Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) kapatma davası açmasının yankıları sürüyor.
Savcılığın HDP'nin kapatılması için girişimde bulunması farklı yönleriyle tartışılıyor.
Özellikle kişinin siyasi yasaklı hale getirilmesinin talep edilmesi, "Kürtlerin legal siyaset yapılması istenmiyor mu?" sorusunu akla getirdi.
Oysa çok gerilere gitmeye gerek yok. Milliyetçi kimliğiyle tanınan Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, "Düz ovada siyaset" yapması gerektiğini ifade etmişti.
Üstelik Ağar, bu çağrısını dağda elinde silah olanlara yapmıştı. Gelinen noktada bırakın dağdakinin siyaset yapması, silahın çözüm olmayacağını savunanlara bile siyaset yasaklanmak isteniyor.
Çözüm sürecinde ise bilindiğini gibi bambaşka bir sayfa açılmıştı. Ancak gelinen noktada 55 vekili olan parti kapatılmak istendiği gibi aynı kişinin de siyasi yasaklı konuma düşürülmesi talep edilmiş durumda.
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Terör örgütünü kınamıyor" eleştirilerine muhatap olan HDP dışındaki bazı partiler de kapatma ile karşı karşıya.
Bunlar, HDP dışında parti kurup siyaset yapmak istedikleri halde engelleniyorlar.
Kurulmak istenen partiler aylardır bakanlığın önünde bekliyor
Kürt Demokrat Partisi (KDP) ile İnsan ve Özgürlük Partisi (İÖP) bunun en bariz örneği.
Her iki parti, kuruluş dilekçesini vermek için aylardır İçişleri Bakanlığı'nın önünde bekliyor.
Partilerin dilekçeleri "Burada yetkili kimse yok" veya "Yetkili izinde" gibi bahanelerle alınmıyor.
Bunun dışında kuruluşlarını tamamlayarak çalışmalarına devam eden Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), Kürdistan Komünist Partisi (KKP), Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-T) ve Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) hakkında da kapatılma davası açılmış durumda.
Şubat 'da Kürt partileri hakkında açılan kapatılma davası Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) devam ediyor.
Bu 4 partiden biri olan PAK, kuruluşunu ilan ettiği Aralık 'den yaklaşık üç ay sonra başsavcılık tarafından uyarıldı.
Uyarı gerekçesi ise PAK'ın tüzük ve programında Kürtçe'nin eğitim dili olması gibi konulara yer vermesi gösterildi.
PAK 'te savcılığın ilgili bölümlerin değiştirilmesi uyarısına karşı yaptığı itiraza bunun hukuki olduğunu savundu.
Başsavcılık 'da tüzük ve programlarında anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun bazı maddelerine aykırı ifadeler yer aldığı gerekçesiyle PAK, KKP, PDK-T ve PSK'nin kapatılması için AYM'ye başvurdu.
"Kapatılma ve engellemelerle şiddete teşvik edilmek mi isteniyor?"
Dava süreciyle ilgili Independent Türkçe'ye konuşan PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik, parti isimlerinde "Kürdistan" olduğu için 4 parti hakkında kapatılma davasının açıldığını söyledi.
Mustafa Özçelik / Fotoğraf: PAK Basın
Kapatılma davasının hukuki olmaktan çok politik olduğunu belirten Özçelik, "'da ilk savunmamızı yaptık. Savcı mütalaasını okudu. Tüzük ve programımızda Kürtçe anadilde eğitim ve kendi kaderini tayin hakkı gibi konulara yer verildiği için bölücülük, ayrılıkçılık ve ırkçılık ile suçlandık. Mütalaaya karşı Haziran 'da hem siyasi hem de hukuki savunmamızı yaptık. O günden sonra bir gelişme yaşanmadı. 2 yıldır bekliyoruz" diye konuştu.
4 parti gibi HDP hakkında açılan davayla ifade ve örgütlenme özgürlüğünün çiğnendiğini ve bunun çözümsüzlüğü derinleştireceğini kaydeden Özçelik, şu ifadelere yer verdi:
"KDP ve İÖP gibi partilerin ne tür uygulamalara maruz kaldıklarını görüyoruz. Devletin Kürt partilerini fiilen engellenmeye karar verdiği görülüyor. Acaba kapatma ve engelleme girişimleriyle siyasal, sivil, demokratik yol ve araçlar yerine, şiddete dayalı bir yöntem mi teşvik edilmek isteniyor? Bilinsin ki biz bu tuzağa düşmeyeceğiz ve şiddetin her türlüsüne hayır diyeceğiz. Ancak uygulanan keyfi uygulamalara son verilmeli ve hiçbir parti görüşünden dolayıkapatılmamalı."
"Davalar siyaset mühendisliğine imkan tanımayı amaçlıyor"
Anayasanın maddesinin 3'üncü fıkrasına göre siyasi partilerin önceden izin almadan kurulabileceğini hatırlatan anayasa hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı, İçişleri Bakanlığı'nın gerekli koşulları taşıyan partilerin kurulmasına engel olamayacağını söyledi.
Serap Yazıcı / Fotoğraf: Twitter
Türkiye'de parti kapatma yaptırımının Almanya, İtalya ve İspanya'da olduğu gibi çoğulcu demokrasiyi koruma amacı taşımadığını belirten Yazıcı, "Türkiye'de kapatılma davaları siyaset mühendisliğine imkan tanıyan bir vesayet aracı olarak karşımıza çıkıyor. Böyle olunca da kapatma davasının böylesine sık açılması şaşırtıcı bir sonuç değil" değerlendirmesinde bulundu.
Kürt sorununun Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olduğunu ve çözüm yerinin Meclis olması gerektiğini kaydeden Yazıcı, devamında şu ifadelere yer verdi:
"Adından da anlaşılacağı üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tüm ülkenin Meclis'i. Şu halde Meclis, vatandaşlar arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin her tür iktisadi, siyasi, sosyal ve hukuki sorunu çözmesi gereken en önemli kurum. Öte yandan Kürt sorununun çözümü, sadece etnik bakımdan Kürt olan vatandaşlarımızın derdi ve tasası olamaz. Bizler Türkiye'yi bir büyük aile olarak kabul edip tüm sorunlarımızı sağduyu ile anayasanın sınırları içinde çözmek zorundayız."
"Bir siyasi parti üç sebepten dolayı kapatılabilir"
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak da kanunen kişilerin gerçek ve tüzel olmak üzere ikiye ayrıldığını, insanların gerçek ve hukukun kendisine şahsiyet verdiği gerçek kişi dışındaki varlıkların da tüzel kişi olduğunu hatırlattı.
Mustafa Kamalak / Fotoğraf: AA
Anayasaya göre tüzel kişiliğe sahip siyasi partinin üç sebepten dolayı kapatılabileceğini söyleyen Kamalak, "Birincisi tüzüğün Maddesinin 4'üncü fıkrasına aykırı olması, ikincisi programın yine aynı maddeye aykırı olması ve üçüncüsü de partinin aynı fıkrada belirtilen fiillerin işlendiği bir merkez (odak) haline gelmesi halidir" dedi.
HDP'nin tüzük ve programının anayasaya aykırı olduğunun ileri sürülemeyeceğini belirten Kamalak, "Çünkü yeni kurulmuş bir parti değildir. Eğer aykırı bir durum olmuş olsaydı çoktan dava açılmış olması gerekirdi. Geriye kalıyor üçüncü hal. Anayasanın Maddesinin son cümlesine göre haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunmadıkça hiç kimse suçlu sayılamaz. HDP bünyesinde yargı kararıyla suçluluğu sübut bulmuş insanlar var mı? sanmıyorum. Bir kişinin suç işlemiş olması bir partiyi odak hale getirmez" ifadelerini kullandı.
Siyasi partilerin tüzel kişi olarak suç işleme kabiliyetlerinin olmadığına kaydeden Kamalak, ancak gerçek kişilerin suç işleyebileceğini belirterek, şunları söyledi:
"Bir siyasi parti mahkeme kararıyla suçluluğu sabit olan kişilerin toplandığı bir liman haline geldiyse o zaman odaklıktan söz edilebilir. Bir kişinin işlediği suçtan dolayı parti kapatılmamalı. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı da yakın zamana kadar ‘suç işleyen kişiler cezalandırılmalı' diyerek partilerin kapatılmasına karşı olduğunu belirtmişti. Bende aynı kanaatteyim. Suç işleyenler cezalandırılmalı, partiler değil."
"Siyasi parti kapatma davaları bir etki doğurur olmaktan çıkmış durumda"
Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Tolga Şirin ise davanın esasına ilişkin değerlendirme için erken olduğunu söyledi.
Tolga Şirin / Fotoğraf: Twitter
İddianamenin sunulmuş olmasının dava açıldığı anlamına gelmediğini aktaran Şirin, "Öncelikle AYM Başkanı'nın bu iş için atayacağı raportörün ilk inceleme raporu hazırlaması gerekir. Rapordan sonra iddianamenin kabulü yönünde karar alınırsa o zaman dava açılmış olur" dedi.
Siyaset yasağı konusuna da açıklık getiren Şirin, "Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyete sebep olan üyeleri, AYM'nin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazete'de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi ve yöneticisi olamaz. Bu durum, o kişilerin siyaset yapamayacakları anlamına gelmez; bağımsız milletvekili olarak faaliyetlerine devam edebilirler" şeklinde konuştu.
AYM'nin yılında iptal ettiği Siyasi Partiler Kanunu'nun maddesini hatırlatan Şirin, HDP'nin kendini feshetmesi durumunda kapatılma kararının boşa düşeceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Karar uyarınca bir siyasi parti eğer kendini feshedip kapanma kararı alırsa o dava artık görülmeye devam etmez. Yani HDP'nin kapanma kararı alıp üyelerin başka bir partiye geçmesi durumunda AYM, hazine yardımından yoksun bırakma veya kapatma gibi kararlar veremez. Parti üyelerine de az önce değindiğim beş yıllık yasak yaptırımları bile uygulanamaz. Türkiye'de fiilen siyasi parti kapatma davaları bir etki doğurur olmaktan çıkmış durumdadır. Bu dava, hukuksal sonuç doğurma olasılığı düşük olan fakat siyasal bir mesaj niteliği taşıyan bir davadır. Ben HDP'nin kapatılma davasının sonuçlandırılamayacağını düşünüyorum."
Davanın esastan incelenmesi durumunda yaptırım kararı için AYM'nin 15 üyesinden 10'unun bu yönde oy kullanması gerektiğine dikkat çeken Şirin, üyenin yargısal tutumları uyarınca bu yönde oy kullanma olasılığının kesin olmadığını düşündüğünü sözlerine ekledi.
DYARBAKIR - Kürdistan Komünist Partisi’nin (KKP) bir süre önce balatt Emek Kampanyas devam ediyor. Kampanya kapsamnda KKP Genel Bakan Sinan Çiftyürek ve yönetim kurulu üyeleri sivil toplum örgütlerini ziyaret ederek görü alveriinde bulunarak destek topluyor. Ekonomik krizden kaynaklanan ar toplumsal sorunlara dikkat çekmek için böyle bir kampanyay balatma zorunluluunu gördüklerini belirten Çiftyürek, yaptmz görümede, Türkiye’nin güncel sorunlarn da deerlendirdi.
Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki faaliyetlerini deerlendiren Çiftyürek, “AKP hükümeti ikinci bir kurtulu sava verdiini söylüyor. ABD, Rusya ya da Fransa ile savamadna göre bu kurtulu mücadelesini Kürtlere kar veriyor. Kürdistan bölgesine operasyon yapmyor, ilhak ediyor. Operasyon dediin scak takiptir, gidersin ve geri gelirsin. Bunu yllarca yaptlar ama imdi gittii yerde kalyor, üsler kuruyor. Bunun ad operasyon deil, ilhaktr. Ayn eyi Rojava’da da yapt. Efrîn’den Serêkaniyê’ye kadar okullar açt. Türkiye idari, askeri ve siyasi olarak Rojava’da bulunuyor ve bunun ad ilhaktr. PKK bir bahanedir, PKK olmasa baka bir ey bulur ve yine ilhak eder” dedi.
Türkiye’nin ilhak eylemine Federe Kürdistan Bölgesi yönetiminin sessiz kaldn belirten Çiftyürek, “Hükümetin Türkiye’ye ‘topramdan çk’ demesi gerekiyor. Hükümetin tutumuna kar ciddi bir muhalefet var. Baz siyasi partilerin yan sra KDP’nin içinden güçlü isimler de hükümetin tutumuna kar eletirilerini dile getiriyorlar. Bu PKK meselesi deildir, Kürdistan ilhak ediliyor’ eklinde beyanat veriyorlar” diye konutu.
Güncel sorunlara da deinen Çiftyürek, “Tek adam Erdoan ilk kez savunmada” dedi. Erdoan’n ' milyar dolar nerede?' sorusuna cevap veremediini belirten Çiftyürek, “Ayn ekilde Sedat Peker’in söyledikleriyle ilgili de sessizliini koruyor. Peker’in söyledikleri mafya-devlet-siyaset-medya ilikilerini ortaya koydu ve bunlarn hepsi Erdoan’a yakn isimler. nsanlar geçinemiyorken, isizken Türkiye’nin kaynaklarnn yandalara gittii, milletvekillerine çuvalla para verildii ortaya çkt. Peker’in açklamalar giderek büyüyen bir ate topu gibi AKP’nin içine dütü” ifadesini kulland.
Erdoan iktidarnn Kürt meselesinde de sktn belirten Çiftyürek, “Bakmayn barp çardna, ekonomik krizle birlikte Kürt meselesini tayabilecek durumda deil” dedi.
CHP ve Y Parti’nin iktidara kar cesur davranmadn söyleyen Çiftyürek, “Erken seçim diyorlar ama anlalan o ki hükümetin biraz daha ypranmasn bekliyor” yorumunu yapt.
Çiftyürek, unlar söyledi: “Burada ulusal ittifak kalc hale getirebilirsek, Türkiye’nin demokratik muhalefetiyle de geni bir ittifaka yönelmemiz lazm. Türkiye’de demokrasi güçleri sokakta biraz hareketlenebilirse Millet ttifak’nn da cesaret kazanacan düünüyoruz.”
Çiftyürek, “ i i, 6 saatlik i, herkese i” sloganyla balattklar 'Emek Kampanyas'n ekonomiden kaynakl ar toplumsal sorunlara dikkat çekmek için balatma zorunluluunu gördüklerini belirtti.
Çiftyürek, unlar söyledi: “Ar ekonomik koullarn sonucu ortaya çkan sosyal sonuçlar bizi bir kampanyaya zorlad. Bizim varolu nedenlerimizden biri halkmzn ulusal özgürlük talebi ve halkmzn yaad ekonomik buhranlar ortadan kaldracak çözümler üretmektir. Bu ülkede zaten ekonomik kriz vard, pandemi sürecinde bu durum daha da arlat. Ülkenin ekonomik parametreleri, temel dengeleri zaten sorunluydu, korona virüsü ile birlikte bunlar daha çok artt. Bizi esas ilgilendiren bu arlaan ekonomik krizin çkard sosyal sonuçlardr. Kapitalizm referans olarak sabah akam insanlara der ki çaln, çalmak güzeldir. Dini de kullanarak bunun propagandasn yaparlar. Kutsi bir anlam yüklerler. Mülkiyette de ayn eyi yaparlar. Milyonlarca isiz çalmak ister onuruyla, aln teriyle, i bulamaz. Hadi bir i bulduunda ise geçindirecek bir ekonomik gelirli olmaz. Çalr ama açtr.”
Türkiye verenler Sendikas ve Türkiye Genç Adamlar Dernei’nin birlikte yaptklar aratrma sonucunu hatrlatan Çiftyürek, “Aratrmaya göre her yüz üniversite mezunu kiiden 64’ünün isizlikten bunald” diyerek unlar söyledi:
“Yol paras ve beslenmesini salayacak bir ücretle dahi i bulamyor örenciler. Ailelerinden para almaktan utanyor bu gençler. Küçük esnafn durumu, tarm üreticilerinin durumu ortada. Ortada ar bir tablo var. Ülkenin kaynaklarn peke çekiyorlar, bir gazete el deitirsin diye milyon dolar veriyorlar. Neden isize, yoksula, küçük esnafa, küçük tarm üreticisine imkân sunmuyorsunuz. Bunu anlatmak istiyoruz dilimizin döndüü kadar. Önemli bir mesele daha var: Kayt d durumu zaten vard, korona ve göçmen Suriyeliler ile birlikte bu daha da artt. veren asgari ücretle ie ald kiiye, ‘Ben senin maan sana attktan sonra belirli bir miktarn bana geri vereceksin’ diyor. Resmi kayt d bir olay. Biz bunlarn ifalarn istiyoruz, gücümüz yettii kadar deifre edeceiz.”
Tüm bu sorunlar tek balarna aamayacaklarn belirten KKP Genel Bakan Sinan Çiftyürek, “Hepimizi aan bir durum var ortada. Emek Kampanyas ile siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütleri ve vatandalarla beraber ortaklaarak bunu aabiliriz. sizlie ve yoksullua kar ‘ i i, 6 saatlik i, herkese i’ sloganyla emek kampanyasnn startn verdik. sizlie, yoksullua ve ar sosyal sorunlara kar herkesi mücadeleye çaryoruz” diye konutu.
“Sendikalar gelsin, kampanyay sahiplensin biz destekçileri olalm” diyen Çiftyürek, “imdi dayanmann ve kapitalizme birlikte ta atmann zamandr” dedi.
A+A-
Erbil (Rûdaw) – Süleymaniye’de 2 Peşmerge’nin hayatını kaybettiği iki Rojhılat partisi arasındaki çatışma, PDK-İ veİran Kürdistan Komünist Partisi’nin arabuluculuğu ile anlaşmayla son buldu.
İran - Kürdistan Demokrat Partisinin (PDK-İ) arabulucuğu ile bir araya gelen Kürdistan Emekçiler Topluluğu ile İran Kürdistanı Devrimci Emekçiler Topluluğu, durum normalleşene ve yeniden görüşmeler başlayana kadar güçlerini ayırma konusunda uzlaşmaya vardı.
PDK-İ’den yapılan açıklamaya göre; İran Kürdistan Komünist Partisi ile ortak oluşturulan bir heyet, Kürdistan Emekçiler Topluluğu ve İran Kürdistanı Devrimci Emekçiler Topluluğu yönetimiyle ortak bir toplantı gerçekleştirdi.
Açıklamaya göre; her iki parti durum normalleşene, yaşana krizin çözümüne ilişkin müzakereler başlayana kadar, iki partinin güçlerini bir süreliğine ayrıştırması ve ayrı ayrı konumlandırması konusunda uzlaşıya vardı.
Ayrıca her iki partinin kriz tamamen çözülünceye kadar, birbirini suçlayan ve karalayan açıklamalardan kaçınacakları konusunda hemfikir oldukları ifade edildi.
PDK-İ ve İran Kürdistan Komünist Partisinin, kriz çözülene kadar Kürdistan Emekçiler Topluluğu ile İran Kürdistanı Devrimci Emekçiler Topluluğu arasında yapılacak müzakerelere destek olmaya devam edecekleri kaydedildi.
Ne olmuştu?
Önceki gün Süleymaniye'de bulunan Zirgwez Kampı'nda Komela Zehmetkêşên Kurdistanê (Kürdistan Emekçiler Topluluğu) ile Komela Şoreşger a Zehmetkêşên Kurdistana Îranê (İran Kürdistanı Devrimci Emekçiler Topluluğu) arasında silahlı çatışma çıkmıştı.
Çatışmada Rojhılat'ta (Doğu Kürdistan) faaliyet gösteren Kürdistan Emekçiler Topluluğu’na bağlı 2 Peşmerge hayatını kaybetti, 2 Peşmerge de yaralandı. Her iki taraf çatışmadan birbirini sorumlu tuttu.
Rûdaw’a konuşan Devrimci Emekçiler Topluluğu kaynakları ise çatışmaların Kürdistan Emekçiler Topluluğu Peşmergelerinin kendilerine ait karargaha girmeye çalışması üzerine çıktığını aktardı.
İran Kürdistanı Devrimci Emekçiler Topluluğu’ndan yapılan açıklamada, Kürdistan Emekçiler Topluluğu Peşmergelerinin Bane Kampı’ndaki Omer İlhanizade’nin evini kuşattığı ve bu nedenle çatışma yaşandığı belirtildi.
Omer İlhanizade iki parti arasında geçen yıl alınan birleşme kararından önce Emekçiler Topluluğu’nun genel Sekreteriydi. Ancak partiler birleşme sürecini tamamlayamayınca İlhanizade Devrimci Emekçiler Topluluğu Genel Sekreteri olarak karşı tarafa geçti.
Öte yandan Emekçiler Topluluğu, İlhanizade’nin evine saldırı yapıldığı yönündeki iddiaları reddetti.
Birleşme süreci başarısız oldu
Kısa adı “Komele” olan her iki örgüt, 27 Kasım ’de İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenledikleri ortak toplantıda “İran Kürdistanı Devrimci Emekçiler Topluluğu” çatısı altında birleşme kararı aldıklarını duyurmuştu.
Komele yönetimi, bir sonraki adımın parti hiyerarşisinin belirlenmesi olacağını duyurmuştu.
Kürdistan Emekçiler Topluluğu ile İran Kürdistanı Devrimci Emekçiler Topluluğu bir süredir birleşme çalışması yürütüyordu.
Kürdistan Emekçiler Topluluğu dün yaptığı açıklamada birleşme çabalarının sonuç vermediğini duyurmuş ve bundan sonra faaliyetlerine “Emekçiler Topluluğu” adıyla devam edileceğini açıklamıştı.
Kürdistan Emekçiler Topluluğu Merkez Komitesi’nin açıklamasında, “Birleşme sürecinin başarısızlıkla sona erdiğini açıkladığımız andan itibaren Devrimci Emekçiler tarafı türlü provakasyonlara başlamıştır” denildi.
’de kurulan Komele, Rojhılat’ta elli yılı aşkın bir geçmişe sahip köklü partilerden biri.
İran Kürdistanı Emekçiler Topluluğu, yılında İran Kürdistanı Devrimci Emekçiler Topluluğu’ndan ayrıldığını duyurmuştu. Örgüte Omer İlhanizade liderlik ediyor