Yazar:Yaşar Nuri Öztürk
Çevirmen:Yaşar Nuri Öztürk
Yayın Evi: Yeni Boyut Yayınları
İSBN:
Sayfa Sayısı:
Hamd olsun o Allah'aki, Kur'an'ı insanlık dünyasına indirdi. Salat ve selam olsun O Peygamber'e ki, Kur'an-ı insanlığa tebliğ edip bilirdi. Allah indirmesiydi, inmezdi; o Resul bildirmeseydi, bilinmezdi. Rahman, rahmetiyle öğretti Kur'an'ı; onunla iyiye ve güzele kılavuzladı insanı. Yozlaşmamışsa insan, bozulmamışsa iman, kirletilmemişse irfan, Hakk'a ve doğruya götürmede yeterli olacaktır Kur'an.
Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ü bu güzel meali için tebrik ediyorum, mealin güzelliğinin en büyük sebebi de kesinlikle günümüz Türkçesi’nin kullanılması diyebilirim; çünkü öyle bir mealler var ki, aynı Yaşar Nuri'nin de önsözde dediği gibi meale bile ayrı bir meal gerekiyor hatta parantez içinde anlam yüklemeleri de olduğu için insanın algısına etki ediyorlar, bizler parantezler ile şişirilen meali okuyunca acaba meal mi okumuş oluyoruz yoksa parantezler ile şişirilen tefsir mi okumuş oluyoruz? Tefsir okumak istesek zaten tefsir okuruz. Meal okuma isteğimdeki en büyük amacım tanrısal bir sözün içine insansal bir yorumun girmemesi, direkt bir şekilde gelen mesajı okuma isteğimdir. Bazı mealler var ki zamanında parantez içinde kullandıkları kelimeleri yeni baskılarında parantez içinden çıkartarak artık tamamen mealin içine vermişlerdir, mesela Kur’an’da Allah sadece Hz. Muhammed’e “Resul” ve “Sen” diye hitap ederken bazı meallerde meali yapanlar parantez içinde “ Habibullah” ya da bazılarında da “Habibim” kelimesini kullanmışlardır, yani bu kelimelerin manasının da “Allah’ın Sevgilisi” olduğunu öğrenince aslında durumun vahimliği kendini belli etmektedir ya da umarım ediyordur diyeyim. Gerçi pek güzel geleneğimiz Anadolu Tasavvufu’nda da haşa Allah aşık, peygamber de ona maşuk olmuyor mu? Maşuk kelimesinin de manası “erkek sevgili” olduğu bilinmeden hatta, bu tarz düşünceleri olanlara bari buradan bir soru sorayım, Hristiyanlara, Hz. İsa’ya “Tanrı’nın oğlu” dedikleri için tepki gösteriyorsunuz ama “habibullah” kelimesini kullanırken acaba onlardan ne gibi farkınız oluyor ya da daha ileri gittiğinizi düşünmüyor musunuz? Parantezli mealin çıkardığı kötü sonuca bir örnek olarak bunu gösterebilirim diğer bir örnek olarak da seslenilen kişi belirtildiği için “aa bakın burada bu kişiye diyor bunu, bizim bu ayete dikkat etmemize gerek yoktur” düşüncesi de diyebilirim, e hani Kur’an tüm insanlığa gelmişti, e hani içindeki her şey bizim için bir örnek olarak bir rehber olacaktı? Dünyanın en çok okunan kitabını okuduğum için sevinçliyim, hatta günde milyonlarca kişi tarafından belki de milyarlarca kişi tarafından okunan bir kitabı sonunda ben de okuyabildim, Kur’an bu kadar çok kişi tarafından okunan bir kitap olmasına rağmen aksine hiç okunmayan bir kitapmış gibi en çok anlaşılmayan kitap da Kur’an-ı Kerim’dir çünkü meal okunmamalı orijinal dilinden okunması gerekli düşüncesi hakimdir maalesef. Müslümanlar olarak, Allah’ın alemlere rahmet sonucu gönderdiği, bir müjde bir kılavuz olarak gönderdiği Kur’an ile garip bir ilişki içindeyiz. Elimizde böyle güzel bir kaynak varken maalesef indiriliş amacına tamamen ters bir temas halindeyiz. Bu üzücü durumun en büyük nedeni de iniş amacının direkt olarak bizi muhatap aldığının, dinimizin, inancımızın neye dayandığından haberimizin olmamasıdır. Her bir konuda olduğu gibi dinimizde de bilgiyi direkt kendi kaynağından öğrenmek yerine başka kaynaklardan öğrenmeye çalışıyoruz yani evimizin içinde bir meyve ağacı var, biz elimizi uzatıp dalından o meyveyi kopartıp kendimize almak yerine ilk önce onu birinin toplamasını sonra araya aracı girip onun depolanmasını, sonra nakliye edilmesini, sonra markete gelmesini ve marketten de bizlere sunulmasını bekliyoruz. Halbuki dediğim gibi o kaynak evimizde, eminim ki ya en güzel köşede en üstlerde bir yerde, ya duvarda dantelli bir sargının içinde ya da özel bir kutunun içinde belki de bazı sayfaları çerçeve içinde duvarda asılı. Ne zaman mı elimize alıyoruz, tabii ki de “yemin edeceğimiz” zaman. Yemin ederken de “Kur’an Çarpsın” diyoruz ve tılsımından, gizeminden ve büyüsünden faydalanıyoruz halbuki Mehmet Okuyan’ın dediği gibi “Kur’an çarpmaz aksine çarpıklıkları gideren kitaptır.” Bir de Kur’an’ı vefat edenin arkasından okuruz, Yasin Suresi’ni okuruz ya da okuttururuz, yaparız ama ayetinin kelime manasını, yani “biz Kur’an’ı diri olanı uyarsın diye indirdik” ayetini bilmeden, şöyle bir şey de var ki, vefat edenin arkasından Kur’an okumak, trafik kazası sonucu hayatını kaybeden birinin başına gelip trafik kurallarını o kişiye okumak ile bire bir aynıdır. Okurken de boğazımızdan, gırtlağımızdan farklı farklı sesler çıkarır, nağme verir o şekil okuruz. Yani herkes bir şeyler öğrenmek için okurken bizler Kur’an’ı sadece okumak için öğreniriz (gonderi/ ) Emre Dorman boşuna demiyor gerçekkten, maalesef birçok Müslüman hayatında bir kez olsun hesaba çekileceği kitabı okumadan, içinde ne olduğunu bilmeden dinini yaşıyor, bir takım şeylere inanıyor ve bu inanca uygun şekilde yaşayarak Allah’ın vahyinden habersiz bir şekilde de bu din üzerine ölüyor. Bu durumun da en büyük sebebi kesinlikle Kur’an anlaşılmaz denilmesi ve anlamak için de büyük bir bilginin yardımına muhtaç olmamız düşüncesidir, ne acı ki bu dediğimizin sonucunun ucunun da nerelere gittiğini bilmiyoruz, mesela o zaman haşa Allah bize anlayamayacağımız kitap gönderdi, Allah yarattığının zekasını bilmiyor hatta sayfa kitap göndermiş de kendini anlatamamış, madem bizim anlayamayacağımız bir kitap geldi o zaman bizler de hesap gününde haşa “sen bizi sorgulayamazsın çünkü sen bize anlayamayacağımız kitap gönderdin” dememize müsaade etmiş gibi taraflara gittiğini bilmeden. “Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Hadid Suresi 9). Bunun gibi Kur’an’ın apaçık ayetler içerdiğini belirten birçok ayetler olmasına rağmen hala Kur’an anlaşılmaz demeye devam edilir çünkü dediğim gibi Kur’an okunmadığı için bu düşüncelerden kurtulmak çok zordur. Kur’an’ı okuduktan sonra neler mi yaşadım ya da neler mi öğrendim, öncelikle bir “evliya” olduğumu öğrendim (tepkiler gelsin). Aslında kelime manasına bakınca (Allah’a dost) her şey yeterince de açık, her bir Müslümanın yani Allah’a düşman olmayan herkesin evliya olduğu bir gerçektir ama bu durum da maalesef kültürümüzde evliyalık adı altında öyle bir hal almış ki, evliya diye geçen o yalancıların Superman gibi uçtuğu, vahiyler aldığı, peygamber rütbesinden biraz aşağıda olduğu, günahlar işlemediği ve çok ama çok özel kişiler olduğu, onları bizlerin anlayamayacağı hatta onlara karşı düşünce belirtemeyeceğimiz belirtilmektedir ama Kur’an’da kimin gerçek manada ya da evliyalık derecesinin kimin yüksek olduğunu bizim bilemeyeceğimiz aslında bir şekilde de belirtilmektedir, tamam herkes evliyadır dedim ama belki sokakta çöp toplayan bir amca belki de bir iş adamı daha iyi bir evliyadır yani kimin daha iyi evliya olduğunu sadece ve sadece Allah bilir. Kur’an’ı okuduktan sonra Hz. Muhammed’in şefaat yetkisinin olmadığını öğrendim, imanın şartlarında kadere imanın olmadığını öğrendim ve başta iblisin alın yazısı gibi bilinen kadercilik düşüncesinde olduğunu ve buna Allah'ın karşı olduğunu öğrendim, kabir azabının tamamen uydurma bir şey olduğunu öğrendim, sıraat köprüsünün dinimizde olmadığını aslında Zerdüstlükte olduğunu başka kaynaklar yardımıyla öğrendim, Miraca yükselme olmadığını sadece İsra’nın yani gece yürüyüşünün olduğunu öğrendim, bizim bu zamana kadar öğrendiğimiz, duyduğumuz miraç rivayetlerinin hemen hemen hepsi Zerdüşt’ün Hz. İsa’dan yüzyıllar önce Zerdüstlüğün peygamberi olan Zerdüştün miraca yükselmesi, orada Ahura Mazda ile görüşmesi ile birebir aynı olduğunu öğrendim, hepsi de Avesta’da yazmaktadır, bilinenin aksine Miraç uydurmasında bize namaz ve Bakara Suresi’nin son iki ayeti gelmiştir ama Kur’an’da da namaz’ın daha öncesinde emredildiğini öğrendim, Bakara Suresi’nin ise Medine döneminde bittiğini öğrendim. Mehdi’nin dinimizde olmadığını, Hz. İsa’nın da öldüğünü ve sanıldığının aksine gelmeyeceğini öğrendim. Bunları öğrendikten sonra peki neler mi yaşadım, tabii ki de en yakınlarım tarafından ateist olduğum belirtildi ve dinden çıktığım söylendi. Eminim ki Avesta da dahil diğer dinlerin kitaplarını okuyan ve Kur’an’ı da okuyan, okurken de tarihi araştıran herkesin bu sonuçlara varacağına şüphem yok. (mithrandir21 / Uğur)
Ayetlerin iniş sırasına göre olması ve parantez kullanmadan "kendi yorumunu katmadan" birden fazla anlama gelen Arapça kelimelerin bütün anlamlarını yazıp "kendin düşün ve yorumla" mantığıyla yazılmış açık anlaşılır bir meal olmuş. Kendisini sevmeyenler olabilir. Ancak eleştirmek için tüm eserlerini incelemeli, karşıt tezle karşısına çıkılmalıseafoodplus.info diyanet meali ile arasında farklılık olan ayetler var ki, bu da çok önemli. (Ali Kemal YAR)
Kur'an mealini ilk okuduğum da, ayetlerin güzelliği ve hoşnutluğu bakımından, gözlerimden yaşlar süzülmüştü. Ruhunuz da, kalbiniz de bir ferahlık oluşuyor . O muazzam duyguyu hepimiz yaşayabilsek keşke (: . Her gün Kur'an meali okuyan bir genç olarak, hayatım çok çok değişti . Hele hele namaz kılarken duaların anlamını da biliyorsanız tadından yenmez zaten (: . Kur'an'ı okumadan önce saçlarımızı taramaliyiz . Dişlerimizi fircalamaliyiz . Tırnaklarımız uzun mu kısa mı kontrol etmeliyiz . Ne mutlu Allah'ın kitabını okurken tertemiz bakımlı olanlara . Ne mutlu bakımlı bir şekilde Allah'ın huzuruna tertemiz çıkıp namaz kılanlara . Zaten Müslümanlar olarak temiz olmalıyız . O ayrı bir konu . (: Yaşar hocanın Surelerin İniş Sırasına Göre, Kur'an mealine gelince, Kur'an'ı surelerin iniş sırasına göre okuduğumuz zaman, ayetleri çok daha güzel anlıyoruz . Kur'an'ı iniş sırasına göre okumak çok önemli . Sonuçta bazı ayetlerin açıklamasini başka bir sure de açıklandığına şahit oluyoruz . Elhamdülillah Kur'an'a göre yaşayan bir Müslüman olarak, Yaşar Nuri Öztürk'ün bazı fikirlerine katilmasam da, Kur'an mealini kesinlikle Yaşar Hocadan ve Elmalılıdan okuyun . Tabi bunun yanında tefsirini de okumak çok çok önemli . Hem de tane tefsir . Müslümanlar olarak, bizler Kurandan sorumluyuz . Kur'an'a göre hayatımızı şekillendirmek zorundayız . Ahirette Kurandan sorumlu tutulacağız . Not ala ala Kur'an mealini ve tefsirini okumak çok önemli. Böylelikle çok daha iyi yol katedilir . Selamlar sevgiler efendim .(: (ULU TÜRK)
Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kur'an-ı Kerim Meali PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Yaşar Nuri Öztürk, Bayburtlu bir anne ile Sürmeneli bir babanın çocuğu olarak 5 Şubat Pazartesi günü Bayburt'ta doğdu. Trabzon'un Sürmene ilçesinin Fındıcak köyünde büyüdü. Çoğu Çaykara'da bulunan Niyazoğlu sülalesindendir. İlk eğitimini babasından Kur'an okuyarak aldı ve dokuz yaşında hâfız oldu. On yıllık klâsik medrese eğitiminden sonra İstanbul Üniversitesi'nde hukuk ve ilahiyat tahsilini tamamladı. 12 yıl imamlık ve vaizlik yaptıktan sonra üniversiteye tekrar dönerek yılında "İslâm Felsefesi" konulu doktorasını tamamladı ve yılında aynı dalda doçent oldu. Orta Doğu, Balkanlar, Avrupa ve Afrika ülkeleri, ABD, Güney Kore ve Japonya'da kendi alanı ile ilgili akademik araştırmalar yapan Öztürk, ayrıca Fransa'da Grenoble Üniversitesinde çalıştı. New York'ta "İslâm Düşüncesi ve Çağdaş Sûfî Düşünce" dersleri okuttu.
Time Dergisi’nin gerçekleştirdiği ‘ Yüzyılın En Önemli Kişileri’ (The Most Important People of the 20th. Century) anketinin ‘En Önemli Bilim Adamları ve Islahatçılar’ (The Most Important Scientists and Healers) listesinde, dünya kamuoyunca belirlenmiş yüz ismin ilk onu arasında yer aldı. Yaşar Nuri Öztürk
Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca dillerinde çeşitli çalışmaları bulunan Yaşar Nuri Öztürk, ve 'de "Türkiye Millî Kültür Vakfı" ödülünü kazandı.
Yaşar Nuri Öztürk, 3 Kasım seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nden İstanbul milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Daha sonra CHP’den istifa etti. CHP’den istifasının ardından 16 Şubat ’te Halkın Yükselişi Partisi’ni kurdu ve bu partinin genel başkanlığını dört yıl boyunca sürdürdükten sonra 19 Ekim tarihinde üniversite ile çok ilgilenemediği gerekçesiyle genel başkanlıktan istifa ederek aktif siyasî hayatını son verdi.
yılından beri mide kanseri ile mücadele eden Yaşar Nuri Öztürk, 22 Haziran Çarşamba günü İstanbul'daki evinde hayatını kaybetti. Cenaze namazı Üsküdar Şakirin Camii'nde kılınan Öztürk, Kanlıca Mezarlığı'na defnedilmiştir.
© Tüm Hakları Saklıdır.
Sitedeki içerikler izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. seafoodplus.info ile bir bağlantı kurulamaz, site sorumlu değildir.
Mekki surelerin sayısı 86'dır. Ancak Medeni sureler ise, 28 tanedir. Müşriklerden söz eder.Medeni sureler ise;ibadet ve hukuk kurallarını ele alır ve seafoodplus.infoarın düşüncesini seafoodplus.info ayetlere seafoodplus.info, Hıristiyan ve münafıklardan bahseder.
Mekkî sûreler ruhanî cezbeler, tatlı musikî âhenklerle doludur. Medenî sûreler derin derin düşüncelere sevkeder. Mekkî sûrelerdeki elfazda azamet ve ihtişam vardır. Kelimeler dolu ve ağırdır.
Kur'an sûrelerinden hicret öncesi inenlere Mekki, hicret sonrasında Medine'de inenlere ise Medeni sûre denir. Bu bağlamda sûreler Mekki ve Medeni olmak üzere iki grupta incelenebilir. Tanım. Hicret öncesi yani Mekke ve çevresinde inen sûrelere Mekki, hicret sonrası Medine ve çevresinde inenlere ise Medeni sûre denir.
Bu aşamada toplam 22 sure nâzil olmuştur: Alak, Kalem, Müzzemmil, Müddessir, Fâtiha-1, Me- sed, Tekvîr, A'lâ, Leyl, Fecr, Duhâ, İnşirâh, Asr- , Âdiyat, Kevser, Tekâsür, Mâûn, Kâfirûn, Fil, Felâk, Nâs, İhlâs
ibadet ve hukuki konulardan bahseder. ayetler uzundur. ayetlerin okunuş üslübü sakindirSelam!
NEDEN 'İNİŞ SIRALI' MEAL? Kur'an'ın elimizdeki resmî nüshası, surelerin iniş sırasına göre düzenlenmemiştir. Ayetlerin tertibi vahye bağlı iken, surelerin tertibi serbest bırakıldığı için, bunda sakıncalı bir yan da yoktur.
İmam Câfer-i Sâdık bu konuda şöyle diyor: "Resûlullah, Ali'ye dedi ki, 'Ey Ali! Kur'an yatağımın arkasında mushafta, ipek levhalarda ve kâğıtlarda yazılıdır.
Cevap: Kur'an-ı Kerim'in sonunda Hatim Duası bulunur Kur'an-ı Kerim'in tamamını okumaya da Hatim denir
Hz.Ömer zamanında Basraya göç ettiği söylenir. Basrada kısa bir süre Vali olarak görev yapmıştır. Ebü'l-Esved Arapça'daki garîb ve nâdir kelimeler üzerinde geniş bilgisi olan bir şairdi. Kuranı Kerime ilk harekeyi koyan isimdir.
Yani Kur'an'ı noktalayan kişi Ebul-Esvedi olacaktır. Mervan döneminde Kur'an'da yer alan bazı harfleri birbirinden ayırmak için noktalar konulmuştur. Mervan bu işi halletmesi için el-Haccac b. Yusuf'u görevlendirmiştir.