kulak uğuldaması tansiyon / D vitamini eksikliği kulak çınlaması yapabilir - Sağlık Rehberi - Medstar

Kulak Uğuldaması Tansiyon

kulak uğuldaması tansiyon

Cinnah Caddesi, No: 9 /3, Çankaya, Ankara +90 () 68 50 - 51

 

Hipertansiyon Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Hipertansiyon Nedir?

(Hipertansiyon Nedir? Adlı videoyu buraya tıklatarak izleyebilirsiniz.)

Hipertansiyon, atardamar içerisindeki kan basıncının aşırı yükselmesidir.

Kalp pompa işlevini yaparken, kanı belli bir basınç altında aortaya atar. Kan basıncının en yüksek olduğu zaman, kalpten çıktığı andır. Atardamarlar inceldikçe, kan basıncı düşer. Toplardamarlardaki basınç ise, atardamarlardan daha düşüktür. Bu durum, kanın vücutta sağlıklı bir şekilde dolaşması için gereklidir. Kan basıncı söylenirken toplardamarlardaki basınçtan değil, atardamarlardaki basınçtan bahsedilir.

Bilindiği gibi damarların içinde kan dolaşmaktadır. Kanın görevi, oksijen, besin ve vücuda faydalı maddeleri hücrelere taşımak, hücrelerde oluşan karbondioksit ile atık maddeleri alarak taşıyıp uzaklaştırmaktır. Kanın vücutta sorunsuz bir şekilde dolaşabilmesi için, belli bir basınç gereklidir. Eğer bu basınç olmazsa kan hareket edemez, dolayısıyla yaşam da olmaz. Yani sıfır kan basıncı, bir süre sonra insanın vefat etmesi demektir. İşte kan basıncı derken bu durum kastedilir.

Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

Hipertansiyonda görülebilecek belli başlı belirtileri sayalım:

Baş Ağrısı

Hipertansiyonda en sık görülen belirti baş ağrısıdır. Genellikle enseden başlar, tepeye doğru yayılır. Unutulmaması gereken noktalardan birisi, baş ağrısını yapabilen birçok hastalığın mevcut olmasıdır. Bu nedenle her baş ağrısı olan kişide mutlaka Hipertansiyon olacak diye bir kural yoktur. Hiçbir hastalığı olmayan kişilerde de, sadece günlük gerilime ve yorgunluğa bağlı olarak baş ağrısı gözlenebilir.

Hipertansiyonda baş ağrısı nasıl oluşmaktadır? Eğer baş ağrısı Hipertansiyonun komplikasyonuna bağlı değilse, beyinden gelmez. Bu baş ağrısı, ense ve saçlı derinin altındaki kas tabakasının aşırı gerilmesine bağlıdır. Bu gerilimi nasıl yaptığının mekanizması tam anlaşılamamıştır. Hasta panikledikçe gerilim daha çok artar ve baş ağrısı şiddetlenir. Tansiyonun düşürülmesi ve paniğin düzeltilmesi ile baş ağrısı geçer ve hasta kendisini daha iyi hisseder. Hipertansiyonda baş ağrısı genellikle gündüz saatlerinde hissedilir, gece pek olmaz.

Hipertansiyonu olan hastalarda ani ve şiddetle gelen baş ağrısından korkulmalıdır. Bu takdirde en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Nefes Darlığı

Her hangi bir komplikasyon olmayan hipertansiyon hastalarında eforla hafif bir nefes darlığı gözlenebilir. Bilindiği gibi, nefes darlığı birçok hastalığın belirtileri arasındadır. Hipertansiyondaki nefes darlığının en önemli nedeni, hastaların kilo fazlalığıdır. Kilo verildiği zaman, nefes darlığı düzelir. Yalnız hipertansiyona bağlı kalp yetmezliğinde görülen nefes darlığını bu tablodan ayırt etmek gerekmektedir. Hipertansiyona bağlı kalp yetmezliğinin tedavisi farklıdır.

Çarpıntı

Çarpıntı, kalbin hızlı çarptığının hissedilmesidir. Hipertansiyon hastalarında sık görülen bir belirtidir. En büyük nedeni, hastanın tansiyondan dolayı kapıldığı endişe, korku ve strestir. Bu konularda yapılacak telkin ve tedaviyle çarpıntı düzelebilir.

Çarpıntının nedenlerinden birisi de, kalbin ara sıra teklemesidir. Ekstrasistol olarak adlandırılan bu durum, sağlıklı insanlarda, fazla kafeinli içecek alınması, yorgunluk ve stres durumlarında görülebilir. Ekstrasistollerin, yani kalpte hissedilen teklemelerin başka ciddi bir hastalığın belirtisi olabileceği ve incelenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Hipertansiyon hastalarında, kalp duvarlarında kalınlaşma varsa, tekleme yani ekstrasistol daha sık görülür.

Burun Kanaması

Burun kanaması hastaları en çok korkutan belirtilerin başında gelmektedir. Burun kanaması olduğu zaman, hekimler hemen şu sözü söylerler ve hastayı daha da telaşlandırırlar. “İyi ki de burun kanaması olmuş, bu sayede beyin kanamasından kurtulmuşsunuz.” Bu laf doğru değildir. Hastayı paniğe sokup, telaşlandırır ve tansiyonun daha da yükselmesine neden olur. Burun içerisindeki damarlar, çok ince ve zayıf damarlardır, çevrelerindeki destek dokusu azdır. En ufak bir basınç artışında bile kanayabilir. Normal tansiyonlu insanlarda da burun kanaması sık görülür. Yani insan öksürse, ıkınsa, hapşırsa burun kanayabilir. Gripal enfeksiyonlarda da burun kanaması gözlenebilir. Kan basıncının ufak bir yükselmesinde bile bazı insanların burnu kanayabilir. Burun kanaması sık olan kişilerin, burun damarlarında yapısal bozukluk olabilir ve mutlaka bir kulak-burun-boğaz uzmanının görmesi gereklidir. Yalnız burada şu konuyu vurgulamak istiyorum: Ağır hipertansiyonu olan ve tedavi görmeyen hipertansiyon hastalarındaki burun kanamaları çok şiddetli olabilir. Bu hastaları hastaneye yatırarak tedavi etmek gerekebilir. Burun kanaması olan hastalar, aspirin gibi kan sulandırıcı ilaç alıyor iseler, kanamaların şiddeti daha da artar.

Burun kanaması olan hipertansiyonlu hastaların tansiyonları ayarlanmalı ve normal seviyelerde gitmesi sağlanmalıdır. Burun kanaması, bazen ciddi hipertansiyonun da belirtisi olabilir, gereken incelemeler yapılarak tedavisi sağlanmalıdır.

Gözün beyaz kısmındaki kanamalar

Göz kanaması da aynı burun kanamasına benzer. Bu kanamaların oluşması için, mutlaka Hipertansiyon olması gerekmez. Damarlardaki en ufak basınç artışıyla gözün beyaz kısmındaki kılcal damarlar kanayabilir. Ikınma, öksürme, hapşırma gibi nedenlerle veya hiçbir nedene bağlı olmadan kanama oluşabilir. Göz kanaması da hastayı çok telaşlandırır. Aynaya bakınca görüntüsünden korkar ve acilen doktora başvurur. Ancak bunlar masum kanamalardır, haftada geçer. Tansiyona bağlı önemli göz kanaması, göz dibi dediğimiz, beyin ile göz arasında bulunan retina tabakasındaki kanamalardır. Mutlaka tedavi edilmelidirler.

Gözün beyaz kısmında çok sık gözlenen kanamalar, gizli hipertansiyonun belirtisi olabilir. Bu kişilerin Hipertansiyon yönünden incelenmeleri gereklidir.

Baş Dönmesi

Hipertansiyon baş dönmesinin direkt nedeni değildir. Kan basıncı çok oynarsa ve normalin altına düşerse baş dönmesi gözlenebilir. Yukarıda anlatılan belirtiler gibi, baş dönmesinin de birçok nedeni mevcuttur. En sık görülen neden ise, kulaklardaki denge organıyla ilişkilidir. Hipertansiyonlu hasta baş dönmesini genellikle tansiyonuna yorar. Hâlbuki çoğu kişide baş dönmesi Hipertansiyonla alakalı değildir. Dikkatli bir sorgulamayla kulakla ilgili olup olmadığı anlaşılabilir. Eğer çınlama, uğultu ve özellikle işitme kaybı varsa mutlaka bir kulak-burun-boğaz hekiminden yardım istenilmelidir.

Yalnız kulaktaki denge organı bozuklukları, uzun süre Hipertansiyonu olan kişilerde ve şeker hastalarında sık görülür. Bazen bu denge bozukluğunu başlatan neden, ani bir tansiyon yükselmesi olabilir. Tansiyon normale gelse bile baş dönmesi devam edebilir.

Kulağa ilişkin baş dönmeleri ani başlarsa beraberinde kan basıncında hafif bir yükselme görülebilir. Bu hastalardaki kan basıncı yükselmesi geçicidir ve kısa sürelidir.

Kişide baş dönmesine bazı beyin hastalıkları da yol açabilir. Hipertansiyon bu hastalıkların tetikleyicisi olabilir. Bu nedenle baş dönmesi olan hastaların gerektiği zaman bir nöroloji uzmanı tarafından da değerlendirilmesi iyi olur.

Hipertansiyonlu yaşlı hastalarda baş dönmesi ve beraberinde baygınlık hissi varsa, postural hipotansiyon dediğimiz, kan basıncının pozisyon ile düşmesinden şüphe edilerek, araştırılmalıdır.

Kulak Çınlaması

Kulak çınlaması, Hipertansiyon hekimlerini ve kulak-burun-boğaz uzmanlarını en çok meşgul eden belirtilerin başında gelmektedir. Genel olarak Tinnitus olarak adlandırılan kulak çınlamasını yapan birçok neden mevcuttur. Uzun süreli Hipertansiyonu olan kişilerde kulak çınlaması fazla görülür. Ayrıca kan basıncındaki ani yükselmeler, kulak çınlamasına neden olabilir veya başlatabilir. Kulak çınlamasının en önemli nedenlerinden birisi, akustik travma dediğimiz yüksek düzeyde ve uzun süreli sese maruz kalmaktır. Bunun dışında daha birçok nedeni vardır. Hiçbir nedene bağlı olmadan da kulak çınlaması görülebilir.

Kulak çınlaması hastayı çok rahatsız eden bir belirtidir. Kan basıncının kontrol edilmesiyle düzeleceğini zannederler. Eğer kulak çınlaması kronikleşmişse kan basıncının kontrol altına alınmasıyla düzelmez, ama şiddeti azalabilir. Bu nedenle kulak çınlaması olan hastalarda kan basıncının kontrolünün büyük önemi mevcuttur.

Kulak çınlaması olan hastalar, KBB ve nörolojik yönden ayrıntılı kontrolden geçirilmeleri gerekmektedir. Bir neden saptanabilirse, tedavi edilmelidir.

Gece Sık İdrara Çıkma

Hipertansiyon hastalarında geceleri sık idrara çıkma şeklindeki belirti sık olarak gözlenmektedir. Bunun nedeni kısmen erkek hastalarda görülen prostat büyümesi de olabilir.

Hipertansiyonda görülen belli başlı belirtiler yukarıda sayılanlardır. Ancak oluşturduğu hasarlarla ilgili belirtiler vardır. Bu belirtiler çok fazladır, ilgili konularda anlatılması gerekmektedir.

Hipertansiyon Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Hipertansiyon, yani yüksek tansiyon toplumda en yaygın görülen hastalıkların başında gelmektedir. Hipertansiyon vücutta yarattığı tahribatlar nedeniyle kişi sağlığında olumsuz etkiler yapma yanında, toplum sağlığında da büyük sorunlara yol açabilmektedir. Bu nedenle hipertansiyonla mücadele etmek, her bakımdan önemlidir.

Bilindiği gibi damarların içinde kan dolaşmaktadır. Kanın görevi, oksijen, besin ve vücuda faydalı maddeleri hücrelere taşımak, hücrelerde oluşan karbondioksit ile atık maddeleri alarak taşıyıp uzaklaştırmaktır. Kanın vücutta sorunsuz bir şekilde dolaşabilmesi için, belli bir basınç gereklidir. Eğer bu basınç olmazsa kan hareket edemez, dolayısıyla yaşam da olmaz. Yani sıfır kan basıncı, bir süre sonra insanın vefat etmesi demektir. İşte kan basıncı derken bu durum kastedilir.

Hipertansiyonun çözümü yönünde yapılabilecek birçok tedavi vardır. Ama bunun yanında korunma amacıyla hem toplum olarak hem de kişisel olarak göz önünde tutulması gereken noktalar vardır. Bu sayede hipertansiyondan korunulabilir veya tahribat yapması önlenebilir.

Toplum olarak yapılması gereken en önemli işlerden birisi az tuzlu yemek yemeyi teşvik etmek gelmektedir. Sadece yemeğin tadına bakıp, ondan sonra tuz atın demek bile hipertansiyon açısından çok faydalıdır. Bunun yanında şişmanlıkla mücadele etmek, alkol alımını azaltmak ve toplum olarak düzenli egzersiz programlarını teşvik etmek de çok önemlidir.

Kişisel olarak hipertansiyonun çözümüne gelince: Eğer oturmuş, komplikasyon oluşturma potansiyeli olan bir hipertansiyon varsa, ilaç dışı tedbirler yanında ilaç tedavisi de uygulanarak hipertansiyon kontrol altına alınabilir ve tahribat yapması önlenebilir.

Burada Fransızların bir ata sözünü hatırlatmak istiyorum: “Geç bile geç değildir!” İşte hipertansiyonun çözümü bu ata sözüne çok uymaktadır. Yüksek tansiyonu hangi aşamada belirlerseniz, belirleyin, hasta tedaviden yarar görür. Yaptığı tahribatlar, yani komplikasyonlar gerileyebilir.

Tansiyon Yüksekliği Belirtileri Nelerdir?

Tansiyon yüksekliği normal sınırlarda olan kan basıncının yükselmesini ifade eder. En bilinen belirtileri ise baş ağrısı, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, burun kanaması, gözün beyaz kısmındaki kanamalar, baş dönmesi, kulak çınlaması ve gece sık idrara çıkmadır.

Normal Tansiyon Kaç Olmalı?

Kan basıncı yüksekliğini tarif ederken normal değerlerin ne olduğunu bilmenin önemi büyüktür. Ölçülen değerlere göre sınıflandırma aşağıdaki gibidir.

  • En iyi tansiyon:  < /80 mmHg
  • Normal: </ mmHg
  • Hipertansiyon öncesi: / mmHg
  • Hipertansiyon ≥ /90 mmHg
  • Evre 1 Hipertansiyon: / mmHg
  • Evre 2 Hipertansiyon: >/ mmHg
  • Evre 3 Hipertansiyon: ≥ /

Yukarıdaki yazılmayan, ancak önemli olan bir kan basıncı tipi daha vardır. Bazı kişilerde büyük tansiyon yüksek, yani mmHg’nın üstünde, küçük tansiyon ise düşük, yani 90 mmHg’nın altındadır. Bu tansiyon “izole sistolik yüksek tansiyon” olarak adlandırılır. Tüm yüksek tansiyonluların yaklaşık % 30’u bu gruba girmektedir. Yaşlı kişilerde daha çok görülür.

Hipertansiyon Cinselliği Etkiler mi?

Düşük Tansiyon Nedir?

Hipertansiyon B Grubu Nedir?

Yüksek Tansiyon İlaçları Nelerdir?

Yüksek Tansiyon Nasıl Düşürülür?

Düşük Tansiyonu Alt Edin?

Hipertansiyon ve Alkol İlişkisi Nedir?

Düşük Tansiyonun Tedavisi Nasıl Yapılır?

Hipertansiyon Kronik midir?

Hipertansiyon ve Tuz İlişkisi Nedir?

Ani Hipertansiyon Nedir?

Ani hipertansiyonu daha çok birdenbire yükselen kan basıncı olarak değerlendirmek lazımdır. Özellikle kişilik durumuna bağlı olarak stresli kişilerde kan basıncı aniden çok yükseklere çıkabilir. Bunun en önemli nedeni vücuttan adrenalin dediğimiz hormonun Devamı İçin tıklayınız

Hipertansiyon Nasıl Dengelenir?

Tansiyon Nasıl Düşürülür?

Tansiyon Nedir?

Sekonder Hipertansiyon Nedir?

Tansiyon Neden Yükselir?

Tansiyon Neden Düşer?

Normal Tansiyon Kaç Olmalı?

Kolesterol Nedir?

Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) Ankara

Ankara Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) ve iç hastalıkları uzmanı olarak hizmet vermekte olan Doç.Dr. Şekip Altunkan muayenehanesinde çalışmaktadır.

 

Telefon: +90 () 68 50 - 51

Cinnah Caddesi, No: 9 /3,
Çankaya, Ankara

Kulak &#;ınlamasının İlgin&#; Nedenleri

Halk arasında kulak çınlaması genellikle ‘Biri benden bahsediyor’ şeklinde yorumlansa da kulak çınlamasını hafife almamakta fayda var. Kulak çınlaması (tinnitus) her yaştan insanın hayatını olumsuz yönde etkileyebilir. Çoğu zaman çınlama gibi duyulan ses, uğultu, zil sesi, ıslık sesi, hışırtı, nabız sesleri gibi tarif edilir. Beş dakikadan az sürebilir, bir hafta da devam edebilir. Bu oldukça yaygın ve normaldir. Kulak çınlamasının nedenleri henüz tam olarak açıklanamasa da bazı hastalıkların habercisi olduğunu biliyoruz. Bu nedenle çınlama hastasında detaylı bir araştırma yapılması gerekir.

Cep telefonu kulağı yoruyor

Kulaktaki çınlama kulak zarının hasar görmesinden, işitme problemlerine kadar pek çok rahatsızlığın belirtisi olabilir. Kulağa duşta, havuzda veya denizde su kaçtığında mikroplar orta kulak iltihabına yol açar. Bu durum uzun yıllar sürdüğünde orta kulakta bozulma başlar ve kişide işitme problemleri gelişir. İşitme azlığının görülen ilk belirtisi de kulakta çınlamadır.

Ayrıca ani ve şiddetli gürültüye maruz kalmış kişilerde beraberinde işitme azlığı ile birlikte çınlama görülebilmektedir. Bunun yanı sıra çınlama yüksek tansiyon, tiroit, şeker hastalığı, boyun fıtığı, hormon değişiklikleri, yanlış ilaç kullanımı ve nörolojik hastalıkların da belirtisi olabilir. Uzun saatler cep telefonu ile konuşmak da kulağı yoracağından çınlamaya yol açabilir. Kan basıncını yükselten kahve gibi kafein içeren içecekler, sigara ve alkol de çınlamayı artırabilir. Bu nedenle kulak çınlamasına karşı tansiyonu yükselten besinlerden uzak durmakta fayda var.

Doğru tanıyı koymak tedaviyi kolaylaştırır

Tedavi bazen çok basit bir müdahale ya da ilaç ile mümkün olabileceği gibi bazen ileri tıbbi ve cerrahi uygulamaları da gerektirebilir. Muayene ve tetkikler sonucu çınlamanın sebebi ortaya konulduktan sonra kişiye uygun bir tedavi uygulanır. Yüksek sese maruz kalmaktan korunma, kan basıncının kontrolü, B12 ve magnezyum gibi vitamin ve mineral takviyeleri, kişide ileri yaşa bağlı işitme kaybı ile beraber çınlama varsa işitme cihazları tedaviye destek sağlar.

False

Kulak çınlaması, hastanın gerek kulakları içerisinden bazen de baş boyun çevresinde veya tarif edemediği bölgelerden gelen bir ses olarak tanımlanıyor. Hastaları son derece rahatsız eden çınlama sadece hasta değil hasta yakını tarafından da duyulabiliyor. Tansiyon, diyabet, kolesterol, boyun kireçlenmeleri, kulak iltihapları, akustik travmalar, yüksek sese maruz kalmak çınlamaya neden olabilirken damar sistem hastalıkları da çınlama yapabiliyor. Medstar Antalya Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Hasan Ümit Özçağlar kulak çınlaması ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

2 ayrı çınlama çeşidi var

Kulak çınlaması objektif ve sübjektif olarak 2 ayrı şekilde incelenir. Objektif çınlamalar; hastanın damar sistemindeki düzensizlikler, damakta aşırı titreşim hareketi, orta kulaktaki kasların normalde kasılmaması gerektiği halde gereksiz yere kasılmasından kaynaklanır. Östaki borusu denilen orta kulak ile geniz arasındaki bağlantıyı sağlayan borunun normalde kapalı olması gerekir. Sadece yutkunma ve esneme ile açılır. Devamlı açık olması durumunda çınlamalar olmaktadır.

Yüksek tansiyon çınlamaya neden olabilir

Kafa içi basıncı denilen hipertansiyon kaynaklanan yüksek tansiyon da çınlama yaratabilir. Bu koldan ölçülen normal tansiyon değildir, kafa içinde olan yüksek tansiyondan meydana gelir. Burada hekim hastanın başını eğip kulağına yaklaştığı zaman bu çınlamayı duyar. Burada tedavi mümkündür. Damarsal bozukluklara bağlı çınlamalar ameliyat veya ilaç ile düzeltilebilir. Yumuşak damağın normalin çok daha üzerinde titremesinin sonucu kişinin kulağında duyduğu ses de çınlamadır. Aynı zamanda çiğneme hareketleri de bazen kişide kulaklarda çınlama yapabilir. Bu çınlamaları hasta ve hasta yakınları duyar hatta kayda alınabilen çınlamalar olmaktadır.

Yüksek sese maruz kalmak kulak çınlaması yapıyor

Sübjektif kulak çınlamaları sistemik bir problemin şikayetleri olarak ortaya çıkar. İlaç ya da cerrahi yöntemle tedavi hastalık tedavi edildiğinde kulak çınlaması da genellikle ortadan kalkmaktadır. Sadece hasta tarafından duyulan kulak çınlamaları sübjektif kulak çınlaması olarak adlandırılır ve en zor tedavi edilen grupta yer almaktadır. Sebepleri arasında tansiyon, diyabet, kolesterol, boyun kireçlenmeleri, kulak iltihapları ve akustik travmalar yer almaktadır. Akustik travmalar, akut akustik travma ve kronik akustik travma olarak ikiye ayrılır. Akut akustik travma, aniden oluşan yüksek sesse bağlı kulağın aldığı darbedir. Kulak zarının delinmesine kadar ağır hasar bırakarak çınlamaya sebep olur. Kendiliğinden geçebilir ya da kalıcı olabilir.

Kulaklık ile uzun süre yüksek sesle müzik dinlemeyin!

Kronik akustik travma ise mesleki hastalıkların sebep olduğu yüksek sese uzun süre maruz kalma ile oluşmaktadır. 90 desibel ve üzerinde en az 5 yıl çalışan kişilerde ortaya çıkan sağırlık ve kulak çınlamasıdır. Sadece hasta tarafından duyulan çınlamaları başka kimse duymaz ve hastanın yaşam konforunu tamamen düşürmektedir. Kullanılan ilaçlara da bağlı olarak kulak çınlaması oluşabilmektedir. Antidepresan, ağrı kesici, antibiyotik gibi birçok ilaç kulak çınlamasına sebep olabilir. Anksiyete ve depresyon dönemleri kulak çınlamasını, kulak çınlaması da anksiyete ve depresyonu arttırır. Kulaklık ile uzun süre yüksek sesle müzik dinleme de kulak çınlaması ve duyma kaybı nedenleri arasında yer almaktadır.

Beyinden kaynaklanmayan çınlamalarda lazer tedavisi uygun

Kulak çınlaması şikayeti ile gelen hastaya önce işitme testi yapılır. Normal sınırlarda duyup duymadığı, çınlamanın işitme kaybına bağlı olup olmadığı tespit edilir. Beyin sapı işitsel uyarılmış potansiyeller testi yapılır. Bu çınlamanın beyinden gelen bir nedeni olup olmadığı araştırılır. Nedenin beyinden kaynaklanmadığı saptandığında lazer tedavisi düşünülebilir. Kan tahlilleri ile eksik olan vitaminler tamamlanır, özellikle d vitamini eksikliği son dönemde kulak çınlamasına sebep olduğu saptanmıştır. Diğer bir ilaç tedavisi de kan dolaşımını hızlandırıcı ilaçlardır.

Sübjektif çınlamada cerrahi ile tedavi mümkün

Çınlamayı maskeleyici yöntemler bulunmaktadır. İşitme testi sırasında kulak çınlamasında duyulan sese en yakın ses dışarıdan hastaya verilerek bir ölçü belirlenir ve kulak çınlamasında duyulan sesten biraz fazla ölçekte ses dışarıdan bir cihazla hastaya verilerek kulak çınlaması maskelenir. TENS tedavisi, hastanın kulağına düz akım vererek oradaki çınlamanın oluş mekanizmasının azaltır ve o yolu kapatır. Sübjektif çınlama ilaç ve cerrahi ile tedavi edilir. Tedavisi yapılan, nörolojik veya psikolojik sebepli olanlar ilgili bölümlere yönlendirilir.

Çınlayan kulağa 2 dakika lazer uygulanıyor

Soft lazer ile iç kulaktaki ATP’ler (bazı kimyevi maddeler) kontrol edilir. İç kulakta ATP’nin az olmaması gerekir. Lazer cihazıyla kulak içerisinde ATP kaçağı olan bölgenin tamir edilmesi yöntemi ile ATP eksiğinin tamamlanmasının sağlanır. Bu işlem çınlayan kulak için 2 dakika sürmektedir. Toplamda 4 dakika süren lazer tedavisi en az 20 seans uygulanır. Kontrol ve işitme testi ile durum tespiti yapılarak seans sayısı uzatılabilir.

kaynağı değiştir]

Düşük tansiyon, az kan hacmi,[1] hormonal değişiklikler,[2]kan damarlarının genişlemesi, ilaç yan etkileri,[3]anemi,[4] kalp problemleri[5] veya endokrin problemlerinden kaynaklanabilir.[6]

Azalan kan hacmi hipovolemi hipotansiyonun en yaygın nedenidir.[16] Bunun nedeni kanama; açlıktaki gibi yetersiz sıvı alımı; veya ishal veya kusmadan kaynaklanan aşırı sıvı kaybıdır. Hipovolemi, diüretiklerin aşırı kullanımı ile uyarılabilir.[7] Düşük tansiyon ayrıca terleme yokluğu, baş dönmesi ve koyu renkli idrarla gösterilebilen sıcak çarpmasına da bağlanabilir.[17]

Diğer ilaçlar, farklı mekanizmalarla hipotansiyon oluşturabilir. Alfa blokerlarının ya da beta blokerlarının kronik kullanımı hipotansiyona neden olabilir.[7] Beta blokerlar hem kalp atış hızını yavaşlatarak hem de kalp kasının pompalama kabiliyetini azaltarak hipotansiyona neden olabilir.[7]

Normal kan hacmine rağmen şiddetli konjestif kalp yetmezliği, büyük miyokardiyal enfarktüs, kalp kapakçığı sorunları veya çok düşük kalp hızı (bradikardi nedeniyle azalmış kardiyak çıktı) sıklıkla hipotansiyona neden olur ve hızla kardiyojenik şoka ilerleyebilir.[5]Aritmi genellikle bu mekanizma ile hipotansiyona neden olur.[5]

Aşırı vazodilasyon veya kan damarlarının yetersiz daralması (çoğunlukla arteriyoller) hipotansiyona neden olur.[18] Bunun nedeni beyin veya omuriliğin yaralanmasının bir sonucu olarak sempatik sinir sistemi çıktısının azalması veya parasempatik aktivitenin artması olabilir.[19]

Otonomik sistemin işleyişinde içsel bir anormallik olan Dysautonomia da hipotansiyona yol açabilir.[19] Aşırı vazodilatasyon ayrıca sepsis,[18]asidoz veya nitrat preparatları, kalsiyum kanal blokerları veya AT1 reseptör antagonistleri (Anjiyotensin II, AT1 reseptörleri üzerinde etkilidir) gibi ilaçlardan da kaynaklanabilir. Spinal anestezi ve çoğu inhalasyon ajanları dahil olmak üzere birçok anestezik ajan ve teknik önemli vazodilasyon üretir.[20]

Meditasyon, yoga veya diğer zihinsel-fizyolojik disiplinler hipotansif etkiler yaratabilir.[21]

Düşük tansiyon bazı bitkisel ilaçların[22] yan etkisidir ve aynı zamanda birkaç ilaçla etkileşime girebilir. Bir örnek "Theobroma cacao" 'daki teobromin, hem vazodilatör hem de diüretik,[23] olarak hareketleri yoluyla kan basıncını düşüren[24] ve yüksek tansiyonu tedavi etmek için kullanılmıştır.[25][26]

Tedavi[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir