insanlar böyle varlıklar
ne yaparsın
tüketebildikleri kadar varsın
tüketilebildiğin kadar kalırsın
sonra ne olur bilir misin
çeker gidersin
insanlar böyle varlıklar
ne yaparsın
mutlu edebildiğin kadar sevilirsin
acı verdiğin zaman gönderilirsin
ah keşke acı ve mutluğun bi tarifi olsaydı
adamakıllı öğrenirdin
ama bilemezsin
kendince savlar üretirsin
belki dersin, kırılmayı öğrenirsen
kırmaktan korkarsın
belki de
için kan ağlasa da
damla damla dökülse de yüreğin
ateş ruhunu sarsa da
yumruklarını sıksan da delicesine
gülmeyi başarmalısın
insanlar böyle istiyor
onların canını sıkmamalısın
hep güzel söz söylemeli, methetmelisin onları
sakın ha.. önlerine taş koymamalısın
üzmemek için kimseyi
gözlerine varmadan ateş
yüreğini söndürebilmelisin
öfkeni yutup, sevgiyi sunabilmelisin
ha bunu yapamıyorsan bir köşeye çekilip
aynayı alıp karşına tüm nefretleri kusup kendine
acıları çekip gündüzlerden
gecenin uyku sersemliğinde ağlamalısın
kimseleri uyandırmadan
kendini acındırmadan
inleyebilmelisin
insanlar böyle varlıklar
ne yaparsın
isa kırgın bugün
kimse üzerine alınmasın sakın
ama şunu unutmayın
isa geceye hayrandı
güneş onu kırmadan önce
isa ne diyor anlayabilir misiniz…
VI
İsa Yılmaz© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sample translated sentence: Onu kaybedersem çok kırılır. ↔ It will break her heart if I lose it.
Add exampleAdd
Onu kaybedersem çok kırılır.
It will break her heart if I lose it.
OpenSubtitlesv3
Pusulalar kırılır.
Compasses break.
OpenSubtitlesv3
Bir mühür daha kırılırsa, kendi ışığımızda kitap okuruz.
One more seal breaks, we'll be reading at night by our own glow!
OpenSubtitlesv3
Bizler insanüstü yaratıklar değseafoodplus.info de kırılırız
We' re not superhuman and we really get hurt by abuse
opensubtitles2
Ancak eğer grev kırılırsa 5 sent alamazlar.
But the moment they ain't strike-breaking, they won't get no five.
OpenSubtitlesv3
Ama Yumurta kabukları da kırılır, değil mi?
But, so do eggshells, right?
OpenSubtitlesv3
Bu adamlar kolay kırılır türden.
These guys are kind of brittle.
OpenSubtitlesv3
Bir gün kırılırsın, eğer dengeni bulamazsan.
One day, you will break down, if you don't find the balance.
OpenSubtitlesv3
Bak, kilon doğru tartılırsa boynun olması gerektiği gibi kırılır.
Look, they get your weight right, your neck will break like it's supposed to.
OpenSubtitlesv3
Doğu Afrika'da, bütün köyler hasatlarından ürün alamadıkları için açlıktan kırılırken, onlar çölü geçmekle ilgili yalan söylediler.
In East Africa, they lied about desert encroachment while whole villages died of starvation because their crops failed.
OpenSubtitlesv3
Sola doğru kırılır, o yüzden iskele tarafından sakın.
It breaks left, so steer clear of the pier or you're gonna get slammed.
OpenSubtitlesv3
Peki ya güven kırılırsa?
But what if trust is broken?
ted
Ama bir kişi bile kırılırsa, batarız.
But if anybody cracks, we're sunk.
OpenSubtitlesv3
Tina düşer ve-ve omuriliği kırılır, ve geri kalan hayatını ağzıyla suluboya yaparak geçirir.
Tina falls and-and lands on her spinal cord, and she spends the rest of her life doing watercolors with her teeth.
OpenSubtitlesv3
Bir şeyler kırılır diye düşünmüştüm
I thought something would break
opensubtitles2
Boynun kırılır
Or snap your neck
opensubtitles2
Kolejden çıktığını duysa kalbi kırılır.
If he knew he dropped out of college, break his heart.
OpenSubtitlesv3
Ne zaman dal kırılır, beşik düşer.
When the bough breaks, the cradle will fall.
OpenSubtitlesv3
Yapamam, kalbi kırılır.
I can't, it'll break his heart.
OpenSubtitlesv3
Bilirsin ben kolay kırılırım
I' m fragile, you know
opensubtitles2
Eğer kırılırlarsa canı tekrar yanar ve tomografiye ihtiyaç duyacak # hasta daha var bugün
If it breaks, he gets hurt again, and it' s not available for the # other patients who need it today
opensubtitles2
Eğer düşer ve camı kırılırsa, elin kesilebilir.
If it fell, a broken glass might cut your hand.
OpenSubtitlesv3
Çünkü seni sırtından vurmak zorunda olduğumda yapsaydım, kalbim kırılırdı.
Cos it'd break my heart did I have to put a bullet in your back.
OpenSubtitlesv3
Ayrıca, kalpleri kırılır, ve ben ölürüm.
Besides, they'd be heartbroken, and I'd be dead.
OpenSubtitlesv3
OpenSubtitlesv3
BU BÖYLE YARIM KALMAYACAK.
Tuzak dediğin görünmez. Yokmuş gibi yapar ama her şeyden çok vardır. Yokmuş gibi yaptıkça daha da tuzaklaşır. Yokluğuna inandırdıkça, kendine çeker seni. Derin aldanışınla yüzleşmeye çağırır. Uykunun siy/ahıyla vurur gözlerini.
Yokmuş gibi yapar Allah. Her şeyin yanındadır ama hissettirmez yakınlığını. Her şeyi pürüzsüz bir akışın kucağında ağırlar. Sonsuz yumuşaklıkta avuçlar acıları, kederleri, hüzünleri, gamları, itirazları, sitemleri. Zulümlere ses çıkarmaz. Haksızlıklara aldırış etmiyormuş gibidir. Ama şimdilik. Bekler ki herkes kendi özünü ortaya çıkarsın. Bekler ki insan içinde sakladığı niyetini etten kemikten bir heykele dönüştürsün; nefes nefes yontsun kendini.
Belli ki “tuzakların en hayırlısı” O. Bu kadar çok varken bu kadar yokmuş gibi yapmak sadece O’nun işi. Yarına bırakır; yanına bırakmaz. Büyük ustalık. İnce işçilik.
ALLAH YARINA BIRAKIR YANINA BIRAKMAZ “en hayırlı tuzak”ı açığa çıkarma denemesi. Gizli sevdaların beslediği açık vedaların hüznüne eşlik eden bir psikoterapistin on yıllar içinde kıvamlanan mor mürekkebinin izdüşümü.