küvvirat süresi / Tekvir Suresi Oku - Tekvir Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)

Küvvirat Süresi

küvvirat süresi

Tekvir Suresi (İzeşşemsü Küvvirat) Arapça okunuşu ve Türkçe meali - Tekvir Suresi tefsiri, yazılışı - Tekvir suresi oku ve sesli dinle!

Okunuşu ve anlamı çok faziletli olan Tekvir suresini ezberleyerek sevabına nail olabilirsiniz. Ayrıca Arapça'sını sesli şekilde dinleyerek ezber yapımını kolaylaştırabilirsiniz. Peki, Tekvir Suresi (İzeşşemsü Küvvirat) Arapça okunuşu ve Türkçe meali - Tekvir Suresi tefsiri, yazılışı - Tekvir suresi oku ve sesli dinle! İşte detaylar haberimizde

Tekvir Suresi Kur'an'ı Kerim'in suresidir. Amme cüzünde yer almaktadır. Yani cüzde bulunur. Mekke döneminde inmiştir. Mekki bir suredir. 29 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen "küvviret"fiilinin mastarından almıştır. Tekvîr kelimesi "dürmek" manasına gelmektedir. Sûrede başlıca, kıyamet, vahiy ve peygamberlik konuları ele alınmaktadır.

Tekvir suresi iniş sırasına göre 7. sırada inen suredir. Tebbet suresinden sonra ve A'lâ suresinden önce Mekke'de indirilmiştir.

Mushaftaki sıralamada seksen birinci, iniş sırasına göre yedinci sûredir. Tebbet sûresinden sonra, A'lâ sûresinden önce Mekke'de inmiştir.

Sûrede kıyametin dehşet verici bazı ayrıntıları ile vahiy ve peygamberlik gerçeği üzerinde durulmaktadır.

Tekvir Suresi (İzeşşemsü Küvvirat) Arapça okunuşu ve Türkçe meali - Tekvir Suresi tefsiri, yazılışı - Tekvir suresi oku ve sesli dinle!Tekvir suresi

Tekvir Suresi (İzeşşemsü Küvvirat) Arapça okunuşu ve Türkçe meali - Tekvir Suresi tefsiri, yazılışı - Tekvir suresi oku ve sesli dinle!

Bismillahirrahmanirrahim

1- İzeşşemsu kuvvirat.

2- Ve izennucumunkederat.

3- Ve izelcibalu suyyirat.

4- Ve izel'işaru 'uttılet.

5- Ve izelvuhuşu huşiret.

6- Ve izelbiharu succiret.

7- Ve izennufusu zuvvicet.

8- Ve izelmev'udetu suilet.

9- Bieyyi zenbin kutilet.

Ve izessuhufu nuşiret.

Ve izessema'u kuşitat.

Ve izelcahıymu su''ıret.

Ve izelcennetu uzlifet.

'Alimet nefsun ma ahdaret.

Fela uksimu bilhunnesi.

Elcevarilkunnesi.

Velleyli iza 'as'ase.

Vessubhı iza teneffese.

İnnehu lekalu resulin keriymin.

Ziy kuvvetin 'ınde ziyl'arşi mekiynin.

Muta'ın semme emiynin.

Ve ma sahıbukum bimecnunin.

Ve lekad reahu bil'ufukılmubiyni.

Ve ma huve 'alelğaybi bidaniynin.

Ve ma huve bikavli şeytanin reciymin.

Feeyne tezhebune.

İn huve illa zikrun lil'alemiyne.

Limen şae minkum en yestekıyme,.

Ve ma teşaune illa en yeşaallahu rabbul'alemiyne.

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Güneş, dürüldüğü zaman, (1) Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman, (2) Dağlar, yürütüldüğü zaman, (3) Gebe develer salıverildiği zaman. (4) Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman, (5) Denizler kaynatıldığı zaman, (6) Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman. (7) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman, () Amel defterleri açıldığı zaman, (10) Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman, (11) Cehennem alevlendirildiği zaman, (12) Cennet yaklaştırıldığı zaman, (13) Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir. (14) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara, () Andolsun, yöneldiği zaman geceye, (17) Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki, (18) bu meal diğer sayfada verilmiştir. ()

O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve arşın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür. () (Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir. (22) Andolsun o, Cebrâil'i apaçık ufukta gördü. (23) O, gayb hakkında cimri değildir. (24) Kur'an, kovulmuş şeytanın sözü değildir. (25) (Hal böyle iken) nereye gidiyorsunuz? (26) O, âlemler için, içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür. () Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (29)

Eğer sureyi ezberlemek istiyorsanız sesli şekilde dinleyip arından tekrar yapabilirsiniz. Böylelikle ezberinizde kolaylık olur.

TEKVİR SURESİNİ SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Tekvir Suresi (İzeşşemsü Küvvirat) Arapça okunuşu ve Türkçe meali - Tekvir Suresi tefsiri, yazılışı - Tekvir suresi oku ve sesli dinle!

Kıyamet gününün nasıl dehşet verici bir gün olduğunu ifade etmek ve insanları böylesine dehşetli bir gün için hazırlık yapmaya teşvik etmek üzere, altısı kıyametin başlangıcından hesap zamanına kadar, altısı da hesabın başlamasından itibaren gerçekleşecek on iki olay anlatılmaktadır:

a) Güneşin dürülüp kararması. Bundan maksat ya güneşin ışığının sönmesi veya kütlesinin tamamen dağılması, bildiğimiz formunu ve işlevini kaybetmesidir.

b) Yıldızların dökülüp sönmesi. Güneş ışığının sönmesi, bir kısmı parlaklığını güneşten alan diğer yıldızların da söneceğine işaret eder. Ayrıca kıyametin kopmasıyla kozmik sistem bozulunca yıldızların da birbirine çarpmak, yörüngelerinden kaymak, çekimden kurtulmak gibi gelişmelerle mevcut düzen ve işlevlerini kaybedecekleri, uzay boşluğuna saçılacakları da düşünülebilir (İbn Âşûr, XXX, ; ayrıca bk. İnfitâr 82/2).

c) Dağların sökülüp yürütülmesi. Bu ise yerkürede meydana gelecek olan şiddetli sarsıntı neticesinde dağların parçalanması ve yerlerinden kopup dağılması anlamına gelir (krş. Kehf 18/47; Nebe' 78/20; Müzzemmil 73/14). Yerküredeki canlıların hayat kaynağı olan güneşin yok olmasıyla zaten burada hayatın devam etmesi mümkün değildir.

d) Doğacak develerin başı boş bırakılması. "Doğacak develer" diye çevirdiğimiz ışâr (tekili: uşerâ) kelimesi "gebelik süresi 10 ayını doldurmuş; fakat henüz doğurmamış olan develer" anlamına gelir. Kur'an'ın indiği dönemdeki Arap toplumu bu develeri en değerli mal sayarlardı. Temsilî olarak kıyametin şiddetiyle karşılaşan insanın, böylesine değerli mallarına dahi ilgi göstermeyeceğini ifade eder (krş. Hac 22/). "Doğuracak develerin başı boş bırakılması"nın mecazi bir anlatım olduğu, bununla bulutların artık yağmur yağdırmaz olacağı, bu yüzden yeryüzünde hayatın bütünüyle yok olmasına sebep olacak bir kuraklığın yaşanacağı anlamının kastedildiği yorumu da yapılmıştır (İbn Âşûr, XXX, ).

e) Yabani hayvanların toplanıp bir araya getirilmesi. Bu da ya kıyametin şiddetinden dolayı yabani hayvanların bile deliklerinden ve yuvalarından fırlayıp öteden beri korktukları şeyleri unutarak birbirlerinden ve insanlardan korkmadan dehşet içinde –denizlerin karalara taşması gibi– felâketin başlangıcındaki tehlikeli yerlerden çıkmaları ve daha güvenli yerlerde bir araya toplanmaları veya bu büyük felâketin tesiriyle kitleler halinde ölmeleri, cesetlerinin üstüste yığılmasıdır. "Yabani hayvanların birbirlerinden haklarını almak üzere bir araya toplanması" anlamına geldiğini söyleyenler de vardır (Şevkânî, V, ). Nitekim bir hadiste kıyamet gününde hakların sahiplerine ödeneceği, hatta boynuzsuz koyunun boynuzludan hakkını alacağı belirtilmiştir (Müslim, "Birr", 60; Tirmizî, "Kıyâmet", 2).

f) Denizlerin kaynatılması. Bu, şiddetli sarsıntı neticesinde yerkürede meydana gelecek olan volkanik patlaklar ve derin çatlaklardan dışarı püsküren magmanın, lav kütlelerinin deniz sularını ısıtıp kaynatması yahut dünyanın şiddetle sarsılmasının ve dağların parçalanıp yok olmasının doğal sonucu olarak denizlerin birbirine karışması ve tek deniz haline gelmesi demektir (İbn Âşûr, XXX, ; krş. Tûr 52/6; İnfitâr 82/3).

Buraya kadar anlatılanlar kıyametin kopması esnasında meydana geleceği bildirilen olaylardır. Müfessirlerin tamamına yakını bütün bunların jeolojik ve kozmik bir felâket olarak vuku bulacağını kabul ederler. Bundan sonrakiler ise kıyamet koptuktan sonra meydana geleceği haber verilen olaylardır.

g) Nefislerin amelleriyle birleştirilip şekillendirilmesi. Bu âyetle ilgili yorumlar şöyledir: 1. Ölüm anında bedenden ayrılmış olan ruhların kıyamet koptuktan sonra yeniden dirilirken bedenle birleşmesi. Bu olay insanlar öldükten sonra ruhlarının yok olmadığını ve yeniden dirilme anında bedenleriyle birleştiğini gösterir. 2. Kıyamet gününde insanların benzerleriyle, yani müminlerin müminlerle, kâfirlerin de kâfirlerle bir araya getirilmesi (İbn Âşûr, XXX, ). 3. Müminlerin nefislerinin hurilerle, kâfirlerinkinin de şeytanlarla bir araya getirilmesi. 4. Kişinin dünya hayatında beraber bulunduğu inanç ve zihniyet önderleriyle bir araya getirilmesi. 5. Kişinin aynı inanç ve ahlâkı, paylaştığı insanlarla bir araya getirilmesi. 6. Azgınların kendilerini azdıranlarla, itaatkârların da kendilerini itaate davet eden peygamberler ve müminlerle bir araya getirilmesi. 7. Nefislerin amelleriyle bir araya getirilmesi (Şevkânî, V, ). Bize göre burada, her insanın (nefsin) dünya hayatında yapıp ettiklerini temsil eden veya bunlarla oluşmuş bir şekle girmesi kastedilmiştir. Nitekim insanların yeniden diriltilirken günah-sevap çeşidine göre şekiller alacaklarını ifade eden birçok hadis vardır (bk. Muhammed b. Abdullah el-Hatîb et-Tebrizî, III, ).

h) Diri diri toprağa gömülen kıza hangi suçundan dolayı öldürüldüğünün sorulması. Câhiliye döneminde –nâdir de görülse– bazı Araplar kız çocukları yüzünden utanç duydukları (bk. Nahl 16/), bazıları da onları büyütüp beslemede sıkıntı çekmekten endişe ettikleri için (bk. En'âm 6/; İsrâ 17/31) onları diri diri toprağa gömerlerdi. İşte âhirette sorgulama başladığında bu katiller öldürdükleri kızlarıyla birlikte mahkemeye getirilecek ve hesaba çekileceklerdir.

ı) Defterlerin ortaya serilmesi. İnsanlar öldüklerinde hesap gününde açılmak üzere amel defterleri kapanır. Hesap gününde bu defterler ortaya konduğunda herkes, dünyada iken hayır veya şer adına ne işlemişse kendi amel defterinde yazılmış olduğunu görür ve yaptıklarını hatırlar. Hesabı görüldükten sonra artık hakkında amellerine göre işlem yapılır (amel defterleri hakkında bk. Hâkka 69/; ayrıca krş. İsrâ 17/; Kehf 18/49).

j) Gökyüzünün sıyrılıp açılması. Gökyüzü yerle birlikte (maddî evren) yok edilecek, insanın önündeki madde engeli kalkacak, madde ötesi ile yüzyüze gelmesi sağlanacaktır. Bu anlamda sema açılınca gayb âleminin gizli gerçekleri açığa çıkacak; insanların cennet, cehennem, melek vb. gayb varlıklarını hakikatleriyle tanımaları mümkün olacaktır.

k) Cehennem ateşinin harlatılması. Bundan maksat yakıcılığının arttırılması, işlevine hazır hale getirilmesidir (ayrıca bk. Şuarâ 26/91).

l) Cennetin yaklaştırılması. Cennetin dünya hayatını Allah'a sevgi ve saygı şuuru içinde yaşayan ve O'na itaatsizlikten sakınan kullara (takvâ ehline) yaklaşmasından maksat, o saadet ülkesine girme zamanının yaklaşmasıdır; bunun takvâ ehline verdiği tatlı heyecandır (krş. Şuarâ 26/90; Kaf 50/31).

Defterleri ellerine verilen insanlar ilâhî huzura hangi amellerle geldiklerini eksiksiz göreceklerdir (bk. Âl-i İmrân 3/30).

Erişilmez bir nazım güzelliği ve edebî incelikler taşıyan âyetlerdeki yeminler, ileride verilecek olan vahiy ve peygamberle ilgili bilgilerin gerçekliğini teyit amacı taşıması yanında, muhatabı bu bilgilerin önemini kavramaya hazırlamaktadır. Çünkü peygamberin dürüstlüğü ve vahyin gerçek olduğu hususunda kuşku duyan insanın, hiçbir dinî bildirimi tanıyıp kabul etmesi beklenemez. Müfessirler âyette anlatılan "değerli elçinin sözü"nden maksadın Kur'an olduğunu söylemişlerdir. Elçiden maksat bir görüşe göre Cebrâil'dir (Taberî, XXX, 51; Zemahşerî, ). Cebrâil, Allah'ın kelâmı Kur'an'ın Hz. Peygamber'e ulaştırılmasında aracılık yani elçilik ettiği için ona "değerli elçi" denilmiş ve Allah'ın vahyettiği kelâm Hz. Peygamber'e onun tarafından okunduğu, vahye uygun söz kalıbına girmiş olarak ondan ulaştığı için "onun sözü" olarak ifade edilmiştir. Diğer bir yoruma göre "değerli elçi" Hz. Peygamber'dir. O, Allah'ın elçisi olarak Kur'an'ı insanlara tebliğ ettiği için Kur'an onun sözü olarak ifade buyurulmuştur (İbn Âşûr, XXX, ). "Değerli elçi" ifadesini Hz. Peygamber olarak açıklayanlara göre âyetlerin anlamı şöyle olur: Peygamber Allah'tan gelen mesajları ümmetine tebliğ edecek güç ve yeteneğe sahiptir; Allah katında onun yüce bir makamı ve itibarı vardır; kendisine indirilen vahyi koruma ve tebliğ etme hususunda güvenilir bir elçidir; Allah'a itaat eden müminler ona da itaat ederler (Şevkânî, V, ; arş hakkında bilgi için bk. A'râf 7/54).

Kureyş'e mensup bazı kimseler, âhiret fikrine alışık olmadıkları için Hz. Peygamber'den bu inancı doğrulayan haberler işitince onu mecnunlukla itham etmişlerdi (Hicr 15/6; Kalem 68/51). "Arkadaşınız" nitelemesiyle Hz. Peygamber kastedilmiştir. O, Mekkeliler tarafından ahlâkî yapısı bakımından olduğu kadar, akıl ve zekâsının mükemmelliği ile de tanınıp bilindiği için kendilerine bu bilgileri hatırlatılmış, buna rağmen ona "mecnun" demelerinin bu bilgileriyle çeliştiği ortaya konmuştur (Şevkânî, V, ).

Ağırlıklı yoruma göre âyetteki "gören" Resûlullah, "görülen" de Cebrâil'dir. Görenin Resûlullah, görülenin Allah olduğu yönünde bir görüş daha vardır. "Apaçık ufuk" ile ne kastedildiği konusunda çeşitli açıklamalar yapılmıştır (bk. Şevkânî, V, ). Müfessirler bu âyeti dikkate alarak Hz. Peygamber'in Cebrâil'i kendi sûretinde yani melek olarak yaratılmış olduğu sûrette gördüğünü söylemişlerdir (ayrıca bk. Necm 53/). Hz. Peygamber Cebrâil'in kendisine vahiy getirdiğini söyleyince müşrikler onunla alay etmeye başlamışlar ve gördüğünün melek değil cin olduğunu veya böyle bir meleğin varlığını hayal ettiğini ileri sürmüşlerdi. İşte âyette onların bu iddiaları reddedilmiştir.

"O, gayba ait bilgileri sizden esirgemez" ifadesi, Hz. Peygamber'in ilâhî vahyi insanlara duyurma, öğretme hususunda cimri davranmadığını, Allah'ın mesajlarını en mükemmel bir şekilde insanlara tebliğ etmek için her türlü eziyete katlandığını göstermektedir (gayb hakkında bilgi için bk. Bakara 2/3). Oysa müşriklerin Hz. Peygamber'i benzetmeye kalkıştıkları sihirbaz ve kâhinler ücret almadan ne sihir yaparlardı ne de bilgi verirlerdi. âyet, dolaylı olarak din konusundaki tebliğ ve irşad faaliyetlerinde özverili çalışmanın önemini de göstermektedir. âyetteki danîn kelimesini "zanîn" şeklinde okuyanlara göre meâl şöyledir? "Onu, gayb âleminden getirdiği bilgiler konusunda kimse yalancılıkla itham edemez." âyet yine öncekileri pekiştirmekte ve Kur'an'ın müşriklerin iddia ettiği gibi kovulmuş şeytanın sözü olmadığını ifade etmektedir. "Öyleyse nereye gidiyorsunuz?" sorusu, "Bu Kur'an'dan, onun gereklerini yerine getirmekten uzaklaşıp da nereye gidiyorsunuz?" veya "Size burada açıklanandan daha doğru bir yol var mıdır ki Kur'an'ın yolunu bırakıp da o yoldan gidesiniz" gibi farklı şekillerde açıklanmıştır. Âyetin, artık inkâr edemeyecekleri gerçeklerle karşı karşıya bulunan ve her yönden delillerle kuşatılmış olan müşriklerin, inkârlarına hiçbir mâkul gerekçe gösteremeyeceklerini ifade ettiği de belirtilmiştir.

Kur'an'ın insanlar için, özellikle doğru yolu tercih etmek isteyenler için uyarıcı ve yol gösterici bir kitap olduğu vurgulandıktan sonra İslâm'ın din ve vicdan özgürlüğü ilkesi esas alınarak artık bunlardan ders çıkarıp doğru yolu seçmek insanların hür iradelerine bırakılmıştır. Hiç kimse kendi iradesinin dışında bir tercihe zorlanamaz. Ancak insanların irade ve güçleri kendilerinden değil, Allah'tandır; imtihan gereği Allah böyle olmasını dilemiş, insanlara irade hürriyeti vermiştir (bk. İnsan 76/30).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:

seafoodplus.info - Gündem

AllahDiniGündemGüncelHaberler

Tekvir Suresi T&#;rk&#;e, Arap&#;a Anlamı Ve Okunuşu: Tekvir Duası Faydaları Ve Faziletleri (Tefsiri Ve Diyanet Meali Dinle)

Ayet Peygamberliğin ilk döneminde nazil olmuştur. Konu itibariyle iki bölümden oluşmaktadır. İlk konu kıyametin ilk safhası anlatılmaktadır. Bu kısım altı ayettir. İkinci bölümde ise yedi ayettir ve kıyametin ikini safhasını anlatmaktadır. Son bölümde yeminlerin ardından Kuran’ın Allah sözü olduğu buyruluyor. Rasulullah’ın makamını ve ona itaat edilmesi gerektiğini buyuran rabbimiz, Nebi aleyhisselam’ın deli olmadığını buyurmaktadır. Peygamberin Cebrail’i (as) gördüğü ve onun memur olduğu vurgulanmaktadır. Kuran’ın şeytan sözü değildir, doğru yol bulmak için rehberdir.

Tekvir Suresi Türkçe Arapça Anlamı ve Okunuşu

1- İzeşşemsu kuvvirat.
2- Ve izennücumun kederat.
3- Ve izelcibalusuyyirat.
4- Ve izel işaru uttilet.
5- Ve izel vuhuşu huşirat.
6- Ve izel biharu suhhirat.
7- Ve izennufusu zuvvicet.
8- Ve izelmevudetu suilet.
9- Bi eyyi zenbin gutilet.
Ve izesuhufu nşirat.
Ve izessemau kuşidat.
Ve izel cahimu suuirat.
Ve izel cennetu uzlifet.
Alimet nefsun maaa ehdarat.
Fela ugsimubil hunnes.
El cevaril kunnes.
Vel leyli iza as as.
Vessubhi ize teneffes.
İnnehule gavlu rasulin kerim.
Zi guvveti inde zil arşi mekin.
Mutain semma emin.
Ve ma sahibu küm bi mecnun.
Velegat raahu bil ufugilmubiin.
Vema huve alal gaybi bidaniiiyn.
Ve ma huvebigavli şeytanirraciiim.
Feeyntez hebuun.
İnne hüve illa zikrunlil alemiin.
Limen şaa e min kum in yestegiiim.
Ve maa teşaa une illa eyyeşaaa ellahu rabbul alemiin.

Tekvir Suresinin Türkçe Anlamı

1- Güneş köreltildiği/dürüldüğü zaman,
2- Yıldızlar dökülüp/bulanıklaştığı zaman,
3- Dağlar (yerden sökülüp) yürütüldüğü zaman,
4- Gebe develer terk edilip/başı boş bırakıldıkları zaman,
5- Vahşi olan hayvanlar bir araya getirildiği zaman,
6- Denizler tutuşturulduğu zaman,
7- O zamanda/ anda nefisler çiftleşir,
8- Ve ‘ diri diri toprağa gömülen kıza’ (neden gömüldün diye) sorulduğu zaman,
9- Hangi suçtan (gömüldün) öldürüldün diye,
Amel defteri/sayfalar açıldığı zaman,
Gök sıyrıldığı/yüzüldüğü zaman,
Cehennem ateşi çılgın bir şekilde kızıştığı zaman,
Cennet yaklaştırıldığı zaman,
Her nefis (artık) neyi hazırladığını bilmektedir/öğrenmektedir,
Artık hayır; yemin olsun/kasem olsun (gündüz) sinip (gece) dönen gezegenlere,
Bir akış yörüngesinde yerini alana,
Kararmaya başladığı ilk aşamada geceye andolsun,
Ve nefes alan sabaha,
Hiç tartışmasız O (Kuran) üstün onur sahibi olan bir elçi/Rasulün (Rabbinden) getirdiği sözdür.
Bu elçi- bir güce sahiptir, arşın tek sahibi katında şeref sahibidir.
Ona itaat edilir sonra da güvenilir.
Sizin sahibiniz mecnun değil,
Yemin olsun o ( Rasul), onu apaçık bir şekilde ufukta görmüştür,
O, gayb (haberleri)ne karşı (söylediklerinden ötürü) suçlanamaz. (Ya da cimrilikte bulunup kıskançlık yapmaz).
O (Kur’an) da kovulmuş şeytandan bir söz değildir.
Şu durumda siz nereye kaçıp gidiyorsunuz?
O (Kuran-ı Kerim), alemler için yalnızca bir zikirdir.
Sizden dosdoğru bir istikamet (yön) tutturmak isteyenler için de,
Alemlerin rabbi olan Allah(-u Teala), dilemedikçe siz (kullar) dileyemezsiniz.

Tekfir Suresi Faydaları ve Faziletleri ( Tefsiri ve Diyanet Meali Dinle)

Rasulullah aleyhisselatu vesselam Müsned'te geçen bir hadis-i şerifinde, kıyameti çıplak gözle görürcesine yaşamak isteyen tekvir suresini okumasını emretmiştir. Bu sure kıyameti yaşatır ve insanın nefisi arzularını yeniden muhasebe etme imkanı sunar.

Tekvir Suresi okunuşu ve anlamı: Tekvir Suresi Arapça yazılışı, Türkçe anlamı, meali, tefsiri ve okunuşu

Tekvir Suresi Tefsiri (Kur’an Yolu)

Bu ayetlerde; kıyamet gününün nasıl dehşet verici bir gün olduğunu ifade etmek ve insanları böylesine dehşetli bir gün için hazırlık yapmaya teşvik etmek üzere, altısı kıyametin başlangıcından hesap zamanına kadar, altısı da hesabın başlamasından itibaren gerçekleşecek on iki olay anlatılmaktadır:

a) Güneşin dürülüp kararması. Bundan maksat ya güneşin ışığının sönmesi veya kütlesinin tamamen dağılması, bildiğimiz formunu ve işlevini kaybetmesidir.

b) Yıldızların dökülüp sönmesi. Güneş ışığının sönmesi, bir kısmı parlaklığını güneşten alan diğer yıldızların da söneceğine işaret eder. Ayrıca kıyametin kopmasıyla kozmik sistem bozulunca yıldızların da birbirine çarpmak, yörüngelerinden kaymak, çekimden kurtulmak gibi gelişmelerle mevcut düzen ve işlevlerini kaybedecekleri, uzay boşluğuna saçılacakları da düşünülebilir (İbn Aşur, XXX, ; ayrıca bk. İnfitar 82/2).

c) Dağların sökülüp yürütülmesi. Bu ise yerkürede meydana gelecek olan şiddetli sarsıntı neticesinde dağların parçalanması ve yerlerinden kopup dağılması anlamına gelir (krş. Kehf 18/47; Nebe’ 78/20; Müzzemmil 73/14). Yerküredeki canlıların hayat kaynağı olan güneşin yok olmasıyla zaten burada hayatın devam etmesi mümkün değildir.

d) Doğuracak develerin başı boş bırakılması. “Doğuracak develer” diye çevirdiğimiz ışar (tekili: uşera) kelimesi “gebelik süresi 10 ayını doldurmuş; fakat henüz doğurmamış olan develer” anlamına gelir. Kur’an’ın indiği dönemdeki Arap toplumu bu develeri en değerli mal sayarlardı. Temsili olarak kıyametin şiddetiyle karşılaşan insanın, böylesine değerli mallarına dahi ilgi göstermeyeceğini ifade eder (krş. Hac 22/). “Doğuracak develerin başı boş bırakılması”nın mecazi bir anlatım olduğu, bununla bulutların artık yağmur yağdırmaz olacağı, bu yüzden yeryüzünde hayatın bütünüyle yok olmasına sebep olacak bir kuraklığın yaşanacağı anlamının kastedildiği yorumu da yapılmıştır (İbn Aşur, XXX, ).

e) Yabani hayvanların toplanıp bir araya getirilmesi. Bu da ya kıyametin şiddetinden dolayı yabani hayvanların bile deliklerinden ve yuvalarından fırlayıp öteden beri korktukları şeyleri unutarak birbirlerinden ve insanlardan korkmadan dehşet içinde –denizlerin karalara taşması gibi– felaketin başlangıcındaki tehlikeli yerlerden çıkmaları ve daha güvenli yerlerde bir araya toplanmaları veya bu büyük felaketin tesiriyle kitleler halinde ölmeleri, cesetlerinin üstüste yığılmasıdır. “Yabani hayvanların birbirlerinden haklarını almak üzere bir araya toplanması” anlamına geldiğini söyleyenler de vardır (Şevkani, V, ). Nitekim bir hadiste kıyamet gününde hakların sahiplerine ödeneceği, hatta boynuzsuz koyunun boynuzludan hakkını alacağı belirtilmiştir (Müslim, “Birr”, 60; Tirmizi, “Kıyamet”, 2).

f) Denizlerin kaynatılması. Bu, şiddetli sarsıntı neticesinde yerkürede meydana gelecek olan volkanik patlaklar ve derin çatlaklardan dışarı püsküren magmanın, lav kütlelerinin deniz sularını ısıtıp kaynatması yahut dünyanın şiddetle sarsılmasının ve dağların parçalanıp yok olmasının doğal sonucu olarak denizlerin birbirine karışması ve tek deniz haline gelmesi demektir (İbn Aşur, XXX, ; krş. Tur 52/6; İnfitar 82/3).

Buraya kadar anlatılanlar kıyametin kopması esnasında meydana geleceği bildirilen olaylardır. Müfessirlerin tamamına yakını bütün bunların jeolojik ve kozmik bir felaket olarak vuku bulacağını kabul ederler. Bundan sonrakiler ise kıyamet koptuktan sonra meydana geleceği haber verilen olaylardır.

g) İnsanların amelleriyle birleştirilip şekillendirilmesi. Bu ayetle ilgili yorumlar şöyledir: 1. Ölüm anında bedenden ayrılmış olan ruhların kıyamet koptuktan sonra yeniden dirilirken bedenle birleşmesi. Bu yoruma göre, insanlar öldükten sonra ruhları yok olmayıp yeniden dirilme anında bedenleriyle birleşir. 2. Kıyamet gününde insanların benzerleriyle, yani müminlerin müminlerle, kafirlerin de kafirlerle bir araya getirilmesi (İbn Aşur, XXX, ). 3. Müminlerin nefislerinin hurilerle, kafirlerinkinin de şeytanlarla bir araya getirilmesi. 4. Kişinin dünya hayatında beraber bulunduğu inanç ve zihniyet önderleriyle bir araya getirilmesi. 5. Kişinin aynı inanç ve ahlakı, paylaştığı insanlarla bir araya getirilmesi. 6. Azgınların kendilerini azdıranlarla, itaatkarların da kendilerini itaate davet eden peygamberler ve müminlerle bir araya getirilmesi. 7. Nefislerin amelleriyle bir araya getirilmesi (Şevkani, V, ). Bize göre burada, her insanın (nefsin) dünya hayatında yapıp ettiklerini temsil eden bir duruma (şekle) veya bunlarla oluşmuş bir şekle girmesi kastedilmiş olmalıdır. Zira insanların yeniden diriltilirken günah-sevap çeşidine göre şekiller alacaklarını ifade eden birçok hadis vardır (bk. Muhammed b. Abdullah el-Hatib et-Tebrizi, III, ).

h) Diri diri toprağa gömülen kıza hangi suçundan dolayı öldürüldüğünün sorulması. Cahiliye döneminde –nadir de görülse– bazı Araplar kız çocuğunun olmasından dolayı utanç duydukları (bk. Nahl 16/), bazıları da büyütüp beslemede sıkıntı çekmekten endişe ettikleri için (bk. En‘am 6/; İsra 17/31) onları diri diri toprağa gömerlerdi. İşte ahirette sorgulama başladığında bu katiller öldürdükleri kızlarıyla birlikte mahkemeye getirilecek ve hesaba çekileceklerdir.

ı) Defterlerin ortaya serilmesi. İnsanlar öldüklerinde hesap gününde açılmak üzere amel defterleri kapanır. Hesap gününde bu defterler ortaya konduğunda herkes, dünyada iken hayır veya şer adına ne işlemişse kendi amel defterinde yazılmış olduğunu görür ve yaptıklarını hatırlar. Hesabı görüldükten sonra artık hakkında amellerine göre işlem yapılır (amel defterleri hakkında bk. Hakka 69/; ayrıca krş. İsra 17/; Kehf 18/49).

j) Gökyüzünün sıyrılıp açılması. Gökyüzü yerle birlikte (maddi evren) yok edilecek, insanın önündeki madde engeli kalkacak, madde ötesi ile yüzyüze gelmesi sağlanacaktır. Bu anlamda sema açılınca gayb aleminin gizli gerçekleri açığa çıkacak; insanların cennet, cehennem, melek vb. gayb varlıklarını hakikatleriyle tanımaları mümkün olacaktır.

k) Cehennem ateşinin harlatılması. Bundan maksat yakıcılığının arttırılması, işlevine hazır hale getirilmesidir (ayrıca bk. Şuara 26/91). 

l) Cennetin yaklaştırılması. Dünya hayatını Allah’a sevgi ve saygı şuuru içinde yaşayan ve O’na itaatsizlikten sakınan kullara (takva ehline) cennetin yaklaştırılmasından maksat, o saadet ülkesine girme zamanının yaklaşmasıdır; bunun takva ehline verdiği tatlı heyecandır (krş. Şuara 26/90; Kaf 50/31).

Tekvir Suresi Oku - Tekvir Suresi Anlamı, Tefsiri, T&#;rk&#;e ve Arap&#;a Okunuşu (Diyanet Meali)

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Nisan 09,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Tekvir Suresi Mekke döneminde inmiştir. 29 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “küvviret”fiilinin mastarından almıştır. Tekvîr, dürmek demektir. Sûrede başlıca, kıyamet, vahiy ve peygamberlik konuları ele alınmaktadır. Tekvir Suresi anlamı ve faziletleri hakkında bilgi edinmek isteyen Müslümanlar Diyanet mealini okumak istiyor. İşte, Tekvir Suresi Tefsiri, Türkçe ve Arapça okunuşu, tefsiri hakkında detaylı bilgiler

Haberin Devamı

Tekvir Suresi mushaftaki sıralamada seksen birinci, iniş sırasına göre yedinci sûredir. Tebbet sûresinden sonra, A‘lâ sûresinden önce Mekke’de inmiştir. İşte, Tekvir Suresi Tefsiri, Türkçe ve Arapça okunuşu, tefsiri hakkında detaylı bilgiler

TEKVİR SURESİ ANLAMI

“Tekvîr” kelimesi, sûrenin 1. âyetinde geçen ve “dürdü, dürüp sardı” anlamlarına gelen kevvera fiilinin masdarıdır. Sûre adını bu fiilden almıştır. Bazı kaynaklarda “İze’ş-şemsü küvviret” şeklinde isimlendirilmiştir (bk. Buhârî, “Tefsîr”, 81; Taberî, XXX, 40). Kısaca “Küvviret” ismiyle de anılmaktadır (İbn Âşûr, XXX, ).

Sûrede kıyametin dehşet verici bazı ayrıntıları ile vahiy ve peygamberlik gerçeği üzerinde durulmaktadır.

TEKVİR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahim

  1. İzeşşemsu kuvviret.
  2. Ve izennucumunkederet.
  3. Ve izelcibalu suyyiret.
  4. Ve izel'işaru 'uttılet.
  5. Ve izelvuhuşu huşiret.
  6. Ve izelbiharu succiret.
  7. Ve izennufusu zuvvicet.
  8. Ve izelmev'udetu suilet.
  9. Bieyyi zenbin kutilet.
  10. Ve izessuhufu nuşiret.
  11. Ve izessema'u kuşitat.
  12. Ve izelcahıymu su''ıret.
  13. Ve izelcennetu uzlifet.
  14. 'Alimet nefsun ma ahdaret.
  15. Fela uksimu bilhunnesi.
  16. Elcevarilkunnesi.
  17. Velleyli iza 'as'ase.
  18. Vessubhı iza teneffese.
  19. İnnehu lekalu resulin keriymin.
  20. Ziy kuvvetin 'ınde ziyl'arşi mekiynin.
  21. Muta'ın semme emiynin.
  22. Ve ma sahıbukum bimecnunin.
  23. Ve lekad reahu bil'ufukılmubiyni.
  24. Ve ma huve 'alelğaybi bidaniynin.
  25. Ve ma huve bikavli şeytanin reciymin.
  26. Feeyne tezhebune.
  27. İn huve illa zikrun lil'alemiyne.
  28. Limen şae minkum en yestekıyme,.
  29. Ve ma teşaune illa en yeşaallahu rabbul'alemiyne.
Tekvir Suresi Oku - Tekvir Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)
Haberin Devamı
Tekvir Suresi Oku - Tekvir Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)

TEKVİR SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

1-Güneş, dürüldüğü zaman,
2- Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman,
3- Dağlar, yürütüldüğü zaman,
4- Gebe develer salıverildiği zaman.
5- Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman,
6- Denizler kaynatıldığı zaman,
7- Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman.
Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
Amel defterleri açıldığı zaman,
Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,
Cehennem alevlendirildiği zaman,
Cennet yaklaştırıldığı zaman,
Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.
Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
Andolsun, yöneldiği zaman geceye,
Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,
O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve arşın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.
(Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir.
Andolsun o, Cebrâil'i apaçık ufukta gördü.
O, gayb hakkında cimri değildir.
Kur'an, kovulmuş şeytanın sözü değildir.
(Hal böyle iken) nereye gidiyorsunuz?
O, âlemler için, içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür.
Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

Haberin Devamı

Tekvir Suresi TEFSİRİ

Güneş, dürüldüğü zaman, ﴾1﴿ Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman, ﴾2﴿ Dağlar, yürütüldüğü zaman, ﴾3﴿ Gebe develer salıverildiği zaman. ﴾4﴿ Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman, ﴾5﴿ Denizler kaynatıldığı zaman, ﴾6﴿ Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman. ﴾7﴿ Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman, ﴾﴿ Amel defterleri açıldığı zaman, ﴾10﴿ Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman, ﴾11﴿ Cehennem alevlendirildiği zaman, ﴾12﴿ Cennet yaklaştırıldığı zaman, ﴾13﴿

Tefsir

Kıyamet gününün nasıl dehşet verici bir gün olduğunu ifade etmek ve insanları böylesine dehşetli bir gün için hazırlık yapmaya teşvik etmek üzere, altısı kıyametin başlangıcından hesap zamanına kadar, altısı da hesabın başlamasından itibaren gerçekleşecek on iki olay anlatılmaktadır:

Haberin Devamı

a) Güneşin dürülüp kararması. Bundan maksat ya güneşin ışığının sönmesi veya kütlesinin tamamen dağılması, bildiğimiz formunu ve işlevini kaybetmesidir.

b) Yıldızların dökülüp sönmesi. Güneş ışığının sönmesi, bir kısmı parlaklığını güneşten alan diğer yıldızların da söneceğine işaret eder. Ayrıca kıyametin kopmasıyla kozmik sistem bozulunca yıldızların da birbirine çarpmak, yörüngelerinden kaymak, çekimden kurtulmak gibi gelişmelerle mevcut düzen ve işlevlerini kaybedecekleri, uzay boşluğuna saçılacakları da düşünülebilir (İbn Âşûr, XXX, ; ayrıca bk. İnfitâr 82/2).

c) Dağların sökülüp yürütülmesi. Bu ise yerkürede meydana gelecek olan şiddetli sarsıntı neticesinde dağların parçalanması ve yerlerinden kopup dağılması anlamına gelir (krş. Kehf 18/47; Nebe’ 78/20; Müzzemmil 73/14). Yerküredeki canlıların hayat kaynağı olan güneşin yok olmasıyla zaten burada hayatın devam etmesi mümkün değildir.

Haberin Devamı

d) Doğacak develerin başı boş bırakılması. “Doğacak develer” diye çevirdiğimiz ışâr (tekili: uşerâ) kelimesi “gebelik süresi 10 ayını doldurmuş; fakat henüz doğurmamış olan develer” anlamına gelir. Kur’an’ın indiği dönemdeki Arap toplumu bu develeri en değerli mal sayarlardı. Temsilî olarak kıyametin şiddetiyle karşılaşan insanın, böylesine değerli mallarına dahi ilgi göstermeyeceğini ifade eder (krş. Hac 22/). “Doğuracak develerin başı boş bırakılması”nın mecazi bir anlatım olduğu, bununla bulutların artık yağmur yağdırmaz olacağı, bu yüzden yeryüzünde hayatın bütünüyle yok olmasına sebep olacak bir kuraklığın yaşanacağı anlamının kastedildiği yorumu da yapılmıştır (İbn Âşûr, XXX, ).

Haberin Devamı

e) Yabani hayvanların toplanıp bir araya getirilmesi. Bu da ya kıyametin şiddetinden dolayı yabani hayvanların bile deliklerinden ve yuvalarından fırlayıp öteden beri korktukları şeyleri unutarak birbirlerinden ve insanlardan korkmadan dehşet içinde –denizlerin karalara taşması gibi– felâketin başlangıcındaki tehlikeli yerlerden çıkmaları ve daha güvenli yerlerde bir araya toplanmaları veya bu büyük felâketin tesiriyle kitleler halinde ölmeleri, cesetlerinin üstüste yığılmasıdır. “Yabani hayvanların birbirlerinden haklarını almak üzere bir araya toplanması” anlamına geldiğini söyleyenler de vardır (Şevkânî, V, ). Nitekim bir hadiste kıyamet gününde hakların sahiplerine ödeneceği, hatta boynuzsuz koyunun boynuzludan hakkını alacağı belirtilmiştir (Müslim, “Birr”, 60; Tirmizî, “Kıyâmet”, 2).

f) Denizlerin kaynatılması. Bu, şiddetli sarsıntı neticesinde yerkürede meydana gelecek olan volkanik patlaklar ve derin çatlaklardan dışarı püsküren magmanın, lav kütlelerinin deniz sularını ısıtıp kaynatması yahut dünyanın şiddetle sarsılmasının ve dağların parçalanıp yok olmasının doğal sonucu olarak denizlerin birbirine karışması ve tek deniz haline gelmesi demektir (İbn Âşûr, XXX, ; krş. Tûr 52/6; İnfitâr 82/3).

 Buraya kadar anlatılanlar kıyametin kopması esnasında meydana geleceği bildirilen olaylardır. Müfessirlerin tamamına yakını bütün bunların jeolojik ve kozmik bir felâket olarak vuku bulacağını kabul ederler. Bundan sonrakiler ise kıyamet koptuktan sonra meydana geleceği haber verilen olaylardır.

g) Nefislerin amelleriyle birleştirilip şekillendirilmesi. Bu âyetle ilgili yorumlar şöyledir: 1. Ölüm anında bedenden ayrılmış olan ruhların kıyamet koptuktan sonra yeniden dirilirken bedenle birleşmesi. Bu olay insanlar öldükten sonra ruhlarının yok olmadığını ve yeniden dirilme anında bedenleriyle birleştiğini gösterir. 2. Kıyamet gününde insanların benzerleriyle, yani müminlerin müminlerle, kâfirlerin de kâfirlerle bir araya getirilmesi (İbn Âşûr, XXX, ). 3. Müminlerin nefislerinin hurilerle, kâfirlerinkinin de şeytanlarla bir araya getirilmesi. 4. Kişinin dünya hayatında beraber bulunduğu inanç ve zihniyet önderleriyle bir araya getirilmesi. 5. Kişinin aynı inanç ve ahlâkı, paylaştığı insanlarla bir araya getirilmesi. 6. Azgınların kendilerini azdıranlarla, itaatkârların da kendilerini itaate davet eden peygamberler ve müminlerle bir araya getirilmesi. 7. Nefislerin amelleriyle bir araya getirilmesi (Şevkânî, V, ). Bize göre burada, her insanın (nefsin) dünya hayatında yapıp ettiklerini temsil eden veya bunlarla oluşmuş bir şekle girmesi kastedilmiştir. Nitekim insanların yeniden diriltilirken günah-sevap çeşidine göre şekiller alacaklarını ifade eden birçok hadis vardır (bk. Muhammed b. Abdullah el-Hatîb et-Tebrizî, III, ).

h) Diri diri toprağa gömülen kıza hangi suçundan dolayı öldürüldüğünün sorulması. Câhiliye döneminde –nâdir de görülse– bazı Araplar kız çocukları yüzünden utanç duydukları (bk. Nahl 16/), bazıları da onları büyütüp beslemede sıkıntı çekmekten endişe ettikleri için (bk. En‘âm 6/; İsrâ 17/31) onları diri diri toprağa gömerlerdi. İşte âhirette sorgulama başladığında bu katiller öldürdükleri kızlarıyla birlikte mahkemeye getirilecek ve hesaba çekileceklerdir.

 ı) Defterlerin ortaya serilmesi. İnsanlar öldüklerinde hesap gününde açılmak üzere amel defterleri kapanır. Hesap gününde bu defterler ortaya konduğunda herkes, dünyada iken hayır veya şer adına ne işlemişse kendi amel defterinde yazılmış olduğunu görür ve yaptıklarını hatırlar. Hesabı görüldükten sonra artık hakkında amellerine göre işlem yapılır (amel defterleri hakkında bk. Hâkka 69/; ayrıca krş. İsrâ 17/; Kehf 18/49).

j) Gökyüzünün sıyrılıp açılması. Gökyüzü yerle birlikte (maddî evren) yok edilecek, insanın önündeki madde engeli kalkacak, madde ötesi ile yüzyüze gelmesi sağlanacaktır. Bu anlamda sema açılınca gayb âleminin gizli gerçekleri açığa çıkacak; insanların cennet, cehennem, melek vb. gayb varlıklarını hakikatleriyle tanımaları mümkün olacaktır.

k) Cehennem ateşinin harlatılması. Bundan maksat yakıcılığının arttırılması, işlevine hazır hale getirilmesidir (ayrıca bk. Şuarâ 26/91).

l) Cennetin yaklaştırılması. Cennetin dünya hayatını Allah’a sevgi ve saygı şuuru içinde yaşayan ve O’na itaatsizlikten sakınan kullara (takvâ ehline) yaklaşmasından maksat, o saadet ülkesine girme zamanının yaklaşmasıdır; bunun takvâ ehline verdiği tatlı heyecandır (krş. Şuarâ 26/90; Kaf 50/31).

TEFSİRİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir