küçürek hikaye konuları / RESİMLERLE KÜÇÜREK ÖYKÜ YAZIYORUZ ETWİNNİNG PROJEMİZ BAŞLADI - Aydın Lisesi

Küçürek Hikaye Konuları

küçürek hikaye konuları

, Yıl/Year: 8, Sayı/Issue: 23, ISSN: TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi TURUK International Language, Literature and Folklore Researches Journal Geliş Tarihi /Date of Received: Kabul Tarihi / Date of Accepted: Sayfa /Page: Research Article / Araştırma Makalesi Yazar / Writer: Dr. Öğr. Üyesi Şahin Şimşek Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Öğretimi Bölümü [email protected] Dr. Öğr. Üyesi Funda Bulut Kastamonu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Öğretimi Bölümü [email protected] BİR YARATICI YAZMA ETKİNLİĞİ OLARAK KÜÇÜREK ÖYKÜ İLE DEĞERLER EĞİTİMİ * Öz Türk edebiyatında öykünün bir alt türü olan küçürek öykü, modern insanın hız ve tüketim odaklı yaşam biçimine uyum sürecinin bir ürünüdür. Tasarruflu dili, imge kaynaklı sezgisel derinliği, kurgusal boşlukları, geniş çağrışımları, yeniden üretilme imkânı ile olay, durum ve anlarla okuru, düşündürebilecek, gerçeklerle yüz yüze getirip şaşırtabilecek, muhayyilesini zenginleştirebilecek eserler içerisindedir. Çok kısa öykü, minimal öykü, sımsıkı öykü, mini öykü, küçük ölçekli kurmaca, mesel gibi isimlerle anılan küçürek öykü; kimi zaman şiire yaklaşan yapısıyla farklı anlatım imkânları sunar. Bu araştırmanın amacı, değerler eğitiminde bir yaratıcı yazma etkinliği olarak küçürek öykünün kullanılabilirliğini ortaya koymaktır. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden tarama modelinde bir araştırmadır. Veriler, doküman incelemesi tekniği ile elde edilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi ile ele alınmış, yorumlanmıştır. Değerler eğitimi ile ilgili çalışmalar çoğunlukla değer/değerler içeren metinlerin öğrencilere okutulması yoluyla yapılmıştır ve bu şekilde yapılmaya da devam etmektedir. Çalışmamızda farklı bir değer * Bu çalışma Eylül tarihlerinde düzenlenen 4. Uluslararası Sınırsız Eğitim ve Araştırma Sempozyumu’nda sözlü bildiri olarak sunulan aynı adlı çalışmanın genişletilmiş hâlidir. Şahin Şimşek & Funda Bulut seafoodplus.info eğitimi anlayışı öne sürülmüş, değer eğitimi etkinliği olarak Türkçe öğretmeni adaylarına değerlerden bahseden küçürek öyküler yazdırılmıştır. Öğretmen adaylarının değerleri konu edinen küçürek öykü türünde eserler verebilmeleri değerler eğitiminde, bir yaratıcı yazma etkinliği olarak küçürek öykü oluşturmanın uygulanabilir olduğunu ortaya koymuştur. Değerler eğitiminde değer içeren metinleri okutmak yeterli görünmemektedir. Değerlerin içselleştirilmesi adına yaratıcı yazma uygulamalarıyla da desteklenmesi değer eğitimine katkı sunacaktır. Anahtar Kelimeler: Yazma eğitimi, Değerler eğitimi, Yazma etkinlikleri, Yaratıcı yazma, Küçürek öykü. VALUES EDUCATION WITH A SHORT STORY AS A CREATIVE WRITING ACTIVITY Abstract As a subtype of story in Turkish literature, short story is a product of the adaptation process of modern people to the speed and consumption-oriented lifestyle. With its economical language, image-based intuitive depth, fictional gaps, wide connotations, and the possibility of reproducing, it is among the works that can make the reader think, surprise the reader by bringing them face to face with reality, and enrich his imagination. The small story, known as very short story, minimal story, tight story, mini story, small scale fiction, parable; It offers different expression possibilities with its structure that sometimes approaches poetry. The aim of this research is to reveal the usability of the story by shrinking it as a creative writing activity in values education. The research is a survey model, one of the qualitative research methods. The data were obtained by the document review technique. The obtained data were handled with content analysis and interpreted. Studies on values education are mostly done by having students read texts containing values / values, and it continues to be done in this way. In our study, a different understanding of value education was proposed, and as a value education activity, Turkish teacher candidates were written short stories about values. The fact that the teacher candidates were able to produce stories in the form of stories by shrinking them as a subject, revealed that it is feasible to create a story by shrinking it as a creative writing activity in values education. It does not seem sufficient to read the texts containing value in values education. Supporting the values with creative writing practices for the internalization of values will contribute to value education. Keywords: Writing education, Values education, Writing activities, Creative writing, Short story. TURUK International Language, Literature and Folklore Researches Journal , Year 8, Issue 23 Issn: - - seafoodplus.info Şahin Şimşek & Funda Bulut Giriş Yazmak, duygu, düşünce, istek, hayal, tecrübe ve izlenimlerin; nakledilmek istenen olay, olgu ve durumların son derece gelişmiş bir semboller sistemi olan yazı ile ifade edilmesi eylemidir. “bir konu ile ilgili duyguları, düşünceleri, tasarıları, görülenleri, yaşananları, hayal ve umutları… birtakım kurallar çerçevesinde derli toplu anlatabilme tekniğidir.” (Göçer ). Temel dil becerilerinden dinleme ve konuşmayı sosyal çevrenin de katkısıyla daha çok ailede öğrenen çocuk, okuma ve yazmayı planlı ve programlı bir şekilde okulda öğrenir. Yazma yalnızca, yaşanan olay ve durumları, edinilen intibaları kaydetme, bu yolla başkalarına iletme amacına hizmet etmez aynı zamanda bireye, düşüncelerini zihninde organize etmeyi, yaşadıklarını tekrar gözden geçirerek yorumlamayı ve anlamlandırmayı öğretir. Yazmak yaşamaktır, yazarken yeniden yaşanır, fark edilmeyen ayrıntılara dikkat edilir, duygular içselleştirilir. Bu açıdan yazma becerisinin düzgün bir şekilde kazandırılması önemlidir. Anlatma becerilerinden olan yazma becerisi, eğitimcilerin ve dil bilim uzmanlarının da belirttikleri gibi dört temel dil becerisi içinde en zor ve en son gelişenidir (Şahin ; Temizkan vd. ). Bu nedenle okullarda yazma becerisinin eğitimine özellikle önem verilmeli, yazma alışkanlığı edindirilmesi sürecinde farklı yöntem ve tekniklerden yararlanılmalıdır. Yazma, fikirleri, hayal edilenleri sistemli bir şekilde organize etmeyi, zihindekileri planlamayı öğreten bir etkinliktir. Öğrenci, yazma alışkanlığı kazandıkça anlatacaklarına uygun kelime ve kavram seçmeyi de öğrenir ve bu şekilde kelime ve kavramlara yönelik bilinç düzeyi de artmış olur. Dili etkili bir şekilde kullanma becerisi bu şekilde gelişmektedir. Öğrencilere kompozisyon adı altında atasözü yahut deyim açıklattırmak, tatillerde ve bayramlarda başlarından geçenleri yazdırmak öğrencilerin bir müddet sonra sıkılmalarına ve yazma eylemine karşı olumsuz bir tutum geliştirmelerine neden olmaktadır. Bu durumun önüne geçmek için öğrencilere farklı yazma konuları bulmak, onlara kendi düşünce dünyalarını kurabilecek ve özgün fikirler üretebilecekleri yazma ortamları yaratmak gerekmektedir. Yaratıcı yazma; yaratıcılığın ön planda olduğu, öğrencide yaratıcılığı geliştirmeyi öncelikle amaçlayan, öğrencilerin hayallerini, isteklerini, tasarılarını özgürce ve özgünce ifade edebildikleri, yazma süreci içerisinde keyifle vakit geçirdikleri, ortaya koydukları yazma ürünleri ile mutlu olarak özgüven kazandıkları bir yazma yöntemidir. Yaratıcı yazma etkinliklerinin ülkemizde, son yıllarda daha fazla üstünde durulmaya başlanmıştır. Alanın uzmanlarına göre yaratıcı yazma, çocukların yazmaya karşı olumsuz tutumlarını değiştirmelerinde önemli oranda etkili olmuştur (Temizyürek vd. ). Yaratıcı yazma etkinlikleri, “çocukların yazarlar gibi gelişmesinde ve kendilerine saygı duymalarında merkezi bir önem taşımakta” ve “bireylere hislerini sergileme ve kişisel ifadeleri ortaya koyma fırsatı verdiği için oldukça sevilmektedir.” (Öztürk ). Yaratıcı yazmadaki özgünlük, küçürek öykülerin temel çıkış noktasıdır. “Yaratıcı yazma becerisi ve küçürek öykü yazma birbiriyle örtüşür ve birlikte varlık gösterirler.” (Demir ). Küçürek öykü; hızlı tüketim çağının isteklerini karşılayan, “genel anlamda dağınıklığa karşı bir protesto” olan “tezli bir yaklaşımı oluşturup sürdürebilecek hacim ve zamana sahip olmayan”, TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi , Yıl 8, Sayı: 23 Issn: - - Şahin Şimşek & Funda Bulut seafoodplus.info “yabancılaşma, köleleşme, umutsuzluk, yalnızlık, iletişimsizlik, çöküntü ve bunaltı ana izlekleri üzerine kurulan”, “ulusal ya da geleneksel ögelerden çok bireysel ögeleri” işleyen, yaşamın özüne ayna tutan, öykülemekten çok gösteren, anlatmaktan ziyade haykıran, “son derece yoğunlaştırılmış, son derece yüklü, sinsi, çok yönlü, anlık, ürkütücü, kışkırtıcı, düş kırıklığına uğratıcı”, “damıtılmış niteliği, yoğun ve örtük söylemi ile şiire yakın duran”, kelime olarak yüz kelimeyi geçmeyen bir edebiyat türüdür (Korkmaz vd. ). Küçürek öykü türü, dünya edebiyatında yüzyılın son çeyreğinde öne çıkmaya başlamıştır. Bu anlatı türü için dünya edebiyatında, “short short story, flash-fiction, sudden fiction, quick fiction, fast fiction” ve buna benzer terimler kullanılmaktadır. Türk edebiyatında ise “küçürek öykü” terimi haricinde, “çok kısa öykü, minimal öykü, öykücük, minicik öykü, hızlı kurgu, mini kurgu, kıpkısa öykü, kısa kısa öykü, küçük öykü, mesel” gibi terimlerin kullanıldığı görülmektedir (Korkmaz vd. 18). “Küçürek öykünün bir edebî metin olmasını sağlayan diğer özellikler, genellikle başka edebî metinlerde de vardır. (…) az sözle çok şey anlatmak, sözcüklerin duygu ve çağrışım değerlerinden yararlanmak ve alışılmamış bağdaştırmalar kullanmak şiirde de görülen özelliklerdir.” (Buran 23). Küçürek öykülerin en başta gelen özelliği kısa ve mensur oluşlarıdır. Kısalık küçürek öykü türünün en belirleyici yanıdır. Bu açıdan uzun metinleri okumaya vakti olmayan modern çağın hızlı tüketen insanının okuma ihtiyacını, küçürek öyküler karşılayabilir. Küçürek öyküler kısa oluşu nedeniyle yaratıcı yazma etkinliklerinde de rahatlıkla kullanılabilir. Ülkemizde değerler eğitimi son yıllarda üzerinde durulan, konu alanı ile ilgili çokça yayın yapılan, öğretim programlarında bahsedilen, okullarda programlı çalışmalar yapılan bir disiplindir. Türkiye’de değerler eğitimi eğitim-öğretim yılından itibaren okullarda uygulamaya konulmuştur. Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda değerler için “Değerlerimiz öğretim programlarının perspektifini oluşturan ilkeler toplamıdır.” denmiş, “adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik” değerleri de kök değer olarak ifade edilmiştir (MEB 4). Eğitim kurumlarında değerler eğitiminin amacı çocuklara, üzerinde uzlaşılan, doğru, temel ve iyi birtakım değerleri kazandırmaktır. Değerler, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün, yapılması gerekenle yapılmaması gerekenin, hoşa gidenle gitmeyenin ayırt edilmesi konusunda ferde yol göstererek onun kendisiyle ve toplumla barışık yaşamasını sağlayan ilkeler, kabuller ve inançlar bütünüdür. Schwart (), değerler kavramını “insanların karşılaştıkları olayları ve etrafındaki diğer kişileri değerlendirmek, bunlar karşısında yapacaklarına karar vererek bunu meşru bir duruma getirmek için kullandıkları ölçütlerdir.” şeklinde tarif etmiştir (akt. Güven 15). Değer, Kaymakcan ve Meydan () tarafından ise insanın var olma sürecini anlamlandırma ve değerlendirme çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkıp zamanla topluma mal olan ve toplumun müşterek kıymetlerini oluşturan unsurlar olarak tanımlanmıştır. Değerler sadece ferdin kendisiyle ve toplumla barışık yaşamasını sağlamaz. Toplumların varlıklarını sürdürmeleri de bu değerleri korumalarına ve sonraki nesillere aktarmalarına bağlıdır. Son yıllarda ahlakî sorunların dünya genelinde yaygınlaşması, uyuşturucu madde kullanımında ve işlenen cinayetlerde artış, hırsızlık, açgözlülük, sahtekârlık ve benzeri istenmeyen davranışların çoğalması değerler eğitimini gündeme getirmiştir. TURUK International Language, Literature and Folklore Researches Journal , Year 8, Issue 23 Issn: - - seafoodplus.info Şahin Şimşek & Funda Bulut Aydın’a göre değerler öğretilebilen ve öğrenilebilen olgulardır ve değerlerin öğrenilmesi, rol model alarak öğrenme şeklinde gerçekleşen bir sosyal öğrenmedir. Değerler eğitiminin amacı, çocuğun doğuştan sahip olduğu iyi yanlarını ortaya çıkarmak, kişiliğinin her yönüyle gelişmesini sağlamak, insanın mükemmelliğe ulaşma sürecinde ona yardımcı olmak, insanları güzel ahlak sahibi yaparak toplumun da ahlak seviyesini yükseltmektir. Değerler eğitimine temel değerleri öğreterek başlanmalı, değerler eğitimi, iyiliği tanıtmalı, sevdirmeyi amaçlamalı; zekâya, kalbe ve iradeye hitap etmelidir. Değerlerin öğretiminde yaşantıların rolü büyüktür. Bu yüzden öğretmenler, değerleri öğretirken bunların öğrenciler tarafından günlük hayatta uygulanabilmesinde onlara sorumluluk vermeli, kullanacağı pekiştireçlerle bu değerleri öğrencilerde kalıcı hale getirmelidir seafoodplus.info [Erişim: ]. Araştırmanın Amacı ve Önemi Bu araştırmanın amacı, değerler eğitiminde bir yaratıcı yazma etkinliği olarak küçürek öykünün kullanılabilirliğini ortaya koymaktır. Değerler eğitimi ile ilgili çalışmalar çoğunlukla değer/değerler içeren metinlerin öğrencilere okutulması yoluyla yapılmıştır ve bu şekilde yapılmaya da devam etmektedir. Çalışmamızda farklı bir değer eğitimi anlayışı öne sürülmüş, değer eğitimi etkinliği olarak öğretmen adaylarına değerleri konu alan küçürek öyküler yazdırılmıştır. Yöntem Araştırmanın Modeli Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden tarama modelinde bir çalışmadır. Nitel araştırma sayısal olmayan verilerin anlamlandırıldığı bir gözlem yöntemidir. Karasar’a ( 77) göre tarama modelleri, geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekilde betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımlarıdır. Verilerin Elde Edilmesi ve Analizi Verilerin elde edilmesinde doküman incelemesi tekniği kullanılmıştır. Doküman incelemesi ya da belgesel tarama, “belli bir amaca dönük olarak kaynakları bulma, okuma, not alma ve değerlendirme işlemlerini kapsar.” (Karasar 77). Çalışmada, öne sürülen tezi desteklemek için, Türkçe derslerinde değerler eğitimi yapılırken çağdaş öykü türlerinden biri olan küçürek öykülerin, öğretmen adayları tarafından yaratıcı yazma ile değer öğretimi etkinliği kapsamında kullanımına yönelik bir denemeye yer verilmiştir. Eğitim yılı Bahar döneminde Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, Türkçe öğretmeni adaylarına Anlatma Teknikleri II: Yazma Eğitimi dersinde küçürek öykü türü tanıtılmış, örneklerle tür kavratılmaya çalışılmış, daha sonra MEB () Değerler Eğitimi Yönergesinde adı geçen 27 değeri işleyen küçürek öykü yazma çalışması yaptırılmıştır. Bu değerler aşağıdaki tablodaki gibidir: TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi , Yıl 8, Sayı: 23 Issn: - - Şahin Şimşek & Funda Bulut seafoodplus.info Sevgi Sorumluluk Saygı Hoşgörü‐ duyarlılık Özgüven Empati Adil olma Cesaret, liderlik Nazik olmak Dostluk Yardımlaşma, dayanışma Temizlik Doğruluk, dürüstlük Aile birliğine önem verme Bağımsız ve özgür düşünebilme İyimserlik Estetik duyguların geliştirilmesi Misafirperverlik Vatanseverlik İyilik yapmak Çalışkanlık Paylaşımcı olmak Şefkat - merhamet Selamlaşma Alçakgönüllülük Kültürel mirasa sahip çıkma Fedakârlık 1. Tablo. MEB Değerler Eğitimi Yönergesinde Yer Alan Değerler Küçürek öykü türünün özelliklerini 3 maddede özetlersek bunları: 1. Öyküsel kurgu 2. Kısalık 3. Vurucu, şaşırtıcı etki” şeklinde sıralayabiliriz. Çalışmada öğretmen adaylarının oluşturdukları küçürek öyküler, ilk iki maddede belirtilen özellikleri taşımaktadır. Bazıları da vurucu ve şaşırtıcı etkiye sahip olup küçürek öykünün burada özetlenen özelliklerini barındırmaktadır. Bu üç özelliği de taşıyan küçürek öykü denemelerinden bazıları seçilerek içerik analizi yapılmış, türün özelliklerine göre incelenmiş ve yorumlanmaya çalışılmıştır. Çalışmada yer alan küçürek öykülerin yazarı olan öğretmen adaylarından, makale kapsamında kullanılacağı hususunda gerekli izinler alınmıştır. Bulgular ve Yorumlar Bağımsız ve Özgür Düşünebilme “Bu, benim düşüncem… O yüzden susmuyorum. Kendi düşüncemi, benden başka kimse savunamaz. O yüzden beni susturamazlar.” (Merve Baştürk) Bağımsız ve özgür düşünebilme değeri, bu küçürek öyküde fikirlerin en iyi sahipleri tarafından ifade edilebileceği, bu yüzden düşüncesine önem veren, onu değerli gören kişilerin susmadan, özgürce ifade etmeleri gerektiği konu edilerek ortaya konmuştur. Bazı fikirler sahiplerinin ömrünce yaşar, sahipleri öldükten sonra ölür. Bazı fikirler de insanlık var olduğu müddetçe yaşar. Bu uzun ömürlü fikirlerin, sahipleri tarafından ne pahasına olursa olsun savunuldukları görülmektedir. Cesaret, Liderlik “Tüm gürültüyü susturup kendi iç sesime kulak verdiğim zaman, benim hayatımın lideri benim diyebildim.” (Esra Özdemir) TURUK International Language, Literature and Folklore Researches Journal , Year 8, Issue 23 Issn: - - seafoodplus.info Şahin Şimşek & Funda Bulut Cesaret ve liderlik değeri çoğunlukla bir arada kullanılır. Bunun nedeni cesaret duygusuna sahip olamayanların liderlik özelliğini de barındıramayacak oluşlarındandır. Çünkü liderlik, risk almayı, ön planda olmayı, hızlı karar vermeyi gerektiren bir erdemdir. İnsanlar, çoğunlukla dış dünyadan gelen uyarılara karşı açıktırlar ve sürekli bunları hissederek, bunlara tepki vererek kendilerini dinlemeyi, kendi iç seslerine kulak vermeyi ihmal etmişlerdir. Bu küçürek öyküde insanın dış dünyadan gelen tüm o gürültüyü, uğultuyu susturması tam bir cesaret örneği olarak görülmelidir. İnsanın kendi iç dünyasına yönelmesi, kendi iç sesini dinlemesi öylesine önemli bir karardır ki böyle önemli bir kararı verebilmek fert için kendi hayatının lideri olmak anlamına gelmektedir. Doğruluk-Dürüstlük “Yalan söyleyince elleri titrerdi. O konuşurken hep ellerine bakardım. Bir zaman sonra elleri hiç titrememeye başladı. Şimdi bilemiyorum; benim bu durumu anladığımı anladı da titremenin üstesinden mi geldi yoksa doğruluğun güzelliğine mi inandı?” (Kübra Şengöz) Öyküde, yalan söyleyen insana dair bir gözlem ortaya konmuştur. Yalan söylemek, sağlıklı bir insan için yanlış olduğu bilinen bir eylemdir. Yanlış olduğunu, kötü olduğunu bildiği hâlde yalan söyleyen insanda el, dudak titremesi, gözlerini konuşma esnasında kaçırma gibi davranışlar görülebilmektedir. Bu küçürek öyküde, yalan söylerken elleri titreyen bir insanın bir müddet sonra ellerinin titremesinin geçmesi iki ihtimale dayandırılmıştır. Yalan söyleyen kişi ya zaafının farkına varmış yalan söylediği hâlde bu zaafının önüne geçmiştir ya da yalan söylemeyi bırakmıştır. Öyküde yalan söylemekten vazgeçme doğruluğun güzelliğine inanma olarak nitelendirilmiştir. Dostluk “Adam ölüm döşeğinde oğluna şöyle demiş: Bak evlat! Param pulum yoktur benim. Lakin sana bir servet bırakıyorum. Emanetime gözü gibi bakacak dostlar, senin için canını yok sayacak adamlar bırakıyorum” (Okan Analay) Öyküde, evladına miras olarak dostlarını, dostlarının dostluğunu bırakan bir ebeveyn görülmektedir. Anne babaların kendileri bu dünyadan göçtüklerinde çocukları rahat etsin diye en başta onlara bırakmak istedikleri para ve paraya dönüştürülebilen mal mülktür. Geride kalanın kimseye muhtaç olmadan yaşaması ve rahat etmesi için bunlara ihtiyacı olduğu düşünülmektedir. Öyküde tersi bir durum dile getirilmiş para pul değil dostluğunu esirgemeyecek insanlar servet olarak nitelendirilmiş, bir baba miras olarak evladına dostlarını bırakmıştır. İnsanın rahat bir ömür sürmesi pek çok etkenin yanında samimi ve fedakârlığını esirgemeyecek dostları sayesinde de mümkün olabilmektedir. Empati “Ben senin yerinde olsaydım diye cümleye başlıyor, yine kimsenin yerinde olamayan bir kimse.” (Esra Özdemir) TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi , Yıl 8, Sayı: 23 Issn: - - Şahin Şimşek & Funda Bulut seafoodplus.info Empati değerinin işlendiği bu küçürek öyküde insanların empatiden haberdar oldukları ancak gerçekten empati yapabilen insanların sayıca az olduğu ifade edilmiştir. Empati bir başkasının hisleriyle hissedebilmek, onun gözünden insana ve eşyaya bakabilmek demektir. Toplumumuzda “Ben senin yerinde olsam” diye başlayan cümle aslında kişinin duygu ve düşüncelerini anlamaya, kendini onun yerine koymaya çalışma çabası değil sadece yol gösterme, nasihat etme, tavsiye verme maksadı taşımaktadır. Karşısındakinin belirli bir olay/olaylara verdiği tepkiyi yanlış bulan ve kendi vereceği tepkiyi doğru olarak gören bir insanın “Ben senin yerinde olsaydım.” diye cümleye başladığı ve bu kişilerin başkasının yerinde olma demek olan empatiden ne denli uzak oldukları iğneleyici bir dille bu küçürek öyküde anlatılmıştır. İyimserlik “Pazartesiden nefret ediyorum! İyi tarafından bak, pazartesi günü diğer pazartesi gününe en uzak gün!” (Kübra Şengöz) İyimserlik, insanlara yaşama serüveninde karşılaştıkları zorluklara daha kolay göğüs germeyi, birlikte yaşadıkları, aynı sosyal ortamda bulundukları insanlara pozitif duygular aktarmayı mümkün kılan bir değerdir. Çalışma hayatındaki, eğitim sürecindeki insanlardan çalışma gününün başlangıcı olan pazartesi ile ilgili olumsuz yorumlar duyulmaktadır. İnsanların pazartesi gününden nefret etmeleri pazartesi için bir şey ifade etmemekte, sırasınca günler birbirini izlemekte ve pazartesiler haftada bir gelmeye devam etmektedirler. İnsan içinse pazartesiden nefret edip etmemek, bu duygusunu dile getirmek ya da getirmemek yahut pazartesiyi, hayatı, hayatın her gününü sevmek önemlidir. Bu bakış açısı insanın insana, insanın eşyaya genel anlamda da hayata bakışını etkiler. İyi tarafından bakmak, olayların, durumların iyi yönlerini görmek, pozitif duygulara sahip olmak hayatı hem kendisi hem etrafındakiler için daha yaşanabilir kılmak demektir. Pazartesiden yakınanlara öyküde, pazartesinin diğer pazartesiye en uzak gün olduğu, iyi tarafından baktıklarında bunu görebilecekleri, bununla avunup, bununla mutlu olabilecekleri dile getirilmiştir. Merhamet “Fil ölmek üzere olan aslana su götürürken, sızladı bacağındaki pençe yarası.” (Hatice Akdeniz) Merhamet değerinin işlendiği bu küçürek öyküde bir filin, ölmek üzere olan bir aslanın acısını hissederek ona acıması ve su götürmesi anlatılmaktadır. Filin aslana su götürürken bacağındaki pençe yarasının sızlamasının ifade edilmesiyle aslan tarafından yaralandığı okuyucuya hissettirilmiştir. Merhamet sadece insana özgü bir duygu olmakla birlikte, sadece insanların iyisine, dost olanına karşı beslenecek bir duygu değildir. Merhamet değerine sahip olan insan kendisine düşmanlık edene bile acıyabilir. Düşmanlıkların sona ermesine yahut dostluğa dönüşmesine de bir nevi taraflardan birinin merhamet etmesi neden olabilmektedir. Nezaket “Bize nazik olmak ‘Nazik ol!’ denilerek hiç de nazik olmayan emir kipiyle öğretildi.” (Kübra Şengöz) TURUK International Language, Literature and Folklore Researches Journal , Year 8, Issue 23 Issn: - - seafoodplus.info Şahin Şimşek & Funda Bulut Bünyesinde saygılı ve incelikli davranma, zarafet, kibarlık ve naziklik gibi birbirine yakın kavramları barındıran, insanlar arası ilişkilerde “iyi”yi bir sosyal davranış olarak temel alan, başkalarına karşı düşünceli olmak, cömert olmak, mütevazı olmak, sempatik olmak gibi genel prensipleri bulunan nezaket, bir sosyokültürel sistemdir. Bütün değerler gibi nezaket değerinin de en iyi, en doğru ve en etkili şekilde öğretimi rol model olarak yapılmalıdır. Bu küçürek öyküde incelikle, sevgiyle, örnek olunarak öğretilmesi gereken nezaketin kaba bir dille, bir emir cümlesiyle öğretilmeye çalışılmasına değinilmiş, incelikli, düşünceli ve kibar olmayı gerektiren nezaketle emir cümlesini bir arada kullanarak zıtlıkların etkisinden yararlanılmış, değer daha çarpıcı bir dille sunulmuştur. Özgüven “Böyle bir ortamda ilk kez bulunuyordu. Sanki herkes gardırobundaki en pahalı elbiseyle, vücudunu donatıp gelmişti. O ise fikirlerini…” (Raziye Ünver) Özgüven değerinin işlendiği bu küçürek öyküde insanların bu duyguyu kazanmak için genelde görünüşlerine, kılık kıyafetlerine önem verdikleri; kendilerini rahat ifade edebilmek, ön plana çıkarabilmek için vücutlarını donattıkları dile getirilmiştir. Öyküde belirtilen ortamda bir kişi daha vardır ki o fikirlerini donatıp gelmiştir. Toplum olarak genç bireylerimize yanlış öğrettiğimiz bir düşünce vardır ki o da, özgüvenin iyi giyinmek, iyi görünmek, güzel ve yakışıklı olmakla kazanılabileceği düşüncesidir. Bu yanlışın toplumda bir görünümü, kendilerini güzel ya da yakışıklı bulmayanlarla, kendini ve evini yeni ve güzel eşyalarla donatamayanların bunu bir eksiklik, utanılacak bir durum olarak algılayıp geri planda kalmayı tercih etmeleridir. Bu durum devam ettikçe toplum olarak şekilcilikten kurtulmak mümkün olmayacak asıl önem verilmesi gereken fikirler ihmal edilmeye devam edilecektir. Hâlbuki fertlerin ve toplumun gelişimi için fikir sahibi olan, araştıran, okuyan ve fikirlerini ifade edebilen nesiller yetiştirmek gerekmektedir. “Küçük bir çocuk olarak, bilmediğim bir dünyada buldum kendimi. Herkes sevdi. Kucaktan kucağa dolaştım. Büyüdüm, zamanla konuşmaya başladım. Ben konuştukça sevinçler, kahkahalar havalarda uçuştu. Alıştım bu duruma, sevdim ben de. Büyüdükçe fikrim olmasa bile kendimde söz hakkı buldum. Dolu yahut boş, konuşmayı sevdim. Sonra zamanla görmezden gelmeye başladılar; “Sus! Büyüklerin işine karışma!”demeye. Okula başladım. Öğretmen soru sordu, büyüklerin işine karışmadım. Bir gün dayanamadım karıştım, yanlıştı cevabım; kızdılar, güldüler. Korkumdan bir daha karışamadım. Yaşım büyüdü. Adımlarım da… Fakat attığım her adımda “ya yanlışsa, ya gülerlerse korkusu” peşimi bırakmadı. O da benle yürüdü. Hayata atıldım hala peşimden ayrılmadı. Üstelik bu sözlerimde cinsiyetimi belirtmedim henüz. Ya kadın olsaydım?” (Kübra Şengöz) Yine özgüven değerinin işlendiği bu küçürek öyküde de özgüvensiz birey yetiştirmek için yapılması gerekenler ortaya konmuş; ailenin, sosyal çevrenin, okulda öğretmenin hatalı yaklaşımlarının kişinin özgüveninde yarattığı tahribata değinilmiştir. Öyküde, aile ortamında samimi olarak dinlenen, fikirlerine önem verilen çocukların; okulda, alay edilen değil düşüncesini ifade etmede, sorulara cevap vermede cesaretlendirilen, teşvik edilen öğrencilerin özgüven TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi , Yıl 8, Sayı: 23 Issn: - - Şahin Şimşek & Funda Bulut seafoodplus.info kazanabilecekleri ortaya konmuş toplumumuzda kadınların kendilerini ifade etmelerine, karşı cinslerine nazaran daha az müsaade edildiği ise sezdirilmiştir. Paylaşmak “Bak benim kurabiyem var. Benim arabam var. Evim de var, sonra yazlığım… Kurabiyen var mı? Hayır yok. Al o zaman yarısı senin olsun.” (Sena Çaka) Küçürek öyküde sahip olunan malların, mülklerin fazlalığı değil o an paylaşabileceğin, kendini ve paylaştığın kişiyi mutlu edebileceğin neyin varsa, değerli olanın o olduğu dile getirilmekte, eşya insanlarla paylaşıldığında mutlu eden bir araç olarak görülmektedir. Yine öyküde sahip olunan araba, ev, yazlık gibi şeylerin karşısına bir kurabiyenin yarısı konularak bir kontrast yaratılmış, mutluluğun bir küçük kurabiyeyi paylaşmak kadar kolay elde edilebileceği vurgulanmıştır. Sonuç Yazmak bir konu üzerinde daha uzun düşünülmesini, o konudaki ayrıntıların daha iyi farkına varılmasını sağlayan bir eylemdir. Bireyin kendisiyle ve toplumla iyi iletişim kurması dil becerilerine tam olarak sahip olmasına bağlıdır. Yazma temel dil becerileri içinde en geç ve en güç öğrenileni olarak ifade edilmekte okullarda bu beceriyi kazandırmak onu bir alışkanlığa dönüştürmek için çeşitli yöntem ve tekniklerden faydalanılmaktadır. Yaratıcı yazma, öğrencilerin yazmaya karşı olumsuz tutumlarını değiştiren bir yazma yöntemidir. Bu yöntemi daha çok kullanarak öğrencilere yazma eylemini sevdirmek mümkün görünmektedir. Kısa oluşu, az sözle çok şey ifade edebilme kabiliyeti ile cümle ve paragraf düzeyinde yaratıcı yazma becerisi kazandırmak için uygun görünen küçürek öykü türü aynı zamanda değerlerin öğretiminde de kullanılabilir. Öğretmen adaylarının değerleri konu edindikleri küçürek öykü türünde eserler verebilmeleri, değerler eğitiminde, bir yaratıcı yazma etkinliği olarak küçürek öykü oluşturmanın uygulanabilir olduğunu ortaya koymuştur. Çalışmada öğretmen adayları ortaya koydukları küçürek öykülerle değerleri az sözle, en can alıcı şekilde ifade etmeye çalışmışlardır Değerler üzerinde yoğunlaşan dimağların küçürek öykünün imge kaynaklı sezgisel derinliği, geniş çağrışımları, yeniden üretilme imkânı ile hayal güçlerini harekete geçirdiği yazılan öykülerde de görülmüştür. Az sözle çok şey anlatma kaygısı, okuyucuyu şaşırtma isteği onların konu hakkında daha çok düşünmelerine, zihinlerinde istedikleri etkiyi uyandırmak için daha çok çaba sarf etmelerine neden olmuş ve böylelikle değerler öğretmen adayında daha kalıcı bir etki bırakmıştır. Çalışmada, küçürek öykü ile değerler eğitimi bir araya getirilerek Türkçe öğretmeni adaylarının değerler ve değer öğretimi konusundaki farkındalıkları artırılmış, değerler hakkındaki birikimlerini bir yaratıcı yazma etkinliği kapsamında küçürek öykü ile ifade etmeleri sağlanmış, TURUK International Language, Literature and Folklore Researches Journal , Year 8, Issue 23 Issn: - - seafoodplus.info Şahin Şimşek & Funda Bulut ileriki meslek hayatlarında da, bu metodu yaratıcı yazma ve değerler eğitimi konularında kullanabilme becerisi edinmelerine imkân yaratılmıştır. Değerler eğitimi kapsamındaki çalışmaların okuma etkinlikleri ile sınırlandırılmaması, değerlerin içselleştirilmesi adına yazma etkinlikleriyle de değer eğitimi yapılması önerilmektedir. Küçürek öyküler, tüketim ve hız çağında bireye okumak için cazip gelen edebiyat ürünleridir. Kısa ve yoğun oluşu, okuyucuda uyandırdığı şaşırtıcı ve vurucu etkisinin yanında kısalığı yazma heveslilerine de cazip gelebilmektedir. Yaşamın özüne ayna tutan, kışkırtıcı, vurucu etkisi olan küçürek öyküler, bu özellikleriyle aynı zamanda zihinlerde yer edinen sloganlara dönüşebilir. Zamansızlık ve hızlı tüketim çağında küçürek öyküler verilmek istenen mesajı iletmede kullanılabilir. Kaynaklar Aydın, Mehmet Zeki (). “Okulda Çalışan Herkesin Görevi Olarak Değerler Eğitimi”. seafoodplus.info%20degerler %20egitimi%20Mehmet%20Zeki%seafoodplus.info [Erişim Tarihi: ]. Buran, Ahmet (). “Bilim Alanlarında Terimlerin Önemi ve ‘Küçürek Öykü’ Terimi”. Turkish Studies, 7(4), Demir, Tazegül (). “Türkçe Eğitiminde Yaratıcı Yazma Becerisini Geliştirme ve Küçürek Öykü”. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 9 (19), Göçer, Ali (). “Türkçe Öğretiminde Yazma Eğitimi.” Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 3(12), Karasar, Niyazi (). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Kaymakcan, Recep ve Hasan Meydan (). Ahlâk ve Değerler Eğitimi. İstanbul: Dem Yayınları. Korkmaz, Ramazan ve Mutlu Deveci (). Türk Edebiyatında Yeni Bir Tür Küçürek Öykü. (Genişletilmiş 2. baskı). Ankara: Akçağ Yayınları. MEB. (). Değerler Eğitimi Yönergesi seafoodplus.info meb_iys_dosyalar/ 34/39// dosyalar/ _02/_degerler egitimi. pdf [Erişim Tarihi: ] MEB. (). Türkçe Dersi Öğretim Programı (İlkokul ve Ortaokul 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflar). Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları. Öztürk, Şafak (). “Eğitimde Yaratıcı Düşünme”. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 18, Şahin, Abdullah (). “Yaratıcı Yazma”. İlk ve Ortaokullarda Türkçe Öğretimi. Ed. Fatma Susar Kırmızı. Ankara: Anı Yayıncılık, Temizkan, Mehmet ve Mehmet Yalçınkaya (). “İlköğretim 6. 7. 8. Sınıf Türkçe Öğretmenlerinin Yaratıcı Yazma Etkinliklerini Uygulama Durumları”. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 20, Temizyürek, Fahri ve Kenan Bulut (). “Çocuğun Dil Gelişiminde Yaratıcı Yazmanın Önemi”. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 13 (1) , TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi , Yıl 8, Sayı: 23 Issn: - -

   İnsan yaşamını her alanda etkileyen modernizm, bir insan ürünü olan, onun etkisinde gelişen edebiyatı da hem içerik hem biçim olarak şekillendirmiştir. Modern yaşamla birlikte hız, üretim ve ilerleme önem kazanır. Bu anlayışla küçürek öyküler anlık duyguların patlaması olarak ortaya çıkan oldukça kısa anlatılardır.

"Satılık: Bebek ayakkabıları. Hiç giyilmemiş." Ernest Hemingway'e atfedilen bu kısa öykü "Dünyanın En Kısa Öyküsü" olarak adlandırılan en hüzünlü öykülerdendir.

   Çok kısa öykü olarak da anılan küçürek öykü ,kısa öykünün bir cümleye kadar küçültülmüş şeklini ifade eder ve en az üç en fazla yüz yetmiş sözcükle yazılır.Küçürek hikaye,çok kısa ama  yoğun öykü türüdüseafoodplus.infoizle öğrencilere , küçürek öykü yazdırılarak sevdirilir; ayrıca öğrencilere öykünün içeriğine uygun resimler yaptırıp ,onların resim sanatı ve edebiyat arasındaki bağ üzerinde düşünmeleri sağlanır. Bu projeyle duygusal derinlik ve kendilerini bulma yolunda , sanatın öğrencilere katkı sunması beklenir.

  Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Sevilay Demirpençe ile projede yer alan yedi öğrencimize başarılar diliyoruz

Minimal Hikaye &#;zellikleri Nelerdir? Minimal Hikaye Nasıl Yazılır?

Bu açıdan minimal öykü, çok kısa öykü, öykücük ya da Kısa öykü ile kıpkısa öykü gibi anlamlar üzerinden de ele alınır. Genelde gece kelimenin altında olan hikayeleri olarak da ifade etmek mümkün. Birçok farklı amaç altında ve değişik yerlerde kullanılan önemli hikaye türleri içerisinde yer alır.

Minimal Hikaye Özellikleri Nelerdir?

Küçük hikayeler öne çıkan birçok farklı özelliği ile beraber değerlendirilen ve ele alınan minimal hikayelerdir. Aynı zamanda birbirinden değişik isimler üzerinden de ele alınmak suretiyle ifade edilen hikayeler olduğunu söylemek mümkün.

- Hikayenin alt türüdür.

 - kelimenin altında yazılan hikayelerdir.

 - Şahıs kadrosu, zaman ve mekan çok kısadır.

 - Anlatılan şeyde değil, anlatılmayan ve gizlenen şeyde olayları ortaya çıkar.

 - Dolaylı anlatım ile beraber yaygın olarak sembolizm kullanılır.

Bu gibi birçok özellikleri doğrultusunda minimal hikaye değişik amaçlara altında ve farklı yerlerde değerlendirilir. Konu çok kısa olduğu için hızlı şekilde olay giriş, gelişme ve sonuç üzerinden ele alınır.

Minimal Hikaye Nasıl Yazılır?

Minimal hikaye taşımış olduğu özellikleri doğrultusunda ele alınır ve yazılır. O yüzden bu konuda öncelik olarak kelimenin altında olması gerektiğini söylemek mümkün. Aynı zamanda olay, mekan ve şahıs üzerinden karakter yapısı çok az olmalıdır. Olay doğrudan anlatılmamalı ve gizli şekilde sembolizmle kullanılarak anlatılmalıdır.

Çok fazla olaya yer verilmeden şiirde olduğu gibi alıntılar ve sembolizmde doğrultusunda konu dile getirilmelidir. Böylece okuyucu durumu kendi başına anlamakta ve kısa hikaye üzerinden olayı hemen öğrenmektedir. Özellikle şiirlerde olduğu gibi yoğun imgesel yapılar çok fazla ön plana çıkar.

Minimal Hikaye Kullanımı

Eski dönemlere uzanan ve önemli yazarların oluşturduğu minimal hikaye, en fazla kelime üzerinden yazılmaktadır. Hatta bu durum 5 kelime dahi olabilir. Genelde bir olayı kısa bir şekilde anlatmak ve ifade etmek için ele alınan hikayelerdir.

Birçok farklı dergi, gazete ve benzeri gibi farklı alanlarda kullanılan önemli hikaye türleri içerisinde yer alır. Özellikle ilk defa yılında gazetede yayınlanmış bir hikaye ile birlikte ortaya çıkmıştır. Başarılı yazarlar kendini bu alt hikaye üzerinden de kanıtlar.

Küçürek Hikaye (Küçürek Öykü))

Hikâyenin bir alt türü olan küçürek hikâye, çok kısa metinlerdir. Küçürek öykünün ortaya çıkışında farklı sanat dallarındaki minimal yaklaşımın son yıllarda hikâyede de karşılık bulması etkili olmuştur.
Küçürek hikâyenin tanımı ve özellikleri hakkında çeşitli görüşler vardır. Türk edebiyatında küçürek hikâye türü için “minimal öykü”, “çok kısa öykü”, “öykücük”, “kısa kısa öykü”, ”kıpkısa öykü” gibi terimler kullanılmıştır.


Bu tür hikâyeler kelimeden az olan öykülerdir. Bunlar arasında tek cümlelik hikâyeler de vardır. Küçürek hikâyede hacminden dolayı hikâyenin unsurlarıyla ilgili pek çok ayrıntıya yer verilmez, şiirde olduğu gibi yoğun ve imgesel anlatımdan faydalanılarak hikâye kurgulanır. Hikâyede verilmeyenlerin okur tarafından tamamlanması beklenir.
Küçürek hikâyeler; insan yaşamından dondurulmuş kısa anlar, yaşanmış küçük olaylar, anekdotlar, kurulan düşlerden birisi, bir monolog, bir içsel konuşma olarak okuyucunun karşısına çıkar. Bu tür hikâyelerde de diğer hikâyelerde olduğu gibi insana özgü gerçekler (bireyselleşme, yalnızlık, yabancılaşma vb.) tematik yapıyı oluşturur. Küçürek hikâyelerde çok küçük bir olay ya da durum anlatıldığı için şahıs kadrosu, zaman ve mekân gibi yapı unsurları sınırlıdır. Küçürek hikâyede anlam anlatılan şeyde değil, anlatılmayan, gizlenen şeyde ortaya çıkar. Bu yüzden yoğun, dolaylı anlatıma ve sembolizme dayanmaktadır.


Küçürek hikâyenin batı edebiyatında önde gelen isimleri Julio Cortazar (Hulyo Kortazar), Dino Buzzati (Dino Buzati), Franz Kafka, Oscar Wilde’dır (Oskır Vayld). Türk edebiyatında ise Ferit Edgü, Sevim Burak, Necati Tosuner, Refik Algan, Tezer Özlü, Hulki Aktunç, Hürriyet Yaşar, Küçük İskender, Taner Karakoç, Cemal Şakar, Tarık Günersel, Mehmet Harmancı, Murat Yalçın ve Haydar Ergülen’dir
Necati Tosuner’in “Yakamoz Avına Çıkmak” adlı kitabının birinci bölümünde küçürek hikâyeler yer alır. Sekiz on cümleden oluşan bu çok kısa hikâyeleri, ilk bakışta kısacık bir “an”ı anlatıyor gibidir. Ancak bu hikâyelerin zengin bir çağrışım dünyası vardır.

Türk edebiyatında küçürek hikâyenin en önemli temsilcilerinden biri Ferit Edgü’dür. Bu tür için, “minimal öykü” terimini kullanmıştır. Bu türdeki hikâyelerinde yalınlığa ve hiçbir fazlalığı için- de barındırmayan yapıya ulaşmak arayışındadır. Bir heykeltıraşın mermerin içindeki gizli biçimi bulmak için o koca sert kütleyi küçülte küçülte kendi öz yapıtına varmaya çalışması gibi o da eserlerinde “dil”in içindeki cevhere ulaşmaya çalışır. Betimlemekten ve uzun uzadıya anlatmak- tan hoşlanmayan yazar gereksiz bulduğu ifadeleri çıkararak en az ifadeyle anlatımın sınırlarını zorlar. Yazar; küçürek hikâye türünü, az sözle çok söyleme imkânı sağladığı, bireysel temaları işlemeye uygun bir tür olduğu için daha çok tercih etmiştir.
Ferit Edgü; eserlerinde sıradan insanların yaşantısını kısa, sade fakat yoğun ve simgesel bir anlatımla işler. Onun en önemli özelliği, olaydan çok kişilerin anlık durumlarını ön plana çıkar- masıdır. Tek bir “an”ın aktarımı olan küçürek hikâyeleri ile daha insancıl ve doğru bir geleceği sunmaya çalışır.
Hikâyelerindeki kişiler genellikle isimsiz ve siliktirler. Bu kişiler sadece konuşmaları ve dü- şünceleri oranında hikâyede yer alırlar. Bununla birlikte zaman ve mekân gibi yapı unsurları da açıkça ifade edilmeyip sezdirilir. Daha çok gösterme (diyalog) tekniğinden yararlanılan bu hikâ- yelerde okur, olaylara aracısız olarak bizzat tanık oluyormuş duygusuna kapılır.

Ferit Edgü ( – … )

İstanbul’da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümün- de başladığı eğitimini Paris’te sürdürdü. yılından itibaren kurucusu ol- duğu yayınevini yönetti. Edebiyat dünyasına çeşitli dergilerde çıkan şiirleriyle giren Ferit Edgü, Sait Faik’i okuduktan sonra hikâye ve romana yönelir. Hikâye ve romanlarında genellikle varlıklı kesim ve aydınların bunalımlarını, bireyin yalnızlığını, yabancılaşma duygusunu, mutsuzluğunu yer yer fantastik bir anlatımla ele alır. Her zaman yenilik peşinde olan yazar, özgün üslubuyla edebiyatımızda önemli eserlere imza atarak hikâye, deneme ve romanlarıyla çeşitli ödüller almıştır.
Eserleri: Kaçkınlar, Bozgun, Av, Bir Gemide, Çığlık, Ressamın Öyküsü, Doğu Öyküleri, Do Sesi (hikâye); Kimse, O (roman); Ah Minel Aşk (şiir); Tüm Ders Notları (deneme)…

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Hikaye ()

Millî Edebiyat sanatçılarının da eser vermeye devam ettiği Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında daha çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı hikâyeler yazılmıştır. Bu dönemde bazı sanatçılar hikâyelerinde toplumsal konuları, Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve değerleri ele alırken bazıları da bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmıştır.

Bu yıllarda Reşat Nuri Güntekin’in Leyla ile Mecnun; Fahri Celalettin Göktulga’nın Telak-ı Selase; Ercüment Ekrem Talu’nun Teravihten Sahura; Nahid Sırrı Örik’in Eski Resimler; Sadri Ertem’in Bacayı İndir Bacayı Kaldır; Memduh Şevket Esendal’ın Otlakçı, Pazarlık; Sabahattin Ali’nin Ses, Kamyon; Sait Faik Abasıyanık’ın Son Kuşlar, Lüzumsuz Adam adlı eserleri tanınmış hikâye örneklerindendir.


Cumhuriyet Dönemi yazarlarından Sabahattin Ali, Kamyon adlı olay hikâyesinde, yoksulluk nedeniyle büyük kente çalışmaya giden genç bir köylünün acıyla sonlanan yolculuğunu, gerçekçilik akımına bağlı olarak anlatmıştır.

Cumhuriyet Dönemi’nde Hikâye ()

Cumhuriyet Dönemi’nin yılları arasında bireyin iç dünyasını esas alan, toplumcu gerçekçi, modernist, millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazılmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmışlardır. Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz, Fakir Baykurt, Haldun Taner, Talip Apaydın gibi toplumcu gerçekçi yazarlar; hikâyelerinde köy ve köylünün sorunları, toprak kavgaları, köyden kente göç gibi toplumsal konuları ele almışlardır. Nezihe Meriç, Yusuf Atılgan, Ferit Edgü modernist çizgide hikâyeler vermişlerdir. Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Sevinç Çokum millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazmışlardır.


Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru; Kemal Bilbaşar’ın Cevizli Bahçe; Orhan Kemal’in Ekmek Kavgası, Çamaşırcının Kızı; Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı)’nın Merhaba Akdeniz; Samim Kocagöz’ün Telli Kavak, Koca Öküzün Ölümü; Kemal Tahir’in Göl İnsanları; Yaşar Kemal’in Sarı Sıcak; Haldun Taner’in Yaşasın Demokrasi; Ziya Osman Saba’nın Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi; Sabahattin Kudret Aksal’ın Gazoz Ağacı; Muzaffer Buyrukçu’nun Katran; İlhan Tarus’un Köle Hanı; Tarık Buğra’nın Oğlumuz; Fakir Baykurt’un Efendilik Savaşı; Nezihe Meriç’in Bozbulanık adlı eserleri bu dönemin tanınmış hikâyelerindendir.


Tarık Buğra, Oğlumuz adlı hikâyesinde bir anne-babanın kendilerinden gittikçe uzaklaşan genç oğulları hakkındaki endişe ve korkularını ele almıştır. Yazar, bu eserinde bireylerin iç dünyalarını yansıtan bir tutum sergilemiştir:

TANZİMAT DÖNEMİ HİKÂYELERİ

Tanzimat Edebiyatı Döneminde Hikaye (Öykü)

TANZİMAT DÖNEMİ HİKÂYELERİ

Divan edebiyatımızın halk hikâyelerini bir tarafa bırakırsak Avrupa’daki anlamıyla hikaye türü edebiyatımıza Tanzimat Edebiyatı Dönemi’nde girmiştir. Çeviri ile başlayan bu süreç, taklitler ile devam ederek gelişmiş ve asıl kimliğini kazanarak günümüze kadar gelmiştir. Bu dönemde birçok eser tercüme edilmiştir.

Tanzimat Dönemi’nde çeviri eserler için söz konusu olan dil ve ahlak sorunları yerli eserlerin de başlıca sorunları olmuştur. Türk edebiyatında öykü alanındaki yerli ürünler, Ahmet Mithat Efendi‘nin ’te basılan “Kıssadan Hisse” ve “Letaif-i Rivayat” adlı öykü kitaplarıdır. Ahmet Mithat Efendi, Tanzimat edebiyatı öykülerinde olaylar çoğunlukla günlük yaşamdan veya tarihten alınmıştır.

Olayların olmuş ya da olabilir izlenimini bırakması gerektiği konusunda bütün Tanzimat hikâyecileri birleşmişlerdir. Eserler genel olarak duygusal, acıklı konular üzerine kurulmuştur. Tanzimat öyküsünde genellikle tutsaklık, zoraki evlilikler, Batılılılaşma, kadın erkek ilişkileri gibi temalar işlenmiştir.

İlk öykülerde topluluk önünde anlatılan meddah öykülerinin etkisi ve tekniği görülür. Dönemin önemli hikâyecileri Ahmet Mithat Efendi, Emin Nihat, Şemsettin Sami, Nabizade Nazım, Sami Paşazade Sezai’dir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir