi üzerine Meryem Sûresi yazılmış olan on altı sayfalık bu cüzün her sayfasında altı satır yazı bulunmaktadır.
5. Kur’ân-ı Kerîm: Selçuklu Döneminin ünlü hattatlarından Hattatı Yâkût el-Musta‘sımî, tarafından yılında nesih hat ile yazılmıştır.
6. Sancak Kur’ân-ı Kerîmi: Osmanlı döneminde yazılmış küçük Kuranların en güzellerinden birisidir.  Gubârî hat ile yazılmıştır. Gümüş mahfaza içinde korunan Kur’ân-ı Kerîm karton ciltlidir.
7. Nisan Tası: İlhanlı Hükümdarı Ebû Saîd Bahadır Hân tarafından yılında bronz üzerine gümüş ve altın kakma tekniğinde yaptırılarak Mevlâna Dergâhı’na hediye olarak gönderilmiştir. İçerisinde Nisan yağmurları toplanıp, şifâ niyetine ziyaretçilere dağıtıldığı için Nisan Tası adı verilen eser üniktir.


Mevlânâ Müzesi

Mevlânâ Müzesi, Konya'da bulunan, eskiden Mevlâna'nın dergâhı olan yapı kompleksinde yılından beri faaliyet gösteren müzedir. "Mevlana Türbesi" olarak da anılır.

Yeşil Kubbe yani Mevlana'nın türbesi dört kalın sütun (fil ayağı) üzerine yapılmıştır. O günden sonra farklı tarihlerde çeşitli eklemeler yapılmasıyla yapı genişlemiştir. Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olması Türbe'ye özel bir önem verilmesini ve iyi korunmasını sağlamıştır.

Müze alanı bahçesi ile birlikte m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte m²ye ulaşmıştır. Müzenin bahçesinde yer alan I. Selim tarafından yaptırılan şadırvanın göbeğinin Germiyanoğulları Beyliği tarafından hediye edildiği söylenir.[1][2]

Ücretsiz olmadan önce, bağlı bulunduğu Kültür Bakanlığı'na en çok gelir getiren ikinci müzeydi.[kaynak belirtilmeli]

Mevlana hakkında menkıbelerin anlatıldığı Ahmed Eflaki'nin kitabı "Arifler'in Menkıbeleri"nde[3] Mevlana'nın babası için türbe yaptırmak isteyen devrin sultanına "gök kubbeden daha görkemlisini yapamayacağınıza göre zahmet etmeyin" dediği rivayeti yer alır. Türbe, Mevlana'nın ölümünden sonra inşa edilmiştir.

Müzede bulunan kıymetli eserler arasında Mevlâna’nın sandukası, pûşîde (Mevlâna’nın mezar örtüsü), Mesnevi, Nisan tası yer almaktadıseafoodplus.infoa'nın doğumundan ölümüne kadar geçirdiği hayatın anlatıldığı müzede Mevlâna ve aile fertlerinin mezarları da bulunmaktadır.[4]

Mevlana yılı[değiştir kaynağı değiştir]

Wikimedia Commons'ta Mevlana Museum ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir