Vertigosu olan bir kişi, baş dönmesi hissi yaşayacaktır. Vertigo iç kulak, beyin veya duyusal sinir yolu ile ilgili bir sorun varlığında ortaya çıkabilir. Vertigo kulak, beyin kaynaklı bir denge bozukluğu olarak da tanımlanabilir.
Vertigo dahil baş dönmesi problemleri her yaşta görülebilir, ancak 65 yaş ve üzeri kişilerde yaygındır.
Vertigo kısa veya uzun süreli olabilir. Hamilelik sırasında veya bir kulak enfeksiyonu belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Ménière hastalığı gibi iç kulak rahatsızlığı olan kişilerde bazen baş dönmesi de görülür.
Vertigo, oda veya çevrenin, kişi hareketsizken bile kişinin gördüğü görüntünün etrafında daireler çiziyormuş, dönüyormuş veya sallanıyormuş gibi hareket etmesi hissine denir. Birçok insan bu terimi yükseklik korkusunu tanımlamak için kullanır, ancak bu doğru değildir.
Vertigo, bir kişi çok yüksekten aşağıya baktığında da ortaya çıkabilir, ancak genellikle iç kulak veya beyindeki problemlerden kaynaklanan geçici veya devam eden baş dönmesi nöbetlerini ifade eder. Vertigo genellikle birkaç saniye ila birkaç saat sürer, ancak ciddi vakalar günler hatta aylar boyunca sürebilir. Baş dönmesi hissi ile birlikte vertigolu kişilerde görme bozukluğu, mide bulantısı, kusma, çift görme, baş ağrısı veya hızlı kalp atışı da görülebilir.
İç kulak işitme konusunda görev almaz. İç kulak vücut için bir jiroskop görevi gören hassas sinir hücreleriyle kaplı, birbirine dik açılarla yerleştirilmiş üç yarım daire biçimli kanaldan oluşur. Yarım daire kanallarının bu düzenlemesi, kesecik ve sakkül ve otolitler (harekete yanıt olarak tüy hücrelerini tetikleyen küçük yapılar) içindeki tüy hücreleri ile birlikte vestibüler sistemi oluşturur. Bu sistem, vücuttaki görme ve propriyosepsiyon reseptörleri ile birlikte beyne vücudunuzun konumu ile ilgili anlık geri bildirim sağlar. Bu bildirimdeki bozukluk vertigoyu oluşturur.
Vertigo bir hastalık değil, bir semptomdur. Birçok farklı durum vertigoya neden olabilir.
Vertigoya neden olabilecek bir çok sebep bulunmaktadır. İç kulaktaki denge ilişkili problemler periferal vertigoya neden olabilirken beyin veya omurilik, merkezi sinir sistemi (CNS) ile ilgili bir sorun da vertigoya neden olabilir.
Bu bozukluk, iç kulak labirentinin iltihaplanması sonucunda ortaya çıkabilir. Bu alan içinde vestibulokoklear sinir bulunur.
Bu sinir, beyne kafanın hareketi, konumu ve sesler hakkında bilgi gönderir.
Labirentitli bir kişi vertigo semptomları dışında işitme kaybı, kulak çınlaması, baş ağrısı, kulak ağrısı ve görme değişiklikleri de yaşayabilir.
Vestibüler sinirin iltihabı vestibüler nörite neden olur. Labirentite benzer, ancak kişinin işitmesini etkilemez. Vestibüler nörit, bulanık görme, şiddetli mide bulantısı veya dengesizlik hissine eşlik edebilen vertigoya neden olur.
Bu kanserli olmayan cilt büyümesi, genellikle tekrarlayan enfeksiyon nedeniyle orta kulakta gelişir. Kulak zarının arkasında büyüdüğü için orta kulağın kemik yapılarına zarar vererek işitme kaybına ve baş dönmesine neden olabilir.
Bu hastalık, iç kulakta sıvı birikmesine neden olur ve bu da kulaklarda çınlama, işitme kaybı ile vertigo ataklarına yol açabilir. 40 ila 60 yaş arasındaki kişilerde daha görülme eğilimindedir.
Hastalığın kesin neden belirsizdir, ancak kan damarı daralmasından, viral bir enfeksiyondan veya bir otoimmün reaksiyondan kaynaklanabildiği düşünülmektedir. Genetik koşulların hastalığın oluşumunda rol oynadığı da tartışılmaktadır.
İç kulak, sıvı ve kalsiyum karbonat kristalleri parçacıkları içeren otolit organları adı verilen yapıları içerir.
BPPV'de bu kristaller yerinden çıkar ve yarım daire kanallarına düşer. Orada, düşen her kristal, hareket sırasında yarım daire kanallarının kupulaları içindeki duyusal tüy hücrelerine dokunur.
Sonuç olarak, beyin bir kişinin pozisyonu hakkında yanlış bilgi alır ve baş dönmesi meydana gelir. İnsanlar tipik olarak 60 saniyeden az süren vertigo dönemleri yaşarlar, mide bulantısı ve diğer semptomlar da ortaya çıkabilir.
İç kulak yakınındaki vestibulokoklear sinirde gelişen iyi huylu bir tümör olan akustik nöroma da vertigo sebebi olabilir.
Vertigo ayrıca şunlarla da ortaya çıkabilir:
Uzun süreli yatak istirahati ve bazı nöbet önleyici ilaçlar, tansiyon ilaçları, antidepresanlar ve hatta aspirin dahil olmak üzere birçok ilaç yan etki olarak vertigoya neden olabilir.
Mide bulantısı ve baş dönmesi hamilelik sırasında sık görülen problemlerdir. Hormonal değişiklikler vücuttaki sıvıların içeriğini farklılarştırarak bu semptomları oluşturabilir.
İç kulaktaki sıvının içeriğinin değişmesi aşağıdaki gibi semptomlara yol açabilir:
Vertigo'nun kendisi kalıtsal değildir, ancak genellikle çeşitli durumların ve sendromların bir belirtisidir.
Bunlardan bazıları, belirli genetik faktörleri içeriyor gibi görünmektedir ve ailelerden geçebilir. Bir kişinin tekrarlayan vertigosu varsa, kalıtsal veya genetik bir bileşeni olabilir.
Bilim adamları, vertigoyu içeren çeşitli durumların genetik profilini araştırıyorlar.
Vertigoyu tetikleyebilen ve genetik faktörleri içerdiği görülen durumlara örnekler:
Bir doktor, baş dönmesi olan bir kişiye aile tıbbi geçmişi hakkında sorular sorabilir.
Oluşma nedenlerine göre değişen farklı vertigo türleri vardır.
Vakaların yaklaşık %80'i bu türdendir. Periferik vertigo genellikle iç kulaktaki problemlerden kaynaklanır.
İç kulaktaki minik organlar yerçekimine ve kişinin pozisyonuna göre sinir sinyalleri aracılığıyla beyne mesajlar göndererek tepki verir. Bu süreç kişinin ayağa kalktığında dengesini korumasını sağlar.
Bu sistemdeki değişiklikler vertigoya neden olabilir. BPPV ve inflamasyon bu tür vertigonun yaygın nedenlerdir. Diğer nedenler arasında Ménière hastalığı ve akustik nöroma yer alır.
Merkezi vertigo merkezi sinir sistemi ile ilgili problemler sonucunda oluşmaktadır. Genellikle beyin sapı veya beyinciğin bir kısmındaki problemden kaynaklanır. Vakaların yaklaşık %20'si bu türdendir.
Olası nedenler arasında vestibüler migren, demiyelinizasyon ve etkilenen CNS bölgesini veya bölgelerini içeren tümörler bulunur.
Servikal omurga ile ilgili bir problem vertigoya yol açabilir.
Baş dönmesi vertigo sırasında kişi, başı veya çevresindeki görüntü hareket ediyor veya dönüyormuş gibi hissedecektir. Vertigoya neden olan probleme başlı olarak vertigo görme bozukluğu,anormal göz hareketleri gibi göz problemleri; bulantı, kusma, terleme gibi problemler; işitme kaybı ve kulakta çınlama gibi kulak problemleri; denge ve yürüme problemleri gibi belirtilerle birlikte görülebilir. Baş dönmesi vertigo yaşayan kişiler yaşadıkları durumu bayılmak üzere olmak veya düz bir çizgide yürüyememek,dengesizlik olarak da tanımlamaktadır.
Baş dönmesi, vertigo tek başına görülebilen bir semptomdur, ancak aşağıdaki diğer semptomlarla birlikte de ortaya çıkabilir.
Bu semptomlar şunları içerebilir:
Doktorunuz baş dönmesine neyin sebep olduğunu bulmaya çalışacaktır. Fizik muayene gerçekleştirilecek, kişiye baş dönmesinin kendilerini nasıl hissettirdiğini sorulacak ve tıbbi geçmiş alınacaktır.
Doktor ayrıca bazı basit testler de yapabilir.
Doktorunuzun vertigoya neden olan durumu belirlemesi için bir veya birden fazla test gerçekleştirmesi gerekebilir. Bu testlerden bazıları hızlı ve basit iken diğerleri ise zaman alıcı ve zordur.
Belirtilerinizi ve sağlık geçmişiniz hakkında bilgileri toplayıp fizik muayene gerçekleştirdikten sonra doktorunuz aşağıdaki testleri gerçekleştirebilir.
Dix-Hallpike manevrası, doktorunuz, vertigonun nedeni olarak iyi huylu paroksismal pozisyonel vertigodan (BPPV) şüpheleniyorsa yaygın olarak kullanılır. Bu yöntem aynı zamanda doktorunuzun vertigonun bir iç kulak probleminden mi yoksa beyin ilişkili bir problemden mi kaynaklandığını anlamasına yardımcı olabilir.
Doktorunuz başınızı bir yöne doğru 45 derece çevirecektir. Ardından, başınız aşağı sarkacak şekilde sırt üstü yatarsınız ve 30 saniye sonra tekrar oturursunuz. Doktorunuz gözlerinizi muayene edecek ve baş dönmesi hissedip hissetmediğinizi soracaktır. Daha sonra prosedür diğer tarafta tekrarlanır.
Bu testin hoş olmayan vertigo nöbetlerini tetikleyebileceğini bilmelisiniz. Bu test sırasında semptomlar geliştirirseniz, doktorunuz vertigonuz olduğunu belirleyecektir.
Head impulse testi, gözlerinizin ve iç kulaklarınızın birlikte ne kadar iyi çalıştığını değerlendirir. Vertigo sebebi olarak vestibüler nörit denilen bir durumdan şüpheleniliyorsa sıklıkla kullanılır. Doktorunuz, iç kulağın yarım daire kanallarında bir soruna işaret edebilecek bazı hızlı göz hareketlerini ve refleks fonksiyonlarını değerlendirmek için başınızı hızla döndürecektir.
Romberg testi için ayaklarınız bitişik bir şekilde ayakta durmanız istenecektir. Ardından, gözlerinizi kapatacaksınız. Doktorunuz, baş dönmesine neyin sebep olduğunu belirlemek için ne kadar sallandığınızı veya dengenizin bozulduğunu değerlendirecektir.
Fukuda-Unterberger testi, gözleriniz kapalı yürümenizi gerektirir. Doktorunuz, vücudunuzun hangi tarafının vertigodan etkilendiğini belirlemek için vücudunuzun orta hattan ne tarafa saptığına bakacaktır.
ENG ve VNG, anormal göz hareketlerini tespit etmek ve vertigo semptomlarının bir iç kulak probleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığını belirlemek için kullanılır.
ENG elektrotlar kullanır ve VNG, başınız farklı konumlardayken veya belirli görsel hedefleri izlemeniz istendiğinde göz hareketlerini ölçmek için küçük kameralar kullanır. Kulak kanalı sıcaklığınızı kontrol etmek için hava veya su da kullanılabilir. Bu testler genellikle karanlık bir odada yapılır ve ani göz hareketlerine neden olabilir.
Gözlerin ve iç kulağın birlikte ne kadar iyi çalıştığını görmek için rotasyon testleri kullanılır. Göz hareketlerini analiz ederken kafayı yavaşça bir yandan diğer yana hareket ettirmeyi içerirler. Farklı rotasyon testleri vardır. Bir yandan diğer yana hareket eden bir sandalyeye oturmanız ya da sabit bir hedefe bakmanız ve başınızı ileri geri veya aşağı yukarı hareket ettirmeniz istenebilir.
Vertigo teşhisi için kullanılan diğer testler şunları içerebilir:
Doktorunuz vertigo semptomlarınıza başka sorunların neden olduğundan şüpheleniyorsa, size farklı testler yapılabilir.
Bazı vertigo türleri tedavi olmaksızın kendiliğinden çözülür, ancak kişinin altta yatan sorun için tedaviye ihtiyacı olabilir. Örneğin bir doktor, vertigo oluşturan bakteriyel bir enfeksiyon için antibiyotik veya zona için antiviral ilaçlar reçete edebilir. Bazı semptomları hafifletebilecek ilaçlar mevcuttur. Bu ilaçlar, taşıt tutmasını ve mide bulantısını azaltmak için antihistaminikler ve antiemetikler içerir.
Diğer tedaviler etkili değilse cerrahi gerekebilir. BPPV ve akustik nöroma, vertigo tedavisinde ameliyatın uygun olabileceği iki durumdur.
Periferik vertigo için en etkili tedavilerden bazıları, partikül yeniden konumlandırma hareketlerini içerir. Bu tedavilerin en bilineni Epley manevrası egzersizi veya kanalit yeniden konumlandırma prosedürüdür. Bu tedavi sırasında belirli baş hareketleri iç kulaktaki gevşek kristallerin (kanalitler) hareketine yol açar. Bu kristalleri yeniden konumlandırarak iç kulakta daha az tahrişe neden olurlar ve semptomlar çözülebilir. Bu hareketler başlangıçta vertigonun kötüleşmesine yol açabileceğinden, deneyimli bir doktor veya fizyoterapist tarafından yapılmalıdır.
Vertigo tedavinde Brandt-Daroff egzersizleri, pozisyonel vertigo semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu, başlangıçta başınızı vertigoya neden olan taraftan uzağa bakacak şekilde, oturur pozisyondan hızla düz bir şekilde uzanmayı içerir. En iyi fayda için bunun günde birkaç kez tekrarlanması gerekir. Vertigo veya baş dönmesi semptomlarını azalttığı tespit edilen diğer hareketler arasında Semont manevrası ve Foster manevrası bulunur.
Vertigo tedavisinde ilaçlar biraz rahatlama sağlayabilir, ancak uzun süreli kullanım için önerilmez. Doktorlar genellikle kalıcı vertigo semptomları için meclizine reçete eder ve etkili olabilir. Diazepam gibi benzodiazepin ilaçları da etkilidir ancak yan etki olarak ciddi uyuşukluğa neden olabilir. Bulantı veya kusmayı azaltmak için başka ilaçlar kullanılabilir. İlaçların semptomları tedavi ettiği ancak vertigoyu "tedavi etmediği" bilinmelidir.
Ménière hastalığı olan bireyler için genellikle tutarlı bir düşük tuzlu (düşük sodyumlu) diyet önerilir. Bu, vestibüler sistemdeki bazı sıvı dalgalanmalarını azaltmaya yardımcı olur ve Ménière hastalığının neden olduğu bazı semptomları azaltır.
Doktorunuz, Ménière hastalığı için ilaç reçete edebilir. Bunlar, bu duruma bağlı baş dönmesini hafifletmeye yardımcı olabilecek ilaçları içerebilir.
Diğer tedavi seçenekleri şunları içerir:
Vertigo etkilerini azaltmaya yardımcı olabilecek adımlar şunları içerir:
Ağır baş dönmesi yaşayan kişiler araba kullanmamalı veya merdivenlerde dikkatli olmalıdır.
İç kulakta denge ile ilgili olan sistemlerin sizin hareketlerinizi düzgün bir şekilde anlayıp yorumlayabilmesi vertigonun oluşmasını engeller. Bu iç kulak sistemlerinin düzgün çalışması için dans etmek veya ping pong gibi göz, kafa ve vücut koordinasyonunu geliştiren aktivitelere katılabilirsiniz.
Bazı çalışmalar d vitamini takviyelerinin belirli vertigo tiplerinin oluşumunu engellediğini göstermektedir. Doktorunuzla d vitamini takviyeler hakkında konuşun.
Egzersiz, dengeli beslenme, uygun miktarda sıvı tüketmek ve uyku, stres yönetimi, kalp ve zihinsel sağlık problemlerini kontrol altında tutmanıza yardımcı olarak bunlarla ilişkili baş dönmesi vertigo riskini azaltır. Migren yönetimi taktikleri de benzer şekilde yardımcı olabilir.
Kulak kristalleri, iç kulakta yer alan ve kalsiyum karbonat içerikli sıvı yapılardır. Salyangoz, yarım daire kanalları ve denge organları olarak üç bölümden oluşan iç kulakta, kulak kristalleri yer alır. Kişilerin dengede kalmasında etkilidirler. Tıpta vertigo olarak bilinmektedir.
Kulak kristalleri yerinden oynama problemi genelde iç kulak veya dış ortam faktörlerinden kaynaklanabilir. İç kulak faktörleri arasında kulak enfeksiyonları, tükürük bezlerinin yetersizliği, kulak yuma hastalıkları veya yaşlılık gibi nedenler bulunabilir. Dış ortam faktörleri ise ses kirliliği, çok yüksek veya çok düşük ses seviyeleri, uçak veya otomobille yolculuklar, ekstrem hava değişiklikleri gibi etkenlerdir. Üst solunum enfeksiyonları, kulak enfeksiyonları, aşırı stres, üzüntü, ani boyun hareketleri, boyun travmaları gibi nedenlerden dolayı da kulak kristallerinde oynama meydana gelebilmektedir.
Kulak kristalinin oynadığını gösteren en yaygın belirtiler mide bulantısı, baş dönmesidir. Görülen diğer belirtiler şu şekildedir:
Kulak kristalleri oynamasının geçme süresi kişiden kişiye değişebilir ve birçok faktöre bağlıdır, örneğin:
Bazı kulak kristali oynamaları kendiliğinden düzgünleşebilir veya hafif olabilir, ancak bazıları cerrahi girişim gerektirebilir. Doktorunuz size en uygun tedavi yöntemini önerecektir.
Tedavi için öncelikle hangi kulakta kristal oynadığı tespit edilmelidir. Tedavi için Epley manevrası Semont manevrası gibi bazı manevralar kullanılır ve evde bazı egzersizlerin yapılması önerilir.
Manevra ve egzersizlerle tedavi edilmeyen bazı durumlarda cerrahi yöntemlere başvurulabilir. Tedavi sonrasında ani hareketler yapmamak, stresten uzak durmak, uyku kalitesini arttırmak önemlidir.
Eğer bir kulak kristali oynadığınız ve rahatsız olduysanız, aşağıdaki adımları deneyebilirsiniz:
Not: Eğer kulak enfeksiyonu veya başka bir ciddi rahatsızlık belirtisi varsa, hemen doktorunuza başvurun.
Kulak kristallerinin oynamasında evde bazı yöntemler uygulanabilir ancak daha ciddi durumlarda cerrahi gerekmektedir. Aşağıdaki evde tedavi yöntemleri kulak kristallerinin oynamasını hafifletmekte yardımcı olabilir:
Bu tedaviler etkisiz olduğunda veya oynama ciddi derecede ise, bir işitme uzmanına başvurmanız gerekir. Cerrahi gerektiren durumlarda, cerrahi müdahale kulak kristallerinin yerine oturmasını sağlar.
Eğer kulak kristalleri tedavi edilmezse, kulak içindeki basınç artar ve ağrı, işitme kaybı, tinnitus (çınlama), denge bozuklukları gibi komplikasyonlar oluşabilir. Ayrıca, kulak enfeksiyonlarına da yol açabilir.
Kulak kristallerinin oynandığından şüphelenildiğinde ya da belirtiler görüldüğünde “Kulak, Burun, Boğaz Bölümüne” gidilmelidir. Dilerseniz Bulut Klinik üzerinden online randevu ya da yüz yüze randevu alabilirsiniz.
Kulak kristalleri oynaması belirtileri insanların sıklıkla araştırdığı konulardan biridir. Bununla birlikte iç kulak kristallerinin oynaması nasıl anlaşılır, nelere sebep olur soruları da sık sık sorulmakta ve bu sorulara yanıt aranmaktadır. Soruların cevaplarını arayan insanlar kulak kristalleri oynaması belirtilerini araştırırken, iç kulak kristallerinin oynaması nasıl anlaşılır ve nelere sebep olur gibi sorular sormaktadır. Bizler bu yazımızda sizler için kulak kristalleri oynaması belirtileri, iç kulak kristallerinin oynaması nasıl anlaşılır, nelere sebep olur gibi soruları yanıtladık ve derledik. Buyurun keyifli okumalar!
Kulak kristalleri, iç kulakta yer alan ve dengeyi sağlayan kalsiyum karbonat kristalleridir. Bu kristallerin yerinden kayması veya birikmesi durumunda, Vestibüler Nörit veya Meniere hastalığı gibi denge bozukluğuna neden olabilen durumlar ortaya çıkabilir. Kulak kristalleri oynaması da bu kristallerin yerinden kayması veya birikmesi sonucu denge bozukluğu yaşanması durumudur.
Kulak kristalleri oynaması belirtileri arasında şunlar yer alabilir:
*Baş dönmesi veya vertigo: Ani baş dönmesi hissi, çevrenin döndüğü hissi veya başın dönmesi şeklinde hissedilebilir. Bu durum, ani baş hareketleri sırasında daha şiddetli hale gelebilir.
*Bulantı veya kusma: Baş dönmesi ile birlikte görülen diğer yaygın belirtilerdir.
*Denge kaybı: Yürüme veya ayakta durma sırasında denge kaybı yaşanabilir.
*Kulakta çınlama: Bazı insanlar kulak kristalleri oynaması sırasında kulak çınlaması yaşarlar.
*Baş ağrısı: Baş dönmesi ile birlikte baş ağrısı da yaşanabilir.
*Göz hareketlerinde değişiklik: Gözlerde anormal hareketler oluşabilir veya gözlerin çevresinde hareketler hissedilebilir.
Bu belirtilerden herhangi biri varsa, bir sağlık uzmanı ile görüşmek önemlidir. Kulak kristalleri oynaması teşhisi koyulduğunda, çeşitli fiziksel hareketler ve egzersizlerle tedavi edilebilir. Bu egzersizlerin amacı, kulak kristallerinin doğru pozisyona getirilmesi ve denge fonksiyonlarının yeniden sağlanmasıdır.
İç kulak kristallerinin oynaması, Vestibüler sistemi etkilediği için denge bozukluğu belirtileri ortaya çıkarır. Bu belirtiler arasında baş dönmesi, vertigo, denge kaybı, yürüme zorluğu, bulantı, kusma, kulak çınlaması ve göz hareketlerinde anormallik yer alır. Ancak herhangi bir belirti göstermeyen insanlar da olabilir. İç kulak kristallerinin oynamasını anlamak için doktorlar tarafından genellikle Dix-Hallpike testi yapılır. Bu testte, kişi yatarken başı belirli bir açıda tutulur ve hızlı bir şekilde yavaşça oturma pozisyonuna getirilir. Bu test sırasında iç kulak kristallerinin oynaması sonucunda baş dönmesi, vertigo veya göz hareketlerinde anormallikler oluşabilir. Doktorlar ayrıca Romberg testi gibi diğer denge testlerini de kullanabilirler. Bu testlerde, kişi ayakta dururken denge kontrolü değerlendirilir. İç kulak kristallerinin oynaması durumunda, kişi dengeyi sağlamakta zorlanabilir veya düşebilir.
Sonuç olarak, iç kulak kristallerinin oynaması durumunda ortaya çıkan belirtiler oldukça farklı olabilir ve herhangi bir belirti göstermeyen insanlar da olabilir. Bu nedenle, kulakta herhangi bir şikâyet veya belirti varsa, bir sağlık uzmanıyla görüşmek önemlidir.
İç kulak kristallerinin oynaması, benign paroksismal pozisyonel vertigo (BPPV) olarak adlandırılan bir durumdur. Bu durum, iç kulaktaki kristallerin (otoconia) normal yerlerinden kayması veya hareket etmesi nedeniyle oluşur. İç kulak, kulakta denge ve duyma fonksiyonlarını kontrol eden karmaşık bir yapıdır. İşitme hücreleri ve denge hücreleri içerir. Bu denge hücreleri, kulak içindeki sıvı hareketleriyle pozisyon ve hareketleri algılar.
İç kulak kristallerinin oynaması nedenleri arasında şunlar yer alabilir:
Yaşlanma: Yaşlanma, iç kulakta da bazı değişikliklere neden olabilir. Bu değişiklikler, kristallerin hareketine yol açabilir.
Baş yaralanmaları: Baş yaralanmaları, iç kulakta hasara neden olabilir ve kristallerin hareket etmesine neden olabilir.
Kulak enfeksiyonları: Kulak enfeksiyonları, kulak içindeki sıvıların hareketinde değişikliklere neden olabilir ve bu da iç kulak kristallerinin hareketine yol açabilir.
Belirli ilaçlar: Bazı ilaçlar, özellikle kulakta kullanılan ilaçlar, iç kulakta değişikliklere neden olabilir ve kristallerin hareketine yol açabilir.
Diğer nedenler: İç kulak kristallerinin oynaması, bazen nedeni belirlenemeyen bir şekilde de ortaya çıkabilir.
İç kulak kristallerinin oynaması, genellikle tedavi edilebilen bir durumdur. Kulak burun boğaz uzmanları, semptomlarınızı değerlendirerek uygun tedavi seçeneklerini belirleyebilirler.
Baş ağrısı bölgeleri ve nedenleri nedir? Yaşanılan şehirler ve çalışma hayatı bir çok insanın baş ağrısı sorunu yaşamasında etkin rol oynuyor. Baş ağrısı, başın herhangi bir bölgesindeki ağrıdır. Başın herhangi bir yerinde, başın her iki tarafında ya da sadece bir yerde baş ağrısı oluşabilir. Baş ağrısı, keskin bir acı, zonklama hissi veya sıkıcı bir ağrı olarak görünebilir. Baş ağrısı yavaş yavaş veya aniden gelişebilir ve bir saatten birkaç güne kadar sürebilir. Peki Baş ağrısı nedeni nedir? Hamilelikte baş ağrısı neden olur? Kulak kristalleri baş ağrısı yapar mı? Lavanta kokusu kişiyi rahatlatır ve baş ağrısı üzerinde olumlu etkisi vardır. Baş ağrısı başladığı zaman birkaç damla lavanta yağı ile şakaklarınıza yapacağınız masaj ağrıyı dindirmeye yardımcı olur. Ayrıca sıcak su içine birkaç damla lavanta yağı damlatıp teneffüs etmek de işe yarar. Baş ağrılarını tedavi etmenin en yaygın yolları, dinlenme ve ağrı kesici ilaçlardır. Genel ağrı kesici ilaçları reçetesiz olarak kullanılabilir (OTC) veya doktorlar trisiklik antidepresanlar, serotonin reseptör agonistleri, anti-epileptik ilaçlar ve beta blokerleri gibi önleyici ilaçları reçete edebilirler. Doktorun tavsiyesine uymak önemlidir, çünkü ağrı kesici ilaçların aşırı kullanımı baş ağrılarına yol açabilir. Geri tepme baş ağrılarının tedavisi, ağrı kesici ilaçların azaltılmasını veya durdurulmasını içerir. Aşırı durumlarda, kısa bir süre hastanede kalmaya ihtiyaç olabilir.
Karanlık ve sessizlik
Strese dayalı baş ağrısıyla mücadele etmenin ilk yolu olarak aklınıza hemen bir ağrı kesici ilaç içmek gelmesin. Çünkü ağrının önüne geçmenin doğal yolları var ilaçtan önce. Migrene dayalı bir ağrı ise yaşadığınız, karanlık ve sessiz bir odada yatarak krizi atlatmayı tercih edin.
Açık hava yürüyüşü
Stres ve gerilimden uzak bir ortamda dinlenmeye çalışın. Bulunduğunuz yerin havadar olmasına özen gösterin. Ağrıdan dolayı ışığa karşı duyarlılığınız arttıysa karanlıkta dinlenin.
Kendinizde o gücü buluyorsanız, açık havada yürüyüş yapmak da baş ağrısına iyi gelir.
Masaj
Şakaklarınıza, kaşlarınızın arasından alnınıza doğru ve burun deliklerinin üzerinden başlayarak göz kenarlarına doğru cildinizi gererek masaj yapın.
Sıcak duş
Sıcak duş, vücudunuzda gevşeme hissi yaratır. Duşa girmezseniz, ayaklarınızı sıcak su dolu bir kapta bekletin. Ardından su ılık olana kadar soğuk su ekleyin. Ayak banyosundan sonra çorap giyin ve dinlenmek üzere yatın. Beyinde yükselen kan akışı bu şekilde ayaklara aktarılır ve baş ağrısı sona erebilir.
Soğuk kompres
Bir bezi soğuk suyla ıslatarak veya poşete buz koyarak başınıza soğuk kompres yapın.
İlaç
Ağrı kesici kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Ancak, her ağrıda ilaç kullanmayı alışkanlık haline getirirseniz, bir süre sonra ilaç ağrıları yaşamaya başlarsınız. Yani ilaç bağımlısı olduğunuz için ilacı almadığınızda ağrı başlar. Dolayısıyla mümkün olduğunca ağrı kesici almamakta fayda var.
Sık tekrarlayan ve uzun süren baş ağrısı şikayetiniz varsa sağlıkla ilgili her konuda olduğu gibi, bu durumda da uzman bir doktora başvurmak en doğrusudur.
Baş Ağrısı Nasıl Geçer, Baş Ağrısı Tedavisi
Baş ağrıları, sinir bozucu derecede şiddetli ya da önemsenmeyecek kadar hafif olabilir. Fakat şiddeti ne olursa olsun sürekli ya da sık sık baş ağrısı çeken insanlar bundan önemli derecede etkilenir. Bu ağrı kişilerin hayattan aldıkları zevki azaltır, günlük yaşamlarının olumsuz bir yönde ilerlemesine sebep olur. Baş ağrılarınızı azaltmak için bu 5 yöntemi deneyebilirsiniz.
1- Sağlık koşullarınızı geliştirin.
Yapmanız gereken ilk şey ikincil baş ağrınız olmadığından emin olmaktır. Bu, diğer sağlık problemlerinizin yan etkisi olan baş ağrısıdır. Bunu belirlemek baş ağrınızın nedeninin ne olduğunu anlamak için size yardımcı olur; fakat baş ağrınızı tetikleyici faktörleri tanımlayabilmek uzun zamanınızı alabilir. Baş ağrınızın başlangıcından 48 saat önce ne yediğinizi ve neler yaptığınızı ve adet döngünüzü kontrol edebilmenizi sağlayacak tarihi ve saati olan bir günlük tutun.
2- Boynunuzu güçlendirin.
Zayıf boyun kasları sırtınızın üst tarafında alt boynunuza ve daha sonra üst boynunuza ilerleyen bir ağrıya neden olabilir. Zayıf kaslar bilgisayarın karşısında çok fazla zaman geçirmekten ve bayanların uzun süre örgü örmesinden dolayı oluşabilir. Trapez kaslarındaki zayıflık sırtınızın üst tarafında acıya neden olabilir. Bu bölgeyi güçlendirmek ağrıyı %80 azaltabilir.
3. Bu ağrıyı terleyerek atmaya çalışın.
Yürümek, yüzmek ve bisiklete binmek yalnızca kalp sağlığınız için değil; belinizin inceliği ve cinsel çekiciliğiniz için de yararlıdır. Düzenli aerobik egzersizleri demek daha az baş ağrısı demektir. Çünkü egzersiz stresi azaltmaya, sizi rahatlatmaya ve ağrı kesici endorfinlerin derecesini arttırmaya yardımcı olur. Aynı şekilde, yoga, germe egzersizleri ve meditasyon da gerginliği azaltır ve bu yüzden baş ağrısına neden olan kimyasal durumları da rahatlatır.
4. Gıda takviyelerini deneyin.
Bazı vitaminler, minareler ve diğer besin destek ürünleri baş ağrısını önlemeye yardımcı olabilir. Bu gıda takviyelerinin arasında B2 vitamini (sabahları miligram riboflavin), koenzim Q10 (günde üç kez miligram) ve magnezyum sülfat (günde iki kez ile miligram; en azından seyrek olarak büyük tuvalete çıkıyorsanız) vardır. Bu gıda takviyelerinin verimliliği konusunda genel bir karara varılamamıştır; fakat kronik problemleriniz varsa denemeye değer. Bunu denemek 6 haftanızı alacaktır.
5. Basınç noktalarına dokunun.
Evet, parmaklarınızın sizi rahatlatmasına izin verin. Asya'da yıl önce geliştirilen akupresür, parmaklarınız vücudunuzdaki kaslarla ilgili stresi rahatlatan noktalara basınç yaptığında işe yarar. 'Shiatsu (bir tür Japon masajı)' masajını yaptırın ya da bir dahaki sefere başınız ağrıdığında şimdi size vereceğimiz adımları izleyerek bu masajı kendiniz yapın. Fakat hamileyseniz bu masajı yapmayın!
Şakak kemiği kasınızın ortası: Bu, şakak bölgesinin tam ortasında bulunmaktadır. Bu bölgeyi başparmağınız ile orta parmağınızı birbirine yakın şekilde tutarak kas alanında yumuşamayı hissedene dek ovun. Eğer bu noktayı saptamakta zorluk çekerseniz parmaklarınızı şakaklarınıza yerleştirin ve sonra azı dişlerinizi birkaç kez sıkın. Şakak kaslarının ortasındaki ana kasın çıkıp indiğini hissedeceksiniz.
Kulaklarınızın arkası: Kafanızın arka tarafındaki, kulaklarının arkasındaki kemiğin hemen önündeki kafatası noktalarını saptayın ve başparmaklarınızla 2 dakika kadar dairesel basınç uygulayın.
Gözlerinizin arası: Burnunuzun hemen üzerindeki dokuyu orta parmağınızı bir gözünüze başparmağınızı da diğerine yakın bir şekilde yerleştirerek sıkın. Yavaşça yukarıya doğru ittirin, böylece kaşlarınızın kenarlarında basıncı hissedeceksiniz.
El dokusu: Başparmağınızı ve işaret parmağınızı kullanarak diğer elinizin baş parmağı ile işaret parmağı arasındaki yumuşak dokuyu sıkıştırın ve basınç uygulayın.
Tedavide ilk seçenek “cerrahi”
Beyin tümörlerinin tanısında altın standart MR’dır. Tümörün alındıktan sonra patoloji laboratuvarında incelenmesi, türü hakkında kesin bilgi vermektedir. Beyin tümörlerinin tedavisi çoğunlukla cerrahidir. Bazı tümörlerde tedaviye tüm beyin radyoterapisi ya da bölgesel radyoterapi eklenebilmektedir. Cerrahi tedavi, beyin biyopsisi ya da mikrocerrahi yöntemiyle yapılmaktadır. Teknolojik gelişmeler ve cerrahi deneyimin artmasıyla her iki yöntemde de komplikasyon riski düşerken başarı oranında artış görülmektedir.
Mikrocerrahi ile hassas bölgelerin zarar görmesi engelleniyor
Derin yerleşimli olan ve kafa içi basınç artışına neden olmayan ancak tümörün türünün belirlenmesi gereken durumlarda biyopsi tercih edilmektedir. Hasta genellikle beyin biyopsisinden bir gün sonra taburcu edilmektedir. Mikrocerrahi yönteminde ise tümörün tamamını çıkartmak hedeflenmektedir. Bu sayede tümörün bölgesel etkilerinden kurtulmakla birlikte kafa içi basınç da düşürülür. Tümör; görme, konuşma ya da kol ve bacak hareketlerini sağlayan hassas bir bölgede ise cerrahi sırasında bu bölgelerin zarar görmemesi için operasyon mikroskop altında gerçekleştirilir.
İleri teknoloji sayesinde ameliyat riski en aza iniyor
Ameliyatlarda oluşabilecek riski en aza indirmek amacıyla yüksek teknolojiden faydalanılmaktadır. Kullanılan yöntemlerin amacı, sağlam beyin dokusunu koruyarak tümörü daha fazla çıkartırken, kalıcı sakatlıkları azaltmaktır. Nöronavigasyon cihazı sayesinde cerrahi öncesinde tümöre en doğru yönelim belirlenirken, cerrahi sırasında yakında bulunan önemli yapıların lokalizasyonu sağlanır. Nöromonitorizasyon adı verilen sistemle, ameliyat öncesi hastanın yüz, kol ve bacaklarına yerleştirilen elektrotlar yoluyla operasyon boyunca sinyal alınır. Sinyalde düşme olduğunda cerrah bilgilendirilerek hassas bölgede olduğu uyarısı verilir. Bu sayede ameliyat sonrası oluşabilecek yüz ya da kol, bacak felci riski büyük oranda azaltılır. Bu teknolojilerin yanı sıra beyin tümörü ameliyatlarında intraoperatif ultrasonografi ve endoskopi gibi teknolojiler de kullanılmaktadır.
BAŞ AĞRISI ÇEŞİTLERİ
Birincil baş ağrısı
Birincil baş ağrısı, başınızdaki aşırı duyarlılık veya ağrıya duyarlı yapılardaki sorunlardan kaynaklanır. Birincil baş ağrısı, altta yatan bir hastalığın belirtisi değildir. Beyninizdeki kimyasal aktivite, kafatasınızı çevreleyen sinirler veya kan damarları veya başınızın ve boynunuzun kasları (veya bu faktörlerin bazı bileşimleri) birincil baş ağrılarında rol oynayabilir. Bazı insanlar ayrıca, bu tür baş ağrıları geliştirme olasılığını artıran genleri de taşıyabilir.
En yaygın birincil baş ağrıları şunlardır:
– Baş zonklaması
– Migren
– Auralı migren
– Gerilim baş ağrısı
– Küme baş ağrısı (genellikle erkeklerde görülen, çok şiddetli, tek taraflı göz ve şakak ağrılarıdır. Migrenle çok karıştırılır) ve paroksismal hemikranya gibi Trigeminal otonomik sefaleralgi (TAC)
Birkaç baş ağrısı çeşidi de genellikle birincil baş ağrısının tipleri olarak kabul edilir, ancak daha az yaygındır. Bu baş ağrıları, belirli bir aktivite ile ilişkili olağandışı bir süre veya ağrı gibi farklı özelliklere sahiptir.
Genel olarak primer kabul edilmesine rağmen, her biri altta yatan bir hastalığın belirtisi olabilir. Bunlar:
– Kronik günlük baş ağrıları (örneğin, kronik migren, kronik gerilim tipi baş ağrısı veya hemicranias continua)
– Öksürük baş ağrıları
– Egzersiz baş ağrısı
– Cinsel ilişki baş ağrıları
Bazı birincil baş ağrıları da dahil olmak üzere yaşam tarzı faktörleri tarafından tetiklenebilir:
– Alkol, özellikle kırmızı şarap
– Nitratlar içeren işlenmiş etler gibi belirli gıdalar
– Uykudaki değişiklikler veya uyku eksikliği
– Kötü duruş
– Yemeklerde öğün atlama
– Stres
İkincil baş ağrıları
İkincil bir baş ağrısı, başın ağrıya duyarlı sinirlerini aktive edebilen bir hastalığın belirtisidir. Şiddetli bir şekilde değişen birçok durum ikincil baş ağrılarına neden olabilir.
Sekonder baş ağrılarının olası nedenleri arasında şunlar bulunur:
– Akut sinüzit (sinüs enfeksiyonu)
– Arteryel gözyaşları (karotis veya vertebra diseksiyonu)
– Beyindeki kan pıhtılaşması (venöz tromboz) – felçten ayrı
– Beyin anevrizması (beyninizde bir arterde bir şişlik)
– Beyin AVM (arteriyovenöz malformasyon) – beyin kan damarlarının anormal oluşumu
– Beyin tümörü
– Karbonmonoksit zehirlenmesi
– Chiari malformasyonu (kafatasının tabanındaki yapısal problem)
– Sarsıntı
– Susuzluk
– Diş sorunları
– Kulak enfeksiyonu (orta kulak)
– Ensefalit (beyin iltihabı)
– Dev hücreli arterit (arterlerin kaplamasının iltihabı)
– Glokom (akut açı kapanması glokomu)
– Alkol kullanımı
– Yüksek tansiyon (hipertansiyon)
– Grip ve diğer ateşli hastalıklar
– İntrakraniyal hematom
– Diğer hastalıkları tedavi etmek için kullanılan ilaçlar
– Menenjit
– Monosodyum glutamat (MSG)
– Ağrı kesici ilaçların aşırı kullanımı
– Panik atak ve panik bozukluğu
– Post-concussion sendromu
– Kask veya gözlük gibi sıkı başlıklardan gelen basınç
– Pseudotumor serebri
– İnme
– Toksoplazmozis
– Trigeminal nevralji (tüm diğer sinirlerin yanı sıra, yüz ve beyni bağlayan bazı sinirlerin tahrişini de içerir)
Baş ağrısı bazı durumlarda menenjit, felç, ensefalit gibi hayati tehlikeye sebep olabilen durumların belirtisi olabilir. Hayatınızda ilk defa aniden gelişen ya da şiddeti gittikçe artan bir baş ağrısı yaşıyorsanız, en kısa zamanda bir hastanenin acil servisine gitmeli veya 'yi aramalısınız.
– Kafa karışıklığı veya konuşmaları anlamakta zorluk
– Bayılma
– Yüksek ateş, °C den daha fazla olması
– Vücudunuzun bir tarafında uyuşma, güçsüzlük
– Görme bozukluğu
– Konuşma bozukluğu
– Yürümede dengesizlik
– Mide bulantısı veya kusma (Grip veya bir başka nedene bağlı değilse)
BAŞ AĞRISI TEDAVİSİ
Baş ağrılarını tedavi etmenin en yaygın yolları, dinlenme ve ağrı kesici ilaçlardır. Genel ağrı kesici ilaçları reçetesiz olarak kullanılabilir (OTC) veya doktorlar trisiklik antidepresanlar, serotonin reseptör agonistleri, anti-epileptik ilaçlar ve beta blokerleri gibi önleyici ilaçları reçete edebilirler. Doktorun tavsiyesine uymak önemlidir, çünkü ağrı kesici ilaçların aşırı kullanımı baş ağrılarına yol açabilir. Geri tepme baş ağrılarının tedavisi, ağrı kesici ilaçların azaltılmasını veya durdurulmasını içerir. Aşırı durumlarda, kısa bir süre hastanede kalmaya ihtiyaç olabilir.
Gerilim tipi baş ağrısı tedavisi
Gerilim tipi baş ağrısının genellikle stresten dolayı oluştuğu düşünülür, fakat stres sadece ağrıyı tetikleyen faktörlerdendir. Gerilim tipi baş ağrısında, başın etrafında bir bant varmışçasına basınç hissine sebep olur.
Gerilim tipi baş ağrılarında tedavi yöntemleri şunladır:
– Doktorunuz tarafından verilen reçeteli ilaçlar ve reçetesiz ilaçlar
– Yaşam tarzı değişiklikleri (Dinlenmek, başa buz paketleri ile soğuk uygulama, uzun ve sıcak bir duş gibi)
– Meditasyon gibi rahatlama teknikleri
– Stresi yönetimi tekniklerini öğrenmek ve uygulamaktır.
Küme tipi baş ağrısı tedavisi
Küme tipi baş ağrısı birkaç haftalık kümeler şeklinde gelir ve oldukça şiddetli tiplerinden biridir. Küme tipi baş ağrısı hastayı gece uykusundan uyandıracak kadar şiddetlidir. Genellikle tek yanlı, göz çevresinde ve oyucu bir ağrı olur.
Küme tipi baş ağrılarında tedavi yöntemleri şunlardır:
Küme tipi baş ağrısını tamamen geçirebilecek bir tedavi yoktur. Tedavinin amacı, ağrının şiddetini azaltmak, baş ağrısı süresini kısaltmak ve atakları önlemektir. Bir küme baş ağrısında ağrı aniden şiddetli gelir ve kısa bir süre içinde azalır. Bu nedenle hızlı etki eden ilaçlar gereklidir. Hızla etki eden bazı ilaçlar ağrıda rahatlama sağlayabilir. Ağrıyla baş etmek, ağrıyı yönetmek ve doktorunuzla iletişim halinde olmak küme tip baş ağrısını kontrol etmenizde büyük yarar sağlayacaktır.