kürdo ne demek / kurdo ne demek? kurdo nedir? kurdo anlamı - nedemek.org

Kürdo Ne Demek

kürdo ne demek

HABERLER

Gazeteci- yazar Kürdo Baksi, İsveç'te Kürtler denince akla ilk gelen isimlerden. İsveçli gazetelerinde ve televizyonlarında Kürt uzman olarak demeçler veren, yazılar yazan Baksi'nin Türkiye'deki "Kürt Açılımı"na yaklaşımını Cihan'a değerlendirdi.

1965 Batman doğumlu olan Kürdo Baksi, 1980'de ailesiyle birlikte İsveç'e iltica etti ve İsveç'te gazetecilik ve siyaset bilimi üzerine eğitim aldı. 1985 yılından beri aktif gazetecilik yapan Baksi, gazetecilik ve barış çalışmalarından dolayı 13 uluslararası ödüle sahip. Baksi 2000 yılında aldığı Uluslararası Olof Palme Barış Ödülü ile de ismini iyice duyurdu. Gazeteciliğinin yanı sıra yazarlık da yapan Baksi'nin şuana kadar yayınlanmış 8 kitabı var. Çoğunluğu göçmenlik ve göçmen politikaları üzerine kitap yazan Baksi'nin 2010 yılında yayınlanacak olan bir de roman çalışması bulunuyor.

Yazılarını genelde İsveççe ve Kürtçe olarak yazan Baksi, İsveç kamuoyunda Kürt uzmanı olarak tanınıyor ve İsveç televizyonlarındaki tartışma programlarına sık sık uzman olarak çağırılıyor. İsveç medyasında Kürt otoritesi olarak kabul edilen Baksi, İsveç'in en çok tirajlı gazetelerinden DN'nin (Dagens Nyheter) kültür sayfasında ve de Aftonbladet gazetesinde düzenli makaleler kaleme alıyor.

- Şu an Türkiye'deki mevcut AK Parti hükümeti bir "Kürt açılımı" girişiminde bulundu ve bu kapsamda da bazı siyasi partilerle ve kuruluşlarla görüşmelere başladı. Bu girişimleri, İsveç'te yaşayan bir uzman olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hükümetin Kürt inisiyatifini çok pozitif görüyorum. Tabii ki bazı eleştirilerim var ama Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Kürt meselesine bu kadar sıcak bakmak bence hem Ankara hem de Kürtler için olumlu bir adımdır. Şu ana kadar Kürt meselesi tabu idi, Kürt meselesini konuşmak çok zordu. Onun için de silahlar kullanıldı. O yüzden de silahlar uzak kalmak ve maksada ulaşma adına karşılıklı konuşmak bence çok güzel. 84 yılda yapılması gerekenleri şu anda yapmak zor, geciktik biraz ama yine bu da iyidir. İnşallah Kürtler için de Türkler için de daha olumlu adımlar çıkacaktır görüştükçe. Benim ailemin gelmiş olduğu Bitlis'ten Norşin şehri var. Cumhurbaşkanımız Gül Norşin ismini kullanmış, Gürpınar ismini kullanmamış. Kürtçe ismini kullanması Türkiye'de epey yankı oluşturdu.

- Özellikle de MHP'den çok sert tepkiler geldi.

Evet, ama bence bunlar çok yanlış tepkilerdir. Çünkü orasının asıl adı Norşin'dir, İslamiyet'te bile Norşin'in çok önemli bir yeri vardır. Televizyonlarda, hem de bir Cumhurbaşkanı Norşin ismini kullandığında ben çok gurur duyuyorum. Çünkü buralar tanıdığım, bildiğim yerlerdir. Dolayısıyla da Kürt şehirlerinin, mezralarının isminin Kürtçe olmasını istiyorum. Kürtçe ile Türkçe aynı diller değildir. Türkiye'nin farklılığını göstermez, zenginliğini gösterir. Madem bizim ülkemizdeki insanlar gidip İngilizce, Fransa öğrenmek istiyor; Kürtçe de öğrenebilmeliydi. Birbirimizi daha iyi anlayabilirdik.

- Kürtçenin serbestiyesi adına da değişik adımlar atılıyor…

Şuan Kürtçenin üzerindeki baskı kaldırılıyor, bu benim için çok önemi bir şey. Kürtçe dilinin serbestçe kullanılması ve hatta hukukta kullanılması benim için çok büyük bir adımdır. Serbest olmadığı sürece de her zaman Kürt sorunu olacaktır.

- Kürt açılımı adına daha neler yapılabilir, sizin somut önerileriniz nedir?

Bir kere öncelikli olan Anayasa'da Kürtçe dilinin tanınmasıdır. İkinci olarak; tüm öğretim yerlerinde Kürtçe okuma imkânları verilmelidir; sıfır yaşından başlayıp üniversiteye kadar. Üçüncüsü; 20 bin Kürt köyünün isimleri geri verilmelidir. Ve ayrıca özellikle mahkemelerde ve diğer resmi kurumlarda Kürtçe dilinin kullanılmasını istiyorum. Anayasa'da da Türkiye'de iki ayrı halkın yaşadığı belirtilmelidir. Şuan ki Irak Anayasasında 1958 yılından beri deniliyor ki: "Irak halkı iki unsurdan oluşuyor; Araplar ve Kürtler." Bu, Türkiye'de de yapılabilse tabii ki çok güzel olur. Ama galiba çok zor. Kürtlerin ve Kürtçenin hukuksal olarak tanınması bütün olayları halleder.

TRT 6 ÇOK GÜZEL BİR ADIM AMA HUKUKİ BİR ZEMİNE OTURMALI

- Önemli bir adım olarak da TRT 6 yayında...

TRT Şeş'te güzel programlar yapılıyor. Hatta ben de gittim orada konuştum. Çok hoşuma gidiyor. Fakat eğer hukuksal açıdan TRT Şeş'in hukuksal kimliği yoksa demek ki AKP gidip bir başka hükümet geldiğinde TRT Şeş de kapanacak. Bir Kürt olarak TRT Şeş kanalının hukuksal sağlam temellere dayanmasını istiyorum.

- TRT 6'nın genel içeriği konusunda yorumlarınız?

TRT Şeş genel olarak çok iyidir, pozitif. Yakında Kürtçe haberler de olur inşallah. Fakat kanalın hukuksal bir bağlantısı yok. Eğer göz boyamak için, 'Avrupa bizi AB'ye alacak, onlar memnun olsun' durumuna götürülürse mesele sadece çok kötü olur. Kürt meselesi 84 senedir çözülemedi ve Kürt halkını küçük şeylerle kandırmak da güzel olmaz. Kürt meselesinde Ankara'nın ciddi olmasını istiyorum. 'Bakın Kürtler, Kürtçe vardır, Kürtlerin kanalı hukuksal olarak vardır' denilebildiğinde o zaman biz Türkiye'de Türklerle birlikte rahatça yaşayabiliriz.

- Başkaca da bir öneriye ihtiyaç yok mu diyorsunuz?

Vallahi, Türkiye benim söylediklerimi de kolay kolay yapamaz. (Gülüyor). 20 sene içerisinde bu söylediklerim yapılabilirse iyi olur. Ama istediğim başkaca şeyler de var tabii ki. Irak Kürdistan'ının rahat bırakılmasını istiyorum. Oralarda çok insan öldürüldü, dağ başında da çok insan var.

- Böyle bir dönemde aftan da söz ediliyor, dağdakileri topluma kazandırma ve çatışmayı bitirme adına, af girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tabii ki af çok iyidir, çünkü dağ başında çok insan var ve bu insanların eve dönmesini istiyorum. Onların hapse de girmesini istemiyorum.

- Ahmet Türk de "30 yılda dağdalardı, 30 yıl da hapiste mi kalacaklar" şeklinde bir yaklaşımla af meselesini ele almıştı…

Bu yaklaşım, evet doğru. 30 yıl dağda kalmış bir adamı bir de hapse koyacaksın, dolayısıyla da ömrü bitmiş oluyor. Devlet, şefkatle bakmalı halkıyla bir ayrım yapmadan. Böylece sorun kendi kendine çözülür gider.

AKP, KÜRT AÇILIMI KONUSUNDA CİDDİ AMA TÜRKİYE'DE DENGELER…

- Peki, hükümeti bu meseleyi çözme noktasında samimi ve kararlı görüyor musunuz?

AKP hükümetinin, Kürt meselesini çözmede ne kadar ciddi olduğunu iyi biliyorum. Fakat AKP hükümeti ile ordu arasındaki sorunların ne olduğunu bilmiyorum. Bence Türkiye'de şuanda ordu bir meselenin çözümünü istemezse, hükümetin onu çözmesi gerçekten çok zor olur.

- Son MGK toplantısında da Kürt açılımı vb demokratik açılımların devamı yönünde bir karar da çıktı. Bir mutabakat var gibi?

Evet, olumlu sinyaller verildi. Fakat her an geri adım atılabileceğini de biliyorum. Çünkü Türkiye'de buna benzer geri adımları çok gördük. Eğer MGK Kürt meselesinde ciddiyle bu mesele çözülür, yoksa Kürt meselesinin çözümü çok zor olur. Çünkü Türkiye'de sadece hükümetler sorunları çözmeye muktedir değildir.

CHP DÜNYADA KÜRT MESELESİNE EN KÖTÜ BAKAN PARTİ

- Hükümet, meselenin çözümü adına meclisteki muhalefet partileriyle de görüşüyor. DTP ile görüştü, CHP ve MHP ile de görüşmek istedi. CHP ve MHP'nin meseleye yaklaşımı çok sert oldu. CHP, kendisini sosyal demokrat olarak niteliyor. Sizler de sosyal demokrasinin kalesi olarak kabul edile gelen İsveç'te yaşıyorsunuz. Burada yaşayan bir aydın olarak CHP'nin bu tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bence CHP, dünyada Kürt meselesine en kötü bakan bir partidir. CHP, Kürt meselesini çözmek istemiyor, çünkü CHP Kürtlere her zaman hakaret ediyor. Ve ben Deniz Baykal gibi Kürtlere düşman birisini görmedim. Deniz Baykal'ı televizyonlarda görünce çok korkuyorum. Türkiye'de böyle insanlar olmasından insanlık adına utanıyorum. Ben hayatımda, Türkiye'de bu kadar nasyonalist, ırkçı ve anti sosyalist bir insan görmedim, daha ne diyeyim.

- Sizce CHP ile Baykal'ın tavırları, yaklaşımları birebir örtüşüyor mu?

Bence, Baykal'ın tavrı ile CHP'nin tavrı aynı değildir. Baykal'ın tavrı başka bir tavırdır. CHP için böyle bir şey diyemem. Baykal'ın Kürtlere karşı büyük bir kini ve nefreti vardır. Ben bir Kürt olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak onu televizyonda gördüğüm zaman çok üzülüyorum.

- Sosyal demokrasinin yerleşik olduğu bir ülkede bulunuyorsunuz ve buranın kültürüne hâkim birisiniz. Kürt meselesi gibi demokratik açılımlar konusunda CHP'den neler bekliyorsunuz, oradakilere ne gibi önerileriniz var?

Bence Kürtlere en çok sahip çıkan, onların haklarını savunan, sosyal demokrat CHP'nin olması gerekirdi. Ama CHP bunu yapmadı. Biz şu anda bir Kürt olarak Avrupa'da CHP'nin aleyhinde elimden geldiğince çalışıyorum ve CHP'nin Sosyalist Enternasyonal'den ihracı için çok mücadele ediyorum. Bunu açıkça söyleyeyim. Böyle bir lobiye katılıyorum. Dünyada ne kadar sol, sosyalist milletvekili varsa onlarla çalışıyorum, sırf CHP Sosyalist Enternasyonal'den çıksın diye. CHP, Kürtleri kendisine düşman ilan ettiği için ben de onları düşman ilan etmişim.

- Burada görüştüğümüz bazı Sosyal Demokrat milletvekilleri ise, "CHP'nin sosyalist enternasyonal'den atılması için uğraştık önce. Ama şimdi, içimizde kalsa da içimizdeyken düzeltmeye, sosyal demokratlığa dönüştürmeye çalışsak mı diye düşünmeye başladık" diyorlar. Bu yaklaşıma ne diyorsunuz?

(Gülüyor) Hayır, kimse Deniz Baykal'ı düzeltemez. Baykal, yanlış bir yolda ve onun izole edilmesi lazım. Siyasetten hemen çıkmasını istiyorum, çünkü dünyada Türkiye'ye en çok zarar veren insan Deniz Baykal'dır, Türk ordusu değildir. Şu anda Türkiye'ye ve Türklere en çok zarar veren insan, Deniz Baykal'dır. Ben bunu her yerde söylerim, CNN'de de, başka yerlerde de. Çünkü böyle bir şey görmedim. Belki bunu yayınlamazsınız ama…

PKK'NIN DA ARTIK SİLAHLARINI BIRAKMASINI İSTİYORUM

- Kürt açılımının konuşulduğu bir yerde, Öcalan da İmralı'dan meseleye dâhil olmaya çalışıyor. Onun yaklaşımlarını nasıl buluyorsunuz?

Evet, şuanda PKK'nın rolü çok önemlidir. Ben, PKK'nın silahlarını bırakmasını istiyorum. Öcalan'ın da, benim gibi Kürtlerin dilinin anayasada kabul edilmesini savunmasını arzuluyorum. Küçük haklar istemek bence yanlıştır. Ben Türk devleti Kürtler olarak bizleri tanımaya başlıyor, bizler de içimizdekileri söyleyelim, 'Bizler böyle yaşamak istiyoruz' diye. Anayasada bizi ve dilimizi tanıyacaksınız ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak birlikte, beraber yaşayacağız. Ondan sonra her şey hallolur. Zannediyorum, Öcalan da ona yakın bir şeyler isteyebilir.

- Öcalan'ın Kürt açılımda devreye girmesi, meseleyi sekteye uğratır mı uğratmaz mı?

Kürt meselesi, çok büyük bir meseledir. Öcalan'ın katılması ya da katılmaması o kadar da önemli değildir. Ama PKK'nın da bir yandan mutlu olması gerekir. Çünkü Öcalan 10 senedir hapistedir, ne kadar imkânları var, neyi ne kadar biliyor, onu bilmiyorum. Ki dedim, 10 senedir hapiste. Bizde bir söz var; '7 sene eve gelmeyen adamla konuşmayacaksın.' Ne diyeceksin; 10 senedir görmemişiz, bilmemişiz. Bilemiyorum, ne istiyor? Fakat Türkiye'de 20 milyona yakın Kürt yaşıyor ve Kürt meselesi bir insana bağlanmamalıdır. Türkiye'de devleti, oturup konuşmak, muhatap bulmak istiyorsa; seçeceği çok insanlar var ama yalnız Öcalan ile oturması yanlıştır. Diğer Kürtlerle de oturmasını isterim, entelektüel Kürtleri, diğer Kürt partilerini de getirsinler. Türk devletinin Öcalan'la masaya oturacağını zannetmiyorum. Diğer Kürtlerle de oturup konuşulacağını pek zannetmiyorum, çünkü Türkiye, Kürtlerle masaya oturmadan Kürt meselesini çözmek istiyor. Ben de diyorum ki; Türkiye, bazı Kürtlerle oturup konuşarak Kürt meselesini çözsün.

ERGENEKON DAVASI OLMASA, KÜRT AÇILIMINDA BU KADAR MESAFE ALINAMAZDI

- Türkiye'de şuan da bir Ergenekon Davası süreci yaşanıyor, Doğuda yapılan bazı eylemler aydınlanıyor. Bu yaşanan sürecin, Kürt açılımından bahsedilmesine katkı sağladığını düşünüyor musunuz?

Çok güzel bir soru, Ergenekon Davası açılmasaydı, biz şimdi Kürt meselesinde o kadar ileriye adımlar atamazdık. Ergenekon Davaları, Türkiye için hakikaten çok önemli davalardır. Kürt meselesinin çözümünü geciktiren insanların böyle izole olmaları, mahkemelere çıkarılmaları çok büyük, güzel adımlardır. Ve Ergenekon davaları gösteriyor ki, Türkiye'de hükümetler gerçekten o kadar serbest yaşamamışlar, o kadar serbest hareket edememişler. Ama ben meselenin bittiğine, Ergenekon'un bütün kadrolarının tutuklandığına inanmıyorum. Fakat Ergenekon'da etkili olan birileri siyasetin ve de operasyonların dışında kaldı. Türkiye'de son 4-5 sene içerisinde çok ilginç şeyler oldu, Ergenekon davası, AKP hükümetinin üst üste seçimler kazanması çok önemli. Çünkü uluslararası siyasetçilere göre; 12 sene iktidarda kalamayan bir parti, köklü değişiklikler yapamıyormuş. Dünyanın her yerinde bu durum aynı. 12 sene iktidarda kalan bir parti de tüm ülkede ancak yüzde 30'luk bir değişiklik yapabiliyormuş. Bunun hesapları, istatiskleri var. Dolayısıyla da AKP'nin üst üste seçimleri kazanması beni çok sevindiriyor. Ergenekon'un ortaya çıkması da büyük bir şans. Hatta şunu diyorum, AKP tek başına iktidara gelmeseydi, yine Kürt sorununun ele alınması gecikirdi. Kimle koalisyon yapsa işi zordu. MHP ile de CHP ile de yapsa, yine Kürt sorunu bu noktaya gelemezdi. Allah'a şükür ki, AKP tek başına iktidar oldu. (Gülüyor)

- Peki, İsveç medyası ve entelektüelleri Ergenekon davasını nasıl görüyor, sizce meseleye yeterince vakıflar mı?

Onlar da çok iyi anlamışlardır çünkü Ergenekon, İsveç'te çok iyi bilinen bir davadır. Ben de bununla ilgili çok telefon söyleşileri yaptım. Hemen her ay bir gazeteden teklif gelir Ergenekon ve JİTEM hakkında söyleşi veririm. JİTEM de iyi biliniyor, çünkü bir zamanlar JİTEM'de çalışıp da İsveç'e iltica etmiş insanlar var. Bu davaları çok iyi biliyorlar ve olaya çok hâkimler. (Gülüyor) Hatta şimdi benden çok daha iyi biliyorlar gerçekten.

- İsveç AB dönem başkanlığını devraldı, temelde de Türkiye'nin AB üyeliğine taraftar. AB yolunda Kürt meselesinin çözümü İsveçliler tarafından nasıl görülüyor?

İsveç, Türkiye için çok önemli bir ülkedir. İsveç ve Türkiye; tarihi olarak çok dost ülkeler. Şuan gördüğüm; İsveç devleti Türkiye'ye yardımcı olmak istiyor. Başbakan Erdoğan'ın da İsveç devletine karşı büyük bir saygısı var. Fakat Kürt meselesini çözmeden Türkiye AB'ye giremez. İsveç de Türkiye'ye diyor ki: 'Dost acı söyler. Siz Kürtlerin haklarına sahip çıkın, biz de sizlere üyelik konularında yardımcı olalım'. AB'de Fransa'nın rolü, kötü adam rolüdür. (Gülüyor) Hep Erol Taş rolünde oynuyor. Almanya'nın rolü de kötüdür. Ama İsveç'in rolü pozitiftir. Ama bunların birbiriyle ilişkileri çok iyi. Bir bakıyorsunuz, önce Fransa Türkiye'nin aleyhinde konuşuyor, daha sonra Almanya geliyor. Daha sonra İsveç'ten birileri çıkıyor, 'Bu böyle değildir, biz Türkiye'yi çok seviyoruz' diyor. Şuan da Türkiye'nin AB'de olmasını en çok isteyen halk, İsveç halkıdır. İsveçlilerin yüzde 70'ine yakını, Türkiye'nin AB'de olmasını ister. Ama Fransa'ya baktığımızda yüzde 30'unu bile bulamayız. Şunu da söyleyebilirim; bir ülke ne kadar coğrafik olarak Türkiye'ye yakınsa, o kadar Türkiye'nin AB'ye üyeliğini istemiyorlar.

(CİHAN)

Türkçe - Korece çeviri (v1.4 yeni)

Türkçe dilinden Korece diline (google translate aracılığıyla) hızlı cümle ya da kelime çeviri yapmanıza yardımcı olan bir sözlük sistemidir. Dünya dilleri arasında yapılacak olan cümle ve kelime çevirilerinizi kolaylaştırır. ÇevirSözlük.com Dünya'da en yaygın olarak kullanılan bir çok dili içinde barındırmaktadır. Bu diller arasında herhangi bir ücret ödemeden ve sınırlama olmaksızın istediğiniz cümle ya da kelime çevirilerinizi hızlı bir şekilde yapmanız mümkündür.

Kullanım ve Gizlilik

Cevirsozluk.com aracılığıyla yapılan tüm çeviri verileri toplanmaktadır. Toplanan veriler herkese açık, anonim olarak paylaşılır. Dolayısıyla Çevir Sözlük kullanarak yapacağınız çevirilerde kişisel bilgi ve verilerinizin yer almaması gerektiğini hatırlatırız.

Cevirsozluk.com kullanıcılarının çevirilerinden oluşturulan içerikte argo, küfür vb. uygun olmayan öğeler bulunabilir. Oluşturulan çeviriler her yaş ve kesimden insanlar için uygun olamayabileceğinden dolayı, rahatsızlık duyulan hallerde siteminizin kullanılmamasını öneriyoruz. Kullanıcılarımızın çevirilerle eklediği içeriklerde telif hakkı ya da kişiliğe hakaret vb. öğeler bulunuyorsa site yönetimiyle iletişime geçilmesi halinde gerekli düzenlemeler yapılacaktır.

Sitenize ya da blogunuza Türkçe Korece çeviri ekleyin:
l

kıro, barzo, maganda gibi anlamlar barındıran bünye.

kürdün evrim geçirmemiş hali.

kürt dövüş sanatına verilen isimdir. bu dövüş sanatını ilk geliştiren sub-heval dir.

Kürt olan kimselere verilen ünvan.

Siz ne sanıyorsunuz kendinizi ? Aşağılık Türkler !! Sizi tek başıma bolerim ! Kürdüm ben kürt ! Şaka lan şaka . Ben Çin sarayıni 40 ceriyle basmış Kürşad'in torunuyum ben Türküm.

bir lakap çeşidi. arkadaşlar arasında hakaret olarak kullanırız.

kürde sesleniş sekillerinden biridir. evet..

Doğrusu budur. Kürt değil kürdo'dur.

buyrun beyefendi de apışıp kalsın abicim sen de işi bilmiyorsun ki.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir