kunta kinte oktay usta / Islak Kek ( Kunta Kinte) - Nefis Yemek Tarifleri

Kunta Kinte Oktay Usta

kunta kinte oktay usta


Mikrodalgada Browni Tarifi,Merhaba hanımlar, hepimiz mutlaka evlerimizin vazgeçilmez tatlarından biri olan keklerimizden mutlaka yapmışızdır. Fakat bu defa sizlere her zaman alışık olduğumuz pişirme yöntemi fırınlarımız yerine bize kolaylık ve zaman kazandıran bir pişirme tarzı olarak mikrodalgada pişirmeyi tarif edeceğim. Böylelikle hazırlaması ve pişirmesi toplamda 15 dakikaya geçmeyen bu tarifimizle çat kapı gelen misafirlere güzel bir ikramda veya dizi seyrederken reklam arasında ailemize küçük bir jesstte bulunabileceğiz. Bundan daha kısa zaman önce ülkemizde pek yaygın olmayan mikrodalga fırınlar, kolaylıkları bakımından kendini bize ispat edince kısa sürede mutfaklarımızda yerini aldı. Sadece ısıtmak ve buz çözdürmek amaçlarının dışımda pişirme yöntemini de kullanmış olacağız bu tarifimizle mikrodalganın. Brownie kelimesi her ne kadar İngilizceden dilimize çikolatalı kek olarak geçirilse de bizler ıslak kek, soslu kek hatta kunta kinte diye bile adlandırıyoruz. Adı her ne olursa olsun kekin ıslaklığıyla ağzımızda muhteşem bir çikolata doyuruculuğu bırakan bu tarifimize geçelim. Kısa bir bilgilendirme olarak öncelikle sunu belirteyim; mikrodalgalarımızın iç hacimlerinin çok geniş olmaması sebebiyle küçük boy borcamlarımızdan kullanmak durumundayız. Verdiğim tarifteki ölçüler mikrodalganıza sığabilecek bir kabınıza uygun miktarda ayarlanmıştır.

Şimdi Mikrodalgada Browni Tarifnin Yapılışına Ve Gereken Malzemeleri Sıralayalım.

Malzemeler:

2 yumurta

1 su bardağı şeker

1 su bardağı süt

1 su bardağı sıvıyağ

1 vanilya

1 su bardağı un

1 kabartma tozu

Yarım paket (50 gr. Kakao)

Üzeri için (İsteğe bağlı): Hindistan cevizi veya pasta süsü

Yapılışı: Öncelikle 2 yumurtamızla 1 su bardağı toz şekerimizi karıştırma kabımıza alıp köpürene dek çırpıyoruz. Yumurta ve şekerin çok çırpılması tüm keklerimizde daha fazla kabarmayı sağlar bunu unutmayalım. Daha sonra karışımımıza sırasıyla 1 bardak sütümüzü, bir bardak sıvıyağımızı, kakaomuzu ve vanilyamızı ekliyoruz. Her bir malzemeyıi eklediğimizde bir yenisini eklemeden önce harcımızın yeni koyduğumuz mazemeyi özümsemesi açısından güzelce çırpıyoruz. Hazırladığımız bu harçtan bir su bardağını alıp kenara ayırıyoruz. Kalan malzememize bir su bardağı unumuzu (eleyerek) ve 1 kabartma tozunu ekliyerek çırpıyoruz. Burada her bayanın kekinin güzel kabarmasını istediği için aklıma gelen bir püf noktasını daha vermeyi istiyorum sizlere. Harcımıza kabartma tozunu döktüğümüzde karıştırmadan önce üzerine 1-2 damla limon damlatırsak kekimiz çok daha fazla kabaracaktır. Tamamlanmış olan kek harcımızı yağlanmış olan mikrodalgaya sığabilecek boyuttaki borcamımıza döküyoruz. Mikrodalgamızın en yüksek ısı seyısnde 7,30 dakika pişiriyoruz. Pişme süresi tamamlandığında klasik kek kontrol sistemimiz kürdan ile kontrolümüzü sağlıyoruz. (Daha önce denememiş bayanlarımız için açıklamasını da yapayım. Kürdanı fırından çıkardığımız kekimize batırıyoruz. Kek harcından kürdana yapışıyorsa biraz daha pişirmemiz gerekli; yapışmıyorsa kekimiz pişmiş demektir. Oldu ki o anda evimizde kürdan kalmamışsa aynı yöntemi çatalla da gerçekleştirebiliriz.) Kontrolümüzü yaptıktn sonra eğer pişmemişse yaklaşık 2 dakika daha pişirebiliriz. Fırından çıkardıktan sonra 3-4 dakika kadar kekimizin ana sıcağını bırakmasını bekliyoruz. Daha sonra üzerine ayırdığımız harcı döküyoruz. Hatta ben ıslak keki oldukça ıslak sdvdiğim için ayırdığım harca yarım bardak daha süt ekliyorum ama tabi bu tercihe bağlı bir durum. Kekimiz iyice soğuduktan sonra üzerine hindistan cevizi veya pasta süsü dökerek servis yapabiliriz. Sofralarınızdan bereketin eksik olmaması dileğiyle, afiyet olsun…





Google Etiketler:mikrodalgada browni tarifimizi deneyin,

44 yılda 11 patron

       SAYIN Aydın Doğan'ın MİLLİYET'in patronluğunu Sayın Korkmaz Yiğit'e devrettiği törende şöyle bir düşündük; 1954 - 1998, kırkdört yıl ve 11 patron...
       İlk patronumuz Nusret Safa Coşkun, uzun yıllar Son Posta'da çalıştıktan sonra, CHP'yi destekleyen küçük bir gazete "Zaman"ı çıkarıyor.
     �Nusret Safa Coşkun, profesyonel anlamda patronumuz değil, amatör muhabiriz, iki satır bir haberimizin çıkması en büyük ödül...
       * * *
       İKİNCİ patronumuz Cihat Baban, SON SAAT gazetesindeyiz, aylığımız 43 lira... Evet 43 lira, bini veya milyonu yok, o da alabilirsek...
     �Cihat Baban, iyi bir patron değil ama, "usta gazeteci", ondan çok şey öğrendik, öğrendiklerimizi hala uyguluyoruz ve unutmuyoruz.
       * * *
       ÜÇÜNCÜ patronumuz Habip Edip Törehan, Şişhane'de, mavi başlıklı "YENİ İSTANBUL", yazı işleri müdürümüz Muzaffer Soysal, patron İsviçre'de oturuyor, biz yüzünü bile göremiyoruz, Tekel'den ayrılmış "Salih Zeki" adında bir vekili var. Bir gün, üç - beş kuruş zam istiyoruz, günde 12 saat, 18 saat çalıştığımızı söylüyoruz, cevabı kapıyı göstermek oluyor, cebimizde 526 kuruş var...
       * * *
       ŞİŞHANE'den Babıali'ye dönüyoruz, dördüncü patronumuz Ahmet Emin Yalman, "Vatan", Türkiyenin saygın gazetelerinden, lakin patron, siyaset meydanında o kadar rota değiştiriyor ki!
       Elden ele dolaşan bir dörtlük var...
     �"Şu ..... bizim Ahmet Emin
       Din ve imanımıza çatmaktadır
       Başımız ağrımaz etsek de yemin
       "Vatan"ı 10 kuruşa satmaktadır."
       * * *
       BEŞİNCİ gazetemiz HAVADİS ve patronumuz Bahadır Dülger...
       Demokrat Parti sermayesiyle destekli, tarafsız gazete!
       Hiç olur mu?
       Olmuyor tabii!
       * * *
       ALTINCI durak AKŞAM, Malik Yolaç, çiçeği burnunda yeni patron, Hıfzı Topuz Yazı İşleri Müdürü, Malik Yolaç ile ilişkilerimiz hep "abi, kardeş" yaklaşımı içinde, hala da öyle...
       * * *
       VE MİLLİYET, yedinci patron Ercüment Karacan, ama asıl patron Abdi İpekçi... Ercüment Karacan, bunun ağırlığını, ancak Abdi İpekçi öldürüldükten sonra üzerinden atabildi ve MİLLİYET'i sattı. Biz satıştan önce 22 yılımızı verdiğimiz Milliyet'ten 22 dakikada ayrıldık. Rahmetli Namık Sevik'in, Ercüment Karacan'a "Bizi Kunta Kinte gibi sattınız!" sözü hala kulağımızda...
       * * *
     �EROL Simavi, Babıali'nin imparatoru, sekizinci patronumuz. Milliyet'ten sonra HÜRRİYET'in kapısından içeri giriyoruz, Erol Simavi, Bodrum'dan telgraf çekiyor:
     �"Camiamıza hoş geldin, inşallah camiye de beraber gideriz."
       "imparator"un bir huyu var, kendi ağzından:
     �"Ben on yıldan fazla yönetici tutmam!"
     �
On yıl dolmuş ki, yönetici kadro değişiyor, Oktay Ekşi'yle "İmparator"a çıkıyoruz:
     �"Bizim muhatabımız kim olacak?"
       İkimizi de ellerimizden tutup, odasının penceresine götürüyor, Cağaloğlu Meydanı'nı gösteriyor:
     �"İşte bunlar, muhatabınız bunlar!"
       Yani insanlar, yani okurlar.
       Unutulmayacak bir meslek dersi...
       * * *
       DOKUZUNCU patron, Mehmet Ali Yılmaz, 20 aylık GÜNEŞ macerası...
       * * *
       ONUNCU patron, Aydın Doğan, 9 yıl sonra MİLLİYET'e dönüyoruz, arkadaşlarımız, meslektaşlardan bir hayli ayrılan var. Ama Milliyet genel çizgileriyle aynı MİLLİYET, Aydın Doğan meslek dışından gelmesine rağmen, kırk yıllık gazete patronu gibi... Müdahalesiz, anlayışlı, siyasi baskılara göğüs geren, yazarını, çizerini ezdirmeyen, koruyan bir patron, Erol Simavi'den aldığımız "hoca" unvanını Aydın Doğan'la sürdürüyoruz.
       HÜRRİYET'i satın aldıktan sonra, ilk ve son müdahalesine tanık oluyoruz.
       26 Aralık 1997 günü bir duyuru yayınlıyor, "Bütün arkadaşlardan ricam, yazılarında toplumumuzun değerini, aile kurumunun özelliklerini dikkate almalarını rica ederim" diyor.
       Öğle yemeklerinde, bazen birlikte oluyoruz, en ciddi konulardan Babıali dedikodularına kadar her şeyi güle, oynaya konuşuyoruz. Kırk kapının ipini çeken bir yazar, o günlerde yine gazetesinden ayrılmış; Aydın Doğan soruyor:
     �"Ne dersin hoca, hangi gazeteye gider?"
       Hiç tereddüt etmeden yarı şaka, yarı ciddi karşılık veriyoruz:
     �"Yakında ya Hürriyet'te başlar, ya da Milliyet'te!"
       İlk gülen, hem de katıla katıla gülen Aydın Bey oluyor, özeleştiriyi, anlayışla karşılıyor.
       * * *
       ON BİRİNCİ patronumuz Korkmaz Yiğit, kendisiyle bir kere, o da ayaküstü konuştuk...
       Aydın Doğan, perşembe günkü veda yazısında şöyle diyordu:
     �"Bu büyük sorumluluğu devrederken, Türk demokrasisinin vazgeçilmez güçlerinden biri olan Milliyet'in yayın ilkelerini ve doğru haber, hür yorum kavramı etrafında kenetlenmiş yazı ailesinin özgürlüğünü sürdürmesini, satış protokolünün bir maddesi haline getirdim. Dileğim, Milliyet'in aynı anayasa ile devam etmesidir."
       Bizim de...



Yazara E-Posta: [email protected]

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir